.

.

28 Nisan 2017 Cuma

SGK Prim Alacaklarında Zamanaşımı

 Bilindiği gibi, zamanaşımı belirli bir sürenin geçmesi ile  bir hakkın kazanılmasına, kaybedilmesine veya bir yükten kurtulmaya neden olan  süredir.  Zamanaşımı bir hakkı  sona erdirmez ancak dava edilebilmesini engellemektedir.
 
SGK primlerinde zamanaşımını  düzenleyen  mevzuat hükümlerini kısaca incelersek;
 
Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde, “Bu Kanun’da başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir. 128. maddesinde de, müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder” şeklinde düzenlenmiştir.
 
6183 sayılı Yasa’nın 102. maddesinde, “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvimi yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
 
5510 sayılı kanuna göre, süresinde ödenmeyen prim alacakları için kurum gecikme zammı ve gecikme cezası uygulanmaktadır.    İdari para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar.
 
Kurumca zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle kurumun prim, rücu ve diğer alacağının  kalkmasıdır.   Zamanaşımıi bu  kapsamda bir müracaat olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade etmektedir. Bir borcun zamanaşımına uğraması alacağı sona erdirmekmekte,  alacaklının  dava yolu ile alacağını  elde etme imkanını  ortadan kaldırmaktadır.  Diğer bir ifade ile, borcun eksik  borç haline gelmesidir.
 
5510 sayılı kanunun 93/2 md hükmüne göre; kurumun  prim ve diğer alacakları  ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden  takvim yılı  başından  başlayarak 10 yıllık zamanaşımına tabidir.[1]
 
Kurumun  prim ve diğer alacakları;
 
a)      Mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının  kesinleşme tarihinden,
b)     Kurumun  denetim ve kontrolle  görevli memurlarınca yapılan  tespitlerden  doğmuş ise  rapor tarihinden,
c)      Kamu  idarelerinin denetim ve incelemelerden  doğmuş ise bu soruşturma denetim ve inceleme sonuçlarının  kuruma intikal ettiği tarihten
d)     Bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan  bilgi ve belgenin kuruma intikal ettiği tarihten itibaren,
 
zamanaşımı  10 yıl olarak  uygulanır.  Bu  alacaklar için 89. Madde hükümleri gereğince hesaplanacak gecikme cezası  ve gecikme zammı, 88. Madde hükümlerinde belirtilen  ödeme süresinin son gününü takip eden  günden  itibaren  uygulanır.
 
Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinde zamanaşımı 4 dönemde ayrı ayrı uygulanmaktır. 
 
a)      08.12.1993 ve öncesinde sona eren alacaklar için, Borçlar Kanunu hükümlerine istinaden, ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip eden günden itibaren 10 yıldır. Örneğin; 1992 yılı Mayıs ayına ait sigorta primleri takip eden ay olan Haziran ayı sonuna kadar ödenebilecektir. Bu dönem için zamanaşımı başlangıcı 01.07.1992 yılı olup zamanaşımı ise 10 yıl sonrası olan 01.07.2002’dir.
b)     08.12.1993 ila 05.07.2004 tarihleri arasında sona eren alacaklar için, 6183 sayılı Kanun hükümlerine istinaden, alacağın ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıldır. Örneğin; 1996 yılı Nisan ayına ait SSK primleri takip eden Mayıs ayı sonuna kadar ödenmektedir. Zamanaşımının başlangıcı ödeme dönemini takip eden yılbaşı olan 01.01.1997 olup zamanaşımının dolduğu tarih 01.01.2002 tarihidir.
c)      06.07.2004 ila 30.09.2008 tarihleri arasında sona eren alacaklar için, Borçlar Kanunu hükümlerine istinaden, ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip eden günden itibaren on yıl, olarak dikkate alınacaktır. Örneğin; 2005 yılı Nisan ayı sigorta primleri 2005 yılı Mayıs sonuna kadar ödenebilecektir. Zamanaşımı başlangıç tarihi 01.06.2005 olup 10 yıl sonrası 01.06.2015’te zamanaşımı defi ileri sürülebilecektir.
d)     Vadesi 01.10.2008 veya sonrasında sona eren prim alacakları için zaman aşımı süresi; bu döneme ait prim borçlar, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabi olacaktır.
 
Yüksek mahkeme Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından  verilen bir kararda;
 
“506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurum’un süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda zamanaşımı süresi bakımından; 3917 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurum’un alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zaman- aşımı süresine tabi olup, zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanunu’nun 128. maddesinde öngörülen gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına ilişkin 132. madde ve ardından gelen düzenlemeler de burada uygulama alanı bulmaktadır. 08.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı yönünden ise 6183 sayılı Kanun’un “Tahsil Zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır. Anılan madde hükmüne göre zamanaşımı süresi beş yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı da, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir.  Öte yandan 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanun ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinin beşinci fıkrasına eklenmiş, Kurum’un süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesiyle birlikte 102. maddesinin de uygulanamayacağı hükme bağlanmıştır. Böylelikle 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüş olmaktadır.” şeklinde hüküm verilmiştir.[2]
 
Diğer yandan, kanuna dayanılarak kurumca açılacak tazminat ve rücü davaları ise, 10 yıllık zamanaşımına tabidir.  Zamanaşımı tarihi, rücu konusu gelir ve aylıklar bakımından  kurum onay tarihinden, masraf ve ödemeler için ise masraf  veya ödeme tarihinden  itibaren  başlar. [3]
 
Kurumun  prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı AATUHK’nun uygulamasından  doğan  uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, kurumun alacaklı  birminin bulunduğu ildeki yetkili “iş mahkemesi”ne 7 gün içerisinde iptal davası  için müracaat  edilmektedir.  Ancak, SGK idari para cezalarında ise, 15 gün içinde kuruma itiraz talebinde bulunulup,  kurum tarafından  gelen  red yazısına karşı 30 gün içerisinde  başvurulacak yetkili mahkeme “idare mahkemesi”dir.
 
Prim alacaklarının tahsili için 5510 sayılı Yasa’dan önce prim borçları için amme alacaklarının tahsilini düzenleyen yasaya yollama yapılmıştır. Bu yasada da, amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içerisinde tahsil edilmezse zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak, 5510 sayılı Kanun’da açık şekilde, kurumun prim ve diğer alacaklarının ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden yılın başından itibaren başlayarak 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce 5 yıllık zamanaşımı süresi dolan prim borçları için zaman aşımı süresi 5 yıldır ve sürenin bitmesi ile borç zaman aşımına uğrayacaktır. Ancak, 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan yeni yasa yürürlüğe girmiş ise zamanaşımı süresi 10 yıla uzayacaktır. 2008 yılından önceye ait prim borcu için 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmamışsa, 01.10.2008 tarihinden itibaren zamanaşımı süresi 10 yıl olacaktır. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 26.04.2011 Tarih, 2011/2076 E. ve2011/6094 K. sayılı kararı da bu yöndedir.
 
[1] BİLGİLİ Özkan, Yeni Sosyal Güvenlik Uygulaması, İzmir SMMMO Yayını, Eylül 2008, s.313
[2] Yrg. 10. HD.’nin, 14.02.2008 tarih ve E. 2007/25251, K. 2008/1851 sayılı Kararı.
[3] 5510 sayılı kanun md.93/3
 
SMMM EDA KAYA-İşletme Bilim Uzmanı - 27.04.2017


3 Nisan 2017 Pazartesi

İşe girişler...


İŞE BAŞLAMAYAN İŞÇİNİN İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİ NE ZAMAN VE NASIL İPTAL EDİLEBİLİR

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca hizmet akdine tabi olarak bir işveren yanında çalışmaya başlayacak olan işçilerin, işe başlayacakları hususunun işverenleri tarafından işe başlama tarihinden en az bir gün önce  “sigortalı işe giriş bildirgesi” ile  “e-Sigorta kanalıyla” Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi gerekiyor.Yeni işe alınan işçilerin işe başlamadan en az bir gün önce SGK’ya bildirilmeleri esas olmakla birlikte;

-İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde çalışacak işçiler için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün,
-SGK’ya ilk defa işyeri bildirgesi veren işyerlerinde, sigortalı çalıştırılmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde işe alınacak işçilerin işe giriş bildirgesinin en geç işyerinin tescil tarihinden itibaren bir ay içinde,
-Yabancı uyruklu işçilerin çalışma izin belgesindeki izin başlangıç tarihinden itibaren 30 gün içinde ya da çalışma izin belgesinin işverene tebliğ tarihi ile çalışma izin tarihinin farklı olması halinde çalışma izin belgesinin işverene tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde ,
-Sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmesi gereken yasal sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde bildirge, resmi tatili izleyen ilk iş günü içinde Kuruma verildiği takdirde, yapılan bildirimler de süresinde yapılmış sayılmaktadır.

İşe başlamadan önce işe giriş bildirgesi verilen işçi işe başlamadığı takdirde işe giriş bildirgesinin iptal edilmesi gerekir.Hizmet akdine istinaden işe alınan ve işe giriş bildirgeleri işe başlamadan en az bir gün önce verilen işçilerin, kimi zaman işe başlamaları gereken gün içinde işe gelmedikleri durumlarla sıklıkla karşılaşabilmektedir.Meslek mensubu arkadaşlar tarafından işe giriş bildirgesi verildiği halde işe başlamayan kişiler için yapılması gereken ilk işlem işe giriş bildirgesinin iptal edilmesidir.

İşe başlamayan işçinin işe giriş bildirgesi çalışmaya başlamaları gereken günü takip eden ilk iş günü içinde e-Sigorta kanalıyla iptal edilebiliyor.Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamada yaşanan bu durumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde değişikliğe giderek çözüme kavuşturmuştur. 25/8/2016 tarihli ve 29812 sayılı Resmi Gazetede yapılan değişiklikle Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğine “Bu madde kapsamında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenler e-sigorta yoluyla yaptıkları bildirimleri bildirgede belirtilen işe giriş tarihini takip eden ilk iş günü saat 23.59’a kadar e-sigorta yoluyla iptal edebilir.” şeklinde yeni bir fıkra eklemiştir.

Yapılan bu değişiklikle işe başlamadan önce işe giriş bildirgesi verilen, ancak işe başlaması gereken gün itibariyle işe gelmeyen kişinin işe bildirgesinin işe başlaması gereken tarihi takip eden ilk iş günü içinde e-sigorta kanalıyla iptal edilmesine imkan sağlanmıştır.Dolayısıyla, 6/4/2017 Çarşamba günü işe başlamak üzere işe alınan ve işe giriş bildirgesi 5/4/2017 tarihinde SGK’ya gönderilen bir kişinin, 6/4/2017 tarihinde işe başlamaması halinde, işe giriş bildirgesi 7/4/2017 tarihinde internet üzerinden iptal edilebilecektir.Sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde iptal işlemi resmi tatili takip eden ilk iş günü yapılacak.İşe giriş bildirgelerinin, sigortalının işe başlama tarihini takip eden ilk iş günü içinde iptal edilmesi gerektiğinden, işe başlama tarihini takip eden ilk günün resmi tatile rastlaması halinde, iptal işlemi resmi tatilin bitimini müteakip ilk iş günü içinde yapılabilmektedir.

Örneğin 22/4/2017 tarihinde işe başlamak üzere işe alınan ve işe giriş bildirgesi 21/4/2017 tarihinde SGK’ya gönderilen işçinin 22/4/2017 tarihinde işe başlamaması durumunda işe giriş bildirgesinin 23/4/2017 tarihinin resmi tatile rastlaması nedeniyle en geç 24/4/2017 tarihinde e-Sigorta kanalıyla iptal edilmesi gerekmektedir.

İşe başlamayan işçinin işe giriş bildirgesi bir gün sonra iptal edilmez ise, SGK’ya dilekçe ve eki kanıtlayıcı belgelerle birlikte müracaat edilmesi gerekir.İşe giriş bildirgesi verildiği halde işe başlamayan işçinin işe giriş bildirgesinin, işe başlama tarihini takip eden ilk iş günü içinde e-Sigorta kanalıyla iptal edilmesinin unutulması halinde, işe giriş bildirgelerinin SGK’ya dilekçe ile müracaat edilerek ve eki kanıtlayıcı belgelere sunularak iptal edilmesi gerekiyor.                                                
Nitekim bu konuda SGK’nın 2013/11 sayılı genelgesinde,“İşverenlerin ilk ve tekrar işe giriş bildirgelerinde sigortalının işe alındığı tarihin hatalı olduğunu ileri sürmeleri halinde sigortalının işe alındığı tarihin hatalı olduğunun işverenlerce kesin delillerle ispatlanması ve ünitece de işverenler tarafından ibraz edilen belgelere göre işe giriş tarihinin hatalı yazıldığının anlaşılması halinde, itirazlar kabul edilip işe giriş tarihi ile ilgili gerekli düzeltmeler yapılacaktır.Ünitece yapılacak değerlendirmede işe giriş bildirgesinde düzeltilmesi istenen tarihe ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinde sigortalı adına yapılan bildirim bulunup bulunmadığı, sigortalının çalışmaya başladığı tarihten itibaren en geç bir ay içinde çalışmaya başladığını Kuruma sigortalı bildirim belgesini verip vermediği hususu değerlendirilerek işlem yapılacak işverenin sunduğu belgeler ile Kurum kayıtlarının birbirini doğrulması halinde gerekli düzeltmeler yapılacak, işveren bildirimlerinde tereddüt ve şüphe duyulması halinde konunun Kurumun denetim ve kontrolle gerekli memurları tarafından araştırılarak sonucuna göre işlem yapılması sağlanacaktır.” şeklinde açıklama yapılmıştır.   

PAZAR VE PAZARTESİ GÜNÜ İŞE BAŞLAYACAK SİGORTALILARIN İŞE GİRİŞ BİLDİRGE VERİLME SÜRESİ Kanunun 8.md de öngörülen sigortalı işe giriş bildirgesini Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde, anılan ortamda göndermeyenler veya Kanunda belirtilen süre içinde Kuruma vermeyenler hakkında Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi gereğince her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacaktır.Sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmesi gereken yasal sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde bildirge, resmi tatili izleyen ilk iş günü içinde Kuruma verildiği takdirde süresi içinde verilmiş sayılacaktır.                                                                                                     
Örnek 1- 16/4/2009 tarihinde Kanun kapsamına alınmış işyerinde, 16/4/2009 ila 16/5/2009 tarihleri arasında çalışmaya başlayan sigortalılara ilişkin sigortalı işe giriş bildirgelerinin 16/5/2009 tarihinin Cumartesi gününe rastlaması nedeniyle 18/5/2009 Pazartesi günü Kuruma verilmesi halinde söz konusu bildirgeler süresi içinde verilmiş sayılacaktır.                                                                                     
Örnek 2- 21/6/2009 Pazar günü çalışmaya başlayan sigortalıya ilişkin sigortalı işe giriş bildirgesinin, 20/6/2009 tarihinin Cumartesi gününe rastlaması nedeniyle 22/6/2009 Pazartesi günü Kuruma verilmesi halinde bildirge süresi içinde verilmiş sayılacaktır                                                                         
Örnek 3- 20/7/2009 Pazartesi günü çalışmaya başlayan sigortalıya ilişkin sigortalı işe giriş bildirgesinin, 19/7/2009 tarihinin Pazar gününe rastlaması nedeniyle 20/7/2009 Pazartesi günü Kuruma verilmesi halinde bildirge süresi içinde verilmiş sayılacaktır.

21 Mart 2017 Salı

Bağımsız Denetçi Mühürü Hakkında.


En çok sorulan soru hem YMM mührü hem de Bağımsız denetçi mührüm var ikisini de aynı şekilde kullanabilir miyim?

Denetçiler, denetçi mührünü sadece denetim faaliyetlerine ilişkin işlerinde kullanma hakkına sahiptirler. SMMM veya YMM faaliyetlerinde bağımsız denetçilik mührü kullanılamaz. Denetim faaliyetlerinde denetçi mührü dışında başka bir mühür kullanılmaz. Denetim kuruluşu adına denetim raporu imzalamaya yetkilendirilen sorumlu denetçiler ile tek başına bağımsız denetim raporu imzalayacak denetçiler mühür kullanmak zorundadır. Ancak SMMM veya YMM mühürleri de denetim raporlarında kullanılamaz. Mutlaka bağımsız denetçilik mühürlerinin bu raporlarda kullanılması gerekir.

Bağımsız denetçiler mühürlerinden kendileri sorumlu olup, başkaları tarafından mühürlerinin kullanılmamasını sağlayacak her türlü önlem ve tedbiri almakla da yükümlüdürler.

Bağımsız denetim raporları dışında bağımsız denetçilerin KGK ile yapacakları yazışmalarda, imzalayacakları denetim sözleşmelerinde (elektronik ortama ilişkin kurallar saklı kalmak kaydıyla) bağımsız denetim mühürlerinin kullanılması zorunluluktur.

Denetim kuruluşları tarafından düzenlenen denetim raporlarına, kuruluş adına raporu imzalama yetkisini haiz sorumlu denetçinin mührü tatbik olunur. Sorumlu ortak baş denetçinin mühürü bu yetkisini gösteren ilave rumuz veya işaretler içermez. Denetçi mühürleri arasında unvan veya SMMM, YMM kökenli olup olmama açısından herhangi bir fark bulunmamaktadır.

Mühür; imzalanması ve onaylanması gereken belgelerde imza üzerine, paraf edilme hallerinde ise metni müteakip olmak üzere belgenin sağ alt köşesine paraf üzerine tatbik olunur.

 Yönetmelikte bu kadar detaylı kullanımının tanımlandığı bağımsız denetçilik mühürlerinin uygulamada sıklıkla kullanılmadığını görmekteyiz.

Faaliyet izinleri Kurumca askıya alınan veya durdurulan denetçiler, Kurumca uygun görülen haller hariç olmak üzere, askıya alma veya durdurma süresinin sonuna kadar mühür kullanamazlar. Bağımsız denetim şirketlerine ve bağımsız denetçilere yönelik henüz KGK tarafından başlatılan ciddi bir denetim çalışması olmadığı ve tespit edilen hususlarda da sadece sözlü uyarılarla yetinildiğinden henüz hiçbir bağımsız denetçinin mühür kullanma hakkı sınırlandırılmamıştır.Denetim kuruluşu adına denetim raporu imzalamaya yetkilendirilen sorumlu denetçiler ile tek başına bağımsız denetim raporu imzalayacak denetçiler mühür kullanmak zorundadır. Ancak SMMM veya YMM mühürleri de denetim raporlarında kullanılamaz. Mutlaka bağımsız denetçilik mühürlerinin bu raporlarda kullanılması gerekir. Bağımsız denetçiler mühürlerinden kendileri sorumlu olup, başkaları tarafından mühürlerinin kullanılmamasını sağlayacak her türlü önlem ve tedbiri almakla da yükümlüdürler.

Bağımsız denetim raporları dışında bağımsız denetçilerin KGK ile yapacakları yazışmalarda, imzalayacakları denetim sözleşmelerinde (elektronik ortama ilişkin kurallar saklı kalmak kaydıyla) bağımsız denetim mühürlerinin kullanılması zorunluluktur.

Denetim kuruluşları tarafından düzenlenen denetim raporlarına, kuruluş adına raporu imzalama yetkisini haiz sorumlu denetçinin mührü tatbik olunur. Sorumlu ortak baş denetçinin mühürleri bu yetkisini gösteren ilave rumuz veya işaretler içermez. Denetçi mühürleri arasında unvan veya SMMM, YMM kökenli olup olmama açısından herhangi bir fark bulunmamaktadır.

Mühür; imzalanması ve onaylanması gereken belgelerde imza üzerine, paraf edilme hallerinde ise metni müteakip olmak üzere belgenin sağ alt köşesine paraf üzerine tatbik olunur. Yönetmelikte bu kadar detaylı kullanımının tanımlandığı bağımsız denetçilik mühürlerinin uygulamada sıklıkla kullanılmadığını görmekteyiz.

Faaliyet izinleri Kurumca askıya alınan veya durdurulan denetçiler, Kurumca uygun görülen haller hariç olmak üzere, askıya alma veya durdurma süresinin sonuna kadar mühür kullanamazlar. Bağımsız denetim şirketlerine ve bağımsız denetçilere yönelik henüz KGK tarafından başlatılan ciddi bir denetim çalışması olmadığı ve tespit edilen hususlarda da sadece sözlü uyarılarla yetinildiğinden henüz hiçbir bağımsız denetçinin mühür kullanma hakkı sınırlandırılmamıştır.