.

.

29 Ocak 2016 Cuma

Maliye GEKSİS'i Hizmete Açtı,


ilk düzenlemede, 22.1.2016 de,GV 99.sirküler ile yapılmıştır.Bu sirküler ile, Gelir ve Kurumlar Vergisi iade işlemlerinin hızlandırılması, iade işlemlerine asgarî bir standart getirilerek uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.Anılan Sirkülerde; Gelir ve kurumlar vergisine yönelik iade taleplerinde, mükelleflerin elektronik ortamda gönderecekleri bilgi ve belgeler esas alınarak, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından kullanıma hazırlanan Gelir ve Kurumlar Vergisi Standart İade Sisteminin (GEKSİS) kullanılacağı belirtilerek, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2015 ve izleyen vergilendirme dönemlerine yönelik iade taleplerini bahse konu Sistemi kullanmak suretiyle yapacakları, bu sistem (GEKSİS)  ile mükelleflerin elektronik ortamda gönderecekleri bilgi ve belgeler esas alınarak Gelir-Kurumlar Vergisi iadelerine yönelik kontrol ve analizlerin elektronik ortamda yapılarak özet bir rapor halinde iadeyi yapacak birime ve mükellefe sunulacağı açıklanmıştır.                                                                                      2015 ve izleyen vergilendirme dönemlerindeki iadelerde  uygulanacak bu sistemin ayrıntıları aşağıda açıklanmıştır.


I- Uygulamanın Kapsamı   Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri aşağıda belirtilen iade taleplerini GEKSİS üzerinden yapacaklardır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;
Geçici vergi iade talepleri (GVK.Mad. Mük 120)
Tevkif edilmiş vergilerden kaynaklanan gelir vergisi iade talepleri (GVK. Mad. 121)

 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun;
Geçici vergi iade talepleri (KVK Mad. 32)
Tevkif edilmiş vergilerden kaynaklanan kurumlar vergisi iade talepleri (KVK. Mad. 34)

Maliye Bakanlığı tarafından gerekli görülen bilgi ve belgeler elektronik ortamda verilecektir.

 3. Uygulama İle İlgili Diğer Hususlar

  • İade talebine ilişkin olarak elektronik ortamda alınması uygun görülen liste ve/veya tablolar dışında kalan diğer belgeler önceden olduğu gibi vergi dairesine intikal ettirilecektir (Dilekçe ile Ekinde Gerekli Belgelerle).

  • Vergi daireleri mükelleflerin iade taleplerini, sistem tarafından üretilecek Gelir ve Kurumlar Vergisi İadesi Kontrol Raporu çerçevesinde değerlendirerek ilgili Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde ve Sirkülerlerinde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sonuçlandıracaktır.

  • Mükelleflerin iade talepleri, 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen esas ve süreler itibarıyla geçerlilik kazanacaktır. .

  • Mükellefler talep ettikleri iadenin konusuna ve beyan ettikleri kazanç türlerine göre Maliye Bakanlığının uygun göreceği liste ve tabloları aşağıdaki esaslara uygun olarak elektronik ortamda vereceklerdir:

  • Her bir tevsik edici belge, fatura düzenleme limitinin altında kalsa dahi, bu liste ve tablolara ayrı ayrı girilecektir.

  • Aynı mükelleften yapılan alımlar, bu liste ve tablolara belge bazında ayrı ayrı girilecektir.

  • Liste ve tabloların doldurulmasında uyulacak kurallara internet vergi dairesinden ulaşılabilecektir.

  • Elektronik ortamda alınan belgelerin ayrıca kâğıt ortamında verilmesine gerek bulunmamaktadır.  


E Fatura kapsamında bulunan akaryakıt istasyonlarınca, e fatura kapsamında bulunan firmalara ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlenebilir mi?


T.C.  GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI - Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü



Sayı: 11395140-105[Mük 257-2012/VUK-1- . . .]-79863- 09/09/2015



İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; toptan ve perakende akaryakıt satışı işi ile iştigal ettiğinizi, perakende akaryakıt satışlarınız için istasyon pompalarına bağlı Ödeme Kaydedici Cihaz fişi düzenleyerek müşterilerinize verdiğinizi, kurumunuzun e-Fatura uygulaması kapsamına dahil olan mükelleflerden olduğunu dolayısıyla bu kapsamda bulunan mükelleflere e-Fatura düzenleme zorunluluğunuzun bulunduğunu belirterek, e-Fatura uygulaması kapsamında yer alan müşterilerinizin fatura düzenleme sınırı üzerinde bulunan alımlarında e-Fatura yerine Ödeme Kaydedici Cihaz fişi düzenleyip düzenleyemeyeceğiniz hususunda tereddüt hasıl olduğundan Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.



Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin ÖKC Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 sayılı Kanunla ilgili 58 Seri No.lu Genel Tebliğin 1. bölümünde;



"a) Taşıtlara akaryakıt satışının yapıldığı pompalar, özellikleri 3100 sayılı Kanun ve Tebliğlerle belirlenen ve Bakanlığımızca onaylanan bir veya daha fazla ödeme kaydedici cihaza bağlanmış olacaktır. Pompalar, kasiyer veya pompacı olmaksızın bilfiil müşteri tarafından da (kredi kartlı vb.) kullanılabilen ödeme kaydedici cihazlara da bağlanabilecektir. Pompaların bağlı olduğu ödeme kaydedici cihazlar, pompanın içerisine, hemen yanına veya yakınındaki bir büroya yerleştirilebilecektir.



b) Pompalar akaryakıt verilen taşıtın plaka numarası girildikten sonra çalışacak şekilde düzenlenmiş olacaktır. Diğer bir ifade ile taşıtın plaka numarası girilmediği takdirde pompadan akaryakıt akmayacaktır. Şu kadar ki, taşıtlara yapılmayan (bidonla, varille vb.) her türlü akaryakıt satışında pompalara plaka numarası yerine müşterinin adı soyadı veya ünvanı bilgileri girilecektir.



c) Yapılan akaryakıt satışlarıyla ilgili bilgiler ödeme kaydedici cihaz hafızasına otomatik olarak kaydedilecektir. Hafızaya kaydedilen bilgiler, akaryakıt verme işleminin sonunda ödeme kaydedici cihazdan yine otomatik olarak çıkacak fişler ile belgelendirilecektir..."

 denilmektedir.



68 Seri No.lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliğinin " 1- Akaryakıt Pompalarına Bağlı Ödeme Kaydedici Cihazlar Kullanılarak Verilen Fişlerin Fatura Yerine Geçen Belge Olarak Kabul Edilmesi" başlıklı bölümünde;



".... Anılan hükümlerle Bakanlığımıza tanınan yetkiye dayanılarak, akaryakıt pompalarının bağlı olduğu ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak suretiyle otomatik olarak düzenlenen fişlerin, fatura düzenleme tutarının (2015 yılı için 880,00 TL) altında veya üstünde olsa dahi “fatura yerine geçen belge” olarak kabul edilmesi ve bu şekilde belgelenen satışlar dolayısıyla nihai tüketiciler veya vergi mükelleflerince yapılan fatura düzenleme taleplerinin dikkate alınmaması uygun görülmüştür." şeklinde açıklama yapılmıştır.



Ayrıca ilgili tebliğde akaryakıt pompalarına bağlı ÖKC’ler kullanılarak verilen fişlerin fatura yerine geçen belge olarak kabul edildiği belirtilerek, taşıt tanıma, müşteri tanıma veya özel anlaşmalara dayanılarak yapılan akaryakıt satışlarında cihazlardan çıkacak fişlerin üzerinde "TAŞIT TANIMA VEYA MÜŞTERİ TANIMA SİSTEMİ FATURAYA DÖNÜŞTÜRÜLECEK" ibaresinin yer alacağı ve bu fişlerin bilahare listelenerek faturaya dönüştürüleceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmaktadır.



Diğer taraftan, 426 Sıra No' lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4/c bölümünde;



"...c) Basit/Bilgisayar bağlantılı yeni nesil ödeme kaydedici cihaz'ları kullanmak zorunda olan mükelleflerin bu mecburiyetleri (3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna dayanılarak çıkarılan ilgili mevzuata göre muaf tutulanlar hariç) 01.01.2016 tarihinde başlayacaktır. Mükellefler, bu tarihten önce de Bakanlığımızca onaylanmış yeni nesil ödeme kaydedici cihazları alarak kullanabilirler.



Ayrıca bu mükellefler, istemeleri hâlinde EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihazları da kullanabilirler. Akaryakıt pompalarına bağlanan ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan mükelleflerin, bu cihazlarla ilgili Bakanlıkça belirlenmiş şartlara uygun yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanmaları zorunludur." açıklaması yer almaktadır.



Buna göre, akaryakıt istasyonlarında pompalardan taşıtlara yapılan akaryakıt satışlarına ilişkin yeni nesil ÖKC kullanma mecburiyeti, bu cihazlarla ilgili Bakanlığımızca belirlenecek şartları ihtiva eden Teknik Kılavuzun yayımlanmasını mütekakip başlayacak olup, akaryakıt istasyonları yeni nesil ÖKC kullanma mecburiyetleri başlayıncaya kadar yapacakları satışlarını, mevcut uygulamada olduğu gibi pompalara bağlı ÖKC'lerden otomatik olarak çıkan fişlerle belgelendirilmeye devam edeceklerdir.



Bununla birlikte, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun Mükerrer 242'nci maddesinin 2 nci fıkrasının 5766 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle değiştirilen 5'nci paragrafı uyarınca; Maliye Bakanlığı, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiş ve aynı Kanunun Mükerrer 257'nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde de Maliye Bakanlığı'nın, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.



Maliye Bakanlığı'na tanınan bu yetkiler çerçevesinde yaygın olarak kullanılan belgelerden biri olan "faturanın" elektronik belge olarak düzenlenmesi, elektronik ortamda iletilmesi, muhafaza ve ibraz edilmesine ilişkin usul ve esaslara yönelik olarak 397, 416, 421, 424, 433, 447 ve 448 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile düzenlemeler yapılmıştır.



Buna göre; - 68 Seri No.lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliğinde yapılan açıklama uyarınca, taşıt tanıma, müşteri tanıma veya özel anlaşmalara dayanılarak yapılan akaryakıt satışları ile ilgili olarak bilahare ayrıca fatura düzenleneceği için bu tür satışlarda her iki tarafın da e-Fatura kullanıcısı olması halinde e-fatura uygulaması kapsamında fatura düzenlenmesi gerektiği ,



- Taşıt tanıma, müşteri tanıma veya özel anlaşmalara dayanılarak  yapılan satışlar dışında, taşıtlara yapılan ve akaryakıt pompalarına bağlı ÖKC’ lerden otomatik olarak çıkan (plaka numarası ihtiva eden ve fatura yerine geçen) fişlerle belgelenen satışlarda ise toplam tutar fatura düzenleme tutarının altında veya üstünde olsa dahi ayrıca e-Fatura düzenlenmeyeceği ve bu satışlara ait ÖKC fişlerinin fatura yerine geçen belge olarak kabul edileceği tabiidir.

28 Ocak 2016 Perşembe

VERGİ İNCELEMESİNE GİTMEDEN ÖNCE.

1.Vergi İncelemesinde Karşılaşılabilecek Riskler
Vergi kanunları ve kanunların tanıdığı yetkilerle Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan tebliğlerde yer alan hükümler çerçevesinde, vergi kayıp ve kaçağına neden olabilecek hususlar aşağıda çeşitli başlıklar altında ele alınmıştır.
a) Faaliyet Giderlerine İlişkin Riskler
i. Genel Giderlere İlişkin Oluşabilecek Riskler
• İşletme ile ilgili olmayan harcamalar gider yazılmış olabilir.
• Satılan veya üretilen malların maliyetine girmesi gereken harcamalar doğrudan gider yazılmış olabilir.
• Gelecek dönemlere ait olan giderler incelenen dönemde gider olarak vergi matrahından indirilmiş olabilir.
• Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen “karşılıklar” dışında karşılık ayrılmış ve bu karşılıklar gider yazılmış olabilir. (Karşılık ayrılacak durumlar vergi kanunlarında açıkça düzenlenmiştir.)
• Harcamalar mükerrer kaydedilmiş veya farklı bedelle gider yazılmış olabilir.
• Amortismana tabi iktisadi kıymet alışı doğrudan gider yazılmış olabilir.
• Aktifleştirilmesi gereken harcamalar (peştamallıklar, özel maliyet bedelleri gibi) doğrudan gider yazılmış olabilir.
• Vergi matrahının tespitinde vergi kanunlarının gider olarak kabul edilmeyeceğini öngördüğü bir harcama gider yazılmış ve vergi matrahının tespitinde kazançtan indirilmiş olabilir:
• Hediye alımları için yapılan ödemeler,
• Çalınan malların maliyeti,
• Başsağlığı ilanları için yapılan ödemeler,
• Dinlenme sitesi giderleri (vb.)
• Yurtdışı götürü gider uygulamasında hata yapılmış olabilir. (Gelir Vergisi Kanunu 4061, 194 Seri No.lu G.V.Genel Tebliği)
• Değeri düşen mallar direkt gider yazılmış olabilir. (Vergi Usul Kanunu Md. 274, 278, 267).
• Gider pusulası uygulamasında hatalar yapılmış olabilir. (Vergi Usul Kanunu Md.234, 225, Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği)
• Perakende satış fişine dayanılarak gider yazılmasında hatalar yapılmış olabilir. (Vergi Usul Kanunu Md.223, 204 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ).
• Gider yazılan zarar, ziyan ve tazminatlar kanunda belirtilen şartları taşımıyor olabilir. (Gelir Vergisi Kanunu Md. 40/3).
ii. Sosyal Giderlere İlişkin Oluşabilecek Riskler
• Hizmet erbabına yemek vermek suretiyle sağlanan menfaatlerin gider yazılması için aranan şartlar yerine getirilmemiş olabilir. (Gelir Vergisi Kanunu 23/8, 40/2 ve 186 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğ)
• Söz konusu giderler mükerrer ve fazla tutarla kayıtlara intikal etmiş olabilir.
• İlaç ve tedavi giderleri işletme ile ilgili olmayabilir. Veya işletmenin ve personelin normal tedavi giderleri olmayabilir. (Tüp bebek tedavisi için yapılan harcamalar gibi.)
• Ödenmeyen sigorta primleri gider yazılmış olabilir. (506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu Değişik 80. Madde)
• Şahıs sigorta primi uygulamasında hatalar yapılmış olabilir. (Gelir Vergisi Kanunu Md.63)
• İsteğe bağlı sigorta primleri gider yazılmış olabilir.
iii. Seyahat ve İkamet Giderlerine İlişkin Oluşabilecek Riskler
• Seyahat işle ilgili olmayabilir.
• Hem gerçek gider usulü hem de harcırah uygulaması yapılmış olabilir. (Gelir Vergisi Kanunu Md. 40/4, Harcırah Kanunu 24/2)
• Yurtdışı ve yurtiçi harcırahları yanlış tespit edilmiş olabilir.
• Seyahat ve ikamet harcamalarının gider yazılması için gereken diğer şartlar olmayabilir. (Gelir Vergisi Kanunu Md. 40/4)
iv. Taşıt Giderlerine İlişkin Riskler
• Binek otomobillerinin giderlerinin tamamı gider yazılmış olabilir. (4369 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 01.01.1999 tarihinden itibaren binek otomobillerin giderleri ile amortismanlarının tamamı gider olarak indirilebilecektir.)
• Personelin kendi aracı ile işe gidiş gelişi nedeniyle yapılan ödemeler gider yazılmış olabilir.
b) Finansman Giderlerine İlişkin Riskler
• İşletme ile ilgili olmayan kredilere ilişkin faizler gider yazılmış olabilir.
• Finanssal kiralamaya ilişkin ödenen kira bedellerinin gider yazılmasında hata yapılmış olabilir.
• Stok değerlemesinde lifo yöntemini uygulayan veya yeniden değerleme yapan işletmeler finansman giderlerinin tamamını gider yazmış olabilir.
• Maliyete intikal ettirilmesi gereken finansman giderleri direkt gider yazılmış olabilir.
• Firmalar arası finansman gideri aktarımı yolu ile örtülü kazanç dağıtımı yapılmış olabilir.
• Örtülü sermaye niteliğindeki borçlanmalar için faiz ve benzeri ödemeler yapılmış olabilir.
c) Amortisman Uygulamasında Ortaya Çıkabilecek Riskler
• Amortismana konu aktifin değeri hatalı tespit edilmiş olabilir. (Vergi Usul Kanunu Md. 270).
• Amortisman oranı hatalı uygulanmış olabilir.
• Amortisman uygulanmasında matematiksel hatalar yapılmış olabilir.
• Kıst amortisman uygulamasında hata yapılmış olabilir.
• Gayrimenkulün değerini arttırıcı harcamalar direkt gider yazılmış olabilir.
• Amortisman uygulanmasına başlama tarihinde hata yapılmış olabilir.
• Amortismana tabi tutulması gereken bir harcama gider yazılmış olabilir.
d) Yenileme Fonu Uygulamasında Ortaya Çıkan Riskler
• Yenileme fonu ayrılması için gereken şartlar mevcut olmayabilir. (Vergi Usul Kanunu Md. 328, 329)
• Bilanço esasına göre defter tutulmamış olduğu halde yenileme fonu uygulamasından yararlanılmış olabilir.
• Sabit kıymetin yenilenmesi zaruri olmayabilir veya işletmeyi idare edenlerce karar verilmemiş olabilir.
• Satın alınan kıymet eskisi ile yani yenilenen kıymetle aynı nitelikte olmayabilir.
• Yenileme fonunun kullanılma süresinde hata yapılmış olabilir.
• Yenileme fonu hesabında birden fazla satış karı olabilir. Bu durumda yenileme fonu uygulamasında hatalar yapılabilir.
• Yenileme fonu uygulamasına ilişkin muhasebe kayıtları hatalı yapılmış olabilir.
e) Özel Maliyet Bedeline İlişkin Riskler
• Özel maliyet bedeli olarak dikkate alınması gereken bir harcama direkt gider yazılmış olabilir.
• Özel maliyet bedelinin itfasında hata yapılmış olabilir.
• Kira süresine göre eşit yüzdelerle itfa edilmemiş olabilir.
• Kira süresi belli olmadığı durumlarda 5 yılda itfa edilmemiş olabilir.
• Kira süresinin bir yıl olması halinde muvazaalar olabilir.
• Özel maliyet bedeli kapsamına giren harcamalar, mükerrer ve fazla tutarlarda kayıtlara intikal ettirilmiş olabilir.
f) Alacaklardan Kaynaklanan Riskler
• Alacak senetlerine ilişkin reeskont uygulaması hatalı yapılmış olabilir.
• Şüpheli alacak uygulamasında hata yapılmış olabilir.
• Değersiz alacak uygulamasında hata yapılmış olabilir.
• Vazgeçilen alacak uygulamasında hata yapılmış olabilir.
g) Şüpheli Alacak Uygulamasına İlişkin Ortaya Çıkabilecek Riskler
• Şüpheli alacak olarak değerlendirilen alacaklar, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmayabilir.
• Alacağın şüpheli hale gelmesi için aranan şartlar mevcut olmayabilir.
• Alacak teminatlı olabilir.
• Karşılık alacağın şüpheli hale geldiği dönemde ayrılmamış olabilir.
• Alacak mal alımına yönelik avans niteliğinde olabilir.
• Şüpheli alacak Katma Değer Vergisinden kaynaklanan bir alacak olabilir.
• Kamu kuruluşlarından olan alacaklar için karşılık ayrılmış olabilir.
• Şüpheli alacak olarak kaydedilen alacaklar hatır senetlerinden kaynaklanan alacak olabilir.
• Döviz cinsinden olan alacakların şüpheli hale gelmesi özellik arz eder. Bu konuyla ilgili yasal şartlar mevcut olmayabilir. (32 sayılı karara ilişkin 91-32/5 sayılı tebliğin 22. maddesi)
• Şüpheli hale gelen alacak daha sonra tahsil edilmiş olabilir.
h) Reeskont Uygulamasında Ortaya Çıkabilecek Riskler
• Reeskont tutarları iç ıskonto yöntemi yerine dış ıskonto yöntemi kullanılmak suretiyle hesaplanmış olabilir.
• Reeskont oranı hatalı uygulanmış olabilir.
• Senetli alacak ve borç senetlerinin bir kısmı reeskonta tabi tutulmuş bir kısmı tutulmamış olabilir.
• Hatır senetleri için reeskont uygulanmış olabilir.
• Gelir kaydedilmeyen faaliyetlere ilişkin alacak senetleri reeskonta tabi tutulmuş olabilir.
• Reeskonta esas alınan senetlere ilişkin bilgiler hatalı girilmiş olabilir.
• Vadeli çekler için reeskont ayrılmış olabilir.
• Reeskonta tabi tutulan senetler için ayrıca faiz hesaplanmış olabilir.
• Yabancı para üzerinden düzenlenen senetler için reeskont hesaplanmasında hata yapılmış veya yanlış oran uygulanmış olabilir.
ı) Mal ve Hizmet Alışlarıyla İlgili Riskler
• Örtülü kazanç dağıtımına olanak verecek şekilde yüksek bedelli alışlar yapılmış olabilir.
• Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanılmış olabilir.
• Alışlardan kaynaklanan alış ıskontoları kayıt dışı bırakılmış olabilir.
• Alış faturalarından kaynaklanan muhasebe hataları olabilir:
• Alınan faturalar birden fazla kaydedilmiş olabilir.
• Alınan faturalar yüksek bedelle kayıtlara intikal ettirilmemiş olabilir.
k) Mal ve Hizmet Satışları İle İlgili Riskler
• Faturasız satış yapılmış olabilir.
• Düşük bedelle fatura düzenlenmiş olabilir.
• Yüksek miktarlı ve düşük birim fiyatlı fatura düzenlenmiş olabilir.
• Faturaların asılları ile örnekleri farklı bedeller üzerinden düzenlenmiş olabilir.
• Satış hasılatını gizlemeye yönelik muhasebe hataları yapılmış olabilir.
• Satış ıskontoları vasıtasıyla örtülü kazanç dağıtımı yapılmış olabilir.
• Vadeli satışlardan kaynaklanan vade farklı için fatura düzenlememiş olabilir.
• Kaydi envanter sonuçlarında dengesizlik olabilir.
l) Yatırım İndirimi Uygulamasına İlişkin Ortaya Çıkabilecek Riskler
• Yatırım indirimi uygulamasından yararlanmak için gereken yasal şartlar sağlanmamış olabilir.
• Yatırım indirimine konu aktif değerlerin maliyet bedeli hatalı tespit edilmiş olabilir
• Yatırım İndirimine konu olmayan bir harcama için yatırım indirimi uygulanmış olabilir.
• Yatırım indirimi oranı yanlış uygulanmış olabilir.
• Yatırım indiriminin hesaplanmasında hata yapılmış olabilir.
• Yatırımlara ilişkin olarak alınan sübvansiyonlar bilanço pasifinde biriktirilerek yatırım döneminin sonunda yatırımların maliyetinden toplu olarak düşürülmüş olabilir.
• Yatırım indiriminin başlangıç tarihinde hata yapılmış olabilir.
• Yatırım indirimine konu aktif değerler parça parça satılmış olabilir.
• Yatırım indiriminde endeksleme yönteminde hata yapılmış olabilir.
• Finanssal kiralama yolu ile elde edilen aktifler için yatırım indiriminden yararlanılmış olabilir.
• Zarar mahsubunun ve yatırım indirimi uygulamasının birlikte yapılması halinde hatalar yapılmış olabilir.
• Yatırım indiriminin diğer istisnalar ile birlikte uygulanması esnasında hatalar yapılmış olabilir.
• Finansman Fonu uygulamasında hatalar yapılabilir. 4369 sayılı Kanunla bu uygulamaya son verilmiştir.
• Yatırım indiriminden belli şartlarda yararlanmak için gereken Yeminli Mali Müşavir Tasdik işlemleri yaptırılmamış olabilir.
• Katma değer vergisi ertelemesi uygulamasından yararlanılmış olabilir. Bu durumdan kaynaklanan riskler olabilir.
• Katma Değer Vergisi desteği uygulamasından yararlanılmış olabilir. Bu durumdan kaynaklanan riskler oluşabilir.
m) Örtülü Kazanç Dağıtımı İle İlgili Riskler
• Ortaklara ve diğer ilgili kişilere düşük bedelle veya bedelsiz mal veya hizmet verilmiş olabilir.
• Ortaklardan veya diğer ilgili kişilerden yüksek bedelle mal veya hizmet alınmış olabilir.
• Ortaklardan veya diğer ilgili kişilerden yüksek faiz ve komisyonla ödünç para alınmış olabilir.
• Ortaklara veya diğer ilgili kişilere faizsiz veya düşük faizle borç para verilmiş olabilir.
• Şirket, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17’nci maddesinde sayılan kişilerle olan münasebetlerinde emsaline göre yüksek veya düşük bedeller üzerinden kiralama veya kiraya verme muamelelerinde bulunmuş olabilir.
• Yüksek ücretler verilmesi suretiyle örtülü kazanç dağıtılmış olabilir.
• Yıl sonlarında ciro primi, ıskonto ve benzeri adlarla gereksiz ve kasıtlı indirimlerle örtülü kazanç dağıtılmış olabilir.
• Yıl içinde kanunen kabul edilmeyen giderler vasıtasıyla örtülü kazanç dağıtımı yapılmış olabilir.
• Gider aktarımı, komisyon bedeli vb. adlarla örtülü kazanç dağıtımına olanak verilmiş olabilir.
n) Örtülü Sermaye Uygulaması İle İlgili Riskler
• Kurum nezdinde ki borçlanmaların bazıları örtülü sermaye niteliğine sahip olabilir.
• Yabancı para üzerinden yapılan borçlanmalar örtülü sermaye niteliğinde olabilir.
• Kurum tarafından çıkarılan tahviller, kurum ortakları tarafından satın alınmış olabilir.
• Bankalar ve iştirakleri arasındaki borçlanmalar örtülü sermaye niteliğinde olabilir.
• Alım-satım işlemlerinden kaynaklanan borçlanmalar örtülü sermaye niteliğinde olabilir.
Ercan Alptürk

27 Ocak 2016 Çarşamba

TAM TASDİK KAPSAMINDA YAPILAN DENETİM ÇALIŞMALARI VE ÇALIŞMA DOSYASININ OLUŞTURULMASI KONUSUNDA ÖZET BİLGİLENDİRME-YMM Ahmet Kavak



1.Tam tasdik yapılacak kurum hakkında bilgi sahibi olunması : Kurumun kuruluş sözleşmesi, ticaret sicili, sanayi sicili ve varsa kapasite raporu ile vergi dairesi ile hesap numarası, adresi, işyerleri, telefonu, faksı ortakları ve ortalarının adresleri ile kimlik bilgileri ve hisseleri ve iştigal konusu ile rakipleri hakkında bilgi edilinmesi ve bu bilgilerin çalışma dosyasına konulması.

2.Tasdik raporu olup olmadığı : Bir önceki yılda veya yıllarda tam tasdik yaptırılıp yaptırılmadığı yapılmış ise en az bir önceki yıla ilişkin tasdik raporu gözden geçirilmeli ve devreden zarar ve devreden yatırım indirimi olup olmadığı, iadesi gereken kurumlar vergisi bulunup bulunmadığı yanında birinci maddedeki bilgilerin bir kısmının teyit edilmesi sağlanmalıdır.

3.Ticari Defterler: Kurumun bir önceki yıla ilişkin ticari defterlerinin yazdırılıp yazdırılmadığı ve envanter defterinin mevzuata uygun olarak tutulup tutulmadığı, kapanış kayıdının cari dönemde açılış kaydı olarak aktarılıp aktarılmadığı ve reeskont işlemleri ile sigorta şirketlerinde ayrılan sigorta munzam karşılıkları gelir kaydedilerek kapatılmalı ve tasdik dönemine ilişkin defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında yaptırılıp yaptırılmadı kontrol edilerek gerekli bilgilerin çalışma dosyasına aktarılması sağlanmalıdır.

4.Kurumlar vergisinden istisna kazançlarını olup olmadığı: İndirimli kurumlar vergisi uygulanması gerek yatırımları da dahil olmak üzere yatırım indirimi ve istisna kazançları olup olmadığının bilinmesi ve geçici vergi dönemlerinde de bu tür istisnaların dikkate alınması ve gerekli dökümanların ve indirimli kurumlar vergisi hesaplamaları çalışma dosyasına konulmalıdır. 

5.Kredi kullanılıp kullanılmadığı: Bankalardan ve ortaklardan kredi kullanılıp kullanılmadı. Faiz hesaplaması vadeleri ve kdv ve kurum stopajı yönünden irdelenmesi yanında örtülü semaye ve örtülü kazanç dağıtımı yönünden detaylı olarak incelenmesi ve gerekli dökümanların çalışma dosyasına konulması gerekir.

6.Kasa işlemleri: Kasa sayımı ile başlayan süreç içinde kasadan ödemelerin yasal sınırlar dahilinde olup olmadığı, kasa mevcudunun makul tutarlarda olup oladığı ve banka kayıtları ile karşılıklı denetimin yapılması ve mutabakat çalışmalarını dönem sonlarında mutlak teyitleşerek, ara zamanlarda banka ekstraları ile yapılmalı ve gerekli dökümanlar çalışma dosyasına konulmalıdır.

7.Ücret ödemeleri: Personele yapılan tüm ödemeler (aynı ve nakdi) önce genelde ve sonrasında seçilen örnekler yardımıyla gelir vergisi ve damga vergisi başta olmak üzere kanuni kesintilerin doğru yapılmış olup olmadı çek edilmeli ve örnek çalışmalar denetim dosyasında saklanmalıdır.  

8.Harcırah ödemeleri: Varsa harcırah ödemeleri mevzuata uygun yapılıp yapılmadı hususu örnekleme çek edilmelidir.

9.Demirbaşlar ve amortismanlar: Cari yılda yapılan alımlarda iktisadi ve teknik bütünlük kriterine göre işlem yapılıp yapılmadığı, demişbaş kayıtlarını belge ve tutar dökümü ve ayrılan amortismanların normal ve hızlandırılmış uygulamasında matematik hesaplamaları doğrulu önemli kalemler örnek seçilerek kontrol edilmeli ve binek otomobillerinde kıst uygulamasında hesaplama tekniği ve kısaca mevzuatımızın gerektirdiği (değer artırıcı giderler, kredi faizleri, kur farkları, ekonomik ömürleri ve amortisman oranları, yenileme fonu ayrımı ve koşulları gibi) biçimlerde işlemlerin yapılıp yapılmadığı gözden geçirilme ve çalışmalar denetim dosyasına konulmalıdır.

10.Kuruluş ve örgütlenme giderleri ile özel maliyetler: Varsa kuruluş ve örgütlenme giderler ile özel maliyet bedellerinin itfasında mevzuata uygun hareket edilip edilmediği denetlenip, dosyalanmalıdır.

11.Emtia hareketleri:  Alışlardan, imalat, satışlar ve stoklara kadar olan evre örnekleme olarak belgelerinden (alış faturası, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi,gider pusalası, müstahsil makbuzu, ithalatta  gümrük giriş beyannameleri, satış faturaları, satışa ilişkin sevk irsaliyeleri, ihracatta gümrük çıkış beyannameleri, iptal faturalar gibi) hareketle değer ve miktar denetimleri ve dönem sonu itibariyle stok emtia denetlenmeli ve stoklar fiili ve kaydi olatrak çek edlimeli ve bu çalışmalar dökümante edilerek çalışma  dosyasında saklanmalıdır.

12. Genel giderler: Örnekleme usulüyle belge ve tutar kontrolleri yapılmalı bir önceki yıl giderleri karşılaştırılarak artış veya azalış hakkında bilgi edinilmelidir. Ayrıca seçilecek alış faturalarının doğruluğu konusunda satıcının bağlı olduğu vergi dairesinden; faal mükellef olup olmadığı, hakkında sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmaktan dolayı rapor yazılıp yazılmadı sorulmalı ve bu bilgiler çalışma dosyasında saklanmalıdır.

13.Kanunen kabul edilmeyen giderler: Ticari kazancın tespitinde gider yazılan ve mevzuatımız açısından gider olarak kabul edilmeyen harcamalar (her türlü para cezaları, tütün ve alkollü içecek reklam giderleri, kazancın %5’ini aşan bağışlar ile sair dernek ve vakıflara yapılan bağışlar, belgesiz harcamalar, özel iletişim vergisi, gelir ve kurumlar vergisi, şans oyunları vergisi ile buna ilişkin kdv, indirim konusu yapılabilen kdv, kanunnen kabul edilmeyen  giderlere ilişkin kdv, mal veya hizmet bedelinden alınmayan ve idarece ikmalen veya resen tarh edilen kdv, özel binek otomobillerin motorlu taşıtlar vergisi, şahsi kusurdan oluşan tazminat ödemeleri, basın veya görsel yayından kaynaklanan tazminat ödemeleri, öz sermaye, örtülü sermaye için ödenen veya tahakkuk ettirilen faiz, kur farkı ve benzeri ödemeler ile örtülü yolla dağıtılan kazançlar, takdir komisyonu kararına bağlanmamış zayi olan veya imha edilen mallar ile bunların iktisabında ödenen ve indirim konusu yapılan kdv, ticaret ve sanayi odalarınca veya meslek kuruluşlarınca belirlenen fire oranları üzerindeki fire tutarları, şüpheli alacaklar dışında gerek tek düzen hesap planına göre ve gerekse diğer düzenlemelere göre ayrılan karşılıklar ile her türlü yedek akçeler  gibi) tasnif edilerek tespit edilmeli, dökümante edilerek dosyalanmalı ve dönem sonunda beyanname üzerinde kurum kazancına eklenilmelidir.

14.Alıcı-Satıcıların mutabakatı: Bir yandan alıcılar diğer yandan satıcılarla dönem sonu mutabakat için gerekli yazışmaların yapılması ve bu dökümanlar çalışma dosyasına konulmalıdır.

15. Karşılık giderleri: Şüpheli alacak karşılıkları ve varsa diğer karşılıkların mevzuatımıza uygun biçimde ayrılıp ayrılmadığı çek edilmelidir.

16. Yurt dışı hizmet alımları ve gayrimaddi hak alım veya kiralamaları: Her birisi tek tek belgesi ile birlikte 1 seri no.lu Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtım tebliğinin ilgili bölümleri dikkate alınarak denetlenmeli ve sorumlu sıfatıyla kdv ve varsa gelir/kurumlar vergisi tevkifatı sırasında hizmet ve gayrimaddi hakkı aldığımız veya kiraladığımız firmanın mukimi olduğu ülke ile aramızda çifte vergilendirme önleme anlaşması varsa bu anlaşmadaki oranların dikkate alınıp alınmadığı ve her üç ayda bir yenilenmesini istediğimiz mukimlik belgesinin alınıp alımadığı, alınmadıysa alınmasının sağlanması aksi halde uygulanacak tevkifat oranı olarak lokal mevzuatımızda belirtilen oranın uygulanması gerektiği unutulmamalıdır.

17.İmalat işlemleri: Üretim yapan firmalarda üretim, girdi değinliğinde ham madde, işçilik, enerji kullanımı v.s. verilerden hareketle üretim maliyeti ile birim üretim ve ürün stokları ve fire durumları satışlarla birlikte çek edilmelidir. Yapılan çalışmalar dosyalanmalıdır.

18.Değerleme işlemleri: Geçici vergi ve özellikle dönem sonu itibariyle mevcutlar, alacaklar ve borçlar VUK  belirtilen değerleme ölçüleri ile değerlemesinin yapılıp yapılmadı denetlenmeli ve çalışma kağıtları dosyaya konulmalıdır.

19.Geçici Vergi Beyanları: Verilen geçici vergi beyanları ve hesaplanan geçici vergi ve stopaj yolu ile ödenen vergilerin doğrulu çek edilmeli ve özellikle varsa yurt dışı gelirler nedeniyle yurt dışında ödenen vergilerin tevsiki konusunda gerekli belgelerin alınması sağlanmalıdır.

20.Yurt içi gelirlerinden kesilen vergiler: Yurt içinde elde edilen gelirler üzerinden kesilen gelir veya kurumlar vergisinin beyan edilen kazanç üzerinden hesaplanan vergiden mahsup sırasında kesintiyi yapanlardan gerekli yazılar alınmalı ve tasdik raporuna bir fotokopisi eklenmelidir.

21. Aylık beyannameler: Kurum tarafından aylık dönemlerde verilen, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, damga vergisi ile stopaj gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerin kanunu süresi içinde verilip verilmediği ile süresinde vergilerin ödenip ödenmediği beyanname bazında kontrol edilmeli ve özellikle devir katma değer vergisi tutarların doğru aktarılmış olup olmadığı çek edilmelidir.

22. Örtülü sermaye ve örtülü kazanç dağıtımı: Kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan örtülü sermaye, örtülü kazanç dağıtımı ve kontrol edilen kurum kazancına ilişkin formun kayıtlara uygunlu denetlenmeli ve buna ilişkin varsa tespitler değerlendirilmelidir.

23. Şirket aktifleri: Şirket aktifinde kayıtlı emtia ve diğer stoklar ile alınan ve verilen çeklerin ile menkul kıymetlerin varlığı ve vadeli mevduatın dönem faizinin tahakkuk esasına gelir kaydı kontrol edilmelidir.

24.Kurumlar vergisi beyannamesi: Tasdik dönemine ilişkin beyanname ve eki bilanço ve gelir tablosunun karşılaştırmalı ve dip notlu olarak düzenlendiğinden, kâr dağıtım tablosu ve diğer eklerin kanuni defter kayıtları ile uyumlu olduğunun çek edildikten sonra süre içinde vergi dairesine verilmesi sağlanmalıdır.

25.Tasdik raporu: Yukarıda özet ve özellikli konular hakkında gerekli denetimler yapılması sırasında varsa yapılan eleştirilerin kayden ve beyanı gerekenlerde düzeltme beyannamesi verdirilmek suretiyle gerekli düzeltmeler yapıldığından emin olunduktan sonra tasdik raporu yazılmalı ve bir örneği kurumlar beyannamesinin verildiği ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar vergi dairesi ve bir örneği de mutlaka mükellef kuruma verilmeli ve bir örnek raporda çalışma dosyasına konulmalıdır.

22 Ocak 2016 Cuma

İş Güvenliği


İş Güvenliği’nde Fırsattan Yararlanmak İçin Son Tarih 22 Ocak.



  Bilindiği üzere, işyerlerinin ve çalışanların iş güvenliğini ve sağlığını korumayı hedefleyen 6331 Sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu, 50 ve üzerinde işçi çalıştıran işyerlerine 2013'den itibaren, 50'nin altında işçi çalıştıran ve tehlikeli veya çok tehlikeli sınıfına giren işyerlerine (berber, kuaför, matbaa gibi) ise 2014 yılından itibaren doktor ve hemşire çalıştırma zorunluluğu getirmişti.

Berber, kuaför gibi mesleklere, çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfına sokularak doktor ve hemşire çalıştırma zorunluğu getirilmesi ayrı bir tartışma konusudur. Ancak bugün yazımızda yeni çıkan yönetmelikle az tehlikeli sınıfa dahil olan ve 10'dan az personel çalıştıran işletmelere tanınan fırsata değinmek istiyoruz.

10 kişiden az çalışanı olan işletme tanımı esnaf sanatkarlarımızı tanımlamakta ve işyerlerinde işveren veya işveren vekili tarafından yürütülecek İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin çıkan yönetmelik de üyelerimize kolaylıklar sağlamaktadır.

TEMMUZ'DA BAŞLIYOR 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan "İşyerlerinde İşveren veya İşveren Vekili Tarafından Yürütülecek İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin Yönetmelik", 29.06.2015 tarihli ve 29401 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yönetmelik, on kişinin altında istihdamı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, 01.07.2016 tarihinde başlayacak olan iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekiminden hizmet alma yükümlülüğü konusunu içermektedir.

Ayrıca yönetmelik ile bir kısım iş sağlığı ve güvenliği (İSG) hizmetlerinin işveren veya işveren vekili tarafından yürütülebilmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir.

UZAKTAN EĞİTİM PROGRAMI
 Buna göre 10 kişiden az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfa giren işveren veya işveren vekilleri, Çalışma Bakanlığı'nın uzaktan eğitim yoluyla düzenleyeceği eğitim programına katılarak sertifika alabilecek ve böylece iş güvenliği uzmanı ve sağlık personeli masrafına girmeden, kendi işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini (periyodik ve işe giriş muayeneleri ile tetkikler hariç) yürütebileceklerdir.

Bakanlığın Anadolu Üniversitesi ile işbirliği altında düzenlediği e-sertifika Programı'na kayıt bedeli 250 liradır.

Arzu edenler Türkiye Vakıflar Bankası'nın herhangi bir şubesine sertifika bedelini nakit ödeyebilecekleri gibi, kredi kartı ile de bankaya gitmeye gerek kalmadan internet üzerinden ödeme yapabileceklerdir.

Daha önceden 15 Ocak'ta sona ereceği bildirilen müracaatlar 22 Ocak 2016 tarihine (yarın) kadar uzatılmıştır. Az tehlikeli sınıfta bulunan ve 10 kişiden az çalışanı bulunan üyelerimizin bu imkandan yararlanmaları menfaatleri icabı olacaktır. 

ZEKERİYA MUTLU / YENİASIR


Asgari Ücret Artışı Sonrası İşverene Prim Desteği Detayları


verginet.com/alomaliye.com

Asgari ücret net tutarının 1300,99 TL yapılması ile birlikte işverene maliyetin 1935,23 TL’ye (SGK primi işveren payı % 20,5 olanlar için bu tutar 2017,58 TL’dir.) yükselmesi işverene 100 TL’lik prim desteğini gündeme getirmişti. Konuya ilişkin hazırlanan Teklif ise bir süredir Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmekteydi.Yapılan görüşmeler sonucunda işverene prim desteği düzenlemesi son şeklini alarak Meclis tarafından kabul edilmiş ve 6661 Kanun numarası ile yasalaşmıştır.       Söz konusu Kanun, 01.01.2016 tarihinden geçerli olmak üzere Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir.

1.İşverene Prim Desteği Tutarının Hesaplanması-6661 Sayılı Kanun’un 17 nci maddesiyle, 5510 sayılı Kanun’a eklenen geçici 68 inci madde ile desteklenmeye esas aylık ücret tutarı 2.550 TL; destekleme tutarı ise 100 TL olarak belirlenmiştir.Buna göre, 4/a kapsamında haklarında uzun vadeli sigorta kolları hükümleri uygulanan sigortalıları çalıştıran işverenlerce;

a) 2015 yılının aynı ayına ilişkin SGK’ya verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde prime esas günlük kazancı 85 TL (aylık 2.550 TL) ve altında bildirilen sigortalıların toplam prim ödeme gün sayısını geçmemek üzere, 2016 yılında cari aya ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,

b) 2016 yılı içinde ilk defa bu Kanun kapsamına alınan işyerlerinden bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının

2016 yılı Ocak ila Aralık ayları/dönemleri için günlük 3,33 TL (aylık 100 TL) ile çarpımı sonucu bulunacak tutar, bu işverenlerin SGK’ya ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilecek ve Hazine tarafından karşılanacaktır.

Diğer bir anlatımla, 2016 yılı Ocak ayına ilişkin destek tutarının hesaplaması için 2015 yılının Ocak ayının SGK’ya verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde prime esas günlük kazancı 85 TL (aylık 2.550 TL) ve altında bildirilen sigortalıların toplam prim ödemelerini dikkatte almak gerekecektir. Bu karşılaştırma her bir ay için ayrı ayrı yapılacaktır.

Örneğin; işverenin 2015 yılı Ocak ayında, 85 TL ve altında 10 çalışanı için toplam 290 prim gün sayısı bildirildiğini kabul edersek, 2016 yılı Ocak ayında yararlanılabileceği en yüksek destek tutarı (tavan tutarı) 290 x 3,33 = 965,7 TL olacaktır. Bu örnek çerçevesinde, 2016 Ocak döneminde bildirilen prim gün sayısı 290’ın üzerinde olsa bile yine 965,7 TL destekten yararlanacak; ancak örneğin 260 prim gün sayısı bildirirse 260 x 3,33 = 865,8 TL destekten yararlanacaktır.

Öte yandan, bir önceki yılın aynı ayına ilişkin olarak aylık prim ve hizmet belgesi verilmemiş olması hâlinde, bildirim yapılmış takip eden ilk aya ilişkin aylık prim ve hizmet belgesindeki bildirimler esas alınacaktır.

2.      Destekten Yararlanamayacaklar-Anılan maddede;

  • Mevcut bir işletmenin kapatılarak değişik bir ad, unvan ya da bir iş birimi olarak açılması veya yönetim ve kontrolü elinde bulunduracak şekilde doğrudan veya dolaylı ortaklık ilişkisi bulunan şirketler arasında istihdamın kaydırılması, şahıs işletmelerinde işletme sahipliğinin değiştirilmesi gibi Hazine katkısından yararlanmak amacıyla muvazaalı işlem tesis ettirenlerin,
  • Sigortalıların prime esas kazançlarını 2016 yılı için eksik bildirdiği tespit edilenlerin,

Çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili 2016 yılına ilişkin olarak;

–       Aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içerisinde vermeyenlerin,

–       Sigorta primlerini yasal süresinde ödemeyenlerin,

–       Denetim ve kontrolle görevli memurlarca yapılan soruşturma ve incelemelerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmeyenlerin veya bildirilen sigortalıyı fiilen çalıştırmayanların,

–       SGK’ya prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunanların bu destekten faydalanamayacakları düzenlenmiştir.

Ancak SGK’ya olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarını tecil ve taksitlendiren işverenler bu tecil ve taksitlendirme devam ettiği sürece anılan destekten yararlanabileceklerdir.

3.      Diğer Hususlar-Aynı maddede yer alan diğer önemli hususlar aşağıda sırlanmıştır:

  • Sigortalı ve işveren hisselerine ait sigorta primlerinin Devlet tarafından karşılandığı durumlarda işverenin ödeyeceği sigorta priminin Hazinece karşılanacak tutardan az olması halinde sadece sigorta prim borcu kadar mahsup işlemi yapılacaktır.
  • 2016 yılı Ocak ila Aralık dönemlerine ilişkin yasal süresi dışında SGK’ya verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalılar için bu madde hükümleri uygulanmayacaktır.
  • 3213 sayılı Maden Kanununun ek 9.md uyarınca ücretleri asgari ücretin iki katından az olamayacağı hükme bağlanan “Linyit” ve “Taşkömürü” çıkarılan işyerlerinde yer altında çalışan sigortalılar için yukarıda belirtilen 85 TL günlük kazanç iki kat olarak ve 2015 yılının aynı ayına ilişkin SGK’ya verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde bildirilen prim ödeme gün sayısının yüzde 50 sini geçmemek üzere, 2016 yılında cari aya ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısı dikkate alınacaktır.
  • Bu destek, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde sayılan kamu idarelerine ait kadro ve pozisyonlarda 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalışan sigortalılar için uygulanmayacaktır.
  • 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde sayılan idareler tarafından ilgili mevzuatı uyarınca yapılan ve sözleşmesinde fiyat farkı ödeneceği öngörülen hizmet alımlarında, ihale dokümanında personel sayısının belirlendiği ve haftalık çalışma saatinin tamamının idarede kullanılmasının öngörüldüğü işçilikler için Hazine tarafından karşılanacak tutarlar bu idarelerce işverenlerin hak edişinden kesilecektir.


Askerlik Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6661 Sayılı Kanun)-Kabul Tarihi: 14/1/ 2016
MADDE 17- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 68- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında haklarında uzun vadeli sigorta kolları hükümleri uygulanan sigortalıları çalıştıran işverenlerce;
a) 2015 yılının aynı ayına ilişkin Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde prime esas günlük kazancı 85 TL ve altında bildirilen sigortalıların toplam prim ödeme gün sayısını geçmemek üzere, 2016 yılında cari aya ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,
b) 2016 yılı içinde ilk defa bu Kanun kapsamına alınan işyerlerinden bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,
2016 yılı Ocak ila Aralık ayları/dönemleri için günlük 3,33 TL ile çarpımı sonucu bulunacak tutar, bu işverenlerin Kuruma ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilir ve bu tutar Hazinece karşılanır.
(2) Mevcut bir işletmenin kapatılarak değişik bir ad, unvan ya da bir iş birimi olarak açılması veya yönetim ve kontrolü elinde bulunduracak şekilde doğrudan veya dolaylı ortaklık ilişkisi bulunan şirketler arasında istihdamın kaydırılması, şahıs işletmelerinde işletme sahipliğinin değiştirilmesi gibi Hazine katkısından yararlanmak amacıyla muvazaalı işlem tesis ettiği anlaşılan veya sigortalıların prime esas kazançlarını 2016 yılı için eksik bildirdiği tespit edilen işyerlerinden Hazinece karşılanan tutar gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte geri alınır ve bu işyerleri hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.
(3) İşverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili 2016 yılına ilişkin olarak, aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içerisinde vermediği, sigorta primlerini yasal süresinde ödemediği, denetim ve kontrolle görevli memurlarca yapılan soruşturma ve incelemelerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği veya bildirilen sigortalının fiilen çalışmadığı durumlarının tespit edilmesi, Kuruma prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunması hâllerinde bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendine ilişkin hükümler uygulanmaz. Ancak Kuruma olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarını 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendiren işverenler bu tecil ve taksitlendirme devam ettiği sürece anılan fıkra hükmünden yararlandırılır.
(4) 1.fıkranın (a) bendinin uygulanmasında, bir önceki yılın aynı ayına ilişkin olarak aylık prim ve hizmet belgesi verilmemiş olması hâlinde bildirim yapılmış takip eden ilk aya ilişkin aylık prim ve hizmet belgesindeki bildirimler esas alınır. 2015 yılından önce bu Kanun kapsamına alınmış ancak 2015 yılında sigortalı çalıştırmamış işyerleri hakkında 1.fıkranın (b) bendi hükümleri uygulanır.
(5) Sigortalı ve işveren hisselerine ait sigorta primlerinin Devlet tarafından karşılandığı durumlarda işverenin ödeyeceği sigorta priminin Hazinece karşılanacak tutardan az olması hâlinde sadece sigorta prim borcu kadar mahsup işlemi yapılır.
(6) 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununun ek 9 uncu maddesi uyarınca ücretleri asgari ücretin iki katından az olamayacağı hükme bağlanan “Linyit” ve “Taşkömürü” çıkarılan işyerlerinde yer altında çalışan sigortalılar için birinci fıkranın uygulanmasında (a) bendinde belirtilen 85 TL günlük kazanç iki kat olarak ve 2015 yılının aynı ayına ilişkin Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde bildirilen prim ödeme gün sayısının yüzde 50’sini geçmemek üzere, 2016 yılında cari aya ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısı dikkate alınır.
(7) Bu madde hükümleri, 5018 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde sayılan kamu idarelerine ait kadro ve pozisyonlarda 4.md 1.fk nın (a) bendi kapsamında çalışan sigortalılar için uygulanmaz.
(8) 4734 sayılı Kanunun 2.md 1.fk nın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde sayılan idareler tarafından ilgili mevzuatı uyarınca yapılan ve sözleşmesinde fiyat farkı ödeneceği öngörülen hizmet alımlarında, ihale dokümanında personel sayısının belirlendiği ve haftalık çalışma saatinin tamamının idarede kullanılmasının öngörüldüğü işçilikler için birinci fıkra uyarınca Hazine tarafından karşılanacak tutarlar bu idarelerce işverenlerin hak edişinden kesilir.
(9) 2016 yılı Ocak ila Aralık aylarına/dönemlerine ilişkin yasal süresi dışında Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalılar için bu madde hükümleri uygulanmaz.
(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının görüşleri alınmak suretiyle Kurum tarafından belirlenir.”
MADDE 18- 15/3/2007 tarihli ve 5604 sayılı Malî Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “yedi gün” ibaresi “beş gün”, “yedinci günün” ibaresi “beşinci günün” şeklinde, yedinci fıkrasında yer alan “Gümrük idareleri” ibaresi “Özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi, şans oyunları vergisi ile gümrük idareleri” şeklinde, sekizinci fıkrasında yer alan “son gününden itibaren üçüncü günün” ibaresi “son gününü izleyen günün” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 20-Bu Kanunun;a)6.ve 17.md leri 1/1/2016 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,yürürlüğe girer.
MADDE 21- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

19 Ocak 2016 Salı

E-FATURALARIN SAKLANMASI (Ali Rıza Akbulut)


Bilindiği üzere e-fatura ve e-defter uygulaması günden güne yayılmakta ve her mükellef için geçerli bir düzenleme olmaktadır. Bunda özellikle her yıl düşürülen kapsama tavanının da büyük rolü vardır.
e-fatura mükellefleri halihazırda üç temel yöntemle e-fatura düzenleyebilmektedirler:
1. GİB-Portal
2. Entegrasyon
3. Özel Entegrasyon
GİB- Portal üzerinde arşivlenecek fatura sayısı ve fatura arşivleme süresi ile ilgili sınır bulunmamaktadır. Ancak 6 aydan önce gönderilen ve gelen fatura ve yanıtlar portal üzerinden silinmektedir. Söz konusu portal üzerinde; 6 aydan eski faturalarınız ve uygulama yanıtlarınız sistemden kaldırılacaktır. Lütfen verilerinizi kendi bilgisayarınıza indirip saklamaya özen gösteriniz! uyarısını görmeniz mümkündür.
Unutulmaması gereken en önemli husus, faturaları ve posta kutusu yanıtlarını saklamak mükellefin sorumluluğundadır. Faturaların Vergi Usul Kanunu uyarınca beş yıl boyunca saklanması zorunluluğu da göz önüne alınarak bilgisayara indirilmesi muhafaza ve ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmesi bakımından kolaylık sağlayacaktır.
Tüm yöntemlerde (GİB-Portal, Entegrasyon, Özel Entegrasyon) faturaları saklamak mükellefin kendi sorumluluğundadır. Arşivlemede GİB için önemli olan faturanın XML belgesidir. Çünkü bu esas verinin geçerli halidir. Bunun yanında faturaya ait zarf numarasının da bilinmesi ileride bir anlaşmazlık olduğunda araştırmayı kolaylaştıracağı için saklanabilir. Bunun dışında faturayı nasıl saklayacağınıza GİB karışmamaktadır.
Portal üzerinde arşivleme yaptığınızda arşivlediğiniz faturaları «indir» seçeneği ile bilgisayarınıza indirip saklamalısınız. Portal üzerinde arşive alıp indirmediğiniz faturaların saklanma yükümlülüğü Gelir İdaresi Başkanlığı
›nın sorumluluğunda değildir. Gelir İdaresi Başkanlığı faturalarınızı GİB sunucularında saklamayı taahhüt etmemektedir. Olası bir durumda faturanızı sistemde bulamadığınız takdirde GİB sorumlu tutulamaz.
İleride istenmeyen durumların oluşmaması için faturalarınızı kendi bilgisayarınıza indirip yedekleme/saklama yapınız. Fatura/uygulama yanıtı indirildikten sonra http://efatura.gov.tr adresinde yer alan E-Fatura Görüntüleyici programı ile görüntülenebilir, doğrulanabilir ve sorgulanabilir (1.7 sürümü ile). E-Fatura Görüntüleyici programı faturanın XMLini açar, farklı formattaki dosyaları ya da zarftan çıkarılmamış XML
›î açmaz. Bu nedenle faturanızı/uygulama yanıtınızı açmadan önce zipten çıkarttığınızdan emin olunuz. Zip uzantılı dosyayı açabilmek için bilgisayarınızda winrar ya da winzip gibi bir programın yüklü olması gerekmektedir. Faturanızı zipten çıkarttıktan sonra E-Fatura Görüntüleyicideki Aç düğmesine basınız. Ardından açmak istediğini fatura/uygulama yanıtı XMLinin bulunduğu yere gelip XMLi seçiniz. Faturanız açılacaktır. Ardından Doğrula ve Sorgula düğmelerini kullanarak doğrulama ve sorgulama işlemlerini gerçekleştirebilirsiniz.
E-Faturanın pdf hali, kağıt çıktısı, e-posta ile gönderilmesi, Aslı Gibidir yazılması vs. geçersizdir. Geçerli hali GİB üzerinden başarıyla geçmiş XMLidir. Faturaların XML halinde saklanması gerekmektedir. zipten çıkarıp çıkarmamak sizin tercihinizdir ancak önemli olan fatura XMLi ve bu XMLi istendiğinde ibraz edebilmenizdir.

Ali Rıza Akbulut-EKOHABER


13 Ocak 2016 Çarşamba

E defter ve e fatura güncel sorunlar........... (Selçuk Gülten)




Elektronik defter ve elektronik fatura ticari hayata gireli çok zaman olmadı. Ancak mükellefler,gerekli alt yapı hazır olmadan yetişmiş personel istihdam edemeden veya mevcut insan kaynaklarına gerekli eğitimleri veremeden bu sisteme geçmek zorunda kaldılar.E-fatura,e-defter,e-arşiv fatura,e-bilet derken bu elektronik vergisel uygulamalar gerçekten karmaşık bir hal aldı. Vergi Usul Kanunu’nun 242’nci maddesi uygulama ile ilgili düzenleme yapma yetkisini Maliye Bakanlığı’na bırakmıştır. Maliye Bakanlığı da sık sık bu yetkisini kullanarak değişiklikler yapmış, uygulama klavuzlarını, uygulama esaslarını değiştirmiştir. Bu kadar sık değişiklik yapılınca YMM, SMMM ve Bağımsız Denetçiler gibi uygulamanın birebir içerisinde olan uzman kişiler dahi elektronik uygulamalarda tereddüde düşer hale geldiler.


Şirketler, ticaretle uğraşanlar, vergi mükellefleri ticari hayatın bir parçası haline gelen elektronik fatura uygulamalarının hukuksal boyutunu özümsemekte çok zorlanmadılar. İcra işlemlerinde, ticaret davalarında e-fatura sağlıklı bir şekilde kullanılır oldu. Bilirkişiler e-fatura konularında ihtiyaca cevap verebilecek durumdalar. Ancak e-deftere gelince durum aynıdır demek çok zor. Bunu temel nedeni e-defter tutma kuralları o kadar karmaşık ve ayrıntılı ki bir işletmenin muhasebe biriminin iş yükünü gereksiz yere on katına çıkarmaktadır. Böyle olunca da e defter muhasebe ücretleri artmakta, bu yüksek ücretleri vermek istemeyen mükellefler ise bünyelerinde bir mali müşavir çalıştırma yoluna gitmektedirler.


Her belgeye bir yevmiye kaydının yapılmasının istenmesi e defteri gereksiz yere şişirmekte ve klasik şekilde kontrol yapılmak istendiğinde uzun süreler e-defter kayıtlarının incelenmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Yeni TTK 64. md de e-deftere izin vermiştir. İki kanun maddesi ve tebliğler ile uygulama sürmektedir. Mükellefler şüpheye düştükleri konularda e-defter ve e-fatura için Maliye Bakanlığı’ndan özelgeler  almaktadırlar. Hukuki mevzuat bu kadar sığ bir alanda döndüğü için e-defter, e-fatura konularında mükellefler ile vergi inceleme elemanları yüz yüze gelmektedirler. Konuyla ilgili vergi davalarının açılması, Danıştay Kararlarının ortaya çıkması ile uygulama daha sağlıklı bir hale gelebilecektir. Şu an Maliye Bakanlığı’nın bürokratlarınca yürütülen uygulamada vergi mükellefleri yönünden olaya pek bakılmamakta aşırı Hazineci bir yaklaşımla uygulama yürütülmeye çalışılmaktadır. Üstelik hukuki mevzuat çok sağlıklı olmadığı için e-defter ve e-fatura mevzuatı ile VUK ve diğer kanunlar arasında pek çok uyumsuzluk ortaya çıkmaktadır.


Maliye Bakanlığı bilgisayar yazılım firmalarına özel entegratörlük yani e-defter ve e-fatura uygulamalarına aracılık yetkisi vermiştir ancak sorumluluk bunlardan hizmet alan mükelleflerdedir demiştir. Özel entegratörün yazılımından, bilgisayar sisteminden kaynaklanan bir durumda dahi sorumluluğu mükellefe yüklemek ne kadar anlamlıdır o tartışılır. Benzer şekilde Maliye Bakanlığı bilgisayar yazılım firmalarına “saklama” hizmeti verme yetkisi vermiş yine sorumluluk bunlardan hizmet alan mükelleflerdedir demiştir.



E-defter ve e-fatura vergi uygulamalarının dayandığı temel açısından çok önemlidir ve vergi cezalarının büyük çoğunluğu bu iki kavram üzerinden ortaya çıkmaktadır. E-defterde Maliye Bakanlığı’na e-defterler yerine defterdeki bilgilerin değiştirilmediğini gösteren bir şifreleme bilgisi yüklenerek berat dosyaları alınmaktadır. Böylelikle e-defterler noter tasdikli defterlere yazılan kayıtlar gibi değiştirilememektedir.





Uygulamada vergi davası oluşturması kesin gözüken hususlar şunlardır:


1-) Ocak ayının beratı alınmış ama örneğin şubat ayı unutulmuş ve mart ayının beratı alınmış ise ne olacak? Yani bir ayın beratı hiç alınmaz veya geç alınırsa bunun vergisel sonuçları ne olacaktır?


2-) E-defter yerine kağıt defter tutarsam veya e-fatura yerine kağıt fatura kesersem bunun yaptırımı ne olacaktır?


3-) Sırf e-defter beratı almadım diye ödediğim ve faturalarda gösterilen katma değer vergilerinin tamamı ret olunabilir mi?


4-) Bir yevmiye kaydına birden çok belgeyi kaydettiğim tespit edilirse ne olacak?


Vergi Usul Kanunu’nun 3’ncü maddesine göre vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti esastır. Sırf şekilsel bir yükümlülük eksik yerine getirildi diye örneğin bir ayın beratı alınmadı diye mükellefler defter ve belgeleri gizlemekten Cumhuriyet Savcılığı’na verilebilir mi?



Bu şekilde bir hapis cezası ile karşı karşıya kalan mükellef bir daha ülkemizde yatırım yapar yanında işçi çalıştırır mı?



Vergi ile ilgili olaylar ciddidir ve hukuki sonuçları çok ağır olabilir. Bu sebeple elektronik uygulamalara ilişkin düzenlemelerin belirli bir seviyede de olsa kanunla düzenlenmesi gerekir. Kanunlar hazırlanırken mutlaka uygulamacılardan görüş alınmalı ve ticari hayat sekteye uğratılmamalıdır.


12 Ocak 2016 Salı

İşverenlerin Faydalanacağı İş-Kur Sigorta Primi Teşvikleri






İş-Kur İşbaşı Eğitim Programını Bitirenleri İstihdam Eden İşverenlerin Faydalanacağı Sigorta Primi Teşvikine İlişkin SGK Genelgesi Yayımlandı

6645 sayılı Torba Kanunla 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen Geçici 15inci madde ile İş Kur İşbaşı Eğitim Programına katılanları istihdam eden işverenlere belli şartları sağlamaları halinde sigorta prim desteğinden faydalanma imkanı getirilmiştir.SGK tarafından yayımlanan 2016/1 sayılı Genelge ile söz konusu destekten faydalanma şartlarına, süresine, hesaplanma şekline ve alt işverenlerle birlikte faydalanmaya ilişkin ayrıntılar açıklanmıştır.

23.04.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı Kanunun 28inci maddesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa Geçici 15inci Madde eklenmiştir.
Söz konusu maddeyle 18-29 yaş arasında olup İş Kur İşbaşı Eğitim Programlarını bitirenleri, programı bitirdikleri tarihten itibaren üç ay içinde istihdam eden işverenlerin faydalanabileceği ve asgari ücrete kadar sigorta primi işveren payının İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanmasını öngören düzenleme kabul edilmiştir.SGK yayımladığı genelgeyle bu teşvikin uygulama usul ve esaslarını belirlemiştir.



1. Prim Desteğinden Faydalanma Şartları

Söz konusu destekten faydalanabilmesi için;

a-Sigortalının 31.12.2016 tarihine kadar başlatılan işbaşı eğitim programını tamamlaması ve programın bitimini müteakip üç ay içinde işe alınması,
b-Sigortalının 23.04.2015 ve sonrasında işe alınmış olması,
c-18 yaşından büyük 29 yaşından küçük olması,
d-Tamamladığı işbaşı eğitim programına ilişkin mesyek alanında işe alınması,
e-Sigortalının işe alındığı takvim yılından bir önceki takvim yılında işyerinden SGK’ya      bildirilen aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalı sayısının ortalamasına ilave olarak çalıştırılması,
f-Aylık prim ve hizmet belgelerinin süresinde SGK’ya verilmesi,
g-Tahakkuk eden primlerin zamanında ödenmesi,
h-Yasal ödeme süresi geçmiş prim aslı, idari para cezası veya gecikme zammı ile gecikme cezası bulunmaması,
i-Kayıtdışı sigortalı çalıştırdığına ilişkin herhangi bir tespitin bulunmaması
Gerekmektedir.



2. Destekten Faydalanma Süresi

Destekten faydalanma süresi işyerinin imalat sanayii sektöründe olup olmamasına göre iki kategoriye ayrılmıştır.

Buna göre imalat sektöründeki işyerleri;                                                                     - 30.06.2015 tarihine kadar başlayan işbaşı eğitim programını tamamlayan sigortalılar için 48 ay süreyle,
- 1.7.2015- 31.12.2016 tarihleri arasında başlayan programları tamamlayan sigortalılar için ise 42 ay süreyle;
İmalat sanayii sektörü dışındaki işyerleri için ise;
- 30.06.2015 tarihine kadar başlayan işbaşı eğitim programını bitirenler için 36 ay süreyle,
- 01.07.2015- 31.12.2016 tarihleri arasında başlayan programları tamamlayan sigortalılar için ise 30 ay süreyle,
destekten faydalanılabilecektir.

3. Hazine İndirimiyle Birlikte Faydalanma

Destekten beş puanlık Hazine indirimiyle birlikte faydalanmak mümkündür. Bu durumda öncelikle beş puanlık indirim uygulanacak, ardındanbu kapsama giren sigortalılardan asgari ücrete kadar prime esas kazançtan kalan işveren hissesine karşılık gelen sigorta primi tutarı kadar destekten faydalanılacaktır.

Destekten Nasıl Faydalanılacak?

Destekten faydalanabilmek için işverenler tarafından e-bildirge sisteminden “İşbaşı Eğitim Teşvik Yönetimi” menüsü üzerinden işlem yapılarak, sigortalıların sisteme tanıtılması sağlandıktan sonra 6645 sayılı Kanun Numarası ile düzenlenecek aylık prim ve hizmet belgelerinin Kuruma verilmesi gerekmektedir. İşverenlerin teşvikten faydalanmak için Sosyal Güvenlik Müdürlüklerine herhangi bir belge ibraz etmesine gerek bulunmamaktadır.

4. Alt İşveren Çalışması Halinde

Söz konusu destekten alt işverenlerce çalıştırılan ve kapsama giren sigortalılar için de yararlanmak mümkündür.
Sigortalının işe alındığı yıldan önceki yılın ortalama sigortalı sayısı belirlenirken asıl işveren ve alt işveren sigortalı sayıları birlikte değerlendirilerek ortalama bulunacaktır.

5. Geçmişe Yönelik Faydalanmak Mümkün müdür? 

Söz konusu destek 23.04.2015 tarihinden itibaren yürürlükte olmakla birlikte e-bildirge sisteminde gerekli altyapı yeni oluşturulduğundan 2015-Nisan ile Aralık ayları arasındaki dönem için bu teşvikten faydalanılamamıştır.

Buna göre, 2015 yılı içinde çalıştırdığı sigortalılardan dolayı söz konusu teşvikten faydalanma imkanı bulunan işverenlerin, faydalanmak istedikleri aylarda kanun numarası seçmeksizin veya 05510 sayılı kanun numaralı aylık prim ve hizmet belgesi düzenlemiş olmak kaydıyla kapsama giren sigortalıları için 2015 yılı Nisan ve Aralık dönemine ait 6645 kanun numaralı belge düzenleyerek geriye doğru söz konusu destekten yararlanabileceklerdir.


Bundan sonraki süreçte de kanun kapsamına giren sigortalısı olmakla birlikte teşvikten faydalanmayan işverenler, ancak geçmiş aylarda kanun numarası seçmeksizin aylık prim ve hizmet belgesi verdikleri aylar için geriye doğru 06645 kanun numarası ile aylık prim ve hizmet belgesi düzenleyerek söz konusu destek yararlanabileceklerdir.