.

.

16 Şubat 2015 Pazartesi

ANONİM ŞİRKET Mİ, LİMİTED ŞİRKET Mİ?



Uzun yıllardır hep sorulur; limited şirket mi kuralım yoksa anonim şirket mi?  Özellikle esnaflık ölçülerinden şirkete geçişte hemen herkes bir limited şirket kurardı.

Çünkü, limited iki kişi ile kurulabiliyor ama anonim şirket için beş kişi gerekiyordu. Anonim şirkette 3 kişilik yönetim kurulu olması gerekiyordu. Her sene genel kurul yapılması gerekiyordu. İşte bu yüzden anonim şirket zor şirket olarak bilinirdi.
Ancak, yeni TTK’nın  yürürlüğe girmesiyle, anonim ve limited şirket arasında kuruluş ve yönetme bakımından bazı farklılıklar da ortadan kalktı.
Yeni yasaya göre her iki şirket türü de tek kişi ile kurulabiliyor, tek kişi yönetim kurulu olabiliyor ve her ikisinde de genel kurul zorunlu. Yani eskiden olan farklılıklar ortadan kalktı.
Hatta anonim şirkette; vergisel, hisse devir işlemleri, ortak hukuki sorumlulukları ve sair hususlarda, limited şirkete göre bazı avantaj ve kolaylıklar meydana gelmiştir.
Yazımızın konusu anonim şirketlerin limited şirketlere göre avantajlı yönleri olup, şirketleri karşılaştırmak yerine anonim şirketin üstünlüklerine değineceğiz.
Bir kere yeni yasaya göre anonim şirket, bir kişi ile kurulabileceği gibi, bir kişilik yönetim kurulu ile de yönetilebilecek. Hatta daha önce zorunlu olarak çok ortaklı kurulmuş olan şirketlerde, fiktif ortaklardan kurtulabilecekler. Yani ortak sayısını azaltabilirler.
Yeni kuracaklar ise direkt tek ortaklı anonim ya da limited şirket kurabilecekler. Ayrıca limited şirketlere de genel kurul zorunluluğu geldiğinden, limited şirketin pek avantajı kalmamıştır.
Bu açıklamalara göre anonim şirketlerin, limited şirkete nazaran avantajlı yönleri şöyle sıralamak mümkün;
1- Yeni yasaya göre, bir kişi ile bile anonim şirket kurulabilecek.
2- Tek kişi bile yönetim kurulu olabileceği gibi, dışarıdan  atanan bir kişi de yönetim kuruluna seçilebilir.
3- Anonim şirkette; ortaklar taahhüt ettikleri sermaye tutarı kadar şirkete sorumludurlar.
4- Anonim şirket hisse devirlerinin, noter huzurunda yapılmasına gerek yoktur.
5- Anonim şirket hisse devirlerinin Ticaret Sicilinde tesciline ve ticaret sicili gazetesinde yayımlanmasına gerek yoktur. Limited şirkette bu zorunluluklar var.
6- Anonim şirkette ortaklar, bastırılmış hisse senedini, ciro edip, senedi o kişiye vermek suretiyle başkalarına kolayca devredebilecekler.
7- Anonim şirketler hisse senedi bastırdıkları için, hisselerini iktisaptan 2 yıl geçtikten sonra satmaları halinde, şirket ortaklarına değer artışından dolayı vergi salınmaz.
8- Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olmayan ortaklarının kamu borçlarından dolayı sorumluluğu yoktur. Limited şirketlerde ise her ortak hissesi oranında sorumludur.
9- Anonimler halka açılabilir ve ödünç para temini amacıyla tahvil çıkarabilirler.
10- Karar alma nisapları, anonim şirkette daha azdır. Mesela ana sözleşme değişikliği gibi bazı değişiklikleri; esas sermayeyi oluşturan ortakların yarısının toplantıya katılması halinde katılanların oy çokluğuyla karar verilebilir. Limitetlerde böyle değildir.
11- Limited şirket hisse devirlerinde; beher imza için ayrı binde 0,99’dan toplam binde 1,98 devir harcı, ayrıca alandan satandan ayrı binde 8,25’den toplam binde 16,5 damga vergisi masrafı, noter masrafı vb giderler varken, anonim şirket devirlerinde hiçbir masraf yoktur.
Yapılacak işe ve işin çapına göre bazı işlerin mutlaka anonim şirket şeklinde yapılabileceği ve diğer bazı avantajlarını daha araştırarak bulmak mümkün.
Bunlar, ilk göze çarpan ve KOBİ standartlarında önemli avantajlardır.
Limited şirketler yeni kanuna göre,  anonim şirkete dönüşmek suretiyle bu  avantajlı durumdan faydalanılabilirler.
Görüldüğü üzere; şirketlerin tek ortakla kurulabilmesinin olanaklı hale gelmesiyle birlikte, anonim şirket türü daha avantajlı hale gelmiştir.
YMM Hüseyin BOZKURT

12 Şubat 2015 Perşembe

BAZI ALACAKLARIN 6552 SAYILI KANUN KAPSAMINDA YAPILANDIRILMASINA DAİR İÇ GENELGE (Seri No: 2015/1)

T.C.MALİYE BAKANLIĞI-Gelir İdaresi Başkanlığı
Sayı     : 87893753-010.06.01[36-06]-11294                                                    11/02/2015

BAZI ALACAKLARIN 6552 SAYILI KANUN KAPSAMINDA YAPILANDIRILMASINA DAİR İÇ GENELGE
(Seri No: 2015/1)

................. VALİLİĞİNE
(Defterdarlık:Gelir Müdürlüğü)-................. VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
  
Bilindiği üzere, 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanunun 73 üncü maddesinin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla yayımlanan 1 Seri No.lu Bazı Alacakların 6552 Sayılı Kanun Kapsamında Yeniden Yapılandırılmasına Dair Genel Tebliğin "I/B-1. BAŞVURU SÜRESİ VE ŞEKLİ" başlıklı bölümünde, vergi dairelerine olan borçları için madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bağlı bulundukları vergi dairesine doğrudan başvurabilecekleri gibi posta yoluyla veya Başkanlığımız internet adresi üzerinden başvuruda bulunabilecekleri; birden fazla vergi dairesine olan borçlar için Kanundan yararlanma talebinde bulunulması halinde, her bir vergi dairesine ayrı ayrı başvurulması gerektiği düzenlenmiştir.

Ancak, Başkanlığımıza intikal eden olaylardan;

1- Birden fazla vergi dairesine borcu olan mükelleflerden bazılarının, 6552 sayılı Kanunun 73.md den yararlanmak üzere sadece bir vergi dairesine yazılı olarak müracaatta bulundukları, diğer vergi dairelerine yazılı olarak müracaatta bulunmadıkları veya başvurularını borçlu oldukları vergi daireleri dışındaki vergi dairelerine yapmaları nedeniyle Kanunun 73.md sinin getirdiği imkanlardan yararlanamadıkları,

2- 2014/2 Seri No.lu Bazı Alacakların 6552 Sayılı Kanun Kapsamında Yapılandırılmasına Dair İç Genelgenin"A-BAŞVURULARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR" başlıklı bölümünde "1. Muhtelif kanunlarda yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle mirasçılar, kefiller, şirket ortakları, kanuni temsilciler, yeminli mali müşavirler ve serbest muhasebeci mali müşavirler gibi amme borçlusu sayılan kişilerin madde hükümlerinden yararlanmak için elektronik ortamda başvuruda bulunmaları mümkün değildir." düzenlemesine yer verilmiş olmasına rağmen, borçluların sorumlu oldukları borçlarını yapılandırmak amacıyla Başkanlığımız internet adresi üzerinden başvuruda bulundukları,
anlaşılmıştır.

6552 sayılı Kanunun 73 üncü maddesi ile kesinleştiği halde süresinde ödenmeyen amme alacaklarının herhangi bir ihtilaf oluşturulmadan belli bir ödeme planına bağlanarak ödenmesine imkan vermek suretiyle Hazineye intikalinin sağlanması amaçlandığından;

a) Kanundan faydalanmak için süresinde bağlı olduğu vergi dairesine yazılı olarak müracaat eden mükelleflerin (süreksiz yükümlülükten kaynaklanan borçları için herhangi bir vergi dairesine yazılı olarak müracaat eden mükellefler dahil) 30/04/2015 tarihine kadar (bu tarih dahil) borçlu oldukları diğer vergi dairelerine (muhtelif kanunlarda yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle borçlu oldukları vergi daireleri dahil) yazılı başvurmaları halinde,

b) Mirasçılar, kefiller, şirket ortakları, kanuni temsilciler, yeminli mali müşavirler ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin ikincil sorumluluklarından kaynaklanan borçlarının yapılandırılması amacıyla 30/04/2015 tarihine kadar (bu tarih dahil) ilgili vergi dairelerine müracaat etmeleri halinde daha önce Başkanlığımız internet adresi üzerinden T.C. kimlik numarası ile başvuruda bulunup bulunmadıklarına ilişkin gerekli sorgulama yapılarak süresinde başvuruda bulunduklarının tespiti halinde,bu başvurularının kabul edilmesi ve borçlarının Kanunun 73 üncü maddesi kapsamında yapılandırılarak vergi dairelerince hazırlanacak ödeme planlarının mükelleflere tebliğ edilmesi uygun görülmüştür.   

Diğer taraftan, 6552 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında, bu madde kapsamında yapılandırılan borçlara ilişkin ilk taksitin Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre, ilk taksit Kanunun yayımladığı tarihi takip eden üçüncü ay olan Aralık 2014 ayında ödenecektir.

Ancak, Kanunun 73 üncü maddesinin onyedinci fıkrasında Bakanlar Kurulunun bu maddede öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya kadar uzatmaya yetkili olduğu hüküm altına alınmış ve söz konusu yetkiye istinaden 30/11/2014 tarihli ve 29191 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2014/7016 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile başvuru ve ilk taksit ödeme süreleri birer ay uzatılmıştır. Bu itibarla, Aralık 2014 ayında ödenmesi gereken ilk taksitin ödeme süresi 02/02/2015 tarihinde sona erecektir.

Bununla birlikte, anılan madde kapsamında yapılandırılan tutarlara ilişkin ilk taksit ödeme süresinin söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı ile 02/02/2015 tarihine uzatılmış olması bu taksitin 2014 takvim yılına ilişkin bir taksit olma vasfını değiştirmemektedir.

Öte yandan, anılan maddenin onuncu fıkrasının (a) bendinde, bu maddeye göre yapılandırılarak ödenmesi gereken taksitlerden, bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu madde hükümlerinden yararlanma hakkının kaybedileceği hükme bağlanmıştır.

Dolayısıyla, birinci taksitin 02/02/2015 tarihi sonuna kadar ödenmemesi veya eksik ödenmesi durumunda bu taksit ihlali 2014 takvim yılına ilişkin ihlal olarak kabul edilecektir.

Ayrıca, anılan maddenin sekizinci fıkrasında, taksitlerin ödeme sürelerinin son gününün resmî tatile rastlaması hâlinde sürenin tatili izleyen ilk iş günü mesai saati sonuna kadar uzayacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda, taksitlerin ödeme süresinin son gününün resmî tatile rastlaması nedeniyle ödeme süresinin bir sonraki aya sirayet etmesi, bu taksitleri sirayet ettiği ayın taksiti haline getirmemektedir.

Örneğin, 6552 sayılı Kanunun 73 üncü maddesi hükmüne göre yapılandırılan ve Şubat 2015 ayında ödenmesi gereken ikinci taksitin son ödeme süresi olan 28/02/2015 tarihinin resmî tatile rastlaması nedeniyle ödeme süresi 02/03/2015 tarihine uzamakla birlikte, bu taksit Şubat 2015 ayına ilişkin taksit olarak değerlendirilecektir.

Diğer taraftan, Kanunun 73 üncü maddesi hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve yapılandırılan tutarları peşin ödeme seçeneğini tercih ederek ödemek isteyen borçluların, 02/02/2015 tarihine kadar ödemeleri gereken tutarları anılan maddenin onuncu fıkrasının (a) bendi gereğince 02/03/2015 tarihine (bu tarih dahil) kadar bir aylık geç ödeme zammı ile birlikte ödemeleri halinde Kanun hükümlerinden yararlanacakları tabiidir.


BAĞIMSIZ DENETİME TABİİ OLMA ŞARTLARI NASIL BELİRLENECEK?


1 Şubat 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2015 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 2014/7149 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01.01.2015 tarihinden itibaren uygulanacak ölçütler aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir:
1. Aktif toplamı 50 milyon ve üstü Türk Lirası,
2. Yıllık net satış hasılatı 100 milyon ve üstü Türk Lirası,
3. Çalışan sayısı 200 ve üstü.”

Uygulamaya ilişkin esaslar

A grubunda belirtilen şirketler bu kararda belirtilen üç ölçütten en az ikisinin sınırlarını art arda iki hesap döneminde aşmaları durumunda müteakip hesap döneminden itibaren bağımsız denetime tabi olacaklardır. Birbirini takip eden yıllarda sınırları aşılan iki ölçütün aynı ölçüt olması şart değildir. Örneğin birinci yılda aktif toplamı ve çalışan sayısı ölçütü aşılmış, ikinci yıl ise net satış hasılatı ve çalışan sayısı ölçütü aşılmışsa müteakip dönemden itibaren bağımsız denetime tabi olunacaktır.

Bağımsız denetime tabi olunup olunmadığının belirlenmesinde, şirketler ile bağlı ortaklıkları ve iştiraklerinin aktif toplamı ve net satış hasılatı hesaplanırken vergi mevzuatı çerçevesinde kamu idarelerine sunmak üzere hazırlanan (Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekinde Vergi Dairesine verilen) son iki yıla ilişkin bilanço ve gelir tablosu dikkate alınacaktır. Bağlı ortaklık ve iştirak tanımları ise Tek Düzen Hesap Planı’ndaki tanıma göre belirlenecektir. Tek Düzen Hesap Planı’na göre;
•İştirakler bir ortaklıktaki en fazla %50 oranında olan sermaye payları veya oy haklarının izlenmesinde kullanılır. İştirak edilen ortaklıklarda iştirak ilişkisinden bahsedebilmek için sermaye payı dikkate alınmaksızın sahip olunan oy hakkı veya yönetime katılma hakkının en az %10 oranında bulunması gerekir.
•Bağlı ortaklıklar ise, işletmenin doğrudan veya dolaylı olarak %50 oranından fazla sermaye ya da oy hakkına veya en az bu oranda yönetim çoğunluğunu seçme hakkına sahip olduğu iştiraklerin sermaye paylarının izlendiği hesaptır.

Hesap dönemi takvim yılı olan şirketler açısından 2015 hesap dönemi finansal tablolarının bağımsız denetime tabi olup olmadığının belirlenmesinde 31.12.2014 ve 31.12.2013 tarihli bilanço ve 2013 ve 2014 hesap dönemine ilişkin gelir tablosu kullanılacaktır. Özel hesap dönemine tabi şirketler açısından ise; 2015 yılı içinde başlayıp 2016 yılı içinde sona erecek hesap dönemine ilişkin finansal tablolarının bağımsız denetime tabi olup olmadığının belirlenmesinde 2015 yılı ve 2014 yılı içinde biten hesap dönemlerine (örneğin, 01.07.2013- 30.06.2014 ve 01.07.2014-30.06.2015 hesap dönemine) ilişkin bilanço ve gelir tabloları kullanılacaktır.


10 Şubat 2015 Salı

Bağımsız denetime girmede ve çıkmada esas alınacak ölçütler 10 Şubat 2015 Ekrem Öncü


Denetime Tabi Olduğu Halde Denetim Yaptırmamanın Sonuçları Nelerdir?
Değerli okurlarımız bu yazımda  bağımsız denetime girmede ve çıkmada esas alınacak ölçütler ele alınacaktır.
01.02.2015 tarihli ve 29254 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7149 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile hadler düşürülerek bağımsız denetimin kapsamı genişletilmiş oldu. Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca tek başına veya bağlı ortaklıkları ve iştirakleriyle birlikte aşağıdaki üç ölçütten ikisini sağlayan şirketler bağımsız denetime tabi olacaklardır.
a) Aktif toplamı 50.000.000.-TL (ellimilyon) ve üstü Türk Lirası,
b) Yıllık net satış hasılatı 100.000.000.-TL (yüzmilyon) ve üstü Türk Lirası,
c) Çalışan sayısı 200 (ikiyüz) ve üstü.

Ancak bu haddi aşan tüm firmalar doğrudan bağımsız denetime tabi olmayacaktır. Ayrıca aşağıda ele alacağımız şartların da sağlanmış olması gerekmektedir.
(1) Şirketler, bu Kararda belirtilen üç ölçütten en az ikisinin sınırlarını art arda iki hesap döneminde aşması durumunda müteakip hesap döneminden itibaren bağımsız denetime tabi olur.
(2) Bu Kararda belirtilen üç ölçütten ikisinin sınırlarının aşılıp aşılmadığının belirlenmesinde; şirketin aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatı bakımından yürürlükteki mevzuat uyarınca hazırladıkları önceki yıllara ait (son iki yıldaki) finansal tablolar, çalışan sayısı bakımından ise şirkette önceki yıllardaki (son iki yıldaki) ortalama çalışan sayısı esas alınır. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere 2013 ve 2014 yıllarında üç ölçütten herhangi ikisini aşanlar 01.01.2015 tarihinden itibaren bağımsız denetime tabi olacaklardır.

Bağımsız denetime tabi şirketler söz konusu ölçütlerden en az ikisine ait sınırların art arda iki hesap döneminde altında kalması ya da bir hesap döneminde söz konusu ölçütlerden en az ikisinin sınırlarının yüzde yirmi veya daha fazla altında kalması durumunda, müteakip hesap döneminden itibaren bağımsız denetim kapsamından çıkarılır.
Denetime tabi şirketler, tek başına veya bağlı ortaklıkları ve iştirakleriyle birlikte, bir hesap döneminde ölçütlerden en az ikisinin sınırlarının yüzde yirmi veya daha fazla altında kalması durumunda, müteakip hesap döneminden itibaren denetim kapsamından çıkar.
Örneğin, 1/1/2014-31/12/2014 hesap döneminde denetime tabi olan bir şirketin 31/12/2014 tarihinde sona eren hesap döneminde aktif toplamı 35 milyon TL, yıllık net satış hasılatı 70 milyon TL ve çalışan sayısı 225 kişidir.
Şirket, söz konusu hesap döneminde, aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatı ölçütlerine ilişkin sınırların yüzde yirmiden daha fazla altında kalmıştır. Bu nedenle şirket, 1/1/2015-31/12/2015 hesap dönemi için denetimin kapsamından çıkar.

Bağımsız denetime tabi olan şirketler 3 ölçütten ikisini iki yıl üst üste sağlamıyor ancak hadlerde %20’den daha az düşüklük var ise izleyen yıl değil sonraki yıl bağımsız denetimden çıkılacaktır. 

(3) Bağlı ortaklıkları ve iştirakleri bulunan şirketler açısından bu kararda belirtilen üç ölçütten ikisinin sınırlarının aşılıp aşılmadığının belirlenmesinde; aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatı bakımından ana ortaklık ve bağlı ortaklığa ait finansal tablolarda yer alan kalemlerin toplamı (varsa grup içi işlemler yok edilir), çalışan sayısı bakımından ise ana ortaklıkta ve bağlı ortaklıkta önceki yıllardaki (son iki yıldaki) ortalama çalışan sayılarının toplamı dikkate alınır. İştirakler açısından, söz konusu ölçütler iştirakteki hisseleri oranında dikkate alınır.

Denetime Tabi Olduğu Halde Denetim Yaptırmamanın Sonuçları Nelerdir?
6102 sayılı TTK’nın 397’nci maddesine göre, denetime tabi olanlar, hazırlanmış olan finansal tablolarının denetimden geçip geçmediğini, denetimden geçmiş ise denetçi görüşünü ilgili finansal tablonun başlığında açıkça belirtmek zorundadır. Bu hüküm, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu için de uygulanır. 
Denetime tabi olduğu hâlde, denetlettirilmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmündedir. 

Denetime tabi olunduğu halde denetim yaptırılmayacak olunur ise finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet tabloları düzenlenmemiş hükmünde olunacağından yapılacak olan genel kurullar dahi geçersiz sayılabilecek, 553’üncü madde uyarınca sorumlu tutulabilecek, hatta kredi kullanan firmaların bilançolarını bankalar dahi kabul etmeyebilecektir. 

Sonuç olarak 01.01.2015 itibariyle bağımsız denetim kriterleri değiştirilmiştir ve bağımsız denetime girecek firmaların buna dikkat etmeleri gerekmektedir.


7 Şubat 2015 Cumartesi

Küçük işletmeler ve bağımsız denetim.

Küçük işletmelerin bağımsız denetiminin kimler tarafından ve nasıl yapılacağı KGK tarafından yayınlanan bağımsız denetim standartlarında yayınlanmış olup bu standartlar daha çok BDS 200, BDS 210 ve BDS 300 de yer almaktadır. Bu yazımızda küçük işletmenin tarifi, tek başına denetim yapan bağımsız denetçinin genel amaçları , BDS lere uygun denetim faaliyetlerinin yürütülmesi Finansal Tabloların Bağımsız Denetiminin Planlanması gibi konulara açıklık getirmektedir.

1- Bağımsız Denetçinin Genel Amaçları Ve Bağımsız Denetimin Bağımsız Denetim Standartlarına Uygun Olarak Yürütülmesi Bağımsız denetim standardı 200
Küçük İşletmelere Özgü Hususlar 
Küçük işletmelerin denetiminde dikkate alınması gereken ilâve hususları açıklayan bölümlerde “küçük işletme” terimi genellikle aşağıdaki özelliklere sahip bir işletmeyi ifade eder:
·        
(a) Sahiplik ve yönetimin az sayıda kişinin elinde toplanması (genellikle tek kişi– bu gerçek kişi veya sahipleri gerekli niteliksel özellikleri taşıyan bir tüzel kişi olabilir),
(b) Aşağıdaki özelliklerden birini veya daha fazlasını taşıması:
(i) Karmaşık olmayan veya basit işlemler,
(ii) Basit kayıt düzeni, 
(iii) Az sayıda iş kolu ve bu iş kollarında az sayıda ürün,
(iv) Az sayıda iç kontrol, 
(v) Geniş kontrol sorumluluğuna sahip az sayıda yönetim kademesi veya 
(vi) Görev kapsamı geniş az sayıda personel.

Yukarıda yer alan özellikler, niteliksel özelliklerin tamamı değildir. Bu özellikler sadece küçük işletmelere özgü değildir ve küçük işletmelerin bu özelliklerin tamamını taşıma zorunluluğu yoktur. BDS’lerde küçük işletmelere özgü hususlar öncelikle borsada işlem görmeyen işletmeler göz önünde bulundurularak düzenlenmiştir. Ancak bu hususlardan bazıları, borsada işlem gören küçük işletmelerin denetiminde de yardımcı olabilir. 
BDS’lerde “işletme sahibi-yönetici”, küçük işletmenin günlük faaliyetlerinin yönetiminden sorumlu olan işletme sahibini ifade eder.
Denetimin tamamen sorumlu denetçi tarafından yürütülmesi hâlinde, denetim ekibi üyelerinin yönlendirilmesi ve gözetimi ile denetim ekibi üyelerinin yaptıkları çalışmaların gözden geçirilmesi gibi sorunlar ortaya çıkmaz. Bu tür durumlarda çalışmanın tamamını bizzat yürüten sorumlu denetçi, tüm önemli konulardan haberdar olur. Denetimin tamamının aynı kişi tarafından yürütülmesi hâlinde, denetim sırasında ulaşılan yargıların uygunluğuna dair tarafsız bir görüş oluşturulması konusunda uygulamada sorunlar çıkabilir. Özellikle karmaşık veya olağan dışı sorunların bulunması ve denetimin tek başına denetim faaliyeti yapan denetçi tarafından yürütülmesi hâlinde, uygun tecrübeli bir denetçiyle istişare edilmesi gerekebilir.

2- Finansal Tabloların Bağımsız Denetiminin Planlanması  Küçük işletmelerin denetimlerinde, denetimin tamamı çok küçük bir denetim ekibi tarafından yürütülebilir. Küçük işletme denetimlerinin çoğunda, bir denetim ekibi üyesiyle çalışan (veya herhangi bir denetim ekibi üyesi olmadan çalışan) sorumlu denetçi (veya tek başına denetim faaliyeti yapan bir denetçi) yer alır. Küçük bir ekipte ekip üyelerinin koordinasyonu ve iletişimi daha kolaydır. Küçük bir işletmenin denetiminde genel denetim stratejisinin oluşturulması, karmaşık veya zaman alıcı bir çalışma gerektirmez. Genel denetim stratejisinin oluşturulması işletmenin büyüklüğüne, denetimin karmaşıklığına ve denetim ekibinin büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Örneğin, yeni tamamlanan bir denetimdeki çalışma kâğıtlarının gözden geçirilmesine ve belirlenen öne çıkan konulara dayanarak, önceki denetimin sonunda hazırlanan ve işletme sahibi-yöneticiyle yapılan müzakereler esas alınarak cari dönemde güncellenen özet bilgi notu, 8 inci paragrafta belirtilen hususları kapsaması hâlinde, cari denetimin belgelendirilmiş denetim stratejisi olarak işlev görebilir. 
A19. A11 paragrafında belirtildiği üzere, uygun bir özet bilgi notu, küçük bir işletmenin denetiminde belgelendirilmiş denetim stratejisi olarak işlev görebilir. Küçük işletmelerde muhtemel olduğu gibi, ilgili birkaç kontrol faaliyetinin bulunduğu varsayımıyla oluşturulan standart denetim programları veya kontrol listeleri (Bakınız: A17 paragrafı), denetçinin risk değerlendirmeleri dâhil denetimin şartlarına göre biçimlendirilmiş olması kaydıyla, denetim planı olarak kullanılabilir.


5 Şubat 2015 Perşembe

İhaleye katılırken mali tablolar:

Yapım İhalelerine Katılan Firmalar;Bu firmaların 2014 Bilançoları aşağıda belirtilen 3 kriterin birlikte sağlanmaması durumunda firmaların son 3 yıla ait bilançolarına bakılmak da bu bilançolarda yer alan değerlerinin ortalaması bu kriterleri sağlamıyorsa en düşük teklifi verse bile elenmektedir.
  • Belli sürelerde nakit akışını sağlayabilmesi için gerekli likiditeye ve kısa dönem (bir yıl) içinde borç ödeme gücüne sahip olup olmadığını gösteren cari oranın (dönen varlıklar/kısa vadeli borçlar) en az 0,75 olması (hesaplama yapılırken; yıllara yaygın inşaat maliyetleri dönen varlıklardan, yıllara yaygın inşaat hakkediş gelirleri ise kısa vadeli borçlardan düşülecektir), 
  • Aktif varlıkların ne kadarının öz kaynaklardan oluştuğunu gösteren öz kaynak oranının         (öz kaynaklar/toplam aktif) en az 0,15 olması (hesaplama yapılırken, yıllara yaygın inşaat maliyetleri toplam aktiflerden düşülecektir), 
  • Kısa vadeli banka borçlarının öz kaynaklara oranının 0,50’den küçük olması,
  • Belirtilen üç kriterin birlikte sağlanması zorunludur.
  • Bilançolarda varsa yıllara yaygın inşaat maliyetleri ile hakediş gelirlerinin gösterilmesi gerekir. 
Yukarıda belirtilen kriterleri bir önceki yılda sağlayamayanlar, son üç yıla kadar olan yılların belgelerini sunabilirler. Bu takdirde belgeleri sunulan yılların parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanmadığına bakılır.