.

.

20 Haziran 2007 Çarşamba

Dış Ticarette Ödeme Kuralları (yeni)

DIŞ TİCARETTE ÖDEME KURALLARI DEĞİŞİYOR, UCP 600 GELİYOR
1993'ten beri yürürlükte olan UCP 500 kurallarının yerine yeni UCP600 kuralları 1 Temmuz 2007'de yürürlüğe giriyor. Bu konuda ihracatçılar, ithalatçılar, KOBİ'ler, bankalar ve dış ticaret uygulamacılarının yeni kuralları doğru ve zamanında kullanabilmesi için bence önce UCP 500'ü ve eUCB'yi tekrar gözden geçirmeliyiz, Türkiye ve dünyada dış ticareti geliştiren en önemli finansal enstrüman kuşkusuz akreditiflerdir. Bu vazgeçilmez aracı elektronik çağa taşıyan ise UCP'ye (Akreditiflere İlişkin Yeknesak Usuller ve Uygulama) ek niteliğinde hazırlanan (eUCP- elektronik ibraz için UCP 500'e ek Yayın) olmuştur. Söz konusu yayın, elektronik belgelerin geleceğe giden yolunu temsil etmekte ve 60 yıldan daha fazla bir süreden beri akreditiflere ilişkin kurallar ortaya koyan ICC'nin (Uluslararası Ticaret Odası) standartlar belirlemedeki yetkinliğini göstermektedir.
ICC yani Uluslararası Ticaret Odası kimdir, ICC- Uluslararası Ticaret Odası, 1918 yılında Paris'te kurulmuş merkezi bu şehirde bulunan ve kapitalizmin ilk uluslar arası örgütü olma özelliğini taşıyan sermayenin önemli örgütlerinden biridir. Uluslararası Tahkim mekanizmasını 1923 yılında kurumsallaştıran örgüte bugün için (Türkiye kökenli şirketlerde dahil) 7000'nin üzerinde Çok Uluslu Şirket üyedir. ICC taleplerini direkt olarak ülkelerin Başkan ya da cumhurbaşkanlarına ileterek işleyişini sürdürecek kadar güçlü bir konumdadır. Türkiye kamuoyu tarafından pek bilinmeyen ICC, ARİA Mobil Telefon Şirketi'nin Türk Telekom Şirketi'ni anlaşma şartlarını yerine getirmediği iddiası ile ICC Tahkimine şikayet etmesi ve 2,5 milyar ABD Doları tazminat talebinde bulunması ile gündeme gelmiştir.
Hızla değişen ticari kurallar tarihi ne bakarsak, 1974 revizyonu kısmen konteyner ve kombine taşımacılığındaki değişimler nedeniyle yapılmış, 1983 revizyonu da taşımacılık ve haberleşme alanlarındaki yeni teknik standartlara yanıt vermiştir. 1993'te UCP 500, baskı ve bilgisayar sistemleriyle üretilen belgeleri, görüntüleme yoluyla elde edilen imzaları ve elektronik haberleşme yöntemlerini dikkate almıştır. 2007'de ise değişen şartlara göre UCP 600 revizesi yapılmıştır.
Uluslararası Ticaret Odası, piyasadaki gelişmeleri bir kez daha öncelikle saptamış ve belgelerin elektronik ortamda ibrazını ele alan ve UCP ye ek bir yayın ortaya koymuştu. Elektronik ibraz için UCP 500'e ek yayın (veya kısaca eUCP) adındaki bu yeni ek, elektronik belgelerin henüz geniş çapta kullanılmadığını kabul etmekle birlikte piyasada gittikçe gelişen bir paya sahip olduklarını saptamıştır. Bu nedenle onları da kapsayan yeni bir kurallar dizisine ihtiyaç duyulmuştur.
eUCP "halen yürürlükte olan UCP ile kâğıt tabanlı akreditiflerin elektronik eş türlerinin işleme alınması arasında bir köprü" teşkil ediyor. Kâğıt belgelerle elektronik belgeler daha bir süre birlikte işlem görecektir. Ve eUCP kısmen kâğıt kısmen elektronik ibrazlarla tamamen elektronik ibrazları açık bir biçimde kapsamaktadır,ancak akreditifler ister kağıt- tabanlı ister elektronik olsun, ticaret finansmanını yeni dünyası yine de tüm tarafların güvenebilecekleri kurallara daima muhtaçtır. Uluslararası Ticaret Odası bu çerçeveyi 1930'lardan beri sağlıyor. eUCP'nin geliştirilmesi, UCB600 ve gelişen e-ticaret ile yapılacak yeni değişiklikler Uluslararası Ticaret Odası'nın önümüzdeki yıllarda da görevi olmaya devam edecektir.
Gelelim UCP600'ün getirdiklerine ucp600 olarak belirlenen revizyonda madde sayısı 49'dan 39'a indirilmiştir. Bunun nedeni bazı maddelerin birleştirilmesi ve bazı maddelerin çıkartılmasıdır. Örneğin; dönülebilir akreditiflere ilişkin 8. madde çıkarılmış, Tanımlamalar (definitions, Art. 2) kısmı eklenmiştir. Bu kısımda ihbar bankası, amir, banka iş günleri, lehtar, uygun ibraz, teyit, teyit bankası, akreditif, ibrazı karşılama, iştira, görevli banka, amir banka, ibraz ve ibraz edenin tanımı yapılmıştır.
Yorumlamalar (ınterpretatıons, Art. 3) kısmı eklenmiştir. Bu kısımda kurallarda geçen bazı kavramlar açıklanmış, genel duruma ilişkin düzenlemeler belirtilmiştir. Örneğin; akreditife aksi belirtilmedikçe bir akreditifi dönülmezdir.
Kullanıldıkları yerlerde uygulanabilme durumlarına göre, tekil sözcükler çoğulları, çoğul sözcükler tekilleri kapsar.
"From" ve after sözcükleri bir vade tarihini belirlemek için kullanıldıklarında belirtilen tarih hariç tutulur.
Daha önce ibrazda ödeme, vadeli ödeme taahhüdüne girme, poliçe kabul etme şeklindeki görevler bir tek sözcükte birleşti "Honour".
Akreditifin ve ilgili değişikliklerin ihbarı konusu ihbar bankasının sorumluluğu detaylı olarak düzenlendi.
Teyit bankası olmayan ihbar bankasının ihbarının bu bankaya iştira etme veya ibrazı karşılama yükümlülüğü getirmediği belirtildi.
Akreditife ilişkin değişikliklerinde aynı ihbar bankası kullanılarak ihbar etmesi gerektiği belirtildi.
Durum notu (position paper)ile desteklenen değişiklikler konusu ayrıntılı olarak açıklandı.
Akreditifi değişikliklerin bağlayıcılığı, teyidi, iptali ve kabulü detaylı olarak izah edildi.
Akreditif değişikliğini ihbar eden bankanın o değişikliğe ilişkin kabul veya ret bildirisini değişikliği gönderen bankaya bildirmesi gerektiği ifade edildi.
Görevlendirme ve görevli banka konusu tatmin edici bir şekilde yeniden düzenlendi.
Görevli banka tarafından belgelerin alınmasının, incelenmesinin veya gönderilmesinin bu bankayı ibrazı karşılamak veya iştira etmek yükümlülüğüne sokmadığı ayrıca bu durumun bir ibrazı karşılama veya iştira eylemini oluşturmadığı belirtildi.
Vadeli akreditiflerin iskonto edilmesine imkan verildi. (Madde 12(b)). Daha önce vadeli akreditiflerin iskonto edilebilmesi için akreditifte bu konuda yetki olması veya daha sonra iskontodan önce yetki alınması gerekiyordu. Örnek; Banco
Stander olayı
Rambursmanın, ICC'nin rambursmanlar konusunda yürürlükte bulunan kurallarına (URR) tabi tutulmak istenmesi halinde bunun akreditifte belirlenmesi gerektiği belirtildi.
Rambursmanın URR'ye tabi olmaması halinde amir bankanın rambursman yetkisi vermesi ve bu yetkinin vadeli olmaması gerektiği belirtildi.
Rambursma bankası tarafından ödemenin yapılması halinde amir bankanın rambursman sağlama konusundaki yükümlülüğünden kurtulamayacağı bildirildi.
"On their face" yani "Dış görünüş itibariyle" ifadesi bir yer (Madde 14a) dışında kuralların tümünden çıkarıldı.
"Reasonable time" yani "Makul süre" ifadesi kurallardan çıkarıldı, yerine "Maximum" olarak ifade edilen beş iş günü getirildi.
Taşıma ve sigorta belgeleri ile ticari fatura dışında ibraz edilen belgenin kendisinden beklenen fonksiyonu yerine getiren bir belge olması gerektiği belirtildi. (Mad.14f ) "...appears to fulfill the function of...".
Amir ve lehtar adresinin ülke dışında akreditif ve diğer belgeler ile aynı olmasının gerekmediği, ancak amir'in taşıma belgesinde "consignee" veya "notify party" olduğu durumlarda adresin akreditifteki gibi yer alması gerektiği belirtildi.
Taşıma belgesinin UCP'deki gerekleri karşılaması halinde taşıması, gemi sahibi, kaptan veya kiralayan tarafından düzenlenebileceği belirtildi.
Uygun ibraz "Complying Presentation" için ayrı bir madde yapıldı, bu madde ile amir,teyit ve görevli bankanın ibraz halinde birbirlerine karşı ilişkileri ve ibraza ilişkin yükümlülükleri açıklandı.
Bu ibraz ve iştiraya ilişkin ret bildirisinin bir defa da yapılması gerektiği belirtildi.
Bir ibraz ve iştiraya ilişkin ret bildirisi yapıldıktan sonra belgelerin herhangi bir zamanda iade edilebileceği belirtildi.
Bir ibraz veya iştiraya ilişkin ret bildirisinde bulunması gereken unsurlara yeni iki seçenek eklendi. Daha önce iki seçenek vardı. Bunlar;
- Belgeleri emrinize amade olarak nezdimizde tutuyoruz veya
- Belgeleri iade ediyoruz
Yeni seçenekler;
- Amirden bir feragat alıp kabul edinceye kadar veya bundan önce ibraz eden taraftan bir talimat alıncaya kadar belgeleri elimizde tutuyoruz, veya
- Daha önce ibraz eden taraftan aldığımız talimatlara göre hareket ediyoruz.
Orijinal belgelere ilişkin madde bu konudaki ICC kararı ve ISBP ile uyumlu hale getirildi.
Akreditifte istenen belgelerin en az bir orijinalinin ibraz edilmesi gerektiği belirtildi.
Çok şekilli taşıma belgelerinde taşımacı ile beraber yer alan Multimodal Taşıma Düzenleyicisi metinden (MTO-Multimodal Transport Operator) çıkarıldı.
Çok şekilli veya en az iki şekilli taşımaya ilişkin aktarma maddesi yeniden düzenlendi, buna göre aktarmanın akreditifte belirtilen çıkış ve varış yerleri arasında taşıma sırasında bir taşıma aracından boşaltma ve bir diğer taşıma aracına tekrar yükleme olduğu belirtildi.
Taşıma belgelerine ilişkin maddeler yeniden düzenlendi.
Taşıma belgesinin kaptan tarafından imzalanması veya kaptan adına veya kaptan için acente tarafından imzalanması halinde kaptanın isminin belirtilmesine gerek olduğunu belirten kısım çıkarıldı. Kaptanın isminin belirtilmesine gerek yoktur.
Charter Party taşıma belgesini imzalayan taraflara kiralayan (chaterer) eklendi.
Havayolu taşıma belgesi üzerinde yükleme tarihinin belirtilmesinde değişiklik yapıldı. Buna göre akreditifte şart koşulduğuna bakılmaksızın belge üzerinde yükleme kaydında (actual date of shipment) yer alan tarihin yükleme tarihi olarak alınacağı belirtildi. Daha önce akreditifte yükleme kaydının belge üzerinde yer alacağı şartı yoksa ibraz edilen belge üzerinde ayrı bir yükleme kaydı olsa bile düzenlenme tarihi yükleme tarihi olarak alınıyordu.
Demiryolu taşıma belgesinin demiryolu şirketi tarafından imzalanması halinde ibraz edilen demiryolu taşıma belgesi üzerinde taşımacının (carrier) ayrıca tanımlanma olabileceği belirtildi.
Üzerinde "duplicate" ibaresi olan demir yolu taşıma belgesinin orijinal kabul edileceği belirtildi.
Demiryolu taşıma belgesi ve karasal suyolu taşıma belgesi üzerinde orijinal kaydı olsun veya olmasın bu belgelerin orijinal kabul edileceği belirtildi.
Karayolu taşıma belgesinin orijinal kabul edilebilmesi için üzerinde "original for consignor" veya "original for shipper" kaydının olması veya kimin için düzenlendiğine ilişkin kayıt olmaması gerektiği belirtildi.
Karayolu, Demiryolu ve Karasal Suyolu taşımacılığında aktarmanın aynı taşıma şekli dahilinde bir taşıma aracından boşaltma ve bir diğer taşıma aracına yeniden yükleme anlamına geldiği açıkça belirtildi.
Posta Sertifikası (Certificate of Posting) için de adı ne olursa olsun (However named) kuralının geçerli olduğu belirtildi.Daha önce bu kural posta sertifikası için yoktu.
Bir taşıma belgesi üzerinde navluna ek masraflara atıfta bulunulabileceği belirtildi.
Navlun Komisyoncuları (Freight Forwarders) tarafından düzenlenen taşıma belgeleri maddesi (UCP 500, Md. 30) çıkarıldı.
Malları taşıyan geminin sadece yelkenle yol aldığını belirten ibareleri taşıyan belgenin kabul edilmeyeceği ile ilgili kısım çıkarıldı.
Sigorta belgesinin sigorta şirketi, sigortacı adına veya lehine acentenin yanı sıra vekil (Proxy) tarafından da imzalanabileceği belirtildi. Vekil (Proxy) yeni eklendi.
Bir ibrazda birden çok taşıma belgesinin yer alması halinde en son yüklemeyi gösteren belgede yer alan tarihin yükleme tarihi olarak alınacağı belirtildi.
Birden çok araca yükleme yapıldığını gösteren bir veya birden çok taşıma belgesinin ibraz edilmesi edinilmesi halinde araçlar aynı gün aynı veriş yerine gitmek üzere yola çıkmış olsalar bile bunun kısmi sevkıyat olduğu açıkça belirtildi.
Gönderme ve çeviriye ilişkin sorumluluk alınmaması maddesi biraz daha genişletildi. Bir görevli bankanın belgelerin uygun olduğunu belirterek göndermesi ve belgelerin yolda kaybolması halinde görevli bankanın ibrazı karşıladığına veya iştirada bulunduğuna bakılmaksızın ibrazın teyit bankası tarafından iştira edilmesi veya karşılanması veya amir banka tarafından karşılanması gerektiği belirtildi.
Bir akreditifin veya ilgili değişikliklerin lehtara ihbarının masrafların ödenmesi şartına bağlı olmaması gerektiği belirtildi.
Devir bankasının görevli banka olduğu, herhangi bir banka nezdinde kullanımda olan bir akreditifte devir bankasının amir banka tarafından özellikle devir yetkisi verilen banka olduğu ve amir bankanın da devir bankası olabileceği belirtildi.
Devir akreditifinin ikinci lehtar için devir bankası nezdinde kullanılabilir yapılan akreditif olduğu belirtildi.
İkinci lehtar tarafından veya ikinci lehtar adına bir ibrazın mutlaka devir bankasına yapılması gerektiği belirtildi.
Devir akreditifinin "varsa teyit dahil" akreditifin şartlarını doğru olarak yansıtması gerektiği belirtildi.
Devir akreditifi ile ilgili olarak şu ifade eklendi; "...ilk lehtarın ibraz ettiği faturalarda ikinci lehtar tarafından yapılan ibrazda mevcut olmayan çelişkiler (rezerv konuları)varsa ve ilk lehtar ilk talepte bunları düzeltmediği taktirde devir bankası ikinci lehtardan aldığı belgeleri ilk lehtara karşı sorumlu olmaksızın amir bankaya ibraz etme hakkına sahiptir."
Haliyle değişen şartlar devam ettikçe ICC bu şartlara göre revizyona devam edecektir.

15 Haziran 2007 Cuma

Harcırah=Gündelik 1/7/2007

Gelir Vergisinden istisna edilen yurt içi ve yurt dışı gündelik tutarlarına karşılık gelen gelir dilimleri, 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere değiştiriliyor
Özet : 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 22 nci maddesinde memur aylıklarının hesaplanmasında kullanılan katsayıların yılın ilk ve ikinci yarısı için ayrı ayrı belirlenmiş olması sebebiyle, hesaplanmasında bu katsayıların kullanıldığı Gelir Vergisinden istisna edilen yurt içi ve yurt dışı gündelik tutarlarına karşılık gelen gelir dilimleri 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere değiştiriliyor. Hemen belirtelim ki yapılan değişiklikler sadece yurt içi ve yurt dışı gündelik tutarlarına karşılık gelen gelir dilimleri ile ilgili ; gündelik tutarlarında herhangi bir değişiklik söz konusu değil.
2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 22 nci maddesinde memur aylıklarının hesaplanmasında kullanılan katsayıların yılın ilk ve ikinci yarısı için ayrı ayrı belirlenmiş olması sebebiyle ( 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren, aylık katsayısı 0,04739 ; taban aylık katsayısı 0,61417 ), hesaplanmasında bu katsayıların kullanıldığı Gelir Vergisinden istisna edilen yurt içi ve yurt dışı gündelik tutarlarına karşılık gelen gelir dilimleri de yine aynı tarihten itibaren geçerli olmak üzere değiştirilmektedir.
Hemen belirtelim ki yapılan değişiklikler sadece yurt içi ve yurt dışı gündelik tutarlarına karşılık gelen gelir dilimleri ile ilgilidir. Gündelik tutarlarında herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.
Aşağıda, önce, katsayılarda yapılan değişiklikler ışığında, 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren dikkate alınması gereken yurt içi gündelik tutarlarına karşılık gelen yeni gelir dilimlerini gösterir tabloya ; daha sonra da, yine aynı tarihten itibaren, gelir vergisinden istisna edilen yurt dışı gündelik tutarlarının uygulanmasında esas alınacak yeni gelir dilimleri tablosuna yer verilmiştir.
Bu tablodan (II numaralı Tablo) aylık brüt ücreti kullanılarak içinde yer aldığı grup tespit edilecek olan çalışanın vergiden istisna edilebilecek yurt dışı gündelik tutarı, Sirkülerimiz ekinde (Ek.1) yer alan ‘’ Yurt Dışı Gündelikler Tablosu ‘’ ndan belirlenecektir.
Yurt içi gündelikler ve bunlara karşılık gelen gelir dilimleri
Brüt Aylık Tutarı G.V.İstisna Tutar (YTL)
1064,38 ve fazlası 33,00
1.055,84-1.064,37 28,00
951,59-1.055,83 25,00
818,89 - 951,58 22,50
657,53 - 818,88 20,00
657,52 ve daha aşağısı 19,00
Yurt dışı gündeliklere karşılık gelen gelir dilimleri
Gelir grubu Gelir Dilimleri (Brüt aylık Tutarı, YTL)
I 1.064,38 ve fazlası
II 1.055,84- 1.064,37
III 927,89- 1.055,83
IV 657,53- 927,88
V 657,52 ve aşağısı
Ülkelere göre, 01.01.2007 tarihinden itibaren Gelir Vergisinden istisna edilecek yurtdışı gündelik tutarları tablosu (05 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/11912 sayılı Kararı ile tespit edilmiştir)
ÜLKE/PARA BİRİMİ GRUP I II III IV. V.
A.B.D. (A.B.D. Doları) 177 139 111 107 90
Almanya (Euro) 159 125 100 96 81
Avustralya (Avust.Doları) 275 216 172 166 139
Avusturya (Euro) 161 126 101 97 82
Belçika (Euro) 156 122 98 94 79
Danimarka (Dan.Kronu) 1.202 941 753 724 609
Finlandiya (Euro) 144 113 90 87 72
Fransa (Euro) 155 121 97 93 79
Hollanda (Euro) 151 119 95 91 78
İngiltere (Sterlin) 112 87 70 67 57
İrlanda (Euro) 150 118 94 91 76
İspanya (Euro) 153 120 96 92 78
İsveç (İsveç Kronu) 1.319 1.033 826 795 667
İsviçre (İsviçre Frangı) 275 215 172 166 139
İtalya (Euro) 148 116 93 89 75
Japonya (Japon Yeni) 30.490 23.930 19.160 18.350 15.450
Kanada (Kanada Doları) 237 186 149 143 121
Kuveyt (Kuveyt Dinarı) 49 38 31 30 24
Lüksemburg (Euro) 156 122 98 94 80
Norveç (Norveç Kronu) 1.158 907 726 698 586
Portekiz (Euro) 150 118 94 90 76
S.Arabistan (Suudi A. Riyali) 599 469 376 361 304
Yunanistan (Euro) 153 120 96 92 78
Diğer AB Ülkeleri (Euro) 123 96 77 74 63
Diğer Ülkeler (A.B.D. Doları) 152 119 95 92 78

12 Haziran 2007 Salı

Kıdem Tazminatı 2007 Temmuz!

Gelir Vergisinden istisna edilen kıdem tazminatı tutarı ile diğer bazı ödemelerin tutarları, Temmuz 2007 ayı başından itibaren değiştiriliyor.
Özet : 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 22 nci maddesinde memur aylıklarının hesaplanmasında kullanılan katsayıların yılın ilk ve ikinci yarısı için ayrı ayrı belirlenmiş olması sebebiyle, hesaplanmasında bu katsayıların kullanıldığı Gelir Vergisinden istisna kıdem tazminatı ile diğer bazı ödemelerin 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren uygulanacak tutarları da yeniden belirlenmektedir. Buna göre ; 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren, gelir vergisinden istisna edilecek kıdem tazminatı tutarı, 1988,48 YTL ; gelir vergisinden istisna edilecek aylık çocuk yardımı tutarı da, 0-6 yaş grubunda bulunanlar için 23,70 YTL, diğerleri için 11,85 YTL olacaktır. Öte yandan, memur aylık katsayılarındaki bu değişiklik, 4697 sayılı Kanun’un Geçici 1 inci maddesi hükmü gereğince, 07 Ekim 2001 tarihinden önce düzenlenmiş şahıs sigorta poliçeleri ile ilgili olarak, sigorta şirketlerince, yine 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren, sigortalılara yapılacak aylık ödemelerinin 3.647,13 YTL’lik kısmının, toptan ödemelerin ise 59.654,40 YTL‘lik kısmının gelir vergisinden istisna edilmesini de sağlayacaktır.
2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 22 nci maddesinde memur aylıklarının hesaplanmasında kullanılan katsayıların yılın ilk ve ikinci yarısı için ayrı ayrı belirlenmiş olması sebebiyle ( 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren aylık katsayısı 0,04739 ; taban aylık katsayısı 0,61417) , hesaplanmasında bu katsayıların kullanıldığı Gelir Vergisinden istisna kıdem tazminatı ile diğer bazı ödemelerin 01.07.2007 tarihinden itibaren uygulanacak tutarları da yeniden belirlenmektedir.

Buna göre ; 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren, Gelir Vergisinden istisna edilecek kıdem tazminatı tutarı, 1988,48 YTL ; gelir vergisinden istisna edilecek aylık çocuk yardımı tutarı da, 0-6 yaş grubunda bulunanlar için 23,70 YTL, diğerleri için 11,85 YTL olarak dikkate alınacaktır.
Öte yandan, memur aylık katsayılarındaki bu değişiklik, 4697 sayılı Kanun’un Geçici 1 inci maddesi hükmü gereğince, 07 Ekim 2001 tarihinden önce düzenlenmiş şahıs sigorta poliçeleri ile ilgili olarak, sigorta şirketlerince, yine 01 Temmuz 2007 tarihinden itibaren, sigortalılara yapılacak aylık ödemelerinin 3.647,13 YTL’lik kısmının, toptan ödemelerin ise 59.654,40 YTL‘lik kısmının Gelir Vergisinden istisna edilmesini de sağlayacaktır.

G.Menkul Satışı ve Değer Artış Kazancı(3)

Gayrimenkul Satış Kazançlarının Vergilendirilmesinde Yeni Düzenleme Ülkü AKSAKAL / Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Dünya Gazetesi Yazarı
Nisan 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5615 sayılı kanunla Vergi Kanunları’nda önemli bazı değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerden birisi var ki gayrimenkul satın alan ve satanları çok yakından ilgilendiriyor. Yazımızda bu değişikliğin ne olduğunu ve gayrimenkul satın alan ve satanları nasıl etkilediğini açıklayacağız.
Değişiklik Öncesi DurumGelir Vergisi Kanunu’nun değişiklikten önceki mükerrer 80’inci maddesine göre, mal ve hakların satın alındıkları tarihten itibaren 4 yıl içerisinde elden çıkartılmasından doğan kazançlar "Değer Artış Kazancı" olarak vergiye tabi tutulmaktaydı. Bu madde hükümlerine göre gayrimenkuller satın alındığı tarihten itibaren 4 yıl elde tutulup daha sonra satılması halinde satıştan elde edilen kazanç, tutarına bakılmaksızın vergiden istisna edilmekteydi.
Değişiklik Sonrası DurumYapılan yeni yasal düzenleme ile dört yıllık süre 5 yıla çıkarılmış bulunmaktadır. Yani bundan böyle gayrimenkul satışlarının 5 yıl içerisinde yapılması ve bu satıştan bir kazanç doğması halinde elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.
Kısaca artık gayrimenkulunu satacak olan kişiler 4 yıllık süreyi değil 5 yıllık süreyi dikkate alarak işlemlerini yapacaklar ve satış kazancının vergiye tabi olup olmadığını yeni yasa hükmüne göre hesaplayacaklardır.
01.01.2007 Tarihinden Önce Satın Alınan Gayrimenkullerin Durumu5615 sayılı yasanın 11. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’na geçici 71. madde eklenmiş ve bu madde ile 01.01.2007 tarihinden önce satın alınan gayrimenkuller için 5 yıllık sürenin değil 4 yıllık sürenin dikkate alınacağı belirtilmiştir. Dolayısı ile 2007 yılından önce satın alınan gayrimenkuller için Gelir Vergisi Kanunu’nun değişiklikten önceki hükümlerinde olduğu gibi 4 yıllık sürenin dikkate alınması sağlanmıştır.
Kısaca 01.01.2007 tarihinden sonra gayrimenkul satın alanlar yeni yasa hükümlerine göre 5 yıllık süre dikkate alınarak vergilendirilecekken, bu tarihten önce gayrimenkul satın almış olanlar 4 yıllık süreye göre vergilendirilecektir.
Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 71 madde ile genel hukuk kuralı olan yasaların geriye yürümezliği ilkesi dikkate alınmış ve 01.01.2007 tarihinden önce gayrimenkul satın alanların hakları korunmuştur.
01.01.2007 tarihi ile yasanın yayımlandığı tarih arasında satın alınan gayrimenkullerin durumu
01.01.2007 ile yasanın yayımlandığı 04.04.2007 tarihleri arasında gayrimenkul satın alanlar yeni yasal düzenlemeye göre 5 yıllık süre dikkate alınarak vergilendirilecektir.
Halbuki bu tarihler arasında gayrimenkul satın alanlar bu gayrimenkullerini 4 yıl sonra satmaları halinde vergiye tabi olmayacaklarını bilerek işlem yapmışlardır. Daha sonra çıkarılacak bir yasa ile sürenin 5 yıl olarak değiştirileceğini bilmeleri mümkün değildir.
Örneğin, Mart 2007 tarihinde gayrimenkul satın alan bir kişi bu gayrimenkulünü Haziran 2011 tarihinde satmış olsun. Satın alma işleminin yapıldığı tarihte geçerli olan yasal mevzuata göre, (4 yıllık süre dikkate alınacağından) bu şahıs satıştan doğabilecek kazanç için gelir vergisi ödemeyecekti. Halbuki yapılan yeni düzenleme nedeniyle 5 yıllık süre dikkate alınacağından satış nedeniyle doğacak kazanç üzerinden gelir vergisi ödemek zorunda kalacaktır.
Dolayısı ile, belli şartları sağlamaları halinde vergiye tabi olmayacağını düşünen şahıslara ilave bir mali yük getirilmiştir. Bu tür düzenlemeler kişilerin devlete olan güvenini ve vergi sistemine olan inancını sarsmakta ve ekonomik olarak zarara uğramalarına sebep olabilmektedir.
Sonuç Yapılan düzenleme ile değer artış kazançlarının vergilendirilmesinde geçerli olan 4 yıllık süre 5 yıla çıkarılmış, 2007 yılından önce satın alınan gayrimenkuller geçici madde ile bu uygulamanın dışında tutulmuştur.
Ancak yapılan düzenlemede yasanın yayımlandığı tarih ile 01.01.2007 tarihleri arasında gayrimenkul satın alanların durumu dikkate alınmamıştır. Bu durum olayın gerçekleştiği tarihten önce yürürlükte bulunmayan bir kanunla kişilerin vergilendirilmesi sonucunu doğurmuştur.
Halbuki Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 71. maddede "...01.01.2007 tarihinden önce iktisab edilmiş olan mal ve hakların..." ifadesi yerine "bu kanunun yayımlandığı tarihten önce iktisab edilmiş olan mal ve hakların..." ifadesi kullanılarak, kanunun yayımlandığı tarihe kadar 2007 yılı içerisinde gayrimenkul satın almış olan kişilerin hakları da korunabilirdi.
Kaynak : Dünya Gazetesi

8 Haziran 2007 Cuma

Kıdem Tazminatı

KIDEM TAZMİNATI HESABINDA DİKKATE ALINACAK/ALINMAYACAK ÖDEMELER
05 Mayıs 2006-Cumhur Sinan ÖZDEMİR-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı-İş Müfettişi

25.08.1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi hariç tüm maddeleri, 4857 sayılı İş Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır. Kıdem tazminatı fonuna ilişkin Kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır. İşçinin iş sözleşmesinin sona eriş biçimine bağlı olarak ve işçinin çalıştığı süre dikkate alınarak ücret tutarına göre ödenen kıdem tazminatı "İş Hukukuna has, işçinin işini kaybetme olgusuna dayalı, kıdem esası üzerine kurulu özel bir tazminat türü" şeklinde tanımlanabilir.1475 sayılı İş Kanunu’nun aşağıda belirtilen 14. maddesi yürürlüktedir;

Bu Kanun’a tabi işçilerin hizmet akitlerinin;

1- İşveren tarafından bu Kanun’un 17. maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,
2- İşçi tarafından bu Kanun’un 16. maddesi uyarınca,
3- Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla,
4- Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla; Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır.

İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır.

12.07.1975 tarihinden, itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.

12.07.1975 tarihinden evvel işyeri devrolmuş veya herhangi bir suretle el değiştirmişse devir mukavelesinde aksine bir hüküm yoksa işlemiş kıdem tazminatlarından yeni işveren sorumludur. İşçinin birinci bendin 4. fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır. İşçinin ölümü halinde bu şart aranmaz.

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu’na veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir. Yukarıda belirtilen kamu kuruluşlarında işçinin hizmet akdinin evvelce bu maddeye göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona ermesi suretiyle geçen hizmet süreleri kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmaz. Ancak, bu tazminatın Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı’na tabi olarak geçen hizmet süresine ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun yürürlükteki hükümlerine göre emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamaz. Bu maddede geçen kamu kuruluşları deyimi, genel, katma ve özel bütçeli idareler ile 468 sayılı Kanun’un 4. maddesinde sayılan kurumları kapsar.

Aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez. Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır. Parça başı, akort, götürü veya yüzde usulü gibi ücretin sabit olmadığı hallerde son bir yıllık süre içinde ödenen ücretin o süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama ücret bu tazminatın hesabına esas tutulur. Ancak, son bir yıl içinde işçi ücretine zam yapıldığı takdirde, tazminata esas ücret, işçinin işten ayrılma tarihi ile zammın yapıldığı tarih arasında alınan ücretin aynı süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle hesaplanır. 13. maddesinde sözü geçen tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 26. maddenin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.

Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hakim gecikme süresi için, ödenmeyen süreye göre, mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder. İşçinin mevzuattan doğan diğer hakları saklıdır. Bu maddede belirtilen kıdem tazminatı ile ilgili 30 günlük süre hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine değiştirilebilir. Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanunu’na tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez. İşçinin ölümü halinde yukarıdaki hükümlere göre doğan tazminat tutarı, kanuni mirasçılarına ödenir. Kıdem tazminatından doğan sorumluluğu işveren şahıslara veya sigorta şirketlerine sigorta ettiremez.İşveren sorumluluğu altında ve sadece yaşlılık, emeklilik, malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerine mahsus olmak kaydıyla Devlet veya kanunla kurulu kurumlarda veya % 50 hisseden fazlası Devlete ait bir bankada veya bir kurumda işveren tarafından kıdem tazminatı ile ilgili bir fon tesis edilir. Fon tesisi ile ilgili hususlar kanunla düzenlenir.

Kıdem Tazminatında Esas Ücret

Kıdem tazminatında esas ücret ;

a-) Asıl Ücret,
b-) İşçiye sağlanan diğer menfaatlerden oluşur.

Asıl Ücret; İş Kanunun 32. maddesinde belirtilen ücrettir[1].

İşçiye Sağlanan Diğer Menfaatler; İşçiye asıl ücretin dışında, toplu iş sözleşmeleri veya kanunlarla sağlanan ayni ve nakdi haklardan, devamlılık arz eden ve ödenmesi bir şarta bağlı olmayan ödemelerdir. Bunlar; gıda, mesken, sağlık, yakacak, aydınlatma, vasıf zammı, yıpranma sorumluluk tazminatı, çocuk, yemek, eğitim ve yiyecek yardımı ve bu mahiyetteki yıllık ikramiyeler vb. oluşur.

Kıdem Tazminatının Hesabında Dikkate Alınacak Ödemeler

1- Çıplak ücret,
2- Yemek yardımı,
3- Kasa tazminatı,
4- Gıda yardımı ,
5- Yakacak yardımı,
6- Eğitim yardımı,
7- Konut yardımı,
8- Giyecek yardımı,
9- Erzak yardımı,
10- Sosyal yardım niteliğindeki ayakkabı ya da bedeli,
11- Unvan tazminatı,
12- Aile yardımı,
13- Çocuk zammı,
14- Temettü,
15- Havlu ve sabun yardımı (işyerinde kullanılacak ise tazminat hesabında dikkate alınmaz),
16- Taşıt yardımı,
17- Yıpranma tazminatı,
18- Kalifiye-Nitelik zammı,
19- Sağlık yardımı,
20- Mali sorumluluk tazminatı,
21- Devamlı ödenen primler.

Kıdem Tazminatının Hesabında Dikkate Alınmayacak Ödemeler

1- Yıllık izin ücreti,
2- Evlenme yardımı,
3- Hafta tatil ücreti,
4- Bayram harçlığı,
5- Hastalık yardımı,
6- Genel tatil ücreti,
7- Doğum yardımı,
8- Ölüm yardımı,
9- İzin harçlığı,
10- Jestiyon ödemeleri,
11- Teşvik ikramiyesi ve primleri,
12- Seyahat primleri,
13- Devamlılık göstermeyen primler,
14- Fazla çalışma ücreti,
15- İş arama yardımı,
16- Harcırah (Yolluk),
17- Bir defalık verilen ikramiyeler.

Sonuç

İş Kanununa göre; İşçi saat başı, günlük, haftalık ya da aylık ücretle çalışıyorsa kıdem tazminatı "son ücret" üzerinden; parça başı, akort, götürü ve yüzde usulü gibi belirli bir zaman dilimine göre belirlenemeyen ücretle çalışıyorsa son bir yıllık "ortalama ücret" üzerinden hesaplanacaktır.

Ücret eklentilerinin kıdem tazminatına esas ücrete dahil edilebilmesi için;

a-) İşçiye bir menfaat sağlanmış olmalıdır. işçiye sağlanan menfaat, para veya para ile ölçülebilir nitelikte olmalıdır.
b-) İşçiye sağlanan para ve para ile ölçülebilir menfaatler akitten ya da kanundan doğmalıdır.
c-) İşçiye sağlanan para veya para ile ölçülmesi mümkün menfaatler arızi nitelikte olmamalıdır.

[1] Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.

4 Haziran 2007 Pazartesi

Aktifteki binek yenilendiğinde.....

T.C.
İSTANBUL VALİLİĞİ
Defterdarlık Usul Gelir Müdürlüğü

04/02/2005*852
Sayı :B.07.4.DEF.0.34.20./ VUK-1/328-10863
Konu : Aktife kayıtlı binek aracın satılarak aynı
tarihte yeni bir araç alınması durumunda,
satıştan elde edilen kâr dikkate alınarak
pasifte karşılık ayrılıp ayrılmayacağı hk.

İlgi : ……………tarihli dilekçeniz.

İlgi dilekçenizden; ………………..Vergi Dairesi Müdürlüğünün mükellefi olduğunuz, aktifinizde kayıtlı bulunan aracı satıp aynı tarihte yeni bir binek aracı alarak aktifinize kaydettiğiniz, ancak binek aracın satış kârından doğan tutarın yenileme fonunda tutulup tutulmayacağı konusunda tereddüt oluştuğundan konu hakkındaki görüşümüzü sorduğunuz anlaşılmaktadır.

Tereddüt edilen hususlar Maliye Bakanlığına iletilmiş olup, Bakanlık Makamından alınan 17/01/2005 tarih, B.07.0.GEL.0.29/2980-328-152/2374 sayılı yazıda;

“Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanununun 328’nci maddesinde, “Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterlerinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kâr ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

Şu kadar ki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassul eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan kârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.” hükmü bulunmaktadır.

Bu hükmün uygulanması diğer faaliyet gruplarında olduğu gibi işletme hesabına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı için de aynıdır.

Ancak, 328’nci madde hükmünün uygulanabilmesi yeni iktisadi değerin, satışının yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kâr dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.” denilmektedir.
(SMMM Zeki Aytekin )

G.Menkul Satışı ve Değer Artış Kazancı(2)

Evini Satanların Vergi Şaşkınlığı -Şükrü KIZILOT -Hürriyet

Geçtiğimiz perşembe, evini 5 yıl içinde satanların, bu satıştan elde ettikleri kazanç nedeniyle Gelir Vergisi ödeyeceklerini yazmıştık.Sen misin yazan. O günden bu yana, sorular yağıyor. Meğer evini satan ne kadar çok kişi varmış. En önemlisi, bunların neredeyse tamamı, böyle bir vergi olduğunun farkında bile değiller.Çok kişi ısrarla "Bu ne zaman çıktı?" diye soruyordu.
Vatandaş da haklı. Vergi uzmanı değil ki nereden bilsin. Alım satım sırasında, binde 15 harç ödüyor. Zannediyor ki olay bundan ibaret. Oysa, tapuda bir sayfalık açıklama notu verilse, vatandaş olayın vergi boyutunu öğrenecek...Çok kişi, olayı bilmediği için, "sürpriz bir vergi" gelmiş gibi algılıyor.Oysa, bu vergi öteden beri var. Kısaca açıklayalım.
1. Verginin Yasal Dayanağı: Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80/ 6. maddesine göre; gayrimenkullerin iktisap (edinme) tarihinden itibaren, belli bir süre içinde elden çıkartılmasından doğan kazanç, "değer artışı kazancı" olarak, gelir vergisine tabi.
- 4 Mart 2007 Tarihli resmi Gazete’de yayınlanan 5615 sayılı Kanun ile bu süre, 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren, 5 yıl olarak belirlendi. Buna göre; gayrimenkulünü edinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde satanlar, bundan doğan kazanç nedeniyle, "değer artışı kazancı" olarak, Gelir Vergisi ödeyecekler. Örneğin, 11 Nisan 2007 tarihinde satın aldığı evi, iki yıl sonra satacak olan bir vatandaş, bu satıştan doğan kazanç nedeniyle, gelir vergisi ödeyecek. Evi 11 Nisan 2012’den sonra satarsa, gelir vergisi yok.
- 1 Ocak 2007 Tarihinden Önce Edinilen Gayrimenkuller: Bunların satışı halinde, 5 yıl yerine 4 yıllık süre aranılacak. Örneğin, 10 Aralık 2002 tarihinde 50 bin YTL’ye aldığı gayrimenkulü, 11 Nisan 2007 tarihinde 400 bin YTL’ye satan Nuri Amca, 4 yıllık süre geçtiği için, elde ettiği kazanç nedeniyle, gelir vergisi ödemeyecek.
(NOT: Kazancın tespitini, maliyet bedelinin yükseltilmesini ve gelir vergisi tarifesini 5 Nisan 2007 tarihli yazımızda açıkladığımız için burada tekrarlamıyoruz)
2. Miras Kalan Gayrimenkul: Miras ya da bağış yolu ile edinilen gayrimenkullerin satışı, ne zaman ve kaç bin YTL’ye yapılırsa yapılsın, bundan doğan kazanç, gelir vergisine tabi değil. Örneğin, 5 Ocak 2007 tarihinde ölen kocasından, miras kalan gayrimenkulü, veraset ve intikal vergisi beyannamesinde 200 bin YTL beyan eden Ayla Teyze, bu gayrimenkulü 11 Nisan 2007 tarihinde 800 bin YTL’ye satarsa, aradaki fark nedeniyle, gelir vergisi ödemeyecek (Bkz.GVK.Mük. Md.80/6. Parantez içi hüküm).
Cezadan Kurtulma Yolu: Evi, bürosu, dükkanı, arsası, arazisi ya da başka bir gayrimenkulünü, yukarıda belirtilen süre içinde elden çıkarıp da kazanç sağlayanlar, bunu beyan edip gelir vergisi ödememişlerse, bu vergi kendilerinden, cezası ve faizi ile birlikte alınır.Cezadan kurtulmak isteyenler için "pratik bir çözüm yolu" var. Beyan etmedikleri kazancı, bir dilekçe ekinde, Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesine göre "pişmanlıkla" beyan ederlerse, cezadan kurtulurlar.
Vergide zamanaşımı süresi 5 yıl. Bu şu anlama geliyor; örneğin, 2005 yılında satılıp kazancı beyan edilmeyen bir gayrimenkulün satış kazancı nedeniyle, 31 Aralık 2010 tarihine kadar, durum tespit edilip, vergisi ve cezası istenebilir.Maliye, tapu kayıtlarını da araştırarak, kapsamlı bir inceleme başlatacak. Bu nedenle, cezalı duruma düşmemek için gizlenen kazancın, pişmanlıkla beyan edilip, vergisinin ödenmesinde yarar var...
Kaynak :Hürriyet Gazetesi

G.Menkul Satışında Değer Artış Kazancı

Gayrimenkul satışında değer artışı kazancı
Gayrimenkullerin, edinme tarihinden itibaren belli bir süre geçtikten sonra elden çıkartılmasından doğan kazanç, gelir vergisine tabi. Bilindiği gibi, Gelir Vergisi Kanunu’nun "Değer artışı kazancı" başlıklı Mükerrer 80. maddesinde (01.01.2003 tarihinden geçerli olmak üzere) "Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.
6- İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.)
Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 YTL’lik (2007 yılında 6.400 YTL’lik) kısmı gelir vergisinden müstesnadır..." hükmü yer almıştır.
MALİYET BEDELİ
Diğer taraftan, aynı Kanunun "Safi Değer Artışı" başlıklı Mükerrer 81. maddesinde "Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hasılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanunu’nun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.
Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Türkiye İstatistik Kurumu’nca (TÜİK) belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki (1.1.2006’dan itibaren ÜFE’deki) artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır." hükmü yer almaktadır.
DEĞER ARTIŞI KAZANCI
Bu hüküm ve açıklamalara göre; örneğin 25 Haziran 2005 tarihinde iktisap edilen gayrimenkulün 4 yıldan daha az bir sürede, örneğin 4 Mayıs 2007 tarihinde satılması durumunda, bu satıştan elde edilen gelir, "değer artışı kazancı" kapsamında olup, söz konusu gayrimenkulun elden çıkarılması karşılığında alınan tutar ile iktisap bedeline (tapuda kayıtlı değeri) elden çıkarılan ay hariç olmak üzere TEFE (1.1.2006 tarihinden itibaren ÜFE) artış oranı uygulanması suretiyle bulunacak maliyet bedeli ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcıda kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacak tutar arasındaki farkın 6.400 YTL’yi aşması halinde aşan kısmın vergiye tabi olması ve yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekir.
Öte yandan, değer artışı kazancına ilişkin olarak gayrimenkulün iktisap bedelinin tespitinde, tapuda kayıtlı değeri esas alınarak endekslemeye tabi tutulacak olup, satış tarihine kadar ödenen konut kredisi faizlerinin (endekslemeye tabi tutulmaksızın) iktisap bedelinin tespitinde maliyete dahil edilmesi mümkündür.
(Şükrü Kızılot-Hürriyet 4/4/2007)