muhasebe büromuzda karşılaştığımız sorulara hemen bulduğumuz yanıtları burada biriktiriyoruz.
.
23 Mart 2014 Pazar
21 Mart 2014 Cuma
Teknokent
TÜRKİYE’DEKİ TEKNOKENT YA DA TEKNOPARK’TAKİ
YAZILIM FİRMALARININ REKABET GÜÇLERİNİ GELİŞTİRMENİN BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK
MODELİ
Prof.
Dr. Atila BAĞRIAÇIK- YMM, Baş Denetçi
A. MEVCUT
DURUM
Teknoloji
Geliştirme Bölgesi(TGB) yada bu kapsamdaTeknokent veya Teknopark;
yeni veya ileri teknolojide mal ve hizmet üretmek isteyen girişimcilerin,
araştırmacı ve akademisyenlerin sınaî ve ticari faaliyetlerini üniversitelerin
yanında veya yakınında yürütebilmelerine ve bu üniversitelerden
yararlanabilmelerine imkan vermek için kurulmuş akademik, sosyal ve kültürel
organizasyonlardır (Kaynak: TC Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı). Bu
yazımızda TGB’lerdeki özellikle yazılım firmalarının mevcut durumu, sorunları
ve çözüm yollarına ilişkin hipotez çalışmamızı sunuyoruz. Kuşkusuz bu hipotezin
en sert koşullarda geçerliliği eleştirel uygulama sonuçları ile sınanıp, geri
bildirim alınması gerekir.
2001
yılında 4691 sayılı yasayla kurulan Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde Temmuz
2012 tarihi itibariyle 45 adet Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurulmuş olup
(21.03.2014 tarihli Bakanlığın web sitesinde bu sayı 52’e yükselmiştir).
TC Bilim
Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı sitesindeki bazı sayısal veriler aşağıdadır:
‐ Firma sayısı 2.037’ye,
‐ İstihdam edilen personel sayısı
17.784’e (14.493 Ar‐Ge, 3.291 Destek Personeli)
‐ Biten Proje Sayısı 9.461’e, ‐
Üzerinde çalışılan proje sayısı 5.121’e
‐ İhracat 599 milyon A.B.D.
Dolarına,
‐ Yabancı/yabancı ortaklı firma
sayısı 71’e, bu firmalarca yapılan yatırım tutarı 685.000.000 ABD
Dolarına,
‐ Başvurusu yapılan/tasdik edilmiş
patent sayısı 301’e ulaşmıştır.
Bölgelerde Faaliyette Bulunan
Firmaların Sektörel Dağılımı;
• % 54 Yazılım ve Bilişim- • % 9 Elektronik Sanayi • % 6 Savunma Sanayi
• % 4 Tasarım • % 3 Medikal Bio Medikal • % 2 Biyoteknoloji
• % 2 İleri Malzeme • % 2 Telekomünikasyon • % 3
Tıp • % 2 Otomotiv
• % 2 Kimya
• % 2 Çevre • % 2 Enerji
• %2 Makine • % 5de diğer sektörlerde Ar‐Ge çalışmalarında bulunmaktadır.
B. TEKNOKENTLERİN
AVANTAJLARI :
TEKNOKENTTEKİ FİRMALARA
•
Bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran
bu Bölgedeki yazılım ve Ar‐Ge faaliyetlerinden elde ettikleri
kazançları 31.12.2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden muaf
tutulmaktadır. Muafiyet ve istisnalardan yararlanılabilmesi için Vergi Dairesine yapılacak başvuru dosyasına yönetici
şirketten alınan söz konusu vergi mükelleflerinin Bölgede yer aldığını ve
mükelleflerin faaliyet alanlarını gösteren belge de eklenir, aksi takdirde
istisna uygulanmaz.
Yönetici
şirket, ayrıca, Kanunun uygulanması ile ilgili olarak düzenlenen kâğıtlardan ve
yapılan işlemlerden dolayı damga vergisi ve harçtan muaftır. Yönetici şirket,
bu muafiyet ve istisnaların uygulanabilmesi için bağlı bulunduğu vergi dairesine başvuruda bulunur.
•
Bu süre içerisinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi,
veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta
kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri de katma değer
vergisinden muaf tutulmaktadır.
•
Bölgede çalışan Ar‐Ge ve destek personelinin bu
görevleri ile ilgili ücretleri 31.12.2023 tarihine kadar her türlü vergiden
muaf tutulmaktadır. Ancak muafiyet kapsamındaki destek personeli sayısı Ar‐Ge personeli sayısının yüzde onunu aşmamalıdır.
•
12 Mart 2014 tarihinde yayınlanan yeni TGB Yönetmeliği ile de Bölge
dışında geçirilen sürelerin bir kısmının belirli izinlerle istisna kapsamına
alınması sağlanmıştır. Bu kapsamda bölge dışında geçirdiği sürelere ait
ücretleri; firmanın Ar-Ge personeli için % 25,üniversite bünyesinde
kadrolu olan öğretim elemanları için % 50 oranında gelir vergisi kapsamı
dışında tutulacaktır.
•
Bu süre içerisinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi,
veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta
kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri de katma değer
vergisinden muaf tutulmaktadır.
5746 Sayılı kanun kapsamında
firmalara sağlanan muafiyetler: 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile 5746
Sayılı Araştırma Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunda
birçok uygulama benzerlik göstermekle beraber, firmaların her iki kanunun
kapsamına girmesi durumunda uygulamada ne yapacaklarına ilişkin hususlar net
değildi ve firmalar Teknoloji Geliştirme Bölgesinde yer alıyorsa 5746sy.kanundan
faydalanamıyorlardı Düzenleme ile firmalara seçim hakkı verilmiş olup,5520 sy
Kanun, 193 sy Kanun ve 5746 sy Kanunda yer alan vergisel teşviklerden
yararlanmak isteyenler, bu durumu Maliye Bakanlığına ve Bölge yönetici
şirketine eş zamanlı olarak bildirimle yapabilme imkânı sağlanmıştır. Teknoloji
Geliştirme Bölgelerinde bulunan personelin sigorta primi işveren hissesinin
%50’si 5746 sayılı Kanun kapsamında desteklenmektedir. 5746 Sayılı
Araştırma Ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Ve Kanunun
Uygulanması kapsamında bölgede yer alan işletmelerde çalışan Ar‐Ge ve Destek personeli ile 4691 sayılı teknoloji
geliştirme bölgeleri kanunu uyarınca ücretine gelir vergisi istisnası uygulanan
personelin ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin %50
si maliye bakanlığı bütçesine karşılanan ödenekten karşılanır.
Destek personelinin tam zaman
eşdeğer sayısı toplam tam zamanlı Ar‐Ge personelinin
yüzde onunu geçemez.
3 Nisan
2007 tarih ve 26482 sy Resmi Gazetede yayımlanan maliye bakanlığı kurumlar
vergisi genel tebliği (Seri No:1) TGB ‘lerde yazılım ve Ar‐Ge faaliyetlerinde bulunan şirketlerin bu faaliyetleri
sonucu buldukları ürünleri kendilerinin seri üretime tabii tutarak
pazarlamaları halinde, bu ürünlerin pazarlanmasından elde edilen kazançların
lisans, patent gibi gayri maddi haklara isabet eden kısmı transfer
fiyatlandırması esaslarına göre ayrıştırılmak suretiyle istisnadan
yaralandırılabilecektir. İstisnadan yaralanan Ar‐Ge projelerine ilişkin olarak TÜBİTAK ve benzeri kurumlar
tarafından ilgili mevzuatçerçevesinde hibe şeklinde sağlanan destek tutarları
ile diğer kurumların bu mahiyetteki her türlü bağış ve yardımları kurum
kazancına dahil edilecek ve istisnadan yararlandırılacaktır.
Yönetici
şirketlerin ilgili mevzuat uyarınca anonim şirket olarak kurulması zorunlu
olduğundan, bu şirketlerden yapılan kiralamalarda ödenen kira bedelleri
üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Bölgede
yer alan firmalar, Bölgede başlatıp sonuçlandırdıkları Ar‐Ge projeleri sonucu elde ettikleri teknolojik ürünün
üretilmesi için gerekli yatırımı, yönetici şirketin uygun bulması ve Bakanlığın
izin vermesi şartıyla Bölge içerisinde yapabilirler. Söz konusu yatırıma konu
olan teknolojik ürünün üretim izin belgeleri, ilgili kurum ve kuruluş
tarafından Bakanlık görüşü alınarak, öncelikle verilir. Bu yatırımlara ilişkin
faaliyetler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu gereğince
tutulması zorunlu defterlerde, yatırım yapan işletmelerin Bölgede yürüttükleri
Ar‐Ge faaliyetlerinden ayrı olarak izlenir. Bu yatırımlar
nedeniyle Bölgede çalışan personel ve bu yatırımlarından elde edilecek
kazançlar. Bölge dışında faaliyet gösteren işletmelerin ve bunların
personelinin tabi olduğu esaslara göre vergilendirilir.
Öğretim Üyelerine sağlanan
avantajlar: Bölgelerde
görevlendirilen öğretim üyelerinin Bölgede elde edecekleri gelirler üniversite
döner sermaye kapsamı dışında tutulmaktadır.Öğretim elemanları Üniversite
Yönetim Kurulu izni ile yaptıkları araştırmalarının sonuçlarını ticarileştirmek
amacı ile bu Bölgelerde şirket kurabilmekte, kurulu bir şirkete ortak
olabilmekte ve/veya bu şirketlerin yönetiminde görev alabilmektedirler
C. TEKNOKENTLERİN SORUNLARI-12 Mart 2014 tarihinde yayımlanan
TGB yönetmeliğinde bize göre sınırlı ölçüde iyileştirmeler sağlanmasına karşın,
aşağıdaki sorunlar devam etmektedir:
‐ Teknokent mevzuatına
göre firmalara hibe desteği değil, vergisel ve mali teşvikler sağlanmaktadır.
Erciyes Üniversitesi Teknoloji
Geliştirme Bölgesi Genel Müdürü Sayın Ahmet Başalp’ın tanımladığı kritik
sorunlar aşağıdadır:
‐ Teknoparklara kuluçka merkezinde yer alan firmalar için
de herhangi bir destek verilmemektedir.
‐ Yani çok iyi bir fikre sahip olan fakat bunu
gerçekleştirecek parası olmayan girişimciler için hiçbir destek mekanizması düşünülmemiştir.
‐ Bu konuda KOSGEB’in TEKMER (Teknoloji Geliştirme Merkezi)
bünyesinde Ar‐Ge çalışmaları yürüten firmalara
destekleri bulunmaktadır ancak KOSGEB ve Teknoparkların birlikte eşgüdüm
içersinde çalışmalarını sağlayacak bir yapı düşünülmemiştir.
‐Teknoparkların karşısında duran diğer bir sorun ise Ar‐Ge çalışması yapan firmaların seri üretime geçtiklerinde
karşılarına çıkan engellerdir. Çünkü yasa gereği teknopark alanı içerisinde
yapılan çalışmalar sadece geliştirme aşamasında iken vergiden muaftırlar, yani
prototip üretildikten ve proje başarı ile sonlandırıldıktan sonra destekler
sona ermektedir. Bu durum sadece yazılım ürünleri için geçerli değildir.
Teknoparklara en yoğun ilgiyi gösteren firmaların yazılım firmaları olmasının
açıklaması budur. Teknopark mekanizmasının daha iyi işleyebilmesi için hiç
şüphesiz ki seri üretim hususunda da birtakım kolaylıkların getirilmesi
gereklidir (KAYNAK: Ahmet Başalp, Erciyes Üniversitesi Teknoloji Geliştirme
Bölgesi).
Yeni
yönetmelik değişikliği ile de Teknokentlerin teknoloji üretme sorumluluğu
arttırılmıştır. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin sorumlulukları arasında Ar-Ge
yapmaya ve yaptırmaya yönelik faaliyetlere ve yeni girişimcilere daha yoğun
vurgu yapılmaktadır.
Bu
kapsamda Teknoloji Transfer Ofisleri, Kuluçka Merkezleri ve Teknoloji İş
Birliği Programlarının etkinliği i ve bu programların çıktılarının
ticarileşmesini sağlamak amacıyla yönetmeliğe yeni maddeler eklenmiştir. Bu
maddelerde belirlenen sürelerde yönetici şirketlerin mutlaka TTO ve Kuluçka
Merkezi kurmaları gerekmektedir. Bölge faaliyete geçtikten sonra; üç yıl
içerisinde Teknoloji Transfer Ofisinin, Bölge içerisinde KOSGEB tarafından
işletilen teknoloji geliştirme merkezi yok ise en geç bir yıl
içerisinde kuluçka merkezinin kurulması gerekmektedir
D. SORUNLARA
ÇÖZÜM MODELİ-19.06.2012
tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Yatırım Teşvik ile ilgili Bakanlar Kurulu
Kararının 17. Maddesine göre öncelikli yatırım konuları arasında Ar‐Ge projeleri de tanımlanarak 5.Bölge Desteklerinden
yararlanılacağı belirtilmiştir. 13 Ekim 2012 tarihindeki değişiklik ile de
ismen TÜBİTAK ve KOSGEB Ar‐Ge Projelerinin bu destekten
yararlanacağı ifade edilmiştir. Bu imkânla birlikte 5 alandaki (TÜBİTAK‐KOSGEB‐EUREKA‐EUROSTARS VE YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ) teşvikleri bir bütün
halinde değerlendirildiğinde Teknokentteki firmaların büyük ölçüde sorunlarının
çözülebileceği tarafımızca öngörülmektedir. Bu konudaki adımları aşağıdaki gibi
sırayabiliriz:
D.1. TÜBİTAK, KOSGEB, EUREKA VE
EUROSTARS PROJELERİ UYGULAMASI-TÜBİTAK’ın 1507 ‐ KOBİ
Ar‐Ge Başlangıç Destek Programı, 1501‐Sanayi Ar‐Ge Projeleri Destekleme Programı
ve EUREKA ve EUROSTARS’ın desteklendiği 1509‐Uluslararası
Sanayi Ar‐Ge Projeleri Destekleme Programına
Teknokentteki Limited ve Anonim Şirketler, bireysel ya da da ortaklı Ar‐Ge projeleri sunmalıdır. Bu destek programları ile % 40-75
arası hibe fonu sağlanmakta, ayrıca stopaj desteği, SGK işveren desteği ve %
100 Ar-Ge indirimi mali teşviklerden de yararlanmak söz konusudur. Sermaye
şirketi olmayan şahıs ve Kollektif şirketler ise geri ödemesiz ve ödemeli
500.000 TL üst limitli, % 75 destek oranlı KOSGEB Ar-Ge ve
inovasyon programına başvurabilirler (elbette sermaye şirketleri de bu
programa başvurabilir).
EUREKA ve EUROSTARS Programları
hakkında kısa bir bilgi verirsek:EUREKA, pazar odaklı, kısa sürede ticarileşebilecek ürün
ve süreçlerin geliştirilmesine yönelik, ağırlığını AB ülkelerinin oluşturduğu
40 ülkeden en az iki ortaklı projelerin desteklendiği uluslararası Ar‐Ge destek programıdır. Programda uluslararası işbirlikleri
oluşturulurken, projeler ulusal kaynaklarla desteklenmektedir. Bu kapsamda
Türkiye’de EUREKA Programının yürütülmesinden TÜBİTAK sorumludur. TÜBİTAK,
EUREKA programına sunulan projeleri TEYDEB 1509 programıyla desteklemektedir.
EUREKA projelerine katılan büyük ölçekli firmaların projelerine %60 oranında,
KOBİ’lere ise %75 oranında hibe destek sağlanmaktadır. Temmuz 2012‐Haziran 2013 tarihleri arasındaki EUREKA Dönem
Başkanlığını Türkiye Üstlenmiştir.
EUROSTARS Programı; Avrupa Komisyonu ve EUROSTARS üye
ülkelerin Avrupa’daki KOBİ’lerin rekabetçiliğinin arttırılması için
başlattıkları KOBİ’lere özel, hızlı ve etkin bir destek programıdır. EUROSTARS
herhangi bir teknoloji alanı ve sektör ayrımı yapmaksızın Ar‐Ge odaklı faaliyetler yürüten KOBİ’lerin projelerinin
desteklenmesini amaçlamaktadır. Avrupa Birliği KOBİ tanımına uygun işletmeler
ana ortak (proje koordinatörü) olarak EUROSTARS projesi başlatabilirler. Fakat
bu tanıma uygun olmayan işletmeler ve büyük firmalar, gerekirse üniversite veya
araştırma kuruluşlarını da yanlarına alarak EUROSTARS projelerinde ortak olarak
yer alabilmektedir. EUROSTARS projeleri TÜBİTAK’ın “Uluslararası Sanayi Ar‐Ge Projeleri Destekleme Programı” kapsamında
desteklenmektedir. EUROSTARS projelerine katılan büyük ölçekli firmaların
projelerine %60 oranında, KOBİ’lere ise %75 oranında hibe destek
sağlanmaktadır. EUROSTARS Programı proje başvurularına sürekli açık değildir.
Genellikle yılda 2 kere çağrı açılmakta ve son başvuru tarihinden önce
projelerin EUROSTARS ofisine internet üzerinden sunulması gerekmektedir
(Kaynak: TÜBİTAK)
Teknoketlerdeki Ar‐Ge projelerine örnekler vermek istersek:Bir yazılım programı veya sistemi
geliştirmek için gerekli olan teknolojinin geliştirilmesi ve uygulanması
kapsamında, örneğin Baz istasyonlarında takip yazılımın geliştirilmesine
yönelik bir Ar‐Ge projesi kapsamında projenin
gerçekleştirilmesi için gerekli olan yazılım geliştirme (compiler) lisansları,
server, mobil uygulamalar için akıllı telefonlar gibi ekipman ile personel
desteği için TÜBİTAK’a başvurulması.
Bio Medikal’den bir pilot tesis Ar‐Ge projesi örneği: Peloid Çamurdan sivilcelerin giderilmesine yönelik ürünün elde
edilmesi için, pilot ölçekte kurutma fırını, UV Dezenfektasyon, mixer,
formulasyon çalışmalarında kullanılacak laboratuar ekipmanları (İletkenlik
ölçer, ultrasonik su banyosu, hassas terazi) bu kapsamda desteklerden
yararlanılır.
Sözkonusu projelerin
TÜBİTAK’a verilerek onaylanması halinde Teknokent avantajlarına ilave olarak;Ar‐Ge
projesinin gerçekleşmesi için proje bütçesinin %25’ine kadar daha sonra mahsup
edilmek üzere ön ödeme alınır. Proje gerçekleşmesi ile birlikte KOBİ’lerde
%75’e kadar, diğer projelerde %40‐60
arası hibe alınır.Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnası Ar‐Ge projelerine uygulanırken, onaylanan TÜBİTAK proje Ar‐Ge giderleri Teknokent firmasının geçici ve yıllık tüm
vergi matrahına uygulanır. Bir ayrım söz konusu değildir. Ar-Ge projenin
tamamlandığına dair yazının TÜBİTAK’tan ya da KOSGEB’den alınarak 1 yıl içinde
KOSGEB Endüstriyel Uygulama ve aynı zamanda YATIRIM TEŞVİKİNE başvurulması
prosedürü başlamaktadır.
D. 2. TEKNOKENT’DEKİ FİRMA KOBİ
İSE KOSGEB ENDÜSTRİYEL UYGULAMA PROGRAMINA GEÇİLMESİ UYGULAMASI
Firmanız
KOBİ ise, TÜBİTAK ar‐ge projesi çıktısının üretimi için
gerekli olan standart ve Ar‐Ge unsuru taşımayıp ancak
ticarileştirilmesini sağlayan alet/teçhizat ve yazılımlar gibi sabit
kıymetlerin temini için, KOSGEB’in Endüstriyel Uygulama programına başvurulur. Yukarıdaki örneğimizle bağlantılı olarak;Baz
İstasyonu Projesinin ticarileşmesi için KOSGEB’den Data Center ile ihtiyaç olan
müşteriler sunumun sağlanması için, gerekli olan Server, Güç Kaynağı, Lan
Switch, Yedekleme üniteleri ve bu Data Center işletilmesi için monitoring,
firewall yazılımların desteklenmesinin talep edilmesi.Peloid çamurun
ticarileşmesi için gerekli olan paketleme ve ambalajlama makineleri ile ambalaj
malzemelerinin talep edilmesi.KOBİ’lerin bir defaya mahsus olmak üzere maksimum
18 ay süre ile yararlanacağı destekler aşağıdadır:
%75
hibeli makine, teçhizat ve yazılımda maksimum 150.000 TL.’lik hibe (fatura
değeri 300.000 TL veya 200.000 TL nin %75 i 150.000 TL)
%75
hibeli net ücretin %75 oranı ile 100.000 TL lik personel hibesi
%75
destek oranlı 200.000 TL lik 2 yılı ödemesiz faizsiz makina, teçhizat yazılım
alımında, geri ödemeli kredi.
D.3. TÜBİTAK YADA KOSGEB AR-GE
PROJESİNİN TAMAMLANMA YAZISI İLE EKONOMİ
BAKANLIĞINA
BAŞVURARAK TEKNOKENT FİRMASI İÇİN 5. BÖLGE DESTEKLERİNİN
SAĞLANMASI
TÜBİTAK
yada KOSGEB Ar‐Ge projesi çıktısının seri üretimi
için, Firmanın
TEKNOKENT’de
yapacağı yeni fabrika inşası ile yerli ve ithal makine ve teçhizatlar,
programlar, donanımlar vs gibi yatırımlar için örneğin Ankara ve İstanbul’da en
az 1 milyon TL bütçeli, uzatma dahil maksimum 3 yıl vadeli yatırım teşvik
belgesi ile Teknokentlerde seri üretime geçilmesi halinde dahi aşağıdaki vergi
ve mali avantajlardan yararlanabilmektedir:
1. Teknokent’de sabit yatırım tutarı
en az 1 milyon TL oluyor. Sabit yatırım tutarı: Arazi‐arsa, bina,inşaat,makine ve teçhizat ile diğer yatırım
harcaması kalemlerinin toplamıdır.Teknokentlerin bünyesinde seri üretime geçmek
için üretim yeri ve imkânları bulunmaktadır, yeni yönetmelik değişikliği
ile Teknokent mevzuat ı da buna müsaittir, sadece harekete geçmek lazım.
Teknokentte sağlanan seri üretim kazançları kurumlar vergisinden muaf olmadığı
için, 5.bölge destekleri ile bu sorun çözülmektedir. Mevcut haliyle seri üretim
kazancının vergiye tabi olmasından dolayı kanımca Teknokentlerin özellikle de
yazılım dışındaki faaliyetler için cazibesi azalarak, atıl kapasite ile
çalışmaktadır.
2. Gümrük vergisi muafiyeti: Üçüncü ülkelerden makine
ithalatlarında muafiyet söz konusu olup, normal Teknokent mevzuatında bu tür
bir destek bulunmamaktadır.
3. KDV istisnası: Yatırım teşvik belgesi olmayınca
Teknokentteki bir firma bu tür alımları için KDV ödemektedir.
4. Faiz desteği: Bankalardan kullanılacak en az
bir yıl vadeli yatırım kredilerinin teşvik belgesinde kayıtlı sabit yatırım
tutarının yüzde yetmişine kadar olan kısmı için ödenecek faizin, Türk Lirası
cinsi kredilerde beş puanı, döviz kredileri ve dövize endeksli kredilerde iki
puanı Ekonomi Bakanlığınca toplam tutarı yedi yüzbin Türk Lirasını geçmemek
üzere karşılanır.
5. Sigorta primi işveren hissesi
desteği:
Yatırımın tamamlanmasını müteakip, yatırıma başlama tarihinden önceki son altı
aylık dönemde (mevsimsel özellik taşıyan yatırımlarda bir önceki yıla ait
mevsimsel istihdam ortalamaları dikkate alınır) Sosyal Güvenlik Kurumuna
verilen aylık prim ve hizmet belgesinde bildirilen ortalama işçi sayısına
teşvik belgesi kapsamında gerçekleşen yatırımla ilave edilen, istihdam için
ödenmesi gereken sigorta primi işveren hissesinin asgari ücrete tekabül eden
kısmı Bakanlık bütçesinden 6‐7 yıl süre ile toplam sigorta
desteğinin sabit yatırım tutarına oranı % 35’e ulaşıncaya kadar karşılanır.
6. Yatırım yeri tahsisi: Desteklerden yararlanacak
yatırımlar için, 29/6/2001tarih/4706 sy Kanunun ek 3.md çerçevesinde Maliye
Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslara göre yatırım yeri tahsis edilebilir.
Teknokentlerde ise bol miktarda seri üretim için yatırım yeri vardır ve 4691
sayılı Teknokent yasası ile de bu mümkündür.
7. Vergi indirimi: Gerçekleştirilecek yatırımlarda,
5520 sayılı Kanunun 32/A maddesi çerçevesinde gelir veya kurumlar vergisi, %30
yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar %70 indirimli olarak uygulanır.
Konunun anlaşılması için aşağıda
İstanbul ili için bir örnek yer almaktadır.
İl:
İstanbul
Yatırım
Tutarı: 1.000.000TL
Yatırıma
Başlama/Yatırımı Bitirme Tarihi: 01.10.2013 /30.09.2015
Yatırıma
Katkı Oranı: %30
Kurumlar
vergisi indirim oranı: %70
2014
yılındaki kurum kazancı: 100.000 TL
Hesaplamalar:Yatırıma Katkı Tutarı: 300.000
(1.000.000X0,30) TL
2014 yılı
için Hesaplanan Kurumlar Vergisi:100.000×0.20=20.000 TL
Hesaplanan
indirimli Kurumlar Vergisi:100.000X0.20X0.30=6.000 TL
Tahsilinden
Vazgeçilen Kurumlar Vergisi: 20.000- 6.000 =14.000 TL
Bu
durumda indirimli oran nedeniyle tahsilinden vazgeçilen yukarıdaki 14.000
TL’lik vergi, 300.000 TL’ye ulaşıncaya kadar firma indirimli kurumlar
vergisinden yararlanır. Not:
Görüldüğü gibi yatırım teşvikinde örneğin 1. Bölge desteği sadece KDV
istisnası ve 3. Ülkelerden makine ve teçhizat ithalatında gümrük vergisi
muafiyeti sağlarken yani yatırım teşvik proje maliyetinin %20 si kadar teşvik
sağlarken, yukarıdaki 5. Bölge destekleri ile bizim hesaplamalarımıza göre bu
oran %50’nin üzerine çıkabilmektedir.
D.4. PATENT YA DA FAYDALI
MODEL UYGULAMASI İLE GETİRİLEN VERGİ İSTİSNALARI
06.02.2014
tarihinde TBMM kabul edilen Torba Yasası kapsamında Ar-Ge ve yenilik projeleri
sonucunda oluşan çıktılara patent ya da faydalı model alınması sonucunda elde
edilen satış gelirlerine kurumlar vergisi ve KDV istisnası getirilmesi ile
bizce Türkiye Ekonomisi için yenilikçi ürünlerin yeterince ticarileşmesini
engelleyen yapısal sorununa mikro ve makro ağırlıklı önemli bir çözüm
getirilmiştir.
İSTİSNALARIN ÖZÜ
KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASI -6
Şubat 2014 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilen 6518 sayılı Kanun’un 32
ve 82. maddeleri çerçevesinde 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun 5/A maddesinden sonra gelmek üzere bir madde eklenerek Türkiye’
de gerçekleştirilen araştırma ve yenilik faaliyetleriyle yazılım faaliyetleri
sonucunda ortaya çıkan çıktılara ilişkin patent ya da faydalı model
alınmasından sonra 01.01.2015 yılından itibaren seri üretime geçilmesi elde
edilecek gelirler, koruma süresi olan 10 yıl boyunca % 50 kurumlar
vergisi istisnası yararlanacaklardır.
KATMA DEĞER VERGİSİ İSTİSNASI-Türkiye’ de gerçekleştirilen
Araştırma – Geliştirme ve Yenilik faaliyetleriyle yazılım faaliyetleri
sonucunda ortaya çıkan çıktıların satışı halinde ihracat faturası gibi
KDV’siz fatura düzenlenecek olup, bize göre söz konusu imal edilen mamul
ile ilgili olarak 2015 Ocak başından itibaren iade talebinde bulunabilinecektir.
Bu yolla söz konusu satış gelirlerine tanınan KDV istisnası yanında % 50
Kurumlar vergisi istisnası getirilmesi, mal alan ve satan firmalar için büyük
bir avantajdır.
AR-GE MERKEZİ ÇALIŞAN
SAYISINDA İNDİRİM-Söz
konusu patent ya da faydalı model teşvikleri ile yeni ya da önemli derecede
iyileştirilmiş ürünlerin üretimi artacağından, genişleyen üretim için de
mühendis ve teknisyenlere gereksinim artacağından sayılarında artış olacak, bu
da torba yasayla çalışan sayısı 50’den 30’a indirilen Ar-Ge merkezlerinin
artışına yol açacaktır.Bilindiği üzere 5746 sayılı Ar-Ge Teşvik yasasına göre
şimdiye kadar Ar-Ge merkezlerinde mühendis ve teknisyenden oluşan minimum 50
tam zamanlı personel istihdamı ile bu merkezlere harcama ve giderlere ilişkin %
100 Ar-Ge indirimi, personele %80, doktoralıya %90 gelir vergisi stopaj
desteği ile 5 yıl süre ile SGK işveren hissesinin yarısının alınmaması desteği
ve damga vergisi istisnası uygulanmaktadır. 30 personele indirmek
suretiyle özellikle orta ölçekli KOBİ’lerin de bu teşviklerden yararlanması
olanağı doğmuş oldu.
D.5 TEKNOKENT FİRMALARININ AB
H2020 ARAŞTIRMA VE YENİLİK ÇERÇEVE PROGRAMINA KATILMASI-Avrupa Birliği Komisyonunun 1 Ocak
2014 tarihinde başlatıp 2020 sonuna kadar sürecek HORIZON 2020 araştırma ve
yenilik programları ile Türk firmalarının Avrupalı KOBİ ve büyük ölçekli
firmalarla birlikte oluşturulacakları konsorsiyumlarda hem teknoloji transferi
yapma imkânına kavuşmakta hem de Ar-Ge harcamasının araştırma ve yenilik
projelerine yönelik olması durumunda hibe oranı işletme giderleri ile beraber %
125 olmaktadır. Yapılan ortak faaliyet sadece yenilik faaliyeti ise bu oran
işletme giderleri ile beraber % 87.5’a kadar ulaşabilmektedir. Ayrıca ortak
projenin kabulü halinde sözleşmenin imzalanması sonrası öngörülen proje
maliyetinin % 70’nin teminat mektubu istenmeden peşin olarak firmalara
verilebilmektedir.
E.SONUÇ-Bize göre Ar-Ge ve Yenilik
çalışmalarımıza sistematik yaklaşılmalı, başka bir deyişle nihai hedefe
ulaştıracak hibe ve teşvikleri bir bütün halinde, birbirleriyle bütünleşik
olarak ortak hedefe yöneltmeliyiz. Bu bağlamda Teknoloji Geliştirme Bölgesinde
yer alan bir firma yalnızca bu enstrümanın getirdiği avantajlarla yetinirse,
yukarıda da anlatıldığı üzere gelir ve kurumlar vergisi, KDV istisna ve
muafiyetlerde 12 Mart 2014 tarihinde getirilen Yönetmelik iyileşmelerine rağmen
problemler yaşaması kaçınılmazdır. Tanımlanan bu problemlerin bilimsel
yöntemlere göre çözülmesi için TGB avantajlarının yukarıda açıklanan hibe ve
teşvik alt sistemleri ile bütünleşmesi gerektiği kanısındayız.
20 Mart 2014 Perşembe
TEKNOKENT 2014
SON TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ YÖNETMELİĞİ UYGULAMASIYLA
GETİRİLEN YENİLİKLERİN DİĞER AR-GE VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI İLE
BÜTÜNLEŞTİRLMESİ SEMİNERİ
Prof.
Dr. Atila BAĞRIAÇIK-Ulusal ve Uluslar arası Ar-Ge ve Yenilik Hibe
Fonları Uygulayıcısı, YMM, Baş Denetçi
Fonları Uygulayıcısı, YMM, Baş Denetçi
Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri( TGB ) Kanunun Uygulama Yönetmeliği i 12 Mart 2014
tarihinde yayınlanarak hem kanunla yapılan değişiklikler mükellefler tarafından
uygulanabilir hale getirilmiş hem de 5746 Sayılı Araştırma
Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile
TGB Kanunu arasındaki uygulama farklılıkları giderilmiştir ve Ar-Ge mevzuatları
arasında paralellik sağlanmaya çalışılmıştır.Teknopark ya da
Teknokent’teki gerek yönetici şirket gerekse de bölgede faaliyette
bulunan girişimciler açısından getirilen bu değişiklikleri şu şekilde
özetleyebiliriz;
YÖNETİCİ ŞİRKETLERE
İLİŞKİN İYİLEŞTİRMELER
- Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin
sorumlulukları arasında Ar-Ge yapmaya ve yaptırmaya yönelik faaliyetlere
ve yeni girişimcilere daha yoğun vurgu yapılmaktadır. Bu kapsamda
Teknoloji Transfer Ofisleri, Kuluçka Merkezleri ve Teknoloji İş Birliği
Programlarının etkinliği i ve bu programların çıktılarının ticarileşmesini
sağlamak amacıyla yönetmeliğe yeni maddeler eklenmiştir. Bu maddelerde
belirlenen sürelerde yönetici şirketlerin mutlaka TTO ve Kuluçka Merkezi
kurmaları gerekmektedir. Bölge faaliyete geçtikten sonra; üç yıl içerisinde
Teknoloji Transfer Ofisinin, Bölge içerisinde KOSGEB
tarafından işletilen teknoloji geliştirme merkezi yok ise en geç bir yıl
içerisinde kuluçka merkezinin kurulması gerekmektedir.
- Yönetici şirket, kuluçka firmalarına birim
metrekare kira ücretlerinin kamu destekli Ar-Ge projesine sahip
olanlar için yüzde 25, diğerleri için %50′sinden fazla olmamak üzere,
Ar-Ge projesi süresi esas alınarak en fazla 36 aya kadar indirimli yer
tahsis edebilecektir.
-Ar-Ge
projelerine verilen önemin bir göstergesi olarak, başka bir kamu ve
uluslararası Ar-Ge destek programları kapsamında desteklenen projelerin Bölge
işletme yönergesinde aksi yönde bir uygulama öngörülmedikçe yeniden incelemeye
ve onaya tabi tutulmaması esası getirilmiştir.
- Bölgenin kurulacağı yer seçimlerinde; Ar-Ge
ve sanayi potansiyeline ek olarak finansal yeterlilik de aranmaya
başlanmıştır. Finansal yeterliliğin aranmasındaki ana amaç; devlet
kaynaklarının yanı sıra finansal imkânları olan Ar-Ge ve teknoloji
geliştirme ile ilgili kooperatif tüzel kişiliğinin de yönetici şirket
kurucuları arasında yer alabilmesi ve sonradan ortak olabilme imkânı
verilmesidir.
- Bölgedeki kuruluş, genişleme veya daralma
faaliyetlerinin her biri için ayrı bir prosedür oluşturulmuş, başvuru
dosyalarında istenen bilgi ve belgeler farklılaştırılmıştır.
- Değerlendirme Kurulunda DPT, TTGV temsilcileri
üyelikten çıkartılmış, Maliye ve Kalkınma Bakanlığı temsilcileri yeni
kurul üyeleri olmuşlardır.
- Yönetici şirketin Destek
talebinde bulunabileceği alanlar genişletilmiş, TTO, Kuluçka Merkezi ve
Teknoloji iş birliği programları ile ilgili destek talepleri, Kalkınma
Bakanlığı’na bildirilecektir.
-
Yönetici şirketin esas sözleşmesinde yapılan değişikliklerin Türkiye Ticaret
Sicil Gazetesi’nde yayımlanması gerekmekte ayrıca Yönetici şirket kuruluş
işlemlerinin, Bölge kuruluş kararının Resmi Gazete yayımlanmasından
itibaren 1 yıl içerisinde tamamlanması gerekmektedir.
TEKNOLOJİ GELİŞTİRME
BÖLGELERİNDE YER ALAN FİRMALARA İLİŞKİN İYİLEŞTİRMELER
1.MUAFİYET VE İSTİSNALARIN SÜRESİNİN UZATILMASI-TGB Kanunu kapsamında Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyet
gösteren mükelleflerin münhasıran bu bölgelerdeki yazılım ve Ar-Ge
faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31.12.2023 tarihine
kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
Muafiyet
ve istisnalardan yararlanılabilmesi için Vergi Dairesine
yapılacak başvuru dosyasına yönetici şirketten alınan söz konusu vergi mükelleflerinin
Bölgede yer aldığını ve mükelleflerin faaliyet alanlarını gösteren belge de
eklenir, aksi takdirde istisna uygulanmaz.
Yönetici
şirket, ayrıca, Kanunun uygulanması ile ilgili olarak düzenlenen kâğıtlardan ve
yapılan işlemlerden dolayı damga vergisi ve harçtan muaftır. Yönetici şirket,
bu muafiyet ve istisnaların uygulanabilmesi için bağlı bulunduğu vergi dairesine
başvuruda bulunur.
2.PERSONEL
İSTİHDAMI VE ÜCRETLENDİRMEYE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER
- Yeni yönetmelikte araştırmacı, yazılımcı ve
Ar-Ge personeli tanımlarına ilave olarak Destek
Personelleri ve Teknisyenler eklenerek daha önce
Ar-Ge personelleri için geçerli olan muafiyet ve istisnalar destek
personelleri ve teknisyenler için de geçerli hale getirilmiştir.
- Destek personeli hesaplamalarında Ar-Ge
personel sayısının %10′unu aşmaması kaydıyla, brüt ücreti en az olan
destek personellerine her türlü vergi istisnası uygulanacaktır.
- Ulusal Bayram, genel tatiller hakkında
belirtilen tatil günleri teşvik uygulamasında dikkate alınacaktır.
- Ücretlerin brüte iblağ edilmesi gerektiği
durumlarda kanunla sağlanan vergi teşviklerinin dikkate alınmaksızın
hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.
- Ar-Ge ve destek personelinin bu kanun
kapsamında elde ettiği tüm gelirler (ücret, prim ikramiye vb ödemeler)
istisna kapsamına dâhildir.
- Ar-Ge projelerinde çalışan personellerin
aylık olarak yönetici şirkete onaylatılması devam etmektedir.
- Bölge dışında geçirilen sürelerin bir
kısmının belirli izinlerle istisna kapsamına alınması sağlanmıştır. Bu
kapsamda bölge dışında geçirdiği sürelere ait ücretleri; firmanın Ar-Ge personeli
için % 25,üniversite bünyesinde
kadrolu olan öğretim elemanları için % 50 oranında gelir vergisi kapsamı
dışında tutulacaktır.
Bölge dışında geçen sürelere istisna uygulamak için;
- Girişimci şirketin yürüttüğü yazılım ve/veya
Ar-Ge projesinin bir kısmının Bölge dışında yürütülmesinin zorunlu
olduğu hallerde, girişimci şirket, yazılım ve/veya Ar-Ge projesinin
Bölge dışında geçirilmesi gereken kısımlarına ilişkin gerekçeli teklifi
ile çalışanların projeler itibarıyla sayıları ve nitelikleri, bu
personelin projelerde görev aldığı süreler, ücretlerine ilişkin bilgiyi
yönetici şirkete sunar.
- Girişimci şirket tarafından sunulan gerekçeli
teklif yönetici şirket tarafından incelenir ve söz konusu yazılım ve/veya
Ar-Ge projesinin bir kısmının Bölge içinde yürütülemeyeceğinin (Bölge
dışında yapılmasının zorunlu olduğunun) tespit edilmesi ile Bölge dışında
yürütülen yazılım ve/veya Ar-Ge faaliyetlerinin Bölgede yürütülen
aynı yazılım ve/veya Ar-Ge projesi kapsamında olduğunun tespit
edilmesi şartıyla, gerekçeli teklif yönetici şirket tarafından onaylanır.
- Bölgede çalışan
Ar-Ge personelinin, yürüttüğü yazılım ve/veya Ar-Ge projesi ile
ilgili Bölge dışında geçirdiği süreye ilişkin yazılım ve/veya
Ar-Ge çalışması yapılan kurum veya kuruluştan aldığı belge yönetici
şirkete sunulur.
3.AR-GE PROJESİ
ÇIKTILARININ BÖLGEDE SERİ ÜRETİMİNE İZİN VERİLMESİ
- Daha önceki yönetmelikte Teknoloji Geliştirme
Bölgesinde üretime yönelik yasaklamalar yer alırken, Ar-Ge’nin
ticarileşmesi amacının ön planda tutulması neticesinde önemli bir
düzenleme yapılmış ve TGB içinde Ar-Ge projesi geliştirilmesinin yanında
seri üretim yapılmasına
da olanak sağlanmıştır.
- Firmalar, Bölgede başlatıp sonuçlandırdıkları
Ar-Ge projeleri sonucu elde ettikleri teknolojik ürünün üretilmesi için
gerekli olan yatırımı, yönetici şirketin uygun bulması ve Bakanlığın izin
vermesi şartıyla, herhangi bir Bölge içerisinde yapabilirler. Söz konusu
yatırıma konu olan teknolojik ürünün üretim inin izin belgeleri, ilgili
kurum ve kuruluş tarafından Bakanlık görüşü alınarak, öncelikle verilir.
Bu yatırımlara ilişkin faaliyetler, Vergi Usul Kanunu gereğince tutulması
zorunlu defterlerde, yatırım yapan işletmelerin Bölgede yürüttükleri Ar-Ge
faaliyetlerinden ayrı olarak izlenir. Bu yatırımlar nedeniyle Bölgede
çalışan personel ve bu yatırımlarından elde edilecek kazançlar Bölge
dışında faaliyet gösteren işletmelerin ve bunların personelinin tabi
olduğu esaslara göre vergilendirilir. Başka bir deyişle bu tür
teknokent’teki yatırım faaliyetleri için vergi muafiyeti ve istisnası söz
konusu olmamaktadır.
4.TEKNOKENT’TE
KDV UYGULAMASI
KDV Kanunu’nun geçici 20. maddesi uyarınca, 4691 Sayılı
Kanun’a göre Teknoloji Geliştirme Bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin
kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde
münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş
uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama
yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlerinin Katma Değer Vergisi Kanunu
kapsamında katma değer vergisinden müstesna tutulması için yönetici şirketin
onayı alınarak ilgili vergi dairesine başvuruda bulunulur.
5.UYGULAMADAKİ
DÜZENLEMELER
- Eski yönetmelikte tüm bildirimlerin Maliye
Bakanlığı’na yapılması gerekli iken, yeni yönetmelikte Vergi Dairesine
bildirim ve beyan yeterli hale getirilerek prosedürlerde azaltmalar
yapılmıştır.
- 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Kanunu ile 5746 Sayılı Araştırma Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi
Hakkında Kanunda birçok uygulama benzerlik göstermekle beraber, firmaların
her iki kanunun kapsamına girmesi durumunda uygulamada ne yapacaklarına
ilişkin hususlar net değildi ve firmalar Teknoloji Geliştirme Bölgesinde
yer alıyorsa 5746 sayılı kanundan faydalanamıyorlardı. Düzenleme ile firmalara seçim
hakkı verilmiş olup, 5520
sayılı Kanun, 193 sayılı Kanun ve 5746 sayılı Kanunda yer alan vergisel
teşviklerden yararlanmak isteyenler, bu durumu Maliye Bakanlığına ve Bölge
yönetici şirketine eş zamanlı olarak bildirimle
yapabilme imkânı sağlanmıştır.
- Bölgede yer alan firmaların faaliyetlerinin
denetlenmesi ve standartlaştırılması için formatlar geliştirilmiş ve
girişimcilerin her 3 aylık faaliyetlerine ilişkin bildirimlerinin Mali
Müşavir veya YMM tarafından onaylanması istenmiştir.
Firmalar/girişimcilerin onaylattıkları bu belgeleri yönetici şirkete
iletmeleri zorunlu tutulmuştur. Ayrıca bu formların belirlenen zamanlarda
teslim edilmemesi durumunda yaptırım olarak muafiyetlerden yararlanıp
yararlanılmaması Bakanlık incelemesine bağlanmıştır.
- Eski yönetmelikte Maliye Bakanlığı’na beyan
edilen yönetici şirkete onaylatılan listeler, artık inceleme ve denetimler
için saklanacaktır.(Kaynak: Sistem Global Danışmanlık)
SONUÇ
- Yeni getirilen düzenlemeyle istisna ve
muafiyetlerde iyileşme yanında bölgede seri üretim imkânının getirilmiş
olmasına rağmen, yeni uygulama ile firmalara değişik destek programları
arasında seçim hakkı getirilmiş olduğundan bizce stopaj, SGK desteği,
Ar-Ge indirimi mali teşviklerin sürekliliğinin ve kapsamının
genişletilmesi yanında geri ödemesiz(hibe) ve geri ödemeli fonların
sağlanması için Teknoloji Geliştirme Bölgesi teşviklerinin aşağıdaki
desteklerle de geliştirilmesi bakış açısının geliştirilmesi gerektiği
görüşündeyiz:
- Yazılım ve sınai imalat faaliyetlerine
yönelik Ar-Ge ve Yenilik destek programları için TÜBİTAK, KOSGEB, EUREKA
projeleri hazırlanıp onaylanması halinde %40- 75 oranlı hibeler ile SGK,
gelir vergisi stopajı ile % 100 Ar-Ge indiriminin 5746 sayılı Ar-ge
Kanununa göre elde edilmesi,
- Ar-Ge projesinin tamamlanmasından sonra
KOBİ’LER için yaklaşık 500.000 TL’lik geri ödemesiz ve ödemeli seri
üretime yönelik KOSGEB Endüstriyel Uygulama programının uygulanması,
- Ar-Ge projesinin tamamlanmasından sonra
Teknolojik ürünün seri üretimi için 5. Bölge Yatırım Teşvik Belgesinin
alınarak geniş desteklerden yararlanılması,
- Patent ya da faydalı model alınması ile Ar-Ge
projesi tamamlanan ürünlerin seri üretimine geçilmesi halinde torba
kanunla yasalaşarak 1 0cak 2015 tarihinde yürürlüğe girecek uygulama ile
koruma süresince yurt içine KDV’siz satış ile gelir ve kurumlar vergisinde
% 50 indirim uygulaması için ön hazırlıkların başlanması,
- AVRUPA BİRLİĞİ H2020 Araştırma ve yenilik çerçeve
programı ile EUREKA programına yönetici şirketin ve firmaların katılarak,
hem mevzuatta geçen TTO ve Teknoloji İşbirliği Programlarına işlerlik
kazandırılması hem de H2020’nin %87;5-125 oranlı hibe desteklerinden
yararlanılması.
19 Mart 2014 Çarşamba
İNŞAAT MUHASEBESİ-VERGİLENDİRİLMESİ-GÜNCEL-2014
A-İNŞAAT
TÜRLERİ
1-Yap-Sat
Olarak Bilinen Özel İnşaat İşleri(mamül üretim işleri)
2-İnşaat
Taahhüt İşleri(hizmet üretim işleri)
1-YAP-SAT
OLARAK BİLİNEN ÖZEL İNŞAAT İŞLETMELERİ-Belirgin Özellikleri:
-Kıymet(mamul)
üretim işletmeleridir.
-Üreten/müteahhit,
üretilen üründen (mesken, işyeri) mutlaka pay alır. Yani, kısmen ya da tamamen
kendi nam ve hesabına çalışır.
-Vergilendirilmesi
“genel hükümlere” tabidir. İşin birden fazla yıl sürmesi bu durumu değiştirmez
ve dönemsellik ilkesi hükümleri uygulanır. Yani, her yılın geliri o yıl sonuç
hesaplarına aktarılarak dönem kazancıyla ilişkilendirilir.
-Üretilen
mamullerin satışından elde edilen gelire “satış bedeli” denir. Üretim sürecinde
kullanılan muhasebe kodları; 150-710-720-730’lu hesaplardır. Dönem sonunda tamamlanmamış yapılar için
maliyetler; 151- Yarı mamuller-Üretim hesabına aktarılır.
2- İNŞAAT TAAHHÜT İŞLETMELERİ-Belirgin Özellikleri :
-Hizmet
üretim işletmeleridir. Hizmet üretimi sırasından kullanılan malzemelerin kimin
tarafından tedarik edildiği sonucu değiştirmez.İş işçilikten ibaret olabileceği
gibi malzeme dahil de olabilir.
-Üreten/müteahhit,
üretilen üründen (mesken, işyeri, yol, köprü, baraj, sulama kanalı vb.) hiçbir
şekilde pay almaz. Taahhüt ettiği işi yapar. Yani, başkasının adına çalışır.
-Vergilendirilmesi;
iş aynı yıl içinde bitirilmesi halinde “genel hükümlere”, diğer durumda “özel
hükümlere” tabidir. Özel hükümler olarak bilinen GVK’nın 42,43,44 maddeleri
dönemsellik ilkesinin istisnası olarak kabul edilir. Üretim sürecinde 170 ve
350 muhasebe kodları kullanılır.
-Üretilen
mamul karşılığında elde edilen gelire “hak ediş” ya da “istihkak bedeli” denir.
ÖZEL
İNŞAAT İŞLERİNİN VERGİ KANUNLARI KARŞISINDAKİ
DURUMU
-Özel
inşaat ya da yap sat şeklinde işle uğraşarak; kendi nam ve hesabına çalışan,
ürettiği taşınmazlardan kısmen ya da tamamen pay alan işletmeler, bu işi
sürekli yapıyorsa gelirlerinin unsuru TİCARİ kazancın konusuna girer.
-İnşaatın
işletme tarafından; başkasına ait bir arsanın üzerine kat karşılığı yapılması
veya kendine ait bir arsa üzerine yapması ya da kendine ait bir arsa üzerine
başkasına yaptırması sonucu değiştirmez. Yapılan iş özel inşaat işidir ve
vergilendirilmesi ticari kazanç çerçevesinde genel esaslara tabidir.
-Örneğin,
inşaat müteahhitliği işi ile uğraşan A şahsı; kendine ait olmayan bir arsaya
kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca taşınmaz imal edebilir ya da 3.
kişilere imal ettirebilir.
-Bu durumda A şahsının faaliyeti her iki
durumda da özel inşaat işidir ve genel hükümlere göre vergilendirilir. Ancak, A
şahsının imalat için 3. kişilere verdiği inşaat işi aynı yılda bitmiyorsa; bu
iş, işi yapan 3. kişiler için taahhüt işidir. Vergilendirilmesi de GVK’nın 42.
maddesinde belirtilen özel hükümlere tabidir.
-Öte
yandan, vergi mükellefi olmayan gerçek kişilerin; kişisel servetlerinden olan
arsaları üzerine kendi ihtiyaçları için imalat yapmaları halinde mükellefiyet
tesis ettirmelerine gerek yoktur.
ÖZEL İNŞAATIN KAT KARŞILIĞI
YAPILMASI HALİNDE ARSA SAHİBİNİN VERGİLENDİRİLMESİ Arsanın Bir Ticari İşletmenin
Aktifine Kayıtlı Olması Halinde:Arsa bir ticari işletmenin aktifine kayıtlı
ise; 30 seri nolu KDVGT uyarınca arsa sahibi müteahhide isabet eden
taşınmazların arsa payı devrinden dolayı fatura düzenlemeli ve düzenlediği
faturada KDV hesaplamalıdır. Zira, burada iki ayrı teslim(trampa) vardır.
Teslimlerden biri arsa sahibi tarafından müteahhide isabet eden taşınmazlara
ait arsa paylarının teslimidir. Müteahhit açısından teslim ise, arsa maliyeti
olarak arsa sahibine verdiği bağımsız bölümlerdir.(KDVK md. 2/5: Trampa iki
ayrı teslim hükmündedir)
Trampa Nedeniyle Faturalaşma
Zamanı(Vergiyi Doğuran Olayın Vuku Bulduğu Tarih)
Arsa
sahibinin, arsasını müteahhidin kullanımına sunarak inşaat yapılmasına izin
vermesi ile müteahhidin arsa sahibine teslim ettiği bağımsız bölümler için
fatura düzenleme zamanı öteden beri duraksamaya konu olmuştur.Ancak, 60 seri
nolu KDVK sirküleri ile konuya açıklık getirilmiştir. Buna göre; arsa sahibi
ile müteahhit trampadan dolayı karşılıklı ve eş zamanlı olarak faturalaşacaktır. Yani, arsa sahibinin fatura düzenleme zamanı;
inşaat yapması için arsayı müteahhidin kullanımına sunduğu tarih değil,
müteahhit tarafından bitirilen inşaattan arsa sahibine isabet eden bağımsız
bölümlerin teslim tarihidir.
Örnek: AB Şirketi, yatırım amacıyla
toplam 600.000 TL tutarına aldığı 2.000 m2 büyüklüğündeki arsayı, müteahhit
A’ya kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği 14.04.2010 tarihinde teslim
etmiştir. Sözleşmeye göre inşaa edilen
bağımsız bölümlerin %40’ı arsa sahibi olan AB şirketinin uhdesinde
kalacak, geri kalan bağımsız bölümlerin %60 da müteahhit A’ya devredilecektir.
Müteahhit, inşaatı 20.11.2012 tarihinde bitirerek “yapı kullanma izin belgesini”
almıştır.Burada, arsa sahibinin arsa tesliminden dolayı fatura düzenleme
tarihi; arsayı müteahhidin kullanımına sunduğu 14.04.2010 tarihi değildir. Bilindiği
üzere, 3194 sayılı İmar Kanunu’na göre “yapı kullanma izin belgesinin” alındığı
tarih, inşaatın bittiği tarih olarak kabul edilir. Bu itibarla, müteahhit A;
arsa sahibi AB şirketine isabet eden bağımsız bölümlere, emsal bedelden KDV
hesaplamak için iskan ruhsatının(yapı kullanma izin belgesinin) alındığı tarih
olan 21.10.2012 tarihinden itibaren, belge düzenleme süresi olan 7 gün içinde
fatura düzenlemelidir.İşte, arsa sahibi AB şirketi de aynı süre içinde ve eş
zamanlı olarak müteahhit A’ya arsa payı devrinden dolayı fatura düzenlemelidir.
(VUK/328: Devir ve trampa satış hükmündedir)
ARSA PAYI DEVRİNDE MATRAH NASIL
TESPİT EDİLİR-Arsa
payı devrinde vergi ve cezaya muhatap olmamak için fatura zamanı kadar fatura
tutarının mahiyeti de önemlidir.
Müteahhide devredilen arsa payının değeri; müteahhit tarafından arsa
sahibine emsal bedelden düzenlenen fatura tutarıdır.Yukarıdaki örneğimizde
müteahhit A, arsa sahibi AB şirketine isabet eden %40 bağımsız bölüm payı için
KDV hariç 800.000 TL tutarında fatura düzenlemiş olsun.Bu durumda, AB şirketi;
yatırım amacıyla toplam 600.000 TL tutarına aldığı arsasının müteahhide isabet
eden %60’lık kısmını 800.000 TL tutarına satmıştır.(müteahhidin faturasıyla
aynı)Burada arsa sahibinin yevmiye kaydı yaparken arsa maliyetinin yani 600.000
TL tutarının tamamının kayıtlardan çıkarmayacağı hususuna dikkat
edilmelidir. Zira, arsa payının %40’ında
hala AB şirketinin uhdesinde kalan taşınmazlar bulunmaktadır.Öyleyse %60 arsa
payı satışının hasılatı 800.000 TL ise arsa maliyetinin %60 da (600.000*0,60=)
360.000 TL’dir. AB şirketinin arsa satışı yevmiye kaydı şöyle olacaktır;
120-Alıcılar
Hs. 944.000
250- Arsa ve Araziler Hs. 360.000
391-Hesaplanan KDV Hs. 144.000
679-Diğer Olağandışı Gel. Ve Kar. Hs. 440.000
-AB şirketinin arsa payı satış kaydı
ARSA
PAYI KARŞILIĞI ALINAN TAŞINMAZLARIN KAYDI-
Örneğimizde,
AB şirketi arsasının %60’nı 800.000 TL karşılığındaki taşınmazlarla takas
etmiştir. Arsanın geri kalan %40 oranına denk gelen (600.000*0,40=) 240.000 TL
tutarındaki iktisap maliyeti ise kendine kalan taşınmazların maliyet unsuru
olarak durmaktadır. Yatırım amacıyla alınarak kat karşılığı müteahhide verilen
arsadan dolayı iktisap edilen yeni taşınmazların toplam maliyeti
(800.000+240.000=) 1.040.000 TL tutarına denk gelmektedir. Muhasebe kaydını
yaptığımızda;
252-Binalar Hs 1.040.000
01.Arsa
hariç taşınmaz maliyetleri 800.000
02.Taşınmazların
arsa maliyeti 240.000
191-İndirilecek KDV Hs. 8.000
(müteahhidin düzenlediği faturadaki KDV)
250-Arsa ve Araziler Hs. 240.000
320-Satıcılar Hs. 808.000
KDV dahil müteahhit faturası
ARSA
PAYI DEVRİNİN KV VE KDV İSTİSNASI KARŞISINDAKİ DURUMU
Kurumlar Vergisi Yönünden: Bilindiği üzere, KVK’nın 5/e.
maddesine göre, kurumlar vergisi mükelleflerinin; en az iki yıl(730 gün)
süreyle aktiflerinde bulundurdukları
taşınmazları satmaları halinde elde ettikleri kazancın %75’i kurumlar
vergisinden istisnadır. Taşınmaz ticaretiyle veya kiralamasıyla uğraşanların,
bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satılmasından elde edilen
kazançlar ise kapsam dışıdır. Ayrıca,
satış bedeli satışı takip eden 2. yılın sonuna kadar tahsil edilmelidir.1 Seri
nolu KVGT’nin (5.6) bölümünde; istisnanın uygulanabilmesi için taşınmazların
satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilmesi gerektiği, bu nedenle söz
konusu taşınmazların PARA karşılığı olmaksızın devri, temliki ya da trampası
gibi işlemlerin istisna kapsamına girmediği, kat karşılığında arsa devrinin de
söz konusu istisna kapsamında
değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir. Görüleceği üzere, ilgili tebliğ
hükümlerine göre, arsa devrinden elde edilen kazançta istisna uygulaması yoluna
gidilmeyecektir.
KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN-KDVK’nın 17/4-r maddesine göre;
ticaretini yapanlar hariç kurumların en az 2 tam yıl (730 gün) süreyle
aktiflerinde yer alan taşınmazların satışı suretiyle devir ve teslimi KDV’den
istisnadır.Görüleceği üzere, kurumlar vergisi istisnasında olduğu gibi nakdi
tahsilat şartı, KDV istisnasında yoktur. Ancak, yine de kat karşılığı arsa
devri teslimlerinde KDV istisnasının uygulanıp uygulanmayacağı konusunda görüş
birliği yoktur. Şahsi görüş olarak, KV’de yer alan hükümlerin KDV’ye de teşmil
edilemeyeceği ve KDV istisnasının uygulanacağı düşünülmektedir.
Arsanın Mükellef Olmayan Bir
Gerçek Kişinin Şahsi Serveti Olması
Halinde Vergilendirilmesi: Arsa, bir şahsi işletmenin aktifine kayıtlı değilse ve
arsa sahibi arsa alım satım işiyle sürekli olarak uğraşmıyorsa; arsa tesliminde
kdv yoktur. Çünkü, bahse konu teslim; KDVK’nın 1. maddesinde sayılan ticari,
sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim değildir.Örneğin
miras yoluyla kalan ya da şahsi servet olarak satın alınan bir arsanın kat
karşılığı müteahhide devrinde KDV yoktur. Dolayısıyla eş zamanlı ve karşılıklı
faturalaşma da yoktur.
Aktife Kayıtlı Olmayan Arsa Payı
Devrinin Değer Artış Kazancı Yönünden Değerlendirilmesi: Aktife kayıtlı olmayan,şahsi
varlık şeklindeki arsaların kat karşılığı müteahhide devrinde vergileme;arsanın
İKTİSAP TARİHİNE/İKTİSAP ŞEKLİNE
göre farklılık arz etmektedir. Eğer arsa; ivazsız(miras yoluyla, bağış
şeklinde) olarak iktisap edilmişse, iktisap tarihi ne olursa olsun hiçbir
şekilde değer artış kazancının konusuna girmez.(GVK Md:Mük.80/6)
Eğer
arsa, satın alma yoluyla iktisap edilmişse; değer artış kazancının konusuna
girip girmediği İKTİSAP TARİHİ ile SATIŞ
TARİHİ arasında geçen zaman aralığına göre tespit yapılır.Satın alma tarihi
ile satış tarihi arasında geçen zaman aralığı 5 yıl ve üzeri ise arsa payı
satışından ne kadar kazanç elde edilirse edilsin, bu kazanç verginin konusuna
girmez.(01.01.2007 tarihinden önce iktisap edilen taşınmazlarda süre 4 yıl
olarak dikkate alınır) Örnek 1:
Konfeksiyon işiyle uğraşan Ahmet bey, 30.07.2007 tarihinde şahsi varlık olarak
toplam 375.000 TL tutarına bir arsa satın almış ve bu arsayı 05.08.2012
tarihinde 650.000 TL tutarına B müteahhitlik şirketine satmıştır. İktisap(satın
alma) tarihi ile satış tarihi arasında geçen zaman aralığı 5 yılın üzerinde
olması nedeniyle; Ahmet beyin bu arsa satışından elde ettiği kazanç verginin
konusuna girmemektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; arsanın ticari
işletmenin aktifinde kayıtlı olmamasının yanında Ahmet Beyin taşınmaz ticaretiyle
de uğraşmamasıdır. Eğer Ahmet Bey, bahse konu arsayı satın alma sırasında konfeksiyon işletmesinin
aktifine kaydetseydi ya da kendisi konfeksiyon işinin yanı sıra sürekli olarak
arsa alım satım işiyle uğraşsaydı; bu arsanın alış tarihi ile satış tarihi
arasında geçen süre kaç yıl olursa olsun elde edilen kazanç TİCARİ kazanç
olarak verginin konusuna girecekti.
ARSA
PAYI DEVRİNDE DEĞER ARTIŞ KAZANCI-Örnek2: Leyla hanım 21.10.2009 tarihinde
toplam 400.000 TL tutarına satın aldığı arsayı 12.12.2009 tarihinde yapılan kat
karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide vermiştir. Sözleşmeye göre imal
edilen yapıların %35’i arsa sahibine verilecek, geri kalan %65 oranına denk
gelen yapı alanı ise müteahhide devredilecektir. Müteahhit, 20.12.2012
tarihinde inşaatı bitirmiş ve iskan ruhsatını alarak kendine isabet eden
yapıların tamamını 23.12.2012 tarihinde tapudan üzerine almıştır. Müteahhidin emsal
bedelden arsa sahibinin payı olan %35’lik yapılar için düzenlediği fatura tutarı toplam 550.000
TL’dir. (buradaki %35 oranından kasıt
arsa sahibine isabet eden bağımsız bölümlerin m2 toplamının, inşa edilen
toplam bağımsız bölümlerin m2 alanına oranıdır) Leyla
hanımın arsa payı devrinden dolayı vergi kazancı var mı? Varsa nasıl hesaplanacak? Vergiyi doğuran
olay ne zaman vuku bulmuştur? Leyla hanım kendine isabet eden arsa payındaki
bağımsız bölümleri satması halinde vergileme var mı? Varsa gelirin unsuru ve
vergileme zamanı nedir?
ARSA PAYI DEVRİNİN VERGİLEMESİ
- -Arsanın iktisap tarihi : 21.10.2009
- -Kat karşılığı sözleşme
tarihi : 12.12.2009
- -İnşaat bitiş tarihi : 20.12.2012
- -Tapu tescil tarihi : 23.12.2012 Arsanın iktisap tarihi (21.10.2009)
ile müteahhide isabet eden taşınmazların tapudan devir tarihi (23.12.2012)
arasından geçen zaman aralığı 5 yıl dolmadan gerçekleşmiştir. Bu nedenle,
Leyla hanımın arsa payı devri değer artış kazancının konusuna girer.
Vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih, arsa payının tapudan devir
tarihidir.(Satış tarihi; müteahhide tapudan devir tarihi ya da müteahhit
adına 3. kişilere tapudan satış tarihidir.)
DEĞER ARTIŞ KAZANCI NASIL
HESAPLANACAK
- -İktisap bedeli toplamı :400.000 TL
- -İktisap bedelinin müteahhide
devredilen kısmının maliyet(400.000*0,65) :260.000 TL
- -Satış bedeli toplamı :550.000 TL
Değer
artış kazancı hesaplanırken; buradaki (550.000-260.000=) 290.000 TL dikkate
alınmaz. Bunun için öncelikle maliyet güncellemesi yapılır. Daha sonra, satış
sırasındaki (varsa) masraflar düşülür. Ortada bir kazanç kalıyorsa istisna
kısmı da düşülerek matrah bulunur.
MALİYET GÜNCELLEMESİ Bilindiği üzere, GVK mük. md. 81’e
göre; değer artış kazancından vergi, SAFİ değer artışından alınır. Safi değer
artışını bulmak için; satış bedelinden maliyet(iktisap) bedeli ve satış
sırasında yapılan giderler, ödenen vergiler
ve harçlar düşülür. Maliyet bedeli tespit edilirken ise, maliyet
güncellemesi yapılarak elden çıkarılan ay hariç ÜFE oranında iktisap bedeli
artırılır. Ancak, endekslemenin yapılabilmesi için maliyet artış oranının EN AZ
%10 olması şarttır.
DEĞER ARTIŞ KAZANCININ TESPİTİ Örneğimize dönersek; Leyla Hanımın sattığı arsasının maliyet
güncellemesine gidilip gidilmeyeceğini tespit edelim.
- -İktisap tarihinden BİR
ÖNCEKİ AY (eylül/2009) ÜFE endeksi:161,92
- -Satış tarihinden BİR ÖNCEKİ
AY(kasım/2012) ÜFE endeksi :209,53
- -ÜFE artış oranı
:Kasım-2012/Eylül-2009=209,53/161,92=1,2940 (%29,40)
Artış
oranı %10’nun üzerinde olduğu için maliyet bedeli %29,40 oranında artırılarak
güncellenecektir. Leyla hanımın arsa
payı devrinin güncellenmiş maliyeti (260.000*1,2940=) 336.440 TL’dir. Arsa payı
satış bedeli ise 550.000 TL idi. Öyleyse, değer artış kazancı tutarı
(550.000-336.440=) 213.560 TL’dir. Bu tutardan varsa satış sırasında yapılan
giderler ve tapu harçları düşülecek ve safi değer artış bulunacaktır. Beyanname
sırasında ise safi değer artışından istisna tutarı düşülerek matraha
ulaşılacaktır.(istisna tutarı 2012 kazançlarında 8.800 TL’dir.)
DEĞER
ARTIŞ KAZANCI-Mükellef
olmayan ve şahsi mülkündeki arsasını kat karşılığı sözleşme gereğince
müteahhide devreden Leyla hanımın, arsa
payı devrinin vergilemesi vergi idaresinin görüşüne göre yukarıdaki örnekte
olduğu gibidir. Yani, sözleşme uyarınca müteahhide devredilen taşınmazlara
isabet eden arsa payı devri eğer aradan 5 yıl geçmemişse vergilendirilir. Öte,
yandan arsa payı devrinden dolayı sözleşme uyarınca kendine kalan bağımsız
bölümlerin satılması halinde de kazanç varsa bu da vergilendirilir. Örneğin,
Leyla hanım yapılan inşaatın kendine isabet eden %35’lik kısmını 5 yıl içinde
satması halinde değer artış kazancı hesaplamak zorundadır. Burada maliyet
bedeli, müteahhidin emsal bedelden hesapladığı faturada yer alan meblağdır.
İktisap tarihi ise arsanın iktisap tarihi değil, bağımsız bölümlerin cins
değişikliğinin tapuya tescil tarihidir.
YARGININ GÖRÜŞÜ-Danıştay tarafından verilen kararlara
göre; mükellef olmayan kişilerin arsalarını kat karşılığı vermelerinin servetin
değerlendirilmesi hükmünde olduğu, arsa payı devrinin verginin konusuna
girmediği belirtilmektedir.Yine, arsa payı devrinden dolayı alınan
taşınmazların satışında da İKTİSAP TARİHİ yönünden vergi idaresi ile yargı
organları farklı düşünmektedir. Vergi idaresine göre, arsa payı devrinden
dolayı alınan taşınmazların iktisap tarihi, yeni yapıların tapuya tescil
tarihidir. Ve 5 yıllık süre bağımsız bölümlerin tapuya tescil tarihi ile
başlar. Yargı ise, süre hesaplamasında cins değişikliğinin olduğu tarihe
bakmamakta, bunun yerine süreyi hesaplarken arsanın satın alma tarihi ile arsa
payı devrinden dolayı alınan bağımsız bölümlerin satış tarihi arasında geçen
süreye bakmaktadır. Leyla hanım örneğine dönersek; Leyla hanım arsayı
21.10.2009 tarihinde almıştır. Karşılığında müteahhitten 23.12.2012 tarihinde
bağımsız bölümler almıştır. Yargıya göre, arsa payının müteahhide devredilen
kısmı için vergileme yoktur. Yine, diyelim ki Leyla hanım müteahhitten aldığı
daireleri 2012 yılında sattı. Bu dairelerin iktisap tarihi 23.12.2012 tarihi
değil, kaynağı olan arsanın iktisap tarihi olan 21.10.2009 tarihidir.
Dolayısıyla, arsanın iktisap tarihi ile dairelerin satış tarihi arasında 5 yıl
geçmemişse yargı organları da vergilemeyi kabul etmektedir. Ancak, artık
maliyet bedeli arsanın iktisap bedeli değil,
müteahhidin düzenlediği faturadaki emsal bedeldir. Eğer, Leyla hanım
daireleri, (müteahhitten teslim aldığı tarihten değil) arsayı satın aldığı
tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra satsaydı herhangi bir vergileme de
olmayacaktı.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Malum
olduğu üzere, Maliye Bakanlığı son zamanlarda Gelir Vergisi Kanununda yeni
düzenlemelere gidileceğini, yeni vergiler ve zamlar olmamakla birlikte İSTİSNA
ve MUAFİYETLERİN alanının olabildiğince daraltılacağını ilan etmiştir. Bu
itibarla, yeni yapılacak düzenlemelerde değer artış kazancındaki iktisap tarihi
ile satış tarihi arasındaki süre olan 5 yılın da tamamen kaldırılacağı ve süre
ne olursa olsun, kazanç doğmuşsa vergilendirme yoluna gidileceği
anlaşılmaktadır. Bu itibarla, Leyla hanım örneğindeki idarenin görüşü göz ardı
edilmemelidir.
Arsa
karşılığı alınan taşınmazların, iktisap tarihi olarak arsanın iktisap tarihi
değil, bağımsız bölümler için iskan ruhsatının alış tarihinin esas alınması
gerektiği yönünde Danıştay kararları da vardır.
MİRAS YOLUYLA KALAN ARSANIN KAT
KARŞILIĞI VERİLMESİ-Vergi
idaresi 25.03.2011 tarihine kadar, miras yoluyla, yani ivazsız(karşılıksız)
olarak iktisap edilen arsaların kat karşılığı müteahhide verilmesi halinde arsa
payı devrinin verginin konusuna girmemekle birlikte, devir karşılığı
müteahhitten alınan bağımsız bölümlerin satışının yeni bir iktisap olduğundan
bahisle vergilendirmekte idi. Leyla hanım örneğimizde, Leyla hanıma arsa miras
yoluyla kalmış olsaydı, müteahhide devredilen arsa payı vergilendirilmemekte
ancak alınan daire veya işyerlerinin 5 yıl içinde satışı vergilendirilmekte
idi. Ancak, vergi idaresi 25.03.2011 tarihli ve GVK-76/2011-2 sayılı sirküleri
ile görüş değiştirdi. Buna göre; ivazsız
olarak iktisap edilen taşınamazın üzerine, sahibi tarafından inşa edilen veya
kat karşılığı olarak alınan bağımsız bölümlerin, daha sonra satılması halinde
elde edilen gelir, değer artış kazancı olarak değerlendirilmeyecektir. Burada,
miras yoluyla kalan arsanın cins tashihi(değişikliği) yapılarak kat karşılığı verilmesi halinde “ivazsız
iktisap edilme” niteliğinin
değişmeyeceği, dolayısıyla alınan bağımsız bölümlerin satılmasının da verginin
konusuna girmeyeceği belirtilmiştir. Örneğin, Bayan A’ya miras yoluyla kalan
arsa üzerine kat karşılığı sözleşme uyarınca kalan bağımsız bölümlerin satışı
halinde; satılan taşınmaz sayısı ve satış tarihi ne olursa olsun verginin
konusuna girmeyecektir. Vergi idaresinin yukarıdaki 2011-2 sayılı sirküleri,
sadece miras yoluyla kalan arsa dolayısıyla alınan bağımsız bölümlerin satışının vergilendirilmeyeceği
ile ilgilidir. Dolayısıyla, satın alma yoluyla iktisap edilen ve kat karşılığı
verilen arsaların hem arsa paylarının 5 yıl içinde devri, hem de arsa payı
karşılığı alınan bağımsız bölümlerin 5 yıl içinde satışı verginin konusuna
girmektedir.Burada idare ile vergi yargısının süre ve maliyet bedeli konusunda
farklı görüşte olduğunu yukarıda açıklamıştık.
ÖZEL İNŞAAT İŞLERİNDE
MÜTEAHHİTLERİN VERGİLENDİRİLMESİ-Özel inşaat işleri, mamul üretim faaliyetidir.İşin, birden
fazla yıl sürmesi, arsanın işletmeye ait olması ya da kat karşılığı yapılması
vergi ve muhasebe uygulamaları açısından genel esaslara tabi olmasını
etkilemez.İnşaat işi, belli bir kronolojiye göre devam eder. Öncelikle; ruhsat
alım işi sürecinde projelendirme işleri, akabinde hafriyat işleri, daha sonra
inşaatın kaba tarif edilen kısmı için gerekli demir ve hazır beton gibi sarf
malzemeleri, daha sonra da inşaatın ince tabir edilen kısmı yapılır.
SATIN ALINAN ARSA ÜZERİNE YAPILAN
İNŞAAT Eğer
inşaat satın alınan arsa üzerine yapılıyorsa; arsa alımı ve arsanın ruhsat
aşamasından sonra üretim sürecine dahil edilmesi gerekir. İşletme, köylüden
inşaat için 340.000 TL tutarına arsa satın alarak inşaata başlarsa, arsa alımı
ve arsanın üretim sürecine katılmasına ilişkin muhasebe kaydı şöyledir;
250-Arazi ve arsalar Hs. 340.000
102-
Bankalar Hs. 340.000
----------------------------------------------------------------------------
151-Yarı Mamuller Üretim Hs. 340.000
250-Arazi
ve Arsalar Hs. 340.000
(Arsa
alımı ve üretim sürecine katılması)
SATIN ALINAN ARSA ÜZERİNE YAPILAN
İNŞAAT Arsa
alımında dikkat edilmesi gereken husus; arsanın tapu tescili sırasında
gösterilen satın alma bedeli(tapu harç matrahı) ile defter kayıt değeri
arasında uyumsuzluk olmamasına dikkate edilmelidir. Bir eksiklik halinde vergi
dairesine tapu harcıyla ilgili düzeltme beyanı verilmelidir. Aksi halde, arsa
maliyeti yönünden idare ile sorunlar yaşanabilir. Öte yandan, mükellef
olmayanlardan arsa alımı için tapu senedi yetmekle birlikte, idare ile sorun
yaşamamak için tevkifatsız olarak “gider pusulası” düzenlemek yerinde
olacaktır. Arsa alımı tapuya tescil edildiği için ödemenin banka yoluyla
yapılması şartı da yoktur.
BAŞKALARININ ARSASI ÜZERİNE
YAPILAN İNŞAAT-Müteahhitler,
kendilerine ait arsa yoksa finansman durumundan dolayı kat karşılığı inşaat
sözleşmesi düzenleyerek başkalarına ait arsa üzerine inşaat yapmaktadır. Kat
karşılığı inşaat sözleşmesinin hukuken geçerli olması için noter tasdikli
olmalıdır. Ayrıca, arsa sahibine bağımsız bölüm dışında kira yardımı veya ilave
nakdi ödemeler yapılacaksa, bu hususlara da sözleşmede açıkça yer verilmelidir.
Aksi takdirde, ilave ödemeler yönünden maliyet kaydı sırasında ispatlama
vasıtası olarak done sıkıntısı çekilecektir. Kat karşılığı işlerde, arsayla
ilgili defterlere herhangi bir kayıt yapılmaz.
İMALAT SIRASINDA YAPILAN
HARCAMALARIN MUHASEBE KAYDI
Özel
inşaat işi, bir imalat faaliyeti olması nedeniyle yapılan harcamalar yerine
göre aşağıdaki hesaplara kaydedilir;
·
710-Direkt İlk Madde ve Malz. Gid. Hs.
·
720-Direkt İşçilik Giderleri Hs.
·
730-Genel Üretim Giderleri Hs.
·
100,101,102,103,120- İlgili uygun hesaplar
Örneğin,
imalat sırasında yapılan demir, hazır beton, proje harcamaları 710(direkt ilk
madde malzeme) nolu hesaba, imalatta çalışan işçiler için yapılan harcamalar
720(direkt işçilik) nolu hesaba, şantiyede kullanılan elektrik harcamaları da
730(genel üretim) nolu hesaba kaydedilir.
İş eğer,
dönem sonunda bitmemişse, yukarıda yer alan hesaplar; yansıtma hesapları
vasıtasıyla 151- Yarı Mamuller Üretim Hesabına aktarılır. Böylece, dönem
sonunda o iş için toplam ne kadar harcama yapıldığı görülebilir.
Özel
inşaat işi birden fazla yıl sürdüğü için o işle ilgili yapılan harcamaların
dönem sonunda “170-Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Maliyetleri Hesabına”
aktarılması doğru değildir. İşin, bir yılda bitmemesi, o işi tek başına yıllara
sari inşaat işi yapmaz. Aynı zamanda taahhüde dayanması ve üretilen üründen
hiçbir pay almadan, yapılan hizmet karşılığı sadece hakediş alınmasını da gerektirir. Oysa, özel
inşaat işlerini müteahhitler kendi nam ve hesaplarına yapmaktadırlar.
Karşılığında da hakediş değil, satış bedeli tahsil etmektedirler.Özel inşaat
harcamalarının; muhasebe kaydının doğru hesaba kaydedilmesinin yanında, yapılan
harcamaların hangi inşaatın bünyesine girdiğinin de doğru olarak muhasebeleştirilmesi
önemlidir.Özellikle aynı anda birden fazla inşaat yapan ve bunları farklı
zamanlardan bitiren, farklı tarihlerde satanların; bahse konu inşaatların
gerçek maliyetinin doğru olarak tespiti vergilemede çok önemlidir.Bu nedenle,
her bir inşaat için ayrı dosya açılmalı, her bir inşaat alt hesaplarda ayrı
ayrı kodlanmalıdır.Böylece, gerek farklı tarihlerdeki satışların maliyeti,
gerekse eğer katma değer vergisi iadesi istenecekse; iade edilecek katma değer
vergisinin doğru olarak tespit edilmesine olanak sağlanacaktır.
KAT KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDE
ARSA MALİYETİNİN HESAPLANMASI -Müteahhit açısından arsa maliyet bedelini arsa payı
karşılığında arsa sahibine teslim edilen daire ve işyerlerinin yapımı için
yapılan harcamaların toplamı oluşturmaktadır. Buna göre, arsa karşılığında
müteahhit firma tarafından arsa sahibine verilecek daireler için yapılan
harcamalar veya ödenen nakit para müteahhit firma açısından arsa sahibinden
alınan arsa payının maliyet bedeli olacaktır.
Müteahhit,
arsa iktisap edip üzerine inşaat yapacağına, başkalarına ait arsaya inşaat
yapmakta ve karşılığında da arsa sahibine bağımsız bölümler vermektedir. Arsa
sahibine verilen bağımsız bölümler için yapılan harcamalar müteahhit açısından
arsa maliyetidir. Örneğin, toplam 10
meskenlik bir inşaatın 3’ü arsa sahibine, geri kalan 7’si de müteahhide aitse;
müteahhit 7 mesken sahibi olmak için 10 meskenin imalat maliyetine katlanmıştır.
Öyleyse, 7 mesken sahibi olmak için 10 meskenin imalat maliyetine katlanan
müteahhit, bu maliyetlerinin tamamını da yasal defterlerine kaydettiğine göre,
bahse konu maliyetlerin içinde arsa maliyetini ayrıştırmak ne işe yarayacaktır.
Kat karşılığı inşaat işlerinde arsa maliyetini bulmanın gelir ya da kurumlar
vergisi açısından hiçbir pratik faydası yoktur. Çünkü, örneğin yukarıdaki
örnekte müteahhit 10 mesken için toplam 1.000.000 TL tutarında harcama yapsın.10
meskenin 3’ünü arsa sahibine verdiğine göre, kendisine kalan 7 meskenin birim
maliyeti (1.000.000/7=) 142.857,14 TL’dir. Görüleceği üzere, eşit büyüklükte
olduğunu varsaydığımız meskenlerin arsa maliyeti dahil birim maliyetini
kolaylıkla bulabiliriz. Maliyet açısından, GV veya KV yönünden başkaca
yapılacak bir işlem yoktur.Zira, arsa sahibine verilen dairelerin toplam
maliyeti (demir, çimento, beton, kapı vb) belgeli olarak yasal defterlere
kaydedildiğinden, arsa maliyetini bularak
tekrar yasal defterlere kaydetmek mükerrer maliyete yol açacak ve vergi
idaresi tarafından eleştiri konusu yapılacaktır. Öyleyse, arsa maliyetini
toplam maliyet içinden ayrıştırmak ne için gereklidir? Arsa maliyetinin toplam
maliyet içindeki payını bulmak sadece arsa sahibine EMSAL BEDELDEN KDV hesaplamak için gereklidir.
Örneğimizde, 10 mesken için 1.000.000 TL
harcama yapılmış ve meskenlerin 3’ü arsa sahibine verilmiştir.(Meskenlerin
büyüklükleri farklı ise toplam maliyet inşaat alanına bölünerek m2 maliyet
bulunur. Sonra da her meskenin büyüklüğü ile m2 maliyeti çarpılarak sonuca
ulaşılır)
A-Toplam
İnşaat Maliyeti :1.000.000
TL
B-Birim
üretim maliyeti(A/10) : 100.000 TL
C-Arsa
Maliyet(B*3) : 300.000 TL
D-Arsa
maliyeti dahil birim maliyet:(B+(C/7) :
142.857,14 TL
Örneğin
yukarıda bölümlerinde açıklandığı üzere, arsa maliyeti dahil birim maliyeti;
toplam inşaat maliyetini müteahhide isabet eden dairelere bölerek kolayca
142.857,14 TL olarak bulmuştuk. Yeni, hesaplamada ise arsa maliyetini de bulduk
ve artık arsa sahibine emsal bedelden fatura düzenleyebiliriz. Ancak, emsal
bedelin ne olduğu konusundaki ayrıntılı tartışmalara girmeden yukarıda arsa
maliyetine hesaplama yapacağız. (VUK 267. emsal bedel) VUK 267/2’ye göre, emsal
bedel toptan satışlarda maliyet bedeli+%5 fazlası, Perakende satışlarda ise
maliyet bedeli+%10 fazlası şeklinde açıklanmıştır.Uygulamada, arsa sahibi
mükellef ise toptan satış, mükellef değilse perakende satışmış gibi hesaplama
yapılmaktadır.Örneğimizde arsa sahibi mükellef olmasın. Bu durumda 150 m2’nin
atındaki 3 mesken tesliminde dolayı müteahhit şöyle fatura düzenler;KAT KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDE ARSA
FATURASININ DÜZENLENMESİ
·
3
adet mesken bedeli :330.000
·
(300.000)+(300.000*0,10)
·
Hesaplanan
KDV(%1) : 3.300
·
Toplam
Fatura Bedeli :333.300
“Not: Bu
fatura arsa payı faturası olup, arsa sahibine KDV hesaplamak için
düzenlenmiştir. “
ARSA SABİNE FATURA DÜZENLEME
ZAMANI VE FATURANIN DEFTER KAYDI Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, müteahhidin arsa
sahibine fatura düzenleme zamanı; daireleri arsa sahibinin fiili kullanımına
terk ettiği tarihte veya her halde yapı kullanma izin belgesinin alındığı
tarihi takip eden en geç 7 gün içinde fatura düzenlemek zorundadır. Zira, yapı
kullanma izin belgesi, İmar kanunu’na göre; inşaatın bittiği tarihi gösterir. Eğer
arsa sahibi de mükellefse, arsa payı faturası için müteahhitle eş zamanlı
fatura düzenleyecektir.
ARSA PAYI FATURASININ DEFTER KAYDI-Müteahhit, arsa sahibine KDV için
düzenlediği faturayı yasal defterlere nasıl kaydedeceği de önem arz etmektedir.Uygulamada
arsa payı faturasını hem maliyet, hem de hasılat kaydederek defter kayıtları ve
mali tablolar düzenlenmektedir. Bazen, vergi incelemeleri sırasında sadece
hasılat tutarının kaydedildiği, bazen de tam tersi arsa maliyeti mantığı ile
sadece maliyet kaydedildiği görülmektedir. Sadece hasılat, ya da sadece maliyet
kaydı DOĞRU OLMAYAN bir kayıttır.Öte yandan, hem hasılat hem de maliyet kaydı;
vergisel anlamda sorun yaratmaz.Ancak,mali tabloların “gerçek durumunu” ve “oran
analizini” yapanları yanıltabilir. Örneğimizdeki, müteahhit 330.000 TL
tutarındaki arsa sahibi faturasının yanında kendisine isabet eden 7 daireyi de
toplam 1.260.000TL na satmış olsun.Arsa sahibine düzenlediği faturayı da hem
hasılat, hem de maliyet kaydetmiş olsun. Toplam maliyetin 1.000.000 TL olduğunu
biliyoruz.
Olayın gelir tablosundaki
karşılığı şöyledir;
- -Yurtiçi satışlar Toplamı(1.260.000+330.000) :1.590.000 TL
- -Satışların Maliyeti
Toplamı(1.000.000+330.000) :1.330.000 TL
- -Brüt Kar
Toplamı(1.590.000-1.330.000) :
260.000 TL
- -Karın Maliyete
Oranı(260.000/1.330.000) :%19,54
- -Karın Hasılata
Oranı(260.000/1.590.000) :%16,35
Görüleceği
üzere, arsa sahibine düzenlenen faturanın hem hasılata hem de maliyete kaydına
göre; ciro ve maliyetler fiktif olarak artmaktadır.Tarafımızca önerilen yöntem
ise, arsa sahibine düzenlenen faturadaki meblağlardan sadece Hesaplanan KDV
tutarını yasal defterlere kaydetmek ve beyannamede “ilave edilecek KDV”
satırında göstermektir.Bu yöntemle, aynı veriler ışığında müteahhidin
hasılatını, maliyetini ve karlılık oranlarını hesapladığımızda matrah aynı kalmakla
birlikte karlılık oranları değişmektedir. Şöyle ki;
-Yurtiçi satışlar Toplamı :1.260.000 TL
-Satışların Maliyeti Toplamı :1.000.000 TL
-Brüt Kar Toplamı(1.260.000-1.000.000) : 260.000 TL
-Karın Maliyete Oranı(260.000/1.000.000) :%26,00
-Karın Hasılata Oranı(260.000/1.260.000) :%20,63
Görüleceği
üzere, arsa faturasını hem hasılat, hem maliyet kaydettiğimizde kazanç tutarı
değişmemekle birlikte karlılık oranı %26,00’dan %19,54’e düşmektedir. Aynı
şekilde, karın ciroya oranı da %20,63’ten %16,35’e düşmektedir.Bu durumda,
vergi idaresinin, özellikle iade isteyen mükelleflerin yasal defter ve
belgelerini temin etmeden sadece gelir tablosundaki oranlardan hareketle değerlendirme
yapması halinde; arsa sahibine düzenlenen faturadaki meblağları hem hasılat,
hem de maliyet kaydetmek mükellefler aleyhine olacaktır.Tarafımızca arsa
sahibine düzenlenen faturaların sadece, KDV yönünden değerlendirmeye tabi
tutulması önerilir.
ARSA SAHİBİNE DÜZENLENEN
FATURADAKİ KDV KAYDI-Bu
durumda arsa sahibine düzenlenen faturanın defter kaydı şöyle olacaktır;
120-Alıcılar Hs 3.300
391-Hesaplanan
KDV 3.300
--------------------------------------------
770-Genel Yönetim Giderleri Hs.
3.300
-KKEG
120-
Alıcılar Hs. 3.300
Yukarıdaki
kayıtta görüleceği üzere, sadece KDV ile ilgili kayıt yapılmıştır. Faturadaki
KDV’yi kat karşılığı sözleşme hükümleri uyarınca arsa sahipleri genellikle
ödemez. Öyleyse, 120-Alıcılar Hesabı Açık hesap olarak kalacağından, bahse konu
meblağ yukarıdaki kayıtta olduğu gibi kanunen kabul edilmeyen gider(KKEG)
olarak dikkate alınır ve kapatılır.
ARSA SAHİBİNE FATURA DÜZENLEME
TARTIŞMASI-Vergi
idaresi, gerek 30 seri nolu KDV tebliği, gerekse 60 seri nolu KDV sirkülerine
göre; arsa ve karşılığındaki bağımsız bölüm teslimlerinin iki ayrı teslim
hükmünde olduğunu, bu nedenle fatura düzenlemeyi zorunlu kılmıştır.Ancak, fiili
alanda özellikle mükellef olmayan arsa sahiplerine fatura düzenlemenin zorunlu
olmadığını, zira bu teslimlerin KDV’nin konusuna girmediğini beyan eden yargı
kararları vardır.Yargı kararlarına göre hareket ederek arsa sahibine fatura
düzenlemeyen müteahhitlerin; eğer KDV iadesi istemeleri halinde arsa
sahiplerine teslim ettikleri meskenler için yüklendikleri KDV’yi iade tutarına
dahil etmemeleri, hatta indirim konusu yapmamaları gerekir. Zira, KDVK’nın 30/a
maddesine göre, “vergiye tabi olmayan” teslimler için yüklenilen vergiler
indirim konusu yapılamaz. Aynı kanunun
58. maddesi uyarınca bu vergiler ancak maliyete dahil edilir. Öte
yandan, arsa sahibine düzenlenen faturadaki KDV oranıyla ilgili de farklı
görüşler vardır.İdare, 60 seri nolu KDV sirküleriyle iradesini açıkça beyan
etmiştir. Buna göre; arsa sahibine teslim edilen bağımsız bölümlerin mahiyeti
ne ise ona göre %1 veya %18 oranında KDV hesaplanacaktır.
Doktrinde,
arsa sahibine yapılan teslimlerin inşaat hizmeti mahiyetinde olduğu, bu nedenle
tüm faturaların genel oran olan %18 oranına göre düzenlenmesi gerektiği
yönünden görüşler vardır.Uygulamada, idarenin katılmadığı bu görüşe göre
hareket edilirse; arsa sahibinin(mükellefse) yersiz ve fazladan KDV indirme
durumuyla karşılaşırız. 116 seri nolu KDVGT’ye göre; vergi idaresi arsa
sahibinin yersiz ve fazladan indirim konusu yaptığı KDV’yi reddederek, arsa
sahibinin müteahhide fazladan ödediği vergiyi talep etmesini ve müteahhidin de
beyannamelerini buna göre düzeltmesini talep eder.
İNŞAAT BİTMEDEN YAPILAN SATIŞLAR
VE VERGİLEMESİ-İnşaat
bitmeden; topraktan veya yapım
aşamasında yapılan ve tapuya kat irtifakı olarak tesis ettirilen satışlar için
fatura düzenlenmez. Çünkü, henüz vergiyi doğuran olay vuku bulmamıştır. Bu
satışlardan dolayı alınan bedeller ise “340-Alınan sipariş avansı”
hükmündedir. Alınan avans, ne KV/GV’nin
ne de KDV’nin konusuna girer.Ancak, inşaat bitmeden fatura düzenlenmişse,
KDVK’nın 10/b maddesi uyarınca
faturadaki KDV’nin beyanı zorunludur. Ancak, GV veya KV yönünden matrah
beyanı zorunlu değildir.
İNŞAAT İŞLERİNDE FATURA DÜZENLEME
ZAMANI-Taşınmaz
inşaat bitmeden tapu tescili yoluyla satılmışsa; alıcının fiilen kullanmaya
başladığı tarihten veya her halükarda iskan ruhsatını takip eden 7 gün içinde
fatura düzenlenmelidir.Taşınmaz inşaat bittikten ve iskan ruhsatı alındıktan
sonra satılmışsa; satışın tapuya tescilini takip eden 7 gün içinde fatura düzenlenmelidir.
BAĞIMSIZ BÖLÜM SATIŞLARINDA TAPU
HARÇLARI- Harçlar
Kanunu’nun 63. maddesine göre; taşınmaz satışlarında(kat irtifakı veya kat
mülkiyeti şeklinde olması fark etmez) hem alıcının hem de satıcının emlak vergi
değerinden az olmamak üzere GERÇEK SATIŞ BEDELİ üzerinde binde 20 (%2) oranında tapu harcı ödemesi gerekir. (%2 oranı 22 eylül 2012
tarihinden sonraki işlemler içindir, bu tarihten önceki oran %1,65’dir.)
Eğer,
harç eksik ödenirse, aradaki fark kadar harç %25 oranındaki vergi ziyaı ile birlikte
istenir.Görüleceği üzere, tapu harcı; gerçek satış bedeli ile emlak vergi
değerinden HANGİSİ DAHA YÜKSEKSE o bedel üzerinden ödenir. Uygulamada, tapu
harçları, özellikle kat irtifaklı satışlarda henüz fatura düzenlenmediği için
emlak vergi değerinden ödenmektedir. Bu yöntem, yanlış olup; tarafları cezalı
harç ödemekle karşı karşıya getirir.Öte yandan, tapu harcında matrah; KDV hariç
satış bedelidir. (bakınız 1997/5 sayılı Harçlar Kanunu iç genelgesi)
TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV ORANLARI-31.12.2012
tarihine kadar alınan YAPI RUHSATINA istinaden yapılan taşınmaz satışlarında
KDV oranı ikili bir yapı arz ederken, 01.01.2013 tarihinden itibaren alınan
YAPI RUHSATLARINA istinaden yapılan taşınmaz satışlarında KDV oranı 32’lü bir
yapı arz eder olmuştur.(bakınız KDVK md.28, BKK:2012/4116 md. 7 ve 12)
31.12.2012 TARİHİNDEN ÖNCE ALINAN
YAPI RUHSATLARINA GÖRE KDV ORANI-Bir müteahhit, inşaatıyla ilgili yapı ruhsatını 31.12.2012
tarihine kadar almışsa(ikili yapı);
- -Net alanı 150 m2’ye kadar
olan mesken satışlarında KDV oranı %1’dir.
- (meskenlerin
satıldığı/satılacağı tarihin önemi yoktur. Önemli olan ruhsat tarihidir.)
- -Net alanı 150 m2’nin
üzerindeki mesken satışları ile büyüklüğü ne olursa olsun
- işyeri satışlarında KDV oranı
ise %18’dir.
01.01.2013 TARİHİNDEN SONRA ALINAN
YAPI RUHSATLARINA GÖRE KDV ORANI-Büyükşehir olmayan yerlerde eski sistem devam edecektir.
Ancak büyükşehirlerde yapı ruhsatı 01.01.2013 tarihinden sonra alınmışsa;
- -Ruhsatın alındığı tarihte,
üzerine lüks ve 1. sınıf olarak yapı yapılan arsanın m2 bazında emlak
vergi değeri;
- 0-499 TL aralığında olmanın
yanında net alanı da 150 m2’nin altındaki konutta %1,
- 500-999 TL aralığında olmanın
yanında net alanı da 150 m2’nin altındaki konutta %8,
- TL ve üzerindeki konutta %18,
- 150 m2’nin üzerindeki konutta
ve tüm işyerlerinde arsanın birim emlak vergi değeri ne olursa olsun %18,
- Oranında KDV hesaplanır.
- (kentsel dönüşüm kapsamında
yapılan konutların 150 m2’nin altında olanları ise eskiden olduğu gibi %1
oranındaki KDV2ye tabidir)
KONUTLARDA NET ALAN TABİRİ-Net alanla ilgili açıklamalara 9
ve 30 seri nolu KDVGT’de açıklamalara yer verilmiştir.Buna göre; faydalı alan
konut içerisinde, duvarlar arasında kalan temiz alandır. Düzenlemelere göre,
net alana ulaşmak için; konut içindeki duvarlar arasında kalan faydalı alana
balkonların 2 m2’yi aşan kısmı, bina içindeki konut başına birden sonraki
depo/kömürlük, kömürlük/depo bina dışında ise 4 m2’yi aşan kısmı, bina
dışındaki garajlardan konut başına 18 m2’yi aşan kısmı ilave edilir. Bina
içindeki sığınak, depo, kapıcı dairesi, çamaşırlık, genel giriş, merdivenler,
asansörler net alan hesaplamasında dikkate alınmaz.
Yine,
konut içindeki kapı ve pencere şeritleri, baca çıkıntıları, hava bacaları,
kolonların duvarlardan taşan dişleri net alan hesaplamasında dikkate alınmaz.Uygulamada,
en çok karşılaşılan sorun; balkonların net alan hesaplamasına dahil
edilmemesidir.Oysa, balkonların sadece 2 m2’si net alan hesaplamasında dikkate
alınmaz. Buradaki 2 m2’den kasıt her balkon için 2 m2 değil, toplam balkon
alanından sadece 2 m2’nin dikkate alınmamasıdır. Örneğin, bir meskenin 3
balkonu varsa ve toplamları 18 m2 ise; bunun 16 m2’si net alan hesaplamasında
dikkate alınmalıdır.
Bilindiği
üzere, ruhsatı veren belediyelerin yapı kontrol müdürlükleri, inşaatın bitimine
müteakip imal edilen bağımsız bölümlerin brüt ve net alanlarını gösterir belge vermektedir. Eğer net alan konusunda
tereddüt oluşursa gerek faturada gösterilecek KDV oranı, buna bağlı olarak KDV
iade tutarının doğru olarak belirlenmesi için fiili ölçüme başvurmak yerinde
olacaktır.
İNDİRİMLİ ORANA TABİ İNŞAAT
İŞLERİNDE KDV İADESİ KDVK’nın
28. maddesi uyarınca; indirimli oranda(%1 veya %8) yapılan teslim ve
hizmetlerin bünyesine giren vergilerin, işlemin gerçekleştiği dönemde
hesaplanan vergilerle telafi edilememesi halinde, bünyeye giren bu vergilerin
Bakanlar Kurulunca belirlenen sınırı aşan kısmı yılı içinde mahsuben, takip
eden yıl içinde ise mahsuben ya da nakden iade edilebilecektir.Teslim yılını
takip eden bir yıl içinde iadesi istenmeyen iade alacağı, daha sonraki yıllarda
istenemez.(ayrıntılı açıklamalar 119 seri nolu KDVKGT’de yer almaktadır)Örneğin; AB şirketi 2010 yılında
başladığı net alanları 150 m2’nin altında olan 19 meskenlik inşaatı 2011
yılında bitirmiş ve bunun 9 adedini ekim/2011 döneminde satmıştır. Geri kalan
meskenlerden 7 adedini de mart/2012 döneminde satmıştır. Şirketin, 3 adet
meskeni ise 2012 dönem sonu itibariyle hala stoklarda durmaktadır.Bu örnekte,
AB şirketi 2011 yılının ekim döneminde sattığı 9 adet meskenden dolayı
yüklendiği KDV’leri hesaplanan vergilerle telafi edemediği kısmı, 2011 yılı
içinde borçlarına mahsuben isteyebilir.(meblağ; 4.000 TL tutarını aşıyorsa
vergi incelemesi ile veya YMM İade Raporu ile
alabilir)Veya takip eden yıl içinde (en geç aralıkta verilecek
kasım/2012 dönemi beyannamesi ile) MAHSUBEN veya NAKDEN isteyebilir. İade
tutarının beyannamede gösterilmesi yeterlidir.
Dilekçe,
daha geç de verilebilir. AB şirketi, mart 2012 döneminde sattığı 7 adet
meskenden dolayı yüklendiği ama başka faaliyetlerinden dolayı hesaplanan
vergilerle telafi edemediği vergiyi de aynı şekilde mart-aralık/2012 dönem
aralığında mahsuben isteyebilir. Takip eden yılın en geç kasım/2013 dönemi
beyannamesiyle ise ister mahsuben, isterse nakden isteyebilir.
Burada dikkat edilmesi gereken
hususlar;Satılmamış
meskenler için yüklenilen vergi tutarı ne kadar olursa olsun iadesi istenemez.
İade talebi için teslim şarttır. İade talebi için tamamının satılması
beklenmez.Farklı yıllarda satılan meskenler için iade talebi; topluca ve bir
defada yapılamaz. Her teslim yılındaki satışların bünyesine giren vergiler kendi
yılında mahsuben veya takip eden yılda nakden veya mahsuben istenebilir.
Örneğimizde, 2011 yılında satılan
meskenler için yüklenilen vergiler, 2012 yılında satılan meskenler için yüklenilen vergilerle birlikte; 2013
yılında istenemez. Çünkü, 2013 yılına gelindiğinde 2011 yılındaki teslimler
için iade talebi artık hak düşürücü süreye dönüşmüştür. 2013 yılında sadece
2012 yılındaki teslimler için iade istenebilir.Ancak, örneğimizde; 2012 yılı
içinde, 2011 yılındaki teslimler için nakden ya da mahsuben iade istenebileceği
gibi, yine 2012 yılı içinde bu yılda yapılan teslimler için mahsuben iade
talebinde bulunulabilir.İade hesaplaması sırasında; sadece indirimli orana tabi
teslimler için hesaplanan vergiler ile bu teslimler için yüklenilen vergiler
mukayese edilir. Aradaki fark, “iadeye esas KDV”dir. “iadeye esas KDV” ile
teslim dönemindeki “Sonraki Dön. Dev. KDV” mukayese edilir. Küçük olanı “iade
edilebilir KDV” olur. Bu hesaplama her dönemde, bir önceki dönemi de kapsayacak
şekilde kümülatif olarak yıl sonuna kadar yapılır.İade tutarının hesaplanması
sırasında, genel orana tabi teslimler için hesaplanan KDV ile yine bu
teslimlerin bünyesine giren yüklenilen KDV kesinlikle dikkate alınmaz.İndirimli
orana tabi teslimlerin bünyesine girse bile; teferruat mahiyetindeki
harcamalara isabet eden KDV’ler iade hesabına dahil edilmez. Örneğin, havuz
için yapılan harcamalar, davlumbaz, beyaz eşya, vestiyer gibi konutun yapımı
için zorunlu olmayan harcamalar için ödenen KDV iade tutarında gösterilmez.
Yine, zorunlu olmayan bahçe düzenlemesi, oyun parkı, çim ekimi gibi harcamalar
için ödenen vergiler de iade hesabında dikkate alınmaz.
İNŞAAT TAHHÜT İŞLERİ VE
VERGİLEMESİ-Kamu
İhale Kanunu’nda tanımı yapılan; “yapım” işi mahiyetindeki inşaat taahhüt
işleri başladığı yılda bitirilebileceği gibi bitmesi birden fazla yıla da
sarkabilir.İnşaat taahhüt işi; ister başladığı yılda bitirilsin, isterse birden
fazla yıl sürsün HİZMET ÜRETİM işidir. İşi yapan, yapılan üründen pay almaz,
hizmet bedeli(hakediş) alır. Aynı yılda biten taahhüt işleri, genel vergileme
rejimine tabidir, hakediş bedelleri üzerinden ödemeyi yapanca %3 oranında
stapoj kesintisi yapılmaz.
YAPIM İŞLERİNDE KDV TEVKİFATI-Ancak, yapım işi ister aynı yılda
bitirilsin, isterse birden fazla yıl sürsün eğer 117 seri nolu KDVKGT’de
sayılan “BELİRLENMİŞ ALICILARA” yapılıyorsa alıcılar tarafından 2/10 oranında
KDV tevkifatı yapılır.KDV mükellefleri belirlenmiş alıcılar arasında
sayılmamıştır. Yine, 117 nolu tebliğ ile belediyeler belirlenmiş alıcılar
arasından çıkarılmıştır.
-Yapım
işi, malzeme ve işçilik olarak bölünebilir olsa bile KDV tevkifatı toplam ödeme
tutarı üzerinden yapılacaktır.Örneğin,
Samsun SMMM odası ya da Samsun Ticaret Odası yönetim binasına giydirme cephe
yaptırsa; toplam ödeme tutarı üzerinden hesaplanan KDV’nin 2/10’unu sorumlu
sıfatıyla keserek 2 nolu KDV beyannamesi ile beyan edecektir.(kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları belirlenmiş alıcılar arasında sayılmıştır)
YILLARA YAYGIN İNŞAAT TAAHHÜT
İŞİNDE İŞİN BAŞLAMA ZAMANI
-Sözleşmede
yer teslimi öngörülmüş ise YERİN TESLİM TARİHİ,
-Sözleşmede
yer teslim tarihi belirtilmemiş ise sözleşmede belirtilen İŞİN FİİLEN BAŞLANGIÇ
tarihi,
-Sözleşmede
bunların hiçbiri belli değilse, SÖZLEŞME TARİHİ işin başlangıç tarihi kabul
edilir.
İşin
başlangıç tarihi, bazen taahhüt işinin yıllara sari olup olmadığına,
dolayısıyla tevkifatı ve vergilemeyi de etkilemektedir.
YILLARA YAYGIN İNŞAAT TAAHHÜT
İŞİNDE İŞİN BİTİŞ ZAMANI
-Geçici
ve kesin kabule tabi olan işlerde; geçici kabulün yapıldığını gösteren
TUTANAĞIN İDARECE ONAYLANDIĞI tarihtir. Örneğin, geçici kabul tutanağı
26.12.2012 tarihinde düzenlenmesine rağmen, bu tutanağın onay tarihi 03.01.2013
ise işin bitiş zamanı 2013 yılıdır. Ve vergilendirilmesi de bu yılda yapılır.
-Geçici
ve kesin kabul usulüne tabi olmayan işlerde; İŞİN FİİLEN TAMAMLANDIĞI(alıcının
tasarrufuna sunulduğu) veya FİİLEN BIRAKILDIĞI tarihtir. (örneğin iş, işveren
tarafından feshedilirse bu kararın
yükleniciye tebliğ tarihi işin bitiş tarihidir.)
İNŞAAT TAAHHÜT İŞİ Bir işin yıllara sari inşaat işi
olması için ille de kamu kurumlarına yapılmasını gerektirmez. Yine, yıllara
sari inşaat işi malzeme dahil yapılabileceği gibi, sadece işçilik şeklinde de
yapılabilir.Örneğin, A müteahhidinin
özel inşaatının sadece kaba yapı tabir edilen bölümünü yapan BC şirketi işe;
2011 yılında başlayıp 2012 yılında bitirmişse, iş yıllara yaygın inşaat işidir.
YILLARA YAYGIN İNŞAAT TAAHHÜT
İŞLERİNDE VERGİ TEVKİFAT -GVK md. 94 ve KVK md.15’e göre; avans ödemeleri dahil
istihkak(hakediş) bedelleri üzerinden %3 oranında tevkifat yapılır. İş sonradan
yıllara sari hale gelirse, yıllara sari hale geldiği yılbaşından itibaren
ödenen hakedişlerden tevkifat yaplır. İş, ek sözleşme ile yıllara sari hale
gelirse, sözleşme tarihinden itibaren yapılan hakedişlerden tevkifat yapılır.Kesilen
bu vergi, işin yapıldığı dönemin değil, işin bittiği yılın kazancından mahsup
edilir. Bitmemiş(devam eden) işten kesilen tevkifat; cari dönem kazancından
mahsup edilirse GVK 121 ve KVK 34.
maddeleri hilafına uygulama yapılmış olur.
YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM
İŞİNİN VERGİLENDİRME ZAMANI-Vergilemede dönemsellik ilkesine istisna bir düzenleme
olan GVK’nın 42. maddesine göre; birden fazla yıla sirayet eden(yayılan) inşaat
ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kesin olarak tespit edilir
ve ve TAMAMI o yılın geliri(veya zararı) sayılarak beyan edilir.Ancak, iş
bittikten sonra tahsil edilen hasılat ve yapılan harcamalar; hangi yılda tahsil
edilmişse veya hangi yılda gider yapılmışsa o yılın kazancıyla
ilişkilendirilir.
ORTAK GENEL GİDERLERİN DAĞITILMASI
-Yapılan birden
fazla işin tamamı yıllara yaygın iş ise; ortak giderler işlerin harcama
tutarlarının toplam harcamaya oranı ne ise; genel giderler de aynı oranda
dağıtılır. Örnek; iki iş için
yapılan toplam yönetim gideri 50.000 TL olsun.
-1.İşin
toplam harcama tutarı :600.000 TL
-2.İşin
toplam harcama tutarı :400.000 TL
Toplam
harcama tutarı :1.000.000 TL
1. İşin
toplam harcama içindeki payı (600/1.000=) %60 olduğuna göre, giderlerin de
%60’ı(50.000*0,60=30.000) 1. işe aittir.Uygulamada yıllara sari inşaat işi ile
kazancı dönemsel tespit edilen işler birlikte yapılmaktadır.
Böyle
durumlarda; ortak giderlerden pay verirken yıllara sari işte HARCAMA tutarı,
normal işte HASILAT tutarı toplanarak oranlama yapılır.
Yıllara
sari işin Harcama tutarı : 250.000 TL
Normal
işin hasılat tutarı :1.000.000 TL
Harcama
toplamı+hasılat toplamı:1.250.000 TL
Bu
durumda ortak giderlerin (1.000.000/1.250.000)
%80’i
normal işe isabet eden kısımdır.
YILLARA SARİ İNŞAAT İŞİNDE DAMGA
VERGİSİ OLAYI-İnşaat
işiyle ilgili yapılan sözleşmeler ister kamu ile yapılsın isterse özel sektör
arasında yapılsın damga vergisine tabidir.
Ancak,
hakedişler kısmında işin kamuya yapılması ile özel sektöre yapılması halinde
farklılık arz eder.
A) İş resmi dairelere yapılıyorsa;
resmi daireler tarafından (avanslar dahil) yapılan ödemelere ilişkin hakediş
faturasındaki meblağın binde 8,25 damga vergisi olarak kesilir.(DVK 1 sayılı
tablo IV/1-a)
B) Yıllara sari iş, resmi dairelere
yapılmıyorsa düzenlenen hakedişler üzerinden damga vergisi hesaplanmaz,
ödenmez. Ancak, istihkak sahibi yaptığı hizmet karşılığı tahsilat yaptığını
MAKBUZA bağlarsa, yani iş sahibine MAKBUZ düzenlerse binde 6,6 damga vergisi
ödemek zorundadır.
(Dayanak:
DVK’nın 1 sayılı tablosunun IV-1.b bölümü)
İNŞAAT İŞİNİN ORTAKLIK ŞEKLİNDE YAPILMASI
A) ADİ ORTAKLIKLAR: Ortaklık isteğe göre GVK’daki
“adi ortaklık” şeklinde kurulabileceği gibi, mükellefler TALEP ederlerse
KVK’daki “iş ortaklığı” şeklinde de kurulabilirler. Bu iki ortaklık şeklinin
vergileme rejimi tamamen FARKLIDIR.Gelir vergisi kanununun uygulandığı adi
ortalıkta; KDV ve muhtasar beyanname yönünden mükellef ORTAKLIĞIN KENDİSİDİR.
ADİ ORTAKLIKTA KAZANÇ BEYANI-Ancak, kazanç yönünden;
ortaklardan her biri kendi payına isabet eden kazancı, KENDİ YILLIK
BEYANNAMESİNDE “TİCARİ” kazanç olarak beyan eder. Örneğin, X kurumun inşaat
işini yapan eşit hisseye sahip A gerçek kişisi ile AB Şirketi, işten elde
edilen 400.000 TL tutarındaki kazancı kendi yıllık beyanlarına hisseleri oranında
(200’şer yüz bin TL) dahil ederler. Eğer, işten zarar edilmişse, zararlar da
ortaların hisseleri oranında kendi beyannamelerine aktarılır.Yasal defterler
ise adi ortaklık adına tutulacağı tabidir.
B) İŞ ORTAKLARI : KVK’nın 2/7. maddesine göre,
diğer kurumlar vergisi mükelleflerinin kendi arasında veya şahıslarla belli bir
işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancı paylaşmak amacıyla
kurdukları ortaklıkları, TALEP ETMELERİ halinde kurumlar vergisi mükellefi
olarak tesis ettirebilirler.Eğer, kuruluş aşamasında böyle bir talep AÇIKÇA
belirtilmezse; vergi dairesi mükellefiyeti adi ortaklık şeklinde tesis ettirir.
İŞ ORTAKLILARINDA KAZANÇ BEYANI-Kurumlar vergisi mükellef olan iş
ortaklığı, elde edilen kazanç üzerinden kendi adına KURUMLAR VERGİSİ
beyannamesi verir. Vergi sonrası kalan kazancı, ortaklara hisseleri nispetinde
dağıtır. Eğer ortak; kurumlar vergisi mükellefi ise iş ortaklığından elde
ettiği kazanç KURUM kazancıdır. Ancak, İŞTİRAK KAZANCI istisnasından
faydalanır. Yani, iş ortaklığından elde ettiği kazancı 640-İştiraklerden
temettü gelirleri Hesabına kaydeder. Ancak, beyan üzerinden iştirak kazancı
olarak tekrar düşer. (KVK md.5/1.a.1)
İş
ortaklığındaki gelir vergisi mükellefi olan ortakların kazancı ise; GVK 75/2.
maddesi uyarınca MENKUL SERMAYE İRADI hükmündedir. Ortaklığın bitmesi akabinde,
gerçek kişi ortaklara kazanç dağıtılırken GVK’nın 94.6.b maddesi hükmü uyarınca
%15 oranında tevkifat yapılır. MSİ’nin yarısı mezkur kanunun 22. maddesi
uyarınca istisnadır. Geri kalan yarısı 103. maddede belirtilen 2.gelir dilimini
aşmıyorsa beyanname verilmez ve tevkifat nihai vergi yükü olarak kalır. (GVK
md; 22, 75/2, 86/1-c, 94/6.b)
İş ortaklığında dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de;
faaliyet ZARARLA sonuçlanması halinde zararın, ortakların hisseleri nispetinde
kendi beyanlarına aktaramayacakları olayıdır. Zira, KVK’nın 5/3. maddesi
uyarınca; kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlar için yapılan giderler
ve faaliyet zararları diğer kazançlardan oluşan matrahtan indirilemez.ÖRNEK: A gerçek kişisi ile BC Ltd. Şti.
%50’şer oranında hisse ile K Kamu kurumun yol yapım işi için KV mükellefi iş
ortaklığı kurmuştur. İş 2012 yılının sonunda bitmiş ve ortaklık toplam 800.000
TL tutarında kazanç elde etmiştir.
1-İş ortaklığının
vergilendirilmesi:
İş ortaklığının kendisi (adi ortaklıktan farklı olarak) Kurumlar vergisi
beyannamesi verecektir. Kazanç üzerinden toplam (800.000*0,20=) 160.000 TL
kurumlar vergisi ödeyecektir.Vergi sonrası kalan kar: 800.000-160.000=640.000
TL dir.
Her bir
ortağa vergi sonrası isabet eden kazanç: 640.000/2=320.000 TL dir.
2-Ortak A gerçek kişinin
vergilendirilmesi:
A gerçek kişinin vergi sonrası kendisine kalan toplam 320.000 TL tutarındaki
hissesi MENKUL SERMAYE İRADIDIR. Bu nedenle, iş ortaklığı üzerinden %15 oranı
olan (320.000*0,15=) 48.000 TL tutarında tevkifat yaparak, geri kalan kısım
olan (320.000-48.000=) 272.000 TL tutarını ortağa ödeyecektir.Ortağın,
MSİ’sinin yarısı (GVK md.22) vergiden istisnadır. Geri kalan kısım (272.000/2=)
136.000 TL tutarı GVK’nın 103. maddesindeki 2. gelir dilimin üzerinde olması
nedeniyle yıllık beyanname verilecektir. Beyannamede gelir vergisi 136.000 TL
üzerinden hesaplanacak ama tevkif edilen vergi olan 48.000 TL nin tamamı
hesaplanan vergiden mahsup edilecektir.
3-Ortak BC Ltd. Şti.’nin
vergilendirilmesi:
İş ortaklığından vergi sonrası aldığı toplam 320.000 TL tutarı iştiraklerden
temettü gelirleri mahiyetindeki KURUM KAZANCIDIR. Ancak, iştirak kazancı olduğu
için deftere gelir yazılan meblağ, beyan üzerinden tekrar indirilir. Kar
dağıtımı sırasında tevkifat da yapılmaz. Kısaca, kar dağıtımından dolayı BC
Ltd.Şti.’nin vergi yükü sıfırdır.
İŞ ORTAKLIKLARININ HAKEDİŞLERİNDEN
KESİLEN VERGİLERİN MAHSUBU-İş ortaklığı adi ortaklıksa; adi ortaklık yıllık beyanname vermedi
için ortaklar, hak edişlerden kesilen %3 oranındaki tevkifatın hisselerine
isabet eden kısmını, işin bittiği yıldaki kendi YILLIK BEYANLARINDAN
indirirler. İş ortaklığı kurumlar vergisi mükellefi ise; kendisi kurumlar
vergisi beyannamesi verdiği için işin bittiği yılda kendi kazancı üzerinden
hesaplanan vergiden indirir. Ortakların, kendi şahsi beyanlarında tevkifatı
indirmeleri söz konusu değildir.
KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNİN
VERGİLENDİRİLMESİ
1-KDV YÖNÜNDEN: İnşaat ruhsatı 03.07.2009
tarihinden ÖNCE alınmışsa, konutların alanı ne olursa olsun, üyelere teslim
sırasında KDV hesaplanmayacaktır. Yüklenilen KDV’ler ise maliyet unsuru olarak
dikkate alınacaktır.İnşaat ruhsatı; 03.07.2009 tarihinden SONRA alınmışsa
KDVK’da genel hükümler geçerlidir. Yani, diğer müteahhitlerin konut
teslimlerinde hangi hüküm uygulanıyorsa, konut yapı kooperatiflerinin
teslimlerine de o hükümler uygulanır.
2-KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:(KVK Md. 4/k)Belli şartları
sağlamaları halinde bu vergiden muaf olurlar;
- -Yapı ruhsatı kooperatif
adına olmalı,
- -Arsa tapusu kooperatif adına
tescil edilmeli,
- -Kooperatif yetkilileriyle
veya bunlarla ilişkili olan kişilerle iş yapmamalı, işçi işveren
ilişkisinde olmamalı,
- -Yönetim kurulu başkan ve
üyelerine kazançtan pay vermemeli,
- -sermaye üzerinden kazanç
dağıtmamalı, yedek akçelerin ortaklara dağıtmamalı,
- Sadece ortaklarla iş
yapmalı(kendine ait arsayı kat karşılığı verebilir.Her hisseye bir konut
veya işyeri verilmeli)
YAPI DENETİM HİZMETLERİNDEN KDV
TEVKİFATI
1- KENDİ ARSASINA İŞ YAPANLAR
YÖNÜNDEN:Maliye
Bakanlığı, KDVK’nın 9. maddesinden aldığı yetkiyi en son 117 seri nolu KDVKGT
ile kullanmıştır. Bahse konu tebliğin 3.2.6 bölümüne göre; yapı denetim
firmalarınca verilen yapı denetim hizmetlerinden dolayı hesaplanan KDV’nin
9/10’unu alıcılar keserek sorumlu sıfatıyla beyan edecektir.Sorumlular; hem KDV
mükellefleri, hem de mükellef olmasalar bile tebliğin 3.1.2.b bölümünde sayılan
“belirlenmiş alıcılardır”. Bedel, kamu
kurumları aracılığı ile ödense bile tevkifatı adına fatura düzenlenen alıcı
yapacaktır.
KENDİ ARSASINA İNŞAAT YAPAN
MÜTEAHHİTLER-Kendi
arsasına inşaat yapan müteahhitler(yapı ruhsatının yapı sahibi bölümünde de
kendi isimleri olduğundan); yapı denetim firmalarına hizmet karşılığı
ödedikleri bedeller üzerinden hesaplanan KDV’nin 9/10’unun sorumlu sıfatıyla
tevkif ederek 2 nolu KDV beyannamesi ile beyan edeceklerdir.
2-İNŞAATIN KAT KARŞILIĞI YAPILMASI
HALİNDE-Yapı
Denetimi Hakkındaki Kanun’a göre; yapı denetim hizmeti, yapı sahibi(arsa
sahibi) ile yapı denetim firması arasında yapılacak bir sözleşmeye göre
yürütülmek zorundadır. Bu itibarla, yapı denetim firmasının hizmetleri
karşılığı yapı sahibi(arsa sahibi) tarafından yapı denetim hesabına para
yatırılması gerekmektedir.Ancak, uygulamada hizmet karşılığı yatırılan
paraları; yapı sahipleri(arsa sahibi) değil, yapı müteahhitleri arsa sahipleri
adına yapmaktadır.Yapı denetim firmaları da, mevzuat gereği hizmet faturalarını
yapı sahibi(arsa sahibi) adına kesmektedir.Bu nedenle, adına fatura kesilen
arsa sahibi mükellef ise tevkifattan da o sorumludur. Fiilen ödemeyi
müteahhidin yapması, onu sorumlu yapmaz. Arsa sahibi mükellef değilse, tevkifat
da yoktur. Arsa sahibinin sorumlu olmaması için “belirlenmiş alıcılardan” da
olmaması gerekir.
Örnek: A Şirketi aktifine kayıtlı arsayı
kat karşılığı, B müteahhitlik şirketine vermiştir. Yapı denetim firmasına tüm
ödemeleri B müteahhidi yapsa da tevkifatı A Şirketi yapacaktır. Arsa sahibi
nihai tüketici ise tevkifat da yoktur.
Samsun
SMMM odası yapı sahibi olarak yapı denetim hizmeti satın alsa; KDV tevkifatı
yapacaktır. Çünkü belirlenmiş alıcılardandır. (kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşu)
ARSA SAHİBİ ADINA YAPI DENETİM
FİRMALARINA YAPILAN ÖDEMELERİN GİDER MAHİYETİ-Yukarıda açıklandığı üzere, yasal
mevzuat gereği yapı denetim hizmetlerinin bedeli, yapı(arsa) sahibi adına
yapılmaktadır. Durum böyle olmakla birlikte, arsa sahipleri hiçbir şeye
karışmamakta, ödemeleri yapı sahibi adına müteahhitler yapmaktadır. Ancak,
FATURALAR yapı(arsa) sahibi adına kesilmektedir. İşte yapı sahibi adına
düzenlenmekle birlikte, ödemeleri gerçekte müteahhitlerin yaptığı bedelleri,
müteahhitler gider kaydedecek mi? Faturalardaki KDV’yi indirebilecek mi? Vergi
idaresinin bu konudaki görüşü ekseriyetle olumsuzdur. İstanbul Vergi Dairesi
Başkanlığının 22.06.2011 tarihli ve GVK 40-811 sayılı özelgesi ile, yine
05.09.2011 tarihli ve 1458 sayılı özelgesinde; müteahhidin kendi adına
düzenlenmemiş hizmet faturalarını gider kaydedemeyeceği, dolayısıyla gideri
kabul edilmeyen harcamalardaki KDV’nin de KDVK 30/d. maddesi uyarınca indirim
konusu yapılamayacağı şeklindedir. Bu durumu, yapı sahibi ile yapı müteahhidi
arasında yapılan özel sözleşmelerin de değiştirmeyeceği belirtilmiştir.
(Samsun
MB Derneği Çalışmasından özetledim.)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)