.

.

29 Nisan 2015 Çarşamba

Borçlar Kanunda Kiracı ve Ev Sahibi İlişkisi

Kira sözleşmeleri, 2011 yılından itibaren“6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun” ile değil “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu” ile düzenleniyor. Kanun değişikliği ile birlikte ev sahibi-kiracı ilişkisinin tanımı ve boyutu da değişmiş oldu.

Kanun değişikliği ile ev sahibi-kiracı ilişkisinin borç-alacak ilişkisine döndüğünü ve kira sözleşmesinin de bir senet niteliği taşımaya başladığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bundan dolayı, kira sözleşmesi imzalamadan şartları iyi değerlendirmelisiniz.
Yeni kanunda kiraya veren, kiralayan ve kira sözleşmesi olarak 3 temel unsur mevcut. İlgili maddede (Madde 299) kira sözleşmesi şöyle tanımlanıyor: “Kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını … kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”  

A. Kiraya verenin kiralayana yükümlülükleri

Kiraya verenin yükümlülüklerinin temelini oluşturan konulara bir bakalım – burada önemli olan konuları önem sırasına göre sıraladık:
1-  Kiraya verenin en temel yükümlülüğü, gayrimenkulün kira sözleşmesi boyunca kiraya verildiği gibi (kullanımdan dolayı yıpranmalar hariç) kalmasını sağlamaktır (Madde 301)
2- Sigorta, vergi vb. kiralanan ile alakalı ödemeleri kira sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça kiraya veren ödemek zorundadır (Madde 302)
3-  Kullanımla alakalı olmak şartı ile öngörülen veya öngörülemeyen tüm yan giderleri kiraya veren karşılamak ile yükümlüdür (Madde 303)
4-  Kiralananın herhangi bir kusurunun ortaya çıkması ve bu kusurdan dolayı kiracının zarar görmesi durumda kiraya veren zararı karşılamak ile yükümlüdür (Madde 308)
5-  Kira bedelinin geç ödenmesi durumda herhangi bir cezai koşul içeren bir anlaşma yapılamaz (Madde 346)
Borçlar kanununu incelediğimizde “yerel adet olmadıkça” gibi bir ibareyle daha karşılaşmaktayız. Bu sözün kullanılması ile birlikte kiralanmak istenen gayrimenkulün bulunduğu bölgedeki genel uygulamaların kabul edildiği anlaşılmakta. Ancak yerel adetlerin kanunların üzerinde olmadığı ve kanunlara aykırılık taşıması durumunda  geçerli olmayacağı da unutulmamalıdır.

B. Kiracının kiraya verene yükümlülükleri

Kiracının yükümlülükleri, kiraya verenin yükümlülükleri kadar çok olmasa da net ve açık bir şekilde kanunda dile getirilmiştir. Kiracının yükümlüklerine temel olan konuları sıralamak gerekirse:
1. Kiracının en temel yükümlülüğü kirasını ödemektir (Madde 313)
2. Kira sözleşmesinde kira ödeme tarihi belirtilmedi ise veya gayrimenkulün bulunduğu bölgede genel bir uygulama yoksa kira her ayın sonunda ödenir (Madde 314)
3. Kiracı kira bedelini veya ödemekle yükümlü olduğu diğer giderleri ödemediği durumda kiraya veren kira sözleşmesini feshedebilir (Madde 315)
4. Kiracı, kiralanan üzerinde yapacağı değişikliklerde kiraya verenden yazılı izin almak zorundadır.
5. Kiracı evi nasıl teslim aldıysa o şekilde teslim etmek zorundadır. Ancak kullanımdan dolayı meydana gelen eksimeler ve yıpranmalardan sorumlu değildir (Madde 341)
6. Kiracıyla alakalı hem borçlar kanunda hem de diğer ilgili kanunlarda yer alan bir diğer temel yükümlülük ise kiraladığı gayrimenkule gerekli özeni göstermesi ve çevre sakinlerinin haklarını gözeterek iyi geçinmesidir. Aksi durumda kiraya veren  kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshetme hakkı mevcuttur.
Kiraya verenin ve kiracının yükümlülüklerine temel oluşturan kısımlara bu yazımızda yer verdik. Daha detaylı bilgi için 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göz atabilirsiniz.


SM makbuzu hk Danıştay Kararı.

ÜCRETİN ELDE EDİLDİĞİ ANDA SERBEST MESLEK MAKBUZU DÜZENLENMESİ GELİR VERGİSİ AÇISINDAN KAYIP KABUL EDİLEMEZ..
Verginin Doğmasını Gelir Vergisi İle Paralel Gören Kararlar
(ii) Danıştay 11’inci Dairesi 8.1.1997 tarih, E: 1995/5209, K:1997/61 sayılı kararıyla onadığı kararın gerekçesi şöyledir:
“Davacının müşterilerine muhasebecilik hizmeti sunduğu, bu hizmetin sözleşme hükümlerine göre yürütüldüğü, sözleşmede ücretin aylık olarak ödenmesi koşulu getirildiği halde tahsilatın yapılmasıyla birlikte serbest meslek makbuzunun düzenlendiği dönemde katma değer vergisinin beyan edildiği, bu suretle vergi kaybına yol açıldığından bahisle cezalı tarhiyat yapılmış ise de, ancak ücretin elde edildiği anda serbest meslek makbuzu düzenlenebilmesi ve ilgili dönemde beyan edilmesi zorunluluğu karşısında vergi kaybından söz edilemeyeceği gerekçesiyle cezalı tarhiyatın terkinine…” Karar verildi...


DANIŞTAY 11. DAİRE
E. 1995/5209-K. 1997/61
T. 8.1.1997
3568/m.46-3065/m.39,40,41


ÖZET :
 Serbest muhasebeci, serbest meslek makbuzunu ancak ücretin elde edildiği anda düzenleyebildiğinden, kdv`nin düzenleme döneminde beyan edilmesi mevzuata uygun olduğu hakkında.

İstemin Özeti: Serbest muhasebecilik faaliyetinde bulunan yükümlünün, 1993 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak aynı yılın Mart, Mayıs, Haziran dönemlerine ilişkin olarak kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 10.4.1995 gün ve E: 1994/1311, K: 1995/465 sayılı kararıyla; davacının müşterilerine muhasebecilik hizmeti sunduğu, bu hizmetin sözleşme hükümlerine göre yürütüldüğü, sözleşmede ücretin aylık olarak ödenmesi koşulu getirildiği halde tahsilatın yapılmasıyla birlikte serbest meslek makbuzunun düzenlendiği dönemde katma değer vergisinin beyan edildiği, bu suretle vergi kaybına yol açıldığından bahisle cezalı tarhiyat yapılmış ise de, ancak ücretin elde edildiği anda serbest meslek makbuzu düzenlenebilmesi ve ilgili dönemde beyan edilmesi zorunluluğu karşısında vergi kaybından söz edilemeyeceği gerekçesiyle cezalı tarhiyatın terkinine karar vermiştir. Vergi dairesi müdürlüğü, inceleme raporuna dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatın yasal olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Savcısı S.B.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası`nın 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi M.A.G.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

Bu nedenle temyiz isteminin reddine, Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 10.4.1995 gün ve E: 1994/1311, K: 1995/465 sayılı kararının ONANMASINA, 8.01.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.



MALİ MÜŞAVİR AYLIK OLARAK VERDİĞİ HİZMET BEDELİNİ ARALIK AYINA MAKBUZ KESMEK SURETİYLE BEYAN EDEBİLİR Mİ? 

Özet:
................. tarihinde tahsil edildiği anlaşıldığından yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığına karar verilmiştir.
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 19.02.1998 tarih E:1997/402, K:1998/651 sayılı Karar
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinin 1. bendi ve aynı yasanın 10. maddesinin (c) bendinde açıklanan hükümler gözönüne alınarak dosya incelendiğinde, serbest muhasebecilik ve mali müşavirlik faaliyetiyle uğraşan davalının 1994 yılında elde ettiği serbest meslek kazancına ait beyannamelerini Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, kasım dönemlerinde matrahsız olarak vermesi, tamamını ise aynı yılın Aralık ayında beyan etmesi nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak yıl içinde elde edilen hasılatın 12 aya bölünmesi suretiyle belirlenen matrah üzerinden uyuşmazlık konusu tarhiyatın yapıldığı görülmüş ise de, davacının müşterilerden tahsil ettiği ücretin aylık yada üçer aylık olarak tahsil edildiğine ilişkin herhangi bir somut saptama yapılmadığı gibi ücret gelirlerinin de ... ..tarihinde tahsil edildiği anlaşıldığından yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığına karar verilmişti




12 ADIMDA E-DEFTER İŞ AKIŞ SÜRECİ

12 ADIMDA E-DEFTER İŞ AKIŞ SÜRECİ MuhasebeTR Mevzuat Komisyonu

Düzenlemelere ve standartlara uygun olarak oluşturulan dosyaların, e-defter olarak kabul edilebilmesi için mali mühür ile mühürlenmesi ve e-Defter Uygulaması aracılığı ile beratının alınması gerekmektedir. E-defterin iş akış süreçleri aşağıdaki gibidir:
1.    Adım: Elektronik Muhasebe Kayıtlarının Tutulması: Aylık dönemler itibarıyla uyumlu muhasebe programı vasıtasıyla elektronik kayıtların tutulmasıdır.
2.    Adım: Elektronik Defterin Oluşturulması: Elektronik kayıtların XBRL formatına dönüştürülmesidir. Hazırlanan dosya “defter” şema yapısında öngörülen alana yerleştirilmek suretiyle dönüştürme işlemi gerçekleştirilir.
3.    Adım: Oluşturulan “E-Defter” Dosyasının Mali Mühürle Onaylanması: Hazırlanan e-defter dosyası mali mühürle onaylanır. Bu şekilde oluşturulan dosya, mükellefin beratının aldıktan sonra defter olarak saklamak zorunda olduğu dosyadır. Ancak bu dosyanın defter olarak geçerli sayılabilmesi için e-defter beratının alınması zorunludur.
4.    Adım: Berat Dosyasının Oluşturulması: Onaylanan e-defterin mühür kısmının ve belli bilgilerin yer aldığı berat dosyası oluşturulur.
5.    Adım: Berat Dosyasının Mali Mühürle Onaylanması:Berat dosyası mali mühürle onaylanır.
6.    Adım: Berat Dosyası Paketi Oluşturulması: Gönderilmek istenen paket ziplenmiş olmalıdır. Zip dosyası içinde aynı isimde XML formatında berat (YB veya KB) dosyaları bulunmalıdır. Zipli dosyanın açık boyutu en fazla 1 MB olmalıdır. Bu boyutu geçen beratlara hata mesajı dönülecektir. Paket bütün kontrolleri başarıyla geçtiğinde sendDocumentFile metodu “….. adlı paketi işleme alındı” mesajını dönecektir.
7.    Adım: Berat Dosyasının Zaman Damgası ile Onaylanması: Berat Dosyası TÜBİTAK’tan temin edilmiş zaman damgası ile onaylanır. (ZORUNLU DEĞİL)
8.    Adım: Berat Dosyasının Gelir İdaresi Başkanlığına (GİB) gönderilmesi: Hazırlanan paket www.edefter.gov.tr adresinde bulunan e-Defter Uygulamasına giriş yapılarak yüklenir ya da web servis aracılığıyla gönderilir.
9.    Adım: Berat Dosyasının GİB Tarafından Onaylanması: Berat dosyasının Gelir İdaresi Başkanlığı mali mührü ile onaylanmasıdır.
10. Adım: Berat Dosyasının İndirilecek Biçimde Defter Sahibinin Erişimine  
    Açılması: GİB tarafından onaylanan berat dosyası indirilecek biçimde mükellefin  
    erişimine açılır.
11. Adım: Berat Dosyasının İndirilmesi: Mükellef erişime açılan onaylı e-Defter
     Berat dosyasını indirir.
12. Adım: Berat Dosyası İle e-Defter Dosyasının Muhafazası: Mükellef onaylı    
     e-Defter Berat Dosyasını ile mühürlü e-Defter Dosyasını birlikte elektronik ortamda  
     kanuni saklama süresince muhafaza edecektir.
MuhasebeTR Mevzuat Komisyonu
(Bu yazı kaynak gösterilse dahi farklı sitelerde yayınlanamaz.)


27 Nisan 2015 Pazartesi

DERNEK FAALİYETİ DESTEĞİ

DERNEK FAALİYETİ DESTEĞİNE YÖNELİK YARDIMLAR İÇİN PROJELERDE                          SON GÜN 7 MAYIS
1. GİRİŞ  10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 29 uncu maddesine dayanılarak hazırlanan ve 03/07/2006 tarihli ve2006/10656 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan “Dernek, Vakıf, Birlik Kurum, Kuruluş, Sandık ve Benzeri Teşekküllere Genel Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Bütçelerinden Yardım Yapılması Hakkında Yönetmeliğin 10 uncu maddesine dayanılarak hazırlanan, “İçişleri Bakanlığı Bütçesinden Derneklere Yardım Yapılması Hakkında Yönerge” kapsamında derneklere hazırladıkları projeleri gerçekleştirmek üzere mali yardım yapılmaktadır.

Bu İtibarla, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı, kapasitelerinin geliştirilmesi, kamu kurumları ile olan ilişkilerinin arttırılması ve karar alma mekanizmalarına aktif katılım sağlanması gibi çeşitli amaçlarla derneklerin faaliyetlerini desteklemektedir. Bu kapsamda Başkanlık, her yıl bütçe imkânları doğrultusunda derneklerce hazırlanan projelere yardım etmektedir.

Bu yazımızda; derneklere yardım yapılırken, kimlerin başvuru yapabileceği,  başvuru yapacak dernekte aranacak şartlar, desteklenecek proje konuları, yapılacak yardım miktarı ve başvuru tarihine ilişkin bilgilere yer verilmiştir.
2. BAŞVURU YAPACAKLARDA ARANAN ŞARTLAR 2015 yılı için desteklenecek projeler kapsamında yardımdan faydalanmak için 04/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun kapsamına giren ve tüzel kişiliği bulunan dernekler ile derneklerin oluşturduğu federasyon ve konfederasyonlar başvuru yapabilir.Başvuru yapacak dernekte aranacak şartlar aşağıda sıralanmıştır.

b) Anayasa ve kanunlarla yasaklanmış faaliyetlerde bulunmamış olması,
c) Mevcut yöneticilerinin dernek iş ve işlemlerinden dolayı son üç yıl içinde herhangi bir hapis veya adli para cezası almamış olması,
ç) Tüzüğünde belirtilen amacının, toplumun ihtiyaç ve sorunlarını çözmeye ve toplumsal gelişmeye katkıda bulunmaya yönelik olması,
d) Haklarında feshe ilişkin devam eden bir dava olmaması,
e) Derneğin ilk genel kurul toplantısını yapmış ve organlarını oluşturmuş olması,
f) Kamu kurum ve kuruluşlarından daha önce alınmış olan yardımların, amacına ve mevzuata uygun olarak kullanılmış olması gerekir.

3.  2015 YILI İÇİN DESTEKLENECEK PROJE KONULARI 2015 yılı için desteklenecek proje konuları, İçişleri Bakanlığınca aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.

a) Aile ve toplum değerlerinin korunması ve geliştirilmesine yönelik projeler,
b) İnsan hakları ve demokrasi bilincinin yaşatılması ve etkin hale getirilmesine yönelik projeler,
c) Karar alma mekanizmalarına katılım, kamu-sivil toplum diyalogunun arttırılması ve aktif vatandaşlık konulu projeler,
d) Toplumda huzur ve barışı temin etmek üzere farklı toplum kesimleri arasında uzlaşı, işbirliği ve etkileşimi artırmaya yönelik projeler,
e) Toplumun farklı kesimleri arasında işbirliği ve etkileşimi arttırmaya yönelik projeler,
f) Gençlerin, kadınların ve engellilerin girişimciliğini, liderlik vasıflarını ve istihdamını arttırmaya yönelik projeler,
g) Çocuklar, gençler, kadınlar, engelliler, maddi durumu iyi olmayan ve sosyal risk altındaki gruplara yönelik projeler,
h) Kültür, tarih ve medeniyet değerlerinin korunması, geliştirilmesi ve ihyasına yönelik projeler,
i) Gazilerimize ve Şehit yakınlarına yönelik projeler,
j) Eğitim, kültür, sağlık, spor ve madde bağımlılığı ile mücadeleyi konu alan sosyal içerikli projeler



4. DESTEKLENECEK PROJELERDE ARANACAK ŞARTLAR-Desteklenecek proje konuları her bütçe yılında İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenir ve internet sitesinde yayımlanır. İlan edilen konuların kapsamına girmeyen projeler değerlendirmeye alınmaz.2015 yılı için proje konularının aşağıdaki şartları taşıması gerekmektedir.
a) Kamu yararına ilişkin olması,
b) Derneğin tüzüğündeki amacı ve çalışma konuları ile örtüşmesi.
c) Öncelikle toplumun ihtiyaç ve sorunlarına çözüm sağlaması.
ç) Toplumsal gelişmeye katkıda bulunulmasına yönelik olması.

5. DESTEKLENECEK PROJELERDE YARDIM MİKTARI-2015 yılı proje yardımları için İçişleri Bakanlığı bütçesinde öngörülen kaynak miktarı 21.200.000 TL’dir.İçişleri Bakanlığı, bütçesinde öngördüğü kaynağı kısmen ya da tamamen kullandırmama hakkını saklı tutmakta olup, başvurusu yapılacak projeler için her hangi bir bütçe sınırlaması yapmamaktadır. Ancak, İçişleri Bakanlığı tarafından derneklerin proje bütçesine yapılacak katkı, en az 5.000,00 TL ve en çok 150.000,00 TL tutarlar arasında belirlemiştir.
En az yardım tutarı        5.000,00 TL     En çok yardım tutarı   150.000,00 TL
Başvuru sahibi dernek, işbirliği yaptığı kurum ve kuruluşların nakdi veya ayni katkılarının yerine getirilmesinden bizzat sorumludur.Yardım yapılacak proje için sadece uygun maliyetler dikkate alınacaktır. Uygun maliyetler, projenin hayata geçirilmesi için zorunlu olan giderlerdir. Uygun maliyetler, piyasa koşulları dikkate alınarak belirlenir. Bu nedenle başvuru sahibi tarafından sunulacak proje bütçesi bir maliyet tahmini niteliğindedir.
Hazırlanan bütçede tüm kalemler kendi alt kalemlerine ayrılır ve her bir alt kalem için yapılacak işin veya alınacak malzemenin niteliği, adedi ve birim tutarı mutlaka belirtilir. Proje kapsamında bir maliyetin uygun maliyet olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki genel koşullar aranır.

a) Projenin uygulama süresi içinde gerçekleşmesi,
b) Projenin yürütülmesi için gerekli ve gerçekçi olması,
c) Harcamanın başvuru sahibi tarafından gerçekleştirilmesi ve harcama belgelerinin dernek adına düzenlenmesi ve uygulama takvimine riayet edilmesi
d) Yapılan harcamanın başvuru sahibi derneğin işletme defterinde veya yevmiye defterinde kayıtlı, tanımlanabilir, doğrulanabilir olması ve usulüne uygun harcama belgeleriyle belgelendirilmesi gerekir.

6. PROJELER İÇİN BAŞVURU ŞEKLİ VE TARİHİ-Başvuru yapacak dernekler, proje başvuruları ile ilgili detaylı bilgi için www.dernekler.gov.tr adresinde bulunan Proje Destek Sistemi (PRODES) bölümünü inceleyebilirler. Proje son başvuru tarihi: 07 Mayıs 2015 saat: 17.00’dir.

Proje başvuruları, Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın kurumsal internet sayfası olan www.dernekler.gov.tr adresinde yer alan Proje Destek Sistemi (PRODES) üzerinden elektronik (on-line) olarak yapılacaktır. Proje başvurusu yapacak derneklerin kendilerine ait Dernekler Bilgi Sistemi (DERBİS) kullanıcı adı ve şifresi ile sisteme giriş yapmaları ve başvurularını sistem üzerinden tamamlamaları gerekmektedir.

7. SONUÇ-İçişleri Bakanlığınca yapılan yardımlardan faydalanmak isteyen derneklerin; kapasitelerinin geliştirilmesi, kamu kurumları ile olan ilişkilerinin arttırılması ve karar alma mekanizmalarına aktif katılım sağlanması gibi amaçlara yönelik olarak 2015 yılı için belirtilen konulara göre hazırlayacakları projelerini www.dernekler.gov.tr internet adresinde bulunan “Başvuru Rehberi”ne göre hazırlamaları gerekmektedir. Yardımlardan faydalanmak isteyen dernekler proje ile ilgili başvurularını 7 Mayıs  2015 tarihine kadar Proje Destek Sistemi (PRODES) üzerinden elektronik yoldan yapabilirler.
KAYNAK
-  5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu
- 17.07.2006 Tarih ve 26231 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan “Dernek, Vakıf, Birlik Kurum, Kuruluş, Sandık ve Benzeri Teşekküllere Genel Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Bütçelerinden Yardım Yapılması Hakkında Yönetmelik”
-  T.C. İçişleri Bakanlığı, 2015 Yılı Proje Rehberi, www.dernekler.gov.tr (23.04.2015)


24 Nisan 2015 Cuma

Torba Kanun yürürlükte. Tarihlere dikkat

Çalışma hayatı ve sosyal güvenliğe dair farklı kanunlarda 91 maddede değişiklik getiren son Torba Kanun dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Kanunun bazı hükümleri hemen yürürlüğe girerken, bazıları önümüzdeki aylarda uygulanmaya başlanacak. Bu arada kimi haklardan yararlanmak için bazı tarihlere dikkat etmek gerekiyor.
31 Temmuz son tarih-Torba Kanun kapsamında esnaf, şirket ortağı ve tarımsal faaliyeti sebebiyle Bağ-Kurlu olanlara borcunu sildirme imkanı veriliyor.
Bu kişilerin 2015 Nisan ayı sonu itibariyle birikmiş borçları 12 ay ve daha fazla ise 31 Temmuz 2015’e kadar SGK’ya başvurmak şartıyla borçlarını sildirebilecekler.
Sildirdikleri dönem emeklilik hesabında dikkate alınmayacak. Fakat ileride imkanları olursa bu dönemi tekrar ödeyerek emekliliğe saydırabilecekler. 31 Temmuz’a kadar başvuru yapmamış olanlar bu imkandan faydalanamayacaklar.

Öte yandan işveren olarak ya da üçüncü kişi olarak SGK’nın rücu (tazminat) davalarına muhatap olanların da 31 Temmuz 2015’e kadar SGK’ya başvurmaları gerekiyor.
Başvuru yapanlar borçlarını dilerlerse faizsiz olarak peşin dilerlerse 18 taksitteödeyebilecekler. Örneğin işçisi iş kazası geçirmiş ve bu kazada kusurlu bulunmuş işverenler tazminatlarını bu kapsamda ödeyebilecekler. Fakat bu borca ilişkin mahkeme kararının en geç 31.12.2014 tarihine kadar kesinleşmiş olması gerekiyor.
 
Zamlar temmuzda başlayacak-Yine Torba Kanun kapsamında 1000 liradan düşük aylığı olan emeklilere verilecek 100 liralık zam önümüzdeki temmuz ayı itibariyle maaşlara yansıyacak.
Emekli olduktan sonra Bağ-Kur kapsamında çalışan ve maaşından yüzde 15 oranında destek primi kesilen emekliler için kesinti oranı da temmuz itibariyle yüzde 10’a düşecek.
 
Esnafın cezası 2008’den itibaren siliniyor-Bir esnaf aynı zamanda işverense yani yanında işçi çalışıyorsa, kendisi için ödeyeceği prim, çalışanı için ödediği en yüksek primden az olamıyordu.
Az olması halinde aradaki fark SGK tarafından cezalı olarak tahsil ediliyordu. Binlerce esnafa ceza çıkaran ve düşük primle işçi çalıştırmaya sevk eden bu uygulama, 1 Ekim 2008’den geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırıldı.
 
Bunlar hemen uygulanacak-Öte yandan Torba Kanun’un yayımlanmasıyla birlikte dün itibariyle uygulaması değişen konular da var.
İşçi babaya 5 gün doğum izni,
çocuğu engelli ebeveyne 10 gün ilave izin,
iş güvenliği cezalarında artış bunlardan bazıları.

Sadettin ORHAN-BUGÜN

15 Nisan 2015 Çarşamba

Nakit Sermaye Artıracaklar, Yeni Şirket Kuracaklar 1 Temmuz 2015'i Bekleyin!- YMM Abdullah Tolu


 SİRKÜLER
 
Tarih         : 15.04.2015
Sıra No      : 2015/18
Konu    : Nakit Sermaye Artıracaklar, Yeni Şirket Kuracaklar  1 Temmuz 2015'i Bekleyin! Nakit Konulan veya Nakit Artırılan Sermaye Üzerinden Hesaplanacak Faizlerin % 50'sinin Vergi Matrahından İndirilmesini Öngören Düzenleme Bu Tarihten İtibaren Yürürlüğe Girecek
 
Her şey 2014 yılı Eylül ayı ortalarında Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan’ın, “Şirketlerin kredi ağırlıklı değil, sermaye ağırlıklı bilanço yapısına sahip olmasıyla alakalı yeni bir çalışma başlattıklarına” ilişkin açıklaması ile başladı.  Bu açıklama, finans kuruluşları başta olmak üzere, şirketler ile diğer kişi ve kuruluşlarda büyük beklentilere neden oldu.  
 
Ülkemizdeki şirketler sermayeden ziyade kısa vadeli kredi ağırlıklı bir bilançoya sahiptirler. Bu durum ise, şirketlerin çalışma sermayelerinin yetersizliğini, kısa vadeli nakit ihtiyaçlarını gideremediklerini, şirket sahip/ortaklarının geri alamama korkusu veya örtülü sermaye/transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı  sorgulamasıyla karşılaşmamak için ellerindeki nakitlerini şirketlere sermaye olarak koymak yerine, başka alanlarda değerlendirdiklerini göstermektedir. Banka kredilerine ilişkin faizlerin  doğrudan gider olarak vergi matrahından düşülebilme imkanı da, özellikle gider yaratma konusunda sorun yaşayan firmaları, bankadan kredi kullanmaya itmiş/itmektedir. 
 
Şirketlerin kredi ağırlıklı bilanço yapısından sermaye ağırlıklı bilanço yapısına geçebilmeleri için; nakit sermaye konulmasını teşvik edecek, ortaklar açısından ise nakit sermayenin alternatif maliyetini karşılayacak bir düzenleme yapılması gerekiyordu. 2014 yılı Eylül ayında başlayan bu çalışmalar nihayet  07.04.2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6637 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile hayata geçirilmiştir.
 
Aşağıda ayrıntıları açıklanacak olan bu düzenleme ile finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin nakit sermaye ödemelerine faiz indirimi getirilerek, sermaye şirketlerinin nakit sermaye artırımları teşvik edilmiştir.
 
1) Yapılan Düzenleme 
 
Sermaye şirketlerinin nakit sermaye ödemelerine faiz indirimi müessesesi 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10. maddesinin birinci fıkrasına 6637 sayılı Kanunla eklenen (ı) bendi ile düzenlenmiştir. Yapılan bu düzenleme 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir. Söz konusu bent hükmü aynen aşağıdadır:
 
"ı) Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50'si.
 
Bu indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği hesap döneminden itibaren başlamak üzere izleyen her bir dönem için ayrı ayrı yararlanılır. Sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yapılması hâlinde azaltılan sermaye tutarı indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.
 
Bu bent hükümlerine göre hesaplanacak indirim tutarı, nakdi sermayenin ödendiği ay kesri tam ay sayılmak suretiyle hesap döneminin kalan ay süresi kadar hesaplanır. Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutarlar, sonraki hesap dönemlerine devreder. Bu bendin uygulanmasında sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dâhil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından veya bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan ya da ortaklar veya bu Kanunun 12 nci maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımları, indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.
 
Bu bentte yer alan oranı, şirketlerin aktif büyüklükleri, ortaklarının hukuki niteliği, çalışan personel sayıları ve yıllık net satış hasılatlarına göre veya sermayenin kullanıldığı yatırımdan elde edilen gelirlerin kurumun esas faaliyeti kapsamında olmayan faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşmasına göre ya da sermayenin kullanıldığı yatırımların teşvik belgeli olup olmadığına veyahut makine ve teçhizat veya arsa ve arazi yatırımları için sermayenin kullanıldığı alanlar itibarıyla ya da bölgeler, sektörler ve iş kolları itibarıyla ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye veya %100'e kadar artırmaya; halka açık sermaye şirketleri için halka açıklık oranına göre %150'ye kadar farklı uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir."
 
2) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi: 
 
a) Faiz İndirimi Uygulamasından Hangi Şirketler Yararlanacak?
 
Faiz indirimi uygulamasından; finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüslerihariç olmak üzere sermaye şirketleri yararlanacaktır. Yani, finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri kapsam dışında bırakılmıştır.
 
Türk Ticaret Kanunu’nun 124. maddesinde sermaye şirketleri; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler olarak sayılmıştır. Ayrıca, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2/1. maddesinde ise, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile benzer nitelikteki yabancı kurumların sermaye şirketi olduğu, bu Kanunun uygulanmasında, Sermaye Piyasası Kurulu'nun düzenleme ve denetimine tâbi fonlar ile bu fonlara benzer yabancı fonların da sermaye şirketi sayılacağı hükme bağlanmıştır.
 
b) Uygulama Kapsamına Hangi Sermaye Artırımları Girmektedir?
 
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi ile getirilen faiz indirimi hesabı kapsamına,
 
- Sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ödenmiş veya çıkarılmış sermayelerindeki nakdi artışlar,
 
- Yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı
 
girmektedir.
 
Yapılan bu düzenlemeyle, yeni kurulan şirketler ve nakit sermaye artıran şirketlerde, sırasıyla nakit konulan veya nakit artırılan sermaye üzerinden, aşağıda belirtilen şekilde hesaplanan faiz tutarının % 50’sinin, kurumlar vergisi matrahından indirimine olanak sağlanmıştır.
 
c) Uygulama Kapsamına Hangi Sermaye Artırımları Girmemektedir?
 
Sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dâhil olmak üzere,
 
- Sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından veya
 
- Sermaye şirketlerinin bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan ya da
 
- Ortaklar veya bu Kanunun 12. maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen
 
sermaye artırımları, indirim hesaplamasında dikkate alınamayacaktır.
 
ç) İndirime Esas Faiz Tutarı Nasıl Hesaplanacak?
 
Kapsama giren sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50'si, kurumlar vergisi matrahından indirilecek faiz indirimi tutarı olarak hesaplanacaktır. Diğer bir ifadeyle, yeni kurulan şirketler ve nakit sermaye artıran şirketlerde, sırasıyla nakit konulan veya nakit artırılan sermaye üzerinden, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından ilgili yıl için açıklanan bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutarın % 50’si kurumlar vergisi matrahından indirilecektir. Her yıl yapılacak indirimin o yılın faiz oranlarına göre yeniden hesaplanması gerekecektir.
 
d) İndirim Uygulamasından Hangi Dönemden İtibaren Yararlanılacak?
 
Bu indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği hesap döneminden itibaren başlamak üzere izleyen her bir dönem için ayrı ayrı yararlanılabilecektir. Sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yapılması hâlinde azaltılan sermaye tutarı indirim hesaplamasında dikkate alınmayacaktır. Hesaplanacak indirim tutarı, nakdi sermayenin ödendiği ay kesri tam ay sayılmak suretiyle hesap döneminin kalan ay süresi kadar hesaplanacaktır.
 
e) İlgili Dönemde İndirilemeyen Tutarlar Sonraki Yıllara Devredilebilecek mi? 
 
Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutarlar, sonraki hesap dönemlerine devredecektir. Kanuni düzenlemede herhangi bir hüküm bulunmadığından, matrah yetersizliği halinde sonraki döneme/dönemlere devredecek indirim tutarının enflasyon oranı veya herhangi başka bir katsayıyla endekslenmesi mümkün bulunmamaktadır.
 
f) Faiz İndirimi Uygulaması Hangi Tarihten İtibaren Başlayacak? Nakit Sermaye Artırımı ve Şirket Kuruluş İşlemlerini 1 Temmuz 2015 Sonrasına Mı Bırakmak Gerekir?
 
6637 sayılı Kanunun 26/a maddesinde, 5520 sayılı Kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ı) bendinin 1 Temmuz 2015 tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
 
Buna göre, söz konusu düzenleme 1 Temmuz 2015 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, bu tarihten itibaren
 
- Ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya
 
- yeni kurulacak sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı
 
indirim hesabında dikkate alınacağı anlaşılmaktadır.
 
Bu nedenle, getirilen faiz indirimi uygulamasından yararlanmak isteyen ve sermaye artırma aşamasında olan sermaye şirketlerinin nakit sermaye artırım işlemlerini, yeni kurulacak sermaye şirketlerinin ise kuruluş işlemlerini 1 Temmuz  2015 sonrasına bırakmalarında yarar görmekteyiz.
 
g) Faiz İndirimi Uygulaması Konusunda Bakanlar Kuruluna Verilen Yetki
 
Söz konusu düzenlemede % 50 oranını; şirketlerin aktif büyüklükleri, ortaklarının hukuki niteliği, çalışan personel sayıları ve yıllık net satış hasılatlarına göre veya sermayenin kullanıldığı yatırımdan elde edilen gelirlerin kurumun esas faaliyeti kapsamında olmayan faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşmasına göre ya da sermayenin kullanıldığı yatırımların teşvik belgeli olup olmadığına veyahut makine ve teçhizat veya arsa ve arazi yatırımları için sermayenin kullanıldığı alanlar itibarıyla ya da bölgeler, sektörler ve iş kolları itibarıyla ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye veya %100’e kadar artırmaya; halka açık sermaye şirketleri için halka açıklık oranına göre %150’ye kadar farklı uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.
 
ğ) Faiz İndirimi Uygulamasının Usul ve Esasları Maliye Bakanlığı'nca Henüz Belirlenmemiştir
 
Söz konusu düzenlemenin usul ve esasları Maliye Bakanlığı tarafından henüz belirlenmemiştir. İndirim uygulamasının detaylarının bir an evvel belirlenmesinde fayda bulunmaktadır. 
Saygılarımla.
 
 
Abdullah TOLU
Yeminli Mali Müşavir
TOLUEN YMM DENETİM VE DANIŞMANLIK
 
Kaynak: http://toluenymm.com/mukellef-panosu/64-nakit-sermaye-artiracaklar-yeni-sirket-kuracaklar-1-temmuz-2015-i-bekleyin

14 Nisan 2015 Salı

SMMM müteselsil sorumluluk yargı kararı:

3568 Sayılı Kanun kapsamındaki SMMM ve YMMlerin sorumluluğu konusunda yeniden çalışmalar yapılmakta, mesleki sorumluluk konusunda vergi müfettişlerince yürütülecek işlemler ve izlenecek usullere açıklık getirmeye, uygulama birliği sağlamaya yönelik yönergeler hazırlanmaktadır.
Bu arada da bir çok meslektaşımızın vergi inceleme raporlarında sorumlu tutulduklarına dair haberler almaktayız.
Bu haberlerin ne dereceye kadar doğru olduğu konusunda kesin bir bilgim yok, bunu da belirteyim.
Daha önce yazılmış sorumluluk raporları sebebiyle Türkiyenin bir çok şehrindeki mahkemelerde çeşitli davalar devam etmekte, vergi mahkemelerince bu raporlara ait kararlar verilmektedir.
Bugün elime bir vergi mahkemesinin bir kararı geçti. Siz, meslektaşlarımla paylaşma ihtiyacını duydum. Vergi mahkemesinin 2014/359 esas ve 2014/1054 karar sayılı kararı gereğince: muhasebedr.com
SMMM olarak görev yapmakta olan davacıya, muhasebe kayıt ve işlemlerini yürüttüğü, beyannamelerini imzaladığı şirket tarafından ödenmeyen vergi ve cezaların tahsili için müteselsil sorumlu sıfatıyla ödeme emri düzenlenmiş, davacı üçüncü kişiler nezdinde karşıt inceleme yapma yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle şirketin sahte fatura faaliyetini bilmesinin mümkün olmadığı, kendisine ibraz edilen belgelerin şirket defter ve kayıtlarına uygun olduğunu tesbit ettiği, söz konusu ödenmeyen veri ve cezalardan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu öne sürerek ödeme emrinin iptalini talep etmiştir.
Mahkeme, 3568 sayılı yasanın muhtelif hükümleri gereğince SMMMlerin yapacakları işlerin belirtildiği kararında, anılan hükümler uyarınca muhasebecilik hizmeti verilen şirketin defter ve belgelerini muhasebe kurallarına göre tutmak dışında karşıt inceleme yapmak, rapor hazırlamak gibi yetkileri bulunmayan SM ve SMMMlerin, yasal düzenleme olmaksızın (4) sıra no.lu genel tebliğ uyarınca harici araştırmayı gerektirmeden, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu anlaşılabileceği ifade edilen belgelerden sorumlu tutulmalarının cezaların kanuniliği ilkesine uygun düştüğünden söz edilemeyeceği gibi imzaladığı beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağı oluşturan belgelere uygun olmadığı yolunda hakkında bir tespit bulunmayan davacı adına müşterek ve müteselsil sorumlu tutulması suretiyle ödeme emri düzenlenmesi hukuka uygun olmadığındandava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne ve dava konusu ödeme emrinin iptaline oy birliği ile karar vermiştir.
Meslektaşların bu kararı da göz önüne almaları, ancak karar henüz Danıştaydan tasdik edilmediğini de bilmeleri için yazı konusu yaptım.
Cevdet Akçakoca