SERMAYE
ŞİRKETLERİNDE
TÜR DEĞİŞİKLİĞİ
(LİMİTED
ŞİRKETİN
ANONİM ŞİRKETE DÖNÜŞÜMÜ)
I- GENEL AÇIKLAMA
İşletmelerin
ekonomik, örgütsel ve sermaye yapısına bağlı olarak tür değiştirmeleri hep
gündemde olmuştur. İlk kuruluşta kolaylıklar nedeniyle basit şirket türleri
tercih edilirken ilerleyen zamanlarda daha komplike olan ancak güven veren ve
karşılaştırıldığı zaman daha avantajlı şirket türleri tercih edilmektedir. Bu
tercih mevcut hukuki türden başka bir
hukuki türe dönüşmeyi gerektirmektedir.
Bir ticari
organizasyonun başka bir ticari organizasyona dönüşmesi tür değişikliği olarak
tanımlanmaktadır. Ticaret şirketleri sermaye şirketlerine dönüştürülürken
sermaye şirketlerinin de birbirine dönüşmesi söz konusu olmaktadır. Şirketlerin
tür değiştirmesi kanunda gösterilen bir hukuki yapıdan başka bir hukuki yapıya
dönüştürülmesi şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Sermaye şirketlerinde
tür değiştirme, ticaret şirketinin hedefleri doğrultusunda alınan kararın uygulanmasıdır.
Özellikle mevcut statüleri daha kapsamlı girişimlere olanak vermeyen şirketler,
sermayelerinin etkinliğini arttırmak, kişisel sorumluluk sınırlarını daraltmak,
kredi limitlerini yükseltmek, bazı vergilendirme ve teşvik tedbirlerinden yararlanmak
gibi nedenlerle hukuki şekillerinde değişiklik yapmak isteyebilirler.[1]
Tür değişikliğine;
·
Sermaye yapısını güçlendirmek,
·
Ortak sayısını artırmak, halka açılmak,
·
Mevcut sermaye şirketi tipinde hantallaşan işletmeyi hantallaşmaktan kurtarmak,
·
Finansman ve teşvik olanaklarını artırmak,
·
Ortakların ve dolayısıyla yöneticilerin sorumluluk sınırlarını daraltmak,
·
Bazı vergi avantajlarından yararlanmak
gibi nedenlerle
başvurulmaktadır.
Burada önemli olan
bir husus da, tür değişikliğine gidilirken ticari hayatta isim ve mevki yapmış
bir şirketi ortadan kaldırmak yerine, tüzel kişiliğin eskisi gibi devam
etmesinin şirketin hukuki şeklinin değiştirilerek sağlanmış olmasıdır.
Tür değişikliği
halinde vergilendirmede avantajların da bulunması ayrı ve önemli bir gerekçe
olarak karşımıza çıkmaktadır.
II- TİCARET HUKUKUNDA TÜR (NEV’İ) DEĞİ-ŞİKLİĞİ
A- YASAL DAYANAK
Eski 6762 sayılı TTK’nın 152. maddesinde “nev’i değişikliği” olarak yer alan “tür değişikliği” yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 180 ila 194. maddelerinde
İsviçre Birleşme, Bölünme, Tür Değiştirme ve Malvarlığı Devrine İlişkin Federal
Kanun’dan yararlanılarak kaleme alınmış ve AB direktiflerine uyumlu olarak
düzenlenmiştir.[2]
Madde hükümleri aynen aşağıdaki gibidir.
“a)İlke
Madde-180: (1) Bir
şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin
devamıdır.
b) Geçerli tür değiştirmeler
Madde-181: (1) a)
Bir sermaye şirketi;
1. Başka türde bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
b) Bir kollektif şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir komandit şirkete;
c) Bir komandit şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir kollektif şirkete;
d) Bir kooperatif bir sermaye şirketine,
dönüşebilir.
c) Kollektif ve komandit şirketlerin tür
değiştirmelerine ilişkin özel düzenleme
Madde-182: (1) Bir kollektif şirket bir komandit
şirkete;
a) Kollektif şirkete bir komanditerin
girmesi,
b) Bir ortağın komanditer olması,
hâlinde dönüşebilir.
(2) Bir komandit şirket kollektif
şirkete;
a) Tüm komanditerlerin şirketten çıkması,
b) Tüm komanditerlerin komandite olması,
suretiyle dönüşebilir.
(3) Bir kollektif veya komandit şirketin
tek kişi işletmesi olarak faaliyetine devam etmesine ilişkin 257. madde hükmü
saklıdır.
(4) Bu madde uyarınca yapılacak tür değiştirmelerine 180 ilâ 190.
madde hükümleri uygulanmaz.
2. Şirket payının ve haklarının korunması
Madde-183: (1) Tür
değiştirmede ortakların şirket payları ve hakları korunur. Oydan yoksun paylar
için sahiplerine eşit değerde paylar veya oy hakkını haiz paylar verilir.
(2) İmtiyazlı payların karşılığında aynı değerde paylar verilir
veya uygun bir tazminat ödenir.
(3) İntifa senetleri karşılığında aynı değerde haklar verilir veya
tür değiştirme planının düzenlendiği tarihte gerçek değer ödenir.
3. Kuruluş ve ara bilanço
Madde-184: (1) Tür
değiştirmede, yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır; ancak, sermaye
şirketlerinde ortakların asgari sayısına ve ayni sermaye konulmasına ilişkin
hükümler uygulanmaz.
(2) Bilanço günüyle tür değiştirme raporunun düzenlendiği tarih
arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun çıkarıldığı
tarihten itibaren şirketin malvarlığında önemli değişiklikler meydana gelmişse
ara bilanço çıkarılır.
(3) Aşağıdaki hükümler saklı olmak kaydı ile ara bilançoya yıllık
bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen değerlemeler,
sadece ticari defterdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar,
değer düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme
için önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
4. Tür değiştirme planı
Madde-185: (1)
Yönetim organı bir tür değiştirme planı düzenler. Plan yazılı şekle ve 189.
madde uyarınca genel kurulun onayına tabidir. Tür değiştirme planı;
a) Şirketin tür değiştirmeden önceki ve sonraki ticaret unvanını,
merkezini ve yeni türe ilişkin ibareyi,
b) Yeni türün şirket sözleşmesini,
c) Ortakların tür değiştirmeden sonra sahip olacakları payların
sayısını, cinsini ve tutarını veya tür değiştirmeden sonra ortakların paylarına
ilişkin açıklamaları,
içerir.
5. Tür değiştirme raporu
Madde-186: (1)
Yönetim organı tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlar.
(2) Raporda;
a) Tür değiştirmenin amacı ve sonuçları,
b) Yeni türe ilişkin kuruluş hükümlerinin yerine getirilmiş
bulunduğu,
c) Yeni şirket sözleşmesi,
d) Tür değiştirmeden sonra ortakların sahip olacakları paylara
dair değişim oranı,
e) Varsa ortaklar ile ilgili olarak tür değiştirmeden kaynaklanan
ek ödeme ile diğer kişisel edim yükümlülükleri ve kişisel sorumluluklar,
f) Ortaklar için yeni tür dolayısıyla doğan yükümlülükler
hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri gösterilir.
(3) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli
şirketler tür değiştirme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.[3]
6. Tür değiştirme planının ve tür değiştirme raporunun
denetlenmesi
Madde-187: (Mülga:
26.06.2012-6335/42 md.)
7. İnceleme hakkı
Madde-188: (1)
Şirket;
a) Tür değiştirme planını,
b) Tür değiştirme raporunu,
c) (Mülga: 26.06.2012-6335/42 md.)
d) Son üç yılın finansal tablolarını, varsa ara bilançoyu,
genel kurulda karar alınmasından otuz gün önce merkezinde ve halka
açık anonim şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun istediği yerlerde ortakların
incelemesine sunar.
(2) İsteyen ortaklara anılan belgelerin kopyaları bedelsiz
verilir. Şirket, ortakları, uygun bir şekilde inceleme haklarının bulunduğu
hususunda bilgilendirir.
8. Tür değiştirme kararı ve tescil
Madde-189: (1) Yönetim organı tür değiştirme
planını genel kurula sunar. Tür değiştirme kararı aşağıdaki nisaplarla alınır:
a)
Kanunun
421. maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi hükmü saklı olmak şartıyla anonim
ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış
sermayenin üçte ikisini karşılaması şartıyla, genel kurulda mevcut oyların üçte
ikisiyle; limited şirkete dönüştürme hâlinde, ek
ödeme veya kişisel edim yükümlülüğü doğacaksa tüm ortakların onayıyla;
b) Bir sermaye şirketinin bir kooperatife dönüşmesi hâlinde tüm
ortakların onayıyla;
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçüne sahip
bulunmaları şartıyla, ortakların dörtte üçünün kararıyla;
d) Kooperatiflerde;
1. Ortakların en az üçte ikisinin temsil edilmeleri şartı ile,
genel kurulda mevcut oyların çoğunluğuyla,
2. Ek ödeme, diğer kişisel edim yükümlülükleri veya kişisel
sorumluluk getiriliyorsa veya bu yükümlülükler veya sorumluluklar
genişletiliyorsa, kooperatifte kayıtlı ortaklarının üçte ikisinin olumlu
oyuyla,
e) Kollektif ve komandit şirketlerde tür
değiştirme planı bütün ortakların oybirliğiyle onanır. Ancak, şirket sözleşmesinde
ortakların tümünün üçte ikisinin olumlu oyuyla bu kararın alınabileceği
öngörülebilir.
(2) Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni
şirketin sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukuki geçerlilik
kazanır. Tür değiştirme kararı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
9. Alacaklıların ve
çalışanların korunması
Madde-19:- (1)
Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158. ve iş sözleşmelerinden doğan
borçlar hakkında 178. madde uygulanır.
V - Ortak hükümler
1. Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi
Madde-191: (1)
Birleşmede, bölünmede ve tür değiştirmede ortaklık paylarının ve ortaklık
haklarının gereğince korunmamış veya ayrılma karşılığının uygun belirlenmemiş olması
hâlinde, her ortak, birleşme, bölünme veya tür değiştirme kararının Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde, söz konusu
işlemlere katılan şirketlerden birinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesinden, uygun bir denkleştirme akçesinin saptanmasını
isteyebilir. Denkleştirme akçesinin belirlenmesinde 140. maddenin ikinci
fıkrası uygulanmaz.
(2) Davacı ile aynı hukuki durumda
bulunmaları hâlinde, mahkeme kararı, birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye
katılan şirketlerin tüm ortakları hakkında da hüküm doğurur.
(3) Davanın giderleri devralan şirkete aittir. Özel durumların
haklı göstermesi hâlinde, mahkeme giderleri kısmen veya tamamen davacıya yükletilebilir.
(4) Ortaklık paylarının
veya ortaklık haklarının korunmasını inceleme davası birleşme, bölünme veya tür
değiştirme kararının geçerliliğini etkilemez.
2. Birleşmenin, bölünmenin ve tür değiştirmenin iptali ve
eksikliklerin sonuçları
Madde-192: (1) 134
ilâ 190. maddelerin ihlali hâlinde, birleşme, bölünme ve tür değiştirme
kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye
veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde iptal davası açabilirler.
İlanın gerekmediği hâllerde süre tescil tarihinden başlar.
(2) Kararın bir yönetim organı tarafından verilmesi hâlinde de bu
dava açılabilir.
(3) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin işlemlerde
herhangi bir eksikliğin varlığı hâlinde, mahkeme taraflara bunun giderilmesi
için süre verir. Hukuki sakatlık, verilen süre içinde giderilemiyorsa veya
giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli önlemleri alır.
3. Sorumluluk
Madde-193: (1)
Birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine herhangi bir şekilde katılmış
bulunan bütün kişiler şirketlere, ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile
verdikleri zararlardan sorumludurlar. Kurucuların sorumlulukları saklıdır.
(2) (Mülga: 26.06.2012-6335/42 md.)
(3) 202 ilâ 208, 555, 557, 560. madde hükümleri saklıdır. Bir
sermaye şirketinin veya kooperatifin iflası hâlinde 556 ve 570. maddeler ile
Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi kıyas yoluyla uygulanır.
VI- Ticari işletme ile ilgili birleşme ve tür değiştirme
Madde-194: (1) Bir
ticari işletme, bir ticaret şirketiyle, onun tarafından devralınmak suretiyle
birleşebilir. Bu hâlde devralan ticaret şirketinin türüne göre 138 ilâ 140, 142
ilâ 158 ve ortak hükümlere ilişkin 191 ilâ 193. madde hükümleri kıyas yoluyla
uygulanır.
(2) Bir ticari işletmenin bir ticaret şirketine dönüşmesi hâlinde
182 ilâ 193. maddeler kıyas yoluyla uygulanabilir.
(3) Bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülebilmesi
için, söz konusu ticaret şirketinin paylarının tümü, ticari işletmeyi işletecek
kişi veya kişiler tarafından devralınmalı ve ticari işletme bu kişi veya
kişiler adına ticaret siciline tescil ve ilan edilmelidir. Bu hâlde, ticari
işletmeye dönüştürülen ticaret şirketi, bir kollektif
veya komandit şirket ise mezkûr ticaret şirketinin borçlarından, ticari
işletmeyi işletecek kişi ve kişiler ile ticaret şirketinin eski ortakları da
264. maddedeki zamanaşımı süresince sıfatlarına göre müteselsilen
sorumlu olurlar. Dönüştürmeye bu Kanunun 264 ilâ 266. maddeleri de uygulanır.
(4) 182. maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklıdır”.
MADDE GEREKÇELERİ
Genel Gerekçe
“Tür değiştirme konusunda Türk öğretisi
özgündür. Zira özellikle 1975-1985 yıllarında tür değiştirme hem teorik hem de dogmatik
bakımdan ayrıntılı ve derine inen incelemelere konu olmuştur. Kavram açıklanmış
tüm türleri kapsamlı bir şekilde tanıtılmış, ilkeleri ve hukuki sonuçları
açıklanmıştır. Yargıtay öğretiye uygun ilkesel kararlar vererek hukukun
geliştirilmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Bunda 6762 sayılı Kanun’un 152.
maddesinin, sağlam, çağdaş ve teoriye uygun dogmatik düzeninin büyük rolü
olmuştur. Birkaç hükmün ortaya çıkardığı sorumluluk sorunsalı da gene öğreti ve
yüksek mahkeme kararıyla menfaatler dengesini gözeten adil sonuçlara
bağlanmıştır. Özetlemek gerekirse 1980’lerin başında kavram teorik yapısı ve
dogmatik düzeniyle tamamen ortaya konmuştur.
Tasarı 180 ila 194. maddelerinde hemen hemen
aynı ilkelere yer vererek konuyu çok daha ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir.
Anılan hükümlerin kaynağı İBirK’nın ilgili hükümleridir.
Madde-180: Maddenin kaynağı İBirK’nın
53. maddesidir. 180. madde, 181. madde ile birlikte yorumlandığı takdirde, 6762
sayılı Kanun’un 152. maddesi gibi, geniş bir tür değiştirme serbestisi ve türü
seçme özgürlüğü sağlamaktadır. Tür değiştirme ile tür değiştiren şirketin
hukuki ilişkilerinin değişmeyeceği hükmü 6762 sayılı Kanun’un veciz “yeni nev’e
çevrilen şirket, eskisinin devamıdır” kuralının başka şekilde ifadesidir.
Anılan hüküm, İsviçre öğretisinde malvarlıksal
ilişkiler için doğru bulunmasına rağmen, ortaksal
ilişkiler yönünden doğru olmadığı gerekçesiyle eleştirilmişse de, hukuk süjesinde,
mal varlığında, ortaksal konumda ve ekonomik
durumdaki devamlılık bu eleştiriyi ikna edici olmaktan çıkarmıştır. Sorumluluk
rejimi ile organsal yapıdaki değişiklik ise, şekil
değişikliğinin kaçınılmaz ve doğal sonucudur. Diğer yandan, 183. maddede
öngörülen eşit değerlilik ilkesini eleştirinin kanıtı olarak da değerlendirmek
mümkün değildir. Çünkü, anılan hüküm haksızlıklara engel olmak işlevine
haizdir.
Madde-181:
Kaynak, İBirK 54. maddedir. Dönüşebilecek türler 181. maddede
sınırlı sayıda gösterilmiştir; kıyas yapılamaz.
Madde-182-Birinci
Fıkra: Birinci
fıkra bir kolektif şirketin bir komandit şirkete dönüşmesinin yöntemlerini iki
seçenek halinde sunmaktadır. Bunun için ya kollektif
şirkete bir komanditer ortak alınmalı veya mevcut kollektif
ortaklardan biri komanditer ortağa dönüştürülmelidir. Bu suretle bir komandit
şirket için gerekli olan iki çeşit ortak sağlanmış olur.
İkinci
Fıkra: Komandit
şirketin kollektif şirkete dönüşebilmesi için, ya
şirketteki komanditer(ler)’in şirketten çıkması ya da
bunların komandite olmaları gerekir. Ortakların girip çıkmaları veya sıfat
(konum) değiştirmeleri, ilgili hükümlere uyularak gerçekleştirilir.
Üçüncü
Fıkra:
Tasarının 257. maddesi iki kişilik bir kollektif
şirkette, ortaklardan birinin kişiliğinde, bu ortağın şirketten çıkarılmasını
gerektiren bir sebebin doğması halinde diğer ortağın, söz konusu ortağı
çıkararak şirketin tek kişi işletmesi olarak kendisinin devam ettirmesine
mahkemenin karar vermesini talep etmesi hakkındadır. Üçüncü fıkra 257. maddeyi
saklı tutarak adeta kollektif ve komandit şirketin
tek kişi işletmesine dönüşmesini düzenlemiş, başka bir deyişle buna cevaz
vermiştir.
Dördüncü
Fıkra: 182.
madde, özel bir düzenleme getirmiştir. Bu özel düzenleme kendi kurallarını
içermekte, kurallar söz konusu tür değiştirmelere yetmektedir. Onun için 182.
madde dışındaki tür değiştirme hükümlerinin 182. madde gereği kollektif şirketin komandite, komandit şirketin kollektife dönmesi hallerine uygulanmasına gerek yoktur.
Madde-183: Maddenin kaynağı, İBirK’nın
56. maddesidir. Hüküm, ortaksal konumun devamı ilkesi
bağlamında, payların ve hakların korunmasını amaçlamaktadır (Ayrıca 180. madde
ile ilgili açıklamaya bakılmalıdır.). Hükmün iki ilkesi vardır. Birincisi pay
ve ortaklık haklarının korunması, ikincisi ise eşit değerlilik ilkesidir.
Birinci
Fıkra: Birinci
fıkra ilkeyi koymaktadır. İlke iki alt ilkeyi içerir: (1) Tür değiştirmede
mevcut katılma hakkı yani ortaksal konum ve (2)
ortaklık hakları korunmalıdır. Tür değiştirme bahane edilerek hiçbir ortak
şirketten çıkarılamaz ve hiçbir ortağın ortaklık hakları zedelenemez,
azaltılamaz ve sınırlandırılamaz.
İBirK’nın dernek ve sermayesiz kooperatifler ile
ilgili hükmü Tasarıya alınmamıştır.
İkinci
Fıkra: Üçüncü
fıkra: Kaynağın Almanca metninde özel haklar için “Sonderrechte”,
Fransızca metninde “droit speciaux”
terimleri kullanılmıştır. Kaynakta tanımlanmamış bulunan bu terim geniş
yorumlanır ve kapsamına, oyda imtiyazlı paylar, azlık hakları içinde yer alan
bağlayıcı önerme hakları (bilanço müzakerelerinin ertelenmesi gibi), İsv BK m. 709’da düzenlenen pay kategorilerinin ve
grupların temsili, kuruculara ve diğer kişilere sağlanan menfaatler, şarta
bağlı sermaye artırımındaki alım ve değiştirme hakları girer. Kanunda da aynı
kapsam genişliğini vurgulamak amacıyla özel haklar terimi kullanılmıştır. Bu
haklar yönünden de eşit değerin sağlanması gerekir. Bölünen şirkette oydan
yoksun paylar varsa kural olarak bunların sahiplerine aynı değerde oydan yoksun
paylar verilir. Devralan şirkette oydan yoksun payın oluşturulması mümkün
değilse oy hakkını haiz paylar ile eşitlik sağlanabilir. Aynı kural, intifa
senetleri için de geçerlidir. Ancak, yeni tür şirket intifa senedi çıkarmaya
veya oysuz paylar yerine oylu pay tahsisine müsait değil ise veya payların
sağladığı özel haklar açısından eşitlik sağlanamıyorsa tazminat ödenir.
Üçüncü
Fıkra:
Tasarının 183. maddesinde gerek imtiyazlı paylar gerek intifa senetleri için
“veya uygun bir tazminat ödenir” ibaresi yer almaktadır. Bu ibare ile ne tür
değiştiren şirketlere ne de onların ortaklarına herhangi bir seçim hakkı
tanınmamıştır. Esas olan imtiyazlı payların veya intifa senetlerinin tam
karşılığı olan imtiyazlı payları ve intifa senetlerini vermektir. Payların ve
intifa senetlerinin tam karşılığını almak pay sahibinin kanuni ve kaldırılıp sınırlandırılmayacak
hakkıdır. Şirketin bu konuda herhangi
bir yetkisi yoktur. Ancak, yeni türde imtiyazlı pay senetleri veya intifa
hakları yaratmaya türün nitelik ve özellikleri imkan vermiyor ise o zaman bir
zorunluluk olarak ilgili pay sahiplerine uygun bir tazminat ödenir. Hukukun
geliştirilmesi öğretide ve yargı kararlarında olduğu için, olanağı bulunduğu ve
yeni türde imtiyazlı paylar veya intifa senetleri yaratılmasına, bu türün
nitelik ve özellikleri müsait olduğu halde her iki senedin yeni türde yaratılıp
yaratılmaması sorunu hakkında gerekçede kesin bir tutum takınılmasından kaçınılmıştır.
Kaynak öğreti de henüz bu sorunla ilgili görüşler ileri sürülmemiştir. Sorun
hükümlerin amaçlarına ve özellikle ortağın veya pay sahibinin eski şirketteki
konumunun ve haklarının aynen korunması ve yansıtılması ilkeleri bağlamında
çözülecektir.
Madde-184-
Birinci Fıkra: 6762
sayılı Kanun’un 152. maddesinde geçerli olan kural, cümlenin ilk kısmında tekrarlanmıştır.
Cümlenin ikinci kısmı ise kolaylık sağlamaktadır.
İkinci
Fıkra: 144.
maddede verilen açıklamaya bakılmalıdır.
Madde-185: Tür değiştirme planını düzenleyen bu
maddenin gerekçesi için birleşme ve bölünmeye ilişkin ilgili hükümlerde yapılan
açıklamaya bakılmalıdır.
Madde-186: Tür değiştirme raporunu düzenleyen bu
maddenin gerekçesi için birleşme ve bölünmeye ilişkin ilgili hükümlerde yapılan
açıklamaya bakılmalıdır.
Madde-187: Tür değiştirme planının ve tür değiştirme
raporunun denetlenmesini düzenleyen bu maddenin gerekçesi için birleşme ve
bölünmeye ilişkin ilgili hükümlerde yapılan açıklamaya bakılmalıdır.
Madde-188: İnceleme hakkını düzenleyen bu maddenin
gerekçesi için birleşme ve bölünmeye ilişkin ilgili hükümlerde yapılan
açıklamaya bakılmalıdır.
Madde-189: Tür değiştirme kararını düzenleyen bu
maddenin gerekçesi için birleşme ve bölünmeye ilişkin ilgili hükümlerde yapılan
açıklamaya bakılmalıdır.
Madde-190: Ticaret siciline tescili düzenleyen bu
maddenin gerekçesi için birleşme ve bölünmeye ilişkin ilgili hükümlerde yapılan
açıklamaya bakılmalıdır.
Madde-191: Alacaklıların ve çalışanların korunmasını
düzenleyen bu maddenin gerekçesi için birleşme ve bölünmeye ilişkin ilgili
hükümlerde yapılan açıklamaya bakılmalıdır.
Madde-192: Maddenin kaynağı İBirK’nın
104. maddesidir.
Hem birleşmede hem bölünmede hem de tür
değiştirmede ortağın önceki şirketteki ortaklık (ortak olma) durumunun, devralan
veya yeni tür şirkette devam etmesi, yani şirketin devamlılığı ilkesi birinci
derecede önemi haiz olup her üç değişikliğe ilişkin koruma mekanizmalarının
merkezini oluşturur. Ortaklık, devralan şirkette veya yeni türde devam
etmiyorsa ortak kanunun izin vermeyeceği bir haksızlığa, dolayısıyla zarara
uğramış demektir. Çünkü, birleşme, bölünme veya tür değiştirme, çok defa
çoğunluk tarafından ortağın ortak konumunu devam ettirmemesi, yani ortaklıktan
çıkarılması veya ortaklığının ya da ortaklık haklarının zarara uğratılmasının
aracı olarak kullanılabilir. Bu tür yapı değişikliklerinde böyle bir art niyet
de bulunabilir. İşte 192. madde bu haksızlığı gidermeyi amaçlayan bir hüküm
olup, çarelerin birincisidir. İkinci çare ise, 193. maddedir. Her iki hüküm
birbirini tamamlamaktadır.
Birinci
Fıkra: Birinci
fıkra haksızlığa uğrayan ortağı bir denkleştirme akçesi ile tatmin etmeyi
amaçlamaktadır. Denkleştirme talebi çoğu kez 193. maddedeki iptal davasının
açılması olanağının bulunmadığı hallerde kullanılacak olmasına rağmen, iptal
davasının açılabildiği durumlarda da ikame edilebilir. Birinci fıkrada açıklık
sağlamak amacıyla “Anteilsrechte/les
parts socials” terimi,
kaynaktan ayrılarak “ortak olmayı sürdürme hakkı olarak” çevrilmiştir. Hem
kenar başlıktaki hem metindeki “inleme” davası aynı zamanda ortaklığı sürdürme
hakkının, ortaklık haklarının ve ayrılma karşılığının denetlenmesi şeklinde
anlaşılmalıdır. Bu dava diğer yönden bir yeniden yapılandırma davasıdır. Çünkü,
davacı belli bir tutarı, yani bir zararın Türk lirası ile ifadesini dava
etmeyecek; uygun, yani hakkaniyete uygun bir denkleştirme akçesi isteyecektir.
Mahkeme de bir zarar hesaplaması yapmayacak, birleşme sözleşmesini ve bölünme
ya da tür değiştirme sözleşmesini/planını inceleyerek olması gereken karşılığın
ödenmesini karara bağlayacaktır.
Kaynağın Almanca
metninde “angemessen” Fransızca ve İtalyanca metninde
sırasıyla “adequate” “adeguato”
sözcükleri kullanılmış, bu sözcükler Türkçeye “uygun” diye çevrilmiştir. İsv. BK’da da aynı sözcükler 42.
maddede kullanılmıştır. Bu sözcükler Borçlar Kanunu’nun 42. maddesinde “adalete
tevfikan” şeklinde Türkçe’ye çevrilmiştir. Ancak, “uygun”
sözcüğü hakkaniyete ve adalete uygun olmayı da içerir, fakat ondan daha
geniştir. Kaynağın bu sözcükler yerine hakkaniyet ve adil terimlerini
kullanmadığı dikkate alınarak “uygun” sözcüğü tercih edilmiştir.
İkinci
Fıkra: İkinci
fıkra, mahkeme kararının etkisini aynı hukuki durumdaki ortaklara da taşıyan
bir “class action” u
düzenlemektedir.
Üçüncü
Fıkra: Üçüncü
fıkra bir taraftan ortağın dava giderlerini karşılayamama kaygısıyla hakkını
aramaktan vazgeçmesi ve haksızlığa karşı sessiz kalması olasılığını ortadan
kaldırmayı amaçlamakta, diğer taraftan da haksız, dayanıksız ve delilsiz
davaların giderlerinin devralan şirket tarafında karşılanıyor olması
dolayısıyla teşvik edilmesini önlemek gayesini gütmektedir.
Dördüncü
Fıkra: Ortak
olma hakkının veya ortaklık haklarının korunması davası esasta bir denkleştirme
davasıdır. Denkleştirmenin belirlenip ödemenin yapılmasıyla, amaç elde edilir.
Bu dava dolayısıyla birleşme kararının geçersizliği yoluna gidilmesi amacı
aşar; meğerki, kararın da iptalini gerektiren bir sebep var olsun. Böyle bir
sebep olayda mevcutsa 193. madde uygulanır.
Madde-193: Maddenin kaynağı; İBirK’nın
105. maddesi ile 78/855 sayılı Yönergenin 22 (1). maddesidir.
Birinci
Fıkra: Bu
hüküm, özel bir iptal davasını düzenlemektedir. İptal sebebi birleşmeye,
bölünmeye ve tür değiştirmeye ilişkin hükümlerin ihlalidir.
İkinci
Fıkra: Hüküm,
AET Yönergesine uygun olarak düzeltme olanağını sağlamaktadır.
Madde-194: Hüküm, 553. maddeye benzer bir şekilde
sorumluluğu özel olarak düzenlemektedir.”
B- TÜR DEĞİŞİKLİĞİNDE
SINIR
Eski TTK’da tür değiştirme daha sınırlı iken yeni TTK’da neredeyse tür geçişlerinde sınır kalmamıştır. Yeni
TTK tür geçişlerinde sınırsız serbestlik getirirken, vergi kanunları bu
serbestliği vergilendirme bakımından güçleştirmektedir. Vergi kanunlarında tür
değişikliği konusunda açık bir yasak bulunmamakla birlikte, tür değiştirme
işlemi “teslim” sayılmakta ve aktiflerin emsal bedel üzerinden devri
gerekmektedir. Örnek verecek olursak, yeni TTK’nın
194. Maddesine göre bir ticaret şirketinin tür değiştirerek “ticari işletmeye” diğer bir ifade ile “şahıs işletmesine” dönüşmesi
mümkündür. Ancak VUK, KVK, KDV gibi vergi kanunlarında sermaye şirketinden
ticari işletmeye geçişte vergi istisna ve kolaylıkları öngörülmediğinden dolayı
söz konusu tür değişikliğinin ticari hayata yansıması sınırlı düzeyde
kalacaktır. Bir ticaret şirketinin şahıs işletmesine dönüşümünde vergi
kanunlarında özel bir düzenleme bulunmadığı için aktifinde bulunan stoklar,
sabit kıymetler vb. aktiflerin emsal bedeliyle ticari işletmeye aktarılması
satış hükmünde sayılacağından, fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanmasını, bu
amaçla düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harca tabi tutulması gerektiğinden,
TTK’nın 194. maddesinin uygulama alanı son derece
sınırlı kalacaktır. Bu nedenle sermaye şirketine dönüşümde tanınan vergisel
kolaylıkların sermaye şirketlerinin teşvik edilmesine ilişkin genel anlayıştan
ayrılmamak koşulu ile şahıs işletmelerine dönüşümde bazı vergi kolaylıklarının
tanınması (KDV, damga vergisi ve harç istisnası gibi) gerektiği
görüşündeyiz.
C- GEÇERLİ TÜR
DEĞİŞTİRME İŞLEMLERİ
TTK’nın yukarıda belirtilen
hükümleri ile bir ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketi türüne dönüşümü
uygun görülmektedir. Ticaret Şirketlerinin ne olduğu ise yine TTK’nın 124. maddesinde sayılmıştır. Ticaret şirketleri;
a- Kollektif şirketler,
b- Komandit şirketler,
c- Anonim şirketler,
d- Limited şirketler,
e- Kooperatif şirketler
olarak sayılmıştır. Bunlardan;
- Kollektif ve
komandit (adi) şahıs şirketi,
- Anonim, limited
ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ise sermaye şirketi olarak belirtilmiştir.
Yeni TTK’ya göre geçerli tür değiştirmeler aşağıda tablo halinde
gösterilmiştir.
TÜR DEĞİŞTİREN
|
YENİ TÜR
|
Anonim Şirket
|
- Limited Şirket
- SPBK Şirket
- Kooperatif
|
Limited Şirket
|
- Anonim Şirket
- SPBK Şirket
- Kooperatif
|
Kooperatifler
|
- Anonim Şirket
- Limited Şirket
- SPBK Şirket
|
Kollektif Şirket
|
- Anonim Şirket
- Limited Şirket
- SPBK Şirket
- Kooperatif
- Komandit Şirket
|
Komandit Şirket
|
- Anonim Şirket
- Limited Şirket
- SPBK Şirket
- Kooperatif
- Kollektif Şirket
|
Ticari İşletme
(Şahıs İşletmeleri)
|
- Anonim Şirket
- Limited Şirket
- SPBK Şirket
|
Sermaye şirketlerinin tür değiştirmeleri
ayni sermaye hükümlerine tabi değildir (TTK md.
184/1). Öte yandan, TTK’nın 182. maddesinde yer alan kollektif ve komandit şirketlerin tür değiştirmelerine
ilişkin özel düzenleme hariç olmak üzere,
sermaye şirketleri dışında kalan ticaret şirketleri ile şahıs
işletmelerinin sermaye şirketlerine dönüşümü veya sermaye şirketlerini şahıs
işletmelerine dönümü bilanço değerlerinin kayıtlı değerleri ile kül halinde de
devredilmesi şartıyla TTK’nın 194. maddesine
göre “ayni sermaye” hükümlerine tabi değildir.
Yukarıdaki bölümde de belirtildiği üzere,
TTK ‘nun 194. maddesinin 3. Fıkrasına göre bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye
(şahıs işletmesine) dönüştürülmesi de mümkündür.
D- YAPILACAK İŞLEMLER
Tür
değiştirme işleminde izlenecek yöntem ve yapılacak işlemler aşağıda işlem
sırasına göre açıklanmıştır.
1- Yönetim Organı
Tarafından Karar Alınması
TTK’da belirtilmiş olmamasına rağmen öncelikle şirket
yönetim organı tarafından tür değiştirme yönünde karar alınması gerekmektedir.
Bu karar aynı zamanda şirketin irade beyanıdır. Yönetim organı limited şirketlerde müdür veya müdürler kuruludur. Bütün
ortakların katıldığı ortaklar genel kurulu tarafından alınan tür değişikliği
kararı da geçerlidir.
2- Bilanço veya Ara Bilanço Çıkartılması
Tür değiştirmede esas olarak tür değiştiren şirketin bilanço günü (31
Aralık) çıkardığı bilanço esas alınır ( Özel hesap dönemi bulunanlarda hesap
döneminin son günü bilanço günüdür). Ancak bilanço günüyle tür değiştirme raporunun
düzenlendiği tarih arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun
çıkarıldığı tarihten itibaren şirketin mal varlığında önemli değişiklikler
meydana gelmişse ara bilanço çıkartılması gereklidir. (Md. 184/2)
Burada yer alan “önemli değişiklikler” den neyin kastedildiği açıklanmamıştır.
Madde gerekçesinde; “ Ara bilanço
düzenlenmesini gerektiren ikinci sebep (altı aylık süre geçmemiş bile olsa)
birleşmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında önemli değişikliğin meydana
gelmesidir.
Değişiklikte bilançonun çıkarılmasının
sonuçlandığı tarih değil, bilanço günü esas alınır. Malvarlığında önemli
değişikliğe, bir kooperatifte çok sayıda ortağın çıkması, şirketin faaliyet
yılı zararının anormal artması, büyük bir tesisin satılması örnek olarak
gösterilebilir.” İfadesi yer alıyor. Bu ifadeye göre bilanço tarihiyle 30 Haziran
arasında önemli değişiklikler ortaya çıkması halinde altı aydan fazla zamanın
geçip geçmediğine bakılmaksızın ara bilanço çıkarılması zorunludur.
Örneğin; tür değiştirmek isteyen şirket 31
Mayıs tarihinde tür değiştirme raporunu hazırlamış olsun. Bu durumda bilanço
tarihi olan 31 Aralık tarihi ile tür değiştirme rapor tarihi olan 31 Mayıs
tarihi arasında altı aydan fazla süre geçmediği için ara bilanço çıkarılmasına
gerek yoktur. Tür değiştirmeye esas bilanço 31 Aralık tarihli bilanço olacaktır.
Ancak bu şirketin deposunda 20 Nisan tarihinde çıkan yangında önemli maddi
zararlar ortaya çıkması halinde altı aylık süreye bakılmaksızın 20 Nisan
tarihini de kapsayacak şekilde ara bilanço çıkarılması gerekir.
Bize göre tür değiştirmede külli halefiyet söz konusu olması ve TTK’nın
180. maddesinde yer alan “Yeni türe
dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır” şeklindeki genel hükmü çok
önemlidir. Bu hüküm tür değiştirme ile tür değiştiren şirketin hukuki
ilişkilerinin değişmeyeceğini göstermektedir.
Belirtilen çok önemli genel hükümler nedeniyle bilanço tarihi ile tür
değiştirme raporunun düzenlendiği tarih aralığında malvarlığında önemli bir
değişiklik olup olmamasının hiçbir önemi yoktur. Keza tür değiştirme söz konusu
olmaması halinde malvarlığında ortaya çıkan önemli değişiklik şirket
ortaklarını ve alacaklıları ne kadar etkileyecekse tür değiştirme halinde de en
fazla o kadar etkiler.
Ara bilanço çıkartılmasında yıllık
bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır (Md. 184/3). Ara bilanço için;
i) Ara bilançoda fiziki envanter
çıkartılması gerekli değildir (Md. 184/3-a). Ancak tür
değiştirmenin hukuken sonuçlandığı (yeni türe ilişkin şirket kuruluşunun
ticaret siciline tescil edildiği tarih) tarih itibarıyla fiili envanterin
yapılması ve değerleme hükümlerine uyulması vergi kanunları bakımından
zorunludur.
ii) Son bilançoda kabul edilen
değerlemeler, sadece ticari defterdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir;
amortismanlar, değer düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan
işletme için önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.(Md. 184/3-b ).
TTK’nda öz varlığın devri için çıkartılacak ara
bilançoda sadece fiili envanter zorunlu tutulmamıştır. Ancak kaydi envanterin sağlıklı yürütülmediği şirketlerde fiili
envanterin de yapılmasında yarar bulunmaktadır. Esasen yeni şirkete sermaye
olarak konulacak olan öz varlığın tespitine esas alınacak ara bilançonun
çıkartılmasında, hesap döneminde
çıkartılacak bilanço için yapılması gereken bütün değerleme işlemlerinin
yapılması, vergi karşılığı dahil bütün karşılıkların ayrılmasında yarar
görmekteyiz. Aksi takdirde tescil tarihi itibarıyla çıkartılacak bilanço ile
söz konusu ara bilanço arasında meydana gelebilecek önemli sapmalar yeni
şirkete konulan öz varlığın doğruluğunu olumsuz etkileyecektir.
3- Tür Değiştirme
Planının Hazırlanması
TTK’nın 185/1 maddesine göre tür değiştirecek
olan şirketin yönetim organı tarafından yazılı şekilde “tür
değiştirme planı” yapılması ve imzalanması gerekmektedir.
Tür değiştirme
planı;
i) Şirketin tür
değiştirmeden önceki ve sonraki ticaret unvanını, merkezini ve yeni türe
ilişkin ibareyi,
ii) Yeni türün şirket
sözleşmesini (kanundaki hüküm böyle olmakla birlikte henüz başlangıçta yeni tür
şirket sözleşmesinden bahsedilemeyeceği için bundan yeni türe ait şirket sözleşme taslağını anlamak
gerekir),
iii) Ortakların tür
değiştirmeden sonra sahip olacakları payların sayısını, cinsini ve tutarını
veya tür değiştirmeden sonra ortakların paylarına ilişkin açıklamaları
içerir.
4- Tür Değiştirme
Raporunun Hazırlanması
Yönetim
organı tür değiştirme planının dışında ayrıca tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlar. (Md. 186)
Raporda;
i)
Tür değiştirmenin amacı ve sonuçları,
ii)
Yeni türe ilişkin kuruluş hükümlerinin yerine getirilmiş bulunduğu,
iii)
Yeni şirket sözleşmesi,
iv)
Tür değiştirmeden sonra ortakların sahip olacakları paylara dair değişim oranı,
v)
Varsa ortaklar ile ilgili olarak tür değiştirmeden kaynaklanan ek ödeme ile
diğer kişisel edim yükümlülükleri ve kişisel sorumluluklar,
vi)
Ortaklar için yeni tür dolayısıyla doğan yükümlülükler
hukuki
ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri gösterilir.
Tüm
ortakların onaylaması hâlinde küçük ve
orta ölçekli şirketler tür değiştirme raporunun düzenlenmesinden
vazgeçebilirler.
Tür
değiştirecek olan şirketin statüsünün 2005/9617
sayılı BKK ile çıkartılan Yönetmelikte belirtilen aktif ve satış
büyüklüğü ile çalışan sayısına göre tespit edilmesi gerekir.[4]
5- Özvarlığın Hesaplanması
Bilanço, bilançoyu
çıkartmakla sorumlu olan yönetim organının sorumluluğundadır. Yeni TTK’da öz varlığın mahkemece atanan bilirkişilerce tespit
edileceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
tarafından bu konuda yayımlanmış ikincil bir düzenleme de yayımlanmamıştır. Öte yandan Bakanlık tarafından yayımlanan
duyurularda da bu konuda bir uygulamaya yer verilmemiştir. Kanunun 343. maddesinde sadece ayni sermaye
olarak konulacak sermaye unsurlarının tespitinin asliye ticaret mahkemesince
atananmış bilirkişi tarafından değer tespitinin yapılacağı belirtilmiştir. Tür
değişikliği işlemi ayni sermaye konulmasına ilişkin işlem sayılmadığından, öz
varlık tespiti için mahkemece atanmış bilirkişi için mahkemeye başvurulması
gerekmemektedir.
Uygulamada ticaret
sicil müdürlükleri tür değiştirmeye esas bilanço üzerinden 3568 Sayılı Kanuna
göre yetki almış serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler
tarafından hazırlanmış özvarlığı tespit raporu talep etmektedirler (Ek:5). Bu uygulama yerinde olup,
kurulacak yeni şirketin sermayesinin doğruluğu konusunda bir güvencedir.
Ara bilanço üzerinden
öz varlık hesaplanması halinde envanter işlemleri dahil bütün dönem sonu
işlemlerinin yapılması ve bilançodaki varlıklar ve borçların değerlenmesi gerekir.
Bu kapsamda amortismanların ayrılması özel önem taşımaktadır.
Tür
değişikliğinde bir hesap dönemi (l Ocak-31 Aralık) iki ayrı mükellefiyeti
içinde barındırmaktadır. Tür değişikliğinin ticaret sicilinde tescil edildiği
tarihe kadar limited şirketin mükellefiyeti, tescil
tarihinden itibaren ise anonim şirketin mükellefiyeti söz konusu olmaktadır.
Burada amortismanın “yıllık ayırma” prensibi göz önüne alınarak her iki
mükellefiyette de kist amortisman ayrılması gerekmektedir.
Tür
değişikliğinin olduğu yıla mahsus olmak ve amortismanın “yıllık ayırma” vasfını kaybetmemek üzere, iktisadi kıymetler için
yıllık dönem itibariyle ayrılacak amortismanın, limited
ve anonim şirketin yıl içindeki kist dönem süreleri (gün sayısı) esas alınmak
suretiyle orantı yolu ile bulunması, bulunan tutarların limited
şirkete isabet eden kısmının limited şirket tarafından,
anonim şirkete isabet eden kısmın ise anonim şirketçe ayrılması gerekir.[5]
Diğer
yandan limited şirketin tür değişikliği yolu ile
anonim şirkete dönüşümünde aktife kayıtlı duran varlıkların satışı söz konusu
olmadığından kist amortisman ayrılması VUK’un 328.
maddesi hükmüne de ters düşmemektedir. Aksi halde anonim şirket tarafından
devralınan iktisadi kıymetler için tam yıl üzerinden amortisman ayrılır ki, bu
uygulama amortisman mevzuuna ve muamelelerin gerçek durumuna da ters düşer.
Örneğin,
anonim şirkete dönüşecek olan (X) limited şirketi 31
Ağustos tarihi itibariyle çıkarılan bilançoya göre tür değiştirecektir. (X)
Limited şirketi aktifinde kayıtlı duran varlıklar üzerinden 01 Ocak tarihinden
31 Ağustos tarihine kadar geçen süre için amortisman ayıracak ve gider
yazacaktır. 31 Ağustos tarihinde çıkartılan bilançoya göre işlemler yürütülmüş
ve anonim şirket, 10 Ekim tarihinde ticaret siciline tescil olmuştur. Tür
değişikliği anonim şirketin ticaret siciline tescil edildiği tarihte fiilen
sona erdiğinden, 01 Eylül tarihinden 9 Ekim tarihine kadar olan kist süreye ait
duran varlık amortismanlarının da limited şirket
tarafından hesaplanması ve gider yazılması gerekmektedir. Anonim şirket 10 Ekim
tarihinde ticaret siciline tescil edildiğinden limited
şirketten devralınan duran varlıklar üzerinden kalan süreye ait (10 Ekim-31
Aralık) amortisman anonim şirket tarafından ayrılacaktır.
Tür değiştirme neticesinde devre konu
iktisadi kıymetler, mukayyet değerleri üzerinden; aktif ve pasifi düzenleyici
hesaplar, ilgili olduğu aktif ve pasif hesaplarla birlikte devrolunacağından,
söz konusu iktisadi kıymetlerin devir işleminin amortisman uygulamaları
bakımından ilk iktisap olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. Diğer bir
ifadeyle yeni tür kurumda tür değiştirme işlemi nedeniyle devrolan amortismana
tabi iktisadi kıymetlerin bakiye değerleri üzerinden kalan amortisman süreleri
dikkate alınarak amortisman ayrılmaya devam edilecektir (1 Seri No.lu KVK Genel
Tebliği, Bölüm; 19.3.2).
6- Tescile Tabi Aktiflerin Değer Tespitinin Yapılması
Tür değişikliğinde
yeni şirket tür değiştiren eski şirketin devamıdır. Bu nedenle aktif ve pasif
kalemlerin kayıtlı değerleri ile yeni şirkete devri yasal bir zorunluluktur. Mali
müşavir veya yeminli mali müşavir tarafından düzenlenecek öz varlık tespit
raporu bilanço kalemlerinin değer tespitine yönelik bir değer tespit raporu
değildir. Bu rapor esas itibarıyla öz varlık kalemlerini ve bu kalemlerden
hangilerinin yeni şirkette sermayeye konulabileceğini tespit eden bir rapordur.
Bununla birlikte bu raporda belirtilen öz varlığın yeni şirketin kuruluşu için
gerekli asgari sermayeyi sağlayıp sağlamadığına, taahhüt edilen sermayenin
ödenip ödenmediğine, tür değiştirecek olan şirketin borca batık olup olmadığına
ilişkin hususları da tespit etmesi bakımından önemlidir. Durum böyle olmakla
birlikte, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan “Şirketlerde
Yapı Değişikliği ve Ayni Sermaye Konulmasında Siciller Arası İşbirliğine
İlişkin Tebliğ”in
5/1-b maddesinde,[6]
“….tür değişikliğinde mülkiyet
değişikliğine konu olan mal ve hakların yeminli mali müşavir veya serbest
muhasebeci mali müşavir, denetime tabi şirketlerde ise denetçi tarafından
tespit edilmiş değerinin de yer aldığı raporun” tescili yapacak ticaret
sicil müdürlüğü tarafından ilgili sicillere (tapu, gemi, trafik, patent
enstitüsü gibi sicillere) gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir. Meslek
mensuplarınca düzenlenecek rapor daha önce de belirtildiği üzere bir değer tespit
raporu olmamakla birlikte, bu raporda şirket kayıtlarında yer alan ve tescile
tabi varlıkların kayıtlı değerlerinin belirtilmesi gerektiği
anlaşılmaktadır. Bize göre söz konusu
varlıkların değeri ve nitelikleri ayrı bir rapor yerine meslek mensubunca düzenlenen
“öz varlık tespit raporu”nun ayrı bir bölümünde
gösterilebilir.
7- Tür Değiştiren
Şirketin Tür Değiştirme Planının/Raporunun Ortakların İncelemesine Açılması
a- Tür
Değiştirme İşlemlerinin Ortakların İncelemesine Açılması
Tür değiştiren şirketin
yönetim organı aşağıda belirtilen evrakı genel kurulda karar alınmasından otuz gün önce şirketin merkezinde
ortakların incelemesine sunmak zorundadır
(Md.188).
1- Tür değiştirme
planı,
2- Tür değiştirme
raporu,
3- Son üç yılın
finansal tabloları,
4- Ara bilanço (
Bilanço günüyle tür değiştirme raporunun düzenlendiği tarih arasında altı aydan
fazla zaman geçmişse veya son bilançonun çıkarıldığı tarihten itibaren şirketin
malvarlığında önemli değişiklikler meydana gelmesi halinde ara bilanço).
Yönetim organının
şirket ortaklarını yapılacak tür değişikliği konusunda bilgilendirmek ve
düzenlediği tür değiştirme planını, bu planın eki ara bilançoyu ve ana sözleşme
taslağını, tür değiştirme raporu düzenlenmiş olması halinde ise söz konusu
raporu ve eklerini ortakların incelemesine sunmak zorundadır. Söz konusu bilgilendirmenin her bir ortağa
yazılacak iadeli-taahhütlü mektupla veya elden tebliğ ile belgelendirilmesinde
fayda vardır. Posta yoluyla bilgilendirmek zorunlu bir kural değil bir
ihtiyattır.
Kanunda
bilgilendirmenin uygun bir şekilde yapılacağı belirtilmiştir. Tür değiştirme dosyasının, işlemlerin hızlandırılması
bakımından hazırlanacak bir tebliğ yazısı ile tebligatın yapıldığına ilişkin
imza alınmak suretiyle gerçekleştirilmesi mümkündür. Ortaklarının tamamı müdür
olan şirketlerde veya tür değiştirme mevzuundan haberdar olan ortaklara
hazırlanacak bilgilendirme yazısının elden dolaştırılarak tebliğ edilmesi ve
tebliğ şerhinin şirket tarafından alınması pratik bir uygulama yöntemidir.
b- Otuz Günlük
Sürenin Beklenmesi Zorunlu mudur?
TTK’nın 188. maddenin birinci fıkrasının son
cümlesinde tür değiştirme dosyasının; “….. genel kurulda karar alınmasından otuz
gün önce (şirket) merkezinde (….) ortakların incelemesine sunulacağı” belirtilmiştir.
Kanunda bilgilendirmenin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edileceği konusunda bir
hükme yer verilmediğine göre, özellikle ortak sayısı az olan ve şirketi
birlikte idare eden ortaklıklarda 30 günlük bekleme süresinin hiçbir anlamı ve
gereği bulunmamaktadır. Ortakların tümünün tür değişikliği dosyasını (tür değiştirme
planı, tür değiştirme raporu, son üç yılın finansal tabloları, ara bilanço) inceleyip herhangi bir itirazının
olmadığını bildirmesi halinde genel kurulun 30 gün beklemeden toplanmasına
engel bir durumun olmadığı görüşündeyiz. Ticaret sicil müdürlükleri de tür
değişikliği planının genel kurul (tüm ortaklar) tarafından oybirliği ile
onaylanması halinde 30 günlük bekleme süresini aramamaktadır.
8-
Menfaat Sahiplerinin Korunması
Tür değişikliğinde şirket bütün aktif ve
pasifi ile yeni tür şirkete devredileceği için şirketle ilişkisi bulunan
çalışanların ve alacaklıların haklarının ihlali söz konusu olmaz. Ortaklar
yönünden de mevcut payları korunacağı için maddi anlamda bir hak kaybı söz
konusu değildir. Ancak limited şirketten anonim
şirkete dönüşümde yönetim kuruluna giremeyecek olan ortaklar yönünden, yönetim
dışında kalma ve bazı kararlarda etkinliği kaybetme riski söz konusudur. Keza, limited şirketler tüm ortakların oybirliğini gerektiren
bazı kararlar anonim şirkette oy çokluğu ile alınabilir. Tür değişikliği sırasında
ortakların şirketin nasıl idare edileceği konusunu iyi değerlendirmesi ve esas
sözleşmenin buna göre düzenlenmesi önem taşımaktadır.
a- Ortakların Korunması
Tür değiştirmede, ortakların şirket payları
ve hakları korunur. Bu hüküm TTK’nın 183/1.
maddesinde ifade edilmiştir. Buna göre;
Oydan yoksun paylar için pay sahiplerine
eşit değerde paylar veya oy hakkını haiz paylar verilir (Md. 183/1). Tür
değiştirme bahane edilerek hiçbir ortak şirketten çıkartılamaz ve hiçbir
ortağın ortaklık hakları zedelenemez, azaltılamaz ve sınırlandırılamaz. Oydan
yoksun paylar yönünden de eşit değerin sağlanması gerekir. Yeni türe ait
şirkette oydan yoksun paylar varsa kural olarak bunların sahiplerine aynı
değerde oydan yoksun paylar verilir. Yeni tür şirkette oydan yoksun payın
oluşturulması mümkün değilse oy hakkını haiz paylar ile eşitlik sağlanabilir.[7]
i- İmtiyazlı payların
karşılığında aynı değerde paylar verilir veya uygun bir tazminat ödenir (Md.
183/2). Yeni türe ait şirkette imtiyazlı paylar varsa kural olarak bunların
sahiplerine aynı değerde imtiyazlı paylar verilir. Ancak yeni tür şirket
imtiyazlı pay çıkarmaya müsait değilse veya payların sağladığı özel haklar
açısından eşitlik sağlanamıyorsa tazminat ödenir.
ii- İntifa senetleri karşılığında aynı
değerde paylar verilir veya tür değiştirme planının düzenlendiği tarihte gerçek
değer ödenir (Md. 183/3). Yeni türe ait şirkette intifa senedi varsa kural
olarak bunların sahiplerine aynı değerde intifa senedi verilir. Ancak yeni tür
şirket intifa senedi çıkarmaya müsait değilse veya payların sağladığı özel
haklar açısından eşitlik sağlanamıyorsa intifa senetlerinin gerçek değerleri
ödenir.
b- Alacaklıların Korunması
ba- Ticari Alacaklıların Durumu
Alacaklıların
korunması TTK’nın 190. Maddesinde hüküm altına
alınmış olup, bu madde ile ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158.
Maddeye atıf yapmıştır. Tür değişikliğinde borçlu değişikliği söz konusu
olmamakla birlikte, belirli koşullar altında alacaklıların haklarının tür
değişikliğine rağmen olumsuz şekilde etkilenmesi mümkündür. Bu durum tür
değiştirme sonucu şirket borçlarının alacaklıların aleyhine değişmesi sonucu
meydana gelebilir. Örneğin ortakların ortaklık borçlarından ikinci derecede sınırsız
sorumlu olan bir kollektif şirketin anonim şirkete
dönüşmesi halinde alacaklıların, ortakların bu ikinci derecedeki sınırsız
sorumluluğuna ilişkin hakları kaybolmaktadır. Aynı durum, borçlarından
üyelerinin kişisel olarak sorumlu olduğu bir kooperatifin anonim şirkete
dönüşmesi halinde de geçerlidir. Bu nedenle aynen birleşme ve bölünmede olduğu
gibi tür değiştirmede de TTK m. 158 hükmünün uygulanması gerekir. Bu maddeye
göre tür değiştirmeden önce ortaklığın borçlarından sorumlu olan ortakların
sorumluluğu tür değiştirmeden sonra da aynen devam eder. Şu şartla ki, bu
borçlar tür değiştirme kararının ilanından önce doğmuş olmalı veya borçları
doğuran sebepler bu tarihten önce oluşmuş olmalıdır[8].
Tür değiştirme de ortaklığın borçlarından
doğan, ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin talepler, tür değiştirme kararının
ilanı tarihinden itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alacak, ilan
tarihinden sonra muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet
tarihinden başlar. Bu sınırlama tür değiştiren ortaklığın borçları dolayısıyla
şahsen sorumlu olan ortakların sorumluluklarına uygulanmaz9.
bb- Kamu Alacaklılarının Durumu
Limited şirket ortakları şirket
borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri sermaye borcunu ödemekle
sorumludur. (TTK, Md:573/2) Ancak 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre
limite şirket ortakları kamu borçlarından dolayı sermaye payları oranında sorumludur. Limited şirketin anonim
şirkete dönüşmesi durumunda anonim şirket limited
şirketin doğmuş ve doğacak olan borçlarını ödemeyi taahhüt etmekte ve bu konuda
vergi dairesine bir taahhütname vermektedir. Devralan anonim şirketin limited şirketin borçlarını ödeyememesi halinde limited şirketin ortaklarının sorumluluğu ne olacaktır?
Tür değiştiren limited
şirket hakkında tür değişikliğinden önce tahakkuk eden veya sonra ortaya çıkan kamu borçlarından
yeni şirket sorumlu olacağına göre, yeni şirketin yönetim kurulu üyeleri ile
eski şirketin müdür olan ortakları müteselsilen, söz
konusu borcun ilgili olduğu dönemde ortak olan limited
şirket ortakları ise sermaye payları oranında kamu borcundan sorumlu olacaktır.
c- Çalışanların Korunması
Çalışanların korunması TTK’nın
190. Maddesinde hüküm altına alınmış olup, bu madde ile iş sözleşmelerinden
boğan borçlar hakkında 178. Maddeye yollama yapmıştır. Tür değiştirme külli halefiyet şeklinde olur. TTK’nın
180. Maddesinde yer alan “Yeni türe
dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır” şeklindeki genel hükmü çok önemlidir.
Bu hüküm tür değiştirme ile tür değiştiren şirketin hukuki ilişkilerinin
değişmeyeceğini göstermektedir. Dolayısıyla tür değiştiren şirketin
çalışanlarıyla akdettiği hizmet sözleşmesinde hiçbir değişiklik meydana gelmez[9]
9- Genel Kurulun Tür
Değiştirme Planını Onaylaması ve Nisaplar
Tür değiştiren şirketin
yönetim organı yukarıdaki işlemler tamamlandıktan ve ortaklara incelenme hakkı
tanınmasından itibaren otuz gün geçtikten
sonra ( veya bütün ortakların yazılı beyanlarının alınmış olması halinde 30
günden önce), tür değiştirme planını ve eki şirket esas sözleşmesini genel
kurulun onayına sunar. Şirket esas sermayesi 50.000 TL’den az olamaz. Ortak
sayısı tür değiştiren limited şirketin ortak
sayısından fazla olabilir. Limited şirkette ortak olmayanlar nakit veya ayni
sermaye taahhüt etmek suretiyle yeni kurulacak şirkette kurucu ortak olarak yer
alabilir.
Yönetim
organı “tür değiştirme planının”
yanı sıra büyük şirketlerde ayrıca plandan daha kapsamlı olan “tür değiştirme raporu” da hazırlamak
zorundadır. Bu rapor tür değişikliğinin gerekliliğini ortaya koyan plana göre
daha kapsamlıdır. Rapor ortakları bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. Genel kurulda
rapor değil, plan onaylanmaktadır.
Yönetim organı
tarafından genel kurula sunulacak olan “tür
değiştirme planı” 189. Madde de belirtilen nisaplarla karara bağlanması
gerekir. Karar nisapları aşağıda tablo halinde sunulmuştur.
TÜR DEĞİŞTİRMEDE GENEL KURUL
NİSAPLARI
TÜR DEĞİŞTİREN ŞİRKET
|
NİSAP
|
DAYANAK
|
• Anonim şirket
• Sermayesi Paylara Böl. Komandit Şirket
|
Esas veya çıkarılmış sermayenin üçte
ikisini karşılaması şartıyla, genel kurulda mevcut oyların üçte ikisiyle; limited şirkete dönüştürme hâlinde, ek ödeme
veya kişisel edim yükümlülüğü doğacaksa tüm ortakların onayıyla alınır.
|
TTK md. 189/1-a
|
• Sermaye şirketleri
|
Bir
sermaye şirketinin bir kooperatife
dönüşmesi hâlinde tüm ortakların onayıyla karar alınır.
|
TTK md. 189/1-b
|
• Limited Şirketler
|
Sermayenin
en az dörtte üçüne sahip bulunmaları şartıyla, ortakların dörtte üçünün
onayıyla karar alınır.
|
TTK md. 189/1-c
|
• Kooperatifler
|
1. Ortakların en az üçte ikisinin temsil edilmeleri
şartı ile genel kurulda mevcut oyların çoğunluğuyla,
2.
Ek ödeme, diğer kişisel edim yükümlülükleri veya kişisel sorumluluk getiriliyorsa
veya bu yükümlülükler veya sorumluluklar genişletiliyorsa, kooperatifte
kayıtlı ortaklarının üçte ikisinin olumlu oyuyla,
Karar
alınır.
|
TTK md. 189/1-d
|
• Kollektif Şirketler
• Komandit (adi) Şirketler
|
Tür
değiştirme planı bütün ortakların oybirliğiyle onanır. Ancak, şirket
sözleşmesinde ortakların tümünün üçte ikisinin olumlu oyuyla bu kararın
alınabileceği öngörülebilir.
|
TTK md. 189/1-e
|
10- Tescil
a- Tescilin Şekli ve
Gerekli Belgeler
Yönetim organı tür
değiştirmeye ilişkin genel kurul kararını ve yeni türe ait şirket esas
sözleşmesini ticaret siciline tescil ettirir (Md. 189/2). Tür değiştirme tescil
ile hukuki geçerlilik kazanır. Tescil için;
·
Noter onaylı genel kurul kararı,
·
Noter onaylı esas sözleşme,
·
Noter onaylı tür değiştirme planı,
·
Kurucular beyanı,
·
Öz varlık tespit raporu,
·
Ticaret sicili taahhütnamesi,
·
Noter onaylı yönetim kurulu üyelerinin imza beyanı
ilgili ticaret sicili
müdürlüğüne teslim edilir. Tescil için, ödenmiş veya öz varlık dışında ayrıca
ek sermaye taahhüdü var ise ayrıca ek sermayenin 1/4’ünün ödendiğine ilişkin
banka dekontu ile tescile tabi varlıklara ilişkin liste ve KOBİ statüsünde olup
olunmadığına ilişkin rapor gereklidir. Öz varlık tespit raporunda şirketin küçük
ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ) statüsünde bulunduğuna ilişkin tespite ve
tescile tabi varlıklara ilişkin bilgilere yer verilmiş ise, işletmenin KOBİ
olduğuna ve tescile tabi varlıklar için ayrı bir rapora gerek olmadığı
görüşündeyiz.
b- Tür Değiştirme
Raporu İle Tür Değiştirme İşleminin Tescil Edildiği Tarihin Farklı Yıllarda
Olması
Yukarıda II/D-2
bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere tür değiştirmede esas olarak tür
değiştiren şirketin bilanço günü (31 Aralık) çıkardığı bilanço esas alınır
(özel hesap dönemi bulunanlarda hesap döneminin son günü bilanço günüdür).
Ancak bilanço günüyle tür değiştirme raporunun düzenlendiği tarih arasında altı
aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun çıkarıldığı tarihten itibaren
şirketin mal varlığında önemli değişiklikler meydana gelmişse ara bilanço
çıkartılması gerekmektedir (Md. 184/2). Bu şartlara uyulmuş olması halinde; tür
değiştirme raporu ile tür değişikliğinin ticaret sicili müdürlüğüne tescil
edildiği hesap döneminin farklı yıllar olmasının tür değiştirmeye engel olmayacağı
görüşündeyiz. Çünkü tür değiştirmede külli halefiyet
söz konusudur. Tür değiştirme raporu ile tür değiştirme işleminin tescil tarihi
arasındaki süreye ilişkin ticari faaliyet şirketin tür değiştirmesine bağlı
olmaksızın devam etmektedir. Bu sürenin uzun veya kısa olmasının şirket
ortaklarına veya alacaklılarına yapabileceği olumsuz etki yoktur. Örneğin; 31
Temmuz 2012 tarihinde bilançoya göre tür değiştirecek limited
şirketin yönetim organı tür değiştirme raporunu 20 Ağustos 2012 tarihinde
hazırlamıştır. Tür değiştirme işlemleri 14 Ocak 2013 tarihinde tamamlanarak
ticaret sicili müdürlüğüne tescil edilmiştir. Görüldüğü gibi tür değiştirme
raporu 2012 yılında, tescil ise 2013 yılında gerçekleşmiştir. Bu örnekte tür
değişikliğini etkileyen bir konu bulunmamaktadır.
Öte yandan, tür
değiştirme raporu ile tür değiştirme işleminin ticaret sicilinde tescil
edildiği tarih aralığının altı aydan kısa veya uzun olmasının bir önemi yoktur.
11- İlan
Tür değiştirme kararı
ile yeni türe ait şirket esas sözleşmesi ticaret siciline tescil edildikten
sonra Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir.
III- YENİ TÜR ŞİRKETE
SERMAYE OLARAK KONULACAK UNSURLAR
Tür
değiştiren şirketin tür değiştirmeye esas bilançosunda hesaplanan özvarlığın
içinde yer alan serbest olmayan yedekler hariç diğer öz varlık kalemleri yeni
tür şirkete sermaye olarak konulabilir. Bu durumda; öz varlık kalemleri içinde
yer alan;
- Geçmiş yıllar
kârları,
- Enflasyon
düzeltmesinden kaynaklanan olumlu farklar,
- Özel fonlar,
- Şirketten olan
alacaklar,
- Serbest yedek
akçeler
sermayeye
ilave edilebilir. TTK’nın 519/3 maddesinde yer alan
hükümlere göre genel kanuni yedek akçe
sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşması halinde aşan kısım
sermayeye ilave edilebilir. Yine öz varlık kalemleri içinde yer alan özel
fonlardan yenileme fonu hariç diğer
fonları anlamak gerekir. Öte yandan şirket ortakları ile üçüncü şahısların
şirketten olan alacakları da sermayeye ilave edilebilir. Ancak nakit sermaye
dışındaki kalemlerin sermayeye ilave edilmesi için 3568 Sayılı Kanuna göre
yetki almış serbest muhasebeci mali müşavirler veya yeminli mali müşavirler
tarafından özel amaçlı rapor yazılması gerekmektedir.
A-
TÜR DEĞİŞTİREN ŞİRKETİN ÖDENMEMİŞ SER-MAYESİ VARSA
6102 sayılı TTK’nın tür değiştirme müessesesini düzenlediği 180 ila
194. maddelerinde tür değiştiren şirket ortaklarının sermaye taahhüdünden doğan
süresi gelmemiş borçlarını ödemesine yönelik bir hüküm bulunmamaktadır.
Uygulamada en çok tartışılan konulardan birisi de tür değiştirmek isteyen
şirketin henüz ödenmemiş sermayesi bulunuyorsa ödenmemiş sermayenin iptal
edilip edilmeyeceğine ilişkindir. Şirket ortakları taahhüt ettikleri sermayeyi
süresinde ödemediği takdirde, taahhüdünü yerine getirmeyen ortaktan faiz
istenmesi veya ortağın ortaklıktan çıkarılması gerekmektedir. Ancak bu
yaptırımların uygulaması pratikte sınırlıdır.
Tür değiştirecek olan
şirketin ödenmemiş sermayesi varsa, ödenmemiş sermaye özvarlığın hesabında
dikkate alınmaz. Dolayısıyla yeni türe ait şirketin kuruluşunda, tür değiştiren
şirketin özvarlığı veya tescil edilmiş ve ödenmiş sermayesi yeni şirkete “ödenmiş sermaye” olarak aktarılabileceğinden,
ödenmemiş sermaye ortakların hakları ihlal edilmemek koşuluyla sermaye azaltımı yoluyla iptal edilebileceği gibi yeniden taahhüt
edilerek ortağın payı korunabilir.
TTK’nın 183/1.
Maddesinde belirtildiği üzere tür değiştirmede “ortakların şirket payları ve haklarının korunması” ilkesi ihlal
edilmemelidir. Ortaklardan bir kısmının sermaye taahhüdünü yerine getirmesi,
bir kısmının ise yerine getirmemesi durumunda söz konusu iptal işlemi,
taahhüdünü zamanında yerine getirmeyen ortakların paylarını ve haklarını
kaybetmesi sonucunu doğurur. Böyle bir durumda ortaklar arasında ihtilafa neden
olmamak için iptal işleminden önce sermaye taahhüdünün kapatılmasına ilişkin
yasal prosedür uygulanmalıdır. O halde tüm ortakların oy birliği halinde
ödenmemiş sermayenin iptali mümkün olabilecektir. Ödenmemiş sermayenin iptal
edilmesi halinin de bir nevi “sermaye azaltımı”
sayılacağından üçüncü kişilerin de haklarını korumak bakımından tür değişikliği
işlemi ile eş zamanlı olarak veya tür değişikliğinden önce sermaye azaltımı prosedürünün de uygulanması gerektiği görüşündeyiz.
Ayrıca yeni tür şirkette öz varlık veya
ödenmiş sermayenin dışında nakit sermaye de taahhüt edilmesi halinde nakit
taahhüt edilen kısmın genel esaslara tabi olması, diğer bir ifade ile 1/4’ünün
tescilden önce, kalanının ise 24 ay içinde ödenmesi gerekir. Tür değiştiren
şirkette taahhüt edilip süresi gelmediği için henüz ödenmeyen sermaye kısmının
yeni tür şirketin esas sözleşmesinde yeniden taahhüt edilmesi halinin yeni bir
taahhüt olarak mı, yoksa eski şirketten devralınan bir taahhüt olarak mı
değerlendirilmesi gerektiği tartışmaya
açık bir konudur. Bize göre TTK’nın 180. Maddesinde
bahsedildiği üzere “yeni türe
dönüştürülen şirket eskisinin devamı
sayıldığından”, tür değiştiren şirkette daha önce taahhüt edilen
ancak henüz ödeme süresi gelmemiş
sermayenin yeni tür şirkete kalan taahhüt süresi dikkate alınmak
kaydıyla intikali mümkündür. Örneğin; esas sermayesi 400.000 TL, ödenmiş sermayesi
100.000 TL, henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş sermayesi 300.000 TL olan bir
limited şirketin anonim şirkete dönüşmesi sırasında
yeni tür şirketin sermayesinin 100.000TL’lik kısmının limited
şirketin ödenmiş sermayesinden, 300.000 TL’lik kısmın ise tür değiştiren
şirkette daha önce taahhüt edilen ancak henüz ödeme süresi gelmemiş sermayenin yeni tür şirkete kalan taahhüt
süresi dikkate alınmak kaydıyla nakit sermaye taahhüdünden karşılanması
gerekir. Ödenmemiş sermaye ve ödeme
zamanının yeni türe ait şirket esas sözleşmesinde (sermaye maddesinde)
belirtilmelidir. Sermaye maddesi aşağıdaki gibi yazılabilir:
“Şirketin sermayesi 400.000 TL’dir. ( …. ) Taahhüt edilen
sermayenin tamamı Türk Ticaret Kanunu’nun 180 ila 193. Maddelerine göre tür
değiştiren (X) Limited Şirketinin esas
sermayesinden karşılanmıştır. Esas sermayenin 100.000 TL’lik kısmı ödenmiş sermaye olup, kalan
300.000 TL’lik kısmı (X) Limited Şirketinde taahhüt edilmiş olan ../../…. Tarihine
kadar nakden ödenecektir. “
Yeni şirket eski
şirketin devamı niteliğinde olduğundan, eski şirkette taahhüt edilen sürenin de
bu şirkette aynen devam etmesi normal karşılanmalıdır. Bu nedenle yeni şirkette
ayrıca taahhüt edilen 300.000 TL’nin ¼’ünün tescil tarihinden önce ödenmesi
talep edilmemelidir.
Eski şirkette taahhüt
edilen sürede sermaye borcu ödenmemiş ise, yani ortaklar temerrüde düşmüş ise,
bu durumda taahhüt edilen sermayede bir azalmaya yer vermemek koşulu ile yeni
şirkette yeniden taahhüt edilerek tür değişikliğinin yapılabileceği
görüşündeyiz. Ortakların temerrüde düşmesi sadece şirkete faiz ödeme borcu yüklemektedir.
(TTK, md.129) Sermaye maddesinin aşağıdaki gibi yazılabileceği görüşündeyiz.
“Şirketin sermayesi 400.000 TL’dir. ( …. ) Taahhüt edilen
sermayenin 100.000 TL’lik kısmı Türk Ticaret Kanunu’nun 180 ila 193. Maddelerine
göre tür değiştiren (X) Limited
Şirketinin ödenmiş sermayesinden karşılanmıştır. Kalan kısmın ¼’ü tescilden
önce nakden ödenmiş olup,3/4’ü ise tescil tarihini izleyen 24 ay içinde
ödenecektir.”
Taahhüt edilen
sermayenin tescil tarihi ile izleyen 24 ay arasındaki hangi tarihte ödeneceği
konusunda genel kurul yönetim kuruluna yetki verebilir ya da sermaye maddesinde
ödemelerin hangi tarihte/tarihlerde yapılacağı belirtilebilir. Esas sözleşmede
yönetim kuruluna yetki verilmediği sürece ortaklardan taahhüt tarihi olan 24.
Ay tamamlanmadan önce sermaye borcunun ödenmesi istenmeyeceği görüşündeyiz.
Daha erken ödeme için olağanüstü genel kurulun çağrılması gerekir.
B- YENİ TÜR ŞİRKETTE
ÖZ VARLIĞA İLAVE OLARAK NAKİT SERMAYE TAAHHÜT EDİLMESİ
Tür değiştiren şirketin
özvarlığı veya tescil edilmiş sermayesi dışında ortaklar şirkete nakit veya
ayni sermaye de koyabilir. Örneğin; tür değiştiren şirketin özvarlığı aşağıdaki
gibi olsun.
Sermaye : 100.000
Kanuni yedek akçe : 10.000
Geçmiş yıllar kârları : 200.000
Sermaye enflasyon düzeltmesi olumlu farkı : 50.000
Yenileme fonu : 15.000
Ara bilanço dönem net kârı : 25.000
Toplam Öz Varlık : 400.000
Yukarıdaki örnekte
kanuni yedek akçe ve yenileme fonu dışındaki öz varlık unsurlarının yeni tür
şirkete sermaye olarak konulması mümkün bulunmaktadır. Kanuni yedek akçeler
ödenmiş sermayenin % 50’sini aşmadığından (TTK Madde 462, 519/3), yenileme fonu
ise serbest fon niteliğinde bulunmadığından sermaye olarak konulamaz. Yeni tür
şirkette sermaye 500.000 TL olarak öngörülmüş olup, 100.000 TL’nin önceki şirketin ödenmiş
sermayesinden, (200.000 + 50.000 + 20.000=) 270.000 TL’nin önceki şirketin öz
varlık kalemlerinden, 130.000 TL’nin ise nakit sermaye olarak taahhüt etmiştir.
Şirketin öz varlık kalemlerinden bir kısmını veya tamamını sermayeye ilave
etmemesi mümkündür. Şirket bu örnekte kıst dönem kârının 5.000 TL’lik kısmını sermayeye ilave
etmeme kararı almıştır. Nakit sermaye taahhüt edilmesi halinde taahhüt edilen
nakit sermayenin ¼’ü tescilden önce ödenmelidir (TTK, md.
344). Bu örnekte sermaye maddesi aşağıdaki gibi yazılabilir.
“Şirketin sermayesi 500.000 TL’dir. ( …. ) Taahhüt edilen
sermayenin 100.000 TL’lik kısmı Türk Ticaret Kanunu’nun 180 ila 193.
Maddelerine göre tür değiştiren (X)
Limited Şirketinin ödenmiş sermayesinden, 270.000TL’lik kısmı diğer öz varlık
kalemlerinden karşılanmıştır. Kalan 130.000 TL’nin ise ¼’ü tescil tarihinden
önce nakden ödenmiş olup, 3/4’ü ise tescil tarihini izleyen 24 ay içinde
ödenecektir.”
C- ÖZ VARLIĞIN EN AZ
SERMAYE TUTARININ ALTINDA KALMASI HALİNDE TÜR DEĞİŞİKLİĞİ
Tür değiştirecek limited şirketin öz sermayesi anonim şirketin kuruluşu için
gerekli olan en az sermaye tutarı olan 50.000 TL’yi sağlamadığı takdirde, böyle
bir şirketin tür değiştirerek anonim şirkete dönüşümü teknik olarak mümkün
değildir. Örneğin tür değiştirecek
şirketin öz varlığı aşağıdaki gibi olsun.
Ödenmiş sermaye 100.000
Kanuni yedek akçeler 15.000
Geçmiş yıllar zararı (-) 50.000
Dönem Zararı (-) 42.000
ÖZ VARLIK 23.000
TTK’nın 376. maddesine göre bu
şirket ödenmiş sermayesi ve kanuni yedek akçesinin toplamının 2/3’ünden fazlasını
kaybetmiş olup, genel kurul tarafından tedbir alınmadığı takdirde münfesih hale
gelecektir. Bu takdirde ortakların sermaye açığını, yeni şirketin kuruluş
sözleşmesinden önce geçmiş yıllar zararlarının bir kısmını veya tamamını nakten ödemek suretiyle veya yeni şirketin kuruluşunda
nakdi veya ayni sermaye taahhüdü yoluyla, öz sermayenin asgari 50.000 TL’ye
çıkarılması durumunda tür değişikliği gerçekleştirilebilir.
Öte yandan öz
sermayesini tamamen kaybeden bir limited şirketin tür
değişikliği yapabilmesi için, tür değişikliğinden önce veya tür değişikliği sırasında
bazı işlemlerin yapılması gerekmektedir. Örneğin ödenmiş sermayesi 100.000 TL, geçmiş yıllar zararı (200.000) TL olan bir limited
şirketin öz sermayesi - 100.000 TL olacağından, bu şirket TTK’nın
376. Maddesine göre sermayesini kaybetmiş ve borca batık hale gelmiş demektir.
Bu durumda söz konusu limited şirketin öz sermayesi
anonim şirketin kuruluşu için gerekli olan asgari 50.000 TL’nin altında
kaldığından, bu şirket tür değiştirerek anonim şirkete dönüşemeyecektir. Ancak
şirket ortakları geçmiş yıllar zararlarının 151.000 TL’sını nakden kapatması halinde öz varlık 51.000 TL’ye çıkacağından ve esas
sermayenin yarısından fazlası korunmuş
olacağından tür değişikliğinin gerçekleştirilmesi mümkün olabilecektir.
D- DEVİR BİLANÇO
TARİHİ İLE TESCİL TARİHİ ARASINDAKİ DÖNEMDE MEYDANA GELEN KÂR VE ZARARIN DURUMU
Devre esas bilanço
veya ara bilanço tarihi ile tescil tarihi arasında tür değiştirecek
olan şirket faaliyetine ara vermeksizin devam edeceğinden bu ara dönemde
meydana gelecek kâr ve zarar tür
değiştiren şirkete (limited şirkete) ait olmakla
birlikte vergi sonrası kalan tutar yeni tür şirkete devredilir. Bu döneme ait
kâr SMMM veya YMM tarafından tespit edilen öz varlık tutarı içinde yer
alamayacağından yeni tür şirkete kuruluş
sermayesi olarak konulamaz. Bu
tutar yeni tür şirkette 570 hesap altında ara dönem kârı olarak gösterilir.
Devre esas bilanço
tarihi ile tescil tarihi arasındaki
faaliyetin zararla sonuçlanması halinde devre esas bilançodaki öz varlık ile
tescil tarihindeki öz varlık arasında
fark doğacaktır. Bu fark devralan şirkette 580 hesap altında ara dönem
zararı olarak gösterilmelidir. Ara bilanço ile
tescil tarihi arasındaki
faaliyetler nedeniyle şirket öz varlığı anonim şirket için zorunlu olan asgari
sermayenin altına düştüğü takdirde, yeni kurulan şirketin tescil tarihi
itibarıyla öz varlığının önemli bir kısmını kaybetmiş olabilecektir. Bu
takdirde yeni kurulan şirket borca batıklık durumuyla
karşı karşıya kalabilecektir. Bu nedenle şirketin öz varlığında önemli bir
düşüklük olduğu belli ise, (yangın, deprem, döviz kurlarında önemli derecede
değişiklik gibi) yeni bir ara bilanço
çıkartılmalı ve bu bilançoya göre hareket edilmelidir.
IV- TÜR (NEV’İ) DEĞİŞİKLİĞİNDE VERGİ
UYGU-LAMASI
Tür değiştirmeye Kurumlar Vergisi Kanunu’nda sadece 19. maddede
değinilmiştir. 19. Madde esas itibariyle kurumlar vergisi mükellefi olan kurumların
birbirlerine devir, bölünme ve hisse değişimi şartlarını düzenlemektedir. Bu
maddenin 2. fıkrasında “Kurumların
yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.” ifadesi ile tür değişikliğinin şartlarını
da devir şartlarına bağlamıştır. Buradaki devirden kasıt “devir yoluyla birleşmedir”.
Tür değişikliğinin devir hükmünde olması, devir yoluyla birleşmede geçerli olan
devir bilançosu çıkartılması, devir beyannamesi verilmesi ve devir nedeniyle
tahakkuk eden verginin ödeme süresine ilişkin hükümlerin tür değişikliği için
de geçerli olacağı anlamına gelmektedir.
A- KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA TÜR DEĞİŞİKLİĞİ
1- Yasal Dayanak
Tür değişikliği
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. Maddelerinde düzenlenmiş olup, 19. maddede
tür değişikliğinin koşulları, 20. Maddede ise vergilendirmeye ilişkin hükümlere
yer verilmiştir.
Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun konuyla ilgili 19 ve 20. maddeleri aşağıdaki gibidir;
“Devir, bölünme ve
hisse değişimi
Madde-19: (1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde
gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen
kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin,
birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna
geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür
değiştirmeleri de devir hükmündedir.
(3) Aşağıdaki işlemler bölünme veya hisse değişimi
hükmündedir:
a) Tam bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin
tasfiyesiz olarak infisah etmek suretiyle bütün mal varlığını, alacaklarını ve
borçlarını kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya daha
fazla tam mükellef sermaye şirketine devretmesi ve karşılığında devredilen
sermaye şirketinin ortaklarına devralan sermaye şirketinin sermayesini temsil
eden iştirak hisseleri verilmesi, bu Kanunun uygulanmasında tam bölünme hükmündedir.
Devredilen şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibarî değerinin
% 10’una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin bölünme sayılmasına
engel değildir.
b) Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya
sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya
daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl
süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet
işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye
olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine
devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim
veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde
faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi
zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan
şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin
ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında
devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına
verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların
da devri zorunludur.
c) Hisse değişimi: Tam mükellef bir sermaye şirketinin,
diğer bir sermaye şirketinin hisselerini, bu şirketin yönetimini ve hisse
çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması ve karşılığında bu şirketin
hisselerini devreden ortaklarına kendi şirketinin sermayesini temsil eden
iştirak hisselerini vermesi, bu Kanunun uygulanmasında hisse değişimi hükmündedir.
Hisseleri devralınan şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin
itibari değerinin %10’una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin
hisse değişimi sayılmasına engel değildir.
(4) Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi
düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte
devrolunur.
(5) Maliye Bakanlığı devir, bölünme ve hisse değişimi
işlemleri ile ilgili usûlleri belirlemeye yetkilidir.
Devir,
bölünme ve hisse değişimi hallerinde vergilendirme
Madde-20: (1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde,
münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar
vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret
Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen
kurum;
1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken
imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile
2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar
vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde
yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak
hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar
vergisi beyannamesini,
birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde
ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu
vergi dairesine verirler.
b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve
edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini
münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi
beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en
büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.
(2)
Kanun’un 19. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendine göre gerçekleştirilen
bölünmelerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde bölünme suretiyle münfesih
kurumun sadece bölünme tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir;
bölünmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun bölünmeye ilişkin kararının
Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, bölünme tarihidir. Bölünen kurum ile
bu kurumun varlıklarını devralan kurumlar,
1) Bölünme tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken
imzalayacakları bölünen kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
2) Bölünme işleminin hesap döneminin kapandığı aydan
kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre
içerisinde yapılması halinde, bölünen kurumun önceki hesap dönemine ilişkin
olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait
kurumlar vergisi beyannamesini,
bölünmenin Ticaret Sicili Gazetesinde
ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bölünen kurumun bağlı olduğu
vergi dairesine verirler.
b) Bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar, bölünen
kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından müteselsilen sorumlu olacaklarını ve diğer ödevlerini
yerine getireceklerini, bölünen kurumun bölünme nedeniyle verilecek olan
kurumlar vergisi beyannamesine ekleyecekleri bir taahhütname ile taahhüt
ederler. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta bölünen kurum ile bu kurumun
varlıklarını devralan kurumlardan teminat isteyebilir.
(3) Bu Kanunun 19. maddesinin üçüncü
fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde belirtilen işlemlerden doğan kârlar hesaplanmaz
ve vergilendirilmez. 19. maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendine göre
gerçekleştirilen kısmî bölünme işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine
kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından bölünen kurumun varlıklarını
devralan kurumlar, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olurlar.”
2- Tür Değişikliğinin
Şartları
Görüldüğü gibi
Kurumlar Vergisi Kanunu’nda tür değişikliğine ilişkin tek hüküm 19. maddenin
ikinci fıkrasında yer alan “kurumların
yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir”
şeklindeki ifadedir.
Kurumlar
Vergisi Kanunu’nun 19. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, kurumların tür değiştirmeleri
devir hükmünde kabul edilmiştir. Devir yoluyla birleşme işleminin şartları tür
değişikliği için de geçerli kılınmıştır. Aynı maddenin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bentlerinde bu şartlar
sayılmıştır. Buna göre;
a- Birleşme sonucunda
infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanuni ve iş merkezleri Türkiye’de
bulunacaktır.
b- Münfesih kurumun
devir tarihindeki bilanço değerleri,
birleşilen (devralan) kurum tarafından bir bütün halinde devralınacak ve
aynen bilançosuna geçirilecektir.
a- Tür Değiştirecek Şirket Tam
Mükellefiyete Tabi Olmalıdır
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. maddesine
göre tür değişikliği devir hükmünde sayılmıştır. Devir işleminin birinci şartı
ise infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanuni veya iş merkezinin Türkiye’de
bulunacak olmasıdır. Tür değişikliğinde iki ayrı tüzel kişilik söz konusu
olmadığından bu hükmü, tür değiştirecek olan şirketin tam mükellefiyete tabi
kurum olarak anlamak gerekmektedir. Dolayısıyla dar mükellefiyete tabi
kurumların tür değişikliği kurumlar vergisi kanununa göre caiz değildir.
Bilindiği üzere
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre kanuni veya
iş merkezleri Türkiye’de bulunan kurumlar tam mükellefiyete tabidir. Bunlar gerek
Türkiye’de gerekse yabancı ülkelerde elde ettikleri kurum kazançları üzerinden
vergilendirilirler. Kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlar ise
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3. Maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği üzere
sadece Türkiye’de elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilirler.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2. maddesine
göre; kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunan;
- Sermaye şirketleri,
- Kooperatifler,
- İktisadi kamu kuruluşları,
- Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,
- İş ortaklıkları
tam mükelleftir.
Kanuni merkezden
maksat, vergiye tabi kurumların kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana
statülerinde (ana sözleşmelerinde) veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir
(KVK Md. 3/5).
İş merkezlerinden
maksat, iş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir
(KVK Md.3/6).
Anılan Kanun’un 20/1.
Maddesine göre devir tarihine kadar olan karlar vergilendirilecek, doğrudan
doğruya devirden doğan karlar ise hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
Bu çerçevede doğrudan doğruya tür değişikliği nedeniyle herhangi bir kazanç
hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir. Kazanç hesaplamamaktan maksat,
devre konu bilanço kalemlerinin aynen devredilmesi, diğer bir ifade ile kayıtlı
değerleri ile yeni şirkete intikal ettirilmesidir. Tür değişikliğinden doğan
karların hesaplanmaması ve vergilendirilmemesinde kanun koyucunun amacı, külli halefiyet nedeniyle hesaplanmayan karın ilerde yeni
şirkette her halükarda hesaplanacak ve vergilendirilecek olmasıdır. Bu işlem esas
itibarıyla bir vergi ertelemesidir. Ertelenen bu verginin sonradan tahsil
edilebilmesi için de yeni tür kurumun tam mükellef kurum olması istenmektedir[10].
Burada kanuni veya iş
merkezlerinden her ikisi Türkiye’de olmayan bir kurumun, tam mükellefiyete tabi
diğer kuruma iltihak (katılma) etmesi söz konusu olabilir. Bu tür bir işlem 19.
maddeye göre “devir”
sayılmamaktadır. Bu şekilde gerçekleşen devirler KVK’nın
18. maddesine göre “birleşme”
hükümlerine tabi olacaktır. Söz konusu madde kapsamındaki devirlerde devreden
varlıklar kayıtlı değer üzerinden değil, rayiç değerler üzerinden gerçekleşeceğinden
“vergili devir” veya “vergili birleşme” olarak adlandırılmaktadır.
Aynı
durum kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunan bir kurumun, kanuni veya iş
merkezi Türkiye dışında bulunan bir kurum içinde söz konusudur. Bu arada tam
mükellefiyete tabi bir kurum dar mükellefiyete tabi bir kuruma katılmasından
başka bir şey değildir. Bu gibi hallerde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 18.
maddesine göre birleşme hükümleri geçerli olacaktır.
Örneğin;
tam mükellef (X) Limited Şirketi, kanuni veya iş merkezi Almanya’da bulunan (Y)
Şirketine katılması halinde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun devire ilişkin 19.
maddesi uygulanamayacaktır. Tam mükellef bir kurumun tür değişikliği yoluyla
dar mükellef bir kuruma dönüşmesi de yasal olarak mümkün değildir. Ancak bir
şirketin kanuni merkezini yurt dışına taşıması ve ilgili ülkenin mevzuatına
göre ana sözleşmesini değiştirmesi mümkündür. (TTK, Md.421)
Türkiye’de kurulmuş
olan yabancı ortaklı şirketler Türk hukukuna tabi olduklarından zaten tam
mükelleftirler. Kanuni merkezi Türkiye’de bulunan yabacı ortaklı kurumların faaliyetleri
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabidir.
b- Tür Değiştiren
Şirket Bilançosunun Kül Halinde Yeni Tür Şirket Tarafından Devralınması
Tür değişikliğinin
ikinci şartı ise; tür değiştiren şirketin tür değiştirme tarihindeki bilanço
kalemleri yeni tür şirket tarafından kül halinde devralınacak ve aynen
bilançosuna geçirecektir. Bu şart tür değişikliğini birleşmeden ayıran en
önemli şarttır.
Tür değişikliğini
vergisiz bir şekilde gerçekleşebilmesi için infisah eden ( tür değiştiren)
şirketin bilanço değerinin bütün halinde, yani bir değerlendirme ve tasfiyeye
tabi tutulmaksızın kayıtlı değeriyle aynen devralan şirketin bilançosuna
geçirilmesi gerekir.
Kanun koyucu,
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. maddelerinin hükmüyle kurumların birbiri
ile vergisiz olarak birleşmelerine, büyümelerine, devirlerine ve şekil değiştirmelerine
olanak tanımış; infisah eden kurumun aktif kalemlerindeki değer artışlarını ve
de ihtiyatlarını infisaha ve devre rağmen vergilememiştir [11].
Kanun koyucunun amacı, infisah eden kurum varlıklarının değerlerinde devir
sırasında herhangi bir değiştirme yapılmasını önlemektir. Devrin birleşmeden
farkı esas itibariyle buradadır [12].
Eski türe ait
şirketin bilançosunun bir bütün halinde (kül halinde) yeni türe ait şirkete
intikal etmesinden maksat bilanço kalemlerinin aktif ve pasifiyle eksiksiz
olarak yeni türe ait şirkete intikal etmesidir. Tür değişikliğinde yeni tür
şirket, eski tür şirketin devamı ise bilanço değerlerini de aynen devralınarak
bu devamlılığın sağlanması gerekir.
Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 19. maddesi hükmüne göre yapılacak tür değişikliklerinde, yeni türe
ait şirketi kül halinde alıp bilançosuna geçireceği değerler, tür değiştiren şirketin
gerçek aktif ve pasifini ifade eden bilanço değerleri yani öz sermayesidir.
Öz sermaye, Vergi
Usul Kanunu’nun 192. maddesinde “aktif
toplamı ile borçlar arasındaki fark, müteşebbisin işletmeye mevzu varlığını (öz
sermayeyi ) teşkil eder” şeklinde belirtilmiştir.
Bu durumda, öz
sermayenin hesaplanması Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılması
gerektiğinden defter değerlerine itibar edilmesi ve aynen yeni türe ait şirkete
devredilmesi gerekir.
3- Tür Değişikliği
Halinde Vergilendirme
Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 19 ve 20. maddelerindeki şartlar uyulması durumunda, tür değiştiren
kurumun dönüşüm tarihi itibariyle gizli yedeklerinin vergilendirilmesi söz konusu
değildir. Sadece dönüşüm tarihine kadar elde ettiği kazançlar
vergilendirilmektedir. Başka bir ifadeyle doğrudan doğruya dönüşümden doğan
karlar hesaplanmamakta ve vergilendirilmemektedir.
TTK’nın 335. maddesine göre
şirket esas sözleşmesinin noterde onaylanması ile şirketin kurulmuş sayılacağı,
355. Maddesinde ise ticaret sicilinde tescil ile tüzel kişilik kazanacağı hükme
bağlanmıştır. Tür değiştirme tarihi,
genel kurul tarafından alınan tür değişikliği onay kararı ve yeni türe ait esas
sözleşmenin ilgili ticaret sicil müdürlüğünce tescil edildiği tarihtir. (KVK, md.20/1-a)
4- Tür Değişikliği Halinde Kurumlar Vergisi Beyannamesi
Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 19. Maddesinin 2. Fıkrasına göre bu madde şartlarına göre tür değişikliği devir hükmünde sayılmıştır.
Tür değiştiren şirketin kurumlar vergisi beyannamesini ne zaman vereceği KVK’nın 20/2 maddesi ile 1 Seri No.lu KVK Genel Tebliği’nin
20.1 bölümünde açıklanmıştır. Gerek Kanun hükmü gerekse Genel Tebliğde yapılan
açıklamalara göre, tür değiştiren şirketin kurumlar vergisi beyannamesi, tür değiştirme kararının Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün (30) içinde tür değiştiren
kurumun (münfesih kurumun) bağlı bulunduğu vergi dairesine verilecektir.
Beyanname, tür
değiştiren şirket ve yeni tür şirket tarafından tür değiştirme tarihinden bir gün önceki tarih itibarıyla
hazırlanacak bilançoya göre müştereken imzalanacaktır. Tür değişikliğinin
tescil edildiği tarih yeni kurulan şirkete ait olduğundan, eski şirkete ait
bilançonun tescil tarihinden bir gün önceki tarih itibarıyla çıkartılması
gerekir.
Tür değiştirme
tarihine kadar olan kazancın vergilendirilebilmesi için tür değiştirme tarihi
itibarıyla hesaplanan kazancın bu beyannameye dahil edilerek vergilendirilmesi
gerekmektedir. Bu tarihten sonraki işlemlerden doğan kazanç, yeni tür kuruma ait olacaktır.
Tür değiştirme
işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin
verildiği ayın 25’ine kadar (yirmi beşi
dahil) geçen süre içerisinde yapılması halinde, tür değiştiren şirketin önceki
hesap dönemine ilişkin olarak hazırlanacak kurumlar vergisi beyannamesi de tür
değiştirmeye ilişkin kurumlar beyannamesi ile birlikte verilecektir. Söz konusu
beyannamelerin de tür değiştiren şirket ve yeni tür şirket tarafından müştereken
imzalanarak tür değiştiren şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine verilmesi
gerekmektedir.
Örnek-1: Hesap dönemi takvim yılı olan (X) Ltd. Şti.
20.12.2012 tarihinde tür değiştirerek (Y) A.Ş.’ye
dönüşmüştür. Bu durumda, (X) Ltd. Şti.’nin 01.01.2012
– 20.12.2012 tarihleri arası kıst dönemine ilişkin
beyannamenin en geç 19.01.2013 tarihinde münfesih kurumun bağlı olduğu vergi
dairesine verilmesi gerekmektedir.
Örnek-2: (X) Ltd. Şti.’nin
18.01.2013 tarihinde (Y) A.Ş.’ye dönüşmesi halinde
ise münfesih (X) Ltd. Şti.’nin 01.01.2013 –
18.01.2013 tarihleri arası kıst dönemine ilişkin beyanname
ile 2012 hesap dönemine ilişkin beyannamenin en geç 17.02.2013 tarihinde
münfesih kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 19 ve 20. maddeleri çerçevesinde yapılması gereken işlemler
şunlardır.
1- Dönüşüm tarihine kadar olan kazancın
vergilendirilmesi için tür değiştirme tarihi itibariyle ( tescil tarihi ) çıkarılacak
tür değiştiren şirkete ait bilanço ve gelir tablosu kurumlar vergisi
beyannamesi ile birlikte 30 gün içinde ilgili vergi dairesine verilmelidir. Bu
beyanname tür değiştiren şirket ve yeni tür şirket tarafından müştereken
imzalanmalıdır.
2- Yeni tür şirket
tür değiştiren şirketin tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğine
ve diğer ödevlerini yerine getireceğine ilişkin taahhütnameyi tür değiştiren şirketin
kurumlar vergisi beyannamesinin eki olarak vergi dairesine vermelidir. Taahhütname örneği Ek:1’dedir. Bunun üzerine,
vergi dairesince tür değiştiren şirketin mükellefiyet kaydı silinmekte ve yeni
tür şirket için mükellefiyet tesis edilmektedir. Yeni tür şirket, eski tür
şirketin vergi numarası ile işlemlerine devam etmez. Vergi dairesi tarafından
yeni tür şirket için tescil tarihinde yeni vergi kimlik numarası verilmektedir.
Bu işlemler için her iki şirket tarafından vergi dairesine yazılı bilgi
verilmesi gerekmektedir. Dilekçe örnekleri
Ek:2 ve Ek:3’tedir.
5- Tür Değişikliği İşlemlerinde Kurumlar Vergisinin
Ödenmesi
Kurumlar vergisi
beyannamesi, KVK’nın 14. maddesi uyarınca hesap
döneminin kapandığı ayı takip eden dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu
vergi dairesine verilmesi, tahakkuk eden verginin de beyannamenin verildiği
ayın sonuna kadar ödenmesi gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 19 ve 20. maddelerine göre gerçekleşen devir işlemlerinde, münfesih
kurum adına kıst döneme (hesap dönemi başından devir
işleminin gerçekleştiği tarihe kadar geçen süreye) ilişkin tahakkuk eden
vergilerin, devralan kurumun devir işleminin gerçekleştiği hesap dönemine
ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar devralan
şirket tarafından ödenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla devralan kurumun münfesih
kuruma ait vergileri de kendi kurumlar vergisi ile birlikte aynı sürede ödemesi
gerekecektir.
Özel hesap dönemi
tayin edilen kurumların ise kurumlar vergisi beyannamelerini verdikleri ayın
sonuna kadar münfesih kuruma ait tahakkuk eden vergileri ödemeleri gerekmektedir.
Örneğin; hesap dönemi
takvim yılı olan (A) Ltd. Şti., 20.11.2012 tarihinde tür değiştirerek (A) A.Ş.’ye dönüşmüştür. (A) Ltd. Şti.’nin
01.01.2012 – 20.11.2012 tarihleri arası kıst dönemine
ilişkin beyannamenin 30 gün içinde münfesih kurumun bağlı olduğu vergi
dairesine verilir. Bu beyanname üzerinden tahakkuk eden vergilerin ise (A) A.Ş.
tarafından 2012 yılı kazançlarına ilişkin beyannamenin verileceği 2013 yılı
Nisan ayının sonuna kadar ödenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, tür
değiştirme işlemlerinin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği ayın 25’ine kadar (yirmi beşi dahil) geçen süre
içerisinde gerçekleşmesi halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine
ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ile tür değiştirme işlemine ilişkin beyannamesinin, tür
değiştirme işleminin gerçekleştiği
tarihi takip eden otuz gün içinde verilmesi ve önceki hesap dönemine ilişkin
tahakkuk eden vergilerin ayın son günü (30 Nisan) akşamına kadar ödenmesi, kıst döneme ilişkin tahakkuk eden vergilerin ise devralan kurumun devir işleminin gerçekleştiği hesap dönemine
ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar ödenmesi
gerekmektedir.
Yukarıdaki örnekte
sözü edilen tür değişikliği işleminde, (A) Ltd. Şti.’nin
11.01.2013 tarihinde (A) A.Ş.’ye dönüşmesi halinde,
münfesih Limited Şirkete ait 2012 yılı kazancına ilişkin beyannamenin
10.02.2013 tarihine kadar verilmesi ve bu süre içinde tahakkuk eden verginin
devralan anonim şirket tarafından ödenmesi gerekmektedir. 01.01.2013 -
11.01.2013 kıst dönemine ilişkin beyannamenin ise
10.02.2013 tarihine kadar verilmesi ve bu beyanname üzerinden tahakkuk eden
vergilerin ise 2014 yılı Nisan ayının sonuna kadar devralan anonim şirket
tarafından ödenmesi gerekmektedir.
6- Tür Değişikliği Halinde Geçici Vergisi Beyannamesi
Tür değişikliğinde
geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı döneme ilişkin olarak
devir işlemleri nedeniyle kurumlar vergisi beyannamesinin de verilmesi halinde,
bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir. Devir nedeniyle
münfesih hale gelen kurumun, devir tarihine kadar ödediği geçici vergiler,
devir dolayısıyla vergilenecek devir öncesi kazanç üzerinden hesaplanacak
kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. Mahsup edilemeyen tutarın kalması
halinde, bu tutar devralan şirketin kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.
Örneğin, 10.07.2012
tarihinde tür değişikliği tescil edilen limited
şirketin 2012/2. Geçici vergi dönem beyannamesinin 10.08.2012 tarihine kadar verilecek
olan kıst dönem kurumlar vergisi beyannamesinin
verilme süresi içinde verilecek, ancak 01.07.2012- 09.07.2012 dönemine ilişkin
2012/3 dönem geçici vergi beyannamesinin verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Keza, 2012/3 dönem beyannamesinin verilme tarihinden önce aynı döneme ilişkin
kurumlar vergisi beyannamesi verildiğinden artık geçici vergi beyannamesinin
verilmesi söz konusu olmayacaktır. Örnek olayda 2012/2. Döneme ilişkin geçici
vergi beyannamesinin verilme tarihinden önce kıst
dönem kurumlar vergisi beyannamesi verilse dahi, 2012/2. Döneme ait geçici
vergi beyannamesinin verilmesi ve tahakkuk eden verginin kıst
dönem kurumlar vergisi beyannamesinden mahsup edilebilmesi için ödenmesi gerekmektedir.
01.07.2012-09.07.2012 dönemine ilişkin kazanca ait kurumlar vergisinin ise 30
Nisan-2013 tarihine kadar ödenmesi mümkün bulunmaktadır. Maliye Bakanlığı Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından verilmiş bir özelgenin
tam metni şöyledir;
“İlgide kayıtlı özelge
talep formunuzda; ... Vergi Dairesinin ... vergi numarasında kayıtlı mükellefi
iken .../.../2008 tarihinde nev’i değiştirerek ... Anonim Şirketi ünvanı ile ... vergi numarasında mükellefiyetinize devam
ettiğiniz ve .../.../2008 tarihinde de 01/2008-07/2008 dönemini kapsayan devre
ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini verdiğiniz belirtilerek, 07-09/2008
dönemi için kurum geçici vergi beyannamesi verilip verilmeyeceği hususunda
Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.”
5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanunu’nun 19. maddesinin birinci fıkrasında;
“Bu Kanunun
uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir
hükmündedir:
a)
Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanuni veya iş
merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b)
Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerinin, birleşilen kurum
tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi.
(2)
Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir
hükmündedir.”
Aynı
Kanunun 20. maddesinin birinci fıkrasında;
“Devirlerde,
aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine
kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan karlar ise
hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket
yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği
tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;
1)
Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih
kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
2)
Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin
verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih
kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken
imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini,
birleşmenin
Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.
....”
hükümlerine yer verilmiştir.
Diğer
taraftan, aynı Kanunun 32. maddesinin ikinci fıkrasında; “Kurumlar vergisi
mükelleflerince, (dar mükellefiyete tâbi kurumlarda ticarî ve ziraî kazançlarla
sınırlı olarak) câri vergilendirme döneminin kurumlar
vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre
ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici
vergi ödenir. Tam mükellef kurumlar için geçerli olan esaslar,dar
mükellef kurumlara da aynen uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
193 sayılı Gelir
Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesinde, Ticari kazanç sahipleri (basit
usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin
gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın
tespitine ilişkin hükümlerine göre (indirim ve istisnalar ile Vergi Usul
Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak) belirlenen ilgili
hesap döneminin üçer aylık kazançları (42. madde kapsamına giren kazançlar ile
noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançlar
hariç) üzerinden 103. maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan
oranda geçici vergi ödeyecekleri, hesaplanan geçici verginin üçer aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi
dairesine beyan edileceği ve onyedinci günü akşamına
kadar ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Konu ile ilgili olarak yayımlanan 1 seri
no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “Devir Halinde Vergilendirme ve Beyan” başlıklı 20.1. bölümünde “...Devre ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi, birleşmenin Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun
bağlı bulunduğu vergi dairesine verilecektir.
...
Öte
yandan, geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce
aynı döneme ilişkin olarak devir işlemleri nedeniyle kurumlar vergisi beyannamesi
verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir. Devir
nedeniyle münfesih hale gelen kurumun, devir tarihine kadar ödediği geçici
vergiler, devir dolayısıyla vergilenecek devir öncesi kazanç üzerinden
hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. Mahsup edilemeyen
tutarın kalması halinde, bu tutar birleşilen kurumun kurumlar vergisinden
mahsup edilecektir.”
şeklinde açıklama yapılmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, nevi
değişikliği nedeniyle 01.01.2008-01.07.2008 dönemi içeren kurumlar vergisi
beyannamesinin 23.07.2008 tarihinde verilmesi nedeniyle, ayrıca, 07-09/2008
dönemi için kurum geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir.
Diğer taraftan,
şirketinizin nev’i değişikliği işlemi .../.../2008 tarihinde ticaret sicil
gazetesinde tescil edilmiş olup, nev’i değişikliğinin yapıldığı tarihten
sonraki dönemlere ilişkin beyan yükümlülüğü anonim şirkete aittir.”
(Tarih: 29.01.2011, Sayı: B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-20-13-43)
7- Limited Şirketten
Devralınan Zararların İndiriminde Sınır
Anonim şirkete
dönüştürülecek olan limited şirketin geçmiş yıllar
veya cari yıla ait kıst dönem zararı varsa bu zarar
öz kaynak tespitinde dikkate alınmış olacaktır. Bu zararlar yeni kurulacak
anonim şirketin bilançosuna aynen aktarılmalıdır. Mahsup edilmemiş geçmiş
yıllara ait mali zararlar KVK’nın 9. maddesi uyarınca
meydana geldiği yılı takip eden 5 yıl içinde anonim şirket bünyesinde mahsup
edilir. Anılan Kanunun 9 maddesinin 1/a
fıkrasında “Kanunun 20. maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde devralınan kurumların
devir tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararlarının (……) indirilmesinde aşağıdaki şartlar ayrıca
aranır:
1) Son beş yıla
ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş olması.
2) Devralınan kurumun
faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en
az beş yıl süreyle devam edilmesi.
Bu şartların ihlâli
halinde, zarar mahsupları nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler
için vergi ziyaı doğmuş sayılır.” hükmüne yer
verilmiştir.
Tür değişikliği de “devir” hükmünde kabul edildiği için, limited şirketin devir tarihindeki öz sermaye tutarını geçmeyen
zararları anonim şirket tarafından vergiye tabi kurum kazancının tespitinde
mahsup edilebilir.
Her
ne kadar tür değişikliği devir hükmünde ise de, devir yolu ile birleşmeden
farklı bir işlemdir. Tür değişikliğinde şirket aynı şirket, ortaklar aynı
ortak, mal varlığı aynı mal varlığıdır. Tür değişikliğinde birleşmelerde olduğu
gibi zararlı şirketteki zararın karlı şirkete aktarılması gibi bir işlem veya
amaç söz konusu değildir. Şirketin tür değiştirmesi durumunda kendisine ait
zararın bir kısmının indiriminin kabul edilmemesini külli halefiyet
ilkesiyle açıklamak da mümkün değildir. Gelir İdaresince verilen bir özelgede tür değiştiren şirketin öz varlığını aşan zararın
yeni tür şirkette indirim konusu yapılamayacağı belirtilmiştir.[13]
Bize göre tür değişikliğinde tür değiştiren şirketin mali zararının genel hükümlere
göre indirilmesi gerekir. Ancak, Gelir
İdaresinin yukarıda belirtilen görüşü dikkate alındığında mükelleflerin söz
konusu tür değişikliğinde öz varlığı aşan zararını yeni tür şirkette mahsup
etmemesi gerekmektedir. Aşağıdaki örnekte devrolan zarar 92.000 TL olmakla
birlikte, KVK’nın 9. Maddesindeki lafzi ifadeye göre,
mahsup edilebilecek zarar 23.000 TL’yi aşamayacaktır.
Ödenmiş
sermaye 100.000
Kanuni
yedek akçeler 15.000
Geçmiş
yıllar zararı (-) 50.000
Dönem
Zararı (-) 42.000
ÖZ VARLIK 23.000
Zarar mahsubuna
ilişkin kanun maddesindeki ifadenin “tür
değişikliği yoluyla yapılan devirleri” kapsamadığı görüşünde olduğumuzu
tekrar belirtmek isteriz. Bununla birlikte öz varlığı aşan zararı olan
şirketlerin bu durumu dikkate almasında yarar bulunmaktadır. Konu hakkında
yargı kararına rastlanmamıştır.
Geçmiş yıllar
zararının bilanço üzerinde görülmemesi bu zararların KVK’nın
9. maddesine göre beyanname üzerinde mahsup edilmesine engel değildir. Zarar
mahsubu mali karla ilgili bir konudur. Şirket söz konusu zararı geçmiş yıllar
karlarından mahsup etmiş olabilir. Bu durumda bilanço üzerinde ticari zarar
görünmemekle birlikte mükellefin söz konusu zararı izleyen yıllarda doğacak
karlarından mahsup etmesine engel olmaz. Durum böyle olmakla birlikte Gelir
İdaresinin söz konusu Özelgesi’nde, “04.02.2010 tarihinde nevi değişikliği
yaparak ............... İnş. Tar. Tic. Ltd. Şti.’ne
dönüşen ............... Faktoring A.Ş.’nin 2009 dönemi ve kıst döneme
ait beyannamelerinde görülen geçmiş yıl zararının, anılan A.Ş. hakkında yeminli
mali müşavir tarafından düzenlenen “Özvarlık Tespit Raporu”nda ve nev’i değişikliği sonrası hazırlanan devir
bilançosunda yer almadığı (…) bu
hükümler ve açıklamalar çerçevesinde, şirketinizin nevi değişikliği sonucunda
devraldığı ... Faktoring A.Ş.’nin
geçmiş yıl zararının açılış bilançonuzda görünmemesi (….) nedeniyle, 5520
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kurumlar
vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır”
denilmektedir. Bu görüşe katılmak mümkün
değildir. Gelir İdaresinin bu yorumunu değiştirmesi
gerektiği görüşündeyiz.
Tür değişikliği
sırasında limited şirketin serbest fon niteliği
kazanmayan kanuni yedek akçelerin ve fonların (yenileme fonu) sermayeye ilave
edilmek suretiyle kapatılması mümkün değildir. Kanuni yedek akçelerin ödenmiş
sermayenin % 50’sini aşması halinde tür değişikliği sonucunda kurulan anonim
şirkete sermaye olarak konulabilir. Öte yandan, TTK’ya
göre hesaplanacak kanuni yedek akçelerin yeni şirkette yeni sermaye üzerinden hesaplanacağı
açıktır.
e söz konusu örneklerden de yararlanılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder