.

.

19 Şubat 2008 Salı

Temel Mali Bilgiler

Teknik üniversite mezunları ya bir firmada yükselmektedir, ya yeterince yükselmiş sorumluluk üstlenmiştir, ya da kendisi bir firma kurmuş mal/hizmet satıyordur. Teknik üniversite mezunu olunca pek üzerinde durulmaz, vergi-maliye-ssk/bağkur gibi kavramların..

Varsa yoksa üretmek ve satmak, bunlar nasıl olsa hallolur.

Aslında hem İdari İlimlerimiz var hem de mühendislik eğitimimizde Management dersimiz. Yani çok da uzak değiliz. Ama uzak olunmayanlar; kar, kazanç, maliyet gibi tutarların hesaplanması, bu vergi imiş, kdv imiş, ötv imiş, neyse ne, verirsin bir muhasebeciye zaten yazılı kurallar değil mi yapsın, onu da mı düşünecek, mühendisler. Evet yaklaşım bu sanırım, yıllardır konu açılınca dinlediğim arkadaşlarım, bir gün gelip kendisi işini kurarken beni hatırlayıp aklına takılanları soran arkadaşlarımdan edindiğim izlenim bu. Ver bir muhasebeciye o bu kısmını halletsin işlerin.

Ancak o kadar da basit değil; muhasebeci, eğer kendi bünyenizde kurulu bir muhasebe birimi değil ise, size dışarıdan danışmanlık ve uygulama ile destek veriyor ise, ona ne zamana kadar, hangi bilgiyi ve belgeyi, neden vermeniz gerektiğini, onun bunları alınca sizin için ne yapacağını bilirseniz, bilgi belge iletiminiz daha nitelikli olur; boşa zaman harcanmaz, olmayacak hatalar yapılmaz, yanlış anlamalar önlenir.

Bu amaçla, birkaç eski olumsuz deneyiminde verdiği motivasyon ile, benden bu servisi alanları bir nevi öğrencim kabul ederek, onlara tabi bizim gibi bu işi profesyonel olarak yapanlar kadar değil ama, ne yapıldığını anlayacak kadar bilgilendirmeye çalışıyorum.

Bir önceki yazımda mezunlarımıza 2008 yılının yeni vergi durumlarını anlattıktan sonra şöyle genel bir vergi-muhasebe - sosyal güvenlik ön bilgisi versem ilgi çeker mi acaba dedim. İşte bunu deniyorum;

Ana başlıklarım ne olmalı?
· Firmaların yapısı ve bunların ayrı ayrı dikkat edilmesi gereken özellikleri.
· Ana vergi türleri, alt türler, genel uygulamaları.
· Kayıt sistemi, amacı, elde edilen sonuçlar.
· Sosyal güvenlik sistemimiz.


Firmalar:

Çalışma konuları bakımından vergi sistemimiz genel bir ayrım yapmıştır.

Tüccar, asıl mükellef grubudur, yıllık alış satış toplamlarını esas alan sınırlara göre 2 sınıfa ayrılırlar, birinci sınıf ve ikinci sınıf tüccar şeklinde ve farklı kayıt sistemi uygulanır. İkinciler işletme defteri tutar, birinciler bilanço usulünde defter tutarlar.

Küçük esnaf, bunların çeşitli sınırları vardır, geçince 2.sınıf tüccar olurlar, basit usule tabidirler (ODTU mezunundan küçük esnaf çıkmaz fazla detaya girmiyorum).

Serbest meslek erbabı, daha çok beynindeki bilgiyi kullanarak danışmanlık yapanlar bu gruba girer; doktor, avukat, muhasebeci, proje mühendisi gibi. Tüccarlardaki gibi sınıf yoktur hasılatı ne olursa olsun serbest meslek defteri tutabilirler, kendileri isterler ise bilanço usulüne geçebilirler.

Ziraatçı. zirai ürünlerin satışı peşin vergi kesilmesine tabidir, yani tevkifat, yani stopaj. Çok istisnai durumlar dışında bütün satışlar da tevkifat vardır, tevkifatlı satışları olan zirai ürün üreticisi için kendi istemedikçe defter tutma zorunluluğu yoktur.

Yapılarına göre ayrım ise;
Şahıs firması, adi ortaklık ve kolektif şirketler. (Gelir vergisi mükellefidirler.)
Sermaye şirketleri (Anonim ve limited şirketler) şeklindedir. (Kurumlar vergisi mükellefidirler.)

Arkadaşlarımız kendileri bir iş yapacak olduklarında genellikle önceden kulaklarına takılmış bilgiler yada ön araştırmalarına dayanarak limited şirket kurmak isterler, bazı daha heyecanlıları ise anonimde ısrarlı olurlar. Bana böyle kısmi ön kararla gelenleri şunları anlatırım;


(Tekbaşına girişimde bulunacak olana hitaben)
Bak limited yada anonim tabi adı prestijli ama ilk kuruluşunda bir masrafı var (en az 1000YTL, sermaye/ ortak sayısı/yetkili imza sayısına göre artar). Ayrıca yeni bir girişimde bulunuyorsun başka özel nedenlerin yok ise istersen sana şahıs firması kuralım, hem kuruluş masrafı yok denecek kadar az,
hem de başlangıçtaki hayallerin gerçek olmaması, sözlerin tutulmaması halinde bunu bir dilekçe ile kapatabilirsin, ama şirket bir kez kuruldu mu kapanması için uzun bir tasfiye süreci gerekir (yaklaşık 18 ay) ve bu süreçte hiç faaliyetin olmasa da yerine getirmen gereken vergi yükümlülüklerin vardır ve ayrı bir maliyeti vardır (Noter,tescil ve ilan)..

(İki ortak girişimde bulunacak olanlara hitaben)
İkinizin çok iyi anlaştığı,geleceğe umutla heyecanla baktığınız görüyorum ama bakın bu hayaller gerçek olmazsa……(tasfiye sürecini anlatırım), isterseniz birinizin üzerine işi başlatayım,ilk deneme dönemi böyle geçilebilir, ama iki kişinin birlikte olmasında yetki ve sorumluluk paylaşımı da var, burada sorun olabilecek yada mutlaka başlarken sermaye şirketi olarak başlamanızı gerektiren durumlar var ise (ki ilk grup içinde geçerli olan daha ciddi görünüm, yatırım teşviklerinden yararlanma, katılınacak bir ihale için gerekli şart, fiyat politikasında şirket prensipleri kavramından faydalanma gibi). o zaman şirket kuralım ama, 2 ortak olarak değil en az 3 ortak olmalı çünkü şirketlerde en basit kararlar için dahi en 2 imza gerekiyor,ikiden biri bir şekilde küsüp gider ise şirket felç olur,çok az bir sermaye payı vereceğiniz bir 3.ortak bulun derim.
(ikiden fazla ortak girişimde bulunacak ise onlara anlatacaklarımı yukarıdakileri okuyan tahmin edebilir o nedenle yazmıyorum.)

Bu arada son iki yıldır mecliste bekleyen bir yasa tasarısı var Yeni Türk Ticaret Yasası,1500 den fazla 1600 den az maddesi var,sırası gelince görüşülecek,kabul edilip onaylandıktan sonra yasalaşacak,bu tasarı da, tek kişinin şirket kurmasından söz ediliyor, böylece bizim şirket=ortaklık eşitliğimiz ortadan kalkacak ve yukarıda anlattıklarımın bir kısmı anlamını yitirecek ama işte bu hala tasarı ve şu an geçerli olan o anlatılanlar.

Gelelim vergilere,
İki türe hemen en başta ayıralım;
İş var ise var olanlar ve var olmak için işe gerek duymayanlar.

Emlak vergisi,
Motorlu Kara Taşıtları Vergisi,
Veraset ve İntikal Vergisi için ödeyecek olanın bir işi, bir faaliyeti olmasına gerek yok,
bir taşınmaz malınız var ise emlak vergisi mükellefisiniz,
aracınız var ise mktv mükellefisiniz,
miras yada başka bir yolla bir varlık size devredildi ise viv yükümlüsüsünüz.

Ama bir işiniz var ise gelir vergisi (şirketiniz varsa kurumlar vergisi)
ve tabi bunları geçici vergileri,
Kdv (yada bsmv),
muhtasar vergi,
bazı ürünlerin ilk üreticisi iseniz ötv mükellefisiniz.
(Kdv-katma değer vergisi Bsmv-Banka ve sigorta muameleleri vergisi. Ötv-Özel tüketim vergisi)

Bir faaliyette bulunup gelir elde edenler gelirlerinin bir kısmını devlete verirler.(Böylece bu gelir kutsanmış olur)

Eğer tek kişi,yada adi ortaklık veya kolektif şirket olarak çalışılıyor ise gelir vergisi,
limited yada anonim şirket olarak çalışılıyor ise kurumlar vergisi ödenir.

Gelir Vergisi,dönem sonunda hesaplanan faaliyet gelirinin,gelir arttıkça artan oranlı tarifeye göre bir bölümü (%15-30) mart ayında beyan edilir ve mart ve temmuz aylarında 2 taksitle ödenir.

Kurumlar vergisi aynı şekilde hesaplanan gelirin %20 sidir,tamamı nisanda beyan edilir ödenir.

Bu iki verginin mükellefleri 3 er aylık dönemlerde geçici (peşin) vergi beyanında bulunurlar ve ödedikleri geçici vergileri de yıllık olarak beyan edilen gelir ve kurumlar vergilerinden düşerler kalan varsa öder,fazla geçici vergi ödedi iseler geri alırlar.

Üzerinden vergi hesaplanacak gelire vergi matrahı denir.

Gelir vergisini ticari faaliyet dışında kira geliri elde edenler,faiz geliri elde edenlerde mart ayında beyan eder öder,bu tür gelirler belli bir tutarı aşıyor ise beyan edilir,bu belli tutarlar çeşitlidir ve her yıl değişir.

Şirketlerin elde ettiği kira ve faiz geliri ticari gelirlerine eklenir.

Tabi birde ücretliler,bordro mahkumları var,onlara ödenen ücretlerden de vergi alınır ama bu vergi tartışma yaratır,teorik olarak ücretliden kesilir,ama beyan edip ödemesi işverene yüklenmiştir,ödenmezse işverene icra takibi yapılır, bu yüzden işçi buna benim vergim der,işverende hayır ben ödüyorum der.

Stopaj,tevkifat,muhtasar vergi; Bu 3 kavramın üçü de aynı.
Bir vergiyi devlet asıl ödemesi gerekenden alırken zorlanacağını hissederse daha kolay alacağı yola yöneliyor,
burada da zaten tanışık olduğu her ay beyanname veren mükelleflere;
işçiye,mülk sahibine,doktora,avukata,muhasebeciye para öderken daha ödemeyi yapmadan vergi kesme görevi veriyor,
yani vergi tevkif ediliyor,
bu işleme stopaj yapma da deniyor,
bu kesilen vergiler ya her ay ya da 3 ayda bir muhtasar beyanname ile beyan ediliyor ve muhtasar vergi adı altında ödeniyor.
Bu kadar basit.

Hiç yorum yok: