.

.

31 Aralık 2010 Cuma

Vergi incelemeleri.(aslından özetle.)

Vergi incelemelerinde gereksiz sorunları nasıl gideririz?Zeki GÜNDÜZ/ 31.12.2010

1. Tutanak taslaklarının paylaşılmaması.Tutanak imzalamaya davet ettiğinizde en azından bir gün önce tutanak taslağını ilgili şirketle paylaşırsanız, tutanakta yer alacak rakamları kontrol edebilme ve şirkete yönelteceğiniz sorulara verecekleri cevapları düşünebilme fırsatı vermiş olursunuz.

2. Tutanağa konulacak ifade.İnceleme tutanağı imzalamak için yapılan davete icabet edildiğinde, adeta şirketlerden daha önce hazırlanmış tutanağı gözden bile geçirmeden imzalamaları beklenmektedir.Genelde şirket yetkililerine tutanaklarda soru sorulmakta, cevap da yine inceleme elemanı tarafından hazırlanmaktadır.Mükellef kendi cevabını düzeltmek, bir şeyler eklemek ya da çıkartmak istediğinde problem yaşanabilmektedir. Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi tutanakların bu bölümleri mükelleflere bırakılmalı, hatta ayrı bir yazı şeklinde alınmalıdır.

3.Nelerin eleştirileceği,nasıl eleştirileceği konusunda inceleme sırasında bilgi verilmiyor. Tutanak aşamasına gelmiş bir inceleme aslında bitmiş hatta taslak raporu yazılmış demektir.O aşamada dahi mükelleflere incelemenin seyri, sonucu konusunda gerçekçi bilgiler verilmediğine şahit oluyoruz.

4. Tarhiyat öncesi uzlaşma talep edilmediğinde gönül konuluyor.İnceleme elemanı açıkça yada imalarla töu talep etmesinin kendi hayrına olacağı konusunda mükellefleri yönlendiriyor.Mükellefler yönlendirilmeye çalışılmasa daha şık olur.

5. Mükelleflere bizleri kötülemeyin.Mükelleflere,müşaviriniz işi bilmiyor,daha iyi bir müşavirle çalışsaydınız bunlar başınıza gelmezdi vb. değerlendirmeler yapılıyor.Hemen akabinde bunlar bizlerle paylaşılıyor.Devlet görevlilerinin bu şekilde yorumları mesleği yönlendirme, mesleğe şekil veya yön verme gibi anlaşılabilir.

6. İncelemede mükellefi dinleme protokol/diplomasi gereği olmamalı.Çoğu zaman inceleme elemanları ile yaptığımız görüşmelerde mükellefler/müşavirlerinin dediğine,argümanlarına,dayanaklarına bakılmakdan nezaketen dinlendiğine şahit oluyoruz.Oysa inceleme elemanının gerçeği arama yolunda tüm verileri değerlendiriyor ve raporunda da tüm argümanları karşılıyor olması gerekir.

7. Rakamlar büyüdükçe raporlar daha ayrıntılı,gerekçeleri doyurucu olmalıdır. Raporlarda şirketlerin ymm’si için özensizlikten bahisle sorumluluk raporu yazılıyor. Tarhiyat raporlarında da aynı özen beklenmelidir.

8. Okuma komisyonu sorumluluğu.Kurumsal hafıza, kurumsal tutarlılık, yeknesaklık, kaliteyi koruma,yanlışlıkları önlemenin yolu kontrol mekanizmalarıdır.Bu komisyonlarında görevlilerin görevlerini "maddi hata","ifade hatası" ile sınırladıkları izlenim içindeyiz. Bu komisyonların en önemli işlevi kendi kurumlarının kalitesini/saygınlığını korumaktır. Denetçinin bağımsızlığı, vergideki her yorumun bir ağırlığının olması ayrı bir öneme haizdir, ancak, bu kavramları aşındırmamak gerekir.

9. Vergi İdaresi irade ortaya koyabilmelidir.Mali İdare'nin görüş verdiği bir konuda inceleme yapıldığında vergi idaresi ortadan kayboluyor,mükellefi tek başına bırakıyor. Vergi İdaresi halen aynı görüşte ise vergi inceleme elemanları karşısında mükellefi yalnız bırakmamalı, konuya müdahil olmalıdır.

16 Aralık 2010 Perşembe

Kira ödemeyen kiracının tahliyesi.

İ H T A R N A M E



İHTAR EDEN :
Ali İsmet Tekin -1373 sk 8/702 35230 İzmir
KARŞI TARAF :

Kiracı………: Özgür Çelik – Akasya Sk.6/1 Balçova İzmir

Kiracı Kefili..: Hasan Ali Çiçek- İlçe Milli Eğitim Müdürü-

Kaymakamlık Binası 3.Kat Balçova-İzmir

KONU : 3 aylık kira bedeli olan 1200 TL sının ödenmesi, ödenmediğinde tahliye ve alacak davası açacağımın ihtarıdır.

AÇIKLAMALAR :
1-Akasya Sk No:6 Daire No:1 Balçova İzmir adresdeki taşınmazımda 15/1/2010 tarihli kira mukavelesi gereği aylık 400TL kira bedeli ile kiracı olarak oturmaktasınız.
2-Her ayın 15 yada 16.günü bankaya yatırmanız gereken aylık 400TL kira bedelini 3 aydır yatırmamış bulunmaktasınız. Birikmiş ödenmemiş kira borcunuz 1200TL (binikiyüzTL) dir.
3-1200TL tutarındaki 3 aylık toplam kira bedelini ihtarnamenin tebliğinden itibaren 30 (Otuz) gün içinde ödemeniz, ödemediğiniz taktirde Borçlar Kanunu 260 maddesi gereğince hakkınızda alacak ve tahliye davası açacağımı yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tarafınıza yükletileceğini ihtaren bildiririm.

4-Borçlar Kanunu'nun 484. maddesi hükmü gereğince yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira parasının miktarı açıkça gösterilmiş kira sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan kişi sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kiracının ödemekle yükümlü bulunduğu kira paralarından kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur. Düzenlenmiş olan kira sözleşmesi bu şartlara uyduğundan alacağımın hukuki ve icra yollu takibinde ödenmemiş kiralar toplamı ile yargılama ve icra giderleri kefilden de talep edilecektir.

İSTEM SONUCU :İş bu ihtarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren otuz gün içinde 1200TL kira bedelini ödemeniz, ödemediğiniz taktirde hakkınızda temerrüt nedeniyle tahliye ve alacak davası açacağımı ihtaren bildiririm.


İHTAR EDEN
Ali İsmet Tekin


SAYIN NOTER : Üç nüshadan ibaret iş bu ihtarnamenin bir suretinin karşı tarafa tebliğini, tebliğ şerhi taşıyan bir suretinin tarafıma verilmesini, diğer suretinin dairenizde saklanmasını saygılarımla talep ederim.



İHTAR EDEN
Ali İsmet Tekin

T.C.YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/6835 K. 1998/6808 T. 10.9.1998

• İKİ HAKLI İHTAR NEDENİYLE TAHLİYE ( İhtarların Şekle Tabi Olmaması )
• ŞEKİL ŞARTI(
İki Haklı İhtara Dayalı Tahliyede İhtarların Şekle Tabi Olmadığı )
• KİRACILIK SIFATI(
Davalının Temyize Gitmemesiyle Kesinleşmesi ) 6570/m.7/e, 11

ÖZET : 6570 sayılı Kanunun 7. maddesinin ( e ) bendinde ihtar için bir şekil şartı kabul edilmemiştir.Süresinde ödenmeyen kira paralarının istenmesi yeterlidir. Davalı, davanın dayanağı olan ihtarlara konu aylar kiralarından birini ihtarın tebliğinden sonra diğerini ise hiç ödemediğinden ihtarlar haklıdır.

Bu durumda 2 haklı ihtar olgusu gerçekleştiğinden kiralanan tahliyesine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Dava 2 haklı ihtar sebebiyle kiralananın boşaltılması istemine ilişkindir. Mahkeme davayı red etmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur. Davacı, bir kira yılı içerisinde davalının 2 haklı ihtara sebebiyet verdiğinden bahisle kiralananın tahliyesi istemidir.Davalı, husumetin kendine yöneltilmesinin yanlış olduğunu, ihtarların şekil şartlarına uygun olarak tanzim edilmediğini, davanın reddini savunmuştur.Mahkeme 2 haklı ihtar sebebiyle açılan davalarda çekilen ihtarlarda şekil şartlarının aranmadığı görüşüne katılmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davalı ile eski malik arasındaki yazılı kira sözleşmesi 1.3.1996 başlangıç tarihli ve 1 yıl sürelidir. Aylık kira paralarının her ay peşin ödeneceği kararlaştırılmış olup, 9.3.1998 tarihinde açılan iş bu dava süresindedir.
6570 sayılı Kanunun 7. maddesinin ( e ) bendinde ihtar için bir şekil şartı kabul edilmemiştir. Süresinde ödenmeyen kira paralarının hatırlatılması ve istenmesi yeterlidir.
Davalı, kiracılığa itiraz etmiş ise de; mahkeme davalının kiracılığını kabul edip davayı esasdan red etmiştir. Davalı hükmün gerekçesini temyiz etmediğinden davalının kiracılık sıfatı kesinleşmiştir. Davalı davanın dayanağı olan ihtarlara konu aylar kiralarından birini ihtarın tebliğinden sonra diğerini ise hiç ödemediğinden ihtarlar haklıdır. Bu durumda 2 haklı ihtar olgusu gerçekleştiğinden kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ( BOZULMASINA ), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10.9.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Ernst&Young 2010/98 sirküleri ile hatırlatılan 2009 ind.orandan kdv iadesi son hak.

Tarih: 15.12.2010
Konu: 2009 yılı indirimli orana tabi işlemlere ilişkin iade talebinin en geç 2010/Kasım dönemine ait KDV beyannamesi ile yapılması gerekmektedir.

Özet: 99 nolu kdvgt indirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV iade alacağının yılı içinde mahsuben iade edilemeyen kısmının, izleyen yıl içinde mükellefin isteğine bağlı olarak, nakden veya mahsuben iade edilebileceği belirtilmiştir. Tebliğde iade talebinin en erken izleyen yılın Ocak dönemine ait olup Şubat ayı içinde verilecek, en geç Kasım dönemine ait olup Aralık ayı içinde verilecek KDV beyannamesi ile yapılması gerektiği ifade edilmiştir.Buna göre, 2009 takvim yılında gerçekleşen indirimli orana tabi işlemler nedeniyle doğan KDV iadelerinin talep edilebilmesi için son başvuru tarihi, 2010/Kasım dönemi KDV beyannamesinin verilme süresinin son günü olan 24 Aralık 2010 olmaktadır. İade talebi 2010/Kasım dönemi KDV beyannamesi ile yapılacaktır.
Bu tarihe kadar iade talebinde bulunmayan mükellefler bu haklarını kaybederler.

KDVK 29/2 “Bir vergilendirme döneminde indirilecek kdv toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez.” hükmü yer almaktadır. Fıkranın devamında ise 28.md uyarınca BK tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı BKnca tespit edilecek sınırı aşan verginin, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödeneceği belirtilmektedir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir.

99 nolu kdvgt indirimli orana tabi işlemlerde iade uygulamasının usul ve esaslarına yer verilmiştir.

Söz konusu tebliğin “1.5. Yılı İçinde Mahsup Edilemeyen Vergilerin İadesi” bölümünde indirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV iade alacağının yılı içinde mahsuben iade edilemeyen kısmının, izleyen yıl içinde mükellefin isteğine bağlı olarak, nakden/mahsuben iade edilebileceği belirtilmiştir. Tebliğde iade talebinin, en erken izleyen yılın Ocak dönemine ait olup Şubat ayı içinde verilecek, en geç Kasım dönemine ait olup Aralık ayı içinde verilecek KDV beyannamesi ile yapılması gerektiği ifade edilmiştir.Buna göre, 2009 takvim yılında gerçekleşen indirimli orana tabi işlemler nedeniyle doğan KDV iadelerinin talep edilebilmesi için son başvuru tarihi, 2010/Kasım dönemi KDV beyannamesinin verilme süresinin son günü olan 24 Aralık 2010 tarihidir. İade talebi 2010/Kasım dönemi KDV beyannamesi ile yapılacaktır. En geç bu tarihe kadar iade talebinde bulunmayan mükellefler bu haklarını kaybederler.

Diğer iade türlerinden farklı olarak indirimli orana tabi işlemler nedeniyle doğan iade talebinin belirtilen süre içerisinde yapılmaması halinde, sonradan düzeltme beyannamesi verilerek tercih hakkının iade yönünde değiştirilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan 2009 takvim yılı içerisinde iade talebinde bulunan ancak cari yıl içerisinde talep edilen iade tutarının tamamını mahsup yolu ile kullanmayan mükellefler de bakiye alacak tutarlarını aynı tarih içerisinde yeniden yıllık iade uygulaması çerçevesinde beyan ve talep edeceklerdir. Bakiye alacaklarını yeniden beyan edip iade talep etmeyen mükellefler de bu haklarını kaybedecektir. Bakiye KDV iade alacağı, KDV beyannamesinin hem “Satış İadeleri veya Gerçekleşmeyen İşlemler Nedeniyle Düzeltilecek KDV” satırına hem de “İade Edilecek KDV” satırına yazılacaktır.

14 Aralık 2010 Salı

Harcırahlar-Ali Tezel-Alternatif YMMM

PB 2010-003 Yurtiçi Harcırahlar


İşle ilgili seyahat ve konaklama giderleri GVK’nun 40/4 maddesinde, harcirah uygulaması ise GVK’nun 24/2. maddesinde düzenlenmiştir.40. maddeye göre; “İşle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri (Seyahat maksadının gerektirdiği süreye maksur olmak şartıyla)” gider olarak kabul edilmektedir.24. maddeye göre; “Harcirah Kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından idare meclisi başkan ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarına ve hizmet erbabına (sözleşmeli personel dahil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamı ile yemek ve yatmak giderlerine karşılık verilen gündelikler” Gelir Vergisinden istisna tutulmuştur. Verilen gündelikler aynı seviyedeki Devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazla ise veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşarsa, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur. Kanun maddelerinden de anlaşılacağı üzere; gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı olsun yapılan seyahatlerin:

1-İşle ilgili olması

2-İşin ve firmanın önem ve genişliği ile orantılı olması

3-Süresinin, amacın gerektirdiği süreyi aşmaması gerekmektedir.

İş seyahatine giden şahıs; firmanın ücretli elemanı olabileceği gibi şirketin yönetim kurulu başkan veya üyesi veya denetçisi de olabilir. (Şirket dışından birisinin iş seyahatine gönderilmesi halinde gerçek ve belgeli masraflarının karşılanması mümkün ancak harcırah verilmesi mümkün değildir.)

İş seyahati ile ilgili 2 çeşit gider vardır:1-Yol gideri 2-Konaklama ve yemek giderleri. Firmalar, iş seyahatine eleman gönderdiklerinde aşağıdaki iki yöntemden birisini seçmek durumundadırlar:

1.YÖNTEM : Gerçek Gider Yöntemi: Bu yöntemde iş seyahatine giden elemanın yapmış olduğu seyahat, konaklama ve yemek giderleri (makul ölçüleri aşmamak koşuluyla) belgeye dayalı olarak gerçek tutarları üzerinden gider yazılır. Yurtiçinden temin edilen belgelerde gösterilen KDV’nin indirim olarak kayıtlara intikal ettirilmesi mümkündür. Yurtdışından temin edilen belgelerde KDV (VAT) açıkça gösterilmiş olsa bile toplam tutar gider olarak dikkate alınır. Bu yöntemde iş seyahati dönüşü elemanın bir seyahat bordrosu düzenleyerek seyahat belgelerini bu bordroya eklemesi ve bordronun amiri tarafından onaylanması yerinde olacaktır. Bu bordroya belgesi olmamakla beraber hamaliye, bahşiş, dolmuş, telefon görüşmesi vb küçük masrafların da kaydedilmesi mümkündür.Bordroda mutlak surette seyahatin nereye ve hangi amaçla yapıldığı, süresi yazılmalıdır.Gerçek gider yönteminde personele ayrıca harcırah ödemesi yapılmamalıdır. Eğer gerçek giderlerin karşılanmasına rağmen harcırah ödeniyorsa ödenen harcırah tutarının ücrete ilave edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

2.YÖNTEM : Harcırah Yöntemi:Harcırah yönteminde iş seyahatine gönderilen elemanın belgeye dayanan gerçek yol giderlerinin karşılanmasının yanında yemek ve yatmak giderlerine karşılık olmak üzere kanunla belirlenen tutarları aşmamak koşuluyla harcırah ödemesi yapılır.Harcırah ödemesi, yemek ve yatmak giderlerine karşılık olarak verildiği için belgeye dayansa dahi ayrıca yemek ve yatmak giderlerinin karşılanması mümkün değildir.Bu yöntemde de iş seyahati dönüşü elemanın bir harcırah bordrosu düzenleyerek ulaşım belgelerini bu bordroya eklemesi ve harcırah hesaplamasının ayrıntılı bir şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Ayrıca bordroda seyahatin nerelere yapıldığı kaç gün sürdüğü seyahat maksadı vb bilgiler açıklanmalıdır. Bordronun amir tarafından onaylanması yerinde olacaktır.Seyahatin yurtiçi veya yurtdışı olması ve gidilen ülkeler, harcırah uygulaması açısından önem arzetmektedir.Vergiden istisna edilen yurtiçi harcırah tutarları Bütçe Kanunu ile belirlenmektedir.

Vergiden Müstesna Yurtiçi Harcirahlar ( 1.7-31.12..2010 dönemi )
Seyahate Gidenin Brüt Aylığı
Gündelik Tutarı
 
1.357,83 TL
ve üzeri
 
39,00 TL
 
1.347,13 TL
1.357,82TL
arası
33,00 TL
 
1.216,35 TL
1347,12 TL
arası
30,00 TL
 
1.049,90 TL
1216,34 TL
arası
27,50 TL
 
847,49 TL
1.049,89 TL
arası
25,00 TL
 
847,49 TL
ve altı
 
24,00 TL
 
 

Ücret durumuna göre listede belirtilen tutarlardan fazla harcırah ödenmesi durumunda fazla olan kısmın ücret olarak maaş bordrosuna dahil edilmesi gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.Harcırah ödemelerinin Damga Vergisi Kanunu’na göre %066 (Binde 6,6) oranında damga vergisine tabi olduğu da unutulmamalıdır. Belediye hudutları içinde bir yere gönderilenlere gündelik verilmez. Geçici bir görevle şehir dışındaki bir yere gönderilenlerden, buralarda ve yolda öğle (saat 13.00) ve akşam (saat 19.00) yemeği zamanlarından birini geçirenlere 1/3, ikisini geçirenlere 2/3 oranında ve geceyi de geçirenlere tam gündelik verilir. Seyahat günlerine ait yevmiyeler, seyahat edilen vasıtanın hareket saatinden dönüş saatine kadar geçen her 24 saat için hesap olunur. Bu süreden az devam eden seyahatler bir gün sayılır.Seyahat süresinin her 24 saati aşan kesri tam gün sayılır.

Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından idare meclisi başkanı ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarına hizmet erbabına (Harcırah Kanununa tabi olsun olmasın her türlü sözleşmeli personel dahil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamı ile yemek ve yatmak giderlerine karşılık verilen gündelikler Gelir Vergisinden istisnadır. (Bu gündelikler aynı aylık seviyesindeki Devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazla ise veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşarsa, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.)

En Yüksek Devlet Memuru olan Başbakanlık Müsteşarına yurtiçinde verilecek gündelik tutarı 39,00 TL olarak belirlenmiştir. Harcırah kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından vergiden istisna edilecek harcırah tutarının tespitinde en yüksek Devlet memuruna verilecek yurtiçi harcırah tutarı esas alınabilecektir.

Gündelik tutarının vergiden istisna edilen tutarı aşmadığı hallerde, ödeme sadece damga vergisi kesintisine tabi tutulur. İstisna tutarını aşan gündelik ödenmesi durumunda, aşan kısım, ücretlinin içinde bulunduğu gelir dilimine karşılık gelen vergi oranı ve damga vergisi dikkate alınmak suretiyle hesaplanacak brüt tutar ücret olarak vergi kesintisine tabi tutulur.

Gündelik verilen personelin seyahati ile ilgili yemek ve konaklama giderleri ayrıca belge karşılığında kendisine ödeniyor ve bu belgeler gider veya maliyet olarak dikkate alınıyorsa, ödenen gündelik tutarının tamamının brüt tutarı hesaplanarak ücret olarak vergilendirilmesi gerekir.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Serbest meslek faaliyeti hk.

Gelir Vergisi Sirküleri/74

Konusu

:Gezici olarak şarkı söyleyen ve müzik icra

edenlerin mükellefiyeti hakkında

Tarihi

: 29/11/2010

Sayısı

: GVK-74/2010-1/ Serbest meslek erbabı muafiyeti-1

İlgili maddeler

: GVK Madde 66, Vergi Usul Kanunu Madde 155

İlgili Kazanç Türleri

:Serbest meslek faaliyeti

1. Giriş Bakanlığımıza intikal eden olaylardan, gezici olarak şarkı söyleyen ve müzik icra edenlerin mükellefiyet durumları hakkında tereddüde düşüldüğü anlaşılmış olup, bu kişilerin mükellefiyet durumlarına ilişkin açıklamalar bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Bir Yere Bağlı Olmaksızın Kendi Nam ve Hesaplarına Çalışmak Suretiyle Şarkı Söyleyenler ile Müzik İcra Edenlerin Vergi Mükellefiyeti 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 66 ncı maddesinde "Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez." denilmekte olup, söz konusu maddenin birinci fıkrasının beşinci bendinde "Vergi Usul Kanunu'nun 155' inci maddesinde belirtilen şartlardan en az ikisini taşıyan ebe, sünnetçi, sağlık memuru, arzuhalci, rehber gibi mesleki faaliyette bulunanlar (şartlardan en az ikisini taşımayanlar ile köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5.000'i aşmayan yerlerde faaliyette bulunanların bu faaliyetlerine ilişkin kazançları gelir vergisinden muaftır.)" hükmüne yer verilmiştir.

Vergi Usul Kanununun 155 inci maddesinde "Serbest meslek erbabı için aşağıdaki hallerden herhangi biri "İşe başlama"yı gösterir:

1. Muayenehane, yazıhane, atelye gibi özel iş yerleri açmak;

2. Çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametleri asmak;

3. Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak;

4. Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki teşekküllere kaydolunmak.

Mesleki teşekküllere kaydolunanlardan görevleri veya durumları icabı bilfiil mesleki faaliyette bulunmıyacak olanlar bildirmelerinde bu ciheti de açıklarlar." hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, bir işyerinde çalışmaksızın gezici olarak kendi nam ve hesaplarına çalışmak suretiyle şarkı söyleyenler ile müzik icra edenlerden (davulcu ve zurnacılar dahil), Vergi Usul Kanununun 155 inci maddesinde belirtilen şartlardan en az ikisini taşımayanlar ile köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5.000'i aşmayan yerlerde faaliyette bulunanların bu faaliyetlerine ilişkin kazançlarının gelir vergisinden muaf tutulması gerekir. Anılan maddede belirtilen şartlardan en az ikisini taşıyanlar serbest meslek erbabı sayılacağından, bu kişiler nezdinde, elde ettikleri kazançtan dolayı serbest meslek mükellefiyeti tesis edileceği tabidir.