.

.

31 Ekim 2011 Pazartesi

Deprem yardımı-Vergi Matrahı

Deprem nedeniyle yapılan bağış ve yardımların matrahtan indirilmesi

Başbakanlık aracılığıyla yapılan bağış ve yardımlar-Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığıyla makbuz karşılığı yapılan bağışların tamamı, gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirilebilmektedir.Van ve çevresinde meydana gelen deprem için, bu makalenin yazıldığı tarih itibariyle bir Bakanlar Kurulu kararı yayımlanmamıştır. Böyle bir kararın alınması durumunda, bu kapsamda yapılan bağış ve yardımların tamamı, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince, matrahtan indirilebilecektir.

Kamu idarelerine ve belediyelere yapılan bağış ve yardımlar-Genel ve özel kamu idareleriyle belediyelere yapılan bağış ve yardımlar, beyan edilen gelirin veya kurum kazancının % 5’i (kalkınmada öncelikli yörede gerçek kişiler için beyan edilen gelirin % 10’u) ile sınırlı olarak vergi matrahından indirilebilmektedir.

Kızılay’a yapılan bağışlar-Türkiye Kızılay Derneği’ne makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı, matrahtan indirilebilmektedir.

Yardım Komitelerine yapılan bağış ve yardımlar-Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 45. maddesine göre, afetlerden zarar görenlere yardımda bulunmak üzere kurulan Milli Yardım Komitesi veya Mahalli Yardım Komitelerine makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar, gider kaydedilebilmektedir.

Dernek ve vakıflara yapılan bağış ve yardımlar-Vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan derneklere yapılan bağış ve yardımlar, gerçek kişilerce beyan edilen gelirin veya kurum kazancının % 5’i ile sınırlı olarak gelir veya kurumlar vergisi matrahından indirilebilmektedir.Vergi muafiyeti tanınan vakıfların listesine www.gelirler.gov.tr, kamu yararına çalışan dernekler listesine ise www.dernekler.gov.tr internet adreslerinden ulaşmak mümkündür.

Bağış ve yardımların indiriminde sınır-Yukarıda özetlendiği gibi; bağış ve yardımların beyan edilen gelirden veya kurum kazancından indirilmesi, bazı bağış ve yardımlar için gelirin belli bir oranıyla sınırlanmışken, bazı bağış ve yardımlar için oransal bir sınır öngörülmemiştir.Oransal bir sınır olmadığı durumda da indirim, bağış ve yardımın yapıldığı yılın geliriyle sınırlıdır. İlgili yılın matrahından indirilemeyen tutar, sonraki yıllara devredilememektedir.

Bağış ve yardımın indirileceği gelir unsurları-Gerçek kişilerce yapılan bağış ve yardımlar, beyan edilen bütün gelirlerden indirilebilir. Gelir unsurları itibariyle bir sınırlama yoktur.

Ayni olarak yapılan bağışların KDV boyutu-Genel ve katma bütçeli idareler, belediyeler, kamu yararına çalışan dernekler, vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve KDV Kanunu’nun 17. Maddesinin birinci fıkrasında sayılan diğer kurum ve kuruluşlara yapılan bedelsiz teslimler KDV’den istisnadır.

Bağışların belgelendirilmesi-Yukarıda özetlenen düzenlemelerin; yapılan bağışın matrahtan indirimini, makbuz karşılığı yapılması koşuluna bağladığına dikkat edilmelidir. Bu çerçevede, bağış yapılan idareden, dernek veya vakıflardan makbuz alınması önemlidir.Maliye Bakanlığı geçmişte verdiği özelgelerde; çeşitli kampanyalar kapsamında bağışın banka hesaplarına yatırıldığı durumda, bankadan alınacak dekontta, hesabın kampanyaya ait olduğunun belirtilmesi koşuluyla, banka dekontuna dayanılarak da bağışın matrahtan düşülebileceğini belirtmiştir. (Dünya Gazetesi - 26 Ekim 2011)

VİR ve TÖU yönetmelikleri.

Vergi İncelemelerinde UyulacakUsul/EsaslarHakkında Yönetmelik

31 Ekim 2011 PAZARTESİ

Resmî Gazete

Sayı : 28101

1.BÖLÜM -Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 − (1) Bu Yönetmeliğin amacı vergi incelemelerinde uyulacak usul ve esasları düzenlemektir.

Dayanak MADDE 2 − (1) Bu Yönetmelik, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 140 ıncı maddesi ile 13/12/1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 20 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar MADDE 3 − (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Aktif büyüklük: Hesap dönemi sonundaki bilançonun aktif toplamını,

b) Bakanlık: Maliye Bakanlığını, c) Başkanlık: Vergi Denetim Kurulu Başkanlığını,

ç) Büyük ölçekli mükellefler: 24 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen mükellefler ile Bakanlık tarafından belirlenen hadleri aşan diğer mükellefleri,

d)Grup Başkanlığı:Uygun görülen yerlerde Bakan onayıyla kurulan Başkanlığa bağlı Grup Başkanlıklarını,

e) İnceleme ve denetim birimi: Vergi Denetim Kurulu Başkanlığını, Gelir İdaresi Başkanlığını, Vergi Dairesi Başkanlıklarını, Vergi Dairesi Başkanlığı kurulmayan yerlerde Defterdarlıkları,

f) Küçük ve orta ölçekli mükellefler: Büyük ölçekli mükellefler dışında kalan mükellefleri,

g) Öz sermaye büyüklüğü: Hesap dönemi sonundaki bilançonun pasif tablosunda yer alan öz kaynaklar toplamını,

ğ) Sınırlı inceleme: Tam inceleme dışında kalan vergi incelemesini,

h) Tam inceleme: Bir mükellef hakkında, bir veya birden fazla vergi türü itibarıyla bir veya daha fazla vergilendirme dönemine ilişkin her türlü iş ve işlemlerinin bütün matrah unsurlarını içerecek şekilde, yapılan vergi incelemesini,

ı) Vergi inceleme raporu: Vergi incelemeleri sonucunda düzenlenen raporu,

i) Vergi incelemesi: İnceleme yapmaya yetkili olanlar tarafından, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amacıyla yapılan faaliyeti,

j) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 135 inci maddesinde sayılan yetkilileri,

k) Vergi Müfettişi: Vergi Başmüfettişini, Vergi Müfettişini ve Vergi Müfettiş Yardımcısını,

l)Yıllık iş hacmi:Hesap dönemi sonunda gelir tablosunda yer alan net satışlar tutarını,ifade eder.

2.BÖLÜM -Genel Hükümler -Vergi incelemelerinin yürütülmesi MADDE 4−1 Vergi incelemeleri,vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca, bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yerine getirilir.

(2) Risk analizi neticesinde riskli bulunmaması, ihbar veya şikâyet olmaması halinde dahi mükellefler incelemeye alınabilir.

Vergi incelemelerinde uyulacak temel ilkeler MADDE 5 − (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, vergi incelemelerini yürütürken, aşağıda yer alan temel ilkelere uyarlar:

a) Yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğini, mükellefin hak ve hukukunu da gözetmek suretiyle denetlemek.

b)Kanun hükümlerini uygularken kamu hak/hukukunun korunmasında gerekli özeni göstermek.

c) Mükelleflere ve diğer şahıslara karşı nazik, ölçülü ve mesleki saygınlığın gerektirdiği şekilde tutarlı davranmak.

ç) Mensubu oldukları kurumun amaçlarına ve misyonuna uygun davranmak, mesleğin gerektirdiği itibar ve güvene layık olunduğunu davranışlarıyla da göstermek.

d) Görevin yerine getirilmesinde sürekli gelişimi, saydamlığı, tarafsızlığı, dürüstlüğü, kamu yararını gözetmeyi, hesap verilebilirliği ve öngörülebilirliği esas almak.

e) Tüm eylem ve işlemlerde yasallık, adalet ve dürüstlük ilkeleri doğrultusunda hareket etmek, tarafsızlıklarını engelleyecek herhangi bir etkiye izin vermemek.

f) Amacın, ödenmesi gereken vergi tutarını doğru olarak tespit etmek olduğunu daima göz önünde bulundurmak ve bu çerçevede inceleme sonucunda, gerekmesi halinde, mükellef lehine düzeltmelerin de yapılmasını sağlamak.

g) Görevlerini, unvanlarını ve yetkilerini kullanarak kendileri, yakınları veya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlamamak.

ğ) Başkanlıkça belirlenen diğer ilke ve standartlara da bağlı kalmak.

Vergi inceleme görevinin verilmesi MADDE 6 − (1) Vergi inceleme görevi yazı ile verilir. İnceleme görevi yazılarında; nezdinde inceleme yapılacak kişilere ve konulara ilişkin bilgilere, incelemenin türüne, gerekçesine, dönemine ve süresine ilişkin hususlara yer verilir.

(2) İnceleme, bir veya birden fazla vergi türüne ilişkin olarak yaptırılabilir. İnceleme görevini verenler, tam veya sınırlı inceleme olarak yapmış oldukları görevlendirmenin mahiyetini değiştirmeye yetkilidir. İncelemenin mahiyetinin değiştirilme nedeni, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından, nezdinde inceleme yapılana bildirilir.

(3) Yürütülmekte olan incelemeler sırasında, görevlendirme yazısında yer alan inceleme konusu veya döneminden farklı bir konu veya döneme ilişkin eleştiriyi gerektiren hususların tespiti durumunda, incelemeyi yapanın yazılı talebi üzerine bu konu veya dönemle ilgili olarak da görevlendirme yapılabilir. Görevlendirme yazısında yer alan inceleme konusuna giren tespitlerin, bu yazıda yer almayan farklı vergi türlerine ilişkin olarak da rapor yazılmasını gerektirmesi durumunda, bu husus yeni bir görevlendirme gerektirmez.

(4) Yürütülmekte olan incelemeler sırasında farklı bir mükellef nezdinde inceleme yapılma ihtiyacı duyulduğunda durum gerekçeleri ile birlikte bağlı olunan birime bildirilir.

(5) Başkanlık, belirlenen inceleme hedeflerini gerçekleştirmek maksadıyla, Vergi Müfettişlerinin iş yoğunluğunu da göz önünde bulundurarak, yapılan işin mahiyetini değiştirebileceği gibi, Vergi Müfettişleri tarafından aynı anda yürütülecek inceleme görevi sayısını artırabilir, incelemenin münferit veya ekip halinde yürütülmesine karar verebilir.

3.BÖLÜM Vergi İncelemesine Yetkili Olanlar Tarafından Uyulması Gereken Usuller

İşe başlama ve incelemeye hazırlık MADDE 7 − (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, inceleme görevinin verilmesinden itibaren en geç on gün içinde işe başlarlar. Bu süre içinde işe başlanılamaması halinde durum gerekçeli bir yazı ile bağlı bulunulan birime bildirilir. İlgili birim, işe başlanılamamasını haklı kılan bir mazeretin varlığı halinde en fazla on gün ilave süre verebileceği gibi inceleme görevini başka bir inceleme elemanına da verebilir.

(2) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından mükellefin kendisine veya bulunduğu sektöre yönelik olarak yapılan her türlü araştırma, inceleme, bilgi isteme ve yazışma gibi faaliyetler işe başlandığını gösterir.

(3) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, incelemeye başlamadan önce, nezdinde inceleme yapacakları kişilere ve konulara ilişkin olarak görev yazısı ekinde verilen belgeler ile ilgililerin vergi dairesindeki dosyalarını tetkik ederler. Ayrıca, gerekirse harici araştırmalar da yapmak suretiyle bunların faaliyetleri, iş ve iş kolları ile çalışma şekilleri hakkında bilgi edinirler.

İnceleme dosyası MADDE 8 − (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, işe başlama ve incelemeye hazırlık evresi dâhil, inceleme görevi sırasında tespit ettikleri hususları ihtiva eden bir inceleme dosyası oluştururlar.

(2) İnceleme dosyasında; görevlendirme yazısı, işe başlama ve incelemeye hazırlık evresinde tespit edilen hususlar, mükellefin vergi incelemesi kapsamında incelenen hesapları, harici olarak yapılan araştırmalarda tespit edilen konular, mevzuata aykırı işlemleri, bulunan matrah farkı, vergi farkı ve bunların hesaplanma yöntemlerine ilişkin bilgiler ile bu kapsamda yapılan yazışmalar, düzenlenen tutanaklar ve ilgili diğer belgeler yer alır.

(3) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca görevin devredilmesi gerektiği durumlarda inceleme dosyası da devredilir.

(4) İnceleme dosyasında yer alacak bilgilerin kısmen veya tamamen elektronik ortamda tutulması mümkündür.

(5) İnceleme dosyası, ilgili rapor değerlendirme komisyonunun rapora ilişkin nihai değerlendirmesinin incelemeyi yapana iletildiği tarihi takip eden 15 gün içerisinde ilgili inceleme ve denetim birimine iletilir.

İncelemeye başlama MADDE 9 - (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, inceleme görevinin verilmesinden itibaren en geç otuz gün içinde incelemeye başlarlar. Bu süre içinde incelemeye başlanılamaması halinde durum gerekçeli bir yazı ile bağlı bulunulan birime bildirilir. İlgili birim, incelemeye başlanılamamasını haklı kılan bir mazeretin varlığı halinde en fazla on beş gün ilave süre verebileceği gibi inceleme görevini başka bir inceleme elemanına da verebilir.

(2) Vergi incelemesine, incelemeye tabi olan nezdinde düzenlenecek "İncelemeye Başlama Tutanağı" ile başlanır. Düzenlenen tutanağın bir örneği nezdinde inceleme yapılana teslim edilir. Tutanağın bir örneği vergi incelemesi yapmaya yetkili olanın bağlı bulunduğu inceleme ve denetim birimine, bir örneği ise mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine gönderilir.

(3) İncelemeye başlama tarihi, mükellefin tutanağı imzaladığı tarihtir. Tutanakta mükellefin imzasının bulunmaması halinde tutanağın vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarih incelemeye başlama tarihi olarak kabul edilir; bu durumda incelemeye başlama tutanağının bir örneği ayrıca mükellefin bilinen adresine vergi dairesince gönderilir.

(4)Ölüm,gaiplik,işin/memleketin terki gibi nedenlerle, nezdinde inceleme yapılacak olanla temas kurulamaması veya ilgili ile temas kurulmasına rağmen verilen sürede defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, incelemeye başlama tutanağının imzadan imtina edilmesi gibi hallerde inceleme, ilgilinin vergi dairesindeki dosyasında yer alan belgeler ve diğer kaynaklardan elde edilen her türlü bilgi ve belgeler ile varsa Başkanlığın risk analizi sonuçlarına dayalı olarak yürütülür.

(5) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun aramaya ilişkin hükümleri saklıdır.

(6) Vergi incelemesine başlanılmasına ilişkin diğer hususlar, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı bulundukları birimler tarafından belirlenir.

Kimlik ibrazı MADDE 10 − (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, incelemeye başlamadan önce memuriyet sıfatlarını belirterek, vergi incelemesi yapmaya yetkili olduklarına dair kimliği nezdinde inceleme yapılana ve diğer ilgililere gösterirler.

İncelemeye başlama tutanağının muhteviyatı MADDE 11 − (1) İncelemeye başlama tutanağında asgari aşağıda yazılı hususlara yer verilir:

a) Nezdinde inceleme yapılanın kimlik bilgileri, unvanı, adresi ve faaliyet konusu,

b) İncelemenin türü (tam/sınırlı inceleme), c) İncelemeye alınma gerekçesi,

ç) İncelemenin konusu, d) İnceleme dönemi,

e) İnceleme dairede yapılacaksa buna ilişkin nezdinde inceleme yapılanın muvafakati,

f) Tutanağın düzenlenme yeri ve tarihi, inceleme elemanının ve hazır bulunması halinde mükellefin veya temsile yetkili olan kişilerin imzası,

g) Mükelleflerin incelemeyle ilgili hak ve yükümlülükleri hakkında bilgi.

Defter ve belgelerin alınması MADDE 12 − (1) Mükelleflerin defter ve belgeleri yazılı olarak istenir ve tutanakla teslim alınır. Yazıda, ibraz edilecek defter ve belgeler ile ibraz süresi ve yeri, ibraz edilmemesi halinde uygulanacak müeyyidelere yer verilir.

(2) Mükellefin yazıya gerek kalmaksızın defter ve belgelerini ibrazı üzerine defter ve belgeler, tutanak düzenlenmek suretiyle alınır.

(3) Tutanakta, teslim alınan defter ve belgelerin mahiyeti ile teslim eden ve alan kişilerin kimlik bilgileri ve imzalarına yer verilir.

(4) Mükellefler, Bakanlığın elektronik olarak tutulmasına izin verdiği defter ve belgeleri elektronik ortamda ibraz edebilirler. (5) 213 sayılı VUK nun aramaya ilişkin hükümleri saklıdır.

İncelemenin yapılacağı yer MADDE 13 − (1) Vergi incelemeleri esas itibarıyla incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır.

(2) İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin iş yerinde yapılması imkânsız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir. Bu takdirde incelemeye tabi olanın defter ve belgelerini daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak istenir.

(3) İncelemenin dairede yapılması halinde istenilen defter veya belgeleri belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenler, bunları ibraz etmemiş sayılırlar. Haklı bir mazeret gösterenlere, defter ve belgelerini daireye getirmeleri için uygun bir süre verilir.

Çalışma saatleri MADDE 14 − (1) Vergi incelemesinin mükellefin işyerinde yapılması halinde, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, nezdinde inceleme yapılanın izni olmaksızın resmi çalışma saatleri dışında inceleme yapamazlar.

(2) Tutanak düzenlenmesi ve inceleme ile ilgili emniyet tedbirlerinin alınması gerektiği hallerde, bu işlemler resmi çalışma saatleri dışında da yapılabilir. Bu hallerde, işyerindeki faaliyetlerin sekteye uğratılmaması için gerekli tedbirler alınır.

Vergi mahremiyetinin korunması MADDE 15 − (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, görevleri dolayısıyla, mükellefin ve mükellefle ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine, işletmelerine, servetlerine veya mesleklerine ilişkin olarak öğrendikleri sırları veya gizli kalması gerekli diğer hususları ifşa edemezler ve kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına kullanamazlar. Bu yasak, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar görevlerinden ayrılsalar dahi devam eder.

İnceleme tutanakları MADDE 16 − (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, inceleme esnasında gerekli görülen hallerde, vergilendirme ile ilgili olayları ve hesap durumlarını ayrıca tutanaklar ile tespit ve tevsik edebilirler.

(2) İlgililerin itiraz ve mülahazaları varsa bunlar da tutanağa geçirilir. Tutanaklarda incelemeyi yapanın kanaatini belirten yorum, hüküm ve ifadelere yer verilmez.

(3) Düzenlenen tutanakların birer nüshasının tutanakları imza edenlere verilmesi zorunludur.

(4)Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, ilgilileri tutanakları imzalamaları için zorlayamazlar. İlgililer tutanakları imzalamaktan çekindikleri takdirde tutanakta bahis konusu edilen olaylar ve hesap durumlarını ihtiva eden defter/belgeler,nezdinde inceleme yapılandan rızasına bakılmaksızın alınır ve inceleme neticesinde tarh edilen vergiler ve kesilen cezalar kesinleşinceye kadar geri verilmez.İlgililer her zaman bu tutanakları imzalayarak defter/belgeleri geri alabilirler.

(5) Suç delili olan defter ve belgeler mükellefin rızasına bakılmaksızın alıkonulur.

(6) Alıkonulan defter ve belgeler yazı ile mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesine gönderilerek muhafazası sağlanır. Vergi dairesi, kendisine gönderilen defter ve belgelerin muhafazası için gerekli tedbirleri alır.

İnceleme tutanaklarında yer alacak unsurlar MADDE 17 − (1) Vergi incelemesi ile ilgili düzenlenecek tutanaklarda;

a) Tutanağın düzenlenme yeri ve tarihi,

b) İlgililerin adı, soyadı ve unvanları, vergi kimlik numaraları ile imzaları,

c) Vergilendirme ile ilgili olaylar ve/veya hesap durumları,

ç) Varsa, ilgililerin itiraz ve mülahazaları ile ibraz ettikleri özelgeleri,

d) Tutanaktaki hususların ilgililerce okunduğunu,doğruluğunun anlaşıldığını belirten ifade,

e) Nezdinde inceleme yapılan mükellefe, tutanakta yer alan hususların vergi kanunları karşısında yapılması muhtemel işlemler bakımından ispatlama vasıtası olduğunun, tutanağın düzenlenmesinden önce bildirildiği hususu, yer alır.

Raporların mevzuata uygun olması MADDE 18 − (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler.

(2) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, inceleme sırasında, vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülerin vergi kanunlarına aykırı olduğu kanaatine varırlarsa, bu hususu bağlı oldukları birim aracılığıyla GİB na bir rapor ile bildirirler.

(3) GİB engeç 20 iş günü içerisinde görüşünü ilgili birime yazılı olarak bildirir.

Vergi inceleme raporlarının düzenlenmesi MADDE 19 − (1) Vergi inceleme raporları, vergi türü ve dönemi itibarıyla ayrı ayrı düzenlenir. Vergilendirme dönemi bir yıldan daha kısa olan vergilere ilişkin vergi inceleme raporları, her bir döneme ilişkin matrah ve/veya vergi farkları ayrı ayrı gösterilmek suretiyle ve takvim yılı aşılmamak koşuluyla tek bir rapor olarak düzenlenebilir.

(2) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca kendilerine verilmiş vergi inceleme görevleri ile ilgili olarak tespit edilen ve birden fazla vergi türünde eleştiri gerektiren hususlara ilişkin raporlar ayrı ayrı düzenlenir.

(3) Tarhiyat önerisi içeren vergi inceleme raporları; giriş, usul incelemeleri, hesap incelemeleri, eleştirilen hususlar ile sonuç bölümlerinden oluşur. Mükellefin inceleme esnasında ileri sürdüğü hususlar ve buna ilişkin değerlendirmelere eleştirilen hususlar bölümünde yer verilir. Mükellef hakkında tarh edilmesi önerilen vergi ve ceza tutarları, herhangi bir tereddüde yer vermeyecek açıklıkta ve anlaşılır bir şekilde vergi inceleme raporlarının sonuç bölümünde gösterilir.

(4) Vergi kanunlarına göre yapılan incelemeler sonunda eleştiriyi gerektiren bir hususa rastlanmaması halinde bu durum, incelemeyi yapan tarafından düzenlenecek bir rapor ile nezdinde inceleme yapılana bildirilir.

(5) Vergi inceleme raporları, Başkanlığın bilgi işlem sistemi ile uyumlu olacak şekilde düzenlenir ve bir örneği elektronik ortamda Başkanlığa gönderilir.

Vergi inceleme raporlarının ilgili komisyona gönderilmesi MADDE 20 − (1) Vergi Müfettişleri tarafından düzenlenen vergi inceleme raporları, ilgili rapor değerlendirme komisyonuna, bağlı olunan grup veya ekip başkanlığı aracılığıyla; Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonuna gönderilmesi gereken vergi inceleme raporları ise söz konusu Komisyona iletilmek üzere ilgili Grup Başkanlığı tarafından Başkanlığa gönderilir. Raporların elektronik ortamda gönderilmesi halinde durum rapor değerlendirme komisyonu tarafından bir tutanakla tespit olunur.

(2) Vergi incelemesi yapmaya yetkili kılınan diğer memurlar tarafından düzenlenen vergi inceleme raporları, Gelir İdaresi Başkanlığı merkez ve taşra birimlerinde oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonlarına gönderilir.

4.BÖLÜM Vergi İncelemesinde Süre-İncelemenin tamamlanması MADDE 21 − (1) Vergi inceleme raporlarının, rapor değerlendirme komisyonlarına intikal ettirilmek üzere ilgili inceleme ve denetim birimine teslim edildiği tarih, incelemenin tamamlandığı tarih olarak kabul edilir.

(2) Ancak, incelemenin tamamlanmış olması, ilgili rapor değerlendirme komisyonu kararına göre raporun düzeltilmesine mani değildir.

Defter ve belgelerin iadesi MADDE 22 − (1) Mükellefin defter ve belgeleri, ilgili rapor değerlendirme komisyonunun rapora ilişkin nihai değerlendirmesinin incelemeyi yapana iletildiği tarihten itibaren en geç on beş gün içerisinde bir tutanak ile iade edilir.

(2) 16 ncı maddenin dört, beş ve altıncı fıkrası hükümleri saklıdır.

İnceleme süresi MADDE 23 − (1) İncelemeler mümkün olan en kısa sürede tamamlanır. İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla 1yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla 6ay içinde incelemenin bitirilmesi esastır.

(2) Birinci fıkrada belirtilen süreler içerisinde incelemenin bitirilemeyeceğinin anlaşılması halinde, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, gerekçeli bir yazı ile bağlı oldukları birimden, inceleme süresinin bitiminden en geç 10gün önce, ek süre talep edebilirler.

(3) Ek süre talebi ilgili birim tarafından değerlendirildikten sonra 6ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Bu durumda, incelemenin bitirilememe nedeni ilgili birim tarafından nezdinde inceleme yapılana yazılı olarak bildirilir.

(4) İlgili birimler, incelemenin zamanında bitirilmesini sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür.

(5) İnceleme görevinin başka bir inceleme elemanına devredilmesi gerektiği hallerde, inceleme kalan süre içinde tamamlanır.

(6) Sınırlı incelemenin, sonradan ortaya çıkan durumlar nedeniyle tam incelemeye dönüşmesi halinde, inceleme süresi sınırlı incelemeye başlanılan tarih itibarıyla hesaplanır.

(7) Ek süre dahil olmak üzere, süresinde herhangi bir vergi inceleme raporu düzenlenmemesi halinde durum, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından gerekçeleri ile birlikte yazılı olarak bağlı oldukları birime bildirilir. İlgili inceleme ve denetim birimi, incelemeyi bitiremeyen inceleme elemanı hakkında disiplin hükümlerini uygulayabilir.

(8) İnceleme, neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere, tarh zamanaşımı süresi sonuna kadar her zaman yapılabilir. Evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re'sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir.

(9) 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesi ile 15/3/2007 tarihli ve 5604 sayılı Malî Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.

5.BÖLÜM I.Sınıf Tüccarların Gruplara Ayrılması ve İncelemelerin Yürütülmesi-I.sınıf tüccarların gruplara ayrılması MADDE 24−(1) I.sınıf tüccarlar, vergi incelemesine tabi tutulma bakımından yıllık iş hacimleri, aktif ve öz sermaye büyüklükleri esas alınarak aşağıdaki şekilde gruplara ayrılır:

a) Birinci Grup: Yıllık iş hacmi 21.500.000 TL, aktif büyüklüğü 20.000.000 TL veya öz sermaye büyüklüğü 8.000.000 TL'nin üzerinde olanlar ile bu tutarlara bakılmaksızın bankalar, sigorta şirketleri, finansal kiralama şirketleri, faktoring ve finansman şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile bireysel emeklilik veya sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak veya 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda yer alan faaliyet konularından en az birini yürütmek üzere kurulan kuruluşlar ve finansal holding şirketleri.

b) İkinci Grup: (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanlar.

(2) Birinci fıkrada yer alan tutarlar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle yeniden tespit edilir. Bu şekilde hesaplanan tutarların %5'ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Bakanlık, bu şekilde tespit edilen tutarları %50'sine kadar artırmaya veya indirmeye yetkilidir.

Vergi incelemelerinin yürütülmesi MADDE 25 − (1) Büyük ölçekli mükellefler, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 20 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerinde yer alan Grup Başkanlıklarında görev yapan Vergi Müfettişleri tarafından incelenir.

(2) Küçük ve orta ölçekli mükellefler, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 20 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan Grup Başkanlıklarında görev yapan Vergi Müfettişleri tarafından incelenir. Başkanlık, küçük ve orta ölçekli mükelleflerin incelenmesi görevini, anılan fıkranın (b), (c) ve (ç) bentlerinde yer alan Grup Başkanlıklarında görev yapan Vergi Müfettişlerine de verebilir.

(3) İlgili inceleme ve denetim birimi, iş yükünün fonksiyonel dağılımı, denetim gücünün etkin ve verimli kullanılması ile vergi incelemelerinde koordinasyonun ve etkinliğin sağlanması amacıyla, 24 üncü maddede yer alan gruplandırma dışında veraset ve intikal vergisi, tasfiye, iade ve mahsup, kaynak kullanımını destekleme fonu ile diğer incelemelerin dağılımına ilişkin hadler tespit etmeye, yapılan teftiş, soruşturma, inceleme ve denetimler sırasında ortaya çıkan vergi inceleme taleplerinin, bu hadlere bağlı kalmaksızın yürütülmesine, karşıt incelemelerin yapılmasına ve incelemelere ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

ALTINCI BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler-Yetki MADDE 26 − (1) Bu Yönetmelikte yer alan usul ve esaslara aykırılık teşkil etmemek kaydıyla yürütülecek vergi incelemelerinde uyulacak diğer usul ve esaslar, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı bulundukları inceleme ve denetim birimleri tarafından belirlenir.

Uygulanmayacak hükümler -MADDE 27 − (1) Maliye Bakanlığınca yapılmış olan diğer düzenlemelerin bu Yönetmelik hükümlerine aykırı hükümleri uygulanmaz.

Yürürlükten kaldırılan yönetmelikler MADDE 28 − (1) 31/12/2010-27802 RG de yayımlanan Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, Vergi İnceleme ve Denetim Planının Hazırlanması, Uygulanması ve Sonuçlarının İzlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Birinci sınıf tüccarların ilk defa gruplara ayrılması GEÇİCİ MADDE 1− (1) I.sınıf tüccarların, 24.md 1 fk da belirtilen hadlere göre ilk defa gruplara ayrılmasında, 2010 hesap dönemi sonundaki, kendisine özel hesap dönemi tayin edilenlerde ise 2010 yılı içinde biten hesap dönemi sonundaki, bilanço ve gelir tablolarında yer alan iş hacimleri, aktif ve öz sermaye büyüklükleri esas alınır.

TarhiyatÖncesi Uzlaşma Yönetmeliği

31 Ekim 2011 PAZARTESİ

Resmî Gazete

Sayı : 28101

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç MADDE 1 ‒ (1) Bu Yönetmelik, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan tarhiyat öncesi uzlaşmaya ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla düzenlenmiştir.

Kapsam MADDE 2 ‒ (1) Bu Yönetmeliğin kapsamına, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca yapılan vergi incelemelerine dayanılarak tarh edilecek ve Bakanlık Vergi Dairelerinin tarha yetkili olduğu bütün vergi, resim ve harçlar ile bunlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları (Kanunun 344 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç) girer.

Hukuki dayanak MADDE 3 ‒ (1) Bu Yönetmelik, Kanunun Ek 11 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar MADDE 4 ‒ (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Bakan: Maliye Bakanını, b) Bakanlık: Maliye Bakanlığını,

c) Başkanlık: Vergi Denetim Kurulu Başkanlığını,

ç) Ceza: Kanunun 344 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre kesilenler dışında kalan vergi ziyaı cezasını, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezasını,

d) Grup Başkanlığı: Uygun görülen yerlerde Bakan onayı ile kurulan Başkanlığa bağlı Grup Başkanlıklarını,

e) Kanun: 213 sayılı Vergi Usul Kanununu,

f) Komisyon: Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Komisyonunu,

g) Mükellef: Kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişilerle sorumluları, müteselsil sorumluları,

ğ) Uzlaşma: Tarhiyat Öncesi Uzlaşmayı,

h) Vergi: Kanun kapsamına giren ve Bakanlık Vergi Dairelerinin tarha yetkili olduğu vergi, resim ve harçları ve bunlara bağlı fonları,

ı)Vergi Dairesi:Vergi dairesi müdürlüklerini ve bağlı vergi dairesi konumundaki mal müdürlüklerini,

i) Vergi incelemesi: İnceleme yapmaya yetkili olanlar tarafından, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amacıyla yapılan faaliyeti,

j) Vergi incelemesi yapmaya yetkili kılınan diğer memurlar: Mahallin en büyük mal memurunu (Vergi Dairesi Başkanını, Vergi Dairesi Başkanlığı kurulmayan yerlerde Defterdarı), Gelir İdaresi Başkanlığının merkez/taşrada müdür kadrolarında görev yapanlar ile vergi dairesi müdürlerini,

k) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar: Kanunun 135 inci maddesinde sayılan yetkilileri,

l)Vergi Müfettişi:Vergi Başmüfettişini,Vergi Müfettişini,Vergi Müfettiş Yardımcısını, ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM Komisyonların Oluşumu -Vergi Müfettişlerince yapılacak vergi incelemelerinde komisyonların oluşumu MADDE 5 ‒ (1) Vergi Müfettişlerince, Grup Başkanlıkları bulunan yerlerde yapılan vergi incelemeleri için oluşturulacak uzlaşma komisyonu,Başkanlıkça belirlenecek biri başkan olmak üzere 3 Vergi Müfettişinden oluşur.

(2) Başkanlık, Grup Başkanlıklarında oluşturulacak uzlaşma komisyonlarında görev alacak Vergi Müfettişlerinin belirlenmesi yetkisini Grup Başkanlıklarına devredebilir.

(3) Grup Başkanlıklarında, gerektiğinde birden fazla komisyon oluşturulabilir.

(4) Vergi Müfettişlerinin geçici çalışma yerlerinde yapılan incelemelerde komisyon; ekip başkanının başkanlığında, başkan dâhil üç Vergi Müfettişinden oluşur. Komisyonun üç Vergi Müfettişinden oluşmasının mümkün olmadığı hallerde komisyon, iki Vergi Müfettişi ile ilgili vergi dairesi müdüründen (bağlı vergi dairelerinde malmüdürü) oluşur.

(5) İncelemeyi yapanın ekip başkanı olması halinde, komisyona bir başka Vergi Müfettişi seçilir. Komisyon üyelerinden en kıdemli Vergi Müfettişi, komisyon başkanı olur.

(6) İncelemeyi yapanlar bu maddeye göre oluşacak komisyonlara üye olamazlar. Ancak komisyon toplantısına açıklamalarda bulunmak üzere iştirak edebilirler.

(7)Gerektiğinde ekip başkanı,Başkanlıktan komisyona katılmak üzere Vergi Müfettişi talep edebilir.

(8) Ayrıca, incelemenin bir ekip tarafından yapılması halinde, incelemeyi yapan ekip başkanı ve diğer üyeler komisyona üye olamazlar.

İncelemeye yetkili diğer memurlarca yapılacak vergi incelemelerinde komisyonların oluşumu MADDE 6 ‒ (1) Vergi Dairesi Başkanlığı kurulan yerlerde, incelemeye yetkili diğer memurlarca yapılan vergi incelemelerinde komisyon; Vergi Dairesi Başkanı veya tevkil edeceği grup müdürünün başkanlığında, Vergi Dairesi Başkanı tarafından belirlenen müdürler ve/veya vergi dairesi müdürlerinden oluşur.

(2) Vergi Dairesi Başkanlığı kurulmayan yerlerde, incelemeye yetkili diğer memurlarca yapılan incelemelerde komisyon; Defterdarın veya tevkil edeceği Defterdar Yardımcısının başkanlığında, ilgili vergi dairesi müdürü ile Gelir Müdürlüğü görevini ifa eden müdürden oluşur. İncelemeyi yapanın ilgili vergi dairesi müdürü olması hâlinde Defterdar, ilgili vergi dairesi müdürü yerine bir başka vergi dairesi müdürünü komisyon üyesi olarak belirler.

(3) Bu madde kapsamındaki komisyonlar üç kişiden oluşur.

(4) Gerektiğinde yukarıda belirtilen kriterler çerçevesinde birden fazla komisyon oluşturulabilir.

(5) İncelemeyi yapanlar, komisyon üyesi olamazlar. Ancak açıklamalarda bulunmak üzere uzlaşma komisyonu toplantısına iştirak edebilirler.

(6) Komisyon başkan ve üyelerinin herhangi bir nedenle görevlerinin başında bulunamamaları hâlinde, bunlara vekâlet edenler komisyonda görev yaparlar.

(7) Vergi Dairesi Başkanlığı kurulmayan yerlerde incelemeye yetkili diğer memurlarca yapılan incelemelere ilişkin olarak tarhiyat öncesi koordinasyon uzlaşma komisyonları kurulabilir. Bu komisyonların kurulacağı yerler, yetki alanları, kimlerden oluşacağı ve sekreterya hizmetlerinin kimler tarafından yürütüleceği Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenir.

Bölgesel uzlaşma komisyonlarının oluşumu MADDE 7 ‒ (1) Başkanlık, gerek gördüğü hallerde uzlaşmayı bölgesel düzeyde yaptırabilir.

(2) Bölgesel düzeyde yapılacak uzlaşmalarda, komisyon üyeleri Başkanlıkça veya yetki verilmesi halinde ilgili Grup Başkanlığınca belirlenir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Uzlaşmanın Yapılması Uzlaşma talebi MADDE 8 ‒ (1) Uzlaşma için nezdinde vergi incelemesi yapılan kimsenin bizzat veya noterden alınmış vekâletnameye dayanarak vekili vasıtasıyla (Tüzel kişiler, küçük ve kısıtlılarla, vakıflar ve cemaatler ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunların kanuni temsilcileri marifetiyle) ve yazılı olarak incelemeyi yapana veya bağlı bulunduğu birime yahut ekip Başkanlığına başvurması şarttır.

(2)Uzlaşma talebinin inceleme tutanağında yer alması,yazılı başvuru yerine geçer.

Uzlaşma talep süresi MADDE 9 ‒ (1) Nezdinde vergi incelemesi yapılan kimseler, incelemenin başlangıcından, inceleme ile ilgili son tutanağın düzenlenmesine kadar geçen süre içerisinde her zaman uzlaşma talebinde bulunabilirler.

(2)11.md ye göre vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca yapılacak uzlaşmaya davet hallerinde ise davet yazısının tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 günde uzlaşma talebinde bulunulabilir.

(3) İncelemenin sonuçlandığı tarihte tarh zamanaşımının sona ermesine 3 aydan az bir zaman kalması halinde mükellefe uzlaşma talebinde bulunup bulunmadığı sorulmaz ve uzlaşma talebinde bulunmaya davet edilmez.

Uzlaşma gününün tespiti MADDE 10 ‒ (1) Vergi incelemesini yapan, mükellefin uzlaşma talebi üzerine, yetkili uzlaşma komisyonu başkanı ile temas kurarak uzlaşma gününü belirler. Belirlenen uzlaşma gün ve saati, bir yazı ile uzlaşma gününden en az 15 gün önce mükellefe bildirilir veya inceleme tutanağına yazılır. Mükellefin istemesi halinde 15 günlük süreye bağlı kalmaksızın daha önceki bir tarih uzlaşma günü olarak belirlenebilir.

(2) Bu Yönetmeliğin 11.md göre yapılacak uzlaşmaya davet yazılarında uzlaşma günü de mükellefe bildirilir.

Uzlaşmaya davet MADDE 11 ‒ (1) Harici bilgilere dayanılarak, mükelleflerin bilgisi dışında yapılan vergi incelemelerinde, incelemeyi yapan herhangi bir taahhüt altına girmeksizin mükellefi uzlaşma talebinde bulunmaya davet edebilir.

(2) Uzlaşmaya davet keyfiyeti ile uzlaşma müzakeresinin yapılacağı yer ve tarih, muhatabına yazı ile uzlaşma gününden en az 15 gün önce tebliğ olunur.

(3) İnceleme raporunun bir örneği davet yazısına eklenir.

(4) Tebliğ işleminde, posta ile veya memur vasıtasıyla tebliğ usulü uygulanır. İnceleme yapanın bizzat tebliğ yapması da mümkündür.

Uzlaşma davetine uyulmaması MADDE 12‒(1) Muhatabın son adresine uzlaşmaya davet yazısının tebliğ edilememesi veya yazıda bildirilen yer ve tarihte uzlaşma davetine uyulmaması hallerinde uzlaşma konusunda başkaca bir işlem yapılmaz. Uzlaşma temin edilmemiş sayılır.

(2) Bu maddenin uygulanmasında posta ile veya memur vasıtasıyla gönderilen yazının tebliğ edilemeyerek geri gelmesi, tebliğ edilememeyi ifade eder.

(3)Tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunan mükellef, tayin edilen uzlaşma gününden önce yazılı olarak vergi inceleme raporunu düzenleyene veya komisyona sekreterya hizmeti veren birime bu talebinden vazgeçtiğini bildirebilir. Bu durumda mükellef uzlaşma istememiş gibi işlem tesis edilir.

Tarh edilecek verginin uzlaşma komisyonuna ve mükellefe bildirilmesi MADDE 13 ‒ (1) Yapılan vergi incelemeleri sonucu, uzlaşmaya konu tarh edilecek vergi ve kesilmesi öngörülen ceza miktarı, incelemeyi yapan tarafından düzenlenecek bir raporla uzlaşma gününden en az 15 gün önce yetkili uzlaşma komisyonuna ve ilgiliye bildirilir.

Uzlaşma gününün 15 günden önceki bir tarih olarak belirlenmesi halinde inceleme raporu bu tarihten önce mükellefe tebliğ edilir. Gerektiğinde bu inceleme raporu, ön rapor şeklinde de düzenlenebilir.

(2) Uzlaşma talebinin işleme konulabilmesi için, incelemeyi yapanın, mükellefin uzlaşma talebi ile birlikte mükellef hakkında düzenleyeceği inceleme raporunu yetkili uzlaşma komisyonuna intikal ettirmesi şarttır.

(3) İnceleme raporu, ilgili mükellef ile komisyona intikal ettirilmeden uzlaşma yapılamaz.

Uzlaşma komisyonunun toplanması MADDE 14 ‒ (1) Uzlaşma komisyonları, üyelerinin tamamının katılması ile toplanırlar ve çoğunlukla karar verirler.

(2) Uzlaşma gün ve saatinde üyelerin tamamının katılmasının mümkün olmadığı hallerde, katılamayan üyenin yerine ilgili merci tarafından yenisi seçilir.

(3) Belirlenen uzlaşma günü bildirildikten sonra mükellefin herhangi bir mücbir sebeple toplantıya katılamayacak olması/komisyonun toplanamaması hallerinde uzlaşma görüşmesi ya aynı gün ya da sonradan belirlenerek mükellefe bildirilecek bir başka tarihe ertelenebilir.

Uzlaşma toplantısına katılabilecekler MADDE 15 ‒ (1) Uzlaşma görüşmeleri sırasında mükellef isterse bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci ve SMMM ve YMM K.na göre kurulan meslek odalarından bir meslek mensubu bulundurabilir. Bu kişiler uzlaşma görüşmelerinde sadece görüş açıklayabilirler, görüşmeler sonucunda düzenlenecek tutanaklara imza atamazlar.

Uzlaşma tutanağının düzenlenmesi MADDE 16 ‒ (1) Belirlenen gün ve saatte mükellef veya vekilinin iştiraki ile toplanan uzlaşma komisyonu konuyu tartışır,uzlaşma sağlandığı takdirde durumu bir tutanakla tespit eder. Bu tutanak, komisyon başkan ve üyeleri ile mükellef veya vekili tarafından imzalanır. Bu tutanağın bir nüshası ilgiliye derhal verilir.Bir nüshası da 3 gün içerisinde, rapor ve ekleriyle birlikte ilgili vergi dairesine gönderilir.

(2) Uzlaşma tutanağında;

a) Mükellefin adı soyadı/unvanı ve adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve vergi kimlik numarası veya T.C. kimlik numarası,

b) İncelemenin konusu, dönemi, bulunan matrah farkı, tarh edilmesi öngörülen vergi tutarları,

c) Üzerinde uzlaşılan vergi miktarı, ç) Uzlaşılan ceza miktarı,

d)İncelemeyi yapanın adsoyad/unvan,gibi hususların yanısıra uzlaşmayla ilgili açıklamalar yer alır.

(3) Mükellefin, uzlaşma komisyonunun davetine icabet etmemesi, uzlaşmaya geldiği halde uzlaşma tutanağını imzalamaması veya bu tutanağı ihtirazi kayıtla imzalamak istemesi hallerinde uzlaşma temin edilememiş sayılır. Uzlaşma temin edilemediği takdirde, komisyonca bu konuyu belirtmek üzere düzenlenecek tutanağın birer nüshası anında hazır bulunan mükellefe veya vekili ile vergi incelemesi yapana komisyonda tebliğ olunur. Mükellefin uzlaşmaya icabet etmemesi veya tebellüğden kaçınması halinde, bu hususu belirten tutanağın bir örneğinin muhatabına posta ile gönderilmesi yanında bir örneği de inceleme yapana tevdi edilir.

(4) Uzlaşma temin edilememiş veya uzlaşmaya varılamamış olması halinde, inceleme yapan bu hususu uzlaşma tutanağında veya düzenleyeceği inceleme raporunda belirtir ya da raporla birlikte göndereceği bir yazı ile vergi dairesine bildirir. Bu bildirim, vergi dairesine gönderilecek rapora uzlaşma tutanağının bir örneğinin eklenmesi suretiyle de yapılabilir.

(5)Bu maddede yazılı işlemler,incelenen mükellefin resmi vekili tarafından da yapılabilir.

(6) Uzlaşma görüşmeleri sırasında kısmi uzlaşma talebinde bulunulması halinde, tutanağın açıklama bölümünde inceleme raporunda eleştirilen matrah farklarından hangilerinde uzlaşma talep edildiği ve bunlara ilişkin olarak uzlaşılan vergi ve ceza miktarı belirtilir.

(7) Kısmi uzlaşma yapılması durumunda, uzlaşma talep edilmeyen veya uzlaşılamayan matrah farkları için gerekli tarhiyat yapılmak üzere inceleme raporu vergi dairesine gönderilir.

(8) Uzlaşma talep edildiği halde görüşmeler sonucunda uzlaşılamayan matrah farklarına ilişkin uzlaşma komisyonunun teklif ettiği miktarlar tutanaklarda yer alır.

(9) Bu şekilde düzenlenen uzlaşma tutanağı ile vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikali üzerine,vergi dairesince yapılacak tarhiyatın dava açma süresinin son gününün bitimine kadar komisyonun teklif ettiği miktarı kabul ettiğini belirten bir dilekçe ile vergi dairesine başvuran mükellefle,başvuru tarihi itibarıyla uzlaşma vaki olmuş sayılır ve buna göre işlem tesis edilir.

4.BÖLÜM Diğer Hükümler -Uzlaşmanın kesinliği/dava konusu edilemeyeceği MADDE 17 (1) Uzlaşma komisyonlarının, uzlaşma neticesinde düzenleyecekleri uzlaşma tutanakları kesin olup, gereği vergi dairelerince derhal yerine getirilir.

(2) Üzerinde uzlaşılan veya tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açılamaz ve hiçbir mercie şikâyette bulunulamaz.

(3) Mükellefler bu Yönetmelik uyarınca, üzerinde uzlaşılan ceza hakkında Kanunun 376 ncı maddesi hükümlerinin kendilerine uygulanmasını talep edemezler.

Tarhiyattan sonra uzlaşma yapılamayacak haller MADDE 18 (1) Tarhiyat öncesi uzlaşmanın herhangi bir nedenle temin edilememesi/uzlaşmaya varılamaması hallerinde, mükellefler verginin tarhı ve cezanın kesilmesinden sonra tarhiyat sonrası uzlaşma talep edemezler.

Ödeme zamanı MADDE 19 ‒ (1) Uzlaşma konusu yapılan vergi ve cezada uzlaşma vaki olduğu takdirde uzlaşma tutanağı düzenlenir ve derhal ilgili vergi dairesine intikal ettirilir. Bu tutanak tahakkuk fişi yerine geçer. Uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce ilgiliye tebliğ edilmişse kanuni ödeme zamanlarında;ödeme zamanları kısmen/tamamen geçtikten sonra ilgiliye tebliğ edilmiş ise ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir.

Sekreterya hizmetleri MADDE 20 (1) Vergi Müfettişlerinin dâhil oldukları Grup Başkanlıklarının bulunduğu yerlerde yaptıkları vergi incelemeleri için oluşturulan komisyonların sekreterya hizmetleri Grup Başkanlıklarınca, geçici çalışma yerlerinde yaptıkları incelemeler için oluşturulan komisyonların sekreterya hizmetleri ise ekip başkanlıklarınca yürütülür.

(2) Ekip başkanlıklarınca oluşturulan uzlaşma dosya ve yazıları turne bitiminde ilgili Vergi Dairesi Başkanlığına veya Defterdarlığa gönderilir.

(3) Vergi Dairesi Başkanlığı kurulan yerlerde vergi incelemesi yapmaya yetkili kılınan diğer memurlar tarafından yapılan incelemeler için Vergi Dairesi Başkanlığı bünyesinde oluşturulacak komisyonların sekreterya hizmetleri ilgili Grup Müdürlüğünce yürütülür.

(4) Vergi Dairesi Başkanlığı kurulmayan yerlerde vergi incelemesi yapmaya yetkili kılınan diğer memurlar tarafından yapılan incelemeler için oluşturulan uzlaşma komisyonlarının sekreterya hizmetleri Gelir Müdürlüklerince yerine getirilir.

BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler

Yetki MADDE 21 ‒ (1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre, uzlaşma komisyonu tespit edilmemiş olan vergi incelemelerinde yetkili uzlaşma komisyonu, duruma göre Başkanlıkça veya Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenir.

Yürürlükten kaldırılan yönetmelik MADDE 22 ‒ (1) 3/2/1999 tarihli ve 23600 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.

Başlanmış işler GEÇİCİ MADDE 1 ‒ (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce uzlaşma günü belirlenmiş ve mükelleflere tebliğ edilmiş tarhiyat öncesi uzlaşma talepleri hakkında, bu Yönetmelikle yürürlükten kaldırılan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği hükümleri uygulanır.

Yürürlük MADDE 23 ‒ (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme MADDE 24 ‒ (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

28 Ekim 2011 Cuma

TTK-Küçük Şirketler-İş Aktinde Ceza Maddesi.

Yeni TTK ya hızlı bir bakış/28.10.2011/VERGİ PORTALI /M.Ali DEMİRKAYA

Yeni kanunun yapısı ve dili -Yeni Kanun, ticari işletme, ticaret şirketleri, kıymetli evrak, taşıma işleri, deniz ticareti ve sigorta hukuku olmak üzere 6 kitaptan oluşuyor. Söz konusu kanunun genel olarak değerlendirilmesinde ilk dikkati çeken yönü ise sade ve anlaşılır Türkçe ile kaleme alınmış olmasıdır. Yeni kanun, kolay anlaşılması nedeniyle pay ve menfaat sahiplerinin hak ve sorumluluklarının uygulanmasında taraflara kolaylık sağlayacaktır.

Temel Amaç; kurumsallaşarak ve sürdürülebilirlik sorununu aşmış şirketler yaratmak Yeni kanuna hâkim olan düşünce; Kurumsal yönetimin, halen borsada işlem gören şirketler için öngörülen kurallar bütünü olmasına rağmen, esasında tüm işletmelere uygulanması gereken bir yatırımcıya güven verme, sürdürülebilir gelişme sağlama kodeksi olduğudur. Yeni Kanun bu yönü ile Türk şirketlerinin kurumsallaşmasına ve rekabetçi olabilmesine destek sağlayacak zemini oluşturmaktadır. Kurumsal Yönetim ilkelerine ilişkin düzenlemelere yeni kanunun birçok maddesinde yer verilerek, kurumsal yönetim ilkelerinin şeffaflık, adillik, hesap verebilirlik ve sorumluluk kriterlerinin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Her şirkete bir internet sitesi oluşturma zorunluluğu ve sitenin bir bölümünde şirkete ait finansal bilgilere, alınan önemli kararlara, Yönetim Kurulu ve Genel Kurul toplantı tutanaklarına ve işletme ile ilişkili üçüncü taraflara verilecek diğer bilgilere yer verilecek olması, buna örnek teşkil etmektedir. Yine önemli bir diğer husus, mevcut kanunda var olan azınlık haklarının eyni kanunda güncel açılımlarla karşımıza çıkması ve azınlıkların daha doğrusu tüm pay sahiplerinin daha fazla korunuyor olmasıdır. Örneğin azınlıkların, şirketin bir işlemine ilişkin olarak özel denetim isteme, "Kurumsal Temsilcilik" yapısı ile örgütlenerek daha fazla söz sahibi olmaları mümkün kılınmaktadır.

Profesyonel yönetim kurulları-Yönetim Kurulu'nun devredilemez ve vazgeçilemez yetki ve görevleri içinde, kurumsal sistemin denetlenmesine de yer verilmiştir.YK 'na gözlem ve kontrol imkânı tanımasıyla birlikte işletmenin sürdürülebilirliği açısından iç kontrol sisteminin kurulması önemli değişikliklerden bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İç kontrol sistemini kurmakla, işletmenin faaliyetlerini verimli kılma, şirket varlıklarının korunması ve işlemlerin mevzuata uygun gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.Yeni Kanun, Yönetim Kurulu'nun mümkün mertebe profesyonel ve bağımsız üyelerden oluşmasını öngörmektedir. Yeni anlayışı hayata geçirebilmek adına,YK 'nun ¼ ünün üniversite mezunu olması şartı aranırken,YK üyelerinin şirkette pay sahibi olması zorunluluğu da kaldırılmıştır. Ancak şirket sahiplerinin Yönetim Kurulu üyesi olmasına ilişkin herhangi bir engel bulunmamaktadır.YK 'nun sadece sermayedar haklarının temsil edildiği bir yer değil tüm paydaşların çıkarlarının gözetildiği, piyasa koşullarına göre hareket edebilen ve karar verebilen bir yapı haline gelmesi amaçlanmaktadır.

Muhasebe ve finansal raporlama sisteminde yeni dönem Yeni Kanun, borsada işlem görsün ya da görmesin, tüm işletmelere muhasebe ve finansal raporlama konularında, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS/UMS) ile tam uyumlu Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) tarafından yayınlanmış Türkiye Finansal Raporlama Standartları'na (TFRS/TMS) uyma zorunluluğu getirmektedir. Böylece farklı uygulamaların önüne geçilerek zaman, maliyet tasarrufu sağlanacak ve muhasebe bilgi sitemlerinde Dünya ile bütünleşme sağlanmış olacaktır. Söz konusu düzenleme 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren geçerli olacaktır.

Tüm sermaye şirketleri bağımsız denetime tabi olacaktır Yeni Kanun ile birlikte murakıplık kurumu kaldırılarak, tüm sermaye şirketlerine bağımsız denetim zorunluluğu getirilmektedir. Bağımsız denetim hizmetinin, bağımsız denetim şirketleri tarafından verilmesi öngörülürken, bağımsız denetim hizmetini küçük ve orta ölçekli şirketlerde bir veya birden fazla SMMM ya da YMM'de verebilecektir. Büyük ölçekli şirketlerde ise bağımsız denetim hizmetini bağımsız denetim şirketleri verecektir. Denetim hizmeti Uluslararası Denetim Standartları ("UDS") ile tam uyumlu Türkiye Denetim Standartları'na uygun olarak verilecektir. Denetçi tarafından sunulacak olan denetim raporunda; Yönetim kurulunun yasalara uygun hareket edip etmediği, şirketin varlığını tehdit eden olguların bulunup bulunmadığı, ticari defterlerin hukuka uygun tutulup tutulmadığı, finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporunun dürüstlük ve şeffaflık ilkesine uygun hazırlanıp hazırlanmadığı, denetimin kapsamı ve niteliği belirtilecektir. Bağımsız denetim zorunluluğu 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren başlayacaktır.Bununla birlikte kuruluş, birleşme, bölünme ve devir gibi işlemlerin "İşlem Denetimi" kapsamında denetlenmesi, getirilen denetim zorunlulukları arasında yerini almaktadır.

Şirketler topluluğu ve konsolidasyona ilişkin düzenlemeler-Mevcut kanun şirketler topluluğu hakkında hiçbir tanımlama ya da düzenlemeye yer vermemektedir. Ancak yeni kanunda şirketler topluluğu geniş biçimde ele alınmış durumdadır. Hakim (ana) ve bağlı (yavru) şirketler tanımlamalarına yer verilmiş olup; bunların kuruluş, çalışma esasları, şirketlerin birbiri ile olan ilişkileri, hakim şirketlerin bağlı şirketlere verebileceği direktiflerin sınırı ve karşılıklı sorumlulukları aynı kanunda düzenlenmiştir. Buna bağlı olarak şirketler topluluğunun konsolide finansal tablo hazırlama esasları TFRS/TMS'lere atıfta bulunularak düzenlenmiştir.

Tek pay sahipli anonim ve tek ortaklı limitet şirket kurabilme imkanı Yeni Kanun, tek pay sahipli anonim ve tek ortaklı limitet şirket kurabilme imkanın da hayata geçirilmesine olanak tanımaktadır. Böylece formaliteyi yerine getirmek amacıyla şirkete ortak veya Yönetim Kurulu üyesi olan kişilerin neden olduğu sorunlar ve bu sorunların yol açtığı pek çok hukuki uyuşmazlığın yargıya taşınma riskinin de ortadan kaldırılması sağlanmış olmaktadır.

Yeni kanunda hukuki sorumluluklar düzenlenmiştir Hukuki sorumluluklar bağlamında yeni kanunun birçok yaptırımları söz konusudur. Bu yaptırımlar, adli para cezaları olabileceği gibi hapis cezaları da olabilmektedir. Örneğin; internet sitesi kurmamak, kurulu bir siteyi gerekli bilgilerle güncellememek ve siteye uzun süre erişilememesi gibi konular, önemli cezaları beraberinde getirmektedir.

Şirkete karşı borçlanma yasağı Dikkate değer önemli yeniliklerden biri; pay sahiplerinin şirkete karşı borçlanma yasağıdır. Yeni kanunda belirtilen özel haller ve kar dağıtımı dışında şirket kasasından para alınması net bir biçimde yasaklanmıştır.

Sonuç TTK nun güncellenmesi ülkemizin ticari yaşamını ve işletmeleri derinden etkileyecektir. İçeriğine bakıldığında; birçok modern açılım ve maddeyi içeren yeni kanunun yasalaşmış olmasının Türkiye'nin yararına olduğu çok açıktır. Çünkü bu hükümler, Türkiye'yi ticari ve ekonomik açıdan uluslararası topluma daha güçlü şekilde bağlayarak, teknolojik gelişimin, değişen ticari aktivitelerin ve küreselleşmenin yarattığı koşullarda rekabet edebilme gücünü artıracaktır. Yeni Kanun ile birlikte, yeni metotlar ve şeffaflık, uluslararası pazarda prestij anlamına gelirken, Türk şirketleri daha kolay sermaye, kredi ve ortak bulabilecek ve dünya piyasalarının dilini konuşmaya başlayacaktır.Diğer taraftan, yeni kanunun getirdiği bu kapsamlı değişiklikler şirketler için de yürürlük öncesi yapılması gereken birçok ev ödevi anlamına gelmektedir. Konuya ilişkin zamanlı ve doğru bilgi edinilmesi ve bir yol haritası oluşturularak yapılacak hazırlıkların zamanında planlanması, sağlıklı bir geçiş süreci için son derece önemlidir.

Kâğıt üzerindeki 350 bin şirket tasfiye edilecek Bugüne kadar denetime tabi olmayan 810 bin şirketi zor günler bekliyor. Temmuz 2012'de yürürlüğe girecek olan YTTK , şirketlerin denetime tabi tutulmasını zorunlu hale getiriyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Denetim Genel Müdür Yardımcısı İmdat Ersoy, kâğıt üzerindeki 350 bin şirketin tasfiye edileceğini söyledi.TTK Temmuz 2012'de devreye giriyor. Kanunun en önemli yaptırımlarından biri sermaye şirketlerine bağımsız denetim şartı getirmesi. Bu yeni durum için bir yönetmelik hazırladıklarını söyleyen Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki İç Denetim Genel Müdür Yardımcısı İmdat Ersoy, "2012 ikinci yarısından itibaren sermaye şirketlerinin bağımsız denetimi zorunlu olacak. Bu sebeple yaptığımız araştırmada denetime tabi olmayan 810 bin şirket mevcut. Bunların 350 bini kâğıt üzerinde şirket. Bu şirketleri de ilgili süre içinde kısa yoldan tasfiye edeceğiz." dedi. İlk etapta son 5 yıl genel kurul yapmayan, gayri faal durumdaki şirketleri tasfiye edeceklerini aktaran Ersoy, yeni kanunla birlikte tek düzen muhasebe sisteminin de yürürlükten kalkacağını vurguladı. Yeni yasadaki 22 mevzuatı İç Denetim Müdürlüğü'nün hazırladığını, bağımsız denetçilerin niteliğinin de bunlardan biri olduğunu aktaran Ersoy, hazırlanan yönetmelik çerçevesinde denetim yapacakların lisans alacağını, bunun için de bir eğitimden geçeceklerini aktardı. İlgili şirketler raporunu bakanlığa sunan Türmob Bağımsız Denetim Merkez Koordinatörü Zafer Sayar ise bağımsız denetim şartının 84 bin serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavire iş yükleyeceğini söyledi. Şu an yeni TTK' nın 400. maddesi gereği bu 84 bin kişiye bağımsız denetim eğitimi verecek öğretmenlerin eğitildiğini aktaran Sayar, "Eğitmenlerin eğitimini biz veriyoruz. Kısa süre sonra ülkede eğitimler başlayacak." diye konuştu.

BAĞIMSIZ DENETİM 10 BİN TL'den başlar Yeni TTK, kısa vadede sermaye şirketlerine orta vadede ise sendika, belediye, KOSGEB, KİT ve Kalkınma Ajansları'na zorunlu bağımsız denetim şartı koşuyor. Rasyonel Bağımsız Denetim Şirketi Denetim Müdürü Ozan Mısırlıoğlu'na göre küçük ölçekli bir anonim şirketi veya limitet şirketine en az 10 bin TL denetim maliyeti yükleyecek kanun sebebiyle ülkedeki bağımsız denetim şirketleri hacimlerini artırma peşinde. Kimisi şirket elemanlarını artırıyor kimisi yurtdışı firmalarla ortaklığa gidiyor. Önceki gün Fransız Euraudit Denetim Şirketi'nin Türkiye temsilciliğini üstlenen Rasyonel Bağımsız Denetim Şirketi Denetim Müdürü Ozan Mısırlıoğlu, "Bizim hesaplarımıza göre ülkede 150 bin KOBİ, 2013'te mecburi denetim yaptıracak. Her birinden en az 10 TL alınacak." diye konuştu. Bu sebeple ülkede şu an 500 civarında olan bağımsız denetim şirketi sayısının katbekat artacağını belirten Mısırlıoğlu, "İlk başta biz de yurtdışından ithal çalışan getireceğiz. Ancak orta vadede yeni TTK' nın 10 binin üzerinde işletme ve iktisat mezununa iş imkânı sunacağını söylemeliyim." diye konuştu. Yeni TTK sebebiyle İstanbul'da sendikalar ile çalışma bakanlığını bir araya getiren Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Refika Bakoğlu da sendikaların henüz bağımsız denetime hazır olmadığı görüşünde: "Fakat yeni TTK iş hayatında önemli düzenlemeler getirecek." Muhasebe Web den alınmıştır.

İş sözleşmelerinde cezai şart, sözleşmenin taraflarından birinin sözleşmede belirtilen borçlarını (yükümlülüklerini) yerine getirmemesi durumunda maruz kalacağı bir tür yaptırımdır.

I- GİRİŞ Cezai şart, mevcut iş sözleşmesindeki hükümlerin uygulanmasını garanti altına almak için öngörülen bir tür teminat düzenlemesi niteliğindedir.

İş hukukuna ilişkin mevzuatta sözleşmelere cezai şart konulmasına dair herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Genel olarak herhangi bir sınırlamayla bağlı kalmaksızın tarafların istedikleri şartlarda sözleşmelere cezai şart koymaları yönünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. İş hukukunda cezai şartla ilgili açık hükümlerin bulunmaması, sözleşme taraflarının diledikleri gibi şartı belirleyebilecekleri sonucunu doğurmamaktadır. İşçilerin, işveren karşısında güçsüz olduğu ve işverenin, işçi aleyhine istediği cezai şartı sözleşmeye koyarak kabul ettirebileceği noktasından hareketle; cezai şartın koşulları, miktarı, unsurları ve diğer konulardaki boşluklar yargı içtihatlarıyla giderilmiştir.

Yazımızda cezai şart kavramından ne anlaşılması gerektiği ile iş hukukunda hangi hallerde cezai şartın uygulanabileceği ilgili mevzuat ve yargı kararları ışığında açıklanacaktır.

II- CEZAİ ŞART KAVRAMI VE AMACI Cezai şart, borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumunda, borçlunun alacaklıya karşı yerine getirmeyi yüklendiği bir edimdir. Bu edim alacaklıya çoğunlukla bir miktar paranın ödenmesi koşulunu içeren bir taahhütname niteliğindedir (BK. m. 158-161). Nitekim cezai şarta ilişkin hükümlerde bir para ödenmesini göz önünde bulundurarak düzenlenmiştir. Ancak taraflar cezai şartın konusunu “parasal bir değere” sahip olan para dışında başka bir şey olarak da kararlaştırabilirler.

Cezai şartın iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan ilki, borçluyu ifaya zorlamak ve borcun ifasını teminat altına almaktır. İkincisi ise, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden ve götürü şekilde tespit etmektir.

III- İŞ SÖZLEŞMELERİNDE KARARLAŞTIRILAN CEZAİ ŞART VE CEZAİ ŞART MİKTARININ HESAPLANMASI İş akdinde işverenin bağımlılığı altına giren işçinin kişilik haklarından belirli oranda vazgeçmesi nedeniyle iş akdinin feshinde daha fazla serbestiden yararlanması gerekmektedir. Bu nedenle işçinin fesih hakkının sınırlandırılması yoluna genellikle gidilmez. Yani işçinin fesih hakkının sözleşmelerle sınırlandırılması kural olarak mümkün değildir([1]). Bunun istisnası cezai şart uygulamasıdır. Ancak iş hukukunun kendine özgü niteliği nedeniyle öğreti ve uygulamada, iş sözleşmelerinde kararlaştırılan cezai şart konusunda bazı sınırlamalar öngörülmüştür. Aşağıda bu sınırlamalara değinilecektir.

A- CEZAİ ŞARTIN KARŞILIKLI OLUP OLMAMASI Yargıtay vermiş olduğu kararlarda iş akdinde işçi ve işveren açısından karşılıklı olarak değil de salt işçi aleyhine tek taraflı olarak cezai şart getirilmesini kural olarak geçersiz saymıştır([2]). Yargıtay’ın bu yöndeki kararları öğretide de işçiye iş güvencesi sağlamaksızın sadece işverene istihdam güvencesi sağlayan ve işçi aleyhine tek taraflı düzenlenen cezai şartların geçersiz olması gerektiği belirtilerek desteklenmektedir.

Gerçekten, iş akdinin yapılması sırasında genellikle ekonomik bakımdan güçsüz durumda olan ve işsizliğin yaygın olduğu ülkemizde iş bulma güçlüğü içinde bulunan işçinin korunması gerekir. İşçinin sözleşme yapılırken bu nedenlerle özgür pazarlık olanağının bulunmaması ve tek taraflı olarak cezai şartı kabul etmek zorunda kalması olasılığı vardır. Bu itibarla cezai şartın iki taraflı getirilmesini zorunlu tutan Yargıtay içtihadı kural olarak isabetlidir.

B- CEZAİ ŞARTIN EŞİT MİKTARDA DÜZENLENMESİ Yargıtay’a göre iş akitlerinde cezai şartın kural olarak eşit miktarda düzenlenmiş olması gerekir. İşçi lehine belirlenen cezai şart miktarı, işveren lehine belirlenen miktardan yüksek ise bu sözleşme geçerli kabul edilmektedir([3]). Bunun gibi işçinin ödemek zorunda kalacağı cezai şart işverene göre yüksek tutulmuşsa, düşük olan cezai şartın işçi için de geçerli olduğu kararlaştırılmıştır([4]). Örneğin, işçi lehine 30.000 TL, işveren lehine 20.000 TL cezai şart öngörülmüşse bu hüküm aynen geçerli iken tam tersi ihtimalde işçi, daha düşük miktar olan 20.000 TL ile sorumlu tutulabilecektir.

C- İŞÇİYE YAPILAN EĞİTİM MASRAFI VE CEZAİ ŞART Yargıtay, iş akdinde işçi aleyhine tek taraflı cezai şart düzenlemesinin geçersizliğine ilişkin içtihadına, cezai şartın konusunun “işçiye yapılmış eğitim masrafı” olması durumunda istisna getirmektedir([5]). Örneğin iş akdi ile eğitim olanağı karşılığı işçinin işyerinde belli bir süre çalışması zorunluluğu getirildiğini varsayarsak, sözleşmede belirlenen bu süreye uyulmaması durumunda eğitim karşılığı cezai şart olarak işçiden, sözleşme ile belirlenmiş cezai şart kadar bir paranın tazmini istenir. Bu anlamda, işçiye eğitim masrafları karşılığı cezai şart öngörülmesine ilişkin anlaşmalar geçerlidir. Ancak belirtmek gerekir ki, sözleşme içerisinde eğitim masraflarının ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamışsa, yapılan eğitim masrafları işçiden istenemeyecektir([6]).

Nitekim Yargıtay’a göre, “…belli bir neden bağlı olarak cezai şartın öngörülmüş ise bu tür özel haller söz konusu olduğu zaman cezai şartın tek taraflı olmasının sonuca etkili olmadığı düşünülmektedir. Gerçekten işveren büyük masraflar yaparak işçiyi yurt içinde ve dışında eğitime ya da bursa tabi tutmuş yani onu yetiştirmiş ise işverenin belli bir süre işçiyi işyerinde çalıştırmaya mecbur tutması haklı görülmelidir. Somut olayda cezai şart böyle bir nedenle konulmuş bulunduğuna göre, salt tek taraflı olması sonucu onun geçersizliğinin kabulü hakkaniyet ve adalet ilkeleri ile bağdaşmaz. Şayet düzenlemede belirtildiği gibi davacı eğitime tabi tutulmuş ise bu cezai şartın geçersizliği kabul edilemez”([7]).

Ülkemizde son yıllarda sıkça görüldüğü üzere kimi işverenler işletmelerinde daha vasıflı eleman çalıştırmak amacı ile önemli harcamalar yapmakta, işçilere yurt içinde veya dışında mesleki eğitim verilmesini sağlamaktadırlar. Bu eğitim sonucunda işçi vasıf kazanmakta, işgücü piyasasında pazarlık gücü ve istihdam olanakları artmakta, bundan parasal yararlar sağlayacak duruma gelmektedir. İşverenin bu harcamaları yapması, işçinin işyerinde uzunca bir süre çalışacağı beklentisine dayanmaktadır. Böyle bir durum söz konusu ise, haklı bir neden olmaksızın iş akdini fesheden işçinin aleyhine tek taraflı olarak cezai şart getirilmesi menfaatler dengesine uygun düşmektedir. Çünkü işçinin haklı bir neden olmaksızın sözleşmeyi sona erdirmesi halinde ödemek zorunda kalacağı cezai şartın karşılığını işverenin kendisi için yaptığı eğitim harcamaları oluşturur([8]).

Bununla beraber belirtelim ki, işçi aleyhine cezai şartın geçerli olabilmesi için işverenin sağladığı eğitim sonucunda işçinin mesleki vasıfları ile kazanımları gerçekten artmış olmalıdır. Kısa süreli bir hizmet içi eğitim bu niteliği taşımaz. İşçiye sağlanan eğitim ve yapılan masrafla, sözleşmeye konulan süre ve kararlaştırılan cezai şart arasında hakkaniyete uygun bir orantının bulunması gereklidir. Aksi takdirde hakim, fahiş (aşırı) cezai şartı indirebilir. Örneğin, ekonomik değeri gerçekte 2.000 TL olan bir eğitim süresi için, eğitim karşılığı cezai şart olarak 50.000 TL’nin öngörülmesi bu bağlamda orantılı kabul edilmemelidir. Ayrıca eğitim karşılığı cezai şart uygulanabilmesi için söz konusu eğitimin belgelendirilebilmesi gerekir. Dolayısıyla bu durumda eğitim masraflarının ekonomik değerinin ispatlanması yükü işverene aittir.

Bunun gibi cezai şart belirlenirken işçinin çalıştığı süre ve bu eğitimden yararlanan sayısı dikkate alınarak ve oranlanarak talep edilmelidir([9]).

D- REKABET YASAĞI VE CEZAİ ŞART Uygulamada işverenleri özellikle nitelikli personelle yaptıkları iş sözleşmelerinde cezai şart kararlaştırdıkları görülmektedir. Nitelikli personelin işyerinde çalışması sırasında işverenin mesleki sırlarını ve müşteri portföyünü öğrenmiş olması ve işyerinden ayrılmasından sonra bunları işverene karşı rekabet unsuru olarak kullanması olasıdır. Bunun önüne geçebilmek amacıyla, tarafların rekabet yasağı sözleşmesi yapmaları ve sözleşmede cezai şart kararlaştırmaları da ihtimal dahilindedir. Ancak hizmet sözleşmesinde rekabet yasağı ile ilgili bir cezai şart konulmuş olmasına karşın, meydana gelen zarar cezai şartı aşmış ise, fazlaya ilişkin kısmı da tazminle yükümlüdür (BK m. 351).

E- DENEME SÜRESİ VE CEZAİ ŞART Deneme süresi içinde iş akdinin taraflarca feshedilebilmesi için haklı bir nedenin varlığına gerek bulunmamaktadır. Bu bağlamda deneme süresi içinde taraflardan biri sözleşmeyi feshederse cezai şart ödenmesi gerekmez([10]).

Yargıtay konu ile ilgili bir kararında “deneme süresi içinde hizmet akdi, önceden bildirilmeye gerek olmaksızın ve tazminatsız derhal feshedilebilir. Hizmet akdinde kararlaştırılan cezai şart deneme süresinin geçirilmesinden sonra etkisini gösterir ve talep edilebilir.”([11]) demektedir.

F- CEZAİ ŞARTIN HESAPLANMASI VE İNDİRİM MÜESSESESİ Cezai şart, taahhüt edilen ve ancak yerine getirilmeyen kısım için geçerlidir. Bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan sürenin geriye kalan kısmı için cezai şart ödenmelidir. Örneğin, sözleşmede 100.000 TL cezai şart ve 5 yıllık bir hizmet süresi kararlaştırılması halinde, işçi 3 yıl sonra haklı bir neden olmaksızın işten ayrılmış ise ödemekle yükümlü olacağı cezai şart miktarı çalışılması gereken 2 yıllık süre için hesaplanır ve bu tutar 40.000 TL’dir.

İş akdi hükümleri toplu iş sözleşmeleri gibi anayasal özerklik bağlamında oluşturulan normatif hüküm niteliği taşımadıklarından hakim, iş akdinde yer alan cezai şartı fahiş bulduğu takdirde Borçlar Kanunu m. 16/1 uyarınca indirime gidebilir([12]).

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu konuyla ilgili olarak bir kararında([13]), hâkimin fahiş gördüğü cezai şartta indirime gitmesi gerektiğini, bu hükmün emredici nitelikte olduğu için resen dikkate alınmasını, borçlunun bu yolda bir talebinin bulunmamasının bir öneminin olmadığını ancak cezai şartın ödenmesi halinde hakimin bunu sonradan indiremeyeceğini belirtmiştir.

IV- SONUÇ Borcun ödenmemesi veya gereği gibi yerine getirilmemesi halinde borçlunun alacaklıya karşı ödemeyi kabul ettiği ceza hususundaki anlaşma olarak da tanımlanan cezai şart kavramının temelinde öncelikle bir borcun yerine getirilmesinin garanti altına alma şartı bulunur.

Cezai şart sözleşmelere tek taraflı olarak konulamaz ve iş akitlerinde cezai şartın kural olarak eşit miktarda düzenlenmiş olması gerekir. Ayrıca işçiye eğitim masrafları karşılığı cezai şart öngörülmesine ilişkin anlaşmalar geçerlidir. Ancak, sözleşme içerisinde eğitim masraflarının ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamışsa, yapılan eğitim masrafları işçiden istenemez. Bununla birlikte işçiye sağlanan eğitim ve yapılan masrafla, sözleşmeye konulan süre ve kararlaştırılan cezai şart arasında hakkaniyete uygun bir orantının bulunması da gereklidir.

Tarafların rekabet yasağı sözleşmesi yapmaları durumunda sözleşmede cezai şart kararlaştırabilirler.

Cezai şart miktarını taraflar serbestçe belirleyebilirler ancak kararlaştırılan cezai şartın borçlu üzerinde aşırı bir yük oluşturmaması gerekir. Borçlu cezai şartın indirilmesi hakkından önceden vazgeçemez. Cezai şart borçlu tarafından yerine getirilmişse diğer bir ifadeyle ödenmişse ayrıca bir indirim söz konusu olmaz.

Murat ÜNLÜ - E-Yaklaşım - SGK Müfettişi

([1]) Prof. Dr. Sarper SÜZEK, İş Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul 2009, 5.Baskı, s. 677.

([2]) Yrg. HGK.’nın, 17.12.1997 tarih ve E: 1997/9-816 , K: 1997/1062 sayılı; Yrg. 9. HD.’nin, 25.09.2007 tarih ve E: 2007/20016, K: 2007/28104 sayılı Kararları.

([3]) Yrg. 9. HD.’nin, 27.12.2009 tarih ve E: 17469, K: 1999/20361 sayılı Kararı.

([4]) Yrg. 9. HD.’nin, 08.04.1997 tarih ve 1090/7099 sayılı Kararı (Tekstil İşv., Temmuz 1997, Sayı: 15)

([5]) Yrg. 9. HD.’nin, 10.03.2004 tarih ve E: 2003/14720, K: 2004/4609 sayılı Kararı.

([6]) Prof. Dr. A. Murat DEMİRCİOĞLU, Yargıtay Kararları Işığında 4857 Sayılı İş Yasası, İTO Yayınları, İstanbul 2009, 2. Baskı, s. 204.

([7]) Yrg. 9. HD.’nin, 29.03.2000 tarih ve E: 2000/507 , K: 2000/4100 sayılı Kararı.

([8]) M. Polat SOYER, Hizmet Akdinin İşçi Tarafından Feshi İçin Öngörülen Cezai Şartın Geçerliliği Sorunu, Ankara 2000, s. 363-380.

([9]) Yrg. 9. HD.’nin, 25.09.2007 tarih ve E: 2007/20016, K: 2007/28104 sayılı Kararı.

([10]) DEMİRCİOĞLU, a.g.e., s. 206.

([11]) Yrg. 9 HD.’nin, 24.04.1996 tarih ve E: 1995/35258, K: 1996/9448 sayılı Kararı.

([12]) SÜZEK, a.g.e., s. 678.

([13]) Yrg. HGK.’nın, 02.02.2005 tarih ve E: 2004/9-759, K: 2005/9 sayılı Kararı.