DAMGA VERGİSİNDE
KAĞITLARIN MAHİYETLERİNİN TAYİNİ VE VERGİLEME ÖLÇÜLERİ
YALÇIN DEMİRSOY
Baş Hesap Uzmanı
1- GİRİŞ
1.7.1964 tarihinde kabul edilen 488
sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun, kağıtların mahiyetlerinin tayini ve vergileme
ölçüleri ile ilgili maddeleri bazı özellikler göstermektedir. Uygulamada
kağıtlarda sehven veya bilinçli olarak tarafların gerçek maksatlarını
göstermeyen ifadelere yer verilerek kağıtların mahiyetleri hakkında kuşkular
ortaya çıkarılmaktadır. Ayrıca kağıdın nispî veya maktu vergileme esaslarından
hangisine tabi olacağı hususunda tereddütler olmaktadır. Yazımızın takip eden
bölümlerinde anılan hususlar analiz edilerek açıklanmış bulunmaktadır.
II- KAĞITLARIN MAHİYETLERİNİN TAYİNİ:
Damga Vergisi Kanunu'nun 1. maddesi, Bu
kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisine tabidir. Bu
kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret
konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için
ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade eder. .................... şeklinde
hükme bağlanmıştır.
Kanuna ekli adı geçen tabloda yer alan
vergiye tabi kağıtların ticari, medeni ve resmi ilişkiler nedeniyle düzenlenen
bir kısım belgeleri kapsadığı görülmekte olup, bunlar akitlerle ilgili
kağıtlar, kararlar ve mazbatalar, ticari işlemlerde kullanılan kağıtlar ve makbuzlar,
diğer kağıtlar başlıkları altında hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Kanunun kağıtların mahiyetlerinin
tespiti başlığı altında düzenlenen 4. maddesi ise,
Bir kağıdın tabi olacağı verginin
tayini için o kağıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi
bulunur. Kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli, kanunlarda belirtilmiş
olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının
tazammum ettiği hüküm ve manaya bakılır. Mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt
üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine
nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınır. şeklindedir.
Görüldüğü gibi kağıtların üzerindeki
yazının tazammum ettiği hüküm ve manaya bakılacağı hükme bağlanmış
bulunmaktadır. Bu noktada tarafların damga vergisi ödememek maksadıyla
kağıtlarda yer verdikleri gerçek maksatlarını gizlemeye yönelik deyim isim ve
ifadelerin mevcudiyeti halinde nasıl değerlendirme yapılacağı konusu ortaya
çıkmaktadır. Borçlar Kanunu'nun irade beyanlarının yorumlanmasına ilişkin hükmü
gereğince muvazaalı durumlar oluşturan bu ifadelere bakılmayarak tarafların
gerçek ve ortak maksatlarını aramak gerekmektedir. Doktrinde benimsenen
"itimat (güven) prensibi"ne görede, beyan mevcut hal ve şartlara
göre, iyi niyetli dürüst bir insan vereceği mana ve sözleşmenin bütünü dikkate
alınarak yorumlanacaktır.
Vergiye tabi kağıtlardan olan
mukavelenameler kanunun (1) sayılı tablosunun 1-1 maddesinde yer almakta olup
bunlardan belli parayı ihtiva edenler (Binde 5) nispetinde, belli parayı ihtiva
etmeyenler 4.600.-TL maktu damga vergisine tabidirler.
Mukavelenameler sözleşmelerin yazılı
şekilleri olup, tarafların irade beyanları tek bir kağıt üzerinde yer
alabildiği gibi, mektup teatisi suretiyle veya teklif verip akdi mutazammın
kabul mektubu almak suretiyle de ortaya çıkmaktadırlar.
Mektup teatisi yoluyla mukavelename
yapılmasında, mukavelename konusu hususlar enaz iki örnek olarak düzenlenen
yazılı metinde yer almakta ve bir örneği imzalanmış olarak karşı tarafa
gönderilmekte, kabul edildiği takdirde ikinci nüshanın imzalanarak geri
gönderilmesi ve ayrıca bir teyit mektubu verilmesi istenmektedir. Bu hususlar
gerçekleştiğinde mukavele tekemmül etmiş olmaktadır.
Akdi mutazammın kabul mektubu yoluyla
mukavele yapılmasında ise durum, bir tarafın yazılı teklifinin (icap) diğer
tarafça, aynen ve şartsız olarak kabul edildiğinin yazılı olarak beyan edilmesi
yoluyla, mukavele gerçekleştirilmesidir.
Kanunun 2. maddesinde, vergiye tabi
kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu
kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine
veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhlerde damga vergisine tabidir hükmü yer
almaktadır. Anlaşılacağı üzere mektup teatisi, akdi mutazammın kabul mektubu
yoluyla mukavele yapılması hallerinde sözkonusu kağıtlar hem vergiye tabi
mukavelename mahiyetinde bulunacağı hem de onun yerini alacağı için damga
vergisine tabi olacaktır. Zira teklifin ikinci suretinin imzalanıp gönderilmesi
veya kabul mektubu gönderilmesi hallerinde, karşı tarafın cevabı ile teklifte,
karşı tarafın cevabı da vergiye tabi kağıt olan mukavelename mahiyetini
kazanmakta ve onun yerini almaktadır. Dolayısıyla anılan kağıtlar kanunun 2.
maddesi gereğince damga vergisine tabi bulunmaktadır. Ancak burada ikisi bir
arada mukavele meydana getiren kağıtların vergisinin, ortada tek bir işlem
sözkonusu olduğu için, tekerrür ettirilmemesi uygun olacaktır. Zira
mukavelenamelere konulan imzanın birden fazla olmasının nisbi esasta verginin
tekrarını gerektirmediği de açık olup (DVK. md. 7) sözkonusu durumu da bu
esasın uygulanması gerekmektedir.
Yazının önceki bölümlerinde de yer
aldığı üzere; bir sözleşmenin şekil ve şartlarını tayinde iki tarafların gerek
yanlışlıkla, gerekse sözleşmedeki gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları
deyimlere ve isimlere bakılmayarak onların gerçek ve ortak maksatlarını aramak
lazımdır. Vergi hukukumuzda da, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu
olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay
ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü
delille ispatlanabileceği...;... olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan
bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait
olacağı ilkeleri geçerlidir (VUK. Md. 3/B). Değinilen hukuki açıklamalar
çerçevesinde, tarafların damga vergisi ödememek amacıyla, gerçek mahiyetleri
icap ve kabul olan ve dolayısıyla mukavele mahiyetinde olan ve onun yerini alan
kağıtlarla anlaşmayı gerçekleştirmeleri, ancak gerçek niteliği icap mahiyetinde
olan kağıdı düzenleyen tarafın, bu kağıtta işlemin gerçek mahiyetine aykırı bir
şekilde, icabıyla bağlı olmadığının yer alması durumunda kağıt (icaba davet)
olarak görünmektedir.
Durum böyle olunca gerçekte kabul
mahiyetinde olan karşı tarafın beyanı da yeni bir icap görünümünü almaktadır.
Sözkonusu işleyiş daha ziyade fabrikaların her yıl bayileriyle yeniden
yaptıkları bağlantıların gerçekleştirilmesinde ortaya çıkmakta, ancak olay
teklif verip-alma şeklinde gösterilmektedir. Zira bayilik genelde süreklilik
arzeden bir faaliyet olarak ortaya çıkmakta olup her yıl yeniden gerçek
mahiyette icap ve kabul olan sözkonusu kağıtlar ile mukaveleler addolunmakta
(yenilenmekte) dır. Ancak borçlar ve
vergi hukukunun ilkeleri gereğince, kağıtlarda yer alan tarafların gerçek ve
samimi maksatlarını yansıtmayan ifadelere itibar edilmeyecek, kağıtlar bir
sözleşme oluşturarak mukavelename mahiyetinde bulunacakları ve onun yerini
alacaklarından hareketle damga vergisine tabi tutulacaklardır.
III - VERGİLEME ÖLÇÜLERİ:
Kanunun 10. maddesinde, damga
vergisinin nispî veya maktu olarak alınacağı; nispî vergide kağıtların nevi ve
mahiyetlerine göre bu kağıtlarda yazılı olan belli para, maktu ve vergide
kağıtların mahiyetlerinin esas olacağı, belli para teriminin kağıtların ihtiva
ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği, yer
almaktadır.
Nispî vergiye tabi olacak kağıtlarda,
örneğin bir ücret sözleşmesinde aylık ücret ve sözleşme süresi belli ise
bunların çarpımı sonucu çıkan bedel öngörülen nispette damga vergisine tabi
olacaktır.
Bir fabrikanın ihtiyacı olan hammaddeyi
belli bir, fiyattan ve süre istenilen miktarda temin etme amacına yönelik bir
mukavelenamede kağıtta belli parayı bulmaya yarayacak rakamlar mevcut
olmadığından bu kağıdın vergisi maktu olarak alınacaktır.
Burada özellik arzeden durum bir
mukavelenamede miktarın belli olduğu ancak fiyatın işlem anındaki narh borsa
veya fabrika fiyatları olacağı hususunda mukavelenamede hüküm bulunması halidir
(örneğin fabrikaların bayilik sözleşmeleri). Kanımızca bu durumda
mukavelenamenin düzenlendiği andaki birim fiyatlardan hareketle mukavelenamede
yer alan bedel tespit edilerek nispî esasta vergileme yapılmalıdır. Zira
kağıdın düzenlendiği tarih itibarıyla belli bir bedeli ihtiva ettiği hususu
açıktır. Bu düşüncenin kanunun ruhuna da uygun olduğu tabiidir.
IV-SONUÇ:
Damga Vergisi Kanununun uygulanmasında,
kağıtların mahiyetlerinin tayininde üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm
ve manaya bakılacak ancak metin tarafların gerçek, ortak ve samimi maksatlarına
aykırı olduğunda buna itibar edilmeyecek, olayın gerçek mahiyeti esas
alınacaktır. Kağıtlarda yer alan belli bedelin tespitinde (özellikle bayilik
sözleşmelerinde) mukavelename gününde yürürlükte olan borsa-narh veya
fabrikanın belirlediği fiyatlar belli bedelin tespitinde mukavelenamede yer
alan rakam olarak kullanılmalı ve nispî esasta vergileme yapılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder