.

.

23 Şubat 2012 Perşembe

Basit Usul-Akif Akarca/Dr Mehmet Şafak

Bilindiği gibi gelir vergisine tabi olan ticaret ve sanat erbabı kazancını basit ve gerçek usul olmak üzere 2 usule göre tespit edebilmektedir. Yıllık hasılatı,iş hacmi,yıllık kira ödemeleri GVK’ndaki hadleri aşmayan,faaliyeti kişisel emeğe dayanan mükellefler basit usule göre kazançlarını hesaplar ve beyan ederler.

Yıllık beyannamenin verilmesi Gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması halinde,2011 yılı kazançlarına ilişkin yıllık beyanname 2012 yılı Şubat ayının başından 25.akşamına kadar verilecektir.Basit usulde tespit edilen ticari kazanç yanında beyana tabi başka bir gelir unsurunun bulunması halinde, 2011 yılı kazançlarına ilişkin yıllık beyanname 2012 yılı Mart ayının başından 25.akşamına kadar kayıtlı bulunulan vergi dairesine verilecektir.Beyanname elden verilebileceği gibi posta ile de gönderilebilecektir. Beyanname taahhütlü olarak posta ile gönderildiğinde, postaya veriliş tarihi beyannamenin verildiği tarih olarak kabul edilecektir. Beyanname normal (adi), posta ile veya özel dağıtım şirketleri aracılığıyla gönderilirse, vergi dairesine ulaştığı tarih beyannamenin verildiği tarih olarak kabul edilecektir.Tam otomasyona geçen vergi dairesi mükellefleri beyannamelerini, elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış olan, basit usul mükelleflerinin bağlı olduğu meslek odaları veya SM SMMM YMM ler aracılığı ile elektronik ortamda gönderebilirler.

Beyan edilecek gelir üzerinden yapılacak indirimler Ticari kazancı basit usulde vergilendirilen mükellefler, gerçek usule tabi mükelleflerde olduğu gibi, yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlerine ilişkin olarak GVK md 89 da belirtilen harcamalarını (şahıs sigorta primleri ve bes katkı paylan, eğitim ve sağlık harcamaları, bağış ve yardımlar, sakatlık indirimi vb.) indirim konusu yapabileceklerdir. Bu indirimlerin yapılabilmesi için, yıllık beyanname ile bildirilecek bir gelirin bulunması ve yapılacak indirimlerin ilgili mevzuatta belirtilen şartlan taşıması gerekir.

Verginin ödeme zamanı ve yeri Şubat ayı içerisinde verilecek beyannameler üzerinden hesaplanan gelir vergisi şubat ve haziran aylarında olmak üzere,2 taksitte ödenir. Basit usulde tespit edilen ticari kazanç yanında beyana tabi başka bir gelir unsurunun bulunması halinde mart ayı içerisinde verilecek beyannameler üzerinden hesaplanan gelir vergisi mart ve temmuz aylarında olmak üzere,2 taksitte ödenir.GV taksitleri, vergi tahsiline yetkili olan banka şubelerine, bağlı bulunulan vergi dairesine ödenebilmektedir. Bağlı bulunulan vergi dairesi belediye sınırları dışındaki yerlerde bulunuluyorsa herhangi bir vergi dairesine ödenebilir.

Basit usulden gerçek usule geçişi gerektiren haller Basit usule tabi olmanın GVK da ki şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir.Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu talepleri doğrultusunda takip eden aybaşından veya izleyen takvim yılı başından,yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen mükellefler,bir daha basit usulden yararlanamazlar.Daha önce gerçek usulde vergilendirilmekte iken işini terk eden mükellefler daha sonra işe başlamaları halinde yine gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Gerçek usulde vergilendirilenlerin aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri nedeni ile basit usulden yararlanamazlar.Yapılan denetimlerde basit usulde vergilendirilen mükelleflerden sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları tespit edilenler basit usulden yararlanamazlar.Bu hususun kendilerine tebliğ tarihini takip eden aybaşından itibaren işletme hesabı esasına göre defter tutmak kaydı ile gerçek usulde vergilendirilirler.

Mükelleflerin bildirim yükümlüğü ve basit usul Basit usule tabi mükellefler de VUK da ki bildirim yükümlülüğünü yerine getirmek durumundadır. Vergi dairesine bildirmek zorunda oldukları hususlar aşağıda olduğu gibidir:

· İşe başlama bildirimi basit usule tabi mükellef tarafından imzalanarak kendilerince veya Avukatlık Kanunu'na göre ruhsat almış avukatlar,3568 sayılı Kanun'a göre yetki almış meslek mensuplarınca işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde ilgili vergi dairesine yapılır.İşe başlama bildiriminin,sm,smmm,ymm ler aracılığıyla düzenlenmesi halinde, bildirim bunlar tarafından da imzalanır.

· Değişiklikler (adres değişikliği, iş değişikliği, işletmede değişiklik) Değişikliğin meydana geldiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde dilekçeyle bağlı oldukları vergi dairesine bildirmek zorundadırlar.

· İşi bırakma Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi işi bırakmayı ifade eder. Mükelleflerden işi bırakanların, durumu 1 ay içerisinde vergi dairesine bildirmesi gerekmektedir.Gerçek kişilerde ölüm işi bırakma hükmündedir.Mirası reddetmemiş mirasçıların bildirimde bulunulması gerekir. Mirasçılardan herhangi birinin ölümü bildirmesi diğer mirasçıları bu ödevden kurtarır.

İktisadi kıymetlerin satışında belge durumu Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin taşıt ve diğer sabit kıymetlerini satmaları dolayısıyla fatura düzenleme yükümlülükleri bulunmamaktadır. Bu mükelleflerce yapılan taşıt satışlarının noter satış sözleşmesi ile diğer sabit kıymet satışlarının ise söz konusu sabit kıymetleri satın alan mükellefler tarafından düzenlenecek gider pusulası ile tevsik edilmesi mümkündür.

Muhafaza ve ibraz yükümlülüğü Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin, bir takvim yılı içinde aldıkları mallara ve hizmetlere ait alış belgeleri ve yaptıkları giderler ile hasılat belgeleri kayıtlarının tutulduğu bürolarda muhafaza edilecektir. Cari takvim yılına ilişkin belgelerin ibrazı da bu bürolardan talep edilecektir. Cari takvim yılı kayıtlarının tutulması ve vergilendirmeyle ilgili tüm ödevler bürolarca yerine getirilecektir.Yıllık beyannamenin verilmesinden sonra o yıla ilişkin belgeler muhafaza edilmek üzere mükellefe teslim edilecektir. Teslim alman belgeler, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılı başından başlayarak 5 yıl süre ile mükelleflerce muhafaza edilecektir.

Ödemeler ve tevsik zorunluluğu Basit usule tabi gelir vergisi mükelleflerinin de I. Ve II.sınıf tüccarlarla defter tutmak zorunda olan çiftçiler ve serbest meslek erbabında olduğu gibi kendi aralarında yapacakları ticari işlemler ile nihai tüketicilerden mal ve hizmet bedeli olarak yapacakları 8.000 TL'yi aşan tahsilat ve ödemelerini tevsik etmek (belgelendirmek) zorunluluğu bulunmaktadır.

İhraç kaydıyla teslimlerden doğan iadelerin indirim yoluyla geri alınmasında sorunlar

KDVK 11/1-c md ihraç kayıtlı teslimlere ilişkin hükümler yer almakta olup, anılan hüküm uyarınca, ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisi, ihracatçılar tarafından ödenmez. Mükelleflerce tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan bu vergi, vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunmaktadır. Başka bir deyişle, ilgili dönemde ödenecek katma değer vergisi çıkarsa, bu katma değer vergisinin ihraç kaydıyla teslime ilişkin kısmı tecil edilerek ödenmesi sonraya bırakılmaktadır.

Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin olmakta ve vergi idaresince alınmasından vazgeçilmektedir. 27 Seri Nolu KDV Tebliği'nde belirtildiği üzere; terkin işleminin yapılabilmesi için, imalatçılar tarafından ihraç edilmek üzere teslim edilen malın, ihraç edildiğini gösteren gümrük çıkış beyannamesinin aslı veya noterden onaylı bir örneğinin vergi dairelerine ibraz edilmesi zorunludur.

İhracatçılara mal teslim eden imalatçıların ödenecek katma değer vergileri çıkmayıp, iade edilmesi gereken KDV varsa, bunların iadeleri ihracat işlemlerinin tamamlanmasından sonra yapılır. İade veya tecil olunacak vergi miktarı mükellefin ilgili dönem beyannamesinde yer alan bilgiler mukayese edilmek suretiyle hesaplanmaktadır.

İhraç kayıtlı teslimden doğan katma değer vergisinin iadesinin alınması, prensip olarak daha sonraki aylara ait KDV beyannamelerine yansımaksızın, dilekçe ekinde gerekli belgeler sunulmak suretiyle yaptırılmaktadır. 84 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Tebliği'nde ihraç kayıtlı satışlarda iade edilmesi gereken KDV çıkmışsa bu KDV'nin mahsup yoluyla alınmasında istenen belgelerin

- Gümrük beyannamesi (aslı veya noter, gümrük idaresi ya da yeminli mali müşavirce onaylı örneği),

- ihraç kayıtlı teslimin gerçekleştiği döneme ilişkin olarak indirilecek katma değer vergisi listesi,

- İhraç kaydıyla satışlara ilişkin fatura fotokopisi veya liste,

olduğu açıklanmıştır.

39 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nde; o tarih itibariyle beyannamelerin yeniden düzenlenmiş şekline ilişkin açıklamalar yapılmış ve iade hakkı doğuran işlemler ile ihraç kaydıyla teslimi bulunan mükellefler için bir "Bildirim" oluşturulduğu; iade hakkı doğuran işlemleri bulunmayan veya bu tür işlemleri bulunmakla birlikte bu işlemler için yüklendikleri vergiyi iade yerine, indirim yoluyla gidermek isteyen mükelleflerin bu Bildirimi doldurmalarına gerek bulunmadığı, ancak ihraç kaydıyla teslimleri bulunan mükellefler ile iade hakkı doğuran işlemleri için yüklendikleri vergileri iade yoluyla gidermek isteyen mükelleflerin bu bildirimi doldurmak ve beyannameleri ile birlikte vermek zorunda oldukları ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra, ihraç kaydıyla teslimi bulunan mükelleflerin bu Bildirimi doldurmak zorunda olmakla beraber, bildirimin 102 numaralı satırındaki tutarı, dilerlerse iade olarak değil indirim yoluyla giderebilecekleri, bunun için, teslimin yapıldığı dönem beyannamesine ekli Bildirimin 102 numaralı satırındaki tutarın, ihracatın gerçekleştiği dönem beyannamesinin 50 numaralı satırına dahil edilmesi ve vergi dairesine bu konuda bilgi verilmesi gerektiği, ihraç kaydıyla teslim ve ihracatın aynı dönemde gerçekleşmesi ve iade olarak doğan verginin indirim yoluyla giderilmesinin tercih edilmesi halinde 102 numaralı satırdaki tutarın, gelecek dönem beyannamesinin 50 numaralı satırına yazılacağı açıklanmıştır.

Beyannameler artık elektronik ortamda verilmekte olup, 39 Seri Nolu Tebliğ'de sözü geçen bildirimler bu beyannamelerin içine dahil edilmiştir. Nitekim 60 Sıra Numaralı KDV Sirküleri'nde açıklandığı üzere; ihraç kaydıyla teslimlere ilişkin beyan, teslimin yapıldığı döneme ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin "Tevkifat Uygulanmayan İşlemler" ile "İhraç Kaydıyla Teslimlere İlişkin Bildirim" tablolarına dahil edilmek suretiyle yapılmaktadır.

"Tevkifat Uygulanmayan İşlemler" tablosuna yapılan kayıt ile bu teslimler üzerinden hesaplanan KDV'nin beyanı sağlanmakta, "İndirimler ve İhraç Kaydıyla Teslimler" kulakçığının "İhraç Kaydıyla Teslimlere İlişkin Bildirim" tablosunda yapılan kayıt neticesinde de "Tecil Edilebilir KDV", "Tecil Edilecek KDV" ve "İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV" tutarları belirlenmektedir.

İhraç kaydıyla teslimlerde tecil edilemeyen KDV'nin iadesi, ihracatın gerçekleştiği dönemde yapılabilmekte, ihracatın kısmen gerçekleşmesi halinde, gerçekleşen kısma isabet eden tutar iade edilmektedir. İhracatın gerçekleştiği dönemde mahsuben iade talebinde bulunulması halinde bir dilekçe ile birlikte, yukarıda belirtilen 84 Nolu KDV Tebliği'ndeki diğer belgelerin ibrazı gerekmekte, ancak iadesi talep edilen tutarın başka hiçbir KDV beyannamesinde ayrıca gösterilmesi gerekmemektedir. Nakden iade talep edilmesi halinde ise, yine bir dilekçe ve ekinde aynı belgelerin ibrazı gerekmekte, ayrıca, 84 nolu KDV Tebliği'nde açıklandığı şekilde, iadenin 4.000 TL'yi aştığı durumlarda ya teminat istenmekte ya da YMM raporu veya inceleme raporu istenmektedir. Teminat verilerek nakden iade alınmasında, teminatın çözülmesi için de inceleme raporu veya YMM raporu aranılmaktadır.

Öte yandan, 39 Seri No'lu Tebliğ kaldırılmamış olup, halen yürürlüktedir. Dolayısıyla, mükellefler ihraç kayıtlı teslimden doğan iade haklarını nakden veya mahsup yoluyla almak yerine, ihracatın gerçekleştiği aya ait KDV beyannamesinin "önceki dönemden devren gelen KDV" satırındaki katma değer vergisi tutarına ilave etmek, başka bir deyişle; bu ihracat nedeniyle iade edilebilir hale gelen ihraç kayıtlı teslim KDV si kadar yüksek göstermek (önceki dönemden gelen devir yoksa iade tutarını bu satıra yazmak) suretiyle (indirim yoluyla) kullanabilirler.

Bu şekilde işlem yapabilmek ve iadeyi indirim yoluyla alabilmek için, sadece, dilekçe verilerek bu durumun vergi dairesine bildirilmesi ve dilekçeye ihraç kayıtlı teslim faturasının örneği ile bu faturadaki malın yurtdışına çıktığını gösterir Gümrük Beyannamesi aslının veya noter yahut YMM tarafından onaylanmış örneğinin eklenmesi yeterlidir. Ancak, ihraç kaydıyla teslimden doğan iadelerin indirim yoluyla bu şekilde alınmak istenmesi halinde, uygulamada vergi daireleri, bu belgelerin yanı sıra, "İndirilecek KDV Listeleri" ve "Yüklenilen KDV Listeleri"ni de talep etmekte ve bu nedenle sorunlar yaşanabilmektedir. Zaten bu tür zahmete katlanmak istemeyen ve bu nedenle de iadesini nakit olarak ya da mahsuben almaktan vazgeçen mükellefler bu tür taleplerle karşılaştıklarında ihraç kaydıyla satış yapmaktan da vazgeçebilmektedirler. Bu da ihracatçıları olumsuz etkilemekte ve ihraç edecekleri malları KDV ödemeksizin satın almalarına olanak sağlayarak finansman imkanı tanıma amacıyla getirilmiş bu düzenlemeden yararlanma haklarını kısıtlamaktadır.

Keza, ihraç kaydıyla teslimden kaynaklanan kdv iadesinin indirim yoluyla alınmak istenmesi ve ihracatın yapıldığı dönemin KDV beyannamesine bu tutarın ilave edilmek istenmesi durumunda, mevcut beyannamelerde buna ilişkin ayrı bir satır bulunmaması nedeniyle, "önceki dönemden devreden KDV" tutarı, bir önceki dönem beyannamesinde yer alan "sonraki döneme devreden KDV" tutarından farklı olduğu için vergi dairesince sorgulanmakta ve işlemlerin tamamlanması gecikmektedir. Halihazırda bu sorunun giderilmesi için, vergi dairesine dilekçe verilerek, dilekçede bu hususun belirtilmesi yoluna gidilmektedir. Ancak bunun yerine, mevcut beyanname formatında bu tür iadeler için de "önceki dönemden devreden KDV" kısmına bir satır eklenmesi yararlı olacaktır. Ayrıca, 1992 yılında yayımlanmış bulunan 39 No'lu Tebliğ'de yer alan ve bu şekildeki iadelerin indirim yoluyla alınabileceğini belirten açıklamaların yeni bir tebliğle yeniden yapılması ve bu işlemlerde "İndirilecek KDV Listeleri" ya da " Yüklenilen KDV Listeleri"nin verilmesine gerek olmadığının net bir şekilde belirtilmesi sorunların ortadan kaldırılmasında önemli yararlar sağlayacaktır.Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK / Verginin Gündemi

22 Şubat 2012 Çarşamba

Doğum Borçlanması

Doğum borçlanması soruları Bilindiği üzere, borçlanmaya konu olan süreler itibariyle, sadece işçi kadınlar, ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıkları tarihten sonra, iki defaya mahsus olmak üzere, doğum yaptıkları tarihten itibaren geçen en fazla iki yıllık süreleri, bu sürede adlarına prim ödenmemiş olması ve çocuklarının yaşaması şartıyla borçlanabilmektedirler. Yani;
1-Kadının doğum öncesinde işe girerek sigortalılık şartını yerine getirmesi,
2-Doğumun çalıştığı işinden ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmesi,
3-Doğumdan sonra sigortalı kadın adına prim ödenmemesi,
4-Kadının borçlanacağı sürede çocuğunun yaşaması gerekmektedir.
Böylece işçi olarak işyerinde çalışan kadın sigortalılar, tabi oldukları iş kanunları gereğince verilen ücretsiz doğum ya da analık izin sürelerini borçlanacaklardır. Şöyle ki,
a)Kadın sigortalı, doğumdan sonra iki yıldan daha az bir süreyi çalışmadan geçirmiş ise bu süreleri de borçlanabilecektir.
b)Sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra ilk doğumunu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve sigortalı olarak tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumunu yapan kadın sigortalı, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabilecektir.
c)Birinci doğumun gerçekleştiği tarihten itibaren iki yıllık süre geçtikten sonra ve sigortalı olarak tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumunu yapan kadın sigortalı birinci doğum nedeniyle çalışmadan geçirdiği iki yıllık süreyi borçlanabilecek, ancak ikinci doğum için iki yıllık süreyi borçlanamayacaktır.
d)4/a sigortalısı kadın işçinin işyerinde çalışırken doğum nedeniyle çalışmasına ara verip iki yıllık süreyi tamamladıktan veya tamamlamadan 4/b sigortalısı esnaf ve 2008 yılı Ekim ayı başından sonra ilk defa 4/c kapsamında çalışan memur kadın sigortalılar da borçlanma talep tarihinde 4/a sigortalısı olma şartı bulunmadığından, doğumdan sonra geçen sürelerini borçlanabilmektedirler.
Doğum borçlanması yapabilir miyim?Z.B.: 1950 doğumluyum. İşe başlangıç tarihim, 1967.Toplam 632 günüm var. Hamileyken 1971'de doğum nedeniyle işten ayrıldım. İlk çocuğum, 1972'de; İkinci çocuğum da 1976'da dünyaya geldi. Ama o arada sigortam yoktu. İstanbul'da 1967'de çalıştığım işyeri, sigortamı 5 sene yatırmamış. Şu an şirket kapalı ve sahibi vefat etmiş. Bu işyerinde çalışan 2 şahit buldum. Bana yol gösterir misiniz? İstanbul'da konunun uzmanı avukat vs tavsiye edebilir misiniz? İki doğum için de borçlanma yapabilir miyim? Bu koşullarda en kısa zamanda emekli olmam için nasıl bir yol izlemeliyim?

C: Okuyucum, eğer hamilelik öncesi sigortalılığı dava yoluyla kanıtlanabilirse ve işten ayrıldıktan sonra, 300 gün içerisinde doğum yapmışsa, sadece ilk doğumunu borçlanabilecektir. Ben, yazılarımda avukat tavsiyesi yapmıyorum. Okuyucum, kendisi güven duyduğu ve bu konularda dava kazanmış avukat araştırarak işe başlayabilecektir.
Sorudaki bayan, doğum borçlanması yapabilir mi? 5510 s.K.m 41 hk sorum: 1962 doğumlu bayan, ilk işe başlama tarihi, 20.01.1981. doğum yaptığı tarih, 29.09.1992; doğumdan önceki işten ayrılış tarihi, 30.05.1991. Doğum sonrası tekrar işe başlama tarihi, 22.03.2002'dir. 300 gün şartı kafamı karıştırdı. Bu bayan, doğum borçlanması yapabilir mi? C: Bayanın işten ayrılış tarihi, 30.05.1991 ve doğum yaptığı tarih ise 29.09.1992. İşten ayrıldıktan 480 gün sonra doğumu nedeniyle doğum borçlanması yapamaz.

21 Şubat 2012 Salı

TEŞVİKLİ YATIRIM MALLARININ TESLİMİ VE KDV


TEŞVİKLİ YATIRIM MALLARININ TESLİMİ VE KDV UYGULAMALARI 1998 yılı öncesinde teşvikli yatırım mallarının teslimi KDV den istisnadır değildi.Teşvikli ithal yatırım malları için gümrükte KDV hesaplanıp teminata bağlanıyor, daha sonra bu teminat kadar KDV ödenmesine veya ödenmiş sayılmasına istinaden çözülüyor. Böylelikle yatırımcının KDV yüklenmesi önleniyordu. Ancak teminat mektubu alınması ve çözülmesi sıkıntılı bir süreç olduğu için yatırımcıyı bunaltıyordu.Teşvikli yatırım mallarının yurtiçi alımında KDV doğmasını önleyen bir hüküm olmadığı gibi, teminat vererek veya başka bir şekilde KDV ödemeksizin yurtiçinden yatırım malı almak mümkün değildi.1998 yılında KDV kanununun 13.md teşvik belgesi kapsamındaki makine ve techizatın yurtiçi tesliminde (ve ithalinde) KDV istisnası öngören (d) bendi eklenmiştir.Eklenen bu bent ile yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflerin bu kapsamdaki sadece makine ve teçhizat alımları vergiden istisna edilmiştir. Her ne kadar mükelleflerin bu kapsamdaki alışları için yüklendikleri vergileri indirim konusu yapmaları mümkün ise de,özellikle yeni yatırımlarda katma değer yaratabilmesi uzun süre aldığından ve bu süre zarfında yüklenilen vergilerin fiilen indirimi mümkün olmadığından finansman sıkıntısı yaratmaktadır. Teşvik belgeli yatırımlarda önemli bir girdi olan makine ve teçizatların bu mükelleflere tesliminin vergiden istisna edilmesi, yatırımcıların finansman sıkıntısını hafifleterek, yatırımların teşvikine etken olmuştur. 
KDV İSTİSNASINA KONU OLABİLEN VEYA OLAMAYAN MAKİNA VE TEÇHİZAT İSTİSNA KAPSAMINDAKİ MAKİNE VE TEÇHİZAT Yatırım teşvik belgesine ekli listede belirtilen,Amortismana tabi olan,Mal veya hizmet üretiminde direkt olarak kullanılan makine veya teçhizat ve bu kapsamda kullanılan yazılımlar istisna kapsamındadır.
İSTİSNA KAPSAMINDA OLMAYAN MAKİNA TEÇHİZAT
Yatırım teşvik belgesine ekli listede (X) işaretli olarak yer almayan,
Amortismana tabi olmayan,
Mal veya hizmet üretiminde direkt olarak kullanılmayan (üretilmiş mal veya hizmetin pazarlamasına veya idari faaliyetlere yönelik olan),
Sarf malzemesi veya yedek parça niteliği taşıyan,
1.8.1998 den sonra alınan teşvik belgeleri bakımından belgeyi veren idarece, daha önce alınan belgelerde bu idare veya yatırımın yapıldığı ilin Sanayi ve Ticaret Müdürlüğünce kapsama dahil makine veya teçhizat olduğu kabul edilmemiş olan (veya bu formalitesi yerine getirilmemiş olan) yatırım malları istisna kapsamında değildir.Teşvik belgesi sahibi makine-teçhizat alıcısının, “mükellef” olduğunu ve aldığı makine teçhizatı “indirim hakkı tanınan” işlemlerde kullanacağını vergi dairesinden alacağı bir yazı ile ispat etmesi; satıcıların (ithalatta gümrük idarelerinin) bu yazıyı görmeden ve noter veya YMM onaylı örneklerini almadan KDV istisnası uygulamamaları gerekmektedir.
MAKİNE VEYA TEÇHİZATI KDV ÖDEMEKSİZİN SATIN ALMAK YAHUT İTHAL ETMEK İSTEYENLERİN UYMASI GEREKEN KURALLAR;Teşvik belgesi ekindeki listede yer alan kalemlerden hangilerinin istisna kapsamında olduğunun, belgeyi veren yetkili merci tarafından belirlenmesi gerekir. Yetkili merci, yatırımcının ibraz ettiği teşvik belgesi eki listenin altına bu listenin hangi sırasındaki makine ve teçhizatın istisna kapsamında olduğuna dair şerh koyarak onaylayacaktır.İstisnadan yararlanmak isteyen yatırımcılar, teşvik belgesi ve buna ekli listenin aslını satıcıya veya gümrük idaresine ibraz edeceklerdir.Satıcı belgeye bağlı liste üzerine 
“bu listenin ……sırasındaki ….adet makine ve teçhizat …….tarih ve …….sayılı fatura ile satılmıştır” ibaresini, ithal sözkonusu ise gümrük idaresi “bu listenin ……sırasındaki ….adet makine ve teçhizat …….tarih ve …….sayılı beyanname ile ithal edilmiştir”
şerhini koyacak ve bu şerhi koyan satıcı veya gümrük idaresi şerhi onaylayacaktır.
Teşvik belgesinin aslından ve bu şekilde şerh düşülmüş listeden birer fotokopi, belge sahibi firma tarafından (aslı gibidir anlamında) kaşe ve imza tatbik edilmek suretiyle onaylanarak satıcı veya gümrük idaresine verilecektir.Alıcı yukarıda bahsettiğimiz vergi dairesi yazısını veya bu yazının noter suretli örneğini satıcıya teslim edecek ve satıcıda bu yazıyı saklayacaktır.
İSTİSNA KAPSAMINDA MAKİNE TEÇHİZAT SATAN SATICILARIN VEYA KDV ARANMAKSIZIN İTHALİNE İZİN VEREN GÜMRÜK İDARELERİNİN TABİ OLDUKLARI HÜKÜMLER;KDV siz makine teçhizat alımı ve ithali talebi ile karşılaşan satıcı veya gümrük idareleri belge aslını ve ekindeki şerhli listeyi alıp inceleyerek talebe konu olan malın kapsam dahilinde olduğunu ve listeye konulan makine teçhizatın daha önce alınmamış veya ithal edilmemiş olduğunu anladıktan sonra, KDV siz satış faturasını düzenleyecek yahut KDV siz gümrük beyannamesini işleme koyacaklardır. Ayrıca liste üzerine yukarıda belirttiğimiz notu yazıp onayladıktan sonra belgeden ve listeden çekilmiş ve yatırımcı tarafından kaşe ve imza ile onaylanmış fotokopiyi alarak, KDV siz yaptıkları bu işlemin dayanağı olarak gerektiğinde ibraz etmek üzere saklayacaklardır.

İstisna kapsamında satış yapan satıcıların uyması gereken diğer hususlar ise;Bu satışı, satışın yapıldığı aya ait KDV beyannamesinin 8.tablosunda göstereceklerdir.KDV istisnası uygulayarak satış yapan satıcılar, satışın gerçekleştiği ay KDV beyannamesine 69 nolu tebliğin sonundaki formu doldurup ekleyeceklerdir.
Md.13/d kapsamında uygulanan bu istisna, tam istisna niteliği taşıdığı için, KDV siz satışa konu makine teçhizat için (ithalde,imalde veya alımda) yüklenilen KDV ler, genel hükümler uyarınca normal şekilde indirilecektir.
İstisna kapsamında makine teçhizat tesliminin yapıldığı aya ait KDV beyannamesinde ödenecek KDV çıkmışsa, satıcı bu makine teçhizat için bu ayda veya daha önceki aylarda yüklendiği KDV leri indirimle giderebilmiş, iade gereği veya imkanı kalmamış demektir.
Şayet makine veya teçhizatın istisna kapsamında satıldığı ayda, indirimle giderilememiş KDV varsa satıcının nakden veya diğer vergi borçlarına mahsup şeklinde KDV iadesi alması mümkündür. Satıcı isterse nakit iade hakkından vazgeçerek iade hakkını devrolan KDV satırında göstererek gelecek dönemlerde indirim yoluyla kullanabilir.
Satıcı buna razı olmayarak iade isteyecekse KDV siz sattığı makine teçhizatın temininde yüklendiği KDV yi bilhesap bularak 8 nolu tablodaki yüklenilen KDV  satırında kaydetmek suretiyle iade talepli beyanname düzenleyebilir. Bu takdirde beyannameye 13/d kapsamında KDV siz yaptığı satışların fatura fotokopilerini, veya bu faturalardaki bilgileri içeren listeyi, istisnanın uygulandığı aya ait KDV indirim listesini, iadesi gereken KDV tutarının hesaplanışını gösteren tabloyu ekleyecektir.
İade tutarı 231.000 YTL yi geçmiyorsa, vergi dairesince istenecek diğer bilgi ve belgeler ibraz edilmek suretiyle, inceleme raporu ve teminat aranmaksızın nakden veya mahsup yoluyla iade alınabilir. Bu limitin üzerindeki iade veya mahsup taleplerinin yerine getirilebilmesi için aşan kısım kadar teminat mektubu verilmesi yahut YMM tasdik raporu veya iadeye ilişkin inceleme raporunun vergi dairesine verilmesi gereklidir.


16 Şubat 2012 Perşembe

Kira Geliri Beyanı 2012

Gelir İdaresi Başkanlığının hazırladığı 'Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi' ile vergi dairesine gidilmeden internetin olduğu her yerde, beyanname verilebilecek

Gelir İdaresi Başkanlığının ''Kira Beyannamenizi Biz Hazırladık, Siz Onaylayın'' sloganıyla hazırladığı ''Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi'', gayrimenkul sermaye iradı (GMSİ-kira geliri) elde eden mükelleflerin MERNİS, banka, PTT, sigorta şirketleri, tapu gibi çeşitli bilgileri kullanılarak beyannamelerinin Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından önceden hazırlandığı ve internet ortamında mükelleflerin onayına sunulduğu bir sistem olarak tanımlanıyor.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in düzenlediği basın toplantısında, sistemin detayları anlatıldı. Gelir İdaresi Başkanlığı yetkililerinin verdiği bilgiye göre, sistem, vergi dairesine gidilmeden internetin olduğu her yerde, beyanname verilmesini sağlıyor.

Sistemin en temel amacı, beyan sürecini basitleştirerek kira beyannamesi verecek olan mükelleflerin iş ve işlemlerini kolaylaştırmak olarak belirtiliyor.

Kağıda göre daha kolay ve hızlı olan bu sistem, hata yapılmasını da önlüyor.

Yetkililer, sistemin diğer avantajlarını ise şöyle sıralıyor:

''Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi, karmaşık vergi hesaplamalarını sizin yerinize yapar, kullanıcı dostu ekranları ile size yol gösterir, daha az kağıt israfı daha çok çevre dostudur. Kişisel bilgilerinizin güvenliğini en yüksek düzeyde sağlar, 7 gün 24 saat hizmet verir, tamamen masrafsızdır, beyannamenize her zaman ulaşma imkanı sağlar, ayrıca isterseniz beyannamenizi kağıt ortamına da aktarabilirsiniz.''

SİSTEMDEN KİMLER FAYDALANABİLİR?
Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sisteminden, sadece kira geliri olanlar faydalanabilecek. Kira geliri dışında ticari, zirai, veya serbest meslek kazancı ile menkul sermaye iradı gibi gelir unsurlarından kazanç ve irat elde eden mükellefler, bu sistem üzerinden beyanname veremeyecek.

SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?
Gelir İdaresi Başkanlığında bulunan bilgiler kullanılarak oluşturulan kira beyannamesi, internet ortamında yansıtılacak. Beyanname kontrol edildikten sonra eksiklik, hata ve yanlışlıkların bulunması halinde düzeltilip onaylanmasının ardından mükellefin beyanı elektronik olarak alınacak ve beyan edilen vergi otomatik hesaplanıp mükellefin adına tahakkuk ettirilecek.

Sistemde kullanılan bilgiler, kira geliri elde eden kişilere ilişkin MERNİS, banka, tapu, sigorta şirketleri gibi kurum ve kuruluşlardan Gelir İdaresi Başkanlığının veri tabanına aktarılan bilgilerden oluşacak.

Sistemi kullanma zorunluluğu bulunmayacak. Ancak bu sistem kullanılarak kira beyannamesi daha hızlı, daha güvenilir, daha kolay ve tamamen masrafsız verilecek. Beyanname ayrıca vergi dairesine gidilerek elden veya beyanname düzenleme programı kullanılarak da verilebilecek.

Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemine erişim ve uygulama hakkında detaylı bilgiye Gelir İdaresi Başkanlığının ''www.gib.gov.tr'' adlı internet adresinden ulaşılabilecek.

SİSTEME GİRİŞ NASIL YAPILACAK?
Sisteme girişin iki yolu olacak. İnternet Vergi Dairesi şifresi kullanılarak ya da kişiye özel hazırlanmış güvenlik soruları cevaplanarak sisteme girilebilecek. Kişilerin şifresinin bulunmaması halinde herhangi bir vergi dairesine kimlikle başvurularak bir kaç dakika içinde bu şifre ücretsiz alınabilecek.

İnternete erişim imkanı bulunmuyorsa veya sistem internet üzerinden kullanılamıyorsa vergi daireleri ve beyan döneminde bazı alışveriş merkezlerinde kurulacak yardım masaları aracılığıyla da bu sistemden yararlanılabilecek.

DAHA ÖNCE MÜKELLEFİYET YOKSA BU SİSTEMDEN NASIL FAYDALANILACAK?
Sistem, GMSİ yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayanlara da hizmet sunacak. Bu bakımdan vergi dairesinde kişinin mükellefiyeti yoksa, İnternet Vergi Dairesinde hazırlanan kira beyannamesinin elektronik ortamda onaylandığı anda kişi adına vergi dairesinde mükellefiyet tesisi ve vergi tahakkuku işlemleri otomatik olarak gerçekleştirilecek.

SİSTEMDEKİ BİLGİLER EKSİK YA DA HATALI İSE NE YAPMALI?
Eksik ya da hatalı görülen bilgilerin örneğin banka/PTT bilgisinin eksik veya fazla olması gibi, düzeltilme imkanı bulunacak. Her türlü vergi beyanında olduğu gibi beyan, kişinin düzelttiği ve onayladığı şekilde kabul edilecek.

1-25 Mart tarihleri arasında sistem üzerinden kira beyannamesi verilebilecek.

Bu sistemi kullanarak internet üzerinden beyannamenin onaylanıp gönderilmesi durumunda tekrar vergi dairesine gidilmesine gerek kalmayacak. Kişinin onaylayıp gönderdiği beyannamede sonradan bir hata yapıldığı fark edildiğinde, bu hata düzeltme beyannamesi ile düzeltilerek tekrar sistem üzerinden gönderilebilecek.

Sistem, sadece 2011 ve takip eden yıllarda elde edilen kira geliri beyannameleri için hazırlandı.

Bu sistem kullanılarak onaylanan kira beyanına ilişkin ödemeler, anlaşmalı bankalardan veya tüm vergi dairelerinden yapılabilecek. Ayrıca internet bankacılığını kullanarak da vergi borcunu ödemek mümkün olacak.

Kirasını elden nakit olarak tahsil eden mükelleflerin beyannameleri gelir kısmı hariç olmak üzere önceden doldurulmuş bir şekilde hazırlanıp internet üzerinden mükelleflere yansıtılacak. Mükellefler nakit olarak tahsil ettikleri tutarı beyannamenin ilgili kısımına yazarak beyannamelerini otomatik olarak kendileri doldurmuş olacak.

15 Şubat 2012 Çarşamba

İsteğe Bağlı Sigorta,1 Nisan

Bizi takip eden okurlarımız bilirler; her fırsatta isteğe bağlı sigorta ödeyen sigortalıları 1 Nisan tarihi için uyarıyoruz. Bilindiği üzere 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Yasası 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmişti. Bu tarihten önce emekli prim gün sayısını tamamlayabilmek ve SSK'dan emekli olmak isteyen kişiler isteğe bağlı SSK ödemekte idi.
5510 Sayılı Kanun'la durum değişti. İsteğe bağlı sigortalılık Bağ-Kur kapsamına alındı. Bu da şu demek: 1 Ekim 2008 sonrası isteğe bağlı ödemeye devam edenler Bağ-Kur primi ödemektedirler. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken asıl olay 1 Ekim 2008 ile 1 Nisan 2012 arasında tam 3.5 yıl süre, yani 1260 gün bulunmaktadır.

SSK'dan emeklilik için
Emeklilik hesaplamasında kişinin hangi kuruma tabi emekli olacağı son 7 yılın yarısı olan 3.5 yıl baz alınarak tespit edilmektedir. Eğer SSK'dan emekli olmak isteyip de Bağ-Kur emeklilik şartlarına tabi olmak istemiyorsanız Şubat itibariyle isteğe bağlı sigortalığınızı durdurun. Aksi durumda Bağ-Kur emeklilik şartlarına tabi olursunuz. Tekrar SSK emeklilik şartlarına tabi olabilmek için bir 3.5 yıl daha prim ödemek zorunda kalabilirsiniz. Bizden hatırlatması...
Ali Şerbetçi


14 Şubat 2012 Salı

SMMM Sözleşme DV hk.Özelge.

SMMM'lerin müşterileri ile düzenledikleri sözleşmeler her yıl yenilenmese bile her yıl için ayrıca damga vergisi ödenmesi gerekir mi?

Konuya ilişkin Bartın Defterdarlığı tarafından verilen 12/01/2012 Tarih ve B.07.4.DEF.0.74.10.00-040-DA-1 sayılı özelgesinin özeti aşağıdaki gibidir.
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, mali müşavirliğini yaptığınız müşterilerinizle hizmet sözleşmeleri düzenlediğinizi belirterek bu sözleşmelerin her yıl yenilenmese bile her yıl için ayrıca damga vergisi mükellefiyetinin doğup doğmayacağı konusunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği, 2 nci maddesinde ise vergiye tabi kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhlerin de damga vergisine tabi olduğu; 10 uncu maddesinde damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olacağı, belli para teriminin, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği; 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında da, belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin değiştirilmesi halinde artan miktarın aynı nispette vergiye tabi olacağı belirtilmiştir.
Mezkur Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "I.Akitlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. 2009/15725 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01.01.2010 tarihinden geçerli olmak üzere nispi damga vergisi oranları, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasındaki kağıtlara ilişkin damga vergisi oranı binde 8,25 olarak belirlenmiştir.
Diğer taraftan, 02/01/1990 tarihli ve 20390 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde; ücret sözleşmelerinin münferit ya da süreli olarak yapılabileceği, süreli sözleşmelerin en az bir yıllık olmasının şart olduğu, sözleşmelerin ait oldukları işlemleri ve bunlara ait süreleri kapsayıp, diğer işlem ve sürelere uygulanamayacağı, bu durumda yeni sözleşme yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Özelge talebinize konu müşterilerinizle yaptığınız hizmet sözleşmenin; 6.1 maddesinin "Meslek Mensubunun sözleşmede belirtilen işlerden dolayı sözleşme dönemi süresince alacağı ücret 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunun 46 ıncı maddesi ile 02/01/1990 tarihli ve 20390 sayılı resmi gazetede yayınlanan Serbest Muhasebeci Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca her yıl yayınlanan meslek mensuplarınca uygulanacak olan asgari ücret tarifesindeki 2. grup illere ait işin mahiyetine uygun asgari ücret tarifesindeki tutardır." şeklinde olduğu, sözleşmenin 7 nci maddesinde, sözleşmenin anılan yerle sınırlı olmak üzere bir takvim yılını kapsayacağı, sözleşmenin 31/12/2008 günü meslek mensubunun adresinde 2 sayfa 1 asıl olarak düzenlendiği, sözleşmenin karşılıklı fesih edilmediği sürece yürürlükte bulunacağı, yeni sözleşme düzenlenmeden mevcut sözleşmenin geçerliliğini koruyacağı hususlarını içerdiği belirtilmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, mali müşavirliğini yaptığınız müşterilerinizle düzenlediğiniz hizmet sözleşmelerinin süresi, içeriği ve geçerlilik şartları gibi hususlar 3568 sayılı Kanun uygulaması ile ilgili olup, bu hususlardan ari olarak Damga Vergisi Kanunu yönünden, söz konusu sözleşmelerin süresinin, bu sözleşmelere şerh konulması veya yeni bir sözleşme veyahut bu mahiyette bir kağıt düzenlenmesi şeklinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kendiliğinden uzaması durumunda, sözleşme süresinin bitimini izleyen yıllar için ayrıca damga vergisi aranılmaması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim

9 Şubat 2012 Perşembe

İhracatta götürü gider uygulaması.

193 S.lı Gelir Vergisi Kanunu MADDE 40
İNDİRİLECEK GİDERLER
Safi kazancın tesbit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir:

1. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler. (Ek: 25/05/1995 - 4108/19 md.) (İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.),




İhracatçının, CF veya CIF teslim şartı ile ihracatta; taşımayı döviz karşılığında başka kurum ve gerçek kişilere yaptırması halinde, götürü gider uygulamasında gümrük beyannamesinde yer alan FOB değerler esas alınacaktır. Başka bir deyişle, taşımanın başkasına döviz karşılığı yaptırıldığı durumda, ihracatın FOB, CF veya CIF teslim şartı ile yapılmış olmasına bakılmaksızın azami götürü gider tutarı FOB satış bedeli üzerinden hesaplanacaktır. Taşımanın bizzat ihracatçı tarafından yapılması veya Türk Lirası karşılığında diğer gerçek veya tüzel kişilere yaptırılması durumunda ise ihracatçı, götürü gider uygulamasında sigorta bedeli hariç CF hasılat tutarını dikkate alacaktır.


-------------------------------------------------------------


Asıl kaynak olan kanunun ilgili maddesinde sadece "ihracat faaliyetinden döviz olarak elde edilen hasılat" diye tanımlanmakta iken, ilgili tebliğde taşıma ihracatçı tarafından yapılmakta ise CF , müşteri tarafından yapılmakta ise FOB denmektedir,

ve herhangibir uyuşmazlık anında asıl kaynak "yasa" dır, tebliğ uyuşmazlık halinde uyuşulamayan tarafın yasayı yorumudur, kararı yasaya göre verecek olan yargıdır.

7 Şubat 2012 Salı

SMMM Sözleşme DV hk.Özelge.

Tarih 12/01/2012 Sayı B.07.4.DEF.0.74.10.00-040-DA-1
BARTIN VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı :B.07.4.DEF.0.74.10.00-040-DA-1 12/01/2012

Konu : SMMMlerin 3568 sayılı Kanun uyarınca müşterileri ile yaptıkları ve her yıl yenilemedikleri sözleşmelerde damga vergisi uygulaması hk.
İlgi :
tarih ve kayıt nolu özelge talep formu
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, mali müşavirliğini yaptığınız müşterilerinizle hizmet sözleşmeleri düzenlediğinizi belirterek bu sözleşmelerin her yıl yenilenmese bile her yıl için ayrıca damga vergisi mükellefiyetinin doğup doğmayacağı konusunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.
488 sayılı DVK md 1 de ve , bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği,2.md de ise vergiye tabi kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhlerin de damga vergisine tabi olduğu; 10.md damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olacağı, belli para teriminin, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği;14/2 fık.da da,belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin değiştirilmesi halinde artan miktarın aynı nispette vergiye tabi olacağı belirtilmiştir.
Mezkur Kanuna ekli (1) sayılı tablonun
I.Akitlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. 2009/15725 BKK ile 1/1/2010 dan geçerli olmak üzere nispi dv oranları, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasındaki kağıtlara ilişkin dv oranı binde 8,25 olarak belirlenmiştir.
Diğer taraftan,2/1/1990-20390 RG de yayımlanan SM SMMM YMM Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmeliğin 14.md de ; ücret sözleşmelerinin münferit ya da süreli olarak yapılabileceği, süreli sözleşmelerin en az 1yıllık olmasının şart olduğu, sözleşmelerin ait oldukları işlemleri,bunlara ait süreleri kapsayıp,diğer işlem ve sürelere uygulanamayacağı, bu durumda yeni sözleşme yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Özelge talebinize konu müşterilerinizle yaptığınız hizmet sözleşmenin; 6.1 md sinin Meslek Mensubunun sözleşmede belirtilen işlerden dolayı sözleşme dönemi süresince alacağı ücret 3568 SMSMMMYMMK 46.md ile 2/1/1990-20390 RG yayınlanan SM SMMM YMM Ücr.Hk.Yönetmelik hükümleri uyarınca her yıl yayınlanan meslek mensuplarınca uygulanacak olan asgari ücret tarifesindeki 2.grup illere ait işin mahiyetine uygun asgari ücret tarifesindeki tutardır.
şeklinde olduğu, sözleşmenin 7 nci maddesinde, sözleşmenin anılan yerle sınırlı olmak üzere bir takvim yılını kapsayacağı,sözleşmenin 31/12/2008 günü meslek mensubunun adresinde 2 sayfa 1 asıl olarak düzenlendiği, sözleşmenin karşılıklı fesih edilmediği sürece yürürlükte bulunacağı,yeni sözleşme düzenlenmeden mevcut sözleşmenin geçerliliğini koruyacağı hususlarını içerdiği belirtilmektedir.Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde,müşterilerinizle düzenlediğiniz hizmet sözleşmelerinin süresi, içeriği ve geçerlilik şartları gibi hususlar 3568 sayılı Kanun uygulaması ile ilgili olup, bu hususlardan ari olarak DVK yönünden, söz konusu sözleşmelerin süresinin, bu sözleşmelere şerh konulması veya yeni bir sözleşme veyahut bu mahiyette bir kağıt düzenlenmesi şeklinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kendiliğinden uzaması durumunda, sözleşme süresinin bitimini izleyen yıllar için ayrıca dv aranılmaması gerekmektedir..

ÖZTEKİN ÖZDEMİR - SMMM/DENİZLİ-BAĞIMLI

1 Şubat 2012 Çarşamba

GSS 60/C-1 ve 60/g

SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığından oluşan üç kamu sosyal güvenlik kurumu tek çatı altında birleşip,3ayrı sosyal güvenlik kanunu da 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile tek sosyal güvenlik kanununa dönüştürülünce,3 yılı aşkın sürede 4/a, 4b ve 4/c kodlarına alıştık.1 Ekim 2008 öncesinde SSK'lı, Bağ-Kur'lu ve Emekli Sandığı iştirakçisi olarak tanımlanan sigortalılık statüleri, 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) benlerinde tanımlanınca;
SSK sigortalıları 4/a'lı,
Bağ-Kur sigortalıları 4/b'li,
Emekli Sandığı iştirakçileri de 4/c)'li olarak adlandırılmaya başlandı.
60/c-1 ve 60/g SİGORTALISI Genel sağlık sigortasının 1/1/2012 den itibaren yürürlüğe girmesiyle,herhangi bir şekilde sosyal güvenlik kapsamında bulunmayanlar da gss açısından '60/c-1'li' veya '60/g'li' olarak tanımlanacak.Genel sağlık sigortalısı sayılanlar, 5510 sayılı SS ve GSS Kanununun 60/1 fıkrasında bentler halinde sayılmış.60.md g bendi hariç diğer bentleri dışında kalan ve başka ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar,öncelikle 60.md (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılacaklar.Gelir testi sonucu gss statüleri ya 60/g kapsamında devam edecek ya da 60/c-1 olacak .
60/c-1'LİLER Yapılacak gelir testi sonucunda, aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olduğu tespit edilenler, 60. maddenin birinci fıkrasının (c/1) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılacaklar. Yani bunlar '60/c-1'li' olacaklar ve genel sağlık sigortası primleri devlet tarafından karşılanacak.
60/g'LİLER Yapılacak gelir testi sonucunda, aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte biri ve üzerinde olduğu tespit edilenler, 60. maddenin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılacaklar. Yani bunlar '60/g'li' olacaklar ve genel sağlık sigortası primlerini gelir durumuna göre kendileri ödeyecekler.
60/g'li olup, yapılacak gelir testi sonucunda, aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarı;
295,50 TL'den 886,50 TL'ye kadar olanlar 35,46 TL,
886,50 TL'den 1.773 TL'ye kadar olanlar 106,38 TL,
1.773 TL ve üzerinde olanlar ise 212,76 TL, genel sağlık sigortası primi ödeyecekler.
Borçlu 4/b'linin eşi GSS'li olabilir 60 günden fazla prim borcu olup, tecil veya taksitlendirme talebinde bulunmayan 4/b (Bağ-Kur) sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu eşi ve eğitimi devam eden 18 yaş üstü çocukları sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Ancak bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu eş ve 18 yaş üstü çocukları genel sağlık sigortalısı olmak için talepte bulunabiliyorlar.Talepte bulunduktan sonra gelir testi için ikametlerinin bulunduğu sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına başvurmaları halinde, gelir tespiti sonuçlarına göre (60/g) kapsamında prim ödemek suretiyle veya (60/c-1) kapsamında primleri devlet tarafından karşılanmak suretiyle sağlık hizmetlerinde yararlanabilecekler. Ancak 4/b sigortalısı, bu şekilde (60/g) kapsamında tescil edilen kişinin, bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak sağlık yardımlarından yararlanamayacak.
Banka sandığı mensuplarının çocukları Oğlumuz 23.12.1992 doğumlu. Sağlık yardımı, doğumundan bugüne kadar Garanti Bankası Emekli Sandığı Vakfından faydalandı. Şu anda liseden mezun ve üniversite imtihanlarına girecek. Öğrenci belgesi alana kadar banka tarafından sağlık yardımı donduruldu. Üniversiteyi kazandığı taktirde, öğrenci belgesini ibraz ettiğimiz andan itibaren 25 yaşını doldurana kadar o sandıktan faydalanacak. Gelir testi yaptırmamız gerekir mi? Yanıt: 5510 sayılı SS /GSS Kanununun geçici 20.md gereği,bu madde kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birliklerin personeli için kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileri, bu sandıklardan aylık veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların bakmakla yükümlülerinin sağlık hizmetleri, SGK'ca devralınıncaya kadar ilgili kuruluşlarca karşılanacak. Ancak oğlunuz bakmakla yükümlü olduğunuz kişi durumundan çıktığından, yeniden bakmakla yükümlü olunan kişi durumuna girene kadar, 5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılacak ve gelir testi sonucuna göre de prim ödeme yükümlüsü, devlet ya da kendisi olacak.
Metin Taş-Sezgin Özcan-Akşam-2/2/2012

Transfer Fiyatlandırması Raporlaması.

10 soruda transfer fiyatlandırması raporlama yükümlülüğü-Zeki GÜNDÜZ
1- Transfer fiyatlandırması ile ilgili belgelendirme / raporlama yükümlülükleri nelerdir? Transfer fiyatlandırması mevzuatımıza göre, konuya ilişkin iki tür belgelendirme zorunluluğu mevcuttur. Bunlardan ilki, bağlı bulunulan vergi dairesine yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ekinde verilmesi gereken transfer fiyatlandırması formu; diğeri ise beyannamenin verildiği tarihten itibaren hazır bulundurulması gereken yıllık transfer fiyatlandırması raporudur.
2- Belgelendirme / raporlama yükümlülüğü getirilmesindeki amaç nedir?Belgelendirmenin / raporlamanın amacı, mükelleflerin ilişkili kişileri ile işlemlerinde kullandıkları transfer fiyatlandırması yöntemleri hakkında ayrıntılı hesaplama ve analizleri gösteren bilgi ve belgeleri hazırlamak suretiyle, söz konusu işlemleri emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda yaptıklarını ispat edebilmeleridir.Transfer fiyatlandırması mevzuatımızda geniş kapsamlı bir ilişkili kişi tanımı yapılmış olup, ilişkili kişinin belirlenmesinde sermaye veya oy ya da kar payı hakkına ilişkin herhangi bir kriter konmamıştır. Ayrıca, ilişkili kişilerle yapılan işlemlerin belgelendirilmesinde işlem tutarına ilişkin herhangi bir eşik tespit edilmemiştir.Bu nedenlerle, mükelleflerin transfer fiyatlandırması formunda ilişkili kişileri ve işlemleri hakkında tüm bilgilere yer vermeleri, ayrıca rapor hazırlamakla yükümlü oldukları ilişkili işlemlerinin tamamını transfer fiyatlandırması raporunda açıklamaları ve analiz etmeleri gerekmektedir.
3- Transfer fiyatlandırması formunun beyanı zorunlu mudur?Firmaların bir hesap dönemi içerisinde yurt içi, yurt dışı veya serbest bölge ayrımı olmaksızın gerçekleştirmiş olduğu ilişkili işlemlerinin bulunması durumunda transfer fiyatlandırması formunun doldurulması zorunludur. İlgili yılın kurumlar vergisi beyannamesinin eki olan Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form beyanname ile birlikte vergi dairesine intikal ettirilir. Söz konusu formda örtülü sermaye ve kontrol edilen yabancı kurum bilgilerine ek olarak ilişkili kişilerle yapılan işlemler, işlem türü, işlem tutarı ve kullanılan yöntem beyan edilecektir. Formu ilgili yılın kurumlar vergisi beyannamesi ekinde vergi dairesine intikal ettirmeyen mükellefler hakkında VUK md 352 uyarınca usulsüzlük cezası kesilecektir.
4- Transfer fiyatlandırması raporunun hazırlanması zorunlu mudur?Yıllık transfer fiyatlandırması raporlarının ilgili yılın kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar hazırlanması zorunludur.Ancak hazırlanan raporlar Mali İdare veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından istendiği takdirde ibraz edilecektir. Mükelleflerin, her yeni mali yıl için güncel bir rapor yazma zorunluluğu mevcuttur.
5- Transfer fiyatlandırması raporunu kimler hazırlamalıdır? İlişkili kişileri ile işlemleri bulunan tüm kurumlar vergisi mükellefleri, yıllık transfer fiyatlandırması raporu hazırlamak ile yükümlüdür. Buna göre;
- Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'na kayıtlı mükelleflerin ilişkili kişilerle yaptıkları yurt içi ve yurt dışı işlemleri ile serbest bölgelerde bulunan ilişkili kişileriyle yaptıkları işlemler
- Diğer kurumlar vergisi mükelleflerinin ilişkili kişilerle yaptıkları yurt dışı işlemleri ile serbest bölgelerde bulunan ilişkili kişileriyle yaptıkları işlemler
- Serbest bölgelerde faaliyet gösteren kurumlar vergisi mükelleflerinin ise ilişkili kişilerle yaptıkları yurt içi işlemler,
için rapor hazırlamaları gerekmektedir.
6- Hangi işlemler transfer fiyatlandırması raporuna dahildir?İlişkili kişilerle gerçekleşen tüm mal, hizmet ve gayri maddi hak alım ve satımları rapor kapsamına girmektedir. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilmektedir.
7- Transfer fiyatlandırması raporları yabancı dilde ibraz edilebilir mi? Raporların ve eklerinin ibrazı Türkçe olarak yapılmalıdır.
8- Transfer fiyatlandırması raporunun hazırlanmamasının sonuçları nelerdir? Yıllık transfer fiyatlandırması raporunu Mali İdare veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından istenmesine rağmen hazır etmeyerek İdare'ye sunamayan mükellefler hakkında Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesi uyarınca özel uısulsüzlük cezası kesilecektir. Her ne kadar tanımlanmış başka bir ceza ya da müeyyide olmasa da raporun ibraz edilmemesinin transfer fiyatlandırması konusunda inceleme riskini artıracağı düşünülmektedir.
9- Yıllık transfer fiyatlandırması raporu ile transfer fiyatlandırması formunun ilişkisi nedir? Söz konusu belgelendirme yükümlülükleri ayrı unsurlar gibi gözükse de aslında birbirlerini tamamlayıcı niteliktedir. Bu nedenle, beyanname ekinde sunulan formda belirtilen ilişkili kişiler ve işlemler hakkındaki bilgiler ile yıllık transfer fiyatlandırması raporunda yapılan açıklamaların birbirleri ile tutarlı olması gerekmektedir.Aynı şekilde, özellikle yurt içinde bulunan ilişkili kişilerle yapılan işlemlerin taraflarının kurumlar vergisi mükellefi olmaları halinde, her iki tarafın da Mali İdare'ye ibraz edeceği belgelerin birbirleri ile uyumlu olması son derece önemlidir.
10- Transfer fiyatlandırması raporunda hangi bilgiler yer almalıdır? Transfer Fiyatlandırması Genel Tebliği'nde belirlenmiş olan içeriğe göre, yıllık transfer fiyatlandırması raporu aşağıdaki bilgileri içermelidir:
1. Şirketin bağlı bulunduğu grup hakkında bilgi,
2. Şirket hakkında genel bilgiler,
3. Şirketin faaliyet gösterdiği sektör hakkında bilgi,
4. Şirketin fonksiyon ve risk analizleri,
5. Şirketin işlem gerçekleştirdiği ilişkili kişiler hakkında bilgiler (genel bilgi ve fonksiyon/risk analizleri),
6. İlişkili işlemler hakkında bilgiler,
7. İlişkili işlemlere ilişkin tüm sözleşme örnekleri,
8. Transfer fiyatlandırması analizleri (kullanılan transfer fiyatlandırması yöntemleri ve emsal karşılaştırılabilirlik analizi çalışmaları)
- Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'na bağlı mükellefler tüm ilişkili işlemlerini kapsayan, diğer vergi dairelerine bağlı mükellefler ise yalnızca yurt dışı ilişkili kişilerle ve serbest bölge şirketleriyle olan ilişkili işlemlerini kapsayan yıllık transfer fiyatlandırması raporu hazırlamak zorundadır.
- Yıllık transfer fiyatlandırması raporlarının istenmesi halinde, VUK genel hükümleri çerçevesinde 15 gün içerisinde sunulması gerekmektedir.
- Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı altında sadece transfer fiyatlandırması ile ilgili uzman bir inceleme ekibi kurulmuştur.
- Yıllık denetim planları risk analizleri üzerine kurulacak olup, transfer fiyatlandırması formu ile yıllık raporlarda beyan edilen bilgilerin önemi artmıştır.
- Mali idare ile ilişkili işlemlerde kullanılacak yöntem ve fiyatın tespiti için Peşin Fiyatlandırma Anlaşması (PFA) yapılabilmektedir ve ilk tek taraflı PFA 15 Temmuz 2011'de imzalanmıştır.

YTTK 1530

Yasaklanmış işlemler ve geç ödeme- Yeni TTK (I) 1.02.2012 YTTK md 1530: a. Yasaklanmış işlemler b. Geç ödemenin sonuçları Eski Ticaret Kanununda buna benzer hükümler eski 1466.md de bulunmakta ise de; o maddede yasak edilmiş hükümlerin doğrudan doğruya batıl olduğunu yani hiç düzenlenmemiş, hiç yapılmamış olduğundan bahsetmekte idi. Eğer bir sözleşme için üst sınır varsa, bu üst sınırın aşılması halinde aşılan kısımlarla ilgili yapılan sözleşmeler geçersiz oluyordu. Yeni kanunda da kısmi geçersizlik hükmü korunmuştur.Maddeyi buraya alarak her bir fıkrasını ayrı ayrı inceleyelim.
F) Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları MADDE 1530-(1)Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu sınırlarda, Türk Borçlar Kanununun 27/2/2.cümlesi uygulanmaz.Herhangi bir sözleşme de eğer bu konuda bir sınır var ise o sınır geçerli olacak ve bu sınırın üzerindeki kısımlar tatbik edilmeyecektir. Aklıma gelen örnek, önce faiz idi. Fakat faizle ilgili bir yasak olmadığı için bu maddenin ileriki fıkralarını da göz önüne alarak süre yasaklarını esas alarak bir örnek yapılmalıdır. Bu maddenin ileriki fıkralarına göre en fazla ödeme süresi 30 gün ise siz herhangi bir sözleşmede bu süreden daha fazla bir süre tesbit edemezsiniz, eğer ederseniz, bu sürenin üstü tatbik edilmeyecektir. Eğer yanlışlıkla veya bilerek bu sınırın üstünde bir sürede ödeme yapmışsanız, bu konuda ileriki fıkralarda belirtilen hükümler tatbik edilecektir.
(2)Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde,alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç,sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse,ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.Maddenin bu hükmü bir takım hukuki ihtilafları, anlaşmazlıkları daha baştan önleme amacını gütmektedir. Yasalarda belirtilmiş olan mücbir sebep halleri hariç,sözleşmede belirtilen tarihte/sürede borçlu, borcunu ödemezse, herhangi bir noter ihtarı veya başka bir şekilde ihtar ve ihbarda bulunmaya lüzum kalmadan, borçlu temerrüde düşmüş yani borcunu süresinde ödememiş sayılacaktır. Temerrüd faizi ve benzeri edimleri yerine getirmekle yükümlü olacaktır.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.Bu maddenin 1 ve 2.fıkrasında belirtildiği şekilde temerrüde düşmüş yani hukuki terimle mütemerrit hale gelmiş borçlu, sözleşmede belirtilmemiş olduğu hallerde bile faiz ödemek zorunda kalacaktır. Alacaklı ise faize hak kazanacaktır.YTTK bu hükümle alacaklının haklarını garanti altına almış bulunmaktadır. Yasanın yürürlüğe girdiği 1.7.2012 den itibaren borcunu zamanında yerine getirmeyenlerin sığınacağı bir yasa olmayacaktır. YTTK md 1530 ilk fıkraları alacaklıyı garanti altına alan düzenlemeler getirmiş. Ticari hayata daha kesin hükümlerle yön verme amacını gütmüştür.1530. md devamındaki hükümlere baktığımızda kesin düzenlemeleri görmekteyiz.Maddenin 4 ve 5 inci fıkrası sözleşmede süre belirtilmese bile sözleşmede ödeme süresinin a. 30 gün b. 30 günden fazla olması halinde ise en fazla 60 gün olacağı şeklinde bir düzenleme getirmiştir.Tüccarlar, sanayiciler, büyük tüccarlar, güçlü marketler, güçlü süper ve hiper marketler ve de küçük esnaf, kobi, tekstilci ve benzerleri bilin ki YTTK ile borçlarınızı 30 gün içinde,en fazla 60 gün içinde ödemek zorundasınız.Artık, sonsuz vadeler bitiyor. Uzun vadeli yapılan sözleşmeler de geçersiz. Bu düzenleme ile TTK, ticareti daha kısa vadelere ve nakde doğru çekme amacını gütmektedir.


Kanunun 1530.md düzenlemeleri göz önüne almadan yapılacak ve yapılmış olan sözleşmeler geçersiz olacaktır. Tüccar, sanayici, küçük esnaf, kobi , tekstilci ve benzerlerinin bugünden sözleşmelerini inceleyerek yeni yasaya uygun hale getirmeleri gerekmektedir.Avukatlar ve barolar da yeni TTK.nın bu hükümlerini özellikle tüccar ve sanayici kesimine açıklamalı, üzerinde çalışmalar yapmalı,yargıdaki yükü azaltmaya çalışırken daha fazla olacağını unutmamalıdırlar. Eğer bu açıklamalar yapılmazsa icra daireleri hiç çalışamayacak hale gelecektir.
Bu açıklamadan sonra maddenin devamına geçelim.Ticarette güçlüler hegemonyasına son (II) Yasaklanmış işlemler/geç ödeme-YTTK (II) (4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre 5.fık.ya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip
eden 30günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya
hizmetin teslim alınmasını takip eden 30 günlük sürenin sonunda.
c)Borçlu faturayı/eşdeğer ödeme talebini mal/hizmetin tesliminden önce
almışsa,mal/hizmetin teslim tarihini takip eden 30 günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme
usulünün öngörüldüğü hâllerde,borçlu,faturayı/eşdeğer ödeme talebini, kabul
veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte/bu tarihten önce almışsa,bu
tarihten sonraki 30günlük sürenin sonunda;
şu kadar ki,
kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre,
mal veya hizmetin alınmasından itibaren 30günü aşıyor ve
bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa,
kabul veya gözden geçirme süresi mal/hizmetin alınmasından itibaren 30 gün olarak kabul edilir.
Maddenin 4.fıkrası faturanın ödeme süresinin 30 gün olduğunu hüküm altına almaktadır.
(5) Sözleşmede öngörülen ödeme süresi, faturanın veya eş değer ödeme talebinin veya mal veya hizmetin alındığı veya mal veya hizmetin gözden geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en fazla altmış gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine ağır bir haksız durum yaratmamak koşuluyla ve açıkça anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre öngörebilirler. Ancak alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (KOBİ) veya tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük ölçekli işletme sıfatını taşıdığı hâllerde, ödeme süresi, altmış günü aşamaz. Maddenin 5.fık. ise en fazla sürenin 60 gün olacağını açıklamaktadır. Taraflar isterlerse 60 günlük süreden daha fazla bir süre için de anlaşabileceklerdir. Ancak, burada yepyeni bir düzenleme ortaya çıkmakta ve yürürlüğe girmektedir.
Zayıfın korunması esası. Maddede 60 günden fazla süreli sözleşmelerin ağır bir haksızlık ve açıkça anlaşma şartı ile yapılabileceği belirtilmektedir.Bu hükme rağmen borçlu, güçlü , alacaklı ise zayıf bir işletme ise bu sözleşmenin 60 günden fazla olan vadesinin geçerli olmayacağı açıkça belirtilmektedir. Buna örnek olarak Alış veriş merkezlerinin kobi veya küçük işletmelerden uzun vadeli mal almasını gösterebiliriz. Tabii, piyasada güçlünün karşısında kaç kişi cesaret göstererek yasanın bu hükmüne sığınıp alacağını 60 gün içinde isteyebilir, o konu üzerinde uzun uzun düşünmek gerekir. Yani yasanın bu hükmü çalışır mı çalışmaz mı? Bu konuda fikir belirtemeyeceğim.

(6)Gecikme faizi ödenmeyeceğini,ağır derecede haksız sayılabilecek kadar az faiz ödeneceğini, alacaklının geç ödeme dolayısıyla uğrayacağı zarardan borçlunun sorumlu olmayacağını veya sınırlı bir şekilde sorumlu tutulabileceğini öngören sözleşme hükümleri geçerizdir. Geçersizlik durumunda yedinci fıkra uygulanır.Yukarıda belirttiğimiz gibi yasanın düzenlemeleri kesin hükümler taşımaktadır. Yeni TTK. 1530/5-7 fıkrası iktisadi bakımdan zayıf olan alacaklıları korumakta, güçsüz alacaklının aleyhine olan hükümlerin geçersiz olduğunu ve yine 7.fıkrada belirtilen temerrüd faiz oranının en az 8 puan daha fazla olarak tatbik edileceğini emretmektedir.
(7) Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını TCMB ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az %8 fazla olmalıdır.
(8)Mal/hizmet bedelinin taksitle ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda, bu maddenin ödeme sürelerini düzenleyen hükümleri 1.taksit bakımından uygulanır. Her bir taksit tutarının ödenmeyen kısmı 7.fıkrada öngörülen oranda gecikme faizine tabidir. Alacaklının küçük/orta ölçekli işletme veya tarımsal/hayvansal üretici olup borçlunun büyük ölçekli işletme olduğu hâllerde taksitle ödemeyi öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.YTTK 1530/7-8fıkra hükümleri yine güçlünün karşısında zayıfı koruma ve kollamayı esas almaktadır.
Kanunun genel gerekçesini de aşağıda açıklarsak, maddenin amacı daha iyi anlaşılacaktır.Yukarıda açıkladığımız hükümler, üreticileri, kobileri ve fatura ya da eşdeğer ödeme talepleri karşılığı hizmet veren ticari işletmeler ile kişileri, şartları dayatma konumları güçlü ticari işletmeler, özellikle market, süpermarket, hiper market gibi alışveriş merkezleri karşısında korumaktadır.Pazarlık güçleri ve konumları aynı olmayan kişi ve işletmeler arasında sözleşme özgürlüğü ilkesinin geçerli olmayacağı modern hukukun kabul ettiği bir diğer ilkedir.Tüketicinin, sigortalının, işçinin, küçük pay sahibi ile yatırımcının ve rekabetin korunması alanında ikinci ilke geçerlidir. Üretici firmalar ile kobiler de söz konusu ilkenin kapsamındadır.
Çoğunlukla, finansal açıdan pek de güçlü olmayan üretici, kobi ve benzeri işletmelerin teslim ettikleri malların ve hizmetlerin bedellerini zamanında alarak ekonomik yapılarını güçlendirmelerine yardımcı olmak, Pazar ekonomisine hakim yeni bir yaklaşımdır. AT yönergesi ve değişikliği bu yaklaşımın somut bir örneğidir. Yasanın bu maddesi de Avrupa Topluluğunun geç ödemelerle mücadele yönergesi ve değişiklik yönergesi çerçevesinde hazırlanmıştır.Söz konusu yönergenin giriş kısmında da belirtildiği gibi bir çok büyük ve güçlü ticari işletme geç ödemeyi bir finansman aracı olarak kullanmaktadır. Ancak bu araç marketlere, süper marketlere, hiper marketlere ve benzeri güçlü ticari işletmelere mal ve hizmet verenleri çok güç durumda bırakmakta, finansal durumlarını sarsmakta , hatta iflasa da sürüklemektedir. Hüküm bu kötü uygulamanın önüne geçmek için öngörülmüştür.