.

.

27 Eylül 2014 Cumartesi

Zarar eden şirketler.

SERMAYE YETERSİZ KALIRSA VEYA KAYBEDİLİRSE NE YAPILABİLİR.
Bu konuyu artık tartışmaya açmak ve yeni döneme hazırlık yapmanın zamanıdır. Uygulamaya girecek
TTK ve TMS uygulamalarında daha sağlam zeminde bulunmanın yanında Kanuni zorunluğun olduğu
bilinmelidir.
Türk Ticaret Kanunu'nun 324. Maddesi : . Şirketin bilançosunda sermayenin kısmen veya tamamen kaybedildiği anlaşılmışsa bu konuda harekete geçilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Şayet şirket sermayesinin üçte ikisinden fazlası karşılıksız kalmışsa genel kurulda ya mevcut (sermayenin üçte bir kalmışsa) üçte bir sermaye ile yetinilmesine karar verilecek ya da eksilen sermayenin ortaklarca tamamlanması gerekecektir.
Türk Ticaret Kanunu'na göre şayet şirket sermayesinin üçte ikisinden fazlasını yitirmişse sermayesini artıramamaktadır. Önce şirket ortaklarının eksilen sermayeyi en az üçte iki seviyesine nakit enjekte etmek suretiyle getirmeleri gerekmektedir.
Ancak ondan sonra sermayenin (üçte birinden fazlasının) korunduğu YMM raporu ile tespit ettirilmekte ve sermaye artışı yapılabilmektedir.
Ancak uygulamada bazen bu durum göz ardı edilerek de sermaye artışı yapıla bilindiğine şahit olunmaktadır.

Sermayenin tamamlanması bankaya nakit girişi suretiyle aktiflerin artırılması ve pasifte öz sermaye hesapları altında bir hesaba fon olarak kayıt suretiyle olacaktır.
-------------------------------/----------------------------------------
102…………………………… 50 000 
529…………………………… 50 000
-Sermaye tamamlama fonu
---------------------------------/---------------------------------------- 

İlk etapta yukarıdaki kayıt yapıldıktan sonra ikinci aşamada pasifteki bu fonla aktifteki zararlar, fon tutarı kadar karşılıklı kayıtla kapatılmaktadır. Bu yolla şirket bilançosundaki ticari birikmiş zarar tamamlanan sermaye tutarı (ilk etapta pasifte fona kaydedilen tutar) kadar azaltılmaktadır. 
----------------------------------/--------------------------------------------
529………………………………………. 50 000
580………………………………….. 50 000
--------------------------------------/-------------------------------------------

Yukarıda bahsettiğimiz yöntem ile ticari zararları bilançoda yok etsek bile beyannamede takip ettiğimiz devreden birikmiş zararları mahsup hakkımız devam edecektir.

''Sermaye tamamlama suretiyle pasifte fona kaydettiğimiz bu tutarı şirketin bilançosu düzeldiğinde ortaklara iade etmek mümkün müdür?'' sorusuna farklı cevaplar verilmektedir. Şekil ve hukuki altyapısı uygun oluşturulmak şartıyla mümkün olacağı kanaatindeyiz.
Alıntı: Zeki Gündüz YMM, Bilanço Nasıl Güzelleştirilir? (2)

Bu konuyu tamamlamak için devam edersek Gelir sayılması gerektiği hakkında Bakanlık görüşü ve uygulaması mevcuttur. Tabiki bu olayın devamı dır.

Bu konuda Sn.Erdoğan Öcal'ın makaleleri vardır.
ve ayrıca: Değerli okurlarımız, 20 Temmuz 2012 tarihli "YeniTTK’da şirket iflasına yönelik önemli biryenilik” başlıklı yazımızdaYeniTTK’nın getirdiği en önemliyeniliklerdenbirini ele almıştık. Söz konusu yazımızda,YeniTTK’nın 376’ncı maddesine göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurulun,

- sermayenin üçte biri ile yetinmeye veya
-sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirdeşirket kendiliğinden sona ereceğini belirtmiştik.

YeniTTK’nın 376’ncı maddesinde yapılan düzenlemenin Eski TTK’nın 324’üncü maddesi düzenlemesinden farkı,YeniTTK’da sermayenin tamamlanması ile kastedilen husus, maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, sermayenin;
-azaltılan sermaye kadar veya ondan fazla sermaye artırımı yapılmasıveya
-bilanço açıklarının pay sahiplerinin tümünce veya bazı pay sahipleri tarafından kapatılmasıya da
-bazı alacaklıların alacaklarını silmesikastedilmektedir.

Burada,YeniTTK ile çok önemli değişikliklere gidilerek, azaltılan sermayeden daha fazla sermaye artırımına izin verilmektedir. Ayrıca, bilanço açıklarının bazı pay sahiplerince kapatılması ve bazı alacaklıların alacaklarını silmesi düzenlemesi getirilmektedir.

Yapılan bu değişikliklerle şirket ortaklarının şirketi devam ettirmek istemeleri halinde, şirketin iflasından çok, şirketin devam ettirilmesinin önünün açıldığını vurgulamıştık.Konunun vergisel boyutunu ise önümüzdeki yazılarımızda ele alacağımızı belirtmiştik. Sermaye tamamlama fonu diye de adlandırılan fonun vergilemesi konusunu aşağıda ele alacağız.

YeniTTK 376’ncı madde hükmüne göre, genel kurulda sermayenin tamamlanması kararı alınacak olur ise, ortaklar, sermayenin tamamlanması için, zor durumdaki şirkete hisselerine düşenödemeleriyapmaları halinde, şirket bu fonu, kanun hükmü gereği, zararların kapatılmasında kullanmak zorundadır. Ortaklar tarafından sermayenin tamamlanması için konulan buparapasifte bir fon hesabına alınmamalıdır. Paranın konuluş amacı bilanço açıklarını yani zararı kapatmaktır.

Konuyla ilgili olarak en son Gelir İdaresi Başkanlığınca verilen 01.06.2012 tarih ve 11 sayılı Özelge’de; 
"Türk Ticaret Kanununda zarar telafisi fonu ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı gibi bu ad altında yurt dışından gelen paraların yedek akçe olarak kabul edileceğine dair bir hüküm de bulunmamaktadır.

Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında sermayeye ilave edilmeyen sermaye tamamlama fonunun, ortağı olunan iştirak tarafından, iştiraklerin maliyet bedeline eklenmesi mümkün değildir. Sermaye tamamlama fonunun ödendiği iştirakin, bu tutarları kurum kazancına dâhil etmesi gerekmektedir.
Ayrıca, sermaye tamamlama fonu adı altında iştirake ödenen tutarlar, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde sayılan giderler kapsamına da girmediğinden, gider yazılması veya zarar olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75’lik kısmının istisna olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında da iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmediği belirtilmiştir.
Bu çerçevede, iştirak hisseleri satışından; kazanç doğması ve maddede belirtilen şartların varlığı halinde satıştan doğan kazancın % 75’inin istisnaya konu edilmesi mümkün olup zarar doğması halinde ise bu zararın %75’inin kurum kazancından indirilebilmesi mümkün bulunmamaktadır.”denilmektedir.

Burada TTK ile vergi kanunları arasında bir çelişki doğmaktadır.YeniTTK’nın 376’ncı maddesi hükmüne göre bilanço açıklarının kapatılmaması durumunda şirket sona erecek iken(Aslında, 376’ncı madde sermayenin tamamlanması veya daha fazla sermaye konulmasının yasal zeminin oluşturmaktadır), vergi kanunlarıbakımındankapatılan bu açık için zor durumda olan şirkete konulacak paralar şirket açısından gelir kabul edilerek vergiye tabi tutulmakta ve bu fonu koyan ortaklar açısından ise gider olarak kabul edilmemektedir. Çünkü, vergi kanunlarıbakımındanbu gelirin istisna olduğuna veya ödeyen ortaklarbakımındangider olarak kabul edilmesine yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, Gelir Vergisi Kanununun 38’inci maddesine göre, bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.

Bu şu anlama gelmektedir, ortaklar tarafından şirkete konan paraların dönem başı öz sermayesinin dönem sonu özsermayesinden çıkarılması sonucu ortaya çıkan farktan indirilecek olması nedeniyle, zarar tamamlaması ya da bilanço açığının kapatılması adı altında ortakların TTK’ya göre zorunlu olarak koydukları paranın vergiye tabi olmaması gerekir. Aslında vergiyi doğuran olay doğmadığına göre herhangi bir istisnai düzenleme de olmayacaktır.(Aynı yönde görüş için bakınız: Erdoğan Öcal, Sermaye Tamamlama Fonu Hesabına Yapılan Ödemeler Kurumlar Vergisine Tabi Mi?, Vergi Sorunları Dergisi İnternet Sitesi Yazarı)

Burada tekrardan önemle vurgulanmalıdır ki, Yeni TTK’nın 376’ncı maddesiyle artık eksilen sermaye kadar değil, eksilen sermayenin üzerinde sermaye artışı yoluna gidilebilecektir. Böylece, şirketlerin yaşatılmak istenmesi durumunda Yeni TTK bunun önünü açmaktadır. Bu konu daha önceki yazılarımızda da kaleme alınmıştır.

Sonuç olarak, Gelir İdaresinin görüşü her ne kadar sermayeyi tamamlama fonunun şirket bakımından vergiye tabi bir gelir ve ödeme yapan ortaklar bakımından kanunen kabul edilmeyen bir gider niteliğinde olduğu yönünde olsa da, işlem yapmadan önce tekrardan Gelir İdaresinden görüş talep edilebilir. Ayrıca, ihtirazi kayıtla beyan edilerek dava yoluna da gidilebilecektir. Bir taraftan Yeni TTK ile eksilen sermayeden daha fazla sermaye konulmasına olanak tanınarak şirketler kurtarılmak istenirken, diğer yandan vergi kanunlarına göre bu fonu vergilendirilecek bir kazanç gibi algılamak tezat oluşturmaktadır.

131 xxxx
580 xxxxx
zararı ortaklara aktarıp
--------------------
100 xxxx
131 xxxxxxxxxxx
ortaklardan zararı tahsil etmek
---------------------------



Türk Ticaret kanunu açısından bir sorun yoktur ve zararlar hem ayrılan yedek akçe ile hemde bunun dışında 6102/376.madde kapsamında alınan kararla ortakların zararları kapatması mümkündür ve sicillik bir uygulama olmadan yapılabilir ama tabi her ikisi içinde genel kurulun kararı lazımdır müdür,müdürler kurulu veya yönetim kurulunun kararı yeterli olmaz, diğer nokta muhasebe uygulamasına geldiğimizde karşımıza şuan MSUGT.leri ile uygulama yaptığımız muhasebe ve raporlama standartlarına özellikle tek düzen hesap planına göre 52.ci gruptaki sermaye yedekleri hesabı uygun değildir,diğer nokta muhasebe kaydı için en uygun kayıt doğrudan 580 hesabın kapatılmasıdır ve tek düzenede uygundur.


(Mustafa Gülşen forumda yüksekkaya ve dumanlı yazılarından derleme yaptım) 

Hiç yorum yok: