6098 sayılı Türk Borçlar
Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra
sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır.
132’inci MADDE 01.07.2012 tarihinde
yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul
edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca
belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın
yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.”
şeklinde kurala yer verilmiştir.
402’inci MADDE 6098 sayılı Türk
Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre;
Ø İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra
sözleşmesinin yazılı olması,
Ø İbra tarihi
itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin
geçmiş bulunması,
Ø İbra konusu
alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi,
Ø Ödemenin hak
tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır.
Bu unsurları taşımayan ibra
sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
İŞVEREN HATA YAPMAYIN ÖDEMEYİ BANKA KANALI İLE YAPIN Hakkın
gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını
muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz
hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması
gerekir.
İŞ SÖZLEŞMESİ SONA
ERMESİ İLE BİRLİKTE BİR AYLIK SÜRE GEÇMESİ GEREKİR
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420
inci maddesinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde
yapılan ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir.Aynı
maddede, alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmelerinin
(ivazlı ibra), ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli
olacağı öngörülmüştür. 4857 sayılı İş Kanununun 19 uncu maddesinde, feshe
itiraz bakımından bir aylık hak düşürücü süre öngörülmüş olmakla, feshi izleyen
bir ay içinde işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmaktadır.Bu
noktada feshi izleyen bir aylık süre, işçinin eski işine dönüp dönmeyeceğinin
tespiti bakımından önemlidir.
O halde feshi izleyen 1 aylık sürede işverenin
olası baskılarını azaltmak,iş güvencesinin sağlanması için de gereklidir. Geçerli
ve haklı neden iddialarına dayanan fesihlerde dahi ibraname düzenlenmesi için
feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerekir.Bir aylık
bekleme süresi kısmi ibra açısından işçinin bir kısım işçilik alacaklarının
ödenmesinin bir ay süreyle gecikmesi anlamına gelse de temelde işçi yararına
bir durumdur.
İŞVEREN BURADA HATA
YAPIYOR ALACAĞI BİR AY GECİKTİRİYOR Hemen
belirtelim ki bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı
ile ilgili olup ifayı ilgilendiren bir durum değildir.Başka bir
anlatımla işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı
ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süreyle ertelenmiş değildir
BANKA DIŞINDA ÖDEME
TERCİH EDİLİRSE 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanunu’nun değinilen maddesinde, işverence yapılacak olan ödemelerin banka
yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi, ibranamenin geçerliliği
noktasında sonuca etkilidir. Ancak banka dışı yollarla yapılan ödemelerde de
borç ibra yerine tamamen veya kısmen ifa yoluyla sona ermiş olur.
GÜNCEL YARGITAY KARARI
T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2011/51524
Karar No. 2014/50 Tarihi:
13.01.2014
Davacı, kıdem tazminatı, izin ücreti, fazla
mesai ücreti ile ulusal bayram, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine
karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına
almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz
edilmiştir. Davalı,
davacının tüm alacaklarının ödendiğini ve işvereni ibra ettiğini savunarak,
davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi
raporuna dayanılarak, akdin işverence haksız olarak feshedildiği, davalının
ödeme iddiasını ispat edemediğinden ibranamenin geçersiz olduğu sonucuna
varılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, ibranamedeki tutarların
davacıya ödendiği ispat edilemediğinden ibraname geçersiz sayılmıştır.Somut
olayda, davacının imzasını taşıyan ibraname fesihten sonraki tarihte
düzenlenmiş olup, miktar içermektedir. Miktar içeren ibraname, üzerinde yazılı
tutarların ödendiğini gösteren makbuz hükmündedir. İbranamede yazılı tutarların
davacıya ödendiği kabul edilerek davacının bakiye alacaklarının hüküm altına
alınması gerekirken, mahkemece ibranamenin geçersiz sayılması hatalı olup,
bozmayı gerektirmiştir.
Temyiz olunan kararın,
yukarıda yazılı nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.
Vedat İlki-Muhasebe Web.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder