Tarh Ve Ceza Kesme İşlemleri İle İhbarname Düzenlenmesi Mümkün Olmadığından
Dava Konusu Cezalı Tarhiyatlar Hukuka Aykırıdır
Danıştay 9. Daire 03.11.2010 gün, 2008/6803 E., 2010/5846 k., sayılı kararı ile münfesih şirket adına tarh ve ceza kesme işlemleri ile ihbarname düzenlenmesi mümkün olmadığından dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığına hükmetti.
Danıştay 9. Daire’nin gerekçesi şu şekilde:
“Vergi borcunun ilişkin olduğu dönemde yürürlükteki haliyle 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinde de, limited şirket
ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye
hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri
gereğince takibe tabi tutulacakları hükmüne yer verilmiştir.
Diğer yandan, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun tasfiye
memurunun sorumluluğunu düzenleyen 34. maddesinde de tasfiye memurlarının
kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan
vergilerin asıl ve zamlarından ve vergi cezalarından sorumlu olacakları hükme
bağlanmıştır.
Şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona erer.
Şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona erer.
Adına ihbarname düzenlenen şirket tüzel kişiliği de ticaret sicilinden
silindiği tarihte sona ermiş bulunmaktadır. Bu tarihten sonra, adı geçen şirketin
haklara sahip olması, borçlu kılınması mümkün değildir. Bunun sonucu olarak, münfesih
şirket adına tarh ve ceza kesme işlemleri ile ihbarname düzenlenmesi mümkün
olmadığından dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder