.

.

29 Mayıs 2015 Cuma

Sosyal güvenlik müşavirliği faaliyetinde bulunan bir kişinin nasıl vergilendirileceği...

MANİSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI-Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı :85373914-120[40.01.45]-57-21/04/2015
Konu:Sosyal güvenlik müşavirliği faaliyetinde bulunan bir kişinin nasıl vergilendirileceği
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Sosyal Güvenlik Müşavirliği Manisa Şubesi olarak faaliyette bulunacağınız belirtilerek, elde edeceğiniz kazancın vergilendirilmesi hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır. Ticari kazanç, esas itibarıyla sermaye-emek karışımı bir kaynağa bağlı olarak doğmaktadır. Bu kaynağa bağlı olarak ve devamlı bir organizasyon çerçevesinde yapılan her türlü faaliyet ticari faaliyettir.
Aynı Kanunun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.
Anılan Kanunun 65 inci maddesinde ise;“Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmüne yer verilmiştir.
Konuya ilişkin açıklamaların yapıldığı 221 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğin, “…bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olup olmadığı, faaliyetin sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması, devamlı olması, unsurlarını taşıyıp taşımadığına bağlı bulunmaktadır.
Bu unsurlar, bir taraftan serbest meslek kazancı ile ticari kazanç, öte yandan serbest meslek kazancı ile ücret ilişkisinin sınırlarını belirlemektedir. Ayrıca, faaliyetin devamlı olması özelliği de serbest meslek faaliyetini, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetinden ayırmaktadır.
… gerek ücret gerek serbest meslek kazancı emeğe dayanan gelir unsurlarıdır. Serbest meslek kazançlarında emek; bir işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına değerlendirilmektedir. Bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışılması halinde ise elde edilen gelir ücrettir.” hükümleri yer almaktadır.
Diğer taraftan, hakkınızda düzenlenen 22.11.2014 tarihli yoklama fişinin incelenmesinden, … Sosyal Güvenlik Müşavirliği A.Ş ile franchise sözleşmesi yaparak Manisa ili sınırları içinde … Sosyal Güvenlik Müşavirliği marka unvanını kullanma yetkisini aldığınız, müşterilerinizi kendi adınıza kabul edip ödemelerin adınıza yapıldığı, işyeri kira kontratının adınıza düzenlendiği, elektrik ve su aboneliklerinin de kendi adınıza olduğu, …’den bugüne kadar herhangi bir ücret almadığınız ve adı geçene herhangi bir ücret ödemesinde bulunmadığınız, kendi nam ve hesabınıza faaliyette bulunduğunuz anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca sosyal güvenlik müşavirliği faaliyetinizi;
-Ticari bir organizasyon ve sermaye unsuru hakim olmaksızın şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanarak kendi nam ve hesabınıza yapmanız durumunda, elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi,
-Şahsi mesaiden ziyade sermayeye dayalı olarak, ticari bir organizasyon çerçevesinde yapılması veya franchise sözleşmesi yapılan şirkete marka bedeli veya sair adlar altında bir ödeme yapılması veya kazancın bir kısmının aktarılması halinde elde edilen kazancın ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi,
– Söz konusu faaliyetin bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak işçi işveren ilişkisi içerisinde yapılması halinde elde edilen kazancın ücret hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.


28 Mayıs 2015 Perşembe

BİLİRKİŞİLİK KANUNU TASARISI TASLAĞI

Amaç ve kapsam-MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, bilirkişilerin nitelikleri, eğitimi, seçimi ve denetimine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi ile bilirkişilik için etkin ve verimli bir kurumsal yapı oluşturulmasıdır.
(2) Bu Kanun adlî, idarî ve askerî yargı alanında yürütülecek her türlü bilirkişilik faaliyetini kapsar.
(3) Kanunlarda bilirkişilik yapabileceği öngörülen kurumlar ile bilirkişilik hizmeti veren kamu kurum ve kuruluşları bu Kanunun kapsamı dışındadır.

Tanımlar-MADDE 2 – (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Bilirkişi: Çözümü, uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde oy ve görüşünü sözlü veya yazılı olarak vermesi için başvurulan gerçek veya özel hukuk tüzel kişisini,
b) Bakanlık: Adalet Bakanlığını,
c) Başkan: Bilirkişilik Üst Kurulu Başkanını,
ç) Bölge Kurulu: Bilirkişilik Bölge Kurullarını,
d) Daire Başkanlığı: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulacak Bilirkişilik Daire Başkanlığını,
e) Genel Müdürlük: Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünü,
f) Meslekî eğitim: Üst Kurul tarafından belirlenen ilkeler kapsamında bilirkişilerin uzmanlık alanlarındaki meslekî bilgi ve becerileri ile yeterliliklerini geliştirmeye yönelik eğitimi,
g) Temel eğitim: Kanunlarda benimsenen esaslar ve Üst Kurul tarafından belirlenen ilkeler kapsamında bilirkişilik faaliyeti öncesinde verilen zorunlu eğitimi,
ğ) Temel eğitim sınavı: Bilirkişilik temel eğitimi sonunda yapılan ve kapsam ve sınırları Üst Kurul tarafından belirlenen sınavı,
h) Üst Kurul: Bilirkişilik Üst Kurulunu, ifade eder.

Temel ilkeler-MADDE 3- (1) Bilirkişi, görevini dürüstlük kuralları çerçevesinde bağımsız, tarafsız ve objektif olarak yerine getirir.
(2) Bilirkişi taraflarla görüşemez; taraflardan ihtiyaç duyduğu bilgiyi hâkim veya Cumhuriyet savcısı vasıtasıyla temin edebilir; zorunluluk bulunması halinde hâkim veya Cumhuriyet savcısının uygun görmesi Şartıyla ve iki tarafın da hazır olduğu bir ortamda taraflarla görüşebilir. 
(3) Bilirkişi, raporunda çözümü, uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukukî nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz; uyuşmazlığın esasını çözecek nitelikte hukukî sonuçlar çıkaramaz.
(4) Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.
(5) Bilirkişi, kendisine tevdi olunan görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevinin icrasını kısmen yahut tamamen başka bir kimseye bırakamaz.
(6) Bilirkişi görevi sebebiyle kendisine tevdii edilen bilgi ve belgelerin veya öğrendiği sırların gizliliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, görevi sona erdikten sonra da devam eder.
(7) Bilirkişi olarak, yalnızca bir kişi görevlendirilebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.
(8) Çözümü, uzmanlığı veya özel ya da teknik bilgiyi gerektiren sorun açıkça belirtilmeden bilirkişi görevlendirilemez.
(9) Aynı konuda bir kez rapor alınması esastır.
(10) Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) veya bu sisteme entegre Bilişim sistemleri ya da yazılımlar vasıtasıyla ulaşılabilen bilgiler veya çözülebilen sorunlar için bilirkişiye başvurulamaz.

Bilirkişilik Üst Kurulu-MADDE 4 – (1) Bu Kanunla verilen görevleri yerine getirmek üzere Bilirkişilik Üst Kurulu kurulmuştur.(2) Kurul aşağıdaki üyelerden oluşur:
a) Adalet Bakanlığı Müsteşarı. b) Hukuk İşleri Genel Müdürü.  c) Bilirkişilik Daire Başkanı.
      
ç) Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından Yargıtay üyeleri arasından seçilecek bir kişi.
d) Danıştay Başkanlık Kurulu tarafından Danıştay üyeleri arasından seçilecek bir kişi.
e) Askerî Yargıtay Başkanlar Kurulu tarafından Askerî Yargıtay üyelerinden seçilecek bir kişi.
f) Yükseköğretim Kurulu tarafından üniversitelerin özel hukuk, ceza hukuku ve idare hukuku alanlarında görev yapan öğretim üyeleri arasından seçilecek birer kişi.
g) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi tarafından istekleri bulunan birinci sınıf adlî ve idarî yargı hâkimleri ile Cumhuriyet savcıları arasından seçilecek toplam dört kişi.
ğ) Adalet Bakanlığı tarafından Adli Tıp Kurumunda görev yapanlar arasından seçilecek bir kişi.
h) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu tarafından mühendis veya mimarlar arasından seçilecek bir kişi.
ı) Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Yönetim Kurulu tarafından muhasebeci veya mali Müşavirler arasından seçilecek bir kişi.
i) Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından avukatlar arasından seçilecek bir kişi.
(3) Kurulun Başkanı Adalet Bakanlığı Müsteşarıdır. Müsteşar gerekli gördüğünde yardımcılarından birini Kurula Başkanlık etmek üzere görevlendirebilir.
(4) Kurulun Bakanlık dışından görevlendirilen üyelerinin görev süresi üç yıldır. Görev süresi dolan üyeler yeniden görevlendirilebilir.
(5) Üst Kurulun üyeliklerinin ölüm, emeklilik, istifa, atama ve benzeri nedenlerle boşalması hâlinde, boşalmayı takip eden onbeş gün içinde, kalan süreyi tamamlamak üzere, yeni üyelerin seçimi yapılır.
(6) Kurulun sekretarya hizmetlerini Daire Başkanlığı yürütür.
(7)Kurul toplantılarına,uzmanlar ve resmi/ özel kurumların temsilcileri davet edilerek görüşleri alınabilir.
(8) Kurul,3 ayda bir toplanır. Başkan, ihtiyaç olması durumunda Kurulu her zaman toplantıya çağırabilir.
(9)Kurul,üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır,katılanların salt çoğunluğuyla karar alır.

Bilirkişilik Üst Kurulunun görevleri-MADDE 5
a) Bilirkişilik hizmetlerinde temel ve alt uzmanlık alanlarını tespit etmek.
b) Temel ve alt uzmanlık alanlarına göre bilirkişilerin sahip olması gereken nitelikleri belirlemek. c) Bilirkişilerin, görevlerini yürütürken uymaları gereken etik ilkeleri belirlemek.
ç) Temel ve alt uzmanlık alanlarına göre bilirkişilerin uyacağı rehber ilkeleri ve hazırlayacağı raporların standardını belirlemek.
d) Bilirkişilik temel eğitimi ve bu eğitim sonunda yapılacak olan sınava ilişkin esas ve usulleri belirleyerek eğitimi verecek eğitim ve öğretim kurumları ile diğer kurumlara izin vermek.
e) Bilirkişilik temel ve alt uzmanlık alanlarında verilecek eğitime ilişkin esas ve usulleri belirlemek ve bu eğitimleri verecek kamu veya özel kurum ya da kuruluşlara izin vermek.
f) Alanlarındaki uzmanlıkları ve bilimsel yeterliliklerini dikkate alarak bilirkişilik temel eğitimi ile bu eğitim sonunda yapılacak sınavdan muaf tutulacaklara ilişkin esas ve usulleri belirlemek.
g) Görev alanına giren konularda bilim komisyonları veya çalışma grupları kurmak.
ğ) Bilirkişilerin denetimine ve performansına ilişkin esas ve usulleri belirlemek.
h) Bilirkişilik yetki belgesinin verilmesine ve yenilenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek.
ı) Bilirkişilik Asgari Ücret Tarifesini belirlemek.
i) Temel ve alt uzmanlık alanlarına göre bilirkişilerin aylık olarak bakacağı iŞ sayısını ve bir bölgede görev alacak bilirkişi sayısını belirlemek.
j) Bilirkişi olarak hizmet verecek özel hukuk tüzel kişilerinin ve bu tüzel kişilik bünyesinde bilirkişi olarak çalışacak kişilerin taşıması gereken nitelikleri belirlemek ve özel hukuk tüzel kişilerinin bilirkişilik faaliyetinde bulunmalarına izin vermek.
k)Temel ve alt uzmanlık alanlarına göre kurulan bilirkişilik kurum,kuruluş,derneklerle işbirliği yapmak.
l) Yıllık faaliyet raporunu ve izleyen yıl faaliyet planını hazırlamak. m) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

Bilirkişilik bölge kurulları MADDE 6-
(1) Her bölge adliye mahkemesinin kurulu bulunduğu yerde bir bilirkişilik bölge kurulu kurulur.
(2) Bölge kurulu aşağıdaki üyelerden oluşur:
a) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi tarafından istekleri bulunan ve bölge kurulunun bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi üyeleri arasından seçilecek bir kişi.
b) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi tarafından bölge kurulunun bulunduğu il merkezi adlî yargı ilk derece mahkemelerinde görev yapan hâkim veya Cumhuriyet savcıları arasından iki ve idarî yargı ilk derece mahkemelerinde görev yapan hâkimler arasından bir olmak üzere seçilecek toplam üç kişi.
c) Bölge kurulunun bulunduğu il barosu yönetim kurulunca o il barosuna kayıtlı avukatlar arasından seçilecek bir kişi.
ç) Yükseköğretim Kurulu tarafından bölge kurulunun bulunduğu il üniversitelerinin hukuk fakültelerinde, bulunmaması halinde diğer fakültelerde görev yapan öğretim üyeleri arasından seçilecek bir kişi.
d) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu tarafından bölge kurulunun bulunduğu ilde görev yapan mühendis veya mimarlar arasından seçilecek bir kişi.
(3) Bölge adliye mahkemesi üyeleri arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından seçilen üye, bölge kurulunun başkanıdır. Bu Kanunda belirtilenler dışında başkana başka bir görev verilemez. Kurul başkanı, kurulun verimli ve düzenli çalışmasından sorumludur. Başkanın toplantılara katılamaması halinde, en kıdemli hâkim veya Cumhuriyet savcısı toplantılara başkanlık eder.
(4) Bölge kurulunun Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından seçilen üyeleri hariç, diğer üyelerin görev süresi üç yıldır. Görev süresi dolan üyeler yeniden görevlendirilebilir.
(5) Bölge kurulu üyeliklerinin ölüm, emeklilik, istifa, atama ve benzeri nedenlerle boşalması hâlinde, boşalmayı takip eden onbeş gün içinde, kalan süreyi tamamlamak üzere, yeni üyelerin seçimi yapılır.
(6) Kurulun sekretarya hizmetlerini yerine getirmek üzere bölge adliye mahkemesinde bir yazı İşleri müdürlüğü kurulur. Bu müdürlükte bölge adliye mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilen bir müdür ile yeteri kadar memur bulunur.
(7) Bölge kurulu, onbeş günde bir toplanır. Kurul başkanı, kurulu her zaman toplantıya çağırabilir. Bölge kurulu üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar alır. (8) Bölge kurullarının denetimi, adalet başmüfettişlerince yapılır.

Bölge kurulunun görevleri-MADDE 7- (1) Bölge kurulunun görevleri Şunlardır:
a) Üst Kurul tarafından belirlenen ilkeler çerçevesinde bilirkişilik hizmetlerinin yerine getirilmesini sağlamak.
b) Bilirkişilik yetki belgesi vermek, bilirkişileri sicil ve listeye kaydetmek;
c) Sicile kayıtlı bilirkişilerin temel ve alt uzmanlık alanlarına göre bilirkişilik listelerini oluşturmak.
ç) Bilirkişilerin sicil ve listeden silinmesine karar vermek.
d) Bilirkişilerin veya bilirkişilik için başvuru yapanların, ilgili oldukları kurum veya kuruluşlardan, ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri almak; gerektiğinde ilgilileri davet etmek ve dinlemek.
e) Suç teşkil eden veya etik davranış ilkelerini ihlâl eden fiillerin gerçekleştiği iddiasıyla re’sen veya yapılacak başvurular üzerine gerekli inceleme ve araştırmayı yapmak veya yaptırmak.
f) Üst Kurulun belirlediği ilkeler çerçevesinde bilirkişilerin denetimini yapmak ve performansını ölçmek.
g) Bilirkişi raporlarını arşivlemek.
ğ) Yıllık faaliyet raporu hazırlayarak Üst Kurula göndermek.
h) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

Daire Başkanlığı ve görevleri-MADDE 8– (1) Bilirkişilik hizmetlerinin düzenli ve verimli bir Şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla Üst Kurul tarafından verilen görevleri yapmak ve bu Kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere Genel Müdürlük bünyesinde Daire Başkanlığı kurulur. Daire Başkanlığı, bir daire başkanı ile yeteri kadar tetkik hâkimi ve diğer personelden oluşur.

(2) Daire Başkanlığının görevleri Şunlardır:
a) Üst Kurulun sekretarya hizmetini yürütmek.
b) Bilirkişilikle ilgili uygulamaları izlemek, sorunları tespit etmek, çözüm önerileri geliştirmek ve Üst Kurula sunmak.
c) Bilirkişilik alanında her türlü istatistiki veriyi toplamak ve bu alana ilişkin planlamaları yapmak.
ç) Bilirkişilik sicilini ve listesini tutmak.
d) Bilirkişilik temel eğitimi ile meslekî eğitimi verecek kurum ve kuruluşları listelemek ve elektronik ortamda yayımlamak.
e) Bilirkişilikle ilgili yayınlar ile bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve desteklemek.
f) Bilirkişiliğe ilişkin ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum ve panel gibi bilimsel organizasyonları düzenlemek veya desteklemek.
g) Görev alanıyla ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak.
ğ) Bilirkişilik listelerinden çıkarılanlar ile bilirkişilik yapmaktan yasaklananların listesini tutmak.
h) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

İtiraz ve dava hakkı MADDE 9- (1) Bölge kurulu kararlarına karşı, kararın tebliğ veya ilan tarihinden itibaren onbeş gün içinde kararı veren kurula itiraz edilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı onbeş gün içinde yetkili idare mahkemesine dava açılabilir. Dava sonucu verilen kararlar kesindir.

Huzur hakkı-MADDE 10– (1) Üst Kurul üyelerine, ayda dört toplantıyı geçmemek üzere her toplantı için memur aylık katsayısının (3000) gösterge rakamı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Uhdesinde bir kamu görevi bulunmayanlara ödenecek huzur ücreti için bu gösterge rakamı (5000) olarak uygulanır.

(2) Bölge kurulu üyelerine, ayda dört toplantıyı geçmemek üzere her toplantı için memur aylık katsayısının (2000) gösterge rakamı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Uhdesinde bir kamu görevi bulunmayanlara ödenecek huzur ücreti için bu gösterge rakamı (3000) olarak uygulanır.
(3) Başka yerden katılan Üst Kurul ve bölge kurulu üyelerinin gündelik, yol gideri, konaklama ve diğer zorunlu giderleri 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre Bakanlıkça karşılanır.
(4) Üst Kurul tarafından kurulan bilim komisyonu üyelerine, 6245 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, fiilen görev yapılan her gün için memur aylık katsayısının (2000) gösterge rakamı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Uhdesinde bir kamu görevi bulunmayanlara ödenecek huzur ücreti için bu gösterge rakamı (4000) olarak uygulanır.
(5) Üst Kurul ile bölge kurullarının ihtiyaçları ve huzur hakları Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.

Bilirkişiliğe kabul Şartları-MADDE 11
(1) Bilirkişilik faaliyetinde bulunacak gerçek kişilerde aşağıdaki nitelikler aranır:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkum olmamak.
b) Daha önce kendi isteği dışında bilirkişilik sicilinden çıkartılmamış olmak.
c) Disiplin yönünden meslekten ya da memuriyetten çıkartılmamış olmak veya sanat icrasından geçici olarak yasaklı durumda olmamak.
ç) Başka bir bölge kurulunun listesine kayıtlı olmamak.
d) Bilirkişilik temel eğitimini tamamlamak ve bu eğitim sonunda yapılacak sınavda başarılı olmak.
e) Bilirkişilik yapacağı uzmanlık alanında en az beş yıl fiilen çalışmış olmak.
f) Meslek mensubu olarak görev yapabilmek için mevzuat tarafından aranan Şartları haiz olmak ve mesleğini yapabilmek için gerekli olan uzmanlık alanını gösteren diploma, meslekî yeterlilik belgesi, uzmanlık belgesi veya benzeri belgeye sahip olmak.
g) Üst Kurulun bilirkişilik temel ve alt uzmanlık alanlarına göre belirlediği yeterlilik koşullarını taşımak.
(2) Daha önce yaptığı başvurusu meslekî olarak yeterli nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle reddedilenler, bir yıl geçmedikçe yeniden bilirkişilik yapmak için başvuruda bulunamazlar.
(3) Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün konularda hukuk öğrenimi görmüş kişiler bilirkişi olarak görev yapamazlar. Ancak, hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu ve birinci fıkradaki Şartları taşıdığını belgelendirdiği takdirde bilirkişi olarak sicile kayıt edilebilirler.

Bilirkişiliğe başvuru usulü ve sicile kayıt-MADDE 12
(1) Bilirkişiliğe başvuru, ilgilinin yerleşim yerinin veya meslekî faaliyetlerini yürüttüğü yerin bağlı olduğu bölge kuruluna ilgili belgeler eklenmek suretiyle yazılı olarak yapılır.
(2) Başvuru dilekçesine eklenmesi zorunlu belgelerin eksik olması halinde, başvuru sahibine belgeleri tamamlaması için süre verilebilir.
(3) Bölge kurulu başvuru hakkında eksik belgelerin tamamlanması halinde karar verir.
(4) Bölge kurulu sicile kayıt bakımından öncelikle başvuranın 11.md koşulları taşıyıp taşımadığını değerlendirir. Kurul, bu koşulları taşıyanlar arasından meslekî olarak nitelikli olanları seçer ve listeye kaydeder. Kurul meslekî niteliği değerlendirirken, başvuranın meslekî tecrübesini,katıldığı meslek içi eğitimleri veya uzmanlığı gösteren belgeleri dikkate alır.
(5) Bölge kurulu başvuruda bulunanların sicile kaydedilmesini yeterli gördüğü takdirde, beş yıl süreyle geçerli olmak üzere bilirkişilik yetki belgesi düzenleyerek sicile kaydeder.

Bilirkişilik sicilinin ve listesinin tutulması-MADDE 13
(1) Bilirkişilik sicilinde aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Bilirkişinin adı ve soyadı ile iletişim bilgileri.
b) T.C. kimlik numarası.
c) Yerleşim yeri.
ç) Mesleği.
d) Uzmanlık alanları.
e) Çalıştığı kurum veya kuruluşun adı.
f) Bilirkişilik yetki belgesi ve tarihi.
g) Bilirkişilik temel eğitim tarihi ve sınav sonucu.
ğ) Hazırlanan rapor sayısı.
h) Üst Kurul tarafından gerekli görülen diğer bilgiler.
(2)Bilirkişilik sicili,Üst Kurul,bölge kurulları,hâkim ve Cumhuriyet savcılarının erişimine açılır.
(3) Bilirkişilik siciline kayıtlı kişilerin ad ve soyadları, temel ve alt uzmanlık alanları ve meslekleri gösterilmek suretiyle listelenir. Bu listeler aleni olup, herkesin erişimine açıktır.
(4) Bilirkişi, sicile kayıt tarihinden itibaren göreve başlar.
(5) Adlî, idarî ve askerî yargıda görev alacak bilirkişiler, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden görevlendirilir. Ancak, kendi bölge listesinde ilgili uzmanlık alanında bilirkişi olmasına rağmen, diğer bir bölgedeki bilirkişinin, görevlendirme yapılan yere daha yakın bir mesafede bulunması durumunda, bu listeden de görevlendirme yapılabilir.
(6) Bölge kurulunun hazırladığı listede bilgisine başvurulacak uzmanlık alanında bilirkişi bulunmaması hâlinde, diğer bölge kurullarının listelerinden, burada da bulunmaması halinde listelerin dışından bilirkişi görevlendirilebilir. Listelerin dışından görevlendirilen bilirkişiler, bölge kuruluna bildirilir.
Bilirkişilik sicilinden ve listesinden silinme-MADDE 14
(1) Bilirkişiler aşağıdaki Şartlardan birinin gerçekleşmesi halinde sicilden ve listeden silinir:
a) Bilirkişiliğe kabul Şartlarını kaybetmesi veya sicile kabul tarihinde gerekli Şartları haiz olmadığının tespit edilmesi.
b) Kanunî bir sebep olmaksızın bilirkişilik yapmaktan kaçınması veya raporunu belirlenen süre içinde mazeretsiz olarak vermemesi.
c) Bilirkişilik görevi ile bu görevin gerektirdiği etik ilkelerle bağdaşmayan, güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunması.
ç) 3 üncü maddede belirtilen bilirkişilerin uyması gereken ilkelere aykırı olarak bilirkişilik faaliyetinde bulunulması.
d) Bölge kurulu tarafından yapılacak performans değerlendirmeleri sonucunda yeterli bulunulmaması.
e) Bilirkişilik yetki belgesinin süresi dolmasına rağmen süresi içerisinde yenileme talebinde bulunmaması.
f) Bilirkişinin sicilden çıkarılmayı talep etmesi.

Denetim ve inceleme MADDE 15–
(1) Bilirkişiler, göreviyle ilgili tutum ve davranışlarının veya hazırlanan raporların mevzuata uygunluğu bakımından bölge kurulları tarafından resen veya şikâyet üzerine denetlenir.
(2) Hâkim veya Cumhuriyet savcıları, görevlendirdiği bilirkişinin göreviyle ilgili tutum ve davranışları veya hazırladığı raporun mevzuata uygun olmadığına ilişkin kanaat edinmesi durumunda, bu hususu bölge kuruluna bildirir.
(3) Bölge kurulu resen veya Şikayet üzerine yaptığı inceleme sırasında yargı mercilerinden, tüm kamu kurum ve kuruluşlarından, meslek odalarından, özel hukuk tüzel kişilerinden ve gerçek kişilerden bilgi ve belge alabilir.
(4) Bilirkişilik sicili ve listesinde kayıtlı olmayıp da 13 üncü maddenin altıncı fıkrası uyarınca görevlendirilenlerden, 3 üncü maddede belirtilen ilkeler ile etik ilkelere aykırı olarak bilirkişilik faaliyetinde bulunduğu saptananlar, bölge kurulu kararıyla bilirkişilik yapmaktan yasaklanabilir. Bu karar, yargı mercilerine bildirilir.

Kadrolar-MADDE 16- Bu Kanunla kurulan Daire Başkanlığı ve bilirkişilik bölge kurulları için Ekli (1), (2) ve (3) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerin Adalet Bakanlığına ait bölümlerine eklenmiştir.

Yönetmelik MADDE 17 – Bu Kanun uyarınca hazırlanması gereken tüm düzenleyici işlemler Üst Kuruldan görüş alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.

Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler MADDE 18
(1) 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişilere ilişkin olarak Bilirkişilik Kanununun ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.”
(2) 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişilere ilişkin olarak Bilirkişilik Kanununun ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.”
(3) 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanununun 31 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve bilirkişi seçimi” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve aynı fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişilere ilişkin olarak Bilirkişilik Kanununun ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.”
(4) 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 65 inci maddesinin ikinci fıkrasına (h) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bent buna göre teselsül ettirilmiştir. “ı) Bilirkişi seçimi ve görevlendirmesi sırasında kanunlarla belirlenen kurallara uymamak,”
(5) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun;
a) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bilirkişilerin seçilmesini ve sulh hukuk mahkemesinde yeminlerinin yaptırılarak isimlerinin” ibaresi “bilirkişileri bilirkişilik sicili ve listesinden seçerek isimlerini” Şeklinde değiştirilmiştir.
b) 15 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
(6) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun;
a) 63 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak atanamaz.”
b) 64 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki Şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “il adlî yargı adalet komisyonu” ibaresi “bilirkişilik bölge kurulu” Şeklinde değiştirilmiştir. “
(1) Bilirkişiler, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle bilirkişilik bölge kurulu tarafından hazırlanan listede yer alan kişiler arasından seçilir. Ancak, kendi bölge listesinde ilgili uzmanlık alanında bilirkişi olmasına rağmen, diğer bir bölgedeki bilirkişinin, görevlendirme yapılan yere daha yakın bir mesafede bulunması durumunda, bu listeden de görevlendirme yapılabilir.
(2) Bölge kurulunun hazırladığı listede bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişi bulunmaması hâlinde, diğer bölge kurullarının listelerinden, burada da bulunmaması halinde listelerin dışından bilirkişi görevlendirilebilir. Listelerin dışından görevlendirilen bilirkişiler, bölge kuruluna bildirilir.”
c) 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan, “üç” ibaresi “bir” Şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve aynı fıkrada yer alan “64 üncü maddede öngörülen listelerden çıkarılabileceği gibi;” ibaresi “bilirkişilik sicili ve listesinden çıkarılır ve” Şeklinde değiştirilmiştir. “Bilirkişinin değiştirilmesine ilişkin karar bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir.”
ç) 67 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki Şekilde değiştirilmiştir. “
(3) Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü, uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukukî nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz; uyuşmazlığın esasını çözecek nitelikte hukukî sonuçlar çıkaramaz.”
d) 71 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “uygulanır.” ibaresi, “uygulanır ve durum bilirkişilik bölge kuruluna bildirir.” Şeklinde değiştirilmiştir.
e) 72 nci maddesi aşağıdaki Şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 72 – (1) Bilirkişiye, sarf etmiş olduğu emek ve mesaiyle orantılı bir ücret ile inceleme, ulaşım, konaklama ve diğer giderleri ödenir. Bu konuda, Bilirkişilik Üst Kurulunca çıkarılacak ve her yıl güncellenecek olan tarife esas alınır.”
f) 179 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “bilirkişi ve” ibaresi, “uzman veya” ve ikinci fıkrasında yer alan “ve bilirkişiler” ibaresi “veya uzman” Şeklinde değiştirilmiştir.
(7) 16/6/2005 tarihli ve 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin beşinci fıkrasına “bilirkişiler,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Bilirkişilik Kanununa göre belirlenen listelerde bulunmaları kaydıyla,” ibaresi eklenmiştir.
(8) 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun; a) 266 ncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak atanamaz.” b) 268 inci maddesi aşağıdaki Şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 268- (1) Bilirkişiler, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle bilirkişilik bölge kurulu tarafından hazırlanan listede yer alan kişiler arasından seçilir. Ancak, kendi bölge listesinde ilgili uzmanlık alanında bilirkişi olmasına rağmen, diğer bir bölgedeki bilirkişinin, görevlendirme yapılan yere daha yakın bir mesafede bulunması durumunda, bu listeden de görevlendirme yapılabilir.
(2) Bölge kurulunun hazırladığı listede bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişi bulunmaması hâlinde, diğer bölge kurullarının listelerinden, burada da bulunmaması halinde listelerin dışından bilirkişi görevlendirilebilir. Listelerin dışından görevlendirilen bilirkişiler, bölge kuruluna bildirilir.
(3) Kanunların görüş bildirmekle yükümlü kıldığı kişi ve kuruluşlara görevlendirildikleri konularda bilirkişi olarak öncelikle başvurulur. Ancak, kamu görevlilerine, bağlı bulundukları kurumlarla ilgili dava ve İşlerde, bilirkişi olarak görev verilemez.”
c) 269 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “uygulanır.” ibaresi, “uygulanır ve durum bilirkişilik bölge kuruluna bildirir.” Şeklinde değiştirilmiştir.
ç) 271 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “il adlî yargı adalet komisyonu” ibaresi “bilirkişilik bölge kurulu” Şeklinde değiştirilmiştir.
d) 274 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan, “üç” ibaresi “bir” Şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve aynı fıkrada yer alan “bölge adliye mahkemesi adlî yargı adalet komisyonundan o kişinin bilirkişilik görevi yapmaktan belirli bir süre yasaklanmasının yahut”
ibaresi “bölge bilirkişilik bölge kurulundan o kişinin bilirkişilik görevi yapmaktan yasaklanmasının ve” Şeklinde değiştirilmiştir.“Bilirkişinin değiştirilmesine ilişkin karar bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir.”e) 279 uncu maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki Şekilde değiştirilmiştir. “(4) Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü, uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukukî nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz; uyuşmazlığın esasını çözecek nitelikte hukukî sonuçlar çıkaramaz.”
f) 283 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “Adalet Bakanlığınca” ibaresi, “Bilirkişilik Üst Kurulunca” Şeklinde değiştirilmiştir.
Geçiş hükümleri-GEÇİCİ MADDE 1

(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde Üst Kurul ve bölge kurullarının üyeleri ilgili kurum ya da kurullar tarafından seçilir ve Daire Başkanlığına bildirilir.
(2) Üst Kurul ile bölge kurullarının ilk toplantı tarihi, üyelerin üç yıllık görev süresinin başlangıcı olarak kabul edilir.
(3) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Üst Kurulun ilk toplantı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çıkarılır ve bu yönetmeliklerin yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç ay içinde bilirkişilik sicili ve listeleri oluşturulur. Üst Kurul tarafından bu sicil ve listelere uygun bilirkişi görevlendirmesi yapılması amacıyla bir ilan yapılır.
(4) Bu Kanun uyarınca bilirkişilik sicili ve listelerinin oluşturulduğuna ilişkin ilan yapılıncaya kadar, mevcut bilirkişi listelerine göre bilirkişi görevlendirilmesine devam olunur.

26 Mayıs 2015 Salı

Bağkur prim borcu.

2 - Kapsamdaki Sigortalılar

30/4/2015 tarihi itibariyle 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunması kaydıyla;

- Mülga 1479 ve mülga 2926 sayılı Kanunlara göre sigortalı olarak tescilleri yapılanlar,

- Tevkifata istinaden geriye dönük olarak mülga 2926 sayılı Kanun kapsamında tescili yapılanlar,

- 5510 sayılı Kanunun dördüncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar,

- Değişik yapılandırma kanunlarına göre prim borçlarını yapılandırdıkları halde (yapılandırma borcunun tamamını ödeyenler hariç) yapılandırması bozulanlar veya yapılandırılmasının iptali için yazılı talepte bulunanlar,

- Prim borçlarını 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi kapsamında taksitlendirenlerden, taksitlendirmesi bozulanlar veya taksitlendirilmesinin iptali için talepte bulunanlar,

Geçici 63 üncü madde kapsamında sayılacaktır.

3- Sigortalılığın Durdurulması-Bu genelgenin 2 nci maddesinde sayılanlardan, 30/4/2015 tarihi itibariyle 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, 31/7/2015 tarihine kadar ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları yahut 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi kapsamında taksitlendinnemeleri halinde, 1/5/2015 - 31/7/2015 tarihleri arasında ödenen primler de dikkate alınmak suretiyle, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, hiç prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılıklarının durdurulması gerekmektedir.


Üç aylık ödeme süresinin sonunda, 30/4/2015 tarihi itibariyle 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlardan hiç prim ödemesi olmayanların sigortalılığı, oluşturulacak bilgisayar programı aracılığıyla tescil tarihi itibariyle (63) terk koduyla durdurulacaktır.

Üç aylık ödeme süresinin sonunda, 30/4/2015 tarihi itibariyle 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlardan prim ödemesi olanların sigortalılıkları ise oluşturulacak bilgisayar programı aracılığıyla 30/4/2015 tarihi itibariyle (64) sanal terk koduyla durdurulacak ve prim borçlan silinecektir.

Hiç prim ödemesi bulunmaması nedeniyle sigortalılıkları tescil tarihi itibariyle (63) terk koduyla durdurulan sigortalılar ile prim ödemesi olması nedeniyle 30/4/2015 tarihi itibariyle (64) sanal terk koduyla sigortalıkları durdurulanlardan, durdurma işleminin yapıldığı tarihte Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılıkları aktif olanların yeniden sigortalılıkları, oluşturulacak bilgisayar programı aracılığıyla 1/5/2015 itibariyle (06) koduyla yeniden başlatılacaktır.

Sigortalılıkları (64) sanal terk koduyla durdurulanların, daha sonra sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine değişik gerekçelerle müracaat etmeleri halinde, aşağıda yer alan açıklama ve örnekler doğrultusunda (64) sanal terk kodu (63) gerçek terk koduna dönüştürülecektir.


20 Mayıs 2015 Çarşamba

Serbest Meslek Defterini iş yerinde bulundurmak zorunlu mu? (Özelge)


muhasebe | 20 Mayıs 2015 | DefterlerDuyurularGenelMUHASEBEMuhasebe
Serbest Meslek Kazanç Defterinin iş yerinde bulundurulmasının zorunlu olup olmadığı ve kayıt nizamı hakkında önemli bir özelge
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
 Sayı: 11395140-105[210-2014/VUK2-7893]-2066-14/08/2014
Konu: Serbest Meslek Kazanç Defterinin iş yerinde bulundurulmasının zorunlu olup olmadığı ve kayıt nizamı
 İlgi özelge talep formunuzda; avukatlık faaliyetinden dolayı … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu belirterek serbest meslek kazanç defterinin işyerinizde bulundurma zorunluluğunuzun olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 171 inci maddesinde; defterlerin mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye hesap durumlarını, vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek, vergi ile ilgili muameleleri belli etmek, mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek, mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını kontrol etmek ve incelemek amacıyla tutulduğu belirtilmiş, 172 nci maddesinde ise; defter tutma zorunluluğu olan gerçek ve tüzel kişiler sayılmış olup, 5 numaralı bentte de serbest meslek erbabına yer verilmiştir.
            Mezkur Kanunun 210 uncu maddesinde; “Serbest meslek erbabı bir (Kazanç defteri) tutarlar.
            Bu defterin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hasılat kaydolunur.
            Defterin gider tarafına, yapılan giderlerin nev’i ile yapıldığı tarih ve hasılat tarafına ise ücretin alındığı tarih ve miktarı ile kimden alındığı yazılır. …” hükmü yer almaktadır.
            Öte yandan, anılan Kanunun 219 uncu maddesinde ise; “Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. şöyle ki:
            
            c) Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.” hükmüne yer verilmiştir.
            Yine aynı Kanunun 353 üncü maddesinin 4 numaralı bendinde; “Günlük kasa defteri, günlük perakende satış ve hâsılat defteri ile Maliye Bakanlığınca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; işyerinde bulundurulmaması, bu defterlere yazılması gereken işlemlerin günü gününe deftere kayıt edilmemesi veya yoklama ve incelemeye yetkili olanlara istendiğinde ibraz edilmemesi halleri ile vergi kanunlarının uygulanması bakımından levha bulundurma veya asma zorunluluğu bulunan mükelleflerin bu zorunluluğa uymamaları halinde her tespit için  190 -TL (432 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2014’den itibaren) özel usulsüzlük cezası kesilir.”  hükmü yer almaktadır.
            Bu itibarla, iş yerinde bulundurulmaması ve günü gününe kayıt edilmemesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilecek defterler, Maliye Bakanlığınca kendisine verilen yetkiye dayanılarak ihdas edilip tutulma ve günü gününe kayıt edilme zorunluluğu getirilenlerdir. Ancak, Serbest Meslek Kazanç Defteri Vergi Usul Kanununun 210 uncu maddesi uyarınca tutulma ve aynı Kanunun 219 uncu maddesinin birinci fıkrasının “c” bendine göre de günü gününe kaydedilme zorunluluğu olan bir defter olmakla birlikte, Maliye Bakanlığının yetkisine dayanılarak ihdas edilmiş bir defter değildir.
            Buna göre, serbest meslek kazanç defterini işyerinde bulundurma zorunluluğunuz bulunmamakla birlikte, söz konusu defterin ibrazı için tarafınıza verilecek münasip bir süre içerisinde ibraz görevini yerine getirmemeniz halinde adınıza Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesileceği, ayrıca serbest meslek kazanç defterinin günü gününe tutulmadığının, kayıt nizamına uyulmadığının tespiti halinde ise aynı Kanunun 352 nci maddesi uyarınca ceza kesileceği tabiidir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
  (*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İrsaliye .

Sevk İrsaliyeleri Kolilerin Üzerine Yapıştırılır Mı ?
20.05.2015 - Soru: Sevk İrsaliyelerinin Kolilerin Üzerine Yapıştırılıp yapıştırılmayacağı
Cevap: 232 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde mükelleflerin, faaliyetleriyle ilgili olarak irsaliyeli fatura kullanmalarının yanı sıra bundan böyle fatura ve sevk irsaliyesini ayrı ayrı da kullanabilecekleri, satılan malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıtıldığı hallerde, satıcı tarafından irsaliyeli fatura düzenlenebileceği gibi ayrı ayrı fatura ve sevk irsaliyesi de düzenlenebileceği, irsaliyeli fatura düzenlenmesi halinde ayrıca sevk irsaliyesi aranmayacağı belirtilmiştir.
Bu nedenle, irsaliyeli faturaların diğer örneklerinin her birine kaçıncı örnek olduğu yazılması, asıl ve nüshalarının seri ve sıra numaralarının aynı olmasına azami dikkat gösterilmesi ve bir nüshasının irsaliyeyi düzenleyen tarafta kalması, iki nüshasının malı taşıyan araçta bulundurulması suretiyle üçten fazla nüsha halinde düzenlenmesi ve bu şartlar gerçekleştiği takdirde dördüncü nüshanın kutu üzerine yapıştırılabilmesi mümkün bulunmaktadır.
Koray ATEŞ
E. Öğretim Görevlisi
korayates@muhasebetr.com

11 Mayıs 2015 Pazartesi

FİİLİ İHRACAT TARİHİNDEN İTİBAREN 7 GÜN İÇİNDE TEKRAR FATURA DÜZENLENECEK.

Sn Sabri Orta'dan,

Bu özelge önemli, çok şirket bunu yapmıyor.
Özet: Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ihracat işlemlerinin başlangıcında düzenlenen ve gümrük çıkış beyannamesiyle birlikte gümrük idaresine ibraz edilen fatura gümrük mevzuatı uygulaması açısından esas alınmakta olup vergi mevzuatı açısından düzenlenmemektedir. Bu nedenle, anılan şirketin ihraç ettiği mermerler için fiili ihraç tarihinden itibaren yedi gün içinde fatura düzenleyerek kanuni süre içerisinde kayıtlara alınması gerekmektedir.
Başlık İhracattan elde edilen gelirin ait olduğu dönem hususunda..
.


Tarih 11/02/2009

T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
SAYI : B.07.1.GİB.0.02.29/2918-219-113
KONU :

................. VALİLİĞİNE
(Defterdarlık: ........... Müdürlüğü)


İlgi: .............. tarih ve .................. sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızın incelenmesinden, iliniz ........... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ............. vergi kimlik numaralı mükellefi ................ Ltd. Şti.'nin .............. tarih ve ...........sayılı faturasında yer alan mermer cinsi malların Gümrük Beyannamesinde aynı tarihli fatura olarak gösterildiği, ancak fiili ihraç tarihinin 01.01.2005 olmasından dolayı anılan faturanın 10.01.2005 tarihinde defterlere muhasebe kaydının yapıldığı, bu ihracata ilişkin katma değer vergisi iade talebinin de 2005 Ocak ayı KDV Beyannamesinde dahil edildiğinde bahisle söz konusu ihracattan elde edilen gelirin ait olduğu dönem hususunda vergi mevzuatı (kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve vergi usul kanunu) yönünden tereddüte düşüldüğü belirtilerek Başkanlığımız görüşünün bildirilmesinin istenildiği anlaşılmıştır.

Konu ile ilgili gerekli açıklamalar aşağıda yapılmıştır.
Kurumlar Vergisi Kanunu Açısından
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir.
Ticari kazançta elde etme tahakkuk esasına bağlanmış bulunmaktadır. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir veya gider unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönemin kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Yurt dışındaki alıcının satış akdine konu olan malı satıcının Türkiye'deki fabrikasında, deposunda veya herhangi bir işyerinde kendisinin veya adına hareket edenin teslim alacağının satış akdinde belirlenmiş olması halinde satıcının belirtilen işyerinde malı teslim etmesiyle satış akdi tamamlanmış ve gelir tahakkuk etmiş olacağından, söz konusu gelirin bu tarihin içinde bulunduğu takvim yılının kurum kazancı olarak değerlendirileceği tabiidir.
Diğer taraftan, ihracatta malın satıcının Türkiye'deki işyerinde teslim alınması hariç olmak üzere, mal fiilen ihraç edilmedikçe satış akdi tamamlanmamış sayılacak ve tahakkuk etmiş bir kazançtan söz edilemeyecektir.

Katma Değer Vergisi Kanunu Açısından
Katma Değer Vergisi Kanununun (11/1-a) maddesi ile ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler katma değer vergisinden istisna edilmiştir. Aynı Kanunun (12/b) maddesinde de bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için; teslim konusu malın T.C. gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye vasıl olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin olarak yayımlanan 19 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin (E) bölümünde katma değer vergisi ihracat istisnası uygulamasında, ihracat işleminin gerçekleştiği tarihin, malın gümrük hattından geçtiği sırada çıkış gümrüğünce belirlenen ve gümrük çıkış beyannamesinin ilgili bölümünde belirtilen "gümrük hattını çıkış tarihi" olacağı belirtilmiştir.

Benzer bir konu ile ilgili olarak .......... Müsteşarlığından alınan bir örneği ilişik .............. tarih ve ........... sayılı yazıda, 27.10.1999 gün ve 23866 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 05.02.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4458 sayılı Gümrük Kanununun 151 inci maddesine göre, ihraç eşyasının, buna ilişkin gümrük beyannamesinin tescili sırasında bulunduğu durum ve niteliğini gümrük denetiminden çıktığı sırada da aynen muhafaza etmesi ve bu haliyle Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılacağı, bu durumda, ihraç eşyası üzerindeki gümrük denetiminin sona ereceği, deniz yolu ile yapılan taşımalarda bir gemiye farklı birçok beyanname muhteviyatı malın yüklenmesi ve bu yüklemenin tamamlanmasının bazı durumlarda 3-4 gün sürmesinin mümkün olduğu, bir geminin Türkiye Gümrük Bölgesi dışına çıktığı tarihin belirlenmesi zorluğu da dikkate alındığında "beyanname muhteviyatı eşya yurt dışı edilmek üzere ... adlı gemiye yüklendi..../../..." ibaresinin Gümrük Yönetmeliğinin 260/5 inci maddesi hükmü çerçevesinde, fiili ihraç tarihi olarak kabul edilmesinin mümkün görüldüğü açıklamalarına yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 26.12.2001 tarih ve 69133 sayılı İç Genelgemizde ise gümrük beyannamelerinde kapanma tarihinin bulunduğu durumlarda, bu tarihin VEDOP sorgulaması sonunda alınan tarihlerden farklı olması halinde beyanname nüshası üzerindeki kapanma tarihinin esas alınması gerektiği açıklanmıştır.

İlgide kayıtlı yazınızın incelenmesinden, gümrük beyannamesinin 29.12.2004 tarihini taşımakla birlikte fiili ihracatın 01.01.2008 tarihinde gerçekleştiği ve bu tarihe gümrük beyannamesi üzerinde de yer verildiği anlaşılmaktadır.

Buna göre, ihracat teslimlerinde istisnayı ve iade hakkını doğuran olay ihraç konusu malın T.C. Gümrük Bölgesini terk ettiği tarihte vuku bulduğundan ihracat faturasının düzenlendiği ve gümrük beyannamesinin açıldığı tarih daha önce olsa da ihracat teslimleri, malın T.C. Gümrük Bölgesini terk ettiği fiili ihraç tarihini (01.01.2005) içine alan vergilendirme döneminde beyan edilecektir.



Vergi Usul Kanunu Açısından
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 219 maddesinde ise, muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebe kayıtlarının on günden fazla geciktirilmesinin caiz olmadığı, kayıtlarını devamlı muhasebe fişi, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten işletmelerde muamelelerin bunlara işlenmesi deftere işlenmesi hükmünde olmasından dolayı muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmemesine ilişkin hükümler yer almaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ihracat işlemlerinin başlangıcında düzenlenen ve gümrük çıkış beyannamesiyle birlikte gümrük idaresine ibraz edilen fatura gümrük mevzuatı uygulaması açısından esas alınmakta olup vergi mevzuatı açısından düzenlenmemektedir. Bu nedenle, anılan şirketin ihraç ettiği mermerler için fiili ihraç tarihinden itibaren yedi gün içinde fatura düzenleyerek kanuni süre içerisinde kayıtlara alınması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.
Bakan a.