I- GİRİŞ 6102 sayılı TTK ’na göre
limited şirketlerin yönetim ve temsil organı müdürlerdir. Limited şirketlerde
tek bir müdür olabileceği gibi birden fazla müdür de olabilir. Müdür sayısının
birden fazla olması halinde yönetim organı, kurul (müdürler kurulu) olarak
çalışır. Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış
bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye
yetkilidir.TTK, limited şirket ile müdürler arasındaki hukuki ilişkinin her
zaman sona erdirilebilmesine imkan tanımıştır. Buna göre limited şirketlerde
müdürler,“genel kurul” tarafından ve “mahkeme kararı”ile
olmak üzere iki şekilde görevden alınabilir.
II- MÜDÜRLERİN GENEL KURUL KARARI İLE
GÖREVDEN ALINMASI Limited şirketlerde müdürleri görevden alma
yetkisi, esas itibariyle genel kurala aittir. Genel kurul, müdürü veya
müdürleri her zaman görevden alabilir, bunların yönetim hakkını ve temsil
yetkisini sınırlayabilir (TTK md. 630/I). Bu görevin ifasında müdürün, şirket
ortağı olması/olmaması veya şirket sözleşmesi ya da genel kurul kararıyla
atanmış olması önemli değildir. Genel kurulun bu yetkisi, başka bir organa veya
üçüncü bir kişiye devredilemez. Ayrıca şirket sözleşmesinde, müdürün/müdürlerin
genel kurul tarafından görevden almasına ilişkin bazı şartların öngörülmesi
veya bir süre veya cezai şart kabul edilmesi de hukuken mümkün değildir.
Genel kurulun, müdürleri görevden alabilmesi için ortada haklı
bir sebebin bulunması gerekmez. Bu hususta TTK’da, herhangi bir şart
öngörülmemiştir. Bunun yanında, müdürlerin görevden alınmasının genel kurulda
görüşülebilmesi için bu durumun genel kurulun gündemde bulunması da gerekli
değildir. Nitekim müdürlerin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi,
gündemdeki yılsonu finansal tabloların müzakeresi maddesiyle ilgili sayılır
(TTK md. 617/III, 413/III). Dolayısıyla, genel kurulun gündeminde limited
şirket müdürünün/müdürleri-nin görevden alınmasına ilişkin bir madde bulunmasa
bile genel kurul müdürleri görevden alabilir. Şirket sözleşmesinde aksi
öngörülmemişse, görevden almaya dair söz konusu karar, toplantıda temsil edilen
oyların salt çoğunluğu ile alınır. Şirket sözleşmesinde bu nisabın
ağırlaştırılması ya da hafifletilmesi mümkündür. Bunun yanında, çağrısız
toplanan genel kurulun gündeminde müdürlerin görevden alınmasına ilişkin bir
madde bulunmasa dahi tüm ortakların oybirliği ile gündeme görevden almaya dair
madde eklenebilir (TTK md. 620, 617/III, 416/II). Bu halde, müdürlerin görevden
alınması derhal gündeme alınır ve genel kurul tarafından karara bağlanır.
TTK md. 630/I’de
müdürlerin “görevden
alınmasından” ayrı
olarak“yönetim hakkının ve temsil yetkisinin
sınırlandırılmasından” da
bahsedilmiştir. Limited şirketlerde temsil yetkisi, “birlikte temsil” ve “yer
itibariyle (merkez veya şube işleriyle) temsil”olmak üzere iki
şekilde sınırlandırılabilmektedir (TTK md. 629/I, 371/III). Bu kapsamda genel
kurul, müdürlerin temsil yetkisini merkez ya da şube işleriyle sınırlayabilir
ya da birden fazla müdür bulunan şirketlerde temsil yetkisinin en az iki veya
daha fazla müdür tarafından birlikte kullanılması şartına bağlayabilir.
III- MÜDÜRLERİN MAHKEME KARARI İLE GÖREVDEN ALINMASI(2) Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri
sadece genel kurul kararıyla azledilebilirken, limited şirketlerde müdür veya
müdürlerin mahkeme kararıyla da azli mümkündür. TTK’da, limited şirketlerde
genel kurulun müdürü/müdürleri görevden almadığı veya yönetim hakkını ve temsil
yetkisini sınırlamadığı hallerde veya doğrudan ortaklara dava açma hakkı
tanınmıştır.Her limited şirket ortağı, haklı
sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil
yetkilerinin kaldırılmasını/sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir (TTK md.
630/II). Dolayısıyla pay oranı ne olursa olsun her bir ortak söz konusu davayı
açma hakkına sahiptir.Dava açma yetkisi sadece ortaklardadır.Ortak bu haktan
vazgeçemeyeceği ve feragat edemeyeceği gibi genel kurul kararıyla da bahsi
geçen hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz. Mezkur dava niteliği itibarıyla
inşai (yenilik doğurucu) bir davadır.Söz konusu hükümde, “genel kurulun
müdürleri görevden alabileceği” açık bir şekilde belirtilmişken,
ortağın mahkemeye başvurması durumunda“yöneticilerin
yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılması
isteyebileceği” ifade
edilmiştir. Peki, “görevden
alma”ile “yönetim
hakkının kaldırılmasının” sonuçları
aynı mıdır? Kanunen müdürlere tanınmış olan en önemli iki görev, şirketin
yönetimi ve temsilidir. Bu iki görevin birlikte kaldırılması halinde ise
müdürlük görevinin içi boşalmış ve dolayısıyla aynı sonuca ulaşılmış olacaktır.Kanaatimizce,
hükümde geçen“yöneticilerin yönetim hakkının ve
temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması” ibaresinin,“müdürlerin
görevden alınması veya yönetim hakkının ve temsil yetkisinin sınırlandırılması” şeklinde ifadesi daha uygun ve doğru
olurdu.
Müdürlerin yönetim hakkının
ve temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasına ilişkin dava
ortaklar tarafından şirket
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açabilir. Bu davada, basit yargılama usulü uygulanır (TTK md. 4, 5, 1521).
Davacının, ortaklık sıfatına sahip olması ve bunu ispatlaması, ayrıca bu
sıfatını davanın sonuna kadar koruması gerekir. Dava, şirket tüzel
kişiliği aleyhine açılır;
bir başka deyişle davalı olarak şirket gösterilir. Davada, şirketi kural olarak
diğer müdürler temsil eder. Ancak şirket tek müdüre sahipse veya tüm müdürlerin
azli istenmişse, şirket müdürler tarafından temsil edilemez. Bu durumda
mahkeme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(3)’nun 427/I-4. maddesi uyarınca
şirkete kayyım atar ve şirket bu kişi tarafından temsil edilir. Öte yandan,
ortağın mahkemeye başvuruda bulunabilmesi için genel kurulun bu konuda olumsuz
bir karar alması gerekmemektedir. Bir başka ifadeyle, genel kurul aşaması
tüketilmesi gereken bir yol değildir. Genel kurulun toplanamadığı veya karar
alamadığı durumlarda da bu dava açılabilir. Ancak ortak, konuyu öncelikle genel
kurula taşıyabilir.
Ortağın söz konusu davayı açabilmesi için haklı sebebe dayanması
şarttır. TTK’nın 630/III. maddesinde hangi hallerin haklı sebep kapsamında
değerlendirileceği örnek olarak açıklanmıştır. Buna göre; anılan maddede
müdürün, “özen
ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan
yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi” veya “şirketin
iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi” halleri haklı sebep olarak kabul
edilmiştir. Haklı sebep dışında ayrıca şirketin zarara uğramış olması şart
değildir. Haklı sebeplerin varlığını ispat yükümlülüğü ise dava açan ortağa
aittir. Dolayısıyla ortağın, mahkemeye yaptığı başvuruda, haklı sebep olarak
ileri sürdüğü hususların gerekçesine ve ispat edici bilgi ve belgelere yer
vermesi gerekir. Haklı sebepler Kanun’da sayılanlarla sınırlı olmayıp, bunların
dışında başka hususların da haklı sebep olarak gösterilmesi mümkündür. Haklı
sebep olarak gösterilen hususun, bu kavram içerisinde değerlendirilip
değerlendirilmeyeceğini takdir etme yetkisi ise mahkemeye aittir. Diğer taraftan, dava
açıldığında mahkemenin gerekli önlemleri alabileceği TTK’da belirtilmemişse de,
gerekmesi halinde mahkeme genel hükümler çerçevesinde yönetim ve temsil için
şirkete kayyım atayabilir. Ayrıca, yine Kanun’da ortakların başvurusu üzerine
mahkemenin müdürü/müdürleri görevde alabilmesi öngörülmüş iken mahkemeye
görevden alınan müdürlerin yerine yeni müdür atama yetkisi tanınmamıştır. Bu
durumda, görevden alınan müdür ya da müdürlerin yerine genel kurulun ivedilikle
yeni müdür/müdürler ataması gerekir. Aksi takdirde, şirkette yönetim ve temsil
sorunu yaşanabileceği gibi organ eksikliği nedeniyle şirketin feshi dahi
gündeme gelebilir. Müdürlerin görevden alınması halinde, hem bu olgu hem de
yerlerine atama yapılmışsa yeni müdürler ticaret siciline tescil ve ilan
edilir.İfade edelim ki, ister genel
kurul kararıyla ister mahkeme kararıyla olsun görevden alınan müdür/müdürlerin
tazminat hakları saklıdır (TTK md. 630/IV).
IV- SONUÇ Limited
şirketlerde müdürler, kuruluşta şirket sözleşmesi ile atanır; daha sonra ise
genel kurul tarafından seçilir. Genel kurul, müdürleri atamanın yanında her
zaman görevden almaya da yetkilidir. Bu yetki devredilemez niteliktedir. Genel
kurulun bu yetkisini kullanabilmesi için müdürün şirket ortağı olması veya
olmaması ya da şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla atanmış olması
önemli değildir. Genel kurul, müdürleri görevden almayıp bunların yönetim
hakkını ve/veya temsil yetkisini de sınırlayabilir. Müdürün görevden
alınabilmesi için genel kurul gündeminde buna ilişkin bir maddenin bulunması
zorunlu değildir. Diğer taraftan, şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa
görevden alınmaya ilişkin karar, genel kurul toplantısındaki oyların salt
çoğunluğu ile alınır. Genel
kurulun söz konusu yetkisi dışında her ortak, haklı sebeplerin varlığında,
müdürlerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını (görevden
alınmasını) veya sınırlandırılmasını şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesinden isteyebilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda limited
şirket yöneticisinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket
sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya
şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi halleri haklı sebep
olarak kabul edilmiştir. TTK’ya göre ilgili mahkeme, müdürlerin görevine son
verebilmekle birlikte, bunların yerine yenilerini atamaya yetkili değildir.
Ancak talep üzerine şirkete kayyım atama yapabilir. Müdürlerin görevine
mahkemece son verilmesi halinde başvurulabilecek en uygun yöntem, genel
kurulun, olağan veya olağanüstü toplanarak görevden alınan müdürün/müdürlerin
yerine yeni atama yapmasıdır.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı Başmüfettişi
(2)
Mustafa YAVUZ, “Limited Şirketlerde Müdürlerin Görevden Alınma Usulleri”, Terazi Hukuk
Dergisi, Ekim
2013
(3)
08.12.2001 tarih ve 24607 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Yazar: Mustafa YAVUZ*/Yaklaşım / Haziran 2016 / Sayı: 282