.

.

26 Mart 2010 Cuma

Geçici vergi uygulama ve mahsup.

GEÇİCİ VERGİ, MUHASEBE UYGULAMASI ve ELEŞTİREL YAKLAŞIM Geçici verginin son dönemine tekabül eden tahakkuk kaydının ne zaman ve nasıl yapılacağı, ödenmeyen vergilerin ne şekilde kayıt edileceği, ödenmeyen geçici verginin bir sonraki geçici vergiden mahsup edilip edilemeyeceği, iade ve mahsup işlemlerinin prosedürü hakkında mevcut yasal düzenlemeler yetersiz kalmaktadır.Mevcut geçici vergi uygulaması, 01.01.1999 tarihinden başlamıştır.
Kimler Geçici Vergi Mükellefi Değildir.?
- Tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükellefleri tasfiye dönemlerinde,
- Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri,
- Yıllara sari inşaat ve onarma işi yapanlar,
- Ücret geliri elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri,
- Zirai kazanç sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler,
- Kazançları vergiden istisna edilen serbest meslek erbabı,
- Noter bulunmayan yerlerde Adalet Bakanlığı’nca geçici yetkili noter yardımcısı olarak görevlendirilenler geçici vergi ödemezler.Ancak yıllara sari inşaat onarma işi yapanlar ile geçici noterlik görevini ifa edenler, bu işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları nedeniyle geçici vergi ödemek zorundadırlar.İşi bırakma veya tasfiye hallerinde işin bırakıldığı veya tasfiyeye girildiği tarihin içinde bulunduğu geçici vergi dönemin sonuna kadar olan sürede son geçici vergi beyannamesi verilir.
Geçici Verginin Eksik Beyan Edilmesi Durumunda Ne Yapılması Gerekir? Geçmiş dönemlere ilişkin geçici verginin % 10’nu aşan tutarda eksik beyan edilmesi durumunda eksik beyan edilen kısım için, yapılacak re’sen veya ikmalen tarhiyat sonucunda vergi ziyaı cezası ile gecikme faizi uygulanır. % 10’luk yanılma payının beyan edilmesi gereken (beyan edilmiş olan değil) geçici vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekir.
İşi bırakma veya tasfiye hallerinde işin bırakıldığı/tasfiyeye girildiği tarihin içinde bulunduğu geçici vergi dönemin sonuna kadar olan sürede son geçici vergi bey.verilir.
Hesap döneminin değişmesi halinde yeni hesap döneminin başladığı tarihe kadar olan süre, ara dönem geçici beyan süresi olarak kabul edilir ve bu şekilde ki dönem ayarlamaları vergi dairelerinin sicil servisleri tarafından gerekli şekilde Vedop sisteminde kayda alınır.
Ödenmeyen Geçici Verginin Mahsubu Hakkında Açıklamalar ilk üç dönemde tahakkuk eden geçici vergiler ödenmese bile, sonraki dönemlerde hesaplanan geçici vergiden mahsup edilebilir. Fakat ödenmeyen geçici vergilerin, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan kurum ya da gelir vergisinden mahsup imkanı bulunmamaktadır.Ödenmeyen geçici vergi yıl sonunda hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilemez. Mahsup edilemeyen ve terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe (gelir vergisi mükellefleri için 1 Mart, kurumlar vergisi mükellefleri için 1 Nisan) kadar gecikme zammı uygulanır. (Gecikme zammı oranı aylık % 1,95) Ödenmeyen geçici verginin muhasebe kaydında ortaya çıkan sorunların bir çoğunun temelinde, geçici vergiye ait tahakkuk kaydının yapılamadan, verginin ödenmesi ile beraber “193.Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar” hesabının kullanılmasının sebep olduğu görülmektedir.
Ödenmeyen Geçici Verginin Sonraki Geçici Vergi Dönemlerinde Mahsubu Mümkün müdür? Mahsup edilebileceğini hemen belirtelim. Peki uygulamacıları farklı düşüncelere sevk eden noktalar nelerdir? 4369 sayılı kanunla bu günkü şeklini alan geçici verginin temel esaslarını 217 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği belirlemiştir.
Mezkur tebliğin, “5.1. Geçici Verginin Hesaplanması” başlıklı bölümünde yer alan 66.fıkrasındaki “Hesaplanan geçici vergiden varsa o hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkif edilmiş vergiler mahsup edilecektir. Mahsuptan sonra kalan tutar o dönem için ödenmesi gereken geçici vergi olacaktır.” hükmünde yer alan altı çizili “ödenmiş geçici vergi” talihsiz ibaresi sebep olmaktadır.
Ödenmeyen geçici verginin sonraki geçici vergi dönemlerde hesaplanan geçici vergiden mahsup edilmesi, kümülatif hesaplamanın bir gereğidir. Aksi takdirde vergi dairesine her bir dönem için beyan edilen vergi tutarı, sonraki dönem içinde mükerrer beyan edilmiş olacaktır. Zira vergi dairelerinin uygulamaları da bu yöndedir. İlk zamanlarda mükelleflerden gelen düzeltme talepleri ile boğuşan daireler uygulamacıları açıklamalarımız yönünde beyana teşvik etmek durumunda kalmışlardır.
Ayrıca, eskiden beri hazırlanan tüm geçici vergi beyannamelerinde ve 217 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin 5.3 bölümünde yer alan örnekte, ilgili dönemde hesaplanan geçici vergiden mahsup edilebilecek tutar için “önceki dönemlerde hesaplanan geçici vergi” ibaresi yer almaktadır. Bu ifadenin mef’ulü muhalifinden anlaşılması gereken önceki dönemlerde hesaplanan ve beyan edilen ancak ödenip ödenmiş olup olmamasına bakılmadan (beyanı yeter şart olan vergi tutarını) bir sonraki beyanınızdan mahsup edebilirsiniz sonucu çıkmaktadır.
Zira, mezkur tebliğin, 5.3 bölümünde yer alan örneklerinde, 74.fıkrasındaki ifade gereği hesaplanan geçici vergi tutarının mahsup edilmesi suretiyle bulunan tutar, ilgili dönemde ödenecek geçici vergi tutarı olacaktır. Umarız bu açıklamalar sonrasında 66.nolu fıkrada yer alan “ödenmiş” ibaresinin ne derece talihsiz ve kafa karıştırıcı olduğu daha iyi anlaşılmıştır.
Bununla birlikte İstanbul Defterdarlığı’ndan alınan B.07.4.DEF.0.34.11/KVK-44 sayılı muktezada özetle “geçici verginin, yıllık kurumlar vergisinden mahsubunda mutlaka ödeme koşulu aranacak, ancak dönem içerisindeki diğer geçici vergi dönemlerinde tahakkuk edecek vergiden mahsubunda ödeme koşulu aranmayacaktır.” ifadesi konuyu yer almaktadır.
Ödenmeyen Geçici Verginin Sehven Kurum veya Gelir Vergisinden Mahsup Edilmesi Üçer aylık kazançlar üzerinden tahakkuk ettirilmiş ancak tahsil edilmemesi dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergilerinden mahsup imkanı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilecektir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe kadar gecikme zammı uygulanacaktır.Terkin edilmesi gereken tarihler;gelir vergisi mükellefleri için takip eden yılın 1 Mart,kurumlar vergisi mükellefleri için ise takip eden yılın 1 Nisan günüdür.
Takvim yılı içerisinde tahakkuk eden geçici vergilerin, vadelerinde ve yukarıda detayına yer verilen terkin tarihlerine kadar ödenmemiş olmasına rağmen, gelir veya kurumlar vergisinden sehven mahsup edilmesi durumunda;
a) Eğer yapılan hata gelir veya kurumlar vergisinin beyan döneminin sonuna kadar fark edilerek düzeltme beyannamesi verilirse herhangi bir sorun olmayacaktır.
b) Ancak yapılan hata vergi dairesi tarafından fark edilerek, mükellefe vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilirse, Vergi Usul Kanunu’nun 341.maddesinde yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verildiğinden dolayı sehven indirilen geçici vergi tutarının bir katı kadar vergi ziyaı cezası ayrıca kesilecektir.
ba) Bu durumda mükellef, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini beyan ederse, vergi ziyaı cezasının ilk seferde yarısı, müteakiben kesilen cezalarda üçte biri indirilir.(VUK.Md.376)
bb) Ayrıca sehven yapılan bir hata nedeniyle vergi ziyaı cezası ile karşılaşan mükelleflerin ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde uzlaşma hakkı bulunmakla beraber, Her türlü vergi/ceza ihbarnamesine mükelleflerin dava açma hakkı da bulunmaktadır. Sözkonusu örnekte ise, beyana dayanan bir tahakkuktan dolayı vergi borcu doğduğundan (vergilemede veya hesaplamada bir hata yapıldığı düşünülmüyorsa) dava açmanın mükellefin yararına olmayacağı aşikardır.
Uzlaşma Süreci ve Sonuçları Mezkur hata neticesinde mükellefin eline ulaşan vergi ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yapacağı bir başvuru ile uzlaşma talebinde bulunması uygulanacak en doğru yol olacaktır.Vergi dairesi, mükellefin talep edeceği uzlaşma isteğine belli bir tarih vererek uzlaşma (pazarlık) görüşmesini kabul etmek zorundadır. Uzlaşma tarihinde yapılan görüşme neticesinde;ödenmeyen fakat kurumlar vergisinden sehven mahsup edilen geçici vergi tutarının aslı, kurumlar vergisi olarak talep edilecek, ancak bir kat kesilen vergi ziyaı cezası 9/10 oranında indirilerek mükellefin gösterdiği iyi niyet karşılıksız bırakılmayacaktır.Elbette buradaki senaryo bu konuda gerçekleşen uzlaşmaların çoğunluğunda gerçekleşen durumu izah etmek açısından verilmiştir. Tüm uzlaşma görüşmelerinin bu yönde gerçekleşeceğini düşünerek bir genelleme yapmak doğru olmayacaktır.
193 nolu Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar Hesabı ile İlgili Açıklamalar Mevzuat gereğince peşin ödenen ve bir yıl içinde indirim konusu yapılabilecek gelir, kurumlar ve diğer vergiler ile fonların kayıt ve takip edildiği hesaptır.
İşleyişi : Peşin ödenen ve bir yıl içinde indirim konusu yapılabilecek gelir, kurumlar ve diğer vergiler ile fonlar, bu hesaba borç yazılır. Dönem sonunda tahakkuk edecek gelir veya kurumlar vergisi ile fon karşılıklarından yapılacak olan indirimi teminen "37. BORÇ VE GİDER KARŞILIKLARI" grubunda bulunan "371. DÖNEM KÂRININ PEŞİN ÖDENEN VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLERİ” hesabının borcuna aktarılır. Ancak aktarılacak tutar "370. DÖNEM KÂRI VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜK KARŞILIKLARI” hesabının tutarından fazla olamaz. Aktarılamayan tutar, dönem sonunda bu hesabın bakiyesi olarak kalır.
193 nolu hesabın gerek açıklamasında gerekse işleyişinin tanımında yer alan “peşin ödenen” ibaresi, haklı olarak ödenmemiş geçici vergi tutarını 193 nolu hesaba tahakkuk kaydını yapmaktan bizleri alıkoymaktadır.
Makalemizin daha ilk başında ifade ettiğimiz gibi, geçici vergiye ilişkin sistem tam 6 (altı) kez değiştirilmiş olmasına rağmen, uygulamanın muhasebe boyutunun hangi hesaplar vasıtasıyla yapılacağı, raporlaması, denetimi izaha muhtaç bırakılmıştır.
26.12.1992 tarihli ve mükerrer 21447 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sıra numaralı M.S.U.G.Tebliği daha uygulama başlamadan 16.12.1993 tarih ve 21790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2 sıra nolu M.S.U.G.Tebliği ile, 193 nolu hesabın açıklaması ve işleyişi hakkındaki yasal düzenleme tashih edilerek yukarıdaki halini almıştır. 193 nolu hesap hakkında bu güne kadar başka bir değişiklikde olmamıştır. Ancak bu tarihten (1993) sonra geçici vergi uygulamasında 3 (üç) kere sistem değişikliğine gidilmiştir.
İlgili hesabın açıklaması veya işleyişinde yer alan “peşin ödenen” ifadesinin, tahakkuku yapılan bir geçici verginin ödenmediğinden bahisle 193 hesabın kullanılmasını yasaklaması vergi ve tekdüzen hesap planının ruhuna aykırılık teşkil edecektir. Nitekim bu aykırılık uygulamada bir çok sorununda temelini oluşturmaktadır.
370 nolu hesabın açıklaması incelendiğinde, dönem kârı üzerinden sadece kurumlar vergisi mükelleflerinin karşılık ayırabileceği, gelir vergisi mükelleflerinin ise karşılık ayıramayacağı anlamı çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu anlam, uygulamaya konduğunda, bilanço usulüne tabi gelir vergisi mükelleflerinin mali tablolarını ne şekilde düzenleyeceğini uygulamacının hayal gücüne bırakılmıştır.Son olarak, geçici vergilerin tahakkuk ettiği dönemlerde 193 nolu hesaba alındığı ancak, ödenmeyen geçici vergilerin ise 368 nolu hesaba aktarıldığı yaygın bir uygulama çeşididir. Bu durum yine mevzuatın değişikliğine hesap planının ayak uyduramamış olmasından kaynaklanmaktadır. Zira, 368 nolu hesabın düzenlendiği dönemde uygulanan geçici vergi uygulamasında ödenecek geçici vergi tutarı hesabında; içinde bulunulan yılda verilen yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinin ticari veya mesleki kazanca isabet eden kısmının % 50’si (01.01.994 tarihinden itibaren % 70) oranında sabit tutarda geçici vergi ödemeleri gerektiği hüküm altına alınmıştı. Başka bir ifadeyle, tutarı, tahakkuk tarihi ve vadesi belli bir vergi borcu ile halihazırda uygulanan geçici vergi uygulaması arasındaki uçurum elbette ki ödenmemesi durumunda yapılacak muhasebe kaydında farklılığa neden olacaktır.Mevzuatta yapılan düzenlemelere bağlı olarak tek düzen hesap planında gerekli değişikliklere gidilmesi gerektiğini aksi takdirde “Çok Düzen Hesap Planı” sistemsizliğinin oluşturduğu karmaşık iklimin mesleğimize zarar vereceğini belirtelim.
Beğenmediğimiz Çin’de bile “Yeşil Muhasebe” standartlarının uygulama alanı bulduğunu düşündüğümüzde, böylesine yerleşik bir vergi uygulamasını herkesin kendi insiyatifine bırakılmayacak derecede önemli olduğunu bir kez daha vurgulayarak örneğimize geçelim:Yaşanmış sorunları içeren örneklere geçmeden evvel, geçici verginin tahakkuku ile ilgili aşağıdaki örneğin temel muhasebe kayıtlarına bir göz atalım.Veriler:
Örneğimizdeki şirket, yıl içinde düzenli olarak gelirini artırmıştır. 1.geçici vergi döneminde (10.000.-TL), 2.geçici vergi dönemindeki (5.000.-TL.) ‘yi süresinde ödemiştir. Ancak, kurumlar vergisinin beyan döneminin sonu olan sonraki yılın Nisan ayının başına gelindiğinde, yukarıdaki geçici vergi borçlarından 3.döneme ait olan 5.000.- TL. halen ödenememiştir.
Aşağıdaki muhasebe kayıtları bu veriler ışığında gerçekleştirilecektir.Geçici verginin muhasebe kayıtlarında ortaya çıkardığı sorunların, dönem kârı üzerinden hesaplanan geçici verginin aşağıdaki tahakkuk kaydının yapılmadan, ödemesine bağlı olarak 193 nolu hesaba aktarılmasından kaynaklandığını belirtmiştik.Dolayısıyla, uygulamacı arkadaşlara bir şirketin geçici vergi borcu doğduğunda, aşağıdaki tahakkuk kaydının yapılmasını ısrarla öneriyoruz.
--------------------------------- 31.03.2009---------------------------------
193- Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar 10.000 .-
09.01. 2009/1.Dönem Geçici Vergi
360.09.01- Ödenecek Geçici Vergi 10.000 .-
2009/1.Dönem Geçici Verginin Tahakkuku
----------------------------------------------------------------------------------
Yukarıda 1.Döneme ait (Ocak, Şubat, Mart) geçici verginin hesaplaması Mayıs ayında yapılmasına rağmen, ilgili tahakkuk kaydı dönemsellik ilkesi gereği Mart ayının son gününe işlenecektir. Zira, ilk üç aylık mali tablolar hazırlandığında dönem kârı ve üzerinden ayrılan vergi borcunun bilançoda yer alması sağlanmış olacaktır.
--------------------------------- 18.05.2009---------------------------------
360.09.01- Ödenecek Geçici Vergi 10.000 .-
102.01- Garanti Bankası Merkez Şb. 10.000 .-
2009/1.Dönem Geçici Verginin Ödemesi
--------------------------------------------------------------------------------
Bu kayıt 1.Döneme ait (Ocak, Şubat, Mart) geçici verginin banka yoluyla yapılan ödemesine ilişkindir. Dolayısıyla kısa vadeli yabancı kaynaklar grubunda bir buçuk aydan beri borç gözüken geçici vergi borcu ödenerek kapanmıştır.

Geçici vergi tahakkuku ile ödeme sonucu gerçekleştirilen iki adet muhasebe kaydı sonucunda işletmenin bilançosunda meydana gelen değişiklik, dönen varlıklar içerisinde (102 nolu bankalar hesabından 193 nolu hesaba) peşin ödenen vergi tutarının aktarılmasından ibarettir.
--------------------------------- 30.06.2009---------------------------------
193- Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar 5.000 .-
09.02. 2009/2.Dönem Geçici Vergi
360.09.02- Ödenecek Geçici Vergi 5.000 .-
2009/2.Dönem Geçici Verginin Tahakkuku
----------------------------------------------------------------------------------
Yukarıda 2.Döneme ait (Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran) geçici verginin hesaplaması Ağustos ayında yapılmasına rağmen, ilgili tahakkuk kaydı dönemsellik ilkesi gereği Haziran ayının son gününe işlenecektir. Zira, ilk altı aylık mali tablolar hazırlandığında dönem kârı ve üzerinden ayrılan vergi miktarı bilançoda yer alacaktır.
--------------------------------- 17.08.2009---------------------------------
360.09.02- Ödenecek Geçici Vergi 5.000 .-
102.01- Garanti Bankası Merkez Şb. 5.000 .-
2009/2.Dönem Geçici Verginin Ödemesi
--------------------------------------------------------------------------------
Bu kayıt 2.Döneme ait (Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran) geçici verginin banka yoluyla yapılan ödemesine ilişkindir. Dolayısıyla kısa vadeli yabancı kaynaklar grubunda yine bir buçuk aydan beri yer alan geçici vergi borcu ödenerek kapanmıştır.
Geçici vergi tahakkuku ile ödeme sonucu gerçekleştirilen iki adet muhasebe kaydı sonucunda işletmenin bilançosunda meydana gelen değişiklik, dönen varlıklar içerisinde (102 nolu bankalar hesabından 193 nolu hesaba) peşin ödenen vergi tutarının aktarılmasından ibarettir.
--------------------------------- 30.09.2009---------------------------------
193- Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar 5.000 .-
09.03. 2009/3.Dönem Geçici Vergi
360.09.03- Ödenecek Geçici Vergi 5.000 .-
2009/3.Dönem Geçici Verginin Tahakkuku
---------------------------------------------------------------------------------
Ocak-Eylül dönemine ait hesaplanan geçici vergi toplamı (=10.000+5.000+5.000) 20.000.- TL.olup önceki iki dönemde hesaplanan geçici vergi toplamı olan 15.000.- TL. bu tutardan indirildiğinde, 3.geçici vergi döneminde ödenecek tutar olan 5.000.- TL.’nin tahakkuk kaydı yukarıda yapılmıştır.Ancak bu rakam bir sonraki yılın Nisan ayının 01.günün akşamına kadar ödenmemiştir. (Geçici verginin terkin edildiği başka bir ifadeyle ödenmeyen geçici vergi borcunun kurumlar vergisi borcuna dönüşeceği son tarih)Örneğimize 4.dönem geçici vergi tahakkuku ve ödemesi ile devam edelim.
--------------------------------- 31.12.2009---------------------------------
193- Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar 10.000 .-
09.04 2009/4Dönem Geçici Vergi
360.09.04 Ödenecek Geçici Vergi 10.000 .-
2009/4Dönem Geçici Verginin Tahakkuku
----------------------------------------------------------------------------------
Yukarıda 4.Döneme ait (Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık) geçici verginin hesaplaması sonraki yılın Şubat ayında yapılmasına rağmen, ilgili tahakkuk kaydı dönemsellik ilkesi gereği Aralık ayının son gününe işlenecektir. Zira, dönem sonu mali tablolar hazırlandığında dönem kârı ve üzerinden ayrılan vergi borcunun bilançoda yer alması sağlanmış olacaktır.
--------------------------------- 17.02.2010---------------------------------

360.09.04 Ödenecek Geçici Vergi 10.000 .-
102.04 Garanti Bankası Merkez Şb. 10.000 .-
2009/4.Dönem Geçici Verginin Ödemesi
--------------------------------- ----------------------------------------------
Örnekteki rakamları kısaca toplarlarsak; 2009 yılı kurum kazancından doğan toplam 30.000.-TL.’lık geçici verginin; 1.dönemde 10.000.-TL.’si, 2.dönemde 5.000.-TL.’si, 4.dönemde ise 10.000.-TL.’si olmak üzere toplam 25.000.-TL.’si ödenmiş, 3.dönemde hesaplanan 5.000.- TL. ise ödenememiştir.4.dönem geçici vergiye ait 10.000.-TL. bir sonraki takvim yılında ödendiğinden 31.12.2009 tarihi itibariyle düzenlenen bilançoda, 360 nolu hesabın (Ödenecek Geçici Vergi) bakiyesi olan 15.000.- TL. (=5.000+10.000) yer alacaktır.
Yukarıdaki veriler ışığında dönem kârı ve üzerinden ayrılan vergi karşılığı ile bununla beraber ödenen geçici vergi tutarları için bazı dönem sonu kayıtlarının yapılmasına gerek doğacaktır. Dönem sonu kayıtlarının konumuzla alakalı muhasebe kayıtları aşağıda yer almaktadır.
--------------------------------- 31.12.2009---------------------------------
691- Dönem Kârı Vergi ve Diğ.Y.Y.Karş. 30.000 .-
370 - Dönem Kârı Vergi ve Diğ.Y.Y.Karş. 30.000 .-
2009 yılı kurumlar vergisi için karşılık ayrılması
--------------------------------- ----------------------------------------------
İşletmenin 2009 yılı dönem kârı üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinin dönem kârından indirilerek karşılık ayrılmasına ilişkin muhasebe kaydı
--------------------------------- 31.12.2009---------------------------------
371- Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi ve D.Yük. 25.000 .-
193- Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar 25.000 .-
09.01 2009/1Dönem Geçici Vergi 10.000 .-
09.02 2009/2Dönem Geçici Vergi 5.000 .-
09.04 2009/4Dönem Geçici Vergi 10.000 .-
Ödemesi yapılan geçici vergilerin, yıllık vergiden mahsup edilmek üzere pasife devri
--------------------------------- ----------------------------------------------
2009 yılında ödenen 2009/01 ve 2009/02 dönemleri ile 17.02.2010 tarihinde ödenen 2009/4.dönemine ait geçici vergi toplamı olan 25.000 .- TL. yine 2009 yılı dönem kârı üzerinden hesaplanan toplam 30.000 .- TL.’lık kurumlar vergisi borcundan mahsup edilmek üzere pasifteki ilgili hesaba virman edilmiştir.
Başka bir ifadeyle, kurumlar vergisi mükellefleri açısından, bir takvim yılında tahakkuk etmiş dört adet geçici vergi borcu, sonraki yılın 01 Nisan tarihine kadar ödenmesi durumunda, hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilmektedir.
Bu doğrultuda gerçekleştirilen virman kaydı sonrasında, 37-nolu “Borç ve Gider Karşılıkları” hesap grubunun 31.12 tarihli bilanço görünümü aşağıdaki şekilde oluşacaktır.
37- Borç ve Gider Karşılıkları 5.000.- Alacak Bakiyesi
370 - Dönem Kârı Vergi ve Diğ.Yas.Yük.Karş. 30.000 .-(Alacak Bakiyesi)
371 - Dönem Kârının Peşin Öd. Vergi ve D.Yük. 25.000 .-(Borç Bakiyesi)
Aynı şekilde 36-nolu “Ödenecek Vergi ve Diğer Yükümlülükler” hesap grubunun 31.12 tarihli bilanço görünümü aşağıdaki şekilde oluşacaktır.
36- Ödenecek Vergi ve Diğer Yükümlülükler 15.000.- Alacak Bakiyesi
360.09.03- Ödenecek Geçici Vergi Dönem 5.000 .- (Alacak Bakiyesi)
360.09.04- Ödenecek Geçici Vergi Dönem 10.000 .- (Alacak Bakiyesi)

Sözkonusu hesap grubundaki 15.000.-TL.’lık alacak bakiyesi 3.geçici vergi döneminde tahakkuk eden ve ödenmeyen 5.000.-TL.’lık geçici vergi borcu ile 4.geçici vergi döneminde tahakkuk eden ancak vadesi 17 Şubat 2010 tarihi olduğundan, 31.12. tarihi itibariyle ödenmemiş 10.000.-TL.’lık tahakkuk toplamından oluşacaktır.
Yukarıdaki açıklamalarımız ışığında 37 nolu hesap grubunun bakiyesi olan 5.000.-TL. alacak bakiyesinin kurumlar vergisi beyannamesinden indirilemeyeceği anlaşılacaktır.
Uygulamada yaşanılan tereddütlerden bazıları, son dönem geçici vergisinin bilanço tarihi itibariyle istenilse dahi ödenememiş olması nedeniyle, dönem sonunda 193 nolu hesaptan 37 nolu hesap grubuna virman edilip edilemeyeceği noktasında yoğunlaşmaktadır.
Örneğimize dikkat edilirse, son dönem geçici vergi tahakkuk kaydında yer alan 193 hesabın tutarı, ödenmemiş olmasına rağmen kurumlar vergisinden mahsup edilmek üzere 37 nolu gruba virman edilmiştir.

Ancak, 2009/3.dönem geçici vergi borcu olan 5.000.- TL., “37 nolu gruba” virman yapılmadığından 193 nolu hesabın 31.12. tarihli bakiyesinde yer almıştır. Yeri gelmişken “193 nolu hesabın” bilanço görünümüne de bakalım.
193- Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar 5.000.- Borç Bakiyesi
193.09.01- 2009/1.Dönem Geçici Vergi 0 .- (--)
193.09.02- 2009/2.Dönem Geçici Vergi 0 .- (--)
193.09.03- 2009/3.Dönem Geçici Vergi 5.000 .- (Borç Bakiyesi)
193.09.04- 2009/4.Dönem Geçici Vergi 0 .- (--)
“193 nolu hesabın” mezkur bakiyesinin akıbetine aşağıdaki ödeme kaydında sonra değineceğiz.


31.12 Tarihli Geçici Vergiye Bağlı Borç Durumunun Kontrolü
Örneğimizdeki şirketin 31.12 tarihli ödenmemiş geçici vergi borcu 15.000.-TL.’dir. 2009/3.dönem 5.000.-TL. ve 2009/4.dönem 10.000.-TL.’nin toplamından oluşmaktadır.
Yukarıda 36 ve 37 nolu hesap grupları ile 193 nolu hesabın 31.12 tarihli bakiyelerine yer verilmiştir. Bu bakiyelerin toplamına şirketin borçluluğunu doğru yansıtıp yansıtmadığı ve bilançoda yer alan görünümü açısından daha yakından bakalım.
193.09.03- 2009/3.Dönem Geç.Vergi 5.000.- (B) 360.09.03- Öd.Geç. Vergi 5.000 .- (A)
360.09.04- Öd.Geç. Vergi 10.000 .- (A)
370 - Dönem Kârı Vergi DYYK. 30.000 .- (A)
371 - Dönem Kârının Peşin Öd. VDY (25.000 .-) (B)
Yukarıda yer alan 5 adet muhasebe hesabının alacak bakiyesi 45.000.-TL.olup borç bakiyesi ise 30.000.-TL.’dir. dolayısıyla ilk cümlemizdeki açıklamayı doğru orantılı olan 15.000.-TL.’lik alacak bakiyesine bilanço değerleri üzerinden de ulaşmak mümkündür.

Son Dönem Geçici Verginin Dönem Sonu İşlemleri Karşısındaki Durumu
Son geçici vergi tahakkuk kaydının ilgili yılda veya tahakkuk fişinin üzerindeki tarih olan bir sonraki yılda yapılması bilançonun görünümünü, finansal tabloların denetimini, incelenebilirliğini etkilemektedir. Bu noktada, uygulamacıların tamamı birbirinden farklı muhasebe kayıtları gerçekleştirmektedir. Aslında hepsi sonuç olarak aynı yerde birleşmesine rağmen, karışıklığa neden olan noktalar mevzuat tarafından çerçevesi çizilmediği takdirde herkes tutabildiği kulptan yoluna devam etmektedir. Aynı işlem için birbirinden çok değişik muhasebe yöntemleri kullanılması, mali tabloları yeknesaklıktan uzaklaştırarak, denetimini ve doğru yorumlara ulaşmayı engellemektedir.
Bize göre ise, son geçici vergi tahakkukunun ilgili yılın 31.12 tarihli son gününde kayda alınması, sonraki yıl ödenecek olan geçici vergi borcunun başka bir ifadeyle daha ödenmemiş geçici vergi borcunun kurumlar vergisi borcundan düşülmek üzere “370 nolu hesaba” aktarılması daha doğru bir yaklaşımdır.
Dikkat edileceği üzere, 31.12.2009 tarihli bilançomuzda ödenmesi gereken geçici vergi borcu toplamı olarak 15.000.- TL. (360 hs.) yer almaktadır. Ancak bunun 10.000.-TL.’si vadesinde (ancak sonraki takvim yılında) ödenmiş ve aşağıdaki şekilde kayıt altına alınmıştır.
--------------------------------- 17.02.2010---------------------------------
360.09.04 Ödenecek Geçici Vergi 10.000 .-
102.04 Garanti Bankası Merkez Şb. 10.000 .-
2009/4.Dönem Geçici Verginin Ödemesi
--------------------------------- ----------------------------------------------
4.dönem geçici verginin ödenmesine ilişkin detaya yer vermek açısından, bu ödemeye ilişkin muhasebe kaydına tekrar yer verilmiştir.
Kurumlar vergisi beyannamesini hazırlama aşaması olan 2010 Nisan ayında; 2009 yılına ilişkin toplam tahakkuk eden geçici vergi borcu 30.000 TL. olup bunun 25.000.-TL.’si yasal süresi içerisinde ödenmiş, 5.000.-TL.’si ise ödenmemiştir.
2009/4.dönem geçici verginin beyanından kurumlar vergisinin beyan tarihine kadar işletmenin faaliyetlerinde kâr/zararı etkileyen herhangi bir değişiklik olmadığını kabul edersek, 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi hazırlanırken tahakkuk eden kurumlar vergisi toplamı yine 30.000.-TL. olarak hesaplanacaktır. Ayrıca son dönem geçici vergi borcu da ödenmiş olacaktır. Dolayısıyla kurumlar vergisi beyannamesinden 2009/3.dönem geçici vergi borcu olan 5.000.- TL. haricinde ki ödenmiş olan 25.000.-TL. tutarındaki geçici vergilerin tamamı mahsup edilebilecektir.
Uygulamada, 4.döneme ait geçici verginin bilanço tarihi itibariyle (31.12) ödenmediğinden bahisle, 368-nolu ”Vadesi Geçmiş Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Vergi ve Diğer Yükümlülükler” hesabına aktarılmaktadır. Fazla detaya girmeden, bu şekilde yapılan muhasebe kayıtları adına şunları ifade edebiliriz. Gelir/kurumlar vergisi beyannamesi tahakkuk ettiğinde ödenmeyen geçici vergi borçlarının asılları silinip sadece gecikme zammı alınması yoluna gidileceği için 368 nolu hesabın kullanılması doğru bir yaklaşım olmayıp ihtiyaç da bulunmamaktadır.
Ödenmeyen Geçici Vergi Borcunun Muhasebesi
Örnek üzerinden açıklamaya devam edersek, 2009/3.dönem geçici vergi borcu olan 5.000.-TL. kurumlar vergisinin beyan tarihine kadar ödenmediği takdirde (01.04.2010), “360.09.03.Ödenecek Geçici Vergi Hesabı” ile “193.09.03.Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar” hesabı ile ters kayıt yapılarak kapatılacaktır.
Bu şekilde yapılacak muhasebe kaydında hepimizin mutabık olduğunu kabul etsek dahi, ilgili kaydın hangi tarihe işleneceği konusu da tartışmaya açıktır. Bizim önerimiz, sözkonusu ters kaydın (360/193) kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihte (sonraki yılda) olması yönündedir. Ancak 31.12 tarihinde yapılması durumunda düzenlenen bilançonun daha kolay okunabileceği yaklaşımı da doğrudur. Yorumlarımızın temelinde eleştirmeye dikkat ettiğimiz ana nokta ise, düzenlemelerin veya uygulamaların hatalı olup olmadığından ziyade uygulama birliğinin kaybedilmesine yöneliktir.
Sonuç olarak, 2009/3.döneme ait ödenmemiş geçici vergi borcu, artık yasal defter kayıtlarımızda yani 193 ve 360 nolu hesaplarda yer almayacaktır. İlgili vergi borcunun terkin edileceğini belirtmiştik. İşte terkin edilen 5.000.-TL.’lik geçici vergi borcu “370 nolu Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi ve Diğ.Yük.”(-) hesabının bakiyesi olarak karşımıza ödenecek kurumlar vergisi adıyla çıkacaktır. 370 nolu hesabın ilgili alacak bakiyesi, kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihte ise ”360 nolu Ödenecek Vergi ve Fonlar” hesabına aktarılarak, gerekli ödeme yapılana kadar takip olunacaktır.
Kurumlar Vergisi Beyannamesinin ve Bilançonun Görünümü Örneğimize devam edersek, şirketin, 2009 yılı Gelir/kurumlar vergisi beyannamesinde;
Kurumlar Vergisi Matrahı : 150.000 .-
Hesaplanan Kurumlar Vergisi : 30.000 .-
Mahsup Edilecek Geçici Vergi : 25.000 .-
Ödenmesi Ger.Kur.Vergisi : 5.000 .- TL. ödenecek kurumlar vergisi tahakkuk edecektir.
31.12.2009 tarihli mizanda makalemizi ilgilendiren hesapların bakiyelerine kontrol amacıyla bakalım.
Borç Alacak Bakiye
193- Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar 30.000 .- 25.000.- 5.000.- (B)
360- Ödenecek Geçici Vergi 15.000 .- 30.000.- 15.000.- (A)
370 - Dönem Kârı Vergi ve Diğ.Y.Y.Karş. 0 .- 30.000.- 30.000.- (A)
371- Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi. 25.000 .- 0 .- 25.000.- (B)
Toplam 70.000 .- 85.000 .- 15.000.- (A)
Aşağıdaki mizan değerleri 2009/3.dönem de ödenmeyen geçici vergi tutarının 193 nolu hesap ile 360 nolu hesabın ters kayıtla 31.12 tarihi itibariyle kapatılması sonrası düzenlendiğinde ise son durum şöyle oluşacaktır.
Borç Alacak Bakiye
193- Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar 30.000 .- 30.000.- ---0---
360- Ödenecek Geçici Vergi 20.000 .- 30.000.- 10.000.- (A)
370- Dönem Kârı Vergi ve Diğ.Y.Y.Karş. 0 .- 30.000.- 30.000.- (A)
371- Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi. 35.000 .- 0 .- 35.000.- (B)
Toplam 85.000 .- 90.000 .- 5.000 .- (A)
Bu uygulamayı tenkit etmekten alıkoyan düşüncemizin temelinde, 193 nolu hesabın ana mantığının bilançoya yansımadır. Şöyle ifade edersek, 193 nolu hesabın bakiyesi 371 nolu hesaba virman edilirken dikkat edilmesi gereken nokta, aktarılacak tutarın 370 nolu hesabın bakiyesinden fazla olmaması gerektiğidir. Dolayısıyla 193 nolu hesabın borç bakiyesinin anlamı, kurumun dönem kârı üzerinden ayrılan vergiden daha az tutarda geçici vergi ödemiş (tahakkuk etmiş) olması anlamına gelir. Yukarıda görüldüğü üzere eğer kurum, dönem kârı üzerinden ayrılan vergi karşılığından daha az geçici vergi beyan etti ise, 31.12 tarihinde 193 nolu hesabın bakiyesi sıfır olmalıdır.
Ödenmeyen Geçici Vergide Gecikme Zammının Hesabı Bu konuyu açıklayan bazı ifadeler yazı içerisinde dağınık yer aldığından konuyu ayrı bir başlık halinde inceleme gereği hissettik. Yıllık beyanname verilene kadar ödenmemiş geçici vergi borcunun terkin edileceği (vergi borcunu ortadan kaldıran idari işlem), ancak aynı miktardaki geçici vergi borcunun gelir/kurumlar vergisi olarak tahakkuk edeceği bilinmektedir. Terkin edilen geçici vergi borcu üzerinden hangi vadelerde gecikme zammı hesaplanacağı hakkında İstanbul Defterdarlığı tarafından verilen B.07.4.DEF.034.11/GVK-Mük.120 Sayılı müktezasının ilgili bölümünde aynen “terkin edilen geçici vergiye ilişkin olarak gelir vergisi için 1 Mart, kurumlar vergisi için 1 Nisan tarihi dikkate alınarak hesaplanan gecikme zammı tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilecektir.Diğer taraftan, yıllık beyanname verme süresi geçtikten sonra mükelleflere ikmalen veya re’sen tarhiyat yapılması halinde vergi ziyaı cezası ile birlikte 1 Mart veya 1 Nisan tarihine kadar hesaplanan gecikme faizleri tahakkuk ettirilecektir.Bu hükümlere göre, ...tahakkuk etmiş ve ödemediğiniz geçici vergilerinize uygulanacak gecikme zammı süresi terkin edilen geçici verginin vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe kadar olan süredir.” hükmü ile konu yeterli bir şekilde açıklanmıştır.

İade Edilecek Geçici Vergi Çıkması Durumunda Muhasebesi Dönemsel olarak kârlılığı yüksek olan şirketlerin, yıl içerisindeki 4 adet geçici vergi döneminde ödediği tutar, yıl sonunda beyan edilen gelir/kurumlar vergisi beyanından fazla olduğu takdirde, fazladan ödenen geçici vergi tutarları aşağıdaki usüller dairesinde iade edilecektir.217 GVGT nin “Geçici Verginin Mahsubu” başlığı altında yer alan 81.fıkrasında hüküm altına alındığı üzere “Ödenen geçici vergi tutarının, geçici verginin ilgili olduğu döneme ilişkin olarak verilen beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden fazla olması halinde; mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilecektir. Bu mahsuba rağmen arta kalan bir miktarın bulunması halinde,kalan kısım mükellefin o yılın sonuna kadar yazılı olarak başvurması kaydıyla kendisine nakden iade edilecektir.”açıklamasından da anlaşılacağı üzere, öncelikle mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilecek, mahsup edilecek vergisi bulunmadığı takdirde ancak o yılın sonuna kadar yazı ile istenmesi durumunda kendisine nakden iade edilecektir.Yukarıdaki örneğimizde mükellefin yıl içerisinde 35.000 TL. tutarında geçici vergi ödediğini varsayarsak,mükellefin 5.000TL. tutarında geçici vergi alacağı doğacaktır.
Alacağın doğuşu kv beyannamesinin verildiği tarihte yasal defterlere kayıt edilecektir.
--------------------------------- 15.04.2010---------------------------------
136.01- 2009 Yılı Geçici Vergi Alacağı 5.000 .-
193- Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar 5.000 .-
Kur.Vergisi Beyanı sonucu doğan geçici verginin alacağının tahakkuku
--------------------------------- ----------------------------------------------
Mükellef sözkonusu alacağını 360 hesapta yer alan bir vergi borcu karşılığında mahsup etmek yoluna giderse, 136 nolu hesap, ilgili 360 nolu hesap ile kapatılacaktır.
Mahsup edilecek herhangi bir vergi borcunun bulunmaması durumunda dilekçe ile istenecek vergi alacağı mükellefin banka hesabına aktarıldığında ise, 136 nolu hesapta yer alan tutar ilgili banka hesabı ile karşılıklı kapatılacaktır.
Ayrıca geçici verginin gerek mahsuben gerekse nakden iadesinde herhangi bir miktar sınırlaması olmayıp, geçici verginin ödenmiş olması yeterli olup, teminat ve inceleme raporu aranmayacağı İstanbul Defterdarlığı’nın 03.06.2004 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.11/KVK-44 sayılı muktezasının sonunda açıkça belirtilmiştir.
Birleşme ve Devir Halinde Uygulama
Birleşme ve devir hallerinde, birleşme ve devir tarihi itibariyle hukuki varlığı sona eren kurumların birleşme kârı veya devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar için otuz gün içinde (03.04.2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri nolu KVKGenel Tebliği ile beyanname verme süresi 15 günden bir aya çıkarılmıştır.) beyanname verilmesi gerektiğinden, hukuki varlığı sona eren kurumlar, birleşme veya devir tarihinin içinde bulunduğu dönemler için geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir.
Örneğin, iki şirketin birleşme işlemi, 01 Ekim 2009 tarihi ile 31.12 tarihleri arasında tescil edildiğinde, devir olunan şirket (hukuki varlığı sona eren), tescil tarihinden sonra bir ay içinde (1 seri nolu KVKGT) tasfiye beyannamesi vereceğinden 2009/4.dönem geçici vergi beyannamesini vermek durumunda kalmayacaktır. Bununla birlikte birleşme tarihi itibariyle hazırlanan tasfiye beyannamesinden doğacak borcun vadesi, kurumlar vergisi ödemesinin son günü olan 30.04.2010 tarihi olacaktır.
Yararlanılan Kaynaklar
1- GVK.Mükerrer Madde 120.
2- 217 Sıra Nolu GVK.Genel Tebliği.
3- İstanbul Defterdarlığı’nın “02.09.2003 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.11./GVK-Mük.120” sayılı muktezası.
4- İstanbul Defterdarlığı’nın “B.07.4.DEF.0.34.11./KVK-44” sayılı 2004 yılında verilen muktezası.
5- İstanbul Defterdarlığı’nın 03.06.2004 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.11/KVK-44
6- 1 Seri no’lu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği
7- Sakıp Şeker, Dönem Sonu İşlemleri 2.Cilt.(Yaklaşım Yayınları)

Dursun Ali YAZ-SMMM
Yeditepe Üniversitesi, MBA
muhasebetr.com

19 Mart 2010 Cuma

ÖTV ve Madeni Yağlar.

ÖZEL TÜKETİM VERGİSİNDE I SAYILI LİSTE VE MADENİ YAĞLAR
Madeni yağ pazarı genel olarak otomotiv ve sanayi madeni yağları şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Otomotivde kullanılan madeni yağlar ise temelde mineral yağlar ve sentetik yağlar şeklinde iki başlıkta incelenebilmektedir. Her iki yağ çeşidi de ham petrolden elde edilmektedir. Ancak, mineral yağlar doğrudan doğruya ham petrolün rafine edilmesinden, sentetik yağlar ise rafine işleminin en saf elemanlarının kimyasal olarak formüle edilmesinden elde edilmektedir. Sentetik yağlar özellikle modern motorların karşılaşabilecekleri en ağır koşullarla baş edebilmek için geliştirilmiştir. Sentetik yağların mineral yağlara oranla daha akıcı olması, yağlanma görevini daha hızlı yerine getirmesine, dolayısıyla motorun korunmasını büyük ölçüde artırmasına yol açmaktadır. Teknolojide kaydedilen ilerleme o motor yağının her marka ve model otomobil için kullanımını artırmaktadır. Her motor üreticisinin, araç motorunun farklı özellik arz etmesi nedeniyle ayrı yağ kalite sınıfı (şartnamesi) bulunmakta, dolayısıyla yağlar bu kalite sınıflarını karşılayabilmek için farklı özelliklere sahip olmaktadırlar.
2710.19.81.00.11, 2710.19.81.00.12, 2710.19.81.00.13, 2710.19.81.00.14,
2710.19.81.00.19, 2710.19.83.00.00, 2710.19.85.00.11, 2710.19.85.00.12,
2710.19.87.00.00, 2710.19.91.00.00, 2710.19.93.00.00, 2710.19.99.00.11,
2710.19.99.00.12, 2710.19.99.00.13, 2710.19.99.00.14, 2710.19.99.00.15,
3403.11.00.00.11, 3403.11.00.00.12, 3403.11.00.00.19, 3403.19.10.00.00,
3403.19.91.00.11, 3403.19.91.00.19, 3403.19.99.00.11, 3403.19.99.00.12,
3403.19.99.00.13, 3403.19.99.00.19, 3403.91.00.00.00, 3403.99.10.00.00,
3403.99.90.00.00
Madeni yağ: Baz yağına veya kimyasal sentez yöntemi ile işlenen maddelere, bazı katkıların ilavesi sonucu, hareketli ve temas halinde olan iki yüzey arasındaki sürtünme ve/veya aşınmayı azaltma veya soğutma özelliğine sahip mamul haline getirilen doğal veya yapay maddeleri ifade eder. Talep ikamesi açısından, özellikle mineral yağda meydana gelecek bir fiyat artışında bu yağı kullanan tüketicilerin sentetik yağa taleplerini kaydıracakları, sentetik yağı kullanan tüketicilerin ise kalitesi ve tamir, bakım servislerinin tavsiyeleri çerçevesinde bu yağı kullanmaya devam edecekleri ancak önemli fiyat artışları karşısında talep kaymasının yaşanabileceği hususları dikkate alındığında, her iki yağın ikame edilmeleri nedeniyle aynı pazarda yer aldıkları, bu çerçevede ilgili ürün pazarı otomotiv madeni yağları ve müstahzarları pazarı olarak belirlenmiştir.
Madeni yağlardan alınan ÖTV'nin uyumlaştırılması Ülkemizde ÖTV’nin gündeme gelişi 92/81/AET Sayı ve 19/10/1992 Tarihli aşağıya aktarılan Madeni yağlardan alınan ÖTV'nin uyumlaştırılması konusunu içeren Konsey Direktifi ile gerçekleşmiştir.
Konu Madde 1
1. Üye Ülkeler, bu direktife uygun olarak madeni yağlara yakınlaştırılmış özel tüketim vergisi uygulayacaktır.
2.Üye Ülkeler, madeni yağlardan alınan özel tüketim vergisinin yakınlaştırılmasıyla ilgili 92/82/AET direktifine uygun olarak kendi oranlarını sabit hale getireceklerdir.
Madde 2
1. Bu direktifte belirtilen madeni yağ şunları içermektedir:
a) CN (Birleştirilmiş Nomenklatüre, BN şeklinde geçecektir.) kod 2706 kapsamındaki ürünler.
b) BN kod 2707 10, 2707 20, 2707 30, 2707 50, 2707 91 00 ve 2707 99 (2707 99 30, 2707 99 50 ve 2707 99 70 hariç) kapsamlarına giren ürünler.
c) BN kod 2709 kapsamına giren ürünler.
d) BN kod 2710 kapsamına giren ürünler.
e) Doğal gaz hariç, saf kimyevi metan ve propan gazları dahil olmak üzere BN kod 2711 kapsamına giren ürünler.
f) BN kod 2712 10, 2712 20 00, 2712 90 31, 2712 90 33, 2712 90 39 ve 2712 90 90 kapsamına giren ürünler.
g) Reçine ürünleri, kullanılmış ağartıcı kimyevi maddeler, asit artıkları ve temel artıklar hariç olmak üzere BN kod 2713 kapsamına giren ürünler.
h) BN kod 2715 kapsamına giren ürünler.
i) BN kod 2901 kapsamına giren ürünler.
j) BN kod 2902 11 00, 2902 12 90, 2902 20, 2902 30, 2902 41 00, 2902 42 00, 2902 43 00 ve 2902 44 kapsamına giren ürünler.
k) BN kod 3403 11 00 ve 3403 19 kapsamına giren ürünler.
l) BN kod 3811 kapsamına giren ürünler.
m) BN kod 3817 kapsamına giren ürünler.
2. Eğer 92/82/AET direktifinde vergi oranları belirtilmeyen madeni yağlar, satış amacıyla veya kalorifer ya da motor yakıtı olarak kullanıldığında özel tüketim vergisi oranı kalorifer ya da motor yakıtlarına uygulanan oranla aynıdır.
3. 1 inci fıkrada belirtilen vergilendirilebilir ürüne ek olarak, kullanım, satış veya motor yakıtı olarak kullanılacak ürünler ya da ilave motor yağları, motor yağları olarak vergilendirilir.
Kullanım, satış yada ısınma amaçlarıyla alınan kömür, linyit, turba dışındaki hidrokarbonlar ya da diğer benzer hidrokarbonlar, madeni yağlara uygulanan özel tüketim vergisi oranında vergilendirilir.
Ancak kömür, linyit, turba veya diğer benzer katı hidrokarbonlar yada doğal gazlar 92/12/AET sayılı Direktifin 3 üncü maddesinde belirtildiği gibi vergilendirilir.
4. 1 inci fıkrada Birleşik Nomenklatüre atfen yapılan referans kodları, bu direktifin kabulüyle yürürlüğe girecektir.

ÖTV DE İNDİRİM, TECİL VE TERKİN ÖTVK tecil ve terkin uygulamasına üç farklı işlemde yer vermiştir. Kanunun 8. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;
1- ÖTVK’ya ekli “I” sayılı listenin (B) cetvelindeki malların “I” sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere ithalatçıları veya imalatçıları tarafından tesliminde;
2- İhraç edilmek şartıyla ihracatçılara teslim edilen mallara ait Özel Tüketim Vergisinde;
3- “III” sayılı listede yer alan malların tamamının veya bir kısmının teslimlinde veya ithalinde tahakkuk eden vergide,tecil ve terkin uygulaması söz konusu olabilecektir.

ÖTVK’nın 8. maddesinin l numaralı paragrafında; “Bu Kanuna ekli “I” sayılı listenin (B) cetvelindeki malların, “I” sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere ithalatçıları veya imalatçıları tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil olunur. Söz konusu malların tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren on iki ay içinde “I” sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil olunan vergi terkin edilir. Bu hükümlere uyulmaması halinde tecil olunan vergi, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil edilir. Ancak tecil edilen verginin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin edilememesi halinde bu vergi tecil tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacakların Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir.” ifadesi yer almaktadır.

Tecil-terkin uygulamasından “Sanayi Sicil Belgesi”ne sahip imalatçılar yararlanabilecektir. SSB sahibi olmamakla birlikte anılan belge için Sanayi Bakanlığı’na müracaat edilmesi durumunda da imalatçı vasfının varlığını kabul etmek ve ilgilinin tecil-terkinden yararlandırılmasının sağlanması gerekir düşüncesindeyiz. “I” sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan ürünlerin bir veya birkaçını “I” sayılı listede yer alan malların dışındaki malların (ÖTV’ye tabi olsun veya olmasın) imalinde kullanmak üzere ithalatçıdan veya rafineriler dahil imalatçılardan satın alarak tecil-terkin uygulamasından yararlanmak isteyen imalatçılar 1 seri numaralı ÖTV Genel Tebliğinin 2 no.lu ekinde yer alan “Talep ve Taahhütname” ile birlikte SSB nin noter veya YMM tarafından onaylanmış bir örneğini ÖTV mükellefi olan satıcıya vereceklerdir. (B) cetvelinde yer alan malları ithal veya rafineriler dahil imal edenler tecil-terkin kapsamında teslim ettikleri mallar için Bakanlar Kurulunun 2002/4675 sayılı kararı 4 ile (B) cetvelindeki malların 4760 sayılı Kanunun 8. maddesinin “1” numaralı fıkrası uyarınca tesliminde kilogram başına 0,050 YTL olarak belirlenen tutara göre ÖTV hesaplayarak ÖTV beyannamelerinin (36) numaralı bölümünde beyan edeceklerdir. Bakanlar Kurulunun 2002/4481 Sayılı Kararı5 ile ÖTVK’ya ekli “I” sayılı listenin (B) cetvelindeki malların “I” sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere ithalatçıları veya rafineriler dahil imalatçılar tarafından tesliminde, her bir kilogram için belirlenen ÖTV’nin 0,015 YTL’yi aşan kısmının tecil edilmesi uygun görüldüğü göz önünde bulundurularak beyan edilen verginin kilogram başına 0,015 YTL yi aşan kısmı tecil edilecek, kalan kısım tahsil edilecektir. ÖTV mükellefi olan ithalatçı veya imalatçılar (B) cetvelindeki malların teslim edildiği dönem beyannamesine alıcının verdiği “Talep ve Taahhütname” ile Sanayi sicil belgesinin kendileri tarafından aslının aynısı olduğu kaşe tatbik edilip imzalanmak suretiyle onaylanmış fotokopilerini ekleyeceklerdir.

Yukarıda belirtilen tecil işleminin yapılabilmesi için tecil edilecek ÖTV tutarı ile 12 aylık gecikme faizinin toplamı kadar teminat verilmesi gerekmektedir. ÖTVK’nın 16. maddesinin 4 numaralı fıkrasının Maliye Bakanlığına verdiği yetki uyarınca 1 seri no.lu ÖTV Genel Tebliği ile “I” sayılı listedeki mallar için gümrükte alınacak teminatın “banka teminat mektubu” olması zorunluluğu getirilmiş ancak ÖTVK’ nın 10. maddesinin 2 numaralı fıkrasının Maliye Bakanlığı’na verdiği yetki uyarınca tecil-terkin kapsamında alınacak teminatın türüne ilişkin bir belirleme yapılmamıştır. Bu nedenle, tecil-terkin kapsamında alınacak teminatın 6183 sayılı Kanun’un 10. maddesinde sayılan ve aşağıda gösterilen iktisadi kıymetlerden bir veya birkaçının olması mümkündür:
- Para.
- Banka teminat mektupları.
- Hazine tahvil ve bonoları.
- Hükümetçe belli edilecek Milli esham ve tahvilat.
- İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idarelerince haciz varakalarına dayanarak haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar.

Genel ve katma bütçeli idareler ile il özel idareleri ve sermayesinin %51’i veya daha fazlası bunlara ait kuruluşlardan teminat aranmayacaktır. Ayrıca, “I” sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan mallardan son iki yılda satın aldığı veya ithal ettiği miktarın tamamını “I” sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullandığına dair vergi inceleme raporu veya YMM raporu bulunan mükellefler yukarıda belirtilen şekilde hesaplanan teminat miktarının %5’i tutarında teminat vererek tecil işlemini yaptırabileceklerdir. Tecil edilen tutar için 6183 sayılı Kanun’un 48. maddesinde öngörülen tecil faizi ise hesaplanmayacaktır.

ÖTV tecil edilerek satın alınan malların satın alma tarihinden itibaren 12 ay içinde imalatçı tarafından ÖTVK’ ya ekli “I” sayılı liste dışındaki malların üretiminde kullanıldığının 12 aylık süreyi takip eden 6 ay içinde Yeminli Mali Müşavir tarafından düzenlenen üretim raporu ile belgelendirilmesi üzerine tecil edilen vergi terkin edilecek ve teminat çözülecektir.
Görüldüğü üzere tecil-terkin uygulamasından yararlanabilmek için (B) cetvelinde yer alan malların “I” sayılı liste dışında kalan ürünlerin üretiminde kullanılması için azami 12 aylık bir süre sınırı getirilmiştir. Doğal olarak, anılan ürünlerin satın alma tarihinden itibaren 12 aylık azami süre içinde herhangi bir ayda “I” sayılı liste dışındaki bir malın üretiminde kullanılması halinde “YMM Üretim Raporu”nun malın kullanılma tarihini takip eden 6 ay içinde yazılarak ibraz edilmesi üzerine tecil edilen verginin terkini ve teminatın çözümü mümkün olabilecektir.
Diğer yandan,“I” sayılı listenin (B)cetvelindeki malları tecil-terkin uygulaması kapsamında satın alan veya ithal eden genel ve katma bütçeli idareler ile İl Özel İdareleri ve sermayesinin %51’i veya daha fazlası bunlara ait olan kuruluşlar için bir kolaylık sağlanmıştır. Anılan idare ve kuruluşların (B) cetvelinde yer alan malların 12 ay içinde “I” sayılı listedeki mallar dışındaki malların imalinde kullandıklarına dair idare veya kuruluş yetkililerince imzalanan yazıyı vergi dairesine ibraz etmeleri halinde YMM raporu aranmaksızın tecil edilen vergi terkin edilecektir.

İNDİRİM MEKANİZMASI ÖTVK 9.md vergiye tabi malların, yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen verginin, ödenecek vergiden indirilmesi suretiyle ÖTV’nin her mal için bir kez uygulanması öngörülmüştür.
Bilindiği üzere, özel tüketim vergisi, kapsamına giren her mala bir kez uygulanacaktır. Verginin kapsamına giren malların vergi uygulandıktan sonraki el değiştirmeleri veya iktisapları, verginin konusuna girmeyecektir.
ÖTV ye tabi tutulmuş bir malın ait olduğu listedeki vergiye tabi bir başka malın imalinde kullanılması halinde, daha önce ödenen verginin, ödenecek vergiden indirilmesi imkanı var iken, özel tüketim vergisine tabi tutulmuş bir malın ait olduğu liste dışında yer alan vergiye tabi bir başka malın imalinde kullanılması halinde, daha önce ödenen verginin, ödenecek vergiden indirilmesi imkanı olmayacaktır. Bu hususta MB 1 no.lu ÖTV GT ’nde açıklamalar yapmış bulunmaktadır. Buna göre; vergiye tabi malların, yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen verginin, ödenecek vergiden indirilmesi suretiyle ÖTV’nin her mal için bir kez uygulanması öngörülmüştür.
I Sayılı Listenin B Cetvelinde yer alan ve “Madeni Yağ” olarak belirlenen unsurlar aşağıda listelenmiştir. Bir başka deyişle, bu listede yer alan bir malın karşısında gösterildiği tutarda ÖTV uygulanacağı, yine bu listede yer alan bir malın “I” sayılı listede yer alan malların dışındaki malların (ÖTV’ye tabi olsun veya olmasın) imalinde kullanmak üzere ithalatçıdan veya rafineriler dahil imalatçılardan satın alarak tecil-terkin uygulamasından yararlanabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.Ayrıca İNDİRİM MEKANİZMASI ’nın da yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde bu listede çalışmakta olduğunun göz önünde bulundurulması gerekir.

2710.19.71.00.00 Özel bir işleme tabi tutulacak olanlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.75.00.00 2710.19.71.00 Alt pozisyonunda belirtilen işlemlerden başka bir işlemle kimyasal değişime tabi tutulacak olanlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.11 Benzinli motor yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.12 Deniz diesel motor yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.13 Kompresör yağlama yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.14 Türbin yağlama yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar)

Ayrıca İNDİRİM MEKANİZMASI ’nın da yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde bu listede çalışmakta olduğunun göz önünde bulundurulması gerekir.

2710.19.71.00.00 Özel bir işleme tabi tutulacak olanlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.75.00.00 2710.19.71.00 Alt pozisyonunda belirtilen işlemlerden başka bir işlemle kimyasal değişime tabi tutulacak olanlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.11 Benzinli motor yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.12 Deniz diesel motor yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.13 Kompresör yağlama yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.14 Türbin yağlama yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.81.00.19 Diğer yağlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.83.00.00 Hidrolik amaçlara mahsus sıvı yağlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.85.00.11 Beyaz yağlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.85.00.12 Sıvı parafin (Pirinç yağı)
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.87.00.00 Dişli yağları ve redüktör yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.91.00.00 Metal işlemeye mahsus bileşikler, kalıp çıkarma yağları, aşınmayı önleyici yağlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.93.00.00 Elektrik izolasyonuna mahsus yağlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.99.00.11 Kızak yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.99.00.12 Soğutma yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.99.00.13 Otomatik şanzuman yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.99.00.14 Diğer şanzuman yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.99.00.15 Diferansiyel yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar) Kilogram 0,3500
2710.19.99.00.19 Diğerleri
(Yalnız baz yağlar) Kilogram 0,3500

(*) G.T.İ.P NO: Türk gümrük tarife cetvelindeki gümrük tarife istatistik pozisyon numaralarıdır.
NOT : (B) cetvelindeki malların 4760 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca tesliminde vergi tutarı 0,0500 YTL olarak uygulanır.

NOT: (B) cetvelinde 2710.19.99.00.19 G.T.İ.P. numarası ile yer alan baz yağın; 4760 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (1), (2) numaralı fıkraları uyarınca teslim edilecek veya 5 inci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca ihraç edilecek olan ve yine aynı cetvelde yer alan Yağlama Yağları`nın imalinde kullanılmak üzere teslim edilmesi halinde, özel tüketim vergisi tutarı 0,0500 YTL/Kg olarak uygulanır.

16 Mart 2010 Salı

Hakedişe mahsuben prim tahsilatında değişiklik.

2010/ 183 SAYILI SOSYAL GÜVENLİK KURUMU PRİM VE İDARİ PARA CEZASI BORÇLARININ HAKEDİŞLERDEN MAHSUBU, ÖDENMESİ VE İLİŞİKSİZLİK BELGESİNİN ARANMASI HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
Resmi Gazete No 27520
Resmi Gazete Tarihi 13/03/2010
Ekli "Sosyal Güvenlik Kurumu Prim ve İdari Para Cezası Borçlarının Hakedişlerden Mahsubu, Ödenmesi ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in yürürlüğe konulması; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 22/2/2010 tarihli ve 2829970 sayılı yazısı üzerine, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 90 ıncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 1/3/2010 tarihinde kararlaştırılmıştır. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU PRİM VE İDARİ PARA CEZASI BORÇLARININ HAKEDİŞLERDEN MAHSUBU, ÖDENMESİ VE İLİŞİKSİZLİK BELGESİNİN ARANMASI HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 22/9/2008-2008/14174 sayılı BKK ile yürürlüğe konulan SGK Prim ve İdari Para Cezası Borçlarının Hakedişlerden Mahsubu, Ödenmesi ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması Hakkında Yönetmeliğin 7.md nin 4,5,6,9.fıkraları değiştirilmiştir. “(4) Kurumun denetim ve kontrolle görevli memuru, işveren ve varsa alt işverenin yasal defter ve belgelerinin ibrazını yazı ile ister. Defter ve belgelerin ibraz süresinin bitiminden itibaren Kurumun denetim ve kontrolle görevli memuru 3 ay içinde gerekli incelemeyi yaparak konuya ilişkin rapor düzenler. Raporun üniteye intikal tarihinden itibaren 15 gün içinde gerekli işlem yapılır. a) İşverenin ve varsa alt işverenlerin borcunun bulunmadığının anlaşılması halinde, ilişiksizlik belgesi idareye gönderilir. b) İşverenin ve varsa alt işverenlerin borcunun bulunduğunun anlaşılması halinde, borcun niteliği ve miktarı ayrı ayrı belirtilerek bir yazı ile idareye bildirilir. İdare, bu yazının alındığı tarihten itibaren en geç 1 ay içinde kesin teminatı paraya çevirerek Kurumun hesabına yatırmak ve yatırılan paranın tutarını, tediye mahallini, ödeme tarihini, banka hesap numarasını, işyerinin sicil numarasını, işverenin adını ve soyadını, işveren tüzel kişilik ise unvanını yazı ile ilgili üniteye bildirmekle yükümlüdür. Şu kadar ki, teminatın nakde çevrilmesine kadar, söz konusu teminat idare nezdinde mahfuz kalmak ve bir defadan fazla olmamak üzere borç, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirilebilir. Bu fıkra uyarınca yapılan tecil ve taksitlendirme devam ettiği sürece idare nezdindeki kesin teminat paraya çevrilmez ve işverene iade edilmez. Tecil ve taksitlendirmenin bozulması halinde, bu durumun gerçekleştiği tarihten itibaren en geç 1 ay içinde durum ünitece idareye bildirilir. İdare, bu bildirimin kayıtlarına intikal tarihinden itibaren en geç 1 ay içinde kesin teminatı paraya çevirerek Kurum hesabına yatırır ve bu fıkrada belirtilen şekilde Kuruma bildirir. (5) İhale konusu işle ilgili olarak ünitece yapılacak araştırma işlemi sonucunda, Kuruma yeterli işçilik bildirilmiş olduğunun veya Kurumca belirlenecek yöntemlere göre ünitece, ihale konusu işin işverene ait devamlı işyeri sigortalıları ile yapıldığının anlaşılması halinde, işverenlerin ve varsa alt işverenlerinin defter ve belgeleri incelenmeyebilir. (6) İşveren tarafından borçlarını karşılayacak miktarda, bankalar ve özel fınans kurumları tarafından verilen teminat mektupları ile Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler teminat olarak verildiği takdirde, ünitece ilişiksizlik belgesi verilir. Ancak, Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu belgeler anaparaya tekabül eden satış değerleri üzerinden teminat olarak kabul olunur. Ünitece alınan teminat, en geç verildiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar nakde çevrilerek tahsil edilir. Bu fıkra uyarınca teminat gösterilen durumlarda, teminatın, nakde çevrilmesine kadar talepte bulunulması ve teminatın borcu karşılayacak miktarda olması kaydıyla bir defaya mahsus olmak üzere borç 6183 sayılı Kanunun 48.md göre tecil ve taksitlendirilebilir. Tecil ve taksitlendirmenin bozulması halinde, bu durumun gerçekleştiği tarihten itibaren en geç 1 ay içerisinde teminat nakde çevrilerek borç tahsil edilir." “(9) İşverenlerin, idare nezdindeki her çeşit alacak, teminat ve hakedişleri üzerinde işçi ücreti alacakları hariç olmak üzere yapılacak her türlü devir, temlik ve el değiştirme, Kurum alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder." MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

15 Mart 2010 Pazartesi

Sigorta acentesinin bs formu.

SİGORTA ACENTELERİNİN Bs FORMUNA
SİGORTA GİDER KOMİSYON BELGESİ DAHİL EDİLECEKMİ?

“VUK 396 tebliğ ile sigorta acentelerinde bildirimlerle ilgili değişiklikler yapıldı.Tebliğin 1.2.1 maddesinde sigorta komisyon gider belgelerinin formlara dahil edileceği belirtilmekte. Yani Acentelerin alt acenteleriyle alışverişlerinde düzenledikleri Komisyon gider belgeleri ba formunda 5000 tl yi aştığı takdirde bildirilecek.Ancak yine 1.2.5. maddesinde ise acentelerin hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont ve poliçe bilgilerini bildirmelerine gerek yoktur denmekte.
Burada açık olmayan konu acentelerin şirketten alacakları komisyonların dekontla bildirildiği hallerde beyanda bulunulup bulunulmayacağı.”

Bir mali müşavir bir mesleki forum alanında böyle bir mesaj yazmış.
Söz ettiği 396 nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine bakalım;
Resmi Gazete No 27483
Resmi Gazete Tarihi 04/02/2010
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 396)
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun[1] 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350[2] Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiş, 362[3] ve 381[4] Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle de bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmıştı.Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır. ……………… ………………..
1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.
1.2.5. Bankalar, Katılım Bankaları, Aracı Kurumlar, Portföy Yönetim Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkları, Reasürans Şirketleri, Emeklilik Şirketleri, Sigorta Şirketleri ve Acenteleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığımıza bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont ve poliçe bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmamaktadır.Aynı şekilde, bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontların karşı tarafça Form Ba ile bildirilmesine de gerek bulunmamaktadır.Ancak bu kurumlar, diğer belgelere dayalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile bildirmek zorundadırlar.

Bununla yetinmeyelim bir de aynı kanunun 243 sıra nolu tebliğine bakalım:
07 Eylül 1995 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 22397
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO:243)
Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanunu'nun 227 nci maddesinde, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikin mecburi olduğu hükme bağlanmış; aynı kanunun 229-242 nci maddelerinde de bu kanuna göre düzenlenmesi ve alınması gereken fatura ve fatura yerine geçen vesikalar, serbest meslek makbuzu, ücretlere ait kayıt ve vesikalar ile diğer evrak ve vesikalara ait hükümlere yer verilmiştir.



Diğer taraftan, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tutulan veya düzenlenen defter ve belgelere ilaveten, muhtelif sektörlerde faaliyet gösteren mükelleflerle ilgili diğer mevzuatta da bu mükelleflerce tutulması veya düzenlenmesi gereken defter veya belgelere ilişkin düzenlemeler ve bu konuda muhtelif kamu idarelerine düzenleme yapma yetkisi tanıyan hükümler yer almaktadır.Bunun sonucunda mükellefler bazı durumlarda aynı amaca hizmet eden birden fazla belge düzenlemek zorunda kalmaktadır.Bu konuda Bakanlığımıza vaki müracaatların değerlendirilmesi sonucunda, Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak mükerrer belge düzenleme mecburiyetinin yarattığı külfetleri azaltmak amacıyla bankalar, sigorta şirketleri ve acenteleri, sermaye piyasası aracı kurumları ile ikrazatçılıkla uğraşanların faaliyetleri sırasında düzenleyecekleri belgelerle ilgili olarak aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.
A - BANKALAR TARAFINDAN DÜZENLENECEK BELGELER
…………………. …………………….. ……………………….
B-SİGORTA ŞİRKETLERİ İLE ACENTELERİ TARAFINDAN DÜZEN-LENECEK BELGELER:
Sigorta şirketleri tarafından düzenlenen sigorta poliçileri (ek belgeler "-zeyilnameler-" dahil) Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına alınmış olup, sigorta şirketleri bu poliçeler ve ek belgelere (zeyilnameler) konu işlemlere ait tutarlar için ayrıca fatura düzenlemiyeceklerdir.Sigorta Poliçelerinin düzenlenmesinde aşağıda belirlenen esaslara uyulması zorunludur.
1 Sigorta poliçeleri en az iki örnek olarak düzenlenecek ve ikiden fazla örnek olarak dezenlendiği takdirde her birinin kaçıncı örnek olduğu belirtilecektir.
2 Poliçelerde Sigorta Murakebe Kanunu ve bununla ilgli yönetmelikler ile Türk Ticaret Kanunu uyarınca bulunması gerekli bilgilere ilave olarak, sigorta şirketinin kurumlar vergisi yönünden bağlı bulunduğu vergi dairesi ve vergi numarası ile poliçe seri ve sıra numarasının da bulunması zorunludur.
3 Sigorta poliçelerinin basımı için önceden izin alınması, anlaşmalı matbaalara bastırılması veya notere tasdik ettirilmesi zorunlu olmayıp, sigorta şirketleri (Ocak-Haziran) ve (Temmuz-Aralık) olmak üzere 6'ar aylık dönemler itibariyle bastırdıkları sigorta poliçelerinin seri ve sıra numaları ile bunlardan poliçe düzenleme, yetkisine sahip acentelere gönderilenlere ilişkin bilgileri müfredatlı olarak, her dönemin bitimini izleyen ayın son günü mesai bitimine kadar kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairelerine taahhütlü olarak gönderecekler veya elden teslim edeceklerdir.
4 Sigorta acente ve prodüktörleri tarafından sigorta şirketlerine sağlanan hizmetler nedeniyle ödenen komisyon bedelleri ise sigorta şirketleri tarafından düzenlenecek "Sigorta Komisyon Gider Belgesi"ne istinaden kayıtlara alınacaktır.Acenteler ve prodüktörler bu bedeller için ayrıca fatura düzenlemeyecekler ve bu bedelleri sigorta şirketleri tarafından kendilerine verilecek sigorta komisyon gider belgesine istinaden hasılat kaydedeceklerdir.
Komisyon gider belgesi aşağıdaki usul ve esaslara göre düzenlenecektir.
a) Sigorta komisyon gider belgeleri, Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre Maliye Bakanlığı ile anlaşmalı matbaalara bastırılacak veya notere tasdik ettirilecektir.
b) Sigorta komisyon gider belgeleri, işlem bazında veya en çok bir aylık dönemler itibariyle tahakkuk edecek komisyonlar için tek belge şeklinde düzenlenebilecektir.
c) En az iki örnek olarak düzenlenip bir örneği hizmeti sunan acente veya prodüktöre verilecek olan sigorta komisyon gider belgelerinde sigorta şirketinin unvanı, vergi dairesi, vergi numarası ile seri ve sıra numarası matbaa baskılı olarak yer alacak; ayrıca bu belgelere yapılan hizmetin mahiyeti, hizmet bedeli, ödeme yapılacak acente veya prodüktörün adı-soyadı/unvanı, vergi dairesi ve vergi numarasına ilişkin bilgiler kaydedilecektir.

Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği ,Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) ile temasa geçmiş ve konu ile ilgili GİB Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığının 23/02/2010 tarihli görüşü ile konuya açıklık getirilmiş;
GİB ; ilgili görüşünde ; "Sigorta acente ve broker işlemlerine ilişkin bilgiler Btrans üzerinden Başkanlığımıza gönderildiğinden ayrıca FORM Ba-Bs bildirimlerine dahil edilmesine gerek bulunmamaktadır"
diyerek tebliğin açıklamasını yapmıştır.Tebliğe göre "Sigorta Komisyon Gider Belgeleri" bildirilecektir.Aksi yönde açıklama tebliğ karşısında geçersizdir, o nedenle tespiti ve beyanı zor olmayan Komisyon Gider Belgelerini yeni bir düzenleme yapılana kadar (tabi yapılırsa) bildirmekte yarar vardır.Dekont ve poliçe,SKGB yerine geçen muadil belgeler değildirler,biri tahsilat/tediye makbuzu,biri de bir tür sözleşme şu şartlar oluşursa şu tazminatlar ödenir şeklinde ve poliçe sigorta yaptıran ile sigorta şirketi arasındadır,
SKGB ise sigorta şirketi ile sigorta acentesi arasında düzenlenen bir belgedir.
396 nolu VUK tebliğinde bildirilmesi gerekenler içinde sigorta komisyon gider belgesi net bir şekilde yazılmış olup,tebliğin 1.2.5. kısmında dekont ve poliçeden bahsedilmekte olduğu açıkça yazılmıştır,sigorta komisyon belgelerini bildirme konusunda kararsızlığın buna rağmen yaşanmasını anlamak zor.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve veri Yönetimi Daire Başkanlığının 23.02.2010 gün ve 014363 sayılı yazısı hatalı bir görüş bildirimi olup, Resmi Gazete’de yayınlanmış tebliğ daha güçlü bir belgedir ve tereddüde mahal bırakmamaktadır.

Bu nedenle her bilanço usulünde defter tutan acente her acentesi olduğu şirketten ayrı ayrı bir ay içinde 5000TL ve üzeri yani 5000TL dahil olarak komisyon geliri elde ettiği ve bu durum SGKB ile belgelendiği takdirde ilgili ayın bs belgesine eklenecektir.

396 Sıra No’lu VUKGT çerçevesinde Ocak 2010 dönemi ve sonraki aylık dönemler için verilecek Ba/Bs formları ile ilgili yapılan yeni düzenlemeler şöyledir;
* Ba/Bs formları bilanço esasına göre defter tutan mükellefler tarafından elektronik ortamda verilecektir. (Yani işletme defteri tutan sigorta acentesinde bu yükümlülük yoktur.)
* Ba/Bs formlarını vermek zorunda olup, tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükellefler, Ba/Bs formlarının Tablo II dışındaki tüm bilgilerini doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar.
* Bildirimler takip eden ayın birinci gününden, son günü akşamı saat 24:00’e kadar verilecektir. Ancak onaylama işlemi en geç saat 24:00’ten önce tamamlanmalıdır.
* Aylık, her türlü mal ve hizmet alış veya satış haddi KDV hariç 5.000 TL ve üzeridir.
* Alış veya satışlarda merkez şube ayırımı yapılmaksızın tek şirket olarak birleştirilecektir.
* Bildirimlerde kuruş gösterilmeyecek ancak, bir kişi veya kurumdan yapılan alış/satışlarda birden fazla belge olması halinde kuruş ihmali belge bazında değil, belgelerin toplam tutarı üzerinden yapılacaktır.
* Nakli Yekûnlu faturalar tek fatura olarak kabul edilecektir.
* Aylık dönemler itibariyle yapılan bildirimlerde belgelerin düzenlenme tarihi esas alınacaktır.
* Ba/Bs formları, Kollektif şirketlerde şirket hesap numarası ile şirket adına, bilanço esasına göre defter tutan adi ortaklıklarda adi ortaklığın hesap numarası ile adi ortaklık adına verilecektir.
* Şubesi bulunan mükelleflerde Ba/Bs formu, merkez tarafından şube ve merkez bilgileri birleştirilerek verilecektir.





* Belgelerde Stopaj Gelir Vergisi var ise, tevkifattan önceki brüt tutar dikkate alınacaktır.
* Mal veya hizmet alış/satışına bağlı olarak ödemenin gecikmesi, kur değişmesi nedeniyle fatura düzenlenerek alıcıya/satıcıya yansıtılan vade farkları, kur farkları belirlenen haddi aşması halinde Ba/Bs formlarına dahil edilecektir.
* Alış iadeleri, satış olarak dikkate alınacaktır.
* Satış iadeleri, alış olarak dikkate alınacaktır.
* Döviz büroları veya yetkili diğer kuruluşlardan yapılan döviz alış/satışları Ba/Bs formuna dahil edilmeyecektir.
* Sigorta şirketlerinden alınan tazminatlar, fatura ile belgelendirilen bir mal veya hizmet alımına dayanıyor ise haddi aşması halinde KDV hariç tutarıyla Ba formuna dahil edilmesi gerekiyor.
* Vergi dairesi değişen mükellefler bildirim formlarını en son bağlı oldukları vergi dairesine vereceklerdir.
* Mükellefiyetin terki halinde, işin bırakıldığı tarihi izleyen ayın son günü akşamına kadar verilmek zorundadır. Örnek: 22 Ocak 2010 tarihinde işi bırakan bir mükellef 28 Şubat 2010 günü akşamına kadar Ba/Bs formlarını vermek zorundadır.
* Tasfiye halinde Ba/Bs formları muntazaman aylık dönemler itibariyle verilecektir. Tasfiye sonunda ise, tasfiye kararının tescil edildiği tarihi izleyen ayın son günü akşamına kadar verilecektir.
* Mükellefin ölümü halinde, Ba/Bs formlarının verilme sürelerine VUK’nun 16.Maddesi gereği Üç Ay eklenir. Yani normal süresi üç ay daha uzar.
* KVK’nun 18 ve 19.Maddeleri gereği birleşme, devir ve bölünmenin gerçekleştiği dönemlere ilişkin bildirimler takip eden ayın son günü akşamına kadar verilecektir.
* Ba/Bs formlarının verilmemesi halinde bunlar tek form olarak kabul edilip tek özel usulsüzlük cezası uygulanacaktır.

* Ba/Bs formlarında yapılacak düzeltmeler, Ba/Bs formlarının verilme süresi geçtikten sonra 10 gün içerisinde yapılırsa ceza kesilmez. Bu süreyi takip eden 15 gün içerisinde verilmesi halinde ise özel usulsüzlük cezası 1/2 oranında, bu süreden sonra düzeltme yapılırsa tam olarak uygulanır.
Halen tam 1000TL, yarım 500TL dir.

13 Mart 2010 Cumartesi

ÖTV -tecil terkin

2/1/2010 - Sorularla ÖTV Kanunu
41-ÖTV Kanununa göre “VERGİNİN GÜMRÜK MAKBUZUNDA GÖSTERİLMESİ” uygulaması nasıldır?İthalatta uygulanan ÖTV gümrük makbuzunda ayrıca gösterilecektir. İthalat vergilerinin maktu tutarlarda veya sabit oranlı alındığı hallerde buna ilişkin tarife, ÖTV'yi de kapsayacak şekilde tespit olunacak ve ÖTV olarak ayrıca vergi hesaplanmayacaktır.
-İthalatta Teminatlı İşlemler Gümrük Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca ithalde alınan vergileri teminata bağlanarak işlem gören mallara ait ÖTV de aynı usule tabi olacaktır. Örneğin dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilen mallar için ithalat vergileri teminata bağlanırsa, ÖTV de teminata bağlanarak ilgili mevzuat kapsamında takip edilecektir.
-İthalde Alınan Vergide Düzeltme İthalde alınmayan veya eksik alınan ÖTV ile fazla veya yersiz alınan ÖTV, Gümrük Kanunu hükümleri kapsamında işlem yapılmak suretiyle düzeltilecektir.
(I) Sayılı Listedeki Mallar İçin Gümrükte Alınacak Teminat ÖTV Kanununun 16 ncı maddesinin 4 numaralı fıkrasının Maliye Bakanlığına verdiği yetki uyarınca;
• Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu…….
• Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu….. vergi tutarı,
• Yukarıda belirtilen haller dışında Kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalinde, bu mallar için yürürlükte olan ÖTV tutarı,
kadar banka teminat mektubunun gümrük idaresine verilmesi, bu şekilde teminat verilmediği sürece gümrükleme işlemi yapılmaması uygun görülmüştür.
"Öte yandan, genel ve özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve sermayelerinin % 51'i veya daha fazlası bunlara ait olan kuruluşlar ile özelleştirme kapsam ve programına alınmış olup hisselerinin yarısından fazlası kamuya ait olan kuruluşlardan teminat aranmayacaktır. (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların tecil-terkin uygulaması kapsamında kullanılmak üzere ithalinde, ithalatçılar, bu Tebliğin (9.1./b) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde (EK:22) "Bilgi Formu"nda belirtilen indirimli teminattan yararlanılabilecek azami miktarla sınırlı olmak kaydıyla,% 5 oranında teminat vererek ithalat işlemini gerçekleştirebileceklerdir.
(I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların Kanunun 8/1 inci maddesi uyarınca tecil-terkin uygulaması kapsamında ithali ile 2002/4930 sayılı Kararnamenin 4 üncü maddesi uyarınca aynı cetvelde yer alan ürünlerin imalinde kullanılmak üzere ithalinde, imalatçılar tarafından düzenlenen Tebliğ ekindeki (EK:14) "Talep ve Taahhütname" de gümrük idaresine verilecektir."
Gümrük vergileri için götürü teminat alınmasına ilişkin uygulama, (I) sayılı listenin (A) cetvelindeki malların ithalinde vergi borcu olmayan mükellefler için de geçerlidir. "İthalat işlemi tamamlandıktan sonra gümrük idaresi, Tebliğ ekinde (EK:11) olarak yer alan "İthal Edilen Petrol Ürünleri İle Teminata Ait Bilgi Formu"nu düzenleyerek bu formla birlikte, indirimli teminattan yararlanılan dönemler için ithalatçı imalatçılardan alınan "Tecil -Terkin Kapsamında % 5 oranındaki İndirimli Teminattan Yararlananlara İlişkin Bilgi Formu"nun bir örneğini on gün içinde ithalatçının bağlı olduğu vergi dairesine gönderecektir."
İthalatçılar, her bir parti ithalatları için münferit banka teminat mektubu verebilecekleri gibi, ileride yapacakları ithalatlarını da kapsayacak şekilde global bir banka teminat mektubu verebileceklerdir. Ayrıca gümrük idarelerine verilen teminat mektuplarının ÖTV için düzenlendiğinin belirtilmiş olması gerekmektedir. İthalat işlemi tamamlandıktan sonra gümrük idaresi, Tebliğ ekinde yer alan "İthal Edilen Petrol Ürünleri İle Teminata Ait Bilgi Formu"nu (EK:11) düzenleyerek on gün içinde ithalatçının bağlı olduğu vergi dairesine gönderecektir.
-"İthal Edilen Petrol Ürünlerinin Tesliminde Beyan Edilen ÖTV'ye Ait Bilgi Formu"nun (EK:12) Düzenlenmesi ve Gümrük İdaresince Alınan Teminatın Çözümü İşlemleri ÖTV Kanununun 16 ncı maddesinin 4 numaralı fıkrasının Maliye Bakanlığına verdiği yetki uyarınca, bu Tebliğ ekindeki (EK:12) bilgi formunun düzenlenmesi ve gümrük idaresince alınan teminatın çözümü işlemleri aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde yerine getirilecektir.
a. İthal edilen malların ÖTV Kanunundaki istisna hükümleri kapsamında teslim edilmesi ve bu teslimlerin bu Tebliğin ilgili bölümlerinde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde beyan edilmesi üzerine, vergi dairesince "Tecil Edilen/Ödenen ÖTV Tutarı" ve "Vergi Dairesi Alındısı Tarih No." sütunları doldurulmadan (EK:12) bilgi formu düzenlenerek ilgili gümrük idaresine gönderilecektir. Gümrük idaresince, bu formdaki beyana konu teslim miktarına isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
b. İthalatçı imalatçıların, (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malları ithal edip Kanunun 8/1 inci maddesi uyarınca tecil-terkin uygulaması kapsamında imalatta kullanmaları halinde, bu Tebliğin (9.1./e) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde tecil edilmiş olan verginin terkin işlemi yapılarak (EK:12) bilgi formu düzenlenecektir. Düzenlenecek formdaki "Satılan Miktar" sütununa, ithal edilen maldan bu şekilde tecil-terkin uygulaması kapsamında imalatta kullanılan miktar yazılacaktır. Gümrük idaresince, formda gösterilen bu miktara isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
c. İthalatçıların, (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malları ithal edip Kanunun 8/1 inci maddesi uyarınca tecil-terkin uygulaması kapsamında imalatçılara teslim etmeleri halinde, bu teslimlere ilişkin ÖTV'nin beyan edilmesi üzerine vergi dairesince (EK:12) bilgi formu düzenlenerek ilgili gümrük idaresine gönderilecektir. Gümrük idaresince, bu formdaki beyana konu teslim miktarına isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
d. İthal edilen malların ÖTV Kanununun 8/2 nci maddesi uyarınca ihraç kaydıyla tecil-terkin uygulaması kapsamındaki teslimlerinde, tecil edilen verginin terkin edilmesi üzerine vergi dairesince (EK:12) bilgi formu düzenlenerek ilgili gümrük idaresine gönderilecektir. Gümrük idaresince, bu formdaki beyana konu teslim miktarına isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
e. İthalatçı imalatçıların, (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malları ithal edip 30/11/2002 tarih ve 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki(3) Kararın 4 üncü maddesi kapsamında imalatta kullanmaları halinde, bu kullanımın YMM tarafından düzenlenen üretim raporu ile tevsik edilmesi üzerine vergi dairesince (EK:12) bilgi formu düzenlenerek ilgili gümrük idaresine gönderilecektir. Düzenlenecek formdaki "Satılan Miktar" sütununa, ithal edilen maldan bu şekilde imalatta kullanılan miktar yazılacaktır. Gümrük idaresince, formda gösterilen bu miktara isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
f. İthalatçıların, (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malları ithal edip 30/11/2002 tarih ve 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 4 üncü maddesi kapsamında imalatçılara teslim etmeleri halinde, bu teslimlere ilişkin ÖTV'nin beyan edilmesi üzerine vergi dairesince (EK:12) bilgi formu düzenlenerek ilgili gümrük idaresine gönderilecektir. Gümrük idaresince, bu formdaki beyana konu teslim miktarına isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
g. İthal edilen malların 1/7/2003 tarih ve 2003/5868 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı(4) kapsamında teslim edilmesi halinde, bu teslimlerin 6 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinde(5) belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde beyan edilmesi üzerine vergi dairesince "Tecil Edilen/Ödenen ÖTV Tutarı" ve "Vergi Dairesi Alındısı Tarih No." sütunları doldurulmadan (EK:12) bilgi formu düzenlenerek ilgili gümrük idaresine gönderilecektir. Gümrük idaresince, bu formdaki beyana konu teslim miktarına isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
h. İthalatçıların, ithal ettikleri 2710.19.99.00.19 G.T.İ.P. no.lu baz yağı 13/11/2003 tarih ve 2003/6467 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı(6) eki Kararın 1 inci maddesi kapsamında kullanacak olan madeni yağ imalatçılarına teslim etmeleri halinde, 5 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliği(7) uyarınca madeni yağ imalatçılarının anılan Kararname kapsamındaki kullanımlarını YMM raporu ile tevsik etmeleri üzerine, vergi dairesince (EK:12) bilgi formu düzenlenerek ilgili gümrük idaresine gönderilecektir. Düzenlenecek formdaki "Satılan Miktar" sütununa, ithal edilip madeni yağ imalatçısına teslim edilen mallardan bu şekilde madeni yağ imalatçısı tarafından imalatta kullanılan miktar yazılacaktır. Gümrük idaresince, bu formdaki beyana konu teslim miktarına isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
i. İthal edilen malların, vergiye tabi bir başka malın imalinde kullanılması halinde, bu işlemde Kanunun 2 nci maddesinin 3 numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ÖTV uygulanmayacaktır. Mükellefin bu şekilde imal ettiği malları tesliminde ÖTV beyan etmesi ve vergi dairesinden (EK:12) bilgi formunu düzenleyerek ilgili gümrük idaresine göndermesini talep etmesi halinde, ithal edilen malların vergiye tabi malların imalinde kullanıldığı vergi inceleme raporuyla tespit edilecektir. Bu tespitin YMM raporuyla mükellef tarafından yaptırılması da mümkün bulunmaktadır. Vergi inceleme raporu veya YMM raporuyla yapılan tespit üzerine gümrük idaresine gönderilecek (EK:12) bilgi formundaki "Satılan Miktar" sütununa, ithal edilen maldan vergiye tabi malın imalinde kullanılan miktar yazılacaktır. Gümrük idaresince, formda gösterilen bu miktara isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir.
j. İthal edilen malların yukarıda bentler halinde sayılan teslimlerin dışında yapılacak yurtiçi teslimlerinde; bu teslimlerle ilgili hesaplanan ÖTV'nin beyanı üzerine, vergi dairesince (EK:12) bilgi formu düzenlenerek ilgili gümrük idaresine gönderilecektir. Gümrük idaresince, bu formdaki beyana konu teslim miktarına isabet eden ÖTV tutarı kadar teminatın çözümü işlemi gerçekleştirilecektir."

9 Mart 2010 Salı

kdv iadesi,ssk primi mahsubu hk.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI KDV MAHSUPLARI HAKKINDA DUYURU
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan alınan yazıya istinaden, 08.03.2010 tarihinde İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü ile varılan mutabakat sonucu,
Kurumumuza olan borçlarını KDV iade alacaklarından mahsup ettirmek isteyen işverenlerimiz bundan böyle sadece cari ay prim borçları için geçerli olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumundan KDV İadesi Borç Döküm Formu almaksızın, Sosyal Güvenlik Kurumunca e-sigorta kapsamında üretilen barkotlu tahakkuk fişi ile doğrudan ilgili vergi dairesine başvurararak mahsup işlemlerini gerçekleştirebileceklerdir.
Yasal süresi geçmiş prim borçlarının mahsup işlemlerini ise Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan alacakları KDV İadesine İlişkin Borç Döküm Formu ile gerçekleştirebileceklerdir.


BİLGİ:
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü
Adres: Cumhuriyet Bulvarı No:5 PK: 35252 Konak - İZMİR
Tel : 483 99 88
Faks: 483 55 75

3 Mart 2010 Çarşamba

Konsorsiyum giderleri.

- Kurumların birleşmeye yönelik olarak yaptıkları giderleri ilk tesis ve taazzuv giderleri olarak kabul etmeleri ve dolayısıyla aktifleştirmeleri mümkündür.

Ekonomik kriz nedeniyle holding bünyesinde yeniden yapılanmaya gitmek zorunda kaldık. Bu amaçla bazı şirketlerimizi birleştirdik. Birleşme işlemlerinin gerçekleşmesi aşamasında yapılan harcamaları aktifleştirip aktifleştiremeyeceğimiz konusunda tereddüde düştük. Çünkü Vergi Usul Kanunu'nun 282. maddesinde konuya ilişkin açık bir hüküm yok.
KVK md 8. uyarınca ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespitinde mükellefler; birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye giderlerini, ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespitinde, hasılatlarından indirebilmektedirler.
Vergi Usul Yasası'nın 282. maddesi uyarınca da "Kurumun tesis olunması (kurulması) veya yeni bir şubenin açılması veyahut da işlerin devamlı bir suretle genişletilmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir kıymet iktisap olunmayan giderler, ilk tesis ve taazzuv gideri olarak kabul edilmiştir.

Kurumlar Vergisi uygulaması ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan (1) seri numaralı KVGT nin "Genel kurul toplantıları için yapılan giderler ile birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye giderleri" başlıklı 8.3 numaralı bölümünde de ifade edildiği üzere "birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye aşamalarında yapılan giderler" kurum kazancının tespitinde giderleştirilmektedir. Ancak söz konusu yasa maddesinde de öngörüldüğü üzere bu tür giderlerin aktifleştirilmesi mükelleflerin tercihine bırakılmış olup, söz konusu yasa maddesinde "ilk tesis ve taazzuv giderlerinin aktifleştirilmesi ihtiyaridir." Şeklinde hükme bağlanmıştır.
Maliye Hesap Uzmanları Derneği tarafından yayımlanan Beyanname Düzenleme Kılavuzu'nda konuya ilişkin olarak yapılan açıklamalara göre faaliyet halindeki kurumlarda;
• Sermayenin artırılması için yapılan giderler,
• Tahvil ve benzeri borçlanma senetlerinin ihraç edilmesi,
• Birleşme, devir, şekil değiştirme dolayısıyla yapılan giderler,
• Yeni şube açılması için yapılan giderler,
• İşlerin devamlı surette genişletilmesi için yapılan giderler ilk tesis ve taazzuv giderleri olarak kabul edilmiştir.
Bu harcamalar; söz konusu işlerin yapılabilmesi için gerçekleştirilen genel kurul giderlerini de kapsamaktadır.Bu açıklamalar çerçevesinde kurumların birleşmeye yönelik olarak yaptıkları giderleri ilk tesis ve taazzuv giderleri olarak kabul etmeleri ve dolayısıyla aktifleştirmeleri mümkündür.

Diğer yandan kurumların birleşmeye yönelik genel kurul toplantıları için yapacakları harcamaların giderleştirilmesinde, söz konusu giderler; ilan ve ortakların genel kurul toplantısından haberdar edilmesi için yapılan benzeri nitelikteki duyuru giderleri ile, toplantı salonu kira bedeli ve benzeri giderler ile sınırlıdır. Bu bağlamda genel kurula katılan ortakların yol giderleri bu tür giderler arasında değildir. Bu tür giderler kurum tarafından karşılansa bile giderleştirilemez. Çünkü genel kurula katılmak için yapılan yol giderleri kuruma ait gider olmayıp, ortakların kuruma koydukları sermayelerin idaresi ile ilgili giderlerdir. (Vural, İrfan "Yorum ve Açıklamalarla Kurumlar Vergisi Kanunu" Gelirler Kontrolörleri Derneği, Ocak 2009, sf: 431)

Kurumlar ilk tesis ve taazzuv giderlerini doğrudan gider olarak kayıtlarına intikal ettirmeyerek aktifleştirmeye karar vermeleri halinde yapılan bu tür giderler mukayyet (muhasebedeki kayıtlı) değerleri ile aktifleştirilmesi halinde, aktifleştirilen giderlerin beş yıl içinde eşit tutarlarda itfa edilmesi mümkündür. (V.Seviğ)

Konsorsiyum.

KONSORSİYUM KAVRAMI VE KONSORSİYUM ŞEKLİNDE İHALELİ İŞİN TAAHHÜT EDİLMESİ HALİNDE İŞİN SOSYAL SİGORTALAR KURUMU�A BİLDİRİLMESİ İLE TESCİLİ
I. GİRİŞ İdareler [1], ihale yolu ile yaptırdıkları her türlü işleri üzerine alanları 506 sayılı Yasanın 83.Maddesi gereğince Sosyal Sigortalar Kurumu�a bildirmekle yükümlü kılınmışlardır. Öte yandan belirtilen Kanun hükmü gereği çıkarılan Sigorta Primlerinin Hakedişlerinden Mahsup Edilmesi ve Ödenmesi ile Kesin Teminatların İadesi Hakkında Yönetmeliğin [2] 6. Maddesi uyarınca İhale konusu işle ilgili işverenin, Kuruma prim ve gecikme zammı borcu bulunmadığına dair ilişiksizlik belgesi ibraz edilmedikçe, işverene ait kesin teminat iade edilmemektedir. Belirtilen Kanun maddesi ile yükleniciye iş yaptırtan İdareye başlıca üç yüküm yüklenmektedir;
- İş yaptırtılan müteahhidin Kuruma bildirilmesi,
- Prim borcu ile gecikme zammı belgelenmedikçe teminatın iade edilmemesi,
- Kurumun Prim borcu ile gecikme zammı alacağının ödenmemesi durumunda bu alacağı teminattan keserek veya teminatı paraya çevirerek Kurum hesabına yatırılması
İdareye karşı ihaleli iş taahhüt eden bütün gerçek ve/veya tüzel kişiler, taahhüt edilen işin niteliği gereği işçi çalıştırılması zorunlu ise bu işi Kuruma bildirmek zorundadırlar. Bu yazımızın konusunu konsorsiyum kavramı ve konsorsiyum şeklinde ihaleli işin taahhüt edilmesi halinde işin Sosyal Sigortalar Kurumu�a bildirilmesi ve tescil işlemleri oluşturacaktır.
II. SSK BİLDİRİLMESİ VE TESCİLİ GEREKMEYEN İHALELİ İŞLER
A. PİYASADAN HAZIR HALDE MAL ALINIP SATILMASI İhaleli işin konusu piyasadan hazır halde alınıp satılan işlerden ise, İdare,bu işleri Kuruma bildirilmesine,hakedişlerinden herhangi bir kesinti yapılması ve teminat iadesi hususunda ilişiksizlik belgesi aranmasına gerek bulunmamaktadır. [4] Sigortalı çalıştırılmasına gerek olmadan Piyasadan hazır halde her türlü mal alıp satılması bu kapsamdadır. İdarenin ihtiyacı olan elbise veya malzemeyi yüklenicinin doğrudan doğruya piyasadan hazır halde temin ederek işi ifa etmesi buna örnek olarak gösterilebilir.
B. İŞİN MAHİYETİ İTİBARIYLA,İŞYERİ DIŞINDA YAPILMASI GEREKMEYEN İŞLER Bir müteahhidin ihale yolu ile yüklendiği işin mahiyeti itibarıyla,işyeri dışında yapılması gerekmeyen işlerden (mal teslimi, mal satılması, proje çizimi) olması durumunda, ihale konusu işin ifası sırasında işçi alınmış olsa dahi, ihale konusu işin yapıldığı ayrı ve bağımsız bir işyeri mevcut olmadığından ihale konusu işten dolayı tescili gereken bir işyeri ve işverenlik durumu söz konusu olmayacaktır. [5]
C. İHALELİ İŞİN SÜREKLİ İŞYERİ İŞÇİLERİ İLE İFA EDİLMESİİhale konusu işi yüklenen müteahhidin, işi, hariçten işçi alınmaksızın (Kurumda tescilli) mevcut olan sürekli ( mahiyet kodu �ki�lan) işyeri işçileriyle ifa etmesi halinde, işyerinin yeniden Kuruma bildirilmesi ve tesciline gerek bulunmamaktadır. Sadece bu durumu Üniteye [6] yazılı olarak (devamlı işyerine ait sicil numarasını da belirtecek şekilde) bildirmesi yeterli olacaktır. [7]
III. KONSORSİYUMU OLUŞTURAN YÜKLENİCİLERİN SOSYAL SİGORTALAR KURUMU�A BİLDİRİLMESİ VE TESCİL İŞLEMLERİ
A. KONSORSİYUM KAVRAMI Küresel rekabetin gelişmesi neticesinde, bir kısım işlerin şirketlerce tek başına yapılabilir olması imkanı ortadan kalkmış, bu yöntemin kârlılığı istenen ölçüde sağlayamadığı da belirlenmiştir.Bu sonuç doğrultusunda, şirketler, kendi güçlerini ve bağımsızlıklarını korumakla birlikte, sadece belirli süreli, belli işlerde(yüksek teknoloji, sermaye, teknik bilgi ve uzmanlaşma gerektiren işlerde) ortak girişim riskine girmeyi daha uygun bulmuşlardır. Özellikle inşaat sektöründe ve yatırım alanlarında gerek ulusal gerekse uluslararası alanda şirket gruplaşmalarına rastlanmaktadır. Genelde bu gruplaşmalara Joint Venture -Konsorsiyum �Ortak Girişim adı verilmektedir. Bu gruplaşmalar tamamen akdi bir esasa dayanıp, belli bir işin ifasını amaçlamaktadırlar. [8]
Sosyal Sigortalar mevzuatında �rtak Girişim�veya �onsorsiyum�ile ilgili tanımlama ve düzenlemelere gidilmemiştir. Bu konuda yapılan düzenlemelerde 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa atıfta bulunulmaktadır.
Küresel rekabet, fiili uygulamalar ile başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası kuruluşların ihale uygulamaları da dikkate alınarak düzenlenen 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun [9] �anımlar�başlıklı 4. maddesinde; Ortak girişimlere yer verilmiştir. Buna göre Ortak girişimler [10]; İhaleye katılmak üzere birden fazla gerçek veya tüzel kişinin aralarında yaptıkları anlaşma ile oluşturulan iş ortaklığı veya konsorsiyumlar şeklinde olabilecektir.
Kanunun �rtak Girişimler�başlıklı 4964 sayılı Yasanın [11] 10. maddesi ile değişik 14. maddesinde ise Konsorsiyum oluşumu ve ihaleyi üstlenmesi halinde yapılacak işlemlere yer verilmiştir. Bu maddeye göre; konsorsiyum üyeleri, hak ve sorumluluklarını ayırarak işin kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili kısımlarını yapmak üzere ortaklık yaparlar.İdareler, işin farklı uzmanlıklar gerektirmesi durumunda, ihaleye konsorsiyumların teklif verip veremeyeceğini ihale dokümanında belirtirler. Ayrıca ortaklardan konsorsiyum yaptıklarına dair konsorsiyum anlaşması ve bu anlaşmada koordinatör ortağın belirtilmesi istenecektir. Diğer yandan konsorsiyum anlaşma ve sözleşmesinde, konsorsiyumu oluşturan gerçek veya tüzel kişilerin, işin hangi kısmını taahhüt ettikleri ve taahhüdün yerine getirilmesinde koordinatör ortak aracılığıyla aralarındaki koordinasyonu sağlayacakları belirtilmesi de öngörülmüştür. [12]
B. İHALELİ İŞİN SOSYAL SİGORTALAR KURUMU�A BİLDİRİLMESİ VE TESCİL İŞLEMLERİ 4734 sayılı Kamu İhale Kanununu hükümleri de göz önünde bulundurularak yeni Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği�de [13] Konsorsiyuma ilişkin yapılacak işlemlerle ilgili olarak düzenlemelere yapılmıştır.
01.05.2004 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Yönetmeliğinin (5/e) maddesinde; Konsorsiyumu oluşturan üstlenicilerin her birine müstakilen istihkak ödenmesi ve bu üstleniciler tarafından idareye ayrı ayrı teminat verilmiş olması kaydıyla, her bir üstlenici için verecekleri işyeri bildirgesine istinaden ayrı ayrı işyeri dosyasının açılabileceği�hükmüne yer verilmiştir.
Sosyal Sigortalar Kurumu uygulamasında; işyeri, işveren, Aracı tanımları ve bunlarla ilgili işlemler, hatta bütün düzenlemelerin odak noktasında �igortalı�ulunmaktadır. [14] Bu bağlamda üstlenilen ihaleli iş;
- Piyasadan hazır halde alınıp satılan işlerden ise,
- İşin mahiyeti itibarıyla, işyeri dışında yapılması gerekmeyen işlerden ise
- Hariçten işçi alınmaksızın (Kurumda tescilli) mevcut olan devamlı işyeri işçileriyle ifa edilmiş ise,Kuruma �şyeri bildirgesi�verilmesi gerekmemektedir. İşyeri bildirgesi şekil şartına tabidir. Bildirimin yerine getirilmiş sayılabilmesi için mutlaka belirtilen yönetmelikte gösterilen şekle uymak gerekmektedir.Buna göre Kuruma yapılacak bildirim ve tescil işlemlerini bir örnekle somutlaştıralım.
ÖRNEK: ( A ), ( B ), ( C ) gerçek ve/veya tüzel kişilerinin konsorsiyum şeklinde ( X ) taahhüt konusu işi üstlendiklerini, bu iş için her bir kişinin ayrı ayrı idareye teminat verdiğini ve kendilerine müstakilen istihkak ödemesinde bulunulacağını varsayalım;Bu durumda konsorsiyumu oluşturan ( A ), ( B ), ( C ) kişileri, taahhüt konusu iş nedeniyle sigortalı çalıştırmaya başlamışlar ise, her biri ayrı ayrı olarak örneği Kurumca hazırlanan �şyeri Bildirgesini�iki nüsha düzenleyip en geç sigortalı çalıştırmaya başlandığı tarihte işyerini çevresine olan Üniteye [15] vermek zorundadırlar. Ayrıca işyeri bildirgesine Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği�in 10. maddesinde belirtilen belgeleri [16] de ekleyeceklerdir. Örneğimizde üstlenicilerden ( A ) nın hariçten işçi çalıştırmaksızın mevcut olan devamlı işyeri işçileri ile veya hiç işçi çalıştırmaksızın Bağ-Kur sigortalısı şirket ortaklarının çalışması ile işi ifa ettiğini varsaymamız halinde ise, bu durumda sigortalı çalıştırılması söz konusu olmadığından Kuruma �şyeri bildirgesi�verilmeyecektir. Sadece durumu belirtir bir yazı işi çevresine olan Üniteye verilecektir.Ünite de (işin bitirilmesinden sonra) bu durumun araştırılması için Sigorta teftiş Kurulu Başkanlığı�ın ilgili Grup Başkanlığı�a sevk edecektir.
IV. SONUÇ Sigortalı çalıştırılması gereken İhaleli işin Konsorsiyum şeklinde üstlenilmesi halinde;yüklenicilerin her birine müstakilen istihkak ödenmesi ve bu üstleniciler tarafından idareye ayrı ayrı teminat verilmiş ise; Konsorsiyum oluşturan her bir üstlenici, örneği Kurumca hazırlanan �şyeri Bildirgesini�ve eklerini iki nüsha düzenleyip en geç sigortalı çalıştırmaya başlandığı tarihte işyerini çevresine olan Üniteye vermek zorundadırlar. Ancak; Konsorsiyum şeklinde üstlenilen ihaleli iş dolayısıyla, Konsorsiyumu oluşturan üstlenicilerden, hariçten işçi çalıştırmaksızın mevcut olan daimi işyeri işçileri ile veya hiç işçi çalıştırmaksızın Bağ-Kur sigortalısı şirket ortaklarının çalışması ile işi ifa edelerin ise Kuruma işyeri bildirgesi vermesine gerek bulunmamaktadır. Diğer yandan üstlenici,hiç sigortalı çalıştırmadan piyasadan malzeme temini ile ihaleli işin, üzerine düşen kısmını ifa etmiş ise bu durumda da bu üstlenicinin Kuruma işyeri bildirgesi vermesine gerek bulunmadığı gibi başka bir (Kuruma karşı) yükümlülüğü de bulunmayacaktır.


[1] Genel bütçeli kuruluşlar, Katma bütçeli kuruluşlar, İl özel idareleri, Belediyeler, Kamu iktisadi kuruluşları, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kuruluşlar, Döner sermayeli kuruluşlar ile bu kurum ve kuruluşların teşekkül, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri
[2] Belirtilen Yönetmeliğin yürürlüğe konulması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 187/1988 tarihli ve 024282 sayılı yazısı üzerine 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3395 sayılı Kanunla değişik 83 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 23/3/1989 tarihinde kararlaştırılmış, 08.04.1989 tarih ve 20133 sayılı Resmi Gazete�e yayımlanmıştır.
[16] T.C kimlik numarasını gösteren nüfus cüzdanı örneği, İkametgah belgeleri ile imza sirkülerini,
Kayıtlı oldukları meslek kuruluşlarından alacakları belgeleri,üzel kişilerde hükmi şahsiyetin tescil edildiği Ticaret sicil gazetesi ile imza sirkülerini, İşyeri açmak için aldıkları ruhsat örneğini,Bağlı bulundukları vergi dairesinin adını ve vergi hesap numarasını gösterir bir belgeyi, Adı ortaklıklarda tüm ortakların onaylı T.C kimlik numarasını gösteren nüfus kayıt örneklerini ve ikametgah belgelerini, İşveren vekillerinin noterden onaylı vekaletnamelerini ve imza sirkülerini, Defter ve belgelerini düzenleyen ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre yetki almış bulunan serbest muhasebecilerin veya serbest muhasebeci mali müşavirlerinin ilgili meslek kuruluşu tarafından onaylanmış belgesini ve Diğer kurumlar uyarınca tutmak zorunda oldukları defterlerin türünü gösteren resmi nitelikteki belgeler.
KONSORSİYUM BEYANNAMESİ
İhale kayıt numarası:
[idarenin adı] tarafından ihaleye çıkartılmış bulunan [işin adı] işine müşterek teklif vermek ve söz konusu iş uhdemize ihale olunduğu takdirde sözleşme akdedilerek işin ifası ve bitirilmesi amacı ile, özel bir ortaklık kurmuş bulunuyoruz. İhalenin üzerimizde kalması halinde konsorsiyum sözleşmesi, sözleşme imzalanmadan önce noterliğe tasdik ettirilerek idareye verilecektir. Konsorsiyumun koordinatör ortağı, işin bitimine kadar [koordinatör ortağın adı]’ dır.
Koordinatör ortağın konsorsiyumu her konuda temsile tam yetkili olduğunu, idare tarafından koordinatör ortağa yapılacak bildirimlerin konsorsiyuma yapılmış sayılacağını, vermiş olduğumuz müşterek teklif neticesinde, iş üzerimizde kaldığı takdirde sözleşmenin bütün ortaklarca müştereken imza edileceğini ve akdedilecek sözleşme ile ilgili diğer bütün hususlarda koordinatör ortak olarak göstermiş olduğumuz ortağımızın, ortaklığımız nam ve hesabına hareket etmeye tam yetkili olacağını, her birimizin akdolunacak sözleşmenin konusuna ve kapsamına girecek işlerin ve taahhütlerin ve sözleşmeden doğup da ortaklığımıza yönelecek yükümlülüklerin yerine getirilmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağımızı ve iş sonuna kadar kurduğumuz özel ortaklıktan ayrılmayacağımızı; aksi takdirde sözleşmenin feshi, teminatın gelir kaydı hususlarında [idarenin adı] yetkili olacağını, idarece koordinatör ortağa yapılacak bütün yazışma ve tebligatların konsorsiyuma yapılmış sayılacağını, sözleşme konusu işin tamamlanmasından önce koordinatör ortak dışındaki ortaklardan herhangi birinin ölümü, iflası, ağır hastalığı, tutukluluğu veya özgürlüğü kısıtlayıcı bir cezaya mahkum olması veya dağılması gibi durumlarda koordinatör ortak ve konsorsiyumun geri kalan diğer ortaklarının teminat da dahil işin bütün yükümlülüklerini ve sorumluluklarını üzerine alacağını ve işi bitireceğini, beyan, kabul ve taahhüt ederiz.

Sıra no
Ortağın
adı ve soyadı/ticaret unvanı Taahhüt ettiği
iş kısmı
Tebligat
adresi

1)
2)
3)
...)
n)

KOORDİNATÖR ORTAK ÖZEL ORTAK ÖZEL ORTAK ÖZEL ORTAK ÖZEL ORTAK
İmza İmza İmza İmza İmza

Konsorsiyum

Konsorsiyum, iki veya daha çok gerçek ya da tüzel kişinin her birinin, belli bir işi yapmak amacıyla, ortaklaşa taahhüt etmiş oldukları işin bir bölümünün yerine getirilmesinin sorumluluğunu diğerlerinden bağımsız olarak yüklenmek suretiyle katkılarını birleştirmelerini ifade etmektedir.
Konsorsiyumun ortak girişimden farkı, ortakların her birinin belli bir işi yapmak amacı ile hareket ediyor olmasıdır. Dikkat edilirse konsorsiyumlarda ortaklar, işi kül halinde değil belirli nitelikteki işleri yapmak suretiyle hareket etmektedirler.
Konsorsiyumun, yakın bir kavram olan ortak girişimden başlıca farkı, konsorsiyumu oluşturan her bir tarafın sadece kendi yaptığı bölüm ile sorumlu olmasıdır. Bir başka deyişle, konsorsiyum ortakları arasında müşterek, müteselsil sorumluluk, kural olarak, yoktur. Tabi bu durumun, konsorsiyum ile iş sahibi arasındaki sözleşmede veya konsorsiyumun hukuki ilişki kurduğu diğer hukuk kişileri ile akdedilen sözleşmelerde de düzenlenmesi gerekir, aksi takdirde, Borçlar Kanunu’nun adi şirkete ilişkin hükümleri uyarınca konsorsiyumun tüm ortakları, borcun tamamından sorumlu olacaktır.