.

.

30 Ocak 2015 Cuma

Yılsonu işlemleri, Sabri Orta Üstad'ın çalışması....

1-2014 de alınan tescile tabii araçların tescilini 2014 de yaptırmamışsanız bu dönemde amortisman ayırmayın.

2- Şüpheli alacaklar hakkında avukattan bilgi alın eklenecek şüpheli alacak var mı? Konusu kalmayan (tahsil edilen) alacak mevcut mu? Teyit edin.

3- 6111 sayılı kanuna göre matrah artırımı yaptığınız yıllarda ki geçmiş yıl zararının % 50 si bu  dönem kazancından düşülmelidir.

4-Kıst amortismana tabi iktisadi kıymetlerin, amortisman süresinin son yılında, ayrılmayan ilk yıla ilişkin amortisman tutarının gider kaydı yapılmalıdır.

5-İşverenden imzalı fiili envanter sayımı listesini almayı unutmayın.

6-TDHP göre 103 çek hesabını 321 borç senetleri hesabına virmanlayın.

7-131 Ortaklardan alacaklar hesabı borç kalanı için faiz ve KDV hesaplamak gerekir.

8-Dövizli borç , alacaklar ve kasa için kur farkı hesaplayınız.

9-Malın stoklara girdiği tarihe kadar oluşan kur farkları malın maliyetine eklenmeli.

10-Yatırım kredileri faizleri,sabit kıymetin aktifleştirildiği dönem sonuna kadar olan kısmı maliyet olarak dikkate alınacak.

11-Stoklardaki değer düşüklüğü için takdir komisyonuna başvurup komisyon kararı alınmalıdır.

12-Yıl içinde alınan binek otomobillerine kıst dönem amortisman uygulanır.

13- Kuruluş ve örgütlenme giderleri ile özel maliyetler gibi aktifleştirilen giderlerin yıllık itfa payları hesaplanıp gider yazılmalıdır.

14- Özel maliyet amortismanı süresi 5 yıldır.Daha önce bu adresten taşınılmışsa kalan tutarın tamamı gider yazılır, unutmayalım.

15-Alıcı,satıcı,banka mutabakat ve gerekli muhasebe işlemlerinin yapılması gerekir.

16-Alınan ve verilen çeklere reeskont uygulanması halinde oluşan gelir veya gider tutarları vergilemede dikkate alınmamalıdır.

17-Bankalardaki vadeli mevduat hesaplarının dönem sonu itibariyle hesaplanan faiz tutarlarının gelir kaydı unutulmamalıdır.

18-Kullanılan banka kredileri ile ilgili olarak dönem sonuna kadar oluşan faiz tutarı hesaplanıp gider kaydedilmelidir.

19- Mahkeme kararına veya kanaat verici bir belgeye dayanarak tahsil olanağı kalmayan alacaklar kayıtlardan silinmelidir.

20-KKEG tespit edilerek beyannamede kurum kazancına eklenmesi unutulmamalıdır.

21-Amortismanının yarısı gider kaydedilmeyen binek otomobii satışında, amortismanın gider kaydedilmeyen kısmı beyannamede diğer indirimlerde gösterilerek kazançtan indirilmelidir.

22-Örtülü sermayeye ilişkin faiz ve benzeri ödemeler ile örtülü yoldan dağıtılan kazançlar kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınır.

23- 2014 Aralık ayı hariç ödemediğiniz işçi sigorta primlerini gider yazmayın


28 Ocak 2015 Çarşamba

27 Ocak 2015 Salı

İşe İade -Ali Tezel/Millet

İŞE İADE DAVASI NEDİR?  30 ve daha fazla işçi çalışan işyerlerinde, işi altı aydan fazla devam etmiş işçiler için;
-İşçinin işten çıkarılması mutlaka yazılı olarak bildirilecek, n Yazılı belgede mutlaka bir sebep olacak,
-Yazılı sebep işverence kanıtlanabilir ve doğru olacak. Bu şartların tersinden gidersek,
-İşten çıkış yazılı yapılmamışsa,
-Yazılı yapılmış ama içinde sebep yazmıyorsa,
 Sebep yazıyor ama doğru değil ve işverence kanıtlamaz durumda ise; İşçi bir ay içinde İş Mahkemesi’ne başvurup, işe iade davası açabilir.

BİR AYLIK SÜREYE DİKKAT  NORMAL şartlarda işçilerin işyerinde çıkarılması için 4857/17. madde gereğince önceden bildirme-ihbar etme şartı vardır. İşçinin o işyerindeki kıdemi;
-2 ile 6 ay arasında ise 2 hafta,
-6 ay ile 18 arasında ise 4 hafta n 18 ay ile 3 yıl arasında ise 6 hafta
-3 yıldan çoksa 8 hafta öncesinde işçiye işten çıkarılacağı bildirilip iş arama izni de başlatılmalıdır. Fakat işveren dilerse bu sürelere ait ücreti peşin ödeyerek (adı ihbar tazminatıdır) işçiyi derhal de işten çıkarabilir.
İşe iade davasındaki bir aylık dava açma süresi işten çıkma tarihinden değil, işten çıkarılacağını öğrendiği tarihten başlar buna dikkat edilmesi gerekir.
Yani, işveren 8 hafta önce, “Ey Ali, seni şu sebepten işten çıkarıyorum, 8 haftalık ihbar süren başladı, günde 2 saat iş arama iznin de başladı…” diye yazılı bildirim yaparsa, 8 hafta daha o işyerinde çalışmam gerektiği halde bir aylık dava açma süresi başlar.

DAVA SÜRERKEN ÇALIŞMAK MÜMKÜN MÜ?  Hizmet akdi feshedilen işçi, işe iade davası boyunca dilediği iş veya işyerlerinde çalışabilir. Ancak dava kesinleştiğinde mutlaka işverene işe başlama isteğini bildirmelidir. Bunu yapmazsa davanın bir anlamı da kalmaz.
İşten çıkarılan işçinin işe iade davası açabilmesi için çalıştığı işyerinde en az 30 işçi olması gerektiği gibi o işçinin işyerinde en az 6 aydır çalışıyor olması gerekir.

KIDEM NASIL HESAPLANIR? 6 aylık işyerindeki kıdem süresinin hesaplanmasında yasa iki noktayı dikkate almıştır.
Birincisi, “…Altı aylık kıdem hesabında bu Kanunun 66 ncı maddesindeki süreler dikkate alınır…” denilmiştir. İkinci olarak da “İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir.” Öyleyse aynı gerçek kişi veya aynı tüzel kişinin sahip olduğu değişik işyerlerinde çalışma süreleri işçinin altı aylık kıdeminde dikkate alınması gerekir.

30 İŞÇİ NEDEN ÖNEMLİ? İşe iade davası açabilmenin bir başka şartı da işyerinde en az 30 işçinin olmasıdır. Bu konuda yargı yol göstermiştir. “İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir…” Yani banka şubesi, marketler, inşaat işyerleri gibi aynı gerçek veya tüzel kişiye ait aynı işkolunda faaliyette olan birden çok işyeri olan işverenin işçi sayısının hesaplanmasında bütün işyerlerinde var olan işçi sayısı dikkate alınır.













23 Ocak 2015 Cuma

Türmob Sirküler Rapor Mevzuat 23.01.2015/29-1

YÖNETİM KURULU KARAR DEFTERİ İLE MÜDÜRLER KURULU KARAR DEFTERLERİNİN KAPANIŞ TASDİKLERİ
Türk Ticaret Kanunu düzenlemelerine göre anonim şirket ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde zorunlu olarak tutulan yönetim kurulu karar defteri ile tutulması halinde limited şirketlerde müdürler kurulu karar defterinin kapanış tasdiklerinin 31 Ocak 2015’e kadar yaptırılması gerekmektedir.
Ticari defterlerin açılış veya kapanış onaylarını zamanında yaptırılmayanlara 2015 yılında 4.934 TL idari para cezası uygulanmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 ve 6445 sayılı sayılı Kanunlarla değişik 64’üncü maddesinde her tacirin ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda oldukları belirtilmiştir.
Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile diğer defterlerin açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılmaktadır.Bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılmakta, pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilmektedir.
Yevmiye defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar, yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayı ise izleyen faaliyet döneminin birinci ayının sonuna kadar notere yaptırılmak zorundadır.
Yine 19 Aralık 2012 tarihli ve 28502 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan TİCARİ DEFTERLERE İLİŞKİN TEBLİĞ’in 11/4’üncü fıkrasında limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulunun şirket yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararlar genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilebileceği gibi ayrı bir müdürler kurulu karar defteri de tutabilecekleri, müdürler kurulu karar defteri tutmaları halinde açılış ve kapanış onayları dahil olmak üzere yönetim kurulu karar defterine ilişkin hükümler uygulanacağı belirtilmiştir.Buna göre, anonim şirketlerde yönetim kurulunun, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticinin veya yöneticilerin şirket yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararların yazılacağı ciltli ve sayfa numaraları teselsül eden defter olarak tanımlanan Yönetim Kurulu Karar Defterinin kapanış tasdikinin, 31.01.2015 gününe kadar yaptırılması gerekmektedir. Yine tutulması halinde “Müdürler kurulu karar defteri”nin kapanış tasdikinin aynı tarihe kadar yaptırılması gerekmektedir.

Türk Ticaret Kanununun 562/1-c bendine göre 64 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli onayları yaptırmayanlara 2015 yılı için 4.934 TL idari para cezası uygulanmaktadır.

21 Ocak 2015 Çarşamba

SMMM nin “ BEYANNAME VERMEK” YOLUYLA VERGİ KAÇAKÇILIĞI SUÇUNA İŞTİRAK İLE SUÇLANMASI

SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLERİN  “ BEYANNAME VERMEK”  YOLUYLA VERGİ KAÇAKÇILIĞI SUÇUNA İŞTİRAK İLE SUÇLANMASI  
          Muhasebe,  işletmelerin varlıklarının ve kaynaklarının oluşumunu, bunların kullanılma biçimini, işletmelerin yaptığı işlemler sonucunda bu varlıklardaki ve kaynaklardaki değişmeleri, işletmelerin mali durumlarını açıklayacak bilgileri sağlayan ve bu bilgileri ilgili kişi ve kurumlara ileten bir bilgi sistemidir.
Bu işleri meslek olarak yapanlara da muhasebeci denir.
Muhasebecilik mesleği Ülkemizde 3568 sayılı SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU’ na göre “Serbest Muhasebeci Mali Müşavir” unvanı almış kişilerce yapılabilmektedir.
3568 sayılı kanunun 2-a maddesinde, mali müşavirlik mesleğini tanımlanmış ve mesleğin konusu belirtilmiştir:
“Gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin;
a)      Genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço
kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak.
b)      Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, malî mevzuat ve bunların
uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak.
c)       Yukarıdaki bentte yazılı konularda, belgelerine dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak,
malî tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak.
Yukarıda sayılan işleri; bir işyerine bağlı olmaksızın yapanlara serbest muhasebeci malî müşavir denir.
Gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmeler ( mükellefler)  ile serbest muhasebeci mali müşavirler
( meslek mensubu) arasındaki iş ilişkisi,  3568 sayılı kanunun 2-a maddesinde belirtilen iş ve işlemlerin yapılması üzerinedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun  “Kaçakçılık Suçları ve Cezaları” başlıklı 359. Maddesinde belirtilen suçları işlediği iddiasıyla hakkında vergi tekniği raporu veya vergi inceleme raporu hazırlanan mükelleflerle birlikte bu mükelleflerin mali müşavirleri hakkında da kaçakçılığa iştirak suçu raporu düzenlenmektedir.
Son günlerde yaygın hale halen bu iştirak suçu raporları birçok meslek mensubunu zor durumda bırakmakta ve ciddi mağduriyetlere sebep olmaktadırlar. Beyanname vermek yoluyla vergi kaçakçılığına iştirak suçlamasıyla karşı karşıya kalan meslek mensupları hakkında ceza davası açılmakta, meslek odalarınca da disiplin kuruluna sevk edilmektedir. Bunlar yetmezmiş gibi bir de vergi ziyaı cezası tarhiyatıyla karşı karşıya kalmaktadırlar.
İştirak suçu raporlarının çoğunda meslek mensubuna yapılan suçlamalardan,  sadece
” beyanname vermek yoluyla suça iştirak” suçlamasının yargısal sonuçlarını ele alacağım:
               “ Beyanname vermek yoluyla “  suç işlenebileceği , Türk Ceza Kanununu ve Vergi usul Kanununu hazırlayanların aklına gelmemiş; sadece Vergi Müfettişleri,  bu müthiş suç eylemini keşfetmiştir!!!!.
Vergi müfettişlerince hazırlanan, çoğu zaman meslek mensuplarını haksız ve hukuksuz yere mağdur eden, vergi tekniği raporlarında başkaca bir somut delil bulunmaksızın sadece “beyanname vermek yoluyla suça iştirak”  suçlamasında bulunmak haksızlıktır; hukuksuzluktur.
Mükellef ve meslek mensubu arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklanan bir yükümlülüktür. 3568 sayılı Kanunun 2/a. Maddesinde bu yükümlülük tanımlanmış; görev olduğu belirtilmiştir.
Hukuken geçerli başkaca bir somut delille ispatlamadan sadece “ mükellefin beyannamesini vermek yoluyla suça iştirak” suçlamasını yapan Vergi Müfettişleri,  beyanname vermek eyleminin meslek mensubunun yükümlülüğü ve görevi olduğunu görmezden gelmektedir.  Bu suçlama,  3568 sayılı yasanın 2. Maddesine de aykırıdır çünkü meslek mensubunun, yasada belirtilen görevini yerine getirmesi nedeniyle suçlanması durumu söz konusudur. Yasanın bir yükümlülük olarak verdiği görevi yapmak, suç unsuru olarak kabul edilmektedir.
Beyanname vermek yoluyla kaçakçılığa iştirak” suçlamasıyla itham edilen meslek mensuplarını rahatlatacak yargı kararları bulunmaktadır.
·                            Adana 12 Asliye Ceza Mahkemesi, 14.03.2014 tarihli E:2013/587 Esas,
K: 2014/313 sayılı kararında:
 “  sanık hakkında 2008 ve 2009 yıllarında sahte belge düzenlemek süretiyle vergi kaçakçılığı suçuna katılma suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; sanığın serbet muhasebeci olduğu, gelen belgeleri e-beyan ile ilgili vergi dairesine beyan etmekle yükümlü olduğu, belgenin gerçekliğini ya da sahteliğini araştırmak yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşılmakla maddi unsur yönünden oluşmayan atılı suçtan CMK 223/2-a maddesince BERAATINA,”  şeklinde hüküm kurmuştur.
·                            Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesi, E:2010/735  esas, K:2012/282 sayılı kararında:
“ 3568 sayılı Serbest Muhasebeci ve Yeminli Mali Müşavirlik kanununun mesleği konusu başlıklı ikinci maddesinin, genel ve kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca defterlerini tutmak, bilanço kar ve zarar tablosu ve beyannameleri ve diğer belgeleri düzenlemem ve benzeri işleri yapmak gibi yükümlülükleri bulunduğu sanık meslek mensubunun herhangi bir işyerinde bağlı olmaksızın mali müşavir olarak mesleğini sürdürdüğü ve diğer şirket ve kişilerin de mali müşavirliğini yaptığının anlaşıldığı, sanığın sahte ve yanıltıcı belge düzenlediği konusunda sanık aleyhine tam bir tespit yapılamadığı, vergi denetmelerinin raporlarının kanaate dayandığı ve somut delile dayanmadığı ……
    Gerekçesiyle 213 sayılı yasaya muhalefet suçundan sanığa yüklenen suçu işlediği sabi olmaması nedeniyle CMK nin 223/2-e maddesi gereğince BERAATINA” şeklinde hüküm kurmuştur.
·                            Danıştay  4. Dairesinin konuyla ilgili olarak verilen  22/2/2001 tarih veE:2000/550- K: 2001/518 sayılı kararında geçen paragrafta: 
Davacı serbest muhasebeci mali müşavir olup, mali müşavirliğini yaptığı şirketler adına, belge basımı için izin başvurusunda bulunmak, beyanname vermek, şirketleri bazı konularda temsil etmek mesleğin gereği olup, bu faaliyetler dışında adı geçen şirketleri sahte fatura kullanmaya azmettirdiği yolunda bir tespit bulunmadığından davacı adına kesilen cezada isabet görülmemiştir. “ şeklinde karar verilmiştir.
Sonuç olarak, 3568 sayılı yasanın 2/a. Maddesinde belirtilen mesleki görevlerini yerine getirmiş olması nedeniyle meslek mensubunun başkaca bir delil yok ise sadece “beyanname vermek” gibi görevi nedeniyle vergi kaçakçılığı suçuna iştirak ile suçlanmasının haksız, hukuksuz olduğu yargı kararlarınca da belirlenmiştir.
( Bu yazıma ilişkin her türlü görüşü ve eleştiriyi dikkate alacağımı belirtmek isterim.)
SMMM HAKAN SAYILIKAN
smmhakansayilkan@hotmail.com
21.01.2015


19 Ocak 2015 Pazartesi

AŞ sermaye artışı

ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE ARTIRIMI,
YASAL DEĞİŞİKLİK GEREKTİREN BİR SORUN

Yeni TTK anonim şirketlerde sermaye artırımında yeni esaslar getirmiştir. Konuyla  ilgili düzenlemeler TTK’nun 456-472. Maddelerinde düzenlenmiştir. Eski Kanunda sadece 4 maddede (eski TTK Md:391-394) ve kısa madde metinlerinde düzenlenmiş bulunan sermaye artırımı konusuna yeni TTK’da 17 maddede, uzun madde metinleriyle ayrıntılı ve tamamen yeni düzenlemelere yer verilmiştir.Yeni kanun hükümlerine göre anonim şirketlerde sermaye artırımı aşağıdaki şekilde yapılabilecektir.
·                                 ·         İç kaynaklardan yapılan sermaye artırımı hariç, taahhüt edilmiş olan nakdi sermaye tutarları ödenmedikçe sermaye artırımı yapılamayacaktır. Ödenmemiş tutarların şirket sermayesi içindeki oranının önemsiz olması halinde ise bu durum sermaye artışına engel oluşturmayacaktır.
·                                 ·         Sermaye artışına, esas sermaye sisteminde olan anonim şirketlerde genel kurul, kayıtlı sermaye sistemindeki halka açık olmayan anonim şirketlerde yönetim kurulu karar verebilecektir.
·                                 ·         Esas sözleşme değişikliği için izin alınması gereken hallerde, izin alınmış şeklinin genel kurulda değiştirilmesi halinde bu değişikliğin Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca onaylanması gerekir.
·                                 ·         Sermaye artırımı kararları 3 ay içinde tescil edilmelidir, aksi halde geçersiz hale gelir ve tahsil edilmiş artırım tutarları varsa iade edilir.
·                                 ·         Şirket kuruluşundaki fesih davası (TTK Md:353) ile tescil ve ilan işlemleri (TTK Md:354) sermaye artırımında da kıyas yoluyla uygulanır.
·                                 ·          Sermaye artırımı, yönetim kurulu tarafından şirket merkezinin (şubeye tahsis edilen sermaye tutarı artırılmışsa şubenin) bulunduğu yerin ticaret siciline tescil edilir, ilanı gereken hususlar ilan ettirilir ve (zorunlu kılınacak şirketlerin) internet sayfasına konulur.
·                                 ·         Sermaye artırımı öncesinde yönetim kurulu , açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bilgi verecek şekilde bir beyanda bulunur.Beyanda, taahhüt bilgileri, nakdi ve ayni artırımlar, değerlemeler, prosedürler, rüçhan hakları  vd. detaylara (TTK Md:457/2) yer verilir.
·                                 ·          Esas sermaye sisteminde artırılan sermayenin tamamı ya esas sözleşme değiştirilerek yada iştirak taahhütnamesi ile taahhüt edilir.Taahhüt, kayıtsız, şartsız, ve yazılı olarak yapılır.
·                                 ·         Kayıtlı sermaye sisteminde halka açık olmayan bir anonim şirkette sermaye artırımı, verilen yetki ve kanun hükümlerine uygun olarak kayıtlı sermaye tavanına kadar yönetim kurulunca yapılabilir. Yönetim kuruluna en fazla 5 yıllık bir süre için yetki verilebilir.
·                                 ·         Genel kurul, alacaklıların ve çalışanların yeni payları edinmelerini sağlamak amacıyla sermayenin şarta bağlı artırılmasına karar verebilir.


Rüçhan Hakkı Nasıl Kullanılacak?
Eski kanunda iki satırda ve üç cümlede kısaca düzenlenen rüçhan hakkı ile ilgili düzenlemeler mevcut ortakların hukukunu koruma amaçlı olarak yeni kanunda (Md:461) beş fıkrada ayrıntı düzenlenmiştir. Yeni düzenlemenin genel hatları şöyledir:
·                                 ·         Her ortak, ortaklık payı oranında sermaye artırımına katılabilir.
·                                 ·         Rüçhan hakkı ancak genel kurul tarafından ve şu hallerde sınırlandırılabilir yada kaldırılabilir.
-          Haklı sebepler bulunmalıdır (halka arz, işletmenin kısmen yada tamamen devralınması, iştirak devralınması, işçilerin şirkete katılmaları gibi).
-          Esas sermayenin yüzde %60’ının olumlu oyu gerekir (kayıtlı sermaye sisteminde aynı oran yönetim kurulu kararında da aranır).
-          Rüçhan hakkının sınırlandırılması yada kaldırılmasıyla hiç kimseye haklı görülemeyecek fayda sağlanmamalı yada hiç kimse haksız kayba uğratılmamalıdır. 
·                                 ·         Yönetim kurulu, rüçhan hakkının sınırlandırılması yada kaldırılmasının gerekçeleri ile yeni payların primli-primsiz çıkarılma sebeplerini ve hesaplamasını bir raporla açıklar. Bu rapor tescil ve ilan edilir.
·                                 ·         Yönetim kurulu, rüçhan hakkı kullanımı esaslarını bir kararla belirler ve pay sahiplerine 15 gün süre verilir.Bu karar tescil ve ilan olunur, varsa şirketin internet sitesine konulur.
·                                 ·         Rüçhan hakkı devredilebilir.
Sermaye Artırımında İç Kaynak-Dış Kaynak Oran Eşitliği Sorunu
Yeni kanunda, iç kaynaklardan sermaye artırımı konusunda özel bir düzenleme yapılmıştır. Aşağıda yeni düzenlemenin esaslarını özetleyip sonrasında da uygulamada önemli sorun yaratacağını düşündüğümüz bir konuyu ayrıca dile getireceğiz.
·                                 ·         Şirket bilançosunun pasifinde yer alan yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımlarından oluşan fonlar kullanılarak iç kaynaklardan sermaye artırımı yapılabilir.
·                                 ·          İç kaynaklardan yapılacak sermaye artırışının dayanağı, onaylanmış yıllık  bilançodur. Bilanço tarihinden 6 aydan fazla bir süre geçmişse yeni bir bilanço çıkarılır ve yönetim kurulunca onaylanır.
·                                 ·         Bilançoda, sermaye artırımına uygun fonların bulunması halinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, taahhüt yoluyla sermaye artırılamaz.
·                                 ·         İç kaynaktaki fonların sermayeye dönüştürülmesi yanında AYNI ZAMANDA taahhüt yoluyla da sermaye  artırımı yapılabilir. Ancak bu durumda, iç kaynaktan yapılacak artış ile taahhüt yoluyla artışın AYNI ORANDA olması zorunludur. Aksi halde TTK Md:462/3. maddenin mevcut hali nedeniyle iç kaynaktan sermayeye dönüştürülecek tutarlar ile yeni taahhüt şeklinde sermayeye eklenecek tutarlar tek bir genel kurulda yapılamayacak, birden fazla genel kurul yapılması gerekecektir.İşte SORUN da buradadır, kanun maddesinin yazımından yada yazımın altında yatan varsayımdan kaynaklanan önemli bir sorun bulunmaktadır. Kanun maddesi, iç kaynaktaki fonlardan sermayeye dönüştürülecek tutarlar ile yeni taahhütle yapılacak sermaye artışının farklı oranlarda ve aynı genel kurulda birlikte yapılabilmesine imkan verecek şekilde değiştirilmelidir. Kanunun 462.maddesinin 3. fıkrasının önerimizi karşılayacak şekilde değiştirilmemesi durumunda, sermaye artırımı yapacak şirketlerin çoğu, sermaye artırımını ancak 2 genel kurulla tamamlayabileceklerdir.


ŞİRKETLERDE SERMAYE TAAHHÜDÜNÜ YERİNE GETİRMEYENLER



ŞİRKETLERDE SERMAYE TAAHHÜDÜNÜ YERİNE GETİRMEYENLERE UYGULANABİLECEK YAPTIRIMLAR-Yusuf Ziya TAŞKAN-Kırıkkale Üniversitesi İİBF Öğretim Görevlisi

I- GİRİŞ-Şirket ortaklığı, içerisinde çeşitli hakları ve borçları barındıran bir bütünlük arz eder. Başka bir anlatımla, ortaklık sıfatı sahibine bir yandan çeşitli haklar sağlarken, bir yandan da onu bazı yükümlülüklerle karşı karşıya getirir. Türk Ticaret Kanunu, düzenlemiş bulunduğu bütün şirket türlerinde ortakların hak ve  borçlarını ayrıntılı biçimde tanzim etmiş bulunmaktadır (1).

Uygulamada yaygın olarak karşılaşılan; anonim ve limited şirketlerde, sermaye koyma borcunun yerine getirilmesi, ortakların en önde gelen borçlarından birini oluşturmaktadır. Hatta bu şirketlerde sermaye koyma borcunun ortakların asli borcu olduğu da söylenebilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 269. maddesinin ikinci fıkrasına göre, bu borç, pay sahibinin taahhüt ettiği sermaye miktarı kadardır.
Kanun, gerek anonim şirketlerde gerekse limited şirketlerde sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi olasılığına karşı birtakım yaptırımlar öngörmüş bulunmaktadır. Bu yaptırımlar, her iki şirket bakımından özü itibariyle benzer olmakla birlikte, uygulanma biçimleri bakımından bazı farklılıklar da taşımaktadır.
Bu yazıda, anonim ve limited şirketler bakımından sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesine bağlanan sonuçlar ayrı ayrı ele alınacaktır.

II- ANONİM ŞİRKETLERDEKİ DURUM-

A- GENEL BİLGİ-Yukarıda da belirtildiği gibi, anonim şirketlerde ortakların asli borcu sermaye koyma borcunu yerine getirmektir. Sermaye koyma borcu iki şekilde ortaya çıkmış olabilir. Bunlardan birincisi; “nakdi sermaye koyma borcu”, ikincisi ise; “ayni sermaye koyma borcu”dur. Ayni sermaye koyma borcunun kısmi olarak yerine getirilmesi, işin doğası icabı mümkün değildir. Buna göre, ayın karşılığı değerler, bir defada teslim edilerek borç ifa edilmiş olur. Oysa nakdi sermaye koyma borcu, uygulamada genellikle karşılaşıldığı gibi, kısımlar halinde yerine getirilmektedir. Bu durumda ortaklarca sermaye taahhütlerinin yerine getirilmemesi önemli bir olasılık olarak karşımıza çıkmaktadır.

Nitekim Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı Tebliğ (2)’de de bu duruma paralel şekilde, anonim şirketlerin kuruluşu sırasında tanzim edilecek anasözleşmelerde sermaye maddesinde;  “sermayenin muvazaadan ari biçimde taahhüt edildiği ve nakdi sermayenin ¼’ünün ödendiği ya da şirketin kuruluşunun tescili tarihinden itibaren üç ay içerisinde, kalanının da en geç üç yıl içerisinde olmak üzere şirkete ödenme zamanının belirtileceği” açıklanmıştır.
Buna göre; ortakların taahhüt edilen sermaye payının 1/4’ünü şirketin tescil edildiği tarihten itibaren üç ay içinde, kalanını ise üç yıl içinde ödemesi gerekmektedir.
B- APEL VE KALAN SERMAYE BORCUNUN ÖDENMESİ-Genel olarak, sermaye koyma borcunun kalan ¾’lük kısmının ödenme zamanı, anasözleşmede miktar ve tarih olarak belirtilebileceği gibi, bu yetki genel kurul ya da yönetim kurulunca da kullanılabilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 406. maddesi gereğince ortakların sermaye borcunun kalan kısmını yerine getirmeleri için ilan yoluyla yapılan çağrıya uygulamada “apel” denilmektedir (3). Şirket anasözleşmesinde bu çağrının yapılma biçimi ile ilgili özel kuralların bulunması durumunda bu kurallara da uyulması gerekir.
Ancak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yukarıda değinilen Tebliğ’den sonraki uygulaması, anasözleşmenin sermaye maddesinde ya da sermaye artırımı durumunda sermaye maddesinin yeni şeklinde ödeme tarihlerinin ve ödenecek miktarların açıkça gösterilmesi şeklindedir. Bakanlık bu esas doğrultusunda, belirtilen ilkeye uygun olmayan anasözleşmeler için düzeltme beyannamesi alma yoluna gitmektedir. Buna göre, örneğin bir anonim şirketin kuruluşu sırasında anasözleşmenin sermaye maddesi aşağıdaki örneğe uygun olmalıdır:





“... Sermayenin 1/4’ü şirketin tescili tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalan 3/4’ü ise, ../../.... , ../../.... , ../../....  tarihlerinde üç eşit taksitte ödenecektir. Bu husustaki ilanlar anasözleşmenin ilanlara ilişkin maddesi uyarınca yapılır...”


Bu durum karşısında ödeme tarihleri ve ödenecek miktarlar açıkça belirlenmiş olduğundan yeni uygulamaya göre, “apel” olarak adlandırılan ödeme çağrısının yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
C- SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN YERİNE GETİRİLMEMESİNİN SONUÇLARI-TTK’nın 407. maddesine göre, belirtilen tarihte sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortak, ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın mütemerrit duruma düşer ve temerrüt faizi ödemek zorunda kalır. Ayrıca ödenen temerrüt faizinin şirketin zararını karşılamaması durumunda, ortak kusursuz olduğunu ispat etmedikçe, bu zararı da ödemekle yükümlüdür.
Ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi halinde, şirket  mütemerrit ortağa karşı icra takibinde bulunabilir ve sermaye borcu ile birlikte temerrüt faizinin de tahsili yoluna gidebilir.
Sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda şirketin başvurabileceği ikinci yol, “iskat” işlemine başvurmaktır. İskat aşağıda ayrıca incelenecektir.
Bunun dışında, şirket anasözleşmesi ile ortakların temerrüt halinde cezai şart ödemeleri de kararlaştırılmış olabilir. Böyle bir hükmün varlığı halinde sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortaklar, cezai şart ödeme zorunluluğu ile de karşı karşıya kalabilirler.
D- İSKAT İŞLEMİ-İskat; kısaca “sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortakların ortaklıktan çıkarılması” olarak tanımlanabilir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 407. maddesinin ikinci fıkrasına göre; “pay sahibi belirlenen tarihte sermaye koyma borcunu yerine getirmeyip, temerrüde düşerse, şirket yönetim kurulu mütemerrit pay sahibini kısmi ödemelerden doğan haklardan mahrum etmeye ve şirketten çıkarmaya yetkilidir.”
İskat işleminin yapılabilmesi için hisse senetlerinin çıkarılmış olması şart olmadığı gibi, payın hamile veya nama yazılı olmasının da önemi yoktur (4).
İskat işleminin uygulanabilmesi için izlenecek yol Türk Ticaret Kanunu’nun 408. maddesinde gösterilmiş bulunmaktadır. Buna göre şirket yönetim kurulu, mütemerrit duruma düşen yani sermaye koyma borcunu zamanında yerine getirmeyen ortağa, bu borcunu ifa etmesi için çağrıda bulunur. Bu çağrının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanacak ilan ve anasözleşmede bu çağrı için başkaca yollar düzenlenmişse, söz konusu hükümlere uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekir.
Nama yazılı hisse senedi sahiplerine taahhütlü mektupla çağrı yapılması gerekir.
Söz konusu çağrıda ortak bir ay içinde ödeme yapmaya  davet edilir ve aksi halde haklarından mahrum edileceği ve şirketten çıkarılacağı kendisine ihtar edilir. Bu süre içinde de ortak taahhüdünü yerine getirmezse, o zamana kadar yaptığı ödemelerden doğan haklarından mahrum edilerek şirketten çıkarılır.
Yargıtay’ın çok sayıda kararında, öncelikle ortaklara borç miktarının bildirilmesi ve bunun ödenmesi için belli bir süre verilmesi, daha sonra ise Kanun’un 407. maddesinde yer alan iskat ihtarına ilişkin çağrının yapılması gerektiği vurgulanmaktadır (5). Ancak, yukarıda açıklanan yeni uygulama çerçevesinde kanımızca, böyle bir şeye gerek yoktur. Çünkü yeni uygulamaya göre, ödenecek miktarlar ve ödeme tarihleri anasözleşmede açıkça gösterilmiş bulunmaktadır. Kanun’un 407. maddesinin birinci fıkrasına göre ise; “Sermaye koyma borcunu vaktinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara lüzum olmaksızın temerrüt faizi ödemekle mükelleftir.”






III- LİMİTED ŞİRKETLERDEKİ DURUM
A- GENEL BİLGİ-Türk Ticaret Kanunu, limited şirketler açısından da sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi durumunda, şirketin başvurabileceği iki imkan öngörmüş bulunmaktadır. Buna göre; zamanında sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortağa karşı şirket bu borcun “icra yoluyla tahsilini” seçebileceği gibi, “ortağın şirketten ihracı ve payının paraya çevrilmesi” yoluna da gidebilir.
Yukarıda değinilen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tebliği’nde, limited şirketler için de anonim şirketlere paralel düzenleme yapılmıştır. Buna göre, anasözleşmenin sermaye maddesinde ya da



sermaye artırımı durumunda sermaye maddesinin yeni şeklinde ödeme tarihlerinin ve ödenecek miktarların açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Bu durumda limited şirketler açısından da sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortağın temerrüde düşmüş olması için, belirtilen zamanda ödeme yapmamış olması yeterlidir, başkaca bir işleme ya da ihtara gerek yoktur.
B- ANONİM ŞİRKETLERDEN FARKLI YÖNLERİ
Türk Ticaret Kanunu, limited şirketlerle sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortaklarla ilgili düzenlemelerinde, anonim şirketlere nazaran bazı farklılıklara yer vermiş bulunmaktadır. Bu farklılıklar aşağıdaki biçimde açıklanabilir:
1- Limited şirketlerde ortaklıktan çıkarma işleminden önce ilgili ortağa, noter aracılığı ile 15 günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek sürelerle iki kez ödeme yapmadığı takdirde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edilmesi gerekir (TTK Md. 529/II). Bu 15 günlük sürenin başlangıcı ihtarın ortağa ulaştığı gündür.
Bu ihtarlara rağmen, sermaye borcunu yerine getirmeyen ortak, ortaklar kurulunun esas sermayenin en az yarısından fazlasını temsil eden çoğunluğunun alacağı kararla şirketten çıkarılabilir.
2- Ortaklıktan çıkan ortağın payı, diğer bir ortak tarafından gerçek değeri üzerinden satın alınmadığı takdirde, şirket tarafından açık artırma yoluyla satılabilir. Çıkarılan ortak da dahil olmak üzere, bütün ortakların onayıyla payın diğer bir şekilde paraya çevrilmesi de mümkündür (TTK Md. 530/I).
Anonim şirketlerden farklı bir başka nokta da bu düzenlemenin devamında görülmektedir. Buna göre, elde edilen paradan ortağın borcu kesildikten sonra geri kalanı ortağa verilir (TTK Md. 530/II).
IV- SERMAYE ARTIRIMLARINA İŞTİRAK ETMEYEN ORTAKLARIN DURUMU-Bazı durumlarda, özellikle anonim şirket genel kurullarında sermaye artırımı kararı alındığı halde, bir kısım ortakların, artırılan sermayeye iştirak etmek istememeleri söz konusu olmaktadır.
Bu gibi durumlarda, yukarıda açıklanan hükümlerin doğrudan doğruya uygulanması mümkün değildir. Çünkü Türk Ticaret Kanunu’nun 394. maddesinde, ortakların artırılan sermayeden yeni pay almaları bir hak olarak nitelendirilmiştir. Uygulamada bu hak “rüçhan hakkı” olarak adlandırılmaktadır. Kanun’a göre, genel kurulda aksi kararlaştırılmamış olmak şartıyla her ortak, yeni paylardan şirket sermayesindeki payı ile orantılı miktarını alabilir. Yönetim kurulu, yeni payların bedellerini gazetelerle ilan eder. Bu ilanlarda yeni pay alma hakkının kullanılması için öngörülen sürenin 15 günden az olmaması gerekir. Kanımızca bu kuraldan çıkan sonuca göre, ortakların sermaye artırımı ile oluşan yeni paylardan almaya zorlanması mümkün değildir. Bu gibi durumlarda izlenmesi gereken yol aşağıdaki biçimde açıklanabilir:
1- Yönetim kurulu, aksi yönde bir genel kurul kararı mevcut değilse, yeni pay edinmek istemeyen ortakların paylarını öncelikle diğer ortaklara teklif eder. Diğer ortaklara bu konuda karar vermeleri için en az 15 günlük süre tanınması gerekir.



2- Diğer ortakların da yeni payları almak istememeleri durumunda, söz konusu paylar şirket dışından üçüncü kişilere satılabilir.
V- SONUÇ-Anonim ve limited şirketlerde, sermaye koyma borcunun yerine getirilmesi ortakların en önde gelen borçlarından birini oluşturmaktadır. Hatta bu şirketlerde sermaye koyma borcunun ortakların asli borcu olduğu da söylenebilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 269. maddesinin ikinci fıkrasına göre, bu borç, pay sahibinin taahhüt ettiği sermaye miktarı kadardır.
Türk Ticaret Kanunu, gerek anonim şirketlerde gerekse limited şirketlerde sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi olasılığına karşı birtakım yaptırımlar öngörmüş bulunmaktadır.



Anonim şirketler açısından, Türk Ticaret Kanunu’nun 407. maddesine göre, belirtilen tarihte sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortak, ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın mütemerrit duruma düşer ve temerrüt faizi ödemek zorunda kalır. Ayrıca ödenen temerrüt faizinin şirketin zararını karşılamaması durumunda, ortak kusursuz olduğunu ispat etmedikçe, bu zararı da ödemekle yükümlüdür.
Ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi halinde, şirket ya mütemerrit ortağa karşı icra takibinde bulunabilir veya sermaye borcu ile birlikte temerrüt faizinin de tahsili yoluna gidebilir. Sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda şirketin başvurabileceği ikinci yol, “iskat” işlemine başvurmaktır.
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkarma işleminden önce ilgili ortağa, noter aracılığı ile 15 günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek sürelerle iki kez ödeme yapmadığı takdirde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edilmesi gerekir (TTK Md. 529/II). Bu 15 günlük sürenin başlangıcı ihtarın ortağa ulaştığı gündür.
Bu ihtarlara rağmen, sermaye borcunu yerine getirmeyen ortak, ortaklar kurulunun esas sermayenin en az yarısından fazlasını temsil eden çoğunluğunun alacağı kararla şirketten çıkarılabilir.


 (1) Örneğin limited şirketler açısından bu hak ve borçlar hakkında geniş bilgi için bkz. Şükrü KIZILOT – Saygın EYÜPGİLLER, Şirketler Muhasebesi, Vergilendirilmesi Hukuku ve Mevzuatı, Yaklaşım Yayınları, Ankara 1999, s.349 vd.; Anonim şirketler için bkz. a.g.e., s. 985 vd.
(2)   Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı İç Ticaret: 1995/1 Sayılı Tebliğ (13.08.1995 tarih ve 22373 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
(3)  Şükrü KIZILOT,  Memleketimden Vergi Manzaraları, Sabah Kitapları, İstanbul 1998; Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku, Mimoza Yayınları, Konya 1995, s. 295
(4)   PULAŞLI, a.g.e., s. 295
(5)   Yargıtay 11. Hukuk D., 23.11.1982 tarih ve E. 4697, K. 4895 Sayılı Kararı ( PULAŞLI, a.g.e., s. 295); Yarg. 11. HD., 17.09.1995 tarih ve E: 3498, K. 4619 Sayılı Kararı; Yarg. 11. HD., 20.10.1986 tarih ve E. 4539, K. 5426 Sayılı Kararı (Gönen ERİŞ, Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme ve Şirketler, Cilt: 1, Ankara 1992, s. 1196 vd)


YENİ T.T.K. GÖRE ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE ARTIRIMI-Hayrul Kayar

YENİ T.T.K. GÖRE ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE ARTIRIMI

  01.07.2012 Tarihinde yürürlüğe girecek yeni Türk Ticaret Yasası ile yapılan önemli değişikliklerden birisi de, anonim şirketlerin sermaye artırımı ile ilgili hükümlerde yer alan düzenlemelerdir. Halen yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre nakdi sermaye artırımlarında aranmayan bloke, yeni yasanın yürürlüğe girmesiyle, nakdi sermaye artırımlarında zorunlu  hale gelecektir.Yine sermaye artırımı işlemlerinde, işlem denetçisi raporu zorunluluğu da, uygulamaya yeni girecek hükümlerdendir.Bu yazıda anonim şirketlerin sermaye artırımları ile ilgili olarak yeni yasada yer alan düzenlemelere kısaca değinmeye çalışacağız.
 GENEL HÜKÜMLER
 •1)      İç kaynaklardan yapılan sermaye artırımları hariç, daha önceki sermayeyi teşkil eden payların nakdi bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz.
•2)      Sermayeye oranla önemli sayılmayacak tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez.
•3)      Esas sermaye sistemini kabul etmiş bulunan anonim şirketlerde, sermaye artırımına genel kurul karar verir. Kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan anonim şirketlerde sermaye artırımına yönetim kurulu karar verir.
•4)      Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yapılacak belirlemeye göre, esas sözleşmeleri ve esas sözleşme değişiklikleri izne tabi sektörlerde faaliyette bulunan anonim şirketler, sermaye artırımı ile ilgili değişiklik metnini önceden hazırlayarak izin alırlar ve izinle birlikte genel kurulun onayına sunarlar. Genel kurul, izin alınmış metni değişiklik yaparak kabul ederse, değişiklik yapılan metnin de, tekrar izin için onaya sunulması gereklidir.
•5)      Sermaye artırımı, sermaye artırımına karar veren organın genel kurul olması halinde genel kurul kararı tarihinden, karar veren organın yönetim kurulu olması halinde yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç ay içinde tescil edilmek zorundadır. Üç içinde tescilin yapılmaması durumunda; genel kurul kararı, yönetim kurulu kararı ve izin gerektiren şirketlerde alınan izinler geçersiz hale gelir. Bu takdirde, sermaye artırımı ile ilgili olarak bankaya yatırılmış tutarlar sahiplerine iade edilir.
YÖNETİM KURULUNUN BEYANI-Sermaye artırımı yapacak anonim şirketin yönetim kurulu tarafından sermaye artırımının türüne göre bir beyan imzalanır. İmzalanacak olan beyan, bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde verme ilkesine göre hazırlanır.
Yönetim kurulunca imzalanacak beyanda;
•a)      Nakdi sermaye konuluyorsa, artırılan kısmın tamamen taahhüt edildiği, kanun veya esas sözleşme gereğince ödenmesi gereken tutarın ödendiği, ayni sermaye konuluyor veya bir ayın devir alınıyorsa bunlara verilecek karşılığın uygun olduğu, varsa, yasanın 349.uncu maddesinde yer alan "kurucular beyanı" metninin içeriğinde yer verilen hususlara ilişkin bilgiler, devralınan ayni sermaye, aynın türü, değerlendirmenin yöntemi, isabeti ve haklılığı, bir borcun takası söz konusu ise, bu borcun varlığı, geçerliliği ve takas edilebilirliği, sermayeye dönüştürülen fonun veya yedek akçenin serbestçe tasarruf olunabilirliği, gerekli organların ve kurumların onaylarının alındığı, kanuni ve idari gerekliliklerin yerine getirildiği, rüçhan hakları sınırlandırılmış veya kaldırılmışsa bunun sebepleri, miktarı ve ödeme oranı, kullanılmayan rüçhan haklarının kimlere, niçin, ne fiyatla verildiği hakkında belgeli ve gerekçeli açıklamalar yer alır.
•b)      İç kaynaklardan yapılan sermaye artırımının hangi kaynaklardan karşılandığı, bu kaynakların gerçekliği ve şirket mal varlığı içinde var oldukları konusunda garanti verilir.
•c)      Şartlı sermaye artırımı söz konusu ise, bunun kanuna uygunluğu belirtilir.
•d)      Sermaye artırımını inceleyen işlem denetçisi ile sermaye artırımı ile ilgili olarak hizmet sunanlara ve diğer kimselere ödenen ücretler, sağlanan menfaatler hakkında, emsalleriyle karşılaştırma yapılarak bilgi verilir.
İŞLEM DENETÇİSİNİN DENETLEME RAPORU-Yönetim kurulu tarafından atanmış bir işlem denetçisi sermaye artırımı ile ilgili olarak bir rapor düzenler.İşlem denetçisi tarafından verilecek olan bu raporda; sermaye artırım işlemlerine ve yönetim kurulu beyanına ilişkin inceleme ve denetlemelerin sonuçları açıkça gösterilir.İşlem denetçisi raporunda, Türk Ticaret Yasasına ve Türkiye Muhasebe Standartlarına uygunluk veya aykırılık hususlarında görüş açıklanır.Yasanın 458.inci maddesinde, anonim şirketlerin kuruluşunda işlem denetçisi raporu ile ilgili 351.inci madde hükmünün kıyas yoluyla uygulanacağı düzenlemesi yer almış olup; kıyas yoluyla sermaye artırımına da uygulanacak 351.inci madde metni aşağıdaki gibidir.
 Madde 351-İşlem denetçisi raporu. "Şirketin kuruluşuna ilişkin denetleme raporu bir veya birkaç işlem denetçisi tarafından verilir. İşlem denetçisi kuruluş  raporunda, payların tamamının taahhüt edildiğini; kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan pay bedellerinin en az tutarlarının kanuna uygun olarak bankaya yatırıldığını; buna ilişkin banka mektubunun kuruluş belgeleri arasında yer aldığını; bu yükümlülüğün herhangi bir şekilde dolanıldığına ilişkin bir belirti bulunmadığını; ayni sermaye ve devralınan ayınlar için mahkemece atanan bilirkişilerce değerleme yapıldığını, mahkemece bir kararla onaylanan raporun dosyaya sunulduğunu; kurucu menfaatlerinin kanuna uygun olduğunu; kurucular beyanı ile ilgili açık bir uygunsuzluğun, aşırı değerlemenin, işlemlerde görünür bir yolsuzluğun bulunmadığını ve diğer kuruluş belgelerinin mevcut olduğunu, gerekli noter onaylarının ve izinlerin alındığını gerekçeleriyle ve hesap verme ilkesinin gereklerine uygun olarak açıklar."
 SERMAYE ARTIRIMI TÜRLERİ-Anonim şirketlerde, sermaye artırımları üç türde yapılır. Bunlar;
•a)      Sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı,
•b)      İç Kaynaklardan sermaye artırımı,
•c)      Şarta bağlı sermaye artırımı,
Dır. Bu üç türede kendi başlıkları altında kısaca değineceğiz.
 SERMAYE TAAHHÜDÜ YOLUYLA SERMAYE ARTIRIMI-Sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımının, esas sermaye sistemi ve kayıtlı sermaye sistemi ne tabi anonim şirketler için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
 ESAS SERMAYE SİSTEMİNE TABİ ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE TAAHHÜDÜ YOLUYLA SERMAYE ARTIRIMI-Esas sermaye sistemini uygulayana anonim şirketlerde, artırılmak istenilen sermaye tutarının tamamı, ya sermaye artırımı ile ilgili esas sözleşme değişiklik metninde, ya da iştirak taahhütnameleri ile taahhüt edilir.
             İştirak taahhüdü, sermaye artırımında, rüçhan hakkını kullanmak isteyen şirket ortakları tarafından ve bunların rüçhan haklarını kullanmamaları durumunda, sermaye artırımına iştirak etmek isteyenler tarafından, kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak yapılır.
             İştirak taahhütnamesi, taahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye artırımı belirtilerek; taahhüt edilen payların sayılarını, itibari değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarları, taahhüde bağlı olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içerir.
             Esas sermaye sistemini uygulayan anonim şirketlerde; sermaye artırımında nakden taahhüt edilen sermaye tutarının yüzde yirmi beşi, sermaye artırımın tescilinden önce bir bankada açtırılacak hesaba yatırılır. Bankada bloke edilen bu tutar, sermaye artırımının yasa çerçevesinde gerçekleştiğini belirten bir Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısına istinaden sadece şirkete ödenir.
             Sermaye artırımın yasada öngörülen sürede ve şekilde gerçekleşmemesi durumunda, bankaya bloke edilen paralar, paraları yatıran ve taahhütte bulunan iştirak sahiplerine iade edilir.
             Sermaye artırımında, ayni sermaye bulunması durumunda; devralınacak ayın ile ilgili olarak, asliye ticaret mahkemesi tarafından atanmış bilirkişi marifetiyle aynın değerlemesi yapılır ve bu değer üzerinden aynın sahiplerine pay senedi verilir.
             Yasanın halka arz edilecek paylara ilişkin olarak, anonim şirketin kuruluş bölümü hükümleri arasında yer alan 346 ve 347.inci maddesi hükümlerinin kıyas yoluyla sermaye artırımı işlemine de uygulanacağı, yasanın 459/3 numaralı bendinde hüküm altına alınmış olup; 346 ve 347.inci madde metinleri başlıkları ile birlikte aşağıdaki gibidir.
Halka arz edilecek paylar-MADDE 346- (1) Esas sözleşmede taahhüt edilmiş olup da taahhüt sahiplerince, şirketin tescilinden itibaren en geç iki ay içinde halka arz edileceği esas sözleşmede belirtilmiş ve ayrıca garanti edilmiş bulunan nakdî payların karşılıkları satıştan elde edilen gelirden ödenir. Pay senetlerinin halka  arz edilmesi sermaye  piyasası  mevzuatına göre  yapılır. Satış süresinin sonunda, payların itibarî değerlerinin, varsa çıkarma priminin karşılığı şirkete, giderler düştükten sonra kalan tutar ise, pay senetlerini halka arz eden pay sahiplerine ödenir.
(2) Halka arz edilip de süresinde satılmayan payların bedellerinin tamamı, süresinde halka arz edilmeyen payların bedellerinin ise, yüzde yirmi beşi iki aylık süreyi izleyen üç gün içinde ödenir.
Primli paylar MADDE 347- (1) İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz. Payların itibarî değerinden yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri için esas sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı bulunmalıdır.
  KAYITLI SERMAYE SİSTEMİNE TABİ ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE TAAHHÜDÜ YOLUYLA SERMAYE ARTIRIMI-Kayıtlı sermaye sistemini uygulayan, halka açık olmayan anonim şirketlerde, şirketin kuruluşunda veya daha sonra yapılacak esas sözleşme değişiklikleri ile, beş yıl süre ile geçerli olmak üzere, şirket esas sözleşmesinde belirlenen sermaye tavanına kadar sermayeyi artırma yetkisi, şirket yönetim kuruluna tanınabilir.
             Yönetim kuruluna böyle bir yetkinin verilmiş olduğu şirketlerde yönetim kurulu, sermaye artırımını yasada öngörülen hükümler çerçevesinde ve esas sözleşmede öngörülen yetki sınırları içinde gerçekleştirebilir.
             Sermayenin artırılabilmesi için, yönetim kurulu, şirket esas sözleşmesinin sermayeye ilişkin hükümlerinin,  Sanayi ve Ticaret Bakanlığından izin alınması gerekmesi halinde, esas sözleşmenin izin alınmış şekillerini, sermayenin artırılmasına ilişkin kararını, imtiyazlı paylara ve rüçhan haklarına ilişkin sınırlamaları, prime dair kayıtları ve bunun uygulanması hakkındaki kuralları, şirket esas sözleşmesinde öngörüldüğü şekilde ilan eder ve internet sitesinde yayımlar.
             Yönetim kurulu, bu kararında, artırılan sermayenin tutarını, çıkarılacak yeni payların itibari değerlerini, sayılarını, cinslerini, primli ve imtiyazlı olup olmadıklarını, rüçhan haklarının sınırlandırılıp sınırlandırılmadığını, kullanılma şartları ile süresini belirtir ve bu hususlarla ilgili olarak kamuyu aydınlatma ilkesi uyarınca gerekli olan diğer konularda bilgi verir.
             Kayıtlı sermaye sistemini uygulayana anonim şirketlerde, artırılmak istenilen sermaye tutarının tamamı, ya sermaye artırımı ile ilgili esas sözleşme değişiklik metninde, ya da iştirak taahhütnameleri ile taahhüt edilir.İştirak taahhüdü, sermaye artırımında, rüçhan hakkını kullanmak isteyen şirket ortakları tarafından ve bunların rüçhan haklarını kullanmamaları durumunda, sermaye artırımına iştirak etmek isteyenler tarafından, kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak yapılır.İştirak taahhütnamesi, taahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye artırımı belirtilerek; taahhüt edilen payların sayılarını, itibari değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarları, taahhüde bağlı olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içerir.Kayıtlı sermaye sistemini uygulayan anonim şirketlerde; sermaye artırımında nakden taahhüt edilen sermaye tutarının yüzde yirmi beşi, sermaye artırımın tescilinden önce bir bankada açtırılacak hesaba yatırılır. Bankada bloke edilen bu tutar, sermaye artırımının yasa çerçevesinde gerçekleştiğini belirten bir Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısına istinaden sadece şirkete ödenir.
             Sermaye artırımın yasada öngörülen sürede ve şekilde gerçekleşmemesi durumunda, bankaya bloke edilen paralar, paraları yatıran ve taahhütte bulunan iştirak sahiplerine iade edilir.
             Sermaye artırımında, ayni sermaye bulunması durumunda; devralınacak ayın ile ilgili olarak, asliye ticaret mahkemesi tarafından atanmış bilirkişi marifetiyle aynın değerlemesi yapılır ve bu değer üzerinden aynın sahiplerine pay senedi verilir.
            Sermaye artırımında, yönetim kurulunun, imtiyazlı veya itibari değerinin üzerinde pay çıkarabilmesi ve pay sahiplerinin yeni pay alma haklarını sınırlandırabilmesi için, şirket esas sözleşmesiyle yetkilendirilmiş olması şarttır.
            Yönetim kurulu kararlarının aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, genel kurul kararlarının iptal sebepleri ile ilgili yasanın 445.inci maddesinde öngörülen sebeplerin varlığı halinde kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Açılacak olan bu davaya 448 ila 451.inci maddelerin kıyas yoluyla uygulanacağı yasanın 460.ıncı maddesinde hüküm altına alınmış olup; ilgili maddelerin metinleri başlıkları ile birlikte aşağıdaki gibidir.

Genel kurul kararlarının iptali
I - İptal sebepleri-MADDE 445- (1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.
II - İptal davası açabilecek kişiler-MADDE 446- (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, 
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri,iptal davası açabilir.
  
Çeşitli hükümler
I - İlan, teminat ve kanun yolu-MADDE 448- (1) Yönetim kurulu iptal veya butlan davasının açıldığını ve duruşma gününü usulüne uygun olarak ilan eder ve şirketin internet sitesine koyar.
(2) İptal davasında üç aylık hak düşüren sürenin sona ermesinden önce duruşmaya başlanamaz. Birden fazla iptal davası açıldığı takdirde davalar birleştirilerek görülür.
(3) Mahkeme, şirketin istemi üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Teminatın nitelik ve miktarını mahkeme belirler.
II - Kararın yürütülmesinin geri bırakılması
MADDE 449- (1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.
III - Kararın etkisi-MADDE 450- (1) Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. Yönetim kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve internet sitesine koymak zorundadır.
IV - Kötüniyetle iptal ve butlan davası açanların sorumluluğu
MADDE 451- (1) Genel kurulun kararına karşı, kötü niyetle iptal veya butlan davası açıldığı takdirde, davacılar bu sebeple şirketin uğradığı zararlardan müteselsilen sorumludurlar.

            Sermaye Piyasası yasasının halka açık anonim şirketlere ilişkin hükümleri saklıdır.

 SERMAYE TAAHHÜDÜ YOLUYLA SERMAYE ARTIRIMINDA ORTAKLARIN RÜÇHAN HAKLARI
             Anonim şirketler tarafından yapılacak sermaye artırımlarında, sermaye artırımından önce şirkette pay sahibi olmuş her ortak, mevcut paylarının sermayeye oranını koruyacak şekilde, artırılan sermayeden pay alma hakkına sahip olup; buna rüçhan (öncelik) hakkı denir.
             Pay sahibinin rüçhan hakkı, genel kurulun sermayenin artırımına ilişkin kararında, ancak haklı sebepler bulunduğunda sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Genel kurulda rüçhan haklarının sınırlandırılması veya kaldırılması ile ilgili kararın, esas sermayenin yüzde atmışının olumlu oylarıyla alınmış olması, rüçhan haklarının sınırlandırılması veya kaldırılması ile ilgili genel kurul kararının geçerliliği için şarttır.
             Rüçhan haklarının sınırlandırılması veya kaldırılması ile ilgili genel kurul kararlarında;
 •a)      Halka arz,
•b)      İşletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması,
•c)      İşçilerin şirkete katılmaları,   haklı sebepler olarak addolunur.

            Kayıtlı sermaye sistemini uygulayan anonim şirketlerde, rüçhan haklarının sınırlandırılması veya kaldırılması kararı şirket yönetim kurulu tarafından alınır. Yönetim kurulu, rüçhan hakkının sınırlandırılmasının veya kaldırılmasının gerekçelerini, yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının sebeplerini, primin nasıl hesaplandığını bir rapor ile açıklar. Yönetim kurulunun bu raporu da Ticaret Siciline tescil ve ilan olunur.
             Rüçhan hakkının sınırlandırılmasının veya kaldırılmasının uygulanmayacağı sermaye artırımlarında, şirket yönetim kurulu, rüçhan haklarını kullanmak isteyen ortakların, yeni pay alma haklarının kullanabilmelerinin esaslarını bir karar ile belirler ve bu kararda pay sahiplerine en az on beş günlük süre verir. Yönetim kurulunun bu kararı, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan olunur. Ayrıca, tirajı en az elli bin olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan bir gazetede ilan olunur. Karar, şirketin internet sitesine de konulur.
             Şirket ortakları, kendilerine ait rüçhan haklarını, kendilerine tanınan süre içinde devredebilirler. Şirket, rüçhan hakkı tanıdığı pay sahiplerinin, bu haklarını kullanmalarını, nama yazılı payların devredilmelerinin esas sözleşmeyle sınırlandırılmış olduğunu ileri sürerek engelleyemez.

İÇ KAYNAKLARDAN SERMAYE ARTIRIMI-Anonim şirketler, bilançolarında yer alan;
 •a)      Şirket esas sözleşmesiyle ve genel kurul kararıyla ve belirli bir amaca özgülenmiş yedek akçelerini,
•b)      Kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımlarını,
•c)      Mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonları,
Sermaye dönüştürerek iç kaynaklardan sermaye artırımı yapabilirler.

            İç kaynaklardan yapılacak sermaye artırımında, sermayenin artırılan kısmının şirket iç kaynaklarında gerçekten var olduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve sermaye artırımı ile ilgili denetim yapan işlem denetçisi raporu ile açık ve yazılı olarak doğrulanır.
             Bilanço tarihinin üzerinden altı ay geçtikten sonra yapılacak iç kaynaklara dayalı sermaye artırımında, yeni bir bilanço çıkarılması ve çıkarılan bu bilançonun işlem denetçisi tarafından onaylanması şarttır.
             Bilançoda mevzuatın sermayeye eklenmesine izin verdiği fonların bulunması halinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırımı yapılamaz. Ancak, hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi, hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırımı yapılabilir.
             Sermaye artırımı, esas sermaye sistemini uygulayan anonim şirketlerde genel kurul kararının, kayıtlı sermaye sistemini uygulayan anonim şirketlerde ise, yönetim kurulu kararının, şirket esas sözleşmesinin ilgili maddelerinin değişik şeklinin birlikte tescil edilmesiyle kesinleşir.
             Tescil ile, o anda mevcut pay sahipleri, mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler.
             Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz, bu haktan vazgeçilemez.

ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMI-Anonim şirket genel kurulu, şirketin yeni çıkardığı tahviller veya benzeri borçlanma araçları nedeniyle, şirketten veya topluluk şirketlerinden alacaklı olanlara veya şirket çalışanlarına, şirket esas sözleşmesinde değiştirme veya alım haklarını kullanmak suretiyle yeni payları edinme hakkı tanıyabilir. Bu işlem şirket sermayesinin şarta bağlı olarak artırılması anlamı taşımaktadır.Şirketin esas sermayesi, değiştirme veya alım hakkı kullanıldığı ve sermaye borcu takas veya ödeme yoluyla yerine getirildiği anda ve ölçüde kendiliğinden artar.
 ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMININ SINIRLARI-Şartlı olarak artırılan sermayenin toplam itibari değeri sermayenin yarısını aşamaz.Şartlı olarak yapılan sermaye artırımında yapılan ödeme, en az, nominal değere eşit olmalıdır.
ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMINDA ESAS SÖZLEŞMEDEKİ DAYANAK-Şarta bağlı olarak yapılacak sermaye artırımında şirket esas sözleşmesi;
 •a)      Şarta bağlı sermaye artırımının itibari değerini,
•b)      Payların sayılarını, itibari değerlerini, türlerini,
•c)      Değiştirme veya alım hakkından yararlanabilecek grupları,
•d)      Mevcut pay sahiplerinin rüçhan haklarının kaldırılmış bulunduğunu ve bunun miktarını,
•e)      Belli pay gruplarına tanınacak imtiyazları,
•f)        Yeni nama yazılı payların devrine ilişkin sınırlamaları,  İçerir.

            Tahviller ve benzeri borçlanma araçlarına bağlı değiştirme veya alım hakları içeren tahviller veya benzeri borçlanma araçları, öncelikle pay sahiplerine önerilmiyorsa, şirket esas sözleşmesi ayrıca;
•a)      Değiştirme veya alım haklarının kullanılma şartlarını,
•b)      İhraç bedelinin hesaplanmasına ilişkin esasları,  da açıklar.

            Şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin esas sözleşme hükmünün tescilinden önce tanınmış bulunan değiştirme ve alım hakları batıldır.

ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMINDA PAY SAHİPLERİNİN KORUNMASI-Şarta bağlı sermaye artırımında, tahvillere ve benzeri borçlanma araçlarına bağlı olarak değiştirme ve alım hakları içeren pay senetleri ihraç edildiği takdirde, bunlar öncelikle, mevcut payları oranında rüçhan haklarını kullanmaları için şirketin pay sahiplerine önerilir.Bu önerilmeye muhatap olma hakkı, haklı sebeplerin varlığında kaldırılabilir veya sınırlandırılabilir.Şarta bağlı sermaye artırımı için gerekli olan rüçhan ve önerilmeye muhatap olma haklarının kaldırılması veya sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse haklı görülmeyecek bir şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMINDA DEĞİŞTİRME VEYA ALIM HAKKINI HAİZ BULUNAN KİŞİLERİN KORUNMASI-Kendilerine nama yazılı payları iktisap etme hakkı tanınmış bulunan değiştirme veya alım hakkını haiz alacaklılar veya şirket çalışanları,  bu tür payların devrinin sınırlandırılmış olduğu gerekçesiyle, söz konusu hakları kullanmaktan engellenemezler. Bu hususun izahnamede veya şirket esas sözleşmesinde saklı tutulmuş olduğu haller istisnadır.
             Değiştirme veya alım hakları, sermaye artırımı yapılması, yeni değiştirme veya alım hakları tanınması veya başka bir yolla kayba uğratılamaz. Değiştirme fiyatı indirilmiş veya hak sahiplerine uygun bir denkleştirme sağlanmış ya da aynı şekilde pay sahiplerinin de haklarının kayba uğratılmış olduğu haller istisnadır.
 ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMINDA HAKLARIN KULLANILMASI, SERMAYE TAAHHÜDÜ-Değiştirme ve alım hakları, şirket esas sözleşmesinin şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmüne gönderme yapan yazılı bir beyan ile kullanılır. Yasal mevzuat, ihraç izahnamesinin yayımlanmasını gerekli gördüğü takdirde, buna da göndermede bulunulur.
             Sermaye taahhüdünün ifası, para yatırılması veya takas yoluyla bir mevduat veya katılım bankası aracılığıyla gerçekleştirilir.
             Pay sahipliği hakları, sermaye taahhüdünün ifası ile doğar.
 ŞARTLI SERMAYE ARTIRIMINDA İŞLEM DENETÇİSİ RAPORU-Hesap döneminin kapanmasından sonra veya yönetim kurulunun istemi üzerine daha önce, bir işlem denetçisi tarafından verilecek raporla, payların ihracının kanuna, şirket esas sözleşmesine ve gereğinde izahnameye uygun olup olmadığı denetlenir ve uygunluk halinde işlem denetçisi bu uygunluğu yazılı olarak doğrular.
ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMINDA ESAS SÖZLEŞMENİN UYGUN DURUMA GETİRİLMESİ-İşlem denetçisinin yazılı doğrulamasını aldıktan sonra, yönetim kurulu, sermaye artırımı beyannamesinde, yeni çıkarılan payların sayısını, itibari değerini, türlerini, belirli gruplara tanınan imtiyazları veya hesap dönemi sonundaki veya denetleme tarihindeki sermayenin durumunu belirler.Yönetim kurulu şirket esas sözleşmesini mevcut duruma uyarlar. Yönetim kurulu beyannamede, denetleme doğrulamasının kanunda öngörülen bilgileri içerdiğini tespit eder.

ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMININ TİCARET SİCİLİNE TESCİLİ-Şirket yönetim kurulu, hesap döneminin kapanmasından itibaren en geç üç ay içinde, şirket esas sözleşmesi değişikliğini ticaret siciline tescil ettirir. Sermaye artırımına ilişkin yönetim kurulu beyannamesi ile işlem denetçisinin denetleme doğrulaması da Ticaret Siciline tevdi olunur.

ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMININ ŞİRKET ESAS SÖZLEŞMESİNDEN ÇIKARILMASI
 Şartlı sermaye artırımı ile ilgili olarak, değiştirme ve alım hakları sona erip bu husus işlem denetçisi tarafından bir raporla doğrulanınca, şirket yönetim kurulu, şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmü esas sözleşmeden çıkarır.Yönetim kurulu beyannamede, işlem denetçisi tarafından verilen denetim raporunun gerekli kayıtları içerdiğini tespit eder. Şarta bağlı sermaye artırımı hükmü Ticaret Sicilinden de silinir.

SONUÇ-01.07.2012 Tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ticaret Yasasında, anonim şirketlerin sermaye artırımlarında halen yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre önemli denilebilecek değişiklik düzenlemeleri yer almaktadır.

            Nakdi sermaye artırımlarının yüzde yirmi beşinin sermaye artırımının tescilinden önce bir bankada bloke edilmesi, kalan sermaye taahhüdünün ödeme süresinin üç yıldan iki yıla indirilmesi, gerek sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı, gerek iç kaynaklardan sermaye artırımı ve gerekse şarta bağlı olarak yapılacak sermaye artırımlarında işlem denetçisinin denetleme ve doğrulamasının aranılması bu yeniliklerden hemen akla gelenleridir.

            Yine, şirket bilançosunda, ilgili mevzuatın sermayeye eklenmesine izin verdiği fonların bulunması halinde, bu fonlar sermayeye eklenmeden, sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı yapılamayacaktır. Ancak eş zamanlı olarak hem fonlar sermayeye eklenip, hem de nakden sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı yapılabilecektir.

            Sermaye artırımı ile ilgili olarak yapılan değişikliklerin sonuçlarını ve piyasalara etkilerini, yasanın yürürlüğe girmesiyle hep beraber göreceğiz.