RESUL KURT –Dünya Gazetesi-13/7/2012
1 kişi çalıştırana "4 kişi çalıştırma cezası" geliyor
Yeni İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu 30 Haziran tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak kısmen
yürürlüğe girdi. Yürürlüğe girmeyen diğer maddeleri ise alt yapının
hazırlanması için 6 ay, 1 yıl ve 2 yıl sonra yürürlüğe girecek.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre, 6331 sayılı Kanun'un
6.md si
(iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri personel arasından iş güvenliği uzmanı,
işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirilmesine ilişkin),
7.md si
(iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesi için, bakanlıkça
destek sağlanmasına ilişkin)
8.md si
(işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarına ilişkin);
1) Kamu kurumları ile 50'den az
çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan
işyerleri için yayımı tarihinden itibaren 2 yıl sonra,
2) 50'den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için
2) 50'den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için
yayımı tarihinden itibaren 1 yıl sonra,
3) Diğer işyerleri için yayımı tarihinden itibaren 6 ay sonra yürürlüğe girecek.
3) Diğer işyerleri için yayımı tarihinden itibaren 6 ay sonra yürürlüğe girecek.
Yasa ile ülkemizde yeni bir dönem başladı ve bu yasada iş kazası olmadan önce önlem alınması ve işyerlerinde mevcut olan risk ve tehlikelerin belirlenmesi özelliği ile önleyici yapıda olduğu görülüyor.
Yeni İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu esasen Avrupa Birliği ve ILO mevzuatlarına uyum açısından önemli. Yasayla kapsam sorunu ve sayı sınırı kalkıyor. Elbette iş sağlığı ve güvenliğinde artık önleyici yaklaşım (proaktif) esas alınıyor. Bu yaklaşım, iş kazası olmadan önce önlem almaya yönelik olup, önemli bir değişimi gösteriyor.
İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu işverenlerin
yükümlülükleri açısından değerlendirildiğinde;
- Temel yükümlülüğü olan çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamak amacıyla her türlü tedbirin alınmasının yanında sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapması,
- İSG ile ilgili uygulamaları izleyip denetlemesinin yanında, uygunsuzlukların giderilmesi
- Risk değerlendirmesi
- Çalışanın işe uygunluğunu göz önüne alması,
olarak sayabiliriz.
- Temel yükümlülüğü olan çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamak amacıyla her türlü tedbirin alınmasının yanında sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapması,
- İSG ile ilgili uygulamaları izleyip denetlemesinin yanında, uygunsuzlukların giderilmesi
- Risk değerlendirmesi
- Çalışanın işe uygunluğunu göz önüne alması,
olarak sayabiliriz.
***
Apartmanda oturanlar yandı
1- Yeni kanun, küçük-büyük ayrımı yapmadan bütün işyerlerine risk değerlendirmesi zorunluluğu getiriyor. Apartmanlar da dahil olmak üzere tüm işyerleri için iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yerine getirme zorunluluğu var. Ceza miktarları adil değil.
1- Yeni kanun, küçük-büyük ayrımı yapmadan bütün işyerlerine risk değerlendirmesi zorunluluğu getiriyor. Apartmanlar da dahil olmak üzere tüm işyerleri için iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yerine getirme zorunluluğu var. Ceza miktarları adil değil.
Örneğin,
3 bin kişinin çalıştığı işyerinde bir işyeri hekiminin olmaması 5 bin TL ceza
iken, 2 kişinin çalıştığı kuaför dükkanına da işyeri hekimi olmadığında aynı
ceza öngörülmüş. Ayrıca,apartmanlarda 1 kapıcı var,işyeri hekimi veya iş
güvenliği uzmanı çalıştırılmadığında bunun da cezası 5 bin TL. Bunlar her ay
uygulanabilecek cezalar. Tabiri caizse kantarın topuzu biraz fazla kaçmış. 50
liralık apartman aidatını ödemekte zorlananlar, bu cezaları nasıl ödeyecek
merak ediyorum doğrusu.
En azından az tehlikeli işyerlerinden 50 kişinin ve tehlikeli işyerlerinde de 30 kişinin altında işçi çalıştıran işyerlerinde işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı çalıştırma zorunluluğuna gerek olmamalıydı.
Yada bu işyerlerinde bu
yükümlülükler tamamen devlet tarafından yerine getirilmeliydi. Örneğin, aile
hekimi benzeri işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirilerek
masrafları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından karşılanmalıydı.
Zira vergisini, KDV'sini,
kirasını, ücretleri, sigorta primlerini ve çeklerini ödeyebilmek için dokuz
doğuran esnafın, tüccarın, sanayicinin bu yükü kaldıracak hali yok.
***
2- İşyerlerine, iş güvenliği uzmanı, işyeri
hekimi ve diğer sağlık personeli ile çalışan temsilcisi bulundurulacak.Tam
süreli hekimin çalıştığı bir işyerinde hemşire zorunluluğu kalkıyor. Ama 4
kişinin çalıştığı bir pideci dükkanına hemşire görevlendirme zorunluluğu
getiriliyor. Ülkenin bunca hemşire ihtiyacı varken işyerlerine bu kadar
hemşireyi nasıl yetiştireceğiz bilmiyorum.
Bir yandan herkese aile
hekimi tahsis edilirken, memlekette aile hekimliği yapacak yeterli sayıda
doktor bulunamazken, işyerleri bu kadar işyeri hekimini nereden bulsun.
Hesapsız, kitapsız ve kağıt üzerinde harika şeyler yapılmış ama iş uygulamaya
gelince bir anlam ifade etmiyor. Her pideci, her berber, her kasap, her tamirci
işyeri hekimi çalıştırsa, elinizi sallasanız doktora değmesi lazım. Ama
hastanelere bile yeterli sayıda doktor bulamayan bir memlekette berber, kasap,
apartmanlar nereden doktor bulacak.
***
Bir kişi çalışan işyerleri 4 kişi daha çalıştıracak
3-
İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve hemşire varken bir de destek elemanı ve
çalışan temsilciliği geldi. Yani bir kişi çalıştıran bir işveren nerdeyse 4
yeni istihdam sağlayacak. Devletin kaldıramadığı bu yükü işverenler nasıl
kaldırsın?
4-
Kanun, işyeri hekimine mesleki bağımsızlık içinde çalış diyor ama maaşı işveren
veriyor. Bağımsızlık tam olarak sağlanabilmiş değil. Bu durumda hiç bir meslek
hastalığı ihbarı kolay kolay yapılmayacak.
5-
Özel sektöre ceza yazılması kesin bir hüküm iken, "İdari para cezaları
tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da
düzenlenebilir." deniliyor. Bu da ülkemizde çalışan özel kamu ayrımını
gösteriyor ki, eşitliğe aykırıdır. Yine idari para cezalarında itiraz yolları
da yasada düzenlenmiş olsa iyi olacaktı.
6-
Hekimlerin çalışma süresi çok önemli. Yönetmelikle düzenlenecek ama işyerlerine
çok süre ayırırsak sağlık sistemi hekim yetiştiremez. Türkiye'deki tüm
doktorlar işyeri hekimliği yapsa dahi yetmeyecek. Özellikle işyeri hekimleri
ile iş güvenliği uzmanlarının serbest çalışan kişiler olduğu dikkate
alındığında çalışma sürelerini makul sınırlar içinde olmak koşuluyla serbestçe
belirlemeleri gerekir.
***
Devlet, "tanımlayamadığı mesleklere"
eğitim aldır diyor
7-
Mesleki eğitim almayanlara cezalar çok yüksek. Türkiye'de bilinen 927 meslek
var, ama sadece 170 tanımlanmış. Eğitimi verecek kurum yok. MEB yetişemiyor,
mesleki yeterlilik kurumu daha teşkilatlanmasını tamamlayamadı. Nasıl olacak bu
durum? İşveren her gün ceza ödeyecek.
Devlet üzerine düşen en
basit tanımlama görevini bile yapamadı. Burada öncelikle müfettişlerin iş
sağlığı ve güvenliği eğitimi ile mesleki eğitim eksikliğini tespit etmeleri
halinde, bir kamu kurumu önererek mesleki eğitim aldırmaya çalışmalı ve işveren
ancak mesleki eğitim aldırmaz ise ceza uygulanmalıdır.
Birçok işveren çalışanları
için mesleki eğitim aldırmaya uğraşıyor, ancak uygulamada bu eğitimleri
aldırabilecekleri kurumlar her yerde olmadığı gibi, her eğitim kurumu da her
alanda eğitim vermiyor. Bir İK müdürü dostum İstanbul'daki tüm çıraklık eğitim
merkezlerini aradı ama şirketindeki birçok meslek için mesleki eğitim
aldıramadı. Yani 757 meslekten birinde eleman çalıştırıyorsanız ceza yemekten
kaçmanız mümkün değil. Çünkü eğitim aldırmak imkanı yok ama bir denetim olursa
cezası var.
8-
Meslek hastalıklarının tanısı ve sonuçlanması büyük sorun. Hekimin eğitiminden
başlayarak sigorta sistemine kadar toptan bir reforma ihtiyaç var.
9-
Kayıt dışılık çözülmeden, İSG sistemini kuran işverenlere bir şekilde ödül
verilmeden bu sorunu kökten çözmek mümkün değil. Önemli olan eğitmek ve
eksikleri tamamlamak olmalı. Maalesef sistem cezalandırmak üzerine kurulmuş.
Büyük sanayi ülkeleri iş sağlığı ve güvenliğinde artık çok farklı noktaya
gelmiş durumdalar. Dünyadaki bu son gelişmeleri iyi okumak lazım, özellikle
yönetmelikler yazılırken tüm işyerlerini atölye ya da fabrika gibi görmeyin.
Artık plazalarda, iş
merkezlerinde ve sanayi sitelerinde de işyeri olabileceğini kabul ederek aynı
iş merkezinde yüzlerce firmanın bulunduğunu kabul ederek burada risk
değerlendirmesi nasıl yapılacak? Taşeronların durumu nasıl olacak, ortak
alanlarda sorumluluk kimlere ait olacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin
en sağlıklı ne şekilde yapılabilecek gibi uygulamada yaşanan sorunlar ele
alınmalıdır.
10- Mevcut
teftiş sistemi ve SGK uygulaması meslek hastalığını ortaya çıkarmada yetersiz.
Çünkü 320 (Teknik) iş müfettişi arasında sadece 1 hekim ve 1 eczacı var. Diğer
(teknik) iş müfettişleri mühendis kökenli, burada sağlık nasıl
değerlendirilecek? Yapılan tahlil ve çekilen filmlerin de bir mevzuatı yok, bu
da önemli bir eksikliktir.
Bakanlık iş müfettişleri yeterli teknik ekipman ve donanıma kavuşturulmadığı için zor koşullarda görevlerini yerine getirmeye çalışıyor. Mutlaka araç-gereç-fiziki mekan gibi koşullar ile talep edilecek diğer imkanlar sağlanmalıdır. Müfettişler eğitici ve rehberlik edici olmalı ve mesleki eğitimleri bu yönde verilmelidir. Oysa devlet müfettişleri uyarıp eksikleri tamamlama yerine ceza yazma uzmanı olarak kullanıyor. Burada asıl amaç işyerlerini rehabilite etmek ve riskleri ortadan kaldırmak olması gerekirken, ceza yazmak oluyor maalesef.
İş sağlığı ve güvenliği
yasası yürürlüğe girdi ama henüz birçok işveren getirilen düzenlemelerin
farkında değil. Yakında cezalar yazılmaya başlanınca dananın kuyruğu kopacak.
Birçok işyeri kapanınca artık iş kazası da olmayacak, iş sağlığı ve güvenliği
sorunu da kalmayacak.