.

.

28 Mayıs 2007 Pazartesi

Borca itiraz hakkında.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanunun 37. maddesinde ; amme alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödeneceği, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak olan tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son günü amme alacağının vadesi günü olduğu, 55. maddesinde de; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır.Yukarıda sözü edilen 6183 sayılı Yasa hükmü uyarınca ödeme emri düzenlenebilmesi için; mükellef tarafından amme alacağının miktarının, vadesinin bilinmesi ve alacağın vadesinde ödenmemesi gerekmektedir. Bu durumda vadenin başlangıcı, ödeme emrinin düzenlenmesi ve amme alacağının geç ödenmesi halinde de istenecek olan gecikme zammı yönünden önem arz etmektedir.Vergi cezalarına ilişkin 6183 sayılı Kanunun 37. maddesi uyarınca idarece mükelleflere bir aylık ödeme süresi verilmesi ve bu sürenin sonunda alacağın ödenmemesi üzerine ödeme emri düzenlenmesi icabetmektedir. İdare vergi cezasını bir ihbarname ile mükellefe tebliğ edecek (alacağın miktarı ve vadesinin belirlenmesi açısından), mükellef dava açmamışsa bu sürenin bitiminden itibaren, cezaya karşı dava açılmış ise, vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğ tarihinden, başlayarak bir ay içinde amme alacağını ödemesi gerekecektir. İdare alacağı kesinleştirmeden ödeme emri düzenleyemez. Önce ihbarname ile alacak mükellefe bildirilecek, mükellef dava açma hakkını kullanarak veya kullanmayarak alacak kesinleşecek ve kesinleşecek bu alacak vadesinde ödenmez ise borçluya ödeme emri tebliğ edilerek 7 günlük ödeme süresi verilecektir.Danıştay 4. Dairesinin 30.05.1995 tarih ve Esas :1995 /2452 kararıyla 'Ödeme emrine karşı açılan davalarda, tarhiyat aşamasında ilşeri sürülebilecek olan iddiaların dikkate alınamayacağına' hükmetmiştir. Çünkü mükellef ihbarnamenin kendisine tebliğinden sonra bu dava açma hakkını kullanabilecektir.Yine İhbarname düzenlenmeden ödeme emri çıkarılmasını Danıştay Yedinci Daire 27.03.2006 tarih ve Esas 2006/927 sayılı kararıyla amme alacağının ihbarname ile kesinleşmesi gerektiğinden bahsederek, alacak kesinleşmeden çıkarılan ödeme emirlerini kaldırmıştır.Anayasamızın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40. maddesinde 'Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır'. Danıştay bir çok kararında buna aykırı durumlar nedeniyle ödeme emrini kaldırmıştır. İdarenin işlemlerine karşı vatandaşın kullanacağı kanuni yolların yine idarece vadandaşa bildirilmesi hukuk devletinin bir gereğidir.6183 sayılı kanunun 58. maddesinde;'İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı % 10 zamla tahsil edilir.' hükmü buluınmasına rağmen, İdarenin haksızlığı durumunda idareye karşı herhangi bir yaptırım içermemesi hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu konuda Danıştay 4. Dairesinin 24.02.2003 tarih Esas :2003/514 sayılı kararında 'Davacı hakkında yapılan tarhiyata karşı açılan davalarda nihai karardan önce ödemede bulunulması ve daha sonra tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmesi üzerine ödenen miktarın davacıya iade edildiği, davacının paranın idarede kaldığı dönem için uğradığı maddi kaybın tazminini istediği, ancak davacının kaybının yargılama sürecinde meydana gelmesi nedeniyle tazminin mümkün olmadığı' kararı ödeme emrinde haksız çıkan idareyi koruyucu yöndedir.

Hiç yorum yok: