.

.

18 Nisan 2013 Perşembe

TEKNOKENT VE SERBEST BÖLGELERİMİZİN MEVCUT DURUMU NASIL İYİLEŞTİRİLİR?




 Prof. Dr. Atila BAĞRIAÇIK  Ar-Ge Hibe Fonları Uygulayıcısı,   Dış Ticaret Uzmanı, YMM
 GİRİŞ  Türkiye’deki Teknokentler ve Serbest Bölgeler önemli teknoloji ve ihracat üssüdür. Ülkemizin rekabet gücü için önemli dinamik unsurlardır. Bununla birlikte her iki örgütlenmenin de mevcut avantajları yanında, çözmesi gereken önemli sorunları bulunmaktadır. Örneğin Teknokentteki yazılım ve üretici konumundaki firmalar Ar-Ge’sini yaptığı yazılım ya da prototip ürün için; Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnası, çalışanların gelir vergisi stopaj istisnası, SGK işveren payının yarısının desteklenmesi gibi avantajları olmasına karşılık, seri üretime geçtiklerinde bu avantajlar kalkmaktadır.
 Serbest Bölgelerde üretim ruhsatına sahip imalatçı ve yazılım firmaları; Gelir ve Kurumlar Vergisi muafiyeti ile ürettiklerinin Türkiye hariç % 85’ini yurt dışına ihraç ettiklerinde çalışanların gelir vergisi stopaj istisnasına sahipler.
 Teknokent ve Serbest Bölgedeki firmalar mevcut haliyle hibe desteği değil, vergisel ve mali teşvikler sağlamaktadır. Oysa rekabet edebilmeleri için ulusal ve uluslar arası hibe fonlarına ihtiyaçları bulunmaktadır. Ne yazık ki bu bölgelerdeki firmalar yeterince Ar-Ge projesi yapıp (ya da yapsa da ulusal ve uluslar arası Ar-Ge kurumlarına başvurmayarak) Ar-Ge hibe fonlarından yararlanmamaktadırlar. Sonuçta bize göre,  mevcut Teknokentler ve Serbest Bölgeler atıl kapasite ile çalışarak, kaynaklar israf edilmektedir.
 NE YAPABİLİRİZ? -Bu olgu karşısında hiçbir mevzuat değişikliğine gitmeden anılan bölgelerdeki firmaları teşvik etmenin bize göre en etkin yolu, 2008 yılında yürürlüğe giren 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi hakkındaki Kanunla getirilen Ar-Ge teşviklerinden yararlanmaktır.
 -Bizim tespitlerimize göre bu bölgelerdeki firmalar varlıklarını sürdürebilmek için sürekli Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde bulunmaktadırlar, bütün mesele bu çalışmalarını proje formatına döküp ulusal ve uluslar arası Ar-Ge kuruluşlarına sunabilmektir, bize göre bu kadar basit. Bu konuda algıların değiştirilip her firma her ay bir Ar-Ge projesi verebilir. Şu anda bizim tespitlerimize göre proje veren firma oranı % 3’ün altında hattı bazı bölgelerde hiç yoktur. Bu konuları anlatmak için bölgelere gittiğimizde örneğin 200 firmanın bulunduğu bir bölgeden istemeyerek ilgilenen en fazla 3 firma çıkmaktadır.
 -Bu bölgelerdeki firmaların bazılarının tek kişi ya da kollektif şirketi şeklinde şahıs firmaları olarak örgütlendikleri görülüyor. Mevcut mevzuata göre, limited ve anonim şirketler TÜBİTAK üzerinden, şahıs firmaları ise pekâlâ KOSGEB üzerinden her ay bir Ar-Ge projesi vererek Ar-Ge harcamalarının ortalama % 60-75’ini geri ödemesiz hibe fonları ile karşılayabilir.
 -Ar-Ge projeleri sonunda ortaya çıkan prototip ürün ya da yazılımın seri üretimine geçmek için kalıp, makine, ekipman, server gibi yurt içi ve yurt dışından standart özellikte sabit kıymetlere ihtiyaç olduğunda, KOSGEB’in makine ve personel ihtiyacı için 250 bin TL hibe, makine, kalıp, test cihazı için 200 bin TL faizsiz geri ödemeli Endüstriyel Uygulama Programına başvurmak gerekir.
 -TÜBİTAK ve KOSGEB’den Ar-Ge projesinin bittiğine dair alınacak bir yazı ile Ekonomi Bakanlığı’na yatırım teşvik belgesi müracaatı yapılarak, Ar-Ge’si biten ürünün seri üretimi için gereksinim duyulan yerli ve ithal makine ve teçhizat için aşağıdaki teşvikler alınarak, bölgelerde eksik kalan teşvikler tamamlanabilinir:
 -KDV İstisnası,
-3.Ülkelerden makina ithalatlarında gümrük vergisi muafiyeti,
-Alınacak Yatırım Kredilerinde Türk Lirası Kredilerde 5 Puan, Dövizlerde 2 Puan Faiz Hibe Desteği,
-İlave İşçi Sayısı İle Birlikte 6-7 Yıl Süre İle Sigorta Primi İşveren Desteği,
-Vergi İndirimi,
-Yatırım Yeri Tahsisi.
 YABANCI KAYNAKLAR  -Teknokent ve Serbest Bölgelerdeki firmalar Ar-Ge projeleri için sadece ulusal kurumlara değil, firmalar yararlansın diye ülke olarak bizim de parasal katkılarda bulunduğumuz EUREKA, EUROSTARS, AB. 7.ÇP ortak proje yapma programlarına katılmalarında hem fonlama hem de teknoloji geliştirmek için büyük faydalar bulunmaktadır. AB Ar-Ge projelerinde Avrupa Birliği Komisyonu ile sözleşme imzalama aşamasında proje bütçesinin % 80’I peşin alınabilmekte ve bunun için teminat mektubu bile talep edilmemektedir. Birçok Avrupalı Firma Türkiye’nin çevre ülkelerine yenilikçi ürün pazarlamak için Türk firmaları ile Ar-Ge programları kapsamında partnership’ler oluşturmak istemekte, ancak bizim deneyimlerimize göre Türk firması bulamamaktadır. 2013 yılında EUREKA kurumunun başkanlığını Türkiye yürütmesine karşın şahsen bizler eğitimlerimizdeki firmalarla olan diyaloglarımıza karşın istekli bir firma dahi bulamadık. Avrupa Birliği’nin Marie Curie programının sanayi-akademi işbirliği programları çerçevesinde 6 ay sure ile masrafını AB karşılamak üzere araştırmacıları Türk firmalarına getirip, teknoloji transferi yapmak mümkün.
 SONUÇ Ülke vatandaşlarımızın yurt dışında bulunan yaklaşık 130 milyar dolarlık portföyünü Türkiye’ye çekmek için yeni bir vergi barışının gündeme geldiği günümüz ortamında, Teknokent ve Serbest Bölgelerin daha etkin kullanımıyla 4-5 yıl içinde bu bölgelerden de bu dövizin hem de ihracat yaparak kazanılabileceğine inanmaktayız.

Hiç yorum yok: