Elektronik defter ve elektronik fatura ticari
hayata gireli çok zaman olmadı. Ancak mükellefler,gerekli alt yapı hazır
olmadan yetişmiş personel istihdam edemeden veya mevcut insan kaynaklarına
gerekli eğitimleri veremeden bu sisteme geçmek zorunda kaldılar.E-fatura,e-defter,e-arşiv
fatura,e-bilet derken bu elektronik vergisel uygulamalar gerçekten karmaşık bir
hal aldı. Vergi Usul Kanunu’nun 242’nci maddesi uygulama ile ilgili düzenleme
yapma yetkisini Maliye Bakanlığı’na bırakmıştır. Maliye Bakanlığı da sık sık bu
yetkisini kullanarak değişiklikler yapmış, uygulama klavuzlarını, uygulama
esaslarını değiştirmiştir. Bu kadar sık değişiklik yapılınca YMM, SMMM ve Bağımsız
Denetçiler gibi uygulamanın birebir içerisinde olan uzman kişiler dahi
elektronik uygulamalarda tereddüde düşer hale geldiler.
Şirketler, ticaretle uğraşanlar, vergi mükellefleri ticari hayatın bir parçası haline gelen elektronik fatura uygulamalarının hukuksal boyutunu özümsemekte çok zorlanmadılar. İcra işlemlerinde, ticaret davalarında e-fatura sağlıklı bir şekilde kullanılır oldu. Bilirkişiler e-fatura konularında ihtiyaca cevap verebilecek durumdalar. Ancak e-deftere gelince durum aynıdır demek çok zor. Bunu temel nedeni e-defter tutma kuralları o kadar karmaşık ve ayrıntılı ki bir işletmenin muhasebe biriminin iş yükünü gereksiz yere on katına çıkarmaktadır. Böyle olunca da e defter muhasebe ücretleri artmakta, bu yüksek ücretleri vermek istemeyen mükellefler ise bünyelerinde bir mali müşavir çalıştırma yoluna gitmektedirler.
Her belgeye bir yevmiye kaydının yapılmasının istenmesi e defteri gereksiz yere şişirmekte ve klasik şekilde kontrol yapılmak istendiğinde uzun süreler e-defter kayıtlarının incelenmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Yeni TTK 64. md de e-deftere izin vermiştir. İki kanun maddesi ve tebliğler ile uygulama sürmektedir. Mükellefler şüpheye düştükleri konularda e-defter ve e-fatura için Maliye Bakanlığı’ndan özelgeler almaktadırlar. Hukuki mevzuat bu kadar sığ bir alanda döndüğü için e-defter, e-fatura konularında mükellefler ile vergi inceleme elemanları yüz yüze gelmektedirler. Konuyla ilgili vergi davalarının açılması, Danıştay Kararlarının ortaya çıkması ile uygulama daha sağlıklı bir hale gelebilecektir. Şu an Maliye Bakanlığı’nın bürokratlarınca yürütülen uygulamada vergi mükellefleri yönünden olaya pek bakılmamakta aşırı Hazineci bir yaklaşımla uygulama yürütülmeye çalışılmaktadır. Üstelik hukuki mevzuat çok sağlıklı olmadığı için e-defter ve e-fatura mevzuatı ile VUK ve diğer kanunlar arasında pek çok uyumsuzluk ortaya çıkmaktadır.
Maliye Bakanlığı bilgisayar yazılım firmalarına özel entegratörlük yani e-defter ve e-fatura uygulamalarına aracılık yetkisi vermiştir ancak sorumluluk bunlardan hizmet alan mükelleflerdedir demiştir. Özel entegratörün yazılımından, bilgisayar sisteminden kaynaklanan bir durumda dahi sorumluluğu mükellefe yüklemek ne kadar anlamlıdır o tartışılır. Benzer şekilde Maliye Bakanlığı bilgisayar yazılım firmalarına “saklama” hizmeti verme yetkisi vermiş yine sorumluluk bunlardan hizmet alan mükelleflerdedir demiştir.
E-defter ve e-fatura vergi uygulamalarının dayandığı
temel açısından çok önemlidir ve vergi cezalarının büyük çoğunluğu bu iki
kavram üzerinden ortaya çıkmaktadır. E-defterde Maliye Bakanlığı’na e-defterler
yerine defterdeki bilgilerin değiştirilmediğini gösteren bir şifreleme bilgisi
yüklenerek berat dosyaları alınmaktadır. Böylelikle e-defterler noter tasdikli
defterlere yazılan kayıtlar gibi değiştirilememektedir.
Uygulamada vergi davası oluşturması kesin gözüken
hususlar şunlardır:
1-) Ocak ayının beratı alınmış ama örneğin şubat ayı unutulmuş ve mart ayının beratı alınmış ise ne olacak? Yani bir ayın beratı hiç alınmaz veya geç alınırsa bunun vergisel sonuçları ne olacaktır?
2-) E-defter yerine kağıt defter tutarsam veya
e-fatura yerine kağıt fatura kesersem bunun yaptırımı ne olacaktır?
3-) Sırf e-defter beratı almadım diye ödediğim ve
faturalarda gösterilen katma değer vergilerinin tamamı ret olunabilir mi?
4-) Bir yevmiye kaydına birden çok belgeyi kaydettiğim
tespit edilirse ne olacak?
Vergi Usul Kanunu’nun 3’ncü maddesine göre vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti esastır. Sırf şekilsel bir yükümlülük eksik yerine getirildi diye örneğin bir ayın beratı alınmadı diye mükellefler defter ve belgeleri gizlemekten Cumhuriyet Savcılığı’na verilebilir mi?
Bu şekilde bir hapis cezası ile karşı karşıya kalan
mükellef bir daha ülkemizde yatırım yapar yanında işçi çalıştırır mı?
Vergi ile
ilgili olaylar ciddidir ve hukuki sonuçları çok ağır olabilir. Bu sebeple
elektronik uygulamalara ilişkin düzenlemelerin belirli bir seviyede de olsa
kanunla düzenlenmesi gerekir. Kanunlar hazırlanırken mutlaka uygulamacılardan görüş
alınmalı ve ticari hayat sekteye uğratılmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder